HABERLER
Dini Haber

YALANIN DİĞER YÜZÜ "MEZHEPLER"

DP, din, islamiyet, Mezhepler, İslam mezhepleri, İslamiyet mezhepler, Şia, Sünni, Ruhban sınıfı, Mezhep çatışmaları, Mezhepler neden var, İslam mezhepleri, Mezhep şirk değil midir? Mezhepler… Önce “mezhep” kelimesinin tanımına bakalım: Bir dinin, anlayış ve görüş ayrılıkları dolayısıyla ortaya çıkan, belirli kuralları, kendi içinde tutarlı inanç ve davranış bütünlüğü bulunan büyük kollarından her biri.

Tüm semavi dinlerde istisnasız mezhepler bulunur. Bu mezheplerde, o dine ait temel öğeler çoğunlukla sabit olmakla birlikte pratikler ve yorumlar bakımından farklılıklar bulunur.

Müslümanlıkta halk arasında bilinen 2 ana kol vardır: Şia ve Sünni’ler. Sünnilik içerisinde 4 mezhep vardır, Hanefilik, Hanbelilik, Şafiilik ve Malikilik.

İslamiyet’ te ki yapıyı biraz daha detaylandıracak olursak, mezhepler aslında 2 ana kola ayrılır, bunlar: Fıkhi Mezhepler ve İtikadi Mezhepler. Fıkhi Mezhepler yukarıda bahsettiğimiz 4 mezhebi kapsar. İtikadi Mezhepler ise Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Bidat olarak 2 kolda incelenir. Ehl-i Sünnet Mezhepleri Maturidiyye Mezhebi ve Eş’ariye Mezhebi olarak 2 kola ayrılır. Ehl-i Bidat Mezhepleri ise Cebriye, Mutezile, Mürcie, Haricilik, Şia ve Vehhabilik olarak 6 kola ayrılır. Burada bahsedilen her kol ayrı ayrı kendi içlerinde de farklı kollara ayrılırlar.

Hristiyanlarda 4 ana mezhep vardır ki bunlar kendi içlerinde de farklı fraksiyonlar bulundururlar: Ortodoksluk, Katoliklik, Protestanlık.

Yahudilerde de mezhepler bulunur. Bunlar, Ortodoks Yahudilik, Muhafazakâr Yahudilik, Reform Yahudiliği, Yeniden Yapılanmacı Yahudilik ve Reform Yahudiliği. Tabii ki bu mezhepler de alt fraksiyonlar barındırmaktadır.

Buraya kadar hepimizin bildiği, 3 semavi dine ait mezheplerden bahsettik. Biraz sorgulayan ve kafasını kaldıran insanlar (Hangi dine mensup olursa olsun) bu mezhepleri araştırmaya başlar. Mezhebi oluşturan o büyük kümenin duvarına gelindiğinde, yani artık neredeyse mezhep fikrini reddedecek duruma gelindiğinde şu cevaplar ile geldiği noktaya geri döner:
  • Bu mezhepler o coğrafyada dini kolaylaştırmak için meydana geldi,
  • Sünnetteki farklılıklardan oluştular. Yoksa hepsi Allah resulünün sünneti ve hadisine göre şekillendi.
  • Onlar öyle yorumladıkları için o şekilde yapıyor ve inanıyor. Biz farklı yapsak da onlarınki de bizimki de geçerli.
  • Bizler Kuran ve Sünnete bakarak yorum geliştiremeyiz. Bunun için İslam Âlimi olmak yani Müçtehidlik şartı vardır. Bizim ilmimiz yetmez.
  • Kılavuzun olmazsa dini öğrenemezsin. Bak? Sapmışsın işte…
Mezhepler kısaca bir Ruban sınıfı oluşturabilmenin en temel basamağıdır. Özellikle Müçtehit’ lik denen yapı ki buna İslam Âlimi adı veriliyor, inançlı bir Müslüman için şüphesiz şirk ve şeytan işidir. Allah ayetlerinde devamlı “Şüphesiz apaçık kurandır” diyor. “Anlayasınız diye” diyor. “Düşünüp tutasınız diye öğütler vardır” diyor.

Peki, bizim çakma Tatlısu Müslümanları ne yapıyor? Yok, bilmem ne hoca efendi, şöyle hoca efendi böyle hoca efendi diye kendilerini yırtıyorlar. Bilmiyorlar ki inandıkları dinin kitabına göre şirk ve bidat içerisindeler. Şu soruların cevabını versinler:
  • “İslam peygamberinin ve 4 halifenin mezhebi ne idi?”
  • “ Sahabelerin mezhebi neydi?”
  • “İslam peygamberi, 4 halife ve sahabe ile aynı dini ritüel ve inançları mı sergiliyorsunuz?”
  • “Emevilerin ve Abbasilerin mezhebi neydi? Peki, Ebu Hanife’ ye kimler zulüm etti? Onların mezhebi neydi?”
  • “İran ve Arabistan neden Ehl-i Bidat mezhebinden? Arabistan Kuranı kendi dilinde anlayarak okumuyor mu? Bizden daha mı az iyi biliyor ve yorumluyorlar Kuranı?”
  • “Hoplayıp zıplayarak sözde zikir yapan Death Metalcilerin mezhebi ne?”
  • “Kendini Müslüman gören, Ali’yi kendilerine önder yapan ve sazlı sözlü ibadet ettiğini sanan ışık insanlarının mezhebi ne?”
Bu sorulara cevap veremeyeceksiniz. Kalbiniz sözde cevap verecek ve hepsine evet diyerek bir mantığa oturtmaya çalışacak, aynı zamanda bu cevaplarınızı kin ve küfür ile birleştirerek adeta kusacaksınız. Kalbiniz “Evet” dese de sizin beyniniz aslında “Hayır” diyecek ve siz bu Hayır’ı şeytana-vesveseye bağlayarak mutlu ve inançlı hayatınıza devam edeceksiniz. Aslında o ses mantığınızdı, ne şeytan ne de vesvese. Beyniniz size ne zaman bir şeylerin yanlış olduğunu söylese hemen “Tövbeeeeee” deyip beyninizdeki sözde “vesveseden” Allaha sığınıyorsunuz. Bu noktada sevgili Din Âlimleri-Müçtehitler devreye girecek ve size diyecekler ki: “Sizin niyetiniz ve yolunuz inançlı ve gerçek olsun. Şüphesiz Allah görünmeyeni görür, duyulmayanı duyar…” İşte bu noktada inandığınız dinden çıktınız haberiniz yok maalesef. Allah indirdiği kitapta her şeyi “eksiksiz” anlatmış. Siz ne cüretle Allah’ın Resulü vasıtası ile size indirdiği ve açıkladığı kitabı yetersiz görürsünüz a Tatlısu Müslümanları?... Sizin niyetinizi ve yolunuzu soran veya isteyen yok inandığınız kitapta. Kendinizi kandırıyorsunuz.

Kusura bakmayın ama 12 imam, bilmem kaç hoca, bilmem ne tarikatı, hakikat kapısı, tasavvuf ehli, İslam âlimi, çağa düşen ışık, müjdelenen kişi, hoca efendi hazretleri, bilmem ne efendi, sır sahibi vs. vs. makamları ve düzenleri sizin beyinciğiniz üretiyor. Gerçekten kaçmanın basit bir yöntemi o kadar.

Bu yazıdaki amaç İslam içi çelişkileri ortaya dökmek değil. Zaten bu dinin, hatta semavi dinlerinin hepsi bir çelişki yumağı. Tuttuğunuz yer elinizde kalıyor. Neden? Çünkü bu dinlerin hepsi Ortadoğu din geleneğinden evrilen inançlar dizgesi. Önce nereden geldiği henüz net olarak bilinmeyen, Sami olmayan bir medeniyet olan Sümerler, oradan Babiller, oradan İsrail oğulları, Akadlar, mısırlılar derken her şey ortada. Sümerler ile başlayan Ortadoğu din geleneğinin geldiği son nokta. Çelişkiler yumağı.

İşte mezheplerin çıkışı da bu noktada başlıyor. Dinlerin kendisi akıl dışı, çelişkili ve kopuk olduğu için insanlar kendi akılları ile izah geliştirmeye çalışıyor ve neticede mezhepler oluşuyor.

Bu mezhepler sözde birbirlerine karşı “ortak bileşenlerden dolayı saygılıyız” mesajı vermeye çalışsalar da aklı biraz çalışan herkes bilir ki bu mezhepler birbirleri ile sıkıntılıdır. İslam’ın ilk dönemlerinde tüm İslam idarecilerinin cinayet ile öldükleri, hatta cinayeti işleyenlerin de Müslüman oldukları tarihsel bilgiler ile sabittir ki bu tarihsel bilgileri “Yahudi ve Hristiyanlar” yazmadı değerli Tatlısu Müslümanı kardeşim. Daha da ileri gidersek Arif TEKİN İslam Peygamberi Muhammed’in ölümünü bile cinayete bağlar ki çok ciddi -ÇÜRÜTÜLEMEYEN- deliller ile kitabında açıklar bu olayı.

Bu mezhep mevzusuna “Vahşi” Tatlısu Müslümanları Konca KURİŞ’i hunharca ve canavarca katletmişlerdir. Çünkü bu şeytani ruhban sınıfının radikal söze tahammülü yoktur. Farklı sesler yok edilmelidir.

Mezheplerin çıkış sebebi, o coğrafyadaki insanların farklı yaklaşım ve taleplerini karşılama konusunda sahabelerin veya mezhep kurucularının kuran ve sünnet ışığında kolaylık oluşturması değildir. Herkes kendi kolayına gelen bir formata kılıf uydurmuştur o kadar. Mesela bir mezhepte vücuttan çıkan kan abdesti bozarken başka bir mezhepte bozmaz. Bunun kolaylığı neymiş? Eğer su yok ise kan ile abdestin bozulmayacağı bir mezhebe tabi olursunuz. Böylece her kan aktığında su aramanıza gerek kalmaz. Peki, daha önce teyemmüm diye bir şey duydunuz mu?

İnancınızı sorgulamıyorum. İsterseniz balkondaki saksıya, sokaktaki kediye tapın. Ama inandığınız dini ve sistemi iyi öğrenin. Kaynağından öğrenin. Bu konuda lidere veya öğretmene ihtiyaç yok. Kitap ortada duruyor. Kedide öyle saksı da öyle. Neye inanıyorsanız ortada duruyor. Okuyun, bakın ve ona göre inanç dünyanızı şekillendirin.

Mezhepler kan, ölüm ve gözyaşından başka bir şey getirmemiştir. Dinlerin gerçekliği tartışılırken asıl sorun hep gözden kaçırılıyor. İnsanları dinlere bağlayan asli unsur o dinin dinamikleri değil. Dinsel dinamiklerden ziyade asıl sorun mezhepler. Adeta tutkal gibi insanların bilişsel ve duyuşsal merkezlerini paralize ederek her şeye bir kılıf uydurulmasını sağlıyor. Zaten mezheplerinde yaratılma amacı budur.

Maraş katliamını hangi düşünce yaptı? Çorum? Madımak? Başbağlar? Malatya? Sakın buradan hareketle “Kusurlu olan insanlar, mezheplerin veya dinlerin suçu yok” diye bir savunma geliştirmeye çalışmayın sevgili Tatlısu Müslümanları.

Sünnilik, Alevilik, Caferilik, Malikilik, Şiilik, Vahabilik ve daha adını sayamadığım birçok mezhep ve kol. Bunların hepsi dinleri akla ve mantığa oturtmak için “çok sağlam” uydurulmuş fantastik hikâyelerden başka bir şey değil.

Evet, Alevi okurlar bana kızacak ama objektif bakıldığında sizin de diğerlerinden farkınız yok. İnsani değerlere daha yatkın olmanız sizin de Ortadoğu din geleneğinden etkilenmiş fantastik inanç ürünü olduğunuz ve sınıflandırmanın bir ayağı olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor.

Mezhepler koca birer yalandır ve inandığınız dinin kitabına ve sünnetine ya da ehl-i beyitine göre artık her neyse göre şüphesiz şirk ve bidattır. Bunun tersini iddia eden de (Hacı, dede, hoca, müçtehit vb.) İslamiyet’e göre şirk ehlidir. Madem Müslümansınız, Müslümanlık tekdir ve birdir. Mezhep diye bir şey yoktur. Tüm semavi dinler de Sümer kökenli Ortadoğu din ailesinden geldiğine göre….. Anladınız siz onu. Sağlıcakla kalın.

Yazan: Demon Product
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »