HABERLER
Dini Haber
Çocuk gelin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuk gelin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

OSMANLININ ÇOCUK GELİNLERİ - 1

Yazan: Sedat Karadayı

I. AHMET'İN KIZI, AYŞE SULTAN, 3 YAŞINDAN İTİBAREN 8 KOCA

Osmanlı devletinde şehzadeler ve padişahlar kendilerine cariyelerden harem kurarken kızları olan sultanlar da önemli devlet adamları ile evlendirilerek yüksek rütbeli memurların hanedan ile akrabalık bağı oluşturuluyordu. Böylece önemli görevlerde bulunan devlet adamları bir taraftan onurlandırılıyor diğer taraftan sürekli göz önünde olmaları sağlanmış oluyordu. Osman Gazi döneminden itibaren bu evlilikler diğer beyliklerin beyleri ya da bey oğulları ile gerçekleşiyordu. Ancak Fatih Sultan Mehmet’in harem sistemini kurup padişahların cariyelerle evlenmeye başlamasından sonra Padişah kızları Vezirlerle, Kaptan-ı Deryalar ya da Sadrazamlarla evlendirilmeye başlandı.

Buraya kadar her şey normal denilebilir ancak bir şekilde saraya Damat olarak gelenler cezalandırılarak ya da doğal ölümlerinden sonra Padişah kızı ya da kardeşi olması sıfatıyla dul kaldıktan sonra saraya akraba olması gereken başka görevlilerle evlendirildiler. Bu sayı bazen 7-8 eşe kadar çıkmıştı.

Bu durumun bile normal sayılabileceği yönler olabilir. Fakat I. Ahmet’ten sonra evliliklerde yaş sınırı ortadan kalktı. Çocuk yaşta evlendirilme uygulaması başladı. Önceleri hiç uygulanmayan bu yöntem sonraları devletin İslami geleneklerine bağlı olarak bir nevi sünnet tanımı ile gerçekleştirildi.

Bu örneklerden biri de I. Ahmet’in Kösem Sultan’dan olma kızı Ayşe Sultandı. Ayşe Sultan 1608 yılında dünyaya geldi. IV. Murat ile İbrahim’in (Deli) ablasıydı. Ayşe Sultan 1611 yılında daha 3 yaşında iken Kuyucu Murat Paşa’nın yerine Sadrazam olan Gümülcineli Nasuh Paşa ile evlendirildi. 1614 yılında Sinop’ta gelişen bir olay nedeniyle Nasuh Paşa suçlu bulundu. I. Ahmet’in emri ile Paşakapısı’ndaki ikametgahında Ohrili Hüseyin Ağa ve 100 kadar silahlı Bostancı tarafından boğularak idam edildi. Böylece Ayşe Sultan 6 yaşında dul kalmıştı.

Ayşe Sultan yaklaşık 1 sene sonra 7 yaşında Budin beylerbeyi olan Karakaş Mehmed Paşa ile evlendirildi. Karakaş Mehmed Paşa 1621 yılında Lehistan Seferine katılmıştı. II. Osman ile zaferden zafere koşulan bu sefer sırasında Hotin Kalesi kuşatması sırasında Karakaş Mehmed Paşa öldü. Ayşe Sultan 13 yaşında yine dul kaldı.

Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa Bağdat kuşatmasında yaşadığı başarısızlıktan dolayı Sadrazamlıktan ve Serdar-ı Ekrem’likten azil edilerek İstanbul’a 2. Vezir olarak çağrıldı. Bu gelişinde 18 yaşına gelmiş olan dul Ayşe Sultan ile evlendirildi. 1632 yılına geldiğinde 7 Şubat günü askerler ayaklandı. İçlerinde Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa’nın da bulunduğu 17 kişinin cezalandırılmasını istemişlerdi. IV. Murat bunu kabul etmemesine rağmen askerler inatla direndiler. Ahmet Paşa, padişaha “Yolunuza canım kurban” diyerek elindeki hançerle isyancıların arasına daldı. İsyancıların hançerlemeleri sonucu 17 yara ile hayatını kaybetti. IV. Murat bu bağlılık karşısında ağlarken Ayşe Sultan yine dul kalmıştı. Ayşe Sultan hangi tarihte olduğu bilinmeyen bir evlilik daha yapmıştı. Hakkında tam bir bilgi sahibi olamadığımız bu damat Diyarbakır valisi Murtaza Paşa idi. Murtaza Paşa ile olan evliliğin bitmesinden sonra, Ayşe Sultan 1639 yılında 31 yaşında iken Vezir Celep Ahmet Paşa ile evlendirildi. Celep Ahmet Paşa, Şam’da valilik yaptığı sırada işlediği bir suç yüzünden İstanbul’a çağrılıp mallarına el konularak hapse atıldı. Ayşe Sultan, bu olaydan sonra Celep Ahmet Paşa’dan boşandırıldı. 1648 yılında 40 yaşında iken Kaptan-ı Derya Voynuk Ahmet Paşa ile nikahlandı. Voynuk Ahmet Paşa Suda Kalesinin kuşatması sırasında 1649 yılında öldü.

41 yaşında yine dul kalan Ayşe Sultan, bu kez de yeğeni IV. Mehmed tarafından (Ayşe Sultan IV. Mehmed’in halasıydı) 1649 yılında Şam eyaletine vali olarak gönderilen İbşir Mustafa Paşa ile evlendirildi. İbşir Mustafa Paşa bazı suçlamalarla karşı karşıya kalınca 1655 yılının Nisan ayı sonlarında Topkapı Sarayında devlet erkanının da katıldığı ortamda bir toplantı düzenledi. Bu toplantıda devlet ileri gelenlerinden hiç kimse İbşir Paşa lehinde görüş bildirmediği için Paşa sadaret mührünü Padişaha teslim edip sadrazamlık görevinden ayrıldı. İbşir Mustafa Paşa bir süre hapis tutulduktan sonra At meydanında toplanmış sipahilerin istekleri üzerine 11 Mayıs 1655 tarihinde idam edildi.

47 yaşında tekrar dul kalan Ayşe Sultan bu kez de vakit kaybedilmeden Kubbe Vezirliğine atanmış olan Ermeni Süleyman Paşa evlendirildi. Bu evlilik Ayşe Sultan’ın son evliliğiydi. Damat Süleyman Paşa ile olan evliliğinin 6. Ayında eceliyle vefat etti.

3 yaşında başlayan ve 47 yaşında biten evlilik sürecine 8 adet koca sığdırmışlardı. Ayşe Sultan Osmanlı’da başlayan bu geleneğin birincisiydi ama sonuncusu olmayacaktı.

PAKİSTAN'DA 10 YAŞINDAKİ KIZLA EVLENEN ADAM TUTUKLANDI

Haber
Dini Haber, haber, Haberler, Dünyadan haberler, İslam ülkelerinden haberler, Çocuk gelin, Pakistan'da çocuk gelin, Çocuk istismarı, 40 YAŞINDAKİ PAKİSTANLI ADAM 10 YAŞINDAKİ KIZLA EVLENDİ VE KIZ CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMADAN HEMEN ÖNCE POLİS DURUMA MÜDAHALE ETTİ

Perşembe günü Shikarpur Polisi, Sind eyaletinin Shikarpur ilçesinin Naparkot bölgesinde 40 yaşında bir erkekle 10 yaşındaki bir kızın evlenmelerinin önüne geçti.

Polisin aktardıklarına göre Muhammed Somar isimli şahıs nikah sonrası tutuklanırken ağlamakta olan kız çocuğu da koruma altına alındı. Polis baskını sırasında çocuk gelin damadın yanına gönderilmek üzereydi.

Polis ayrıca Mohammad Somar’ın kızın babasına evlilik karşılığında 250.000 rupi ödediğini itiraf ettiğini de kayıtlara ekledi.

Şikarpur polisinin alt denetmen yardımcısı (ASP) Farooq Amjad ailenin kızlarının korumaya alındıklarını evlilik görevlisi, baba ve 40 yaşındaki adamın gözaltına alındığını ve soruşturmanın devam ettiğini doğruladı.

Haber Tarihi: 03 Mayıs 2019
Kaynak: Pakistan Today

MUHAFAZAKARLIĞIN ÇELİŞKİSİ

Diyanet işleri başkanlığı yediği haltı temizlemek için Cuma namazlarında hutbe okutmuş... Ancak hutbede bir özür duyan var mı?? Yoook; biz bir halt ettik, özür dileriz bir daha yapmayacağız demek yerine "çocukları evlendirmeyin, küçük yaştaki çocukları evlendirmek günahtır" diyor... Ulen zaten 9 yaşını geçeni büyük kabul ediyorsun ya!? 9 yaşında bluğa erdi deyince zaten onun çocuk vasfını kendi zihniyetine göre kaldırmış oluyorsun!!

Neyse bunu geçelim; aslında bu olay muhafazakar kesimin kendi içindeki bir çelişkiyi de ortaya çıkardı... Hz. Aişe'nin ağzından olduğu ileri sürülen bir hadise göre ve başka bir grup hadise göre peygamberin Aişe ile 6 yaşında iken evlendiği ve 9 yaşında da birlikte olduğu söyleniyor. Bu aslında hatalı ama işte sorgu olmayınca öyle kabul edip küçük kızların haysiyetiyle oynuyorlar...

Muhafazakar kesim, aslında bu çelişkiyi yaşıyor. Bir yanda İran'da laiklik çağrılarını duyuyor. Bir yanda yurtlarda, cemaatlerde tacizlerin yaygınlaştığını görüyor, bir yandan artık yolsuzluğa arsızlığa eyvallah deyip savunuyor ama kendi içinde bunların yanlış olduğunun farkında ve bu durumda söylenen ilk söz şu oluyor: "Ülkede kanunlar var ve yaş sınırı bellidir." Yani Medeni kanuna ve anayasaya sığınılıyor, sözde elbette...

İşte muhafazakar kesimin hatası bu; 21. yüzyılda 14 yüzyıl öncesini bugüne aktarmaya çalışınca, dinin zaman içinde içine yerleşmiş hurafeler, her türlü yalan dolan, pislik de aynı şekilde ortaya çıkıyor. Herşey mükemmel olacak zannederken, her yer güllük gülistanlık olacak zennederken bir b-k çukurunun ortasında buldular kendilerini...

SİZDEN GELENLER | Yazan: S. Başgöz

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

DİNLERİN YANLIŞ OLDUĞUNA DAİR 20 SEBEP

A, Camilere giden para, Çocuk gelin, din, Din insanları böler, Din sömürüdür, Din zararlıdır, Dine giden paralar, Dinler yanlıştır, Dinlerde kölelik, Hastane ve okul yerine cami, İsa efsanesi,
DİNLER NEDEN YANLIŞTIR?

1) Eğer Tanrı dünyayı ve içindeki her şeyi yarattı ise, mantık da yılanı, kötülüğü ve günahı yarattığını söyler. Bu da Nazilerin soykırımlarına ve Ruanda, Kamboçya, Çerkez, Azerbaycan, Hırvatistan, Sudan, Burundi ve Nanking'deki soykırımları onun kusuru yapar.
Açıkçası, eğer Tanrı var ise, o sadece sizi umursamayan kayıp bir babadır. O, can sıkıcı, intikamcı ve takıntılı biridir.

2) Din, ne için iyidir?! SAVAŞ! Haçlı Seferleri, Otuz Yıl Savaşı, Fransız Dinleri Savaşı, Nijerya İç Savaşı, Lübnan İç Savaşı, Etiyopya Adaleti Savaşı, Dungan Ayaklanması, Kutsal Savaşlar ve Yedi Yıl Savaşı, sadece birkaç isim ve hepsine de Tanrı ve dinleri tarafından izin verilmiştir.
Terörizm eylemleri ve Gazze'deki çatışma gibi modern çatışmalarımızı bile ekleyebilirsiniz. İkisinin de kökleri dini inançtır.

3) Fin Paganizmi, Kenanlılar, Atenizm, Minos Dini, Mithraizm, Maniheizm, Tengrizm, Ashurizm, Vedizm, Olmen Dini, Zerdüştlük ve sayısız diğer dinler, eski medeniyetler binlerce Tanrı ile birlikte öldüler. Tarihin kül yığınına gömüldüler.
Ancak, sizin takip ettiğiniz din kesinlikle doğru olandır. İyi şanslar dilerim!

4) "Tanrı insanı kendi şeklinde yarattı" deniyor. Bir zamanlar Tanrı'nın insani nitelikleri olduğu gerçeğini göz önüne alıp durduktan sonra, insanın Tanrı'yı icat etmesi daha muhtemeldir. Bu da, kesinlikle dinlerdeki sayısız çelişkiyi, belirsizlikleri ve kolayca şiddete başvurmayı açıklar.

5) Herkes efsane seviyor - Noel Baba, Diş Perisi, İsa, Muhammed falan - ama hepsi bu kadar. Tanrıya itaat ettiğiniz için size cenneti satan Yehova Şahitleri veya kapınızın ziline sürekli basarak size cüz, Kur-an satan seyyarlarla ve onlardan aldıklarınızla kendinizi cennete bir adım daha atmış hissedebilirsiniz. Böyle bir yer yoktur. Ölen yakınlarınızın dışarıda beraber takılmak için sizin gelişinizi beklediği özel bir kulüp falan yok.
Bakın, kimse ölmek istemiyor, cennete olan inanç sadece başa çıkma ve avunma mekanizmasıdır.

6) Tanrı yanan bir çalılıktan seslenerek seninle konuştu mu? Hakikaten güvenilirmiş. Belki de o zamandan beri kimsenin görmediği altın tabletler vardı. Veya size mağaradayken bazı görüntülüler gönderdi, tabi zehirlenme veya yanılsamaya neden olan, aklınızı kaçırmanıza kadar varacak rahatsızlığınız yoksa. Unutmayalım karalama hataları, silme, yanlış alıntılar ve kişisel gündemlerin üzerinde durulması gereken sorunlar da vardır. "Tanrı'nın sözü", dine inanan insanlar tarafından yazılmıştır. Muhtemelen ne ters gidebilir ki?

7) Din, insanları - Siyah, beyaz, Asya kökenli, kafir, Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudi olarak ayırırken kadın ve eşcinsellerden nefret etmeyi öğretir ve cinsel yaşamınıza, seçimlerinize karşı sağlıksız bir takıntıya sahiptir. Birçok din, başka dinden olanlarla evlenmeyi bile yasaklayarak size karışır. Din, kapalı görüşlü bir bağnazlık atmosferi beslemektedir.

8) Din, kendisini sevgi dolu, sevecen ve cömert olarak göstermeyi sever, ancak bu saçmalıktır. Gerçek şu ki, din, ölüm-ahiret korkusu, şeytan uydurmaları, cezalandırma tehditleri ve cehennem tehditleri yoluyla çoğalıyor. Bu, mantık ve aklı çalıştırmak için değil, inanmayanların korkunç ölümlerine odaklanarak bir terör ve korkaklık hissi uyandırmak için yapılan bir girişimdir.
İnanç, bağımsız düşünce ve bireysel cesaretin yerine geçer.

9) Karşılaştığınız en kötü yargılayıcı insanlar dindardır, sizi sanki bir kedi yavrusunu öldürmüşsünüz gibi yargılarlar. Dindar oldukları için özel ve kutsanmış olduklarına dayalı bencil ve küstah bir tavır sergilerler. Anlatılan o sözde tevazular sadece lafta kalır. Afrika'da açlıktan beslenemeyen çocuğa orta parmak gösteren Tanrı sizi nimet olarak seçmişse sizi özel kılan şey nedir?

10) Bütün bu vaaz, dua, ilahi, oruç, hac, ayin ve diz çökmeler size ne elde ettirir? Hiçbir şey! Bu faaliyetlerin hiçbirinin olumlu bir sonuç ürettiğine dair bir kanıt bulunmamaktadır.

Ayrıca, kiliseler ve camilerin neden para toplama kutusu uzatması gerekiyor? Gerekli olan şeyleri size tanrının sağlaması gerekmiyor mu? Ayrıca bu paralar nereye gidiyor? Okul veya laboratuvara gitmediğini hepimiz biliyoruz... İnsanları soymayı kesip Tanrı'ya bir çek yazın.

11) Din, şimdiye kadar icat edilen en büyük kitle kontrol şeklidir. Otoriter hiyerarşileri sayesinde akıllarından kuşkulu sürüler yaratır, kendi akıllarından şüphe eder ve hayatlarını dış varlıklar ele geçirir. İnanca olan bağlılık, gizemler, karışıklık ve uyuşmazlıkları gizler. Bunların hiçbiri sorgulanmamalıdır yoksa gökyüzündeki görünmez adam kızabilir.

12) Hiçbir şey yoksulluğu överek, güzel ve özel bir şeymiş gibi göstererek insanları din kadar iyi uyutamaz. Sizce Konstantin Hristiyanlığı Roma İmparatorluğunun resmi dini yaparken Hristiyanlığa inanıyor muydu? Komik! Din, insanları entelektüel zincir altında tutar ve onları köleliğe zincir eder.

13) Bir din seçtiğinizde ruhsal derinlik kaybı olur. Gerçekliği doğru algılama yeteneğinden kurtulmak için sabit bir algılamaya zorlanırsınız. Gerçek gerçeği, dini gerçeğin yerine koyduğunuzda, sınırlamalardan dolayı açıklık ve berraklığınızı kaybedersiniz. Sonuçta dini gerçekler, mitler, illüzyonlar, vizyonlar ve kötü kopyalanmış el yazmaları üzerine kuruludur. Kesinlikle güvenilecek bir şey değildir.

14) Her şey Tanrı-Rab-Allah'ın iradesine atfedilebilir, bu yüzden kime ne sorarsanız sorun, insanlar sorumluluktan kaçınmak için Tanrıyı kullanırlar. Olan tüm kötü şeyler hakkında endişelenmemelisiniz, çünkü Tanrı onların olmasını istiyor. Arkanıza yaslanın, rahatlayın, kola için, gülümseyin ve insan ölümlerine ve şifa getirip getirmeyeceğine Tanrı'nın karar vermesi için bekleyin!
Bu sırada ise din diğer yanağınıza dönmekle meşguldür.

15) Modern din daha önceki Yunan, Roma ve Norveç mitolojileri ile sayısız putperest ritüellerin birleştirilmesi ve intihal sürümlerinden başka bir şey değildir. Cennet gökyüzündekie Olimpos Dağıdır. Tanrı, muhteşem nitelikleri olmayan Zeus'tur. Modern dini metinlerde henüz dünyada olmayan bir şey yoktur. Din Türk Pop müziğine benziyor. İyi parçaları çalın ve "bu orijinal" diyin!

16) Horus, Attis, Mitra, Krişna, Dionysos ve İsa'nın ortak noktalarının neler olduğunu biliyor musunuz? Hemen hemen her şey. Bakire bir anneden doğmak, mucizeler, tekrar diriliş efsaneleri kültürden kültüre geçerken biraz değişse de neredeyse tamamen aynıdır, ancak Mesih efsanesinin temelleri asla değişmez. Bu nedenle, Mesih Kulübü 'nün en yeni üyesi olan İsa hakkında benzersiz ve yeni bir şey yoktur ve belkide diğerleri gibi, ileride yerini daha şirin, yeni bir versiyonu alacaktır.

17) Bununla birlikte, hayatta olan her şeyin Tanrı'nın planının bir sonucu olduğuna inandık diye düşünelim. Bu durumda Tanrı bir sadisttir.
Cinayet, ölüm, yıkım, hastalık, kanser, HIV, Alzheimer, Sodom ve Gomore, Kara veba ve Büyük Tufan var. Yaratmayı ve yarattıklarını seviyor gibi görünse de; Tanrı, onları öldürmek için yeni, yaratıcı ve farklı yollar bulmaktan hoşlanıyor gibi görünüyor.

18) Dindar insanlar, her şeyin bir nedenden dolayı gerçekleştiğini iddia ederken aynı zamanda, acının, günahın ve kötülüğün özgür iradenin bir sonucu olduğunu söyleyecek ve aynı zamanda Tanrı'nın bizim için olan gizemli planının bir parçası olduğunu iddia edecektir.
Hönk !?
Bu inanış kendi içinde çelişkilidir. Eğer Tanrı'nın benim için bir planı varsa, seçmek için hiçbir özgür iradem yok demektir ve eğer özgür iradem varsa, Tanrı, hayatımda bir şeyler olmasını sağlayan, bilen güçlü bir tanrı değildir.

19) Dindarsanız dininizin -sözde- iyi niyet beslediğine, empatiye yönelten sempatik bir olgu olduğuna inanabilirsiniz. Çünkü size göre Tanrı-Allah-Rab sevgidir ve diğerleri saçmalıktır. Bununla birlikte İncil, Tevrat, Talmud ve Kur-an'ın fazlasıyla ahlaksızlık içeren metinleri vardır ve Tanrı-Allah masum değildir. "Onun Sözü", köleliğe, eşcinsellerin öldürülmesine, çocukların, kadınların satılmasına, çocuk gelinlere, işkence yaptırımları uygulanmasına izin veriyor.
Listeye Tanrı adına insan öldürmeyi-kurban etmeyi de ekleyin. Hemen imzalayayım!

20) Dindar insanların "Kim daha dindar?" diyerek sadece cami-kilise-sinagoglara, devasa kubbelere ve tanesi trilyonları bulan, amacının ve anlatılan mütevazilik masallarının dışında oldukça lüks camiler için para ödediğini biliyoruz.
Belediye başkanı, vali vb. kişilerin "Hangi semt daha dindar" benzeri sidik yarışı yaparak halktan aldıkları vergi ve ödeneklerle (kafir dediği bizlerden aldıkları vergiler, haram dedikleri içki ve zina dedikleri genel evlerden aldıkları vergiler de dahil) aynı mahalleye ihtiyaç olmadığı halde 5. cami-kilise veya sinagogu diktiklerini de biliyoruz.
Bu yüzden de insanların eğitim ve sağlığına, tüm canlılar ve evrene fayda sağlayabilecek yapıtların (hastane, okul, laboratuvar, araştırma üsleri) yapılmadığına, bu yüzden yaşam kalitesinin, eğitim standartları ve bilimin tereyağı gibi erimesine sebep verdikleri EŞEK GÖZÜ kadar büyük ve NET bir gerçektir.
He bu arada, bu kişilerin bilhassa "yakında hastane falan da yok ki, hay ben böyle işin ..." diye söylenen kişiler olduğu ve kendilerine DİN adı altındaki sevap-yarış temalı tavır ve inançları ile  bu çukuru kendilerinin kazdığından habersiz olduklarını görebilirsiniz...

Yazan: A.Kara