HABERLER
Dini Haber
İslamiyette kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İslamiyette kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ALLAH KADINA BOŞANMA HAKKI VERDİ Mİ?

Yazan: Kainatta Toz Zerresi
KTZ, islamiyet, İslamda kadın, İslamiyette kadın, Allah kadına boşanma hakkı verdi mi?, İslamda kadının boşanması, İslamda boşanma, İslamiyette kadının durumu, Kadın karşıtı din,

ALLAH KADINA BOŞANMA HAKKI VERDİ Mİ?

Zavallı Müslüman kadınları….
Arap ülkelerinde yaşayan ve şeriat kurallarına ya da yönetimlerine mahkûm edilen Müslüman kadınlarının insan olduklarından bile haberleri yok.  Dinlerini öğrenmek konusuna gelirsek bu Arap kadınlarının bir çoğunun okuma yazması bile yok. O yüzden bu kadınlar, dinlerini yalnızca, yönetimlerinin kendilerine zoraki olarak dayattığı ve geleneksel yaşantıya soktuğu kurallar yolu ile öğrenirler. Türkiye’de yani bizim ülkemizde yaşayan Müslüman kadınlarımız ise çeşitli sebeplerden dolayı dinlerini yeteri kadar bilemedikleri gibi az buçuk bilenler de “İslâm, kadınları koruyan bir din,  çeviri çok önemli, Kur’an’ı yorumlayabilmek, anlayabilmek çok önemli, bakmayın siz o Arap Müslümanlarına, Peygamberimiz cahil insanlarla çok mücadele etti ama Arap milletleri cehalette devam etti.  Çok şükür Rabbimize ki İslâm’ı gerçek anlamda bize yaşamayı nasip etti…” gibi inanç felsefeleri ile kendilerini avutuyorlar. Bu yazımda kadının İslâm dinindeki var olan ya da var olmayan boşanma hakkını irdeleyeceğim. Konumuz, erkeğin boşadığı kadına ne kadar para verdiği ya da kadına nasıl davranması gerektiği değil. KONU, ALLAH KADINA KOCASINI BOŞAMA HAKKI VERMİŞ Mİ?

Kur’an’ın boşanma ayetleri:

Bakara 226: Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer geri dönerlerse Allah çok bağışlayıcıdır, sonsuz rahmet sahibidir.

Bakara 227: Boşamaya karar vermiş olurlarsa, şüphe yok ki Allah her şeyi işitir ve bilir.

Bakara 228: Boşanan kadınların kendileri üç âdet görünceye kadar beklerler. Allah’a ve âhiret  gününe iman ediyorlarsa, Allah’ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Eğer taraflar arayı düzeltmeyi istiyorlarsa kocaları, onları kendilerine geri çevirme hususunda başkalarından daha ziyade hak sahibidirler. Kadınların, mâkul ve meşrû ölçülerde ödevlerine denk hakları vardır; erkeklerin ise onların üzerinde bir dereceleri mevcuttur. Allah izzet ve hikmet sahibidir.

Bakara 229:  Boşama iki keredir. Her ikisinden sonra ya iyilikle evlilik içinde tutmak veya güzellikle serbest bırakmak gerekir. Allah’ın koyduğu kurallara uymamalarından korkmadığınız sürece onlara verdiğiniz mehirden hiçbir miktarı geri almanız sizin için helâl olmaz. Eğer Allah’ın kurallarına uymamalarından korkarsanız, kadının evlilikten kurtulmak için verdiği meblâğda taraflara bir vebal yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır, bu sebeple onları çiğnemeyin. Her kim Allah’ın koyduğu kuralları çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

Bakara 230: İkinciden sonra koca eşini bir daha boşarsa, bundan sonra kadın, boşayandan başka bir koca ile evlenmedikçe ona helâl olmaz. İkinci koca da onu boşarsa, birinci kocası ile bu kadının, Allah’ın kurallarına riayet edeceklerini zannederlerse, tekrar evlilik hayatına dönmelerinde bir sakınca yoktur. Bunlar Allah’ın kurallarıdır, bilmek isteyenler için onları açıklamaktadır.


Bakara 231: Kadınları boşadığınızda, onlar da bekleme sürelerini doldurduklarında ya onlarla yeniden evlenip iyilikle tutun ya da iyilikle serbest bırakın. Onları zarar vererek haklarını çiğnemek için nikâh altında tutmayın. Bunu yapan bilsin ki kendine haksızlık etmiştir. Allah’ın âyetlerini sakın alaya almayın. Allah’ın size bahşettiği nimetleri, kitaptan ve hikmetten size öğüt vermek üzere gönderdiklerini dilinizden düşürmeyin. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilmektedir.

Bakara 232: Kadınları boşadığınızda, onlar da bekleme sürelerini tamamladıklarında, aralarında mâkul ve meşrû ölçülerde rızalaştıkları takdirde boşayan kocalarıyla yeniden evlenmelerine engel olmayın. Bu söylenenler, içinizden Allah’a ve âhiret gününe iman edenlere verilen öğüttür. Bunlar sizin için en iyi iç ve dış temizliği sağlayan öğütlerdir. Tam mânasıyla bilen Allah’tır, siz ise bilmezsiniz.

Bakara 236: Kadınları boşarsanız, onlarla birleşmemiş ve mehir de belirlememiş olursanız malî bir sorumluluğunuz yoktur. Zengin olan gücüne göre, eli darda olan da gücüne göre onlara makul ve gönül alıcı bir şeyler versin. iyiler için bu bir borçtur.

Bakara 237:  Bir mehir belirlediğiniz halde onlarla birleşmeden kendilerini boşarsanız, belirlediğiniz mehirin yarısını ödemek size borçtur; ancak kadınların bağışlaması veya nikâh bağı elinde olanın hoşgörülü davranması müstesnadır. Hoşgörülü davranmanız takvâya daha uygundur. Aranızda lutufkâr davranmayı unutmayın. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.

Bakara 241: Boşanmış kadınlara faydalanacakları uygun bir şeyler verilmesi, Allah’ın rızâsını gözetenlerin borcudur.

Bakara 242: Akledesiniz diye Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor.

Nisa 35: Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Düzeltmek isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.

Nisa 128:  Eğer bir kadın kocasının kötü muamelesinden yahut yüz çevirmesinden endişe ederse aralarında bir uzlaşmaya varmalarında onlara günah yoktur ve sulh hayırlıdır. Nefisler de cimriliğe meyillidir. Eğer güzel davranır ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Nisa 130: Eğer karı koca ayrılırlarsa Allah bol rızkından onların ihtiyaçlarını giderir. Allahın lutfu geniştir, hikmeti sonsuzdur.

Ahzab 49: Ey iman edenler! Mümin kadınlarla evlenme akdi yapıp da sonra, birleşmeden onları boşadığınızda onlar üzerinde, hesaplayıp bekleteceğiniz bir iddet hakkınız yoktur. Onları bir şeyler vererek memnun ediniz ve güzellikle boşayınız.

Talak 1: Ey peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman iddetlerini gözeterek boşayın ve bekleme sürelerini iyice hesap edin. Rabbiniz Allah’a saygısızlıktan sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmış olmadıkça onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa aslında kendisine yazık etmiş olur. Bilemezsin ki; belki Allah bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkarıverir.

Talak 2: Sürelerinin sonuna ulaştıklarında onları ya uygun biçimde tutun yahut onlardan uygun biçimde ayrılın; içinizden adaletli iki kişiyi şahit tutun ve şahitliği Allah için özenle yerine getirin. İşte Allah’a ve âhiret gününe inananlara öğütlenen budur. Kim Allah’a saygısızlıktan sakınırsa ona Allah kendisine bir çıkış yolu gösterir.

Talak 4: Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlar ile âdet görmeyenler hakkında tereddüt ederseniz onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süreleri ise doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a saygısızlıktan sakınırsa Allah ona işinde bir kolaylık verir.

Talak 6: O kadınları, durumunuza uygun olarak kendi oturduğunuz yerde oturtun ve onların imkânlarını daraltmak yoluyla kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını karşılayın. Sizin hesabınıza (çocuğunuzu) emzirirlerse onlara karşılığını ödeyin ve aranızda güzelce konuşup anlaşın. Anlaşmakta zorlanırsanız bu durumda o erkeğin hesabına başka bir kadın emzirecektir.

Talak 7: Varlıklı olan varlığından harcasın, rızkı daralmış bulunan da Allah’ın kendisine verdiği kadarından harcasın. Allah kimseyi kendi verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah bir güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır.

Kur’an’da, boşanma ile ilgili 20  ayet var. Hepsi de yukarıda yazılı.  İlgili ayetleri diyanetin sitesinden alıntı yaparak naklettim. Karı kocanın ayrılmasına ya da ayrılma ihtimaline ve sonrasına  yönelik  toru topu 20 ayeti, içerdiği konulara göre çeşitli başlıklar altında toplayıp gruplandırmak istiyorum ki daha iyi anlaşılabilsin.

1) Erkeğin hanımını nasıl ya da hangi şartlar altında boşayacağı ile ilgili ayetler:
Bunların sayısı 11 tane :
Bakara 226, 227, 230, 231, 232, 236, 237.
Ahzab 49.
Talak 1, 2, 4.

2) Kocası tarafından boşanan kadınların kısa süreli  akıbeti ve Allah’ın lütfunu içeren ayetler:
Bakara 228, 241, 242.
Nisa 130.
Talak 6, 7.

3) Evlilik dışındaki kişilerin müdahelesini gerektiren ayet:
Nisa  35

4) Kocası ile anlaşamayan kadına gönderilen ayet:
Nisa 128

5) Kadınların kocalarını boşayabileceği iddia edilen ayet:
Bakara  229.

Maddeler halinde yazdığım bu başlıkları ayrıntılı bir şekilde inceleyelim:

1) Erkeğin hanımını nasıl ya da hangi şartlar altında boşayacağı ile ilgili ayetler:
Bu ayetler, “Kadınları boşadığınızda,  boşadığınız kadınlar, kadınlarınızdan uzaklaşmaya…” diye devam eder ve erkeklerin kadınları boşarken ya da erkeklerin hanımlarından boşanmaya karar verdiklerinde yapmaları gereken şeyleri anlatan ayetlerdir. Bu ayetlerin içinde kadınların iddet süreleri,  kocalarının onlara ne kadar para vereceği, tekrar barışılıp barışılmayacağı ile ilgili hususlar vardır. Aslında bu başlık altında incelenmesi gereken Bakara 230 da, bir kadının kendisini 3 üncü kez boşayan adamla dördüncü defa evlenebilmesi için başka bir adamla evlenip boşanmasını gerektiren ayet de hiç yenilir yutulur bir şey değildir fakat bu ayete  derinlemesine girip asıl konudan uzaklaşmak istemiyorum. Sonuçta Bakara suresi 230 uncu ayet de erkeğin kendisinin yol açtığı yani kadının boşanmasını değil de erkeğin kadını  3 defa boşamasının bir sonucudur.

2) Kocası tarafından boşanan kadınların kısa süreli  akıbeti ve Allah’ın lütfunu içeren ayetler:
Bu başlık altında topladığım ayetlerde genel olarak boşanan kadınların hamile olma ihtimalleri ve bunu saklamamaları gerektiği,  bekleme süresi sonunda kocaları kendileri ile barışmak isterse kocalarının başkalarına göre bu kararı alma hususunda bir derece fazla hak sahibi oldukları, boşanmış kadınlara geçinebilecekleri bir miktar para verilmesi gerektiği, boşanan kadın ve erkeği Allah’ın nasıl rızıklandırıp  nasıl lütuflandıracağı,  boşanan ve hamile olan kadının çocuğu doğuruncaya kadar mağdur edilmemesi, çocuğun emzirmesinin nasıl olacağı, varlıklı erkeklerin boşadıkları hanımlara karşı parasal anlamda gerekeni yapmaları gibi hususlar ele alınmıştır. Bu ayetlerin de hiç birisinde boşanmak isteyen kadınların kocalarını boşayabileceğine ait bir ayet yoktur.

3) Evlilik dışındaki kişilerin müdahelesini gerektiren ayetler:
Bu başlık altına aldığım tek ayeti olduğu gibi okuyalım:

Nisa 35: "Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Düzeltmek isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır."

4) Kocası ile anlaşamayan kadına gönderilen ayet:
Bu başlık altına altında alınabilecek tek ayet var o da  Nisa 128. O ayeti tekrar okuyalım:

Nisa 128: "Eğer bir kadın kocasının kötü muamelesinden yahut yüz çevirmesinden endişe ederse aralarında bir uzlaşmaya varmalarında onlara günah yoktur ve sulh hayırlıdır. Nefisler de cimriliğe meyillidir. Eğer güzel davranır ve Allah’a itaatsizlikten sakınırsanız bilin ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

Kocasının kötü muamelesinden veya ilgisizliğinden endişe eden kadına, adının Allah olduğuna inanılan İlâhtan göstertilen tek yol kocası ile aralarında sulh yapılması yani karşılıklı konuşarak evliliğin devamına ve güzelleşmesine yönelik teşebbüste bulunma hakkıdır. Bunu tekrar etmek istiyorum. Kocasının kötü muamelesinden ve ilgisizliğinden endişe duyan kadına göstertilen Kur’an’daki TEK YOL. KADININ KENDİ NİYETİYLE KENDİ KENDİNE YAPABİLECEĞİ TEK YOL BU AYETİN HÜKMÜDÜR. Biraz sonra kadının boşanmasına yönelik iddia edilen başka bir ayeti de paylaşacağım fakat  kocası ile arası iyi olmayan kadına, kadının özgür niyeti ve teşebbüsü yönünde tek bir hamle ya da girişim hakkı veren sadece ve sadece bu AYETTİR. Bu ayetle ilgili benim ve bir çok kişinin kafasını karıştıran bir diğer gariplik de “…aralarında bir uzlaşmaya varmalarında onlara günah yoktur…” ifadesidir. Nasıl yani, bir kadının, kötü niyetinden ve ilgisizliğinden ötürü kocası ile arasını düzeltmeye çalışma teşebbüsünün kötü ve fena bir tarafı mı var ki,  uzlaşmaya varmanın günah olmadığına ilişkin bir ifade kullanılmış. Bazı çevirilerde “…aralarında uzlaşmaya varmalarında sakınca yoktur…” kelimeleri kullanılmışsa da değişen bir şey yok, aynı anlama gelir. Bu ifadenin saçmalığını, dünya üzerindeki her insanın mantığının anlayabileceği düzlemde açıklayabilecek varsa lütfen yorum kısmına yazsın, ben şahsen çok merak ediyorum.

5) Kadınların kocalarını boşayabileceği iddia edilen ayet:
Bakara 229: "Boşama iki keredir. Her ikisinden sonra ya iyilikle evlilik içinde tutmak veya güzellikle serbest bırakmak gerekir. Allah’ın koyduğu kurallara uymamalarından korkmadığınız sürece onlara verdiğiniz mehirden hiçbir miktarı geri almanız sizin için helâl olmaz. Eğer Allah’ın kurallarına uymamalarından korkarsanız, kadının evlilikten kurtulmak için verdiği meblâğda taraflara bir vebal yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır, bu sebeple onları çiğnemeyin. Her kim Allah’ın koyduğu kuralları çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendileridir."

Dini çevreler tarafından kadının dinen kocasından boşanabileceğine dair delil göstertilen bu ayeti başından sonuna kadar okumama rağmen, bir kadının, kocasının kötü davranışından dolayı veya ikisinin de uyuşamayıp anlaşamamak gibi nedenlerden dolayı boşanma talebinde bulunabileceğine  dair hiçbir şey okuyamadım. Aklımızla dalga mı geçiyorsunuz? Bu ayetten mantık kuralları çerçevesinde ne anlaşıldığını daha sade bir şekilde yazıyorum:

Karı kocanın geçinemediği gibi bir mana çıkartılabilen ya da kadının çıkarttığı huzursuz bir durumdan dolayı erkeğin boşanma ihtiyacı duyması gibi bir ayet var. Bu durumda bir erkek, karısının Allah’ın kurallarına  uyacağından emin olduğu  sürece karısına evlenirken verdiği mehiri hiçbir şekilde  almamalı ve onu yani hanımını verdiği mehirle serbest bırakmalı.  Ammmmaaaaa, eğer erkek, evli olduğu kadının Allah’ın kurallarına uymayacağını sezinlerse ya da böyle bir şeyden şüphelenirse  karısının koluna taktığı bilezikleri ya da parayı ya da bu paranın bir kısmını  elinden alıp kadını serbest bırakabilir. Ya da kadın, bazı sebeplerle evliliği bitirmek istiyor fakat kocasını boşayabileceği bir ayet, bir Allah emri olmadığı için huzursuzluk çıkartıyor. Erkek de karısının kendisinden ayrılmasına rıza göstertiyorsa yani izin veriyorsa ve “Benim hanım benim kanaatimce bana iyi bir eş değil. Allah’ın bir kadından istediği şekilde bana kadınlık etmiyor. Geçimsizin, huysuzun önde gideni…” diyorsa hanıma sesleniyor ve diyor ki “bak madem benden boşanmak istiyorsun o zaman bana şu kadar para ver, ben de seni boşayayım”.

Ben bu ayeti, sizlere daha anlaşılır şekilde  anlatayım.  Evli bir Müslüman erkeğinin evliliğinde problemler var. Karısının kendisinden ayrılmak istediğini sezinliyor ya da karısı bunu dile getiriyor. Erkek de anne babasının evine gidip bu durumu anlatıyor. Anne babası diyor ki adama “O mu seni boşamak istiyor oğlum, karın sana göre nasıl biri? Yani Allah’a yaraşır, kocasına yakışır akıllı uslu bir kadın mı?... Madem karın hakkında iyi düşüncelerin yok o zaman bırak gitsin evden, yaramaz.  Ama ona verdiğin o bilezikleri de kolunda bırakma, al elinden. Hem seni boşayacak hem de parasını alıp götürecek öyle mi? Yok öyle yağma…AL BİLEZİKLERİNİ GÖNDER GİTSİN”  Erkeğin ailesinin tutumu bu şekilde. Peki kadının ailesi, akrabaları ne diyor bu işe? Onlardan ses yok değil mi? Aslında ayette erkeğin anne ve babasından söz etmiyor fakat Müslümanların İlâhı olan Allah, bu ayete göre APAÇIK, OĞLAN EVİ ni temsil ediyor. Yani erkeğin tarafını temsil ediyor. Müslümanlar, “Allah taraf tutmaz” gibi bir ifadeyi kullanmaya tenezzül etmesinler. Ayeti okuduğunuz zaman çıkan mânâ bu. Allah bu ayette kadına seslenmiyor ki kardeşim! “Ey mümin kadın, kocanla geçinemiyorsan ona biraz para verip de ayrıl”  bile demiyor Allah. Niye desin dış kapının dış mandalına? Kadına seslenmeye tenezzülü bile yok Allah’ın, kadın kim?  Siz bu ayettekine benzer bir durumda erkek tarafı olsanız,  kendi tarafınız olan erkek ile karşı tarafı temsil eden kadınla ilgili nasıl konuşurdunuz? Nasıl tutum alırdınız? Bu durumu nasıl tarif edip dillendirirdiniz? Bu sorumu lütfen cevaplarken Bakara suresi 229 uncu ayeti tekrar okuyun. Ayeti okuyunca zaten kendinizi otomatikman Erkek tarafı gibi hissedeceksiniz.

İslâm Alimlerine göre bu ayetin nüzul sebebi:  (Rivayete göre, Abdullah Bin Übey Bin Selûl’ün kızı Cemîle, kocası Sabit Bin Kays ile problem yaşıyordu.. Hz. Peygambere gelip şöyle dedi: “Ben ve Sabitin başını hiçbir şey bir araya getiremiyor. (Onunla baş başa olamıyoruz.) Vallahi O’nu dininde ve ahlâkında ayıplamıyorum. Lakin, İslâmda iken küfre düşmekten korkuyorum, Ona buğzetmekten kendimi alamıyorum. Ben dışarıya baktığımda onu bir grup adamla beraber gördüm. Baktım ki, onların içinde en siyah, en kısa ve en çirkin olanı benim kocam.”  Bunun üzerine, Bakara suresi 229. ayet nazil oldu. Sabit’in mehir olarak verdiği bahçeyi, boşanma karşılığı olarak geri verdi.  Ayetteki hitap hâkimleredir, alma ve vermenin isnadı onlaradır. Çünkü onlar, kadın ve erkeğin müracaatı durumunda âmir konumundadırlar.  Hitabın eşlere olduğu, bundan sonrasının hâkimlere bırakıldığı da söylenmiştir.) Alıntıdır.

Eğer bu ayeti,  yukarıdaki gibi bir iniş sebebine bağlar isek, kadının sadece kocasını beğenmediği için veya lüzumsuz veya geçersiz bir sebep için kocasını boşaması durumunda geçerli olduğunu dile getirmek gerekir fakat böyle bile olsa, bu ayette kadına hitap yoktur. İddiaya göre, hakemlere yani erkekle kadının akıbetini belirleyecek olan hakimlere hitap vardır. Yani bu rivayete göre yine kadın, kocasını  erkeğin kadını boşayabildiği gibi bir boşama hakkına sahip değildir. Dahası, adının Allah olduğuna inanılan İlâh, her ne kadar Kur’an’ı, anlaşılsın diye gönderildiğini iddia etmişse de,  eğer bu ayetin yorumu ve anlamlandırılması, iniş sebebinin rivayetinde geçen durumla eşleştiriliyorsa, bu ayeti, “kullarım anlayamasın, kafa patlatıp bir birleri ile didişsinler” diye göndermiş. Kur’an, adının Allah olduğuna inanılan bir İlâhtan gönderilen kutsal bir kitaptır ve kıyamete kadar bir tek harfinin bile değişmeden korunacağına inanılır. Bu hassasiyette bir kitabın, geçmişten bu zamana bir harfinin bile değişmeden gelip gelmediğinden emin olunmayan bir insan yazması rivayet tarafından yorumlanması ve “tamam, bu ayetin anlaşılması bu şekilde olur” denmesi zaten mantıksızdır.

Peki bir Müslüman kadını, eşinin kötü davranışından veya kendisine olan ilgisizliğinden şikâyet ederse hangi ayete başvurulur? Tabi ki de Nisa Suresi 128 inci ayet. Çünkü ayette apaçık şekilde yazıyor  “Eğer bir kadın kocasının kötü muamelesinden yahut yüz çevirmesinden endişe ederse…”  diye gidiyor cümle ve çözümü, kadının kocası ile sulh yapmasıdır yani boşanma moşanma yok kardeşim. Neden yok? Nedeni şudur: Borç ile ilgili bir şahitlik durumunda bir erkeğe karşılık iki kadının şahitliğinin geçerli olduğunu biliyorsunuz. Borç-senet gibi işler, insanın daha çok zekâsına hitap eden işlerdir. Allah katında kadın, takva olarak yani Allah’ı anmak, iman etmek ve ibadet etmek gibi işlerle Allah katında çok güzel yerlere gelebilir. Allah’tan övgüler alabilir ama İslâm dininde kadın, zekâ unsuru olarak görünmeyen ve hatta  zekâsı ile var olmayan bir canlıdır.

Nisa suresi 128 inci ayete göre bir kadın kocasının kötü davranışından ya da ilgisizliğinden endişe ederse kocası ile anlaşmak yoluna yani konuşmak yoluna gitmelidir çünkü kadın bu durumu doğru olarak sezinlememiş olabilir. Yanılmıştır çünkü zekâsı, aklı, bu tür durumları algılayıp karar verecek yapıda değildir. Diğer boşanma ayetlerinde de ipler tamamen erkeğin elindedir. Kadının boşanabileceği ayet olarak göstertilen Bakara 229 uncu ayette ise kadının boşanması gerektiğine ya da evden gitmesi gerektiğine ya da kadının evden gitme isteğinin doğru bir istek olup olmamasına karar veren yine erkektir, erkeğin aklıdır. Çünkü kadın, kocasından hangi sebeple olursa olsun, boşanma isteğini dile getirirse bunu erkeğin düşünmesi, erkeğin karar vermesi ve verdiği bu karar doğrultusunda da Bakara 229 u okuyup ilgili yolu takip etmesi ve ondan sonra ancak hanımına “gitmek istiyorsan benim için de uygundur gidebilirsin” demesi gerekir. Kadının aklı her şeye yetmez.

Zavallı Müslüman kadınları……

Bir çok Müslüman kadını ve erkeği, yıllarca bu konuya kafa patlattı. Çünkü burada bir haksızlık vardı. Türkiye gibi modern kanunların olduğu ve kadınların da insandan sayıldığı ya da insandan sayılmasına gerek duyulduğu bir ülkenin dininin kutsal kitabında,  kadının kocasını boşayabileceği bir ayet neden yoktu? Ellerindeki tek ayet Nisa 128 inci ayetti yani kadının kocası ile anlaşmasını gerektiren ayet. Aradılar taradılar, araştırdılar, sulh ettiler, eski kitapları karıştırdılar ve O DA NESİ!  AHANDA BULDUK!  İŞTE KADININ KOCASINI BOŞAYABİLECEĞİ AYET!  DEMEK Kİ BİR KADIN FİDYE VEREREK KOCASINI BOŞAYABİLİYOR. OLEY OLEY  OLEY… İŞTE CEVAP! BAKARA SURESİ 229 UNCU AYETTE YAZIYORMUŞ, BİZ NEDEN ŞİMDİYE KADAR O AYETİ GÖREMEDİK YAHU! BULDUK BULDUK O AYETİ, YAŞASINNNNN!

Yani bazı dini çevreler şu an, kadının dinen kocasını istediği zaman ya da gerekli nedenler ileri sürerek boşayabileceğine dair kanıt olarak benim yukarda didik didik etmeme rağmen  kadının boşanma talebi ile hiç ilgi ve alakasının olmadığı Bakara suresi 229 uncu ayeti delil olarak göstertiyorlar. Demek, karısıyla yetinmeyip komşusunun  kızını taciz eden, yetmeyip sokakta birilerini bıçaklamaya çalışan kocayı bırakması için karısının  o mahlûkata para vermesi lâzım…  Babababababak sen. Bak sen! Adının Allah olduğuna inanılan Yüce İlâhın kadın kuluna verdiği değere bak sen, gözlerim yaşardı. E kadın parayı bulamazsa?  Evlenirken mehir almamış ise ya da aldığı mehiri gerekli bazı nedenlerle harcamış ya da kocası elinden almış ise?  Eğer kocasına boşanmak için vereceği fidyeyi bulamazsa İslâm fıkıhına göre birileri yardımda bulunur. Yani kadına sadaka verir, kadın da o sadakayı, boşanma fidyesi olarak kocasına verir. Ne kadar ilâhi ve ne kadar adaletli bir yöntem! Üstelik kadının kocası çok kötü ve fena bir adam ise kadın bu durumda, Nisa 128 e göre hareket edip kocası ile sulh mu yapmalı yoksa ıvır zıvır, önemli olmayan bir konu için kocasından ayrılmaya karar verip kocası  ya da Hakem heyeti, Bakara 229 u mu uygulamalı? Şu garipliğe bakar mısın? Hadi bu garipliği vurgulayalım.

  • Kocanın kötü davranışından ya da ilgisizliğinden endişe edersen kocanla aranı düzelt, sulh yap. (Mesela kocan seni dövüyorsa, sürekli küfür ediyorsa, alay edip aşağılıyorsa,…sulh yap SULH, Seni döven, seni aşağılayan adamla evli kal.)
  • Rivayette anlatıldığı gibi kocanı beğenmiyorsan ya da eften püften bir sebeple kocanla beraber olmak istemiyorsan ya da kocan ya da hakimler, böyle bir şey sezinlemişlerse onların kararı sonucu  kocana para ver, evden ayrıl.

Gelelim İslâm dininde kadının boşanma hakkı ile ilgili diğer iddialara ve bu zamana kadar kadınların boşanma hususu ile ilgili dile getirilen ifadelere.  Diğer Müslüman halkların bu konudaki düşüncelerini bilmiyorum fakat bir Türk kadını olarak kendi ülkemdeki  İslâm yorumcularının kadının boşanma talebi ile ilgili düşüncelerini ve dini fetvalarını yıllarca dinliyorum, izliyorum. Eskiden beri bu konuda bu zamana kadar gelen  ve halen bir çok Kur’an yorumcusu tarafından kabul edilen düşünce şudur:

“Kadınlar çok duygusal varlıklardır.  Ufak tefek gönül kırgınlıklarından dolayı ya da aile içinde olabilecek her problemde problemi çözmek yerine duygusal özelliklerinden doğan bir durumun sonucu olarak çok fevri davranabilirler  ve hemen boşanmak isteyebilirler.  Evlilik hayatı, İslâmiyet dininde çok önemlidir. Allah, bu kadar önemli bir kurumun bitirilmesinin kararını tabi ki de erkeğe göre çok fevri davranma yapısına sahip olan kadına veremezdi.  Bu yüzden Kur’an’da, kadının kocasını boşayabileceği bir ayet yoktur. Yani Allah, kadına bu izni vermemiştir.”

Bunları söyleyen ve dile getiren Müslüman beyler ve Müslüman hanımlar sözlerine  şu şekilde devam ederler:

"Fakat İslâm hukukunda genel olarak bir kadın eğer ileride kocası ile bir problem yaşar da boşanmak isterse evlenirken boşanma hakkını evleneceği adamdan alabilir. Bu uygulama, geçmiş dönemlerde de falanca falanca kişiler tarafından uygulanmıştır İslâm dinine uygundur. Bir hanım evlenirken evleneceği adamdan ileride boşanma hakkını ister. Adam da bu hakkı ona verirse evlenirler ve ileride evliliklerinde bir problem yaşanırsa kadın bu hakka istinaden kocasını boşayabilir.”

Kadının hakkına bakar mısınız? “HAK”. Hak nedir? İslâm dinine göre hemen cevaplayalım.  Erkek, erkek olması hasebi ile doğuştan her konuda haklıdır. Kadın ise kocasının kendisine vereceği hak kadar hakka sahiptir. Peki ya kocası ona bu hakkı vermiyorsa? Kadın, ailesinin zoru ile istemediği bir adamla evlendiriliyorsa? Kadın cahil bırakılmışsa ve böyle bir hakkın evlenme sırasında alınacağından haberi yoksa? Böyle bir hak istediğinde o an, babasından ya da eş adayından yanağına bir tokat yiyeceğinden eminse? Sevdiği adama aşık olduğu için evlenirken ileride onunla asla boşanmayacağı ve ömür boyu evli kalacağı hayalleri kuran saf bir kadın ise ve bundan dolayı böyle bir hak istemeyi aklından geçirmemiş ise?

Bu boşanma hakkı ile ilgili en önemli soruyu soralım:
  • Madem Allah, kadının duygusal ve fevri davranışlarından dolayı kadına boşanma hakkı vermemiş, siz kim oluyorsunuz da Allah’ın kurallarını çiğneyip kadına bu hakkı veriyorsunuz? Hani kadın fevri davranışlara sahipti? Niye o zaman kadına böyle bir boşanma hakkını tanıyorsunuz?

Görüldüğü üzere İslâm Alimleri bile kadının gerektiğinde kocasından boşanması gerektiğinin farkında oldukları için Kur’an’da yazmamış olmasına rağmen kadına böyle bir hak vermeyi uygun görmüşler tabi buna hak denilirse. Medeni kanunlarda, kadınlar doğuştan itibaren her türlü hakka sahiptirler fakat İslâm dininde, sadece İslâm Alimlerinin verdiği bir kararla kadına boşanma hakkını isterse kocası yani evlenmekte olduğu adam verebilir. Arap geleneklerine de uygundur.

Benim en çok içimi acıtan  durum ise kendi ülkemizin Kur’an yorumcularının senelerdir bu düşünceyi yani kadının fevri davranışlarından dolayı evlilik müessesesini erkeğe göre daha çabuk bitirebilecek bir yapıda olması nedeni ile Allah’ın kadına kocasını boşama hakkını vermemiş olduğunu yıllardır haykırmalarıdır.  Mesela bizim ülkemizin Türk kadını tam da bu yapıdadır. Hemen kocasından boşanmaya kalkar. Mesela annelerimiz, anneannelerimiz döneminin o asil, o fedakâr diye tarif edilen eşsiz kadınları, yani ne olursa olsun kocasının her türlü kahrını çeken, “kol kırılır, yen içinde kalır” atasözünün de hakkını vererek, evde hangi sıkıntıyı çekerse çeksin gözyaşını yastığına akıtan veya genç yaşta dul kalmasına rağmen, “çocuklarım üvey baba görmesin” düşüncesi ile iş hayatına atılıp çocuklarını evlendirinceye kadar ikinci bir kocaya tövbe diyen asil kadınlarımız GAVUR KADINI dimi?  Bu ülkenin vatandaşı olan  ve aynı zamanda adının altında İlâhiyat Profesörü yazan ……….lar,  televizyon ekranlarına çıkıp da “kadınlar fevri karar verecek bir yapıda olduğu için Allah, onlara kocalarını boşama hakkı vermemiştir”  konuşması yapıyor ya! GÖZÜNÜZE DİZİNİZE DURSUN BU ÜLKENİN KADINLARININ  BU ZAMANA KADAR  SİZ ERKEK MİLLETİ İÇİN ÇEKTİĞİ KAHIR, YAPTIĞI FEDAZARARLIK! UTANMIYORSUNUZ  HİÇ, NANKÖR HERİFLER! Çapkınlıktan evini barkını unutan, bir gecelik kadınları barlarda lüks restorantlarda gezdirip “aşkım, cicim, hayatım” diye pofpoflarken  evde kendi yaşlı annesinin babasının altından alan karısına “sıçtığım, soktuğum, ananı avradını…” diye küfreden kocaya kadınlık yapıp “kaderim böyleymiş, sabretmeli” diyen  ve  sayıları hiç de az olmayan O  MUKADDES KADINLARIN   b…..na  kurban olun siz.  Demek Türk kadını, boşanma sırasında fevri davranabilir. Adı Allah OLMAYAN  benim İlâhım benim Tanrım  sizi bildiği gibi yapsın. Rahmetli anneannem günde beş vakit namaz kılardı ve oturduğu her namazda dua ederdi. Etrafına yaptığı iyiliklerin de haddi hesabı yoktu. Dedemin o kadar kahrını çekti ki! Sonunda çekecek takati  kalmadı, öte dünyaya iki gözü de açık gitti kadıncağız.

ÇOK ŞÜKÜR ŞİMDİKİ NESLİN GENÇ KADINLARI ARTIK GÖZÜNÜ AÇTI. ANNELERİNİN ANNEANNELERİNİN ÇEKTİKLERİNİ SİNDİRE SİNDİRE DERS ETTİLER KENDİLERİNE, KULAKLARINA KÜPE YAPTILAR.  MUTLULUKLARINA, KADINLIK ONURLARINA KISACASI KENDİLERİNE SAHİP ÇIKMAYI ÖĞRENDİLER. YAVAŞ YAVAŞ BU ARAP KAKALAMASI DİNİ DE SORGULAMAYA BAŞLADILAR.

Bütün bu sorgulamalara ve her şeye rağmen, bizim akıllı Profesörlerimiz ve İslâm araştırmacılarımız, gelişen dünya ve Türk insanının gelişen bilincini de göz önüne alarak artık daha akıllı davranıp daha akıllı yorumlar yapıyorlar. Ne yapsınlar, başka çare kalmadı.

İslâm dinine yönelik akıllı boşanma fetvası: “Türkiye’deki boşanmaya yönelik yasalarımız,  Kur’an’a uygundur. Kadınlarımız ve erkeklerimiz, boşanma sürecinde Türk medeni kanununun öngördüğü kurallar çerçevesinde boşanma süreçlerini yürütebilirler, dinen caizdir.”

YALANINIZI SEVSİNLER SİZİN? GÜLEYİM DE BOŞA GİTMESİN BARİ! :D
Türk medeni kanununun boşanma ile ilgili hükümlerinin hangisi Kur’an’ın boşanma kurallarına uygunmuş ki? Medeni kanunun içinde bir adam aynı kadını üçüncü kez boşayınca yine aynı kadınla evlenmesi için kadının başka bir adamla evlenip boşanmasını emreden bir yasa düzenlemesi var mı? Merak ettim şimdi. Hani dini bir kuralın Allah katında doğru olup olmadığının ya da geçmiş dönemlerden gelen uygulamaların ve hatta hadislerin bile dinen doğru olup olmadığının tespiti için Kur’an’daki  ayetlerle kıyas edilip sağlaması yapılır ya! Hadi siz de yukarıdaki boşanma ayetleri ile Türk medeni kanununun boşanma ile ilgili bütün düzenlemelerini vuruşturun, sağlamasını yapın, bakalım  hangileri uygun? Ha şimdi,  uygun olanlarını bulabilirsiniz ve o uygun olanlarını bangır bangır bağırarark söyleyebilirsiniz peki ya uygun olmayanlar? Onları da dile getirir misiniz? Onları da bangır bangır bağırarak söyler misiniz? Sayın İslâm savunucuları, sizler dinen günahkârsınız. Adının Allah olduğuna inanılan İlâhın  ayetlerini saklamaya, üzerini örtmeye ve hükümlerini etkisiz hale getirmeye çalışıyorsunuz. Öte dünyada Allah’a nasıl hesap verecesiniz? Yoksa hesap vermeyeceğinize mi inanıyorsunuz? Yoksa sizler de bizler gibi dinsizsiniz de, mesleğinizi ve itibarınızı kaybetmemek için dindar gibi mi  davranıyorsunuz?

Kusura bakmayın lütfen! Çok sert ve biraz da alaylı bir yazı oldu. Yakın çevresinin  kadınları,  erkeklerin verdiği sıkıntıyla uğraşaduran  ve bazıları da bu çileyi çekerken erkenden öte tarafa göçüp gitmiş bir kadın olarak ve biraz da depreşen anıların verdiği duygular  ile sinirlerim bozuldu.

HZ. HATİCE VE HZ. AYŞE

MT, din,Hz Hatice,Hz Ayşe,Hatice ve Ayşe,İslam öncesi ve sonrası kadın,İslamiyette kadın, islamiyet, İslamiyetten önce kadın,Muhammed'in eşi Ayşe,Putperest Arap toplumunda kadın, Pagan araplar
Hatice Hanım:
Dikkat ederseniz Hz. Hatice 40 yaşında bir bayan, ticaret kimliği tartışılmaz, bir iş kadını, eğitim-öğretim yönünde örnek birey ve aynı zamanda dul bir kadın! Şimdi böyle bir kadının bulunduğu İslam öncesi kültürde kadın haklarının ne derece doğru ve güzel olduğu açık. Bu kadının yanında çalışan Muhammed ile evliliği kesinlikle muhteşem bir kültürün ve aynı zamanda Muhammed'in bu çalışma esnasında öğrendikleri ezoterik bilgiler önemlidir. Yani mantıksal açıdan İslam öncesi öyle barbar ve çocuk katilleri gibi bir anlayışın olması akla ihanettir. Ondan sonra ki dönem için derin ve esrarengiz bir şekilde yaşanılan ve öğretilenin tamamı sorgulanabilir. Özelikle Muhammed hakkında yazılanlar ve Kur'an'da yazılanların zaman, mekan ve kişi olarak hepsinin detayları merak konusu olmalı. Hadisler zaten başlı başına spekülasyon dolu. Bu günkü haber alma hakkı bile hakim güçler tarafından engellenmesi, 1400 yıl önce yaşanılanların ne kadar doğru ve kesindir, tartışılır. Tartışmaya girmeyen ve olduğu gibi kabul eden ya çıkarı için yada yaşadığı korkunun etkisindedir. Ki bugün olanları olduğu kabul eden bir çok İslam devleti vardır çünkü bu saltanatın sarsılmasını istemez. İslam yazarı Ali Şeriati gibi değerli yazarların katledilmesi sadece saltanatın sarsılmasını istemeyen güçler tarafından 1400 yıl önce olduğu gibi kendi egoist düşüncelerini ayakta tutmak içindir. Bugünde bu güçler nasıl ki dünyayı yönettiği sanılan, ezoterik bilgilere sahip grupların 1400 yıl önce çok daha ileri zekaya sahip olmaları, ve toplumları, yazdıkları her şeye inandıran, kabul ettiren ve genelde bunu korku yöntemi ile şekillendirenlerdir. (Siyonizm vs)

Ayşe Hanım:
İsyankar bir yapısı zaten biliniyor örneğin "Tanrım beni kadın yaratacağına taş yaratsaydın" demesi bile başlı başına yaşadıklarından zulüm gören bir birey olduğunu gösterir. Hz. Ayşe'nin yaşadıkları ve başına gelenlerin kesinlikle bir tanrı tarafından onaylanmadığını anlatmak isterim. Bunun Kur'an'da yazması aynı zamanda insan oğlunun kendi mantığı ile şekillendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Mantık veren yaratıcı eğer Ayşe hakkında yazmışsa bile (ki uzak bir ihtimal) kulunun bunu sorgulaması ve doğru ile yanlışı mantığı kullanarak ayırması olabilir. Yani Kur'an yazıları veya ayetler aynı zamanda bir insanın tanrıyı kullanarak denetleme amaçlı yapabilir. Korkutucu cehennem, bunda önemli bir etkendir. Önce evlatlık ve sonra daha bir çocukken cinsel bir obje gibi kullanılması tamamen suçtur. O yıllarda da suçtu. Arap kültüründe hiç benzeri yaşanmamış olması (İslam öncesi Arap Pagan kültürü) ve kadına verilen değer Hatice hanım örneğinde mevcuttur. Çok tanrılı dinler döneminde bazı tanrı sembolleri kadını temsil ederdi, yani Tanrıçaya tapılırdı. Eğer kadın Tanrıça değerindeyse, ki öyleydi, bu kadının ne kadar toplumsal ve kültürel yaşam alanlarında üretici ve öğretici bir role sahip olduğunu vurgulamaktadır. Son olarak kadın bir toplumun ana direğidir, Kadını özgür olmayan bir toplum cehaletle yönetilmeye mahkumdur. Ve bir toplumu kontrol altına almak isteyen hakim yapı önce kadını cahil bırakır. Saygılar.

Yazan: Metin T.