HABERLER
Dini Haber
Açıklanamayanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Açıklanamayanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

HERMES TRISMEGISTUS KİMDİR ?

Hermetizm, Hermes Trismegistus, Hermetika, Hermetik Corpus, Hermes ve Thoth, mitoloji, Yunan tanrısı Hermes, Putperest peygamber, Zümrüt Tablet, Isaac Newton, A, Açıklanamayanlar,
Hermetizm'in temeli olan ve bir dizi kutsal metinlerin yazdığı Hermetika (Hermetik Corpus) 'a göre Hermes Trismegistus gizemli bir isimdir.

Birçok yazar onu Yunan Tanrısı Hermes ve Mısır Tanrı Thoth ile ilişkilendirir. Örneğin Thot, bilgiyle yoğun bir şekilde ilişkiliydi. Mısır mitolojisinde, Toth kozmosta düzeni sürdürmede çok önemli bir rol oynamıştır ve büyük ölçüde sihir, yazı ve bilimin gelişimi ile ilişkilendirilmiştir.

Antik Yunan mitolojisinde Hermes, din ve mitoloji Tanrısı olarak anılmıştır. Sık sık tanrıların elçisi ve habercisi olarak karşımıza çıkar. Ayrıca Hermes, Roma tanrısı Merkür ile tanımlanır.

MISIR İLE BAĞLANTISI
Gizli literatürde Hermes Trismegistus'dan simyayı yaratan ve günümüzde hermetizm olarak bilinen metafizik inanç sistemi geliştiren bir Mısır bilgesi olarak Thoth ile eşdeğer tutulur.

Bir dizi orta çağ düşünürü için Hermes Trismegistus, Hristiyanlığın ortaya çıkışını açıklayan putperest bir peygamberdi.

Hermetizm, Hermes Trismegistus, Hermetika, Hermetik Corpus, Hermes ve Thoth, mitoloji, Yunan tanrısı Hermes, Putperest peygamber, Zümrüt Tablet, Isaac Newton, A, Açıklanamayanlar,
ZÜMRÜT TABLET VE ISAAC NEWTON
Simya çalışmaları onunla bağlantılıydı, Zümrüt Tablet bizzat Isaac Newton tarafından Latince'den İngilizceye tercüme edilmiştir.

Bu, Isaac Newton’un Zümrüt Tablet çevirisidir. Cambridge Üniversitesi'nin Kral Kütüphanesi'nde bulunan simya makaleleri arasında keşfedilmiştir.

Hiç yalan olmadan doğrudur , kesindir ve çok gerçektir.
Aşağıda olan yukarıda olan gibidir, yukarıda olan da aşağıda olan gibidir , ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler.
Ve bütün her şey bir olandan geldiğinden , bir olanın düşüncesinden gelmiştir. Böylece her şey bu tek olandan uyum sağlayarak çıktı.
Güneş onun babasıdır, Ay annesidir. Rüzgar onu karnında taşımıştır, toprak beslemiştir.
Dünyanın bütün gücünün babası budur. Onun gücü eğer toprağa dönerse her şeye yeter.
Toprağı ateşten ayıracaksın, sübtil olanı kalın olandan; bu büyük bir maharetle olmalı
Topraktan gökyüzüne çıkacak ve yeniden toprağa inecek , ve yukarıda ve aşağıda olanın gücünü alacak. Bununla bütün dünyanın zaferi senin olacak; bunun için bütün karanlık senden uzaklaşacak.
Bu bütün kuvvetlerin en kuvvetlisi; çünkü her sübtil şeyi yenecek, her katı şeyin içine girecek.
Dünya da böyle yaratıldı.
Hayranlık verici biçimler bundan çıktı , bunların ortamı buradadır.
Bu yüzden bana Üç Kere Büyük Hermes denir , çünkü bütün dünyanın felsefesinin üç bölümü de bana aittir. Güneş’in yaptıkları hakkındaki söylediklerim böylece bitiyor ve tamamlanıyor.

Ayrıca felsefede Hermes Trismegistus ile yoğun bir şekilde bağlantılıdır.
Bununla birlikte, varlığı hakkında kesin kanıtların bulunmaması nedeniyle özellikle de ezoterizmin yeniden dirilişinden sonra bir tarihsel figür olarak Orta Çağ'da hayali bir biçimde inşa edilmiştir.

Avrupalı simyacılar Zümrüt Tablet'i sanatlarının ve hermetik geleneklerinin temeli olarak kabul ettiler.

Eski Mısır inançlarına göre, tanrılar eski Mısır'ı fani firavunlardan daha önce yönetmiştir. Bu Tanrılar uygarlaşmış ölümlü kurallarını onların bilgilerine aktarıyordu.

Mısır tanrısı Thoth, bilgelik tanrısı ve sihirbazların koruyucusuydu. Ayrıca tanrıların bilgisini içeren kayıtların koruyucusu ve katibi idi.

İskenderiye'li Klement, Mısırlıların, Mısır rahiplerinin bütün öğretilerini içeren büyülü/cinli 42 kutsal yazıya sahip olduğunu tahmin ediyor. İskenderiye'li Klement, İskenderiye Hristiyan Okulunda ders veren bir Hristiyan ilahiyatçıydı.

İKİ TANRININ BİRLEŞMESİ
Sonunda Yunan Tanrısı Hermes ve Mısırlı meslektaşı Thoth astroloji ve simyanın koruyucusu olarak birleştirildi.

Hermes Trismegistus'a atfedilen sağ kalan metinler olan Asclepius ve Hermetik Öğreti, Hermetica'nın en önemlileridir.

Rönesans sırasında, Hermes Trismegistus'un Hz.Musa'nın moderni olduğunu kabul eden birçok bilim adamı geldi. Sonunda, bu fikir, Hermetik yazıların MS ikinci veya üçüncü yüzyıldan daha önce yazılmamış olduğu anlaşıldıktan sonra ortadan kalktı.
Ayrıca Seyyid Ahmed Amiruddin gibi bazı yazarlar, Hermes Trismegistus'un Gize Piramitlerinin kurucusu olduğuna inanmaktadır.

Diğer alimler, Hermes Trismegistus ve Hz. Muhammed arasında bir bağlantı olduğunu söylemektedirler.

Miraç gecesinde cennete seyahat ettiğine inanılan Hz. Muhammed, Arap soy bilimcilerin iddialarına göre Hermes Trismegistus'un soyundan gelebilir. Suriye'deki Memluk döneminden çok etkili bir tarihçi, yorumcu ve bilgin İbn Kesir şöyle demiştir:

“İdris'e gelince… O, bir soy bilimciye göre Hz.Muhammed'in soy ağacı zincirinde bulunmaktadır… İbn İshak, kalemle yazan ilk kişi olduğunu söylüyor. Onunla Adem'in hayatı arasında 380 yıllık bir süre vardı. Akademisyenlerin çoğu, bunun hakkında ilk konuşanın o olduğunu iddia ediyorlar ve ona Üçlü Hermes [Hermes Trismegistus], ”- İsmail ibn Kesir (kaynak) diyorlar."

Yazan & Çeviren: Anu

ANTİK SİTELER ARASINDAKİ AÇIKLANAMAYAN BENZERLİKLER

Göbekli Tepe'de bulunan tasarım öğeleri, Paskalya Adası'ndaki devasa Moai Heykelleri, Tiahuanaco ve dünyadaki diğer antik yerler üzerinde de bulunur. Bu nasıl mümkün olabilir?

Atalarımızı, kültürlerini, kökenlerini ve yaşam biçimlerini incelediğimiz gerçeğine rağmen, geçmişimizle ilgili birçok soruyu cevaplayamadık.

Dünyanın dört bir yanına dağılmış olan sayısız anıt, atalarımızın geride bıraktığı eski bir mesajdır, kapsamlı çalışmalara rağmen, henüz çözemediğimiz bir mesaj.

Dünya üzerindeki en esrarengiz antik tapınaklardan biri ülkemiz Türkiye'de Urfa şehrinde bulunuyor.
Orada araştırmacıların MÖ 9.600 civarında yapıldığını söyledikleri antik bir tapınak kompleksi bulunmakta.

A, Açıklanamayanlar, Göbeklitepe, Açıklanamayan benzerlikler,Antik siteler,Antik kazılar,Anik heykellerin benzerlikleri,Antik heykellerdeki duruş,
Göbekli Tepe birçok uzman tarafından dünyanın en eski tapınağı olarak düşünülür fakat önemine rağmen çok az şey biliyoruz.

Bu antik tapınak kompleksi sadece çağından dolayı önemli değil, çünkü kimler tarafından yapıldığı ve ilginç bir şekilde sunduğu sembolizm ile aynı zamanda büyük bir önem taşıyor,.

Göbekli Tepe'ye yakından bakarsanız, dünyanın birçok yerinde bulabileceğimiz tuhaf bir duruş ve sembolizm fark edeceksiniz. Örneğin, Paskalya Adası'ndaki Moai ile Göbekli Tepe'deki sütunlar arasında ilginç bir benzerlik göze çarpıyor. Her iki arkeolojik alanda da eski inşaatçılar aynı sembolojiyi (duruşu) kullanmışlardır.

Peki bu sadece bir tesadüf mü?
Göbekli Tepe'nin arkeolojik alanı, ana yapı motifi 30 ila 60 ton arasında değişen büyük taş sütunlar olan birkaç tapınaktan oluşmaktadır.

Her nasılsa, binlerce yıl önce, “ilkel” kültürler taş ocağı işletmeyi, taşımayı ve bir şeyler inşa etmeyi başarabilmemiz gerektiğini söyler.

Bu esrarengiz T-şekilli sütunlar, tilki, aslan, yılan gibi bir çok hayvanın tasvirleriyle karmaşık bir şekilde dekore edilmiştir.

Ancak Göbekli Tepe'deki çeşitli hayvan tasvirlerine ek olarak bazı sütunlarda insansı karakteristik özellikleri olan heykeller görüyoruz.

Göbekli Tepe'nin T şeklindeki dikilitaşlarının yüzeyinde ve insansı eller vardır ve araştırmacılarca bu insanın tasfiri olarak düşünülmektedir.

Göbekli Tepe'nin kurucuları, t-biçimli heykellerinin üzerine tanrılarının temsili olanın uzun el ve kollar oymuşlardır.

Bununla birlikte bu son derece ilginç sembolizm sadece Göbekli Tepe'ye özgü değildir ve dünyanın dört bir yanındaki çeşitli arkeolojik sitelerde bulunur.

Dünyanın dört bir yanından Pasifik Okyanusu'nun ortasındaki Paskalya Adası'na doğru gidersek, büyük Moai heykellerini ve onların Göbekli Tepe'nin taş sütunlarına benzer bir şekilde ilginç sembolizmlerini görürüz.

Büyük Moai heykeli elleri göbeğinin üzerinde bulunur halde, kutsal bir pozisyonda, karmaşık bir şekilde oyulmuştu. Pek çok yazar bu duruşun doğum veya yeniden doğumu tasvir etmeyi amaçladığını kabul eder.

Fakat bu sembolizmin hem Göbekli Tepe'de hem de Paskalya Adası'nda olması ve aynı olması nasıl mümkün? Bu sadece bir tesadüf mü?

Cilalı taş devrine ait yerleşmeler olan ve Türkiye'de bulunan Nevali Çori ve Kilisik'in benzer tasarım unsurlarını barındırdığı göze çarpmaktadır.
Ama bu kadar da değil.

Bolivya'daki Tiahuanaco, Meksika ve Mezopotamya'daki arkeolojik sitelerdeki heykeller de aynı sembolizme sahiptir; Elleri bir araya gelen büyük taş heykeller.

Cevap aranan soru şu: "Bu antik kültürlerin arkeolojik sitelerinin tümünü birbirine bağlayan şeyin ortak bir tasarımcısı olması mümkün mü?"

Yazan & Çeviren: Anu

MANNA : TANRININ YEMEĞİ

Yazan: A.Kara
MANNA NEDİR?
TANRININ CENNETTEN GÖNDERDİĞİ BİR YİYECEK Mİ? YOKSA UZAYLI NİMETİ Mİ?

Manna, Mana olarak da bilinir. İncil'e göre, büyük göçü izleyen kırk yıllık süreleri boyunca çölde yolculuk ederken Tanrı tarafından İsraillilere verilen  gizemli bir maddeydi. İncil'de, İsraillilerin köle oldukları Mısır'dan, vaat edilmiş topraklara nasıl geldiğini anlatılmaktadır.

İnanışa göre göç sırasında Sina Çölü'nü geçmek zorunda kaldılar. Fakat kaçınılmaz olarak, bir sürü İsraillinin olduğu ve çok az bitki büyüyen bir çöl toprağı olduğu için yiyecekleri tükeniyordu. Bu noktada, halkın açlıktan ölmesini önlemek için Tanrı cennetten Manna denen yiyeceği indirdi.

Yeryüzüne geldiğinde Manna bir çeşit tohum olarak tanımlanır. Bu tohumlar dünyaya düştükleri gün ile ilişkilendirildiler. Manna Cuma günleri hariç her gün İsraillilerin yiyecek ihtiyacını karşılıyordu. Cuma gününün hariç olması ise sonraki gün olan Cumartesinin Şabat günü olmasıdır.

Manna, Mısır'dan Çıkış 16: 1–36'da iki kez tarif edilmiştir.
Mısır'dan Çıkış'ın (Exodus) İncil kitabında, Manna'nın her gece ve her sabah, çiy ortadan kalktıktan ve güneşin ısısından dolayı erimeden önce toplanması gerektiği yazılmıştır.

Tarihi hesaplara göre, Manna geceleri çiğ ile birlikte geliyordu.
Manna, beyaz renkli, kişnişe benzer bir tohum olarak tarif edilir. Öğütülüp pişirildikten sonra ballı gofretlere benzer olduğu görülür, ancak bazı açıklamalarda Hint mürü (bir çeşit hint yiyeceği) ile aynı renk olarak tarif edilir.

İbranice İncil’e bir bakarsak, Manna’ya atıfta bulunan iki açıklama bulabiliriz:
Çıkış 16: 1–36'da ve bir kez daha numara 11: 1–9'da ilk açıklamayı buluyoruz.
Çıkış'ta, manna, zemindeki dona benzeyen “ince, pul gibi bir şey” olarak tanımlanmaktadır. Çıkış'ta Manna renk olarak kırağıya benzer olarak tanımlanmaktadır. ‘Yiyecek’, güneş tarafından erimeden önce toplanmalıydı. Çıkış, manna'nın tadını ballı gofretler gibi tanımlamaktadır.

"İsrail halkı ona manna ekmeği adını verdi. Kişniş tohumu gibi beyazdı ve balla yapılmış gofretler gibi tadı vardı." Çıkış 16:31

Musa şöyle buyurmuştur: “ Rab buydu ki :“ Bir manna yiyin ve gelecek nesiller gelsin, böylece sizi Mısır'dan getirdiğimde vahşi doğada yemeniz için verdiğim ekmeği görebilirler." Çıkış 16:32

A, yahudilik, Manna, Tanrının yemeği, Mısır'dan Çıkış ve Manna, Tanrının cennetten yiyecek göndermesi, İsrail oğullarına manna gönderen, Mısır'dan Çıkış 16:1-36, din, Açıklanamayanlar,
Sayılar Kitabında (Eski Ahitte 4. kitap) mannanın tüm gece boyunca çiğ ile birlikte geldiği ayrıntılı olarak geçmektedir. Ayrıca Sayılar Kitabında mannanın, Etiyopya, Eritre ve Afrika'da yetişen ağaçlardan elde edilen yarı şeffaf bir margarin-sakız reçinesi olan bdellium'a benzediğine dair detaylar göze çarpmaktadır.

GİZEMLİ MANNA
Yani inanışa göre Manna, halkı aç bırakmamak için Tanrı tarafından gönderilen bir yiyecektir ama hala ne olduğunu bilinmiyor.

Çıkış kitabında İsrailliler'in “saklanan kokulu solucanlar gibi" diye tabir ettikleri olayda her gün manaları toplayıp depoladıklarına dair söylemler görünmektedir.

Ancak Manna, 16: 23–24'te açıkça belirttiği gibi Şabat'tan bir gün önce toplanarak depolandı.
Musa, “RAB’bin buyruğu şudur” dedi, “ ‘Yarın dinlenme günü, RAB için kutsal Şabat Günü’dür. Pişireceğinizi pişirin, haşlayacağınızı haşlayın. Artakalanı bir kenara koyun, sabaha kalsın.’ ” Böylece, Musa'nın emrettiği gibi onu sabaha kadar sakladılar ve o da kokuşmadı ya da kurtlanmadı."

Peki, Manna nedir? Bazılarının inandığı gibi Tanrı tarafından sağlanan doğal olarak bol miktarda yiyecek midir?

A, yahudilik, Manna, Tanrının yemeği, Mısır'dan Çıkış ve Manna, Tanrının cennetten yiyecek göndermesi, İsrail oğullarına manna gönderen, Mısır'dan Çıkış 16:1-36, din, Açıklanamayanlar,
Bazıları, Tevrat'ın ruhani yorum ve yorumlarının bir koleksiyonu olan Zohar'ın mannaya ait tanımlarını baz almayı tercih eder.

Antik astronot kuramcıları tarafından belirtildiği gibi Zohar, farklı büyüklükteki beyinleri, farklı tüpler ve farklı ışık kaynakları ile bağlantılı olan farklı büyüklükteki yüzleri tanımlar. Teologlar bunun Tanrı'nın bir açıklaması olduğunu öne sürmelerine rağmen antik astronot kuramcıları Zohar'da anlatılan şeyin mutlak bir tanrı figürü değil bir makine türü olduğunu iddia eder.
Yani bazı araştırmacılar henüz tanımlanmamış gizemli bir gıda kaynağı olan "manna"yı üreten bir makine olduğunu düşünüyorlar.

Manna makinesi teorisi, İsraillilerin bu makineyi nereden aldıklarına dair iki açıklama sunuyor.
Daha tartışmalı bir diğer teori ise uzaylıların çölde açlık çeken Mısırlılara yardım etmek için bir jest olarak onlara bu makineyi verdiği fakat Mısır'dan ayrılırken bunu İsrailoğullarının geri alarak yanlarında götürdüğüdür. Yani her iki iddia da temelsiz ve absürttür. Fakat insanoğlu mistisizm veya uzaylı sevdası peşinde koşmaktan vazgeçmeyecek gibi görünüyor. Hemen bir örneğine bakalım:

MANNA MAKİNESİ
1978'de George Sassoon ve Rodney Dale, Zohar'ın “Günlerin Kadını” adlı bir bölümün tercümesine dayanan bir kitap yazdılar ve manna adlı besinin bir makine tarafından üretildiğini iddia ettiler.