HABERLER
Dini Haber
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

OKUSANA BENİ

Din zırvaları hakkında düşünüp taşınma sürecinin stresini daha yeni üzerimden atmışım o zamanlar, kalın bağırsağım sevinçten halay çekiyo "oh be kurtulduuuk" diyerekten. İlk başlarda çok düşünmüştüm "ulen bunu bizimkilere söylesem mi söylemesem mi?" diye. Çünkü aile dindar, evde Nihat hatipoğlu'nun sesi eksik olmuyo, o kadar çok izleniyo ki rüyama girip "O arada Ebu el Pikaçu geldiiii, atıyorduuuu yıldırımlarııığğğ, balbazarrr çaresiiiz, balbazar kan revaaan içindeee, bitki pokemonu tabiii içine içinnneee alıyor yıldırımlarııı, o sırada yaradana sığınıyor balbazaaar yıldırımdan kararmış bedeniyle, Balba-Balbazaaar diyor..." şeyler izletiyo bana.

Neyse zaten bu süreci başka bir ara yazacağım aile ve çevre tepkisi diye, şimdi jokerimi kullanıp heba etmeyeyim reyiz. İşte bu Nihat Hatipoğlu'lu dindar aile ortamında ben deist olduğumu söyledikten sonra üzerinden 1 ay kadar geçmiş. Benim üzerimde de acayip bi rahatlama var, anlatmak imkansız diyeyim. Cennette huri alacak adamdan daha büyük bi sevinç var içimde. Vel hasıl falan filan, 1 ay geçtikten sonra pismillak demeden annem geldi yanıma. Çayını demlemiş, kahvaltısını hazırlamıştım anacuğumun, odamda oturuyodum. Odamın kapısını araladı, bende bilgisayar başında hareketsizce duruyorum, bukalemun taklidi yapıyom sadece yandan yandan bakıyom ne diyecek diye, anlayacağın kafa hareketli popo sabit. Sonrasında şu ölümcül muhabbet geçti aramızda:

- Annem: Napıyosun ?
- Ben: ..... (Anneme bakıyorum, malum ne yaptığımı görüyo zaten oturuyorum, aya füze gönderecek potansiyelim vardı da ben mi şeyetmedim)
- Annem: İçimde bi his var ya, midem... (Evet anne içinde bi his var miden biraz garip çünkü hem midende yara var hemde gastritin var, yani mortal kombatta Raiden dan fatality yiyen Sonya'dan farkın yok. Midende o yüzden garip bi his olmasın?)
- Ben: Eeee? Mide ilaçlarını falan aldın mı? Su falan içiyo musun? Ne zaman görsem zenciler gibi sigara içiyon, zaten miden sorunlu; delik deşik olmuş avm torbası resmen miden...
- Annem: Okusana beni azcık rahatlayayım.
- Ben: ... (Yaklaşık 2 dakika kadar suskun bir şekilde baktım, ama dayanamadım gülme geliyo tutuyorum, sonunda dayanamayıp gülmeye başladım)
- Annem: Ne gülüyosun! Abdest alda okusana beni. (He oldu tamam, tibi tibi ya)
- Ben: Anne şakamı yapıyosun :) ?
- Annem: Yahu niye yahu niye ? (uuu agresif kadun, ver eline mızrağı savaşa yolla bebişimi)
- Ben: Anne ben size deistim demedim mi? İnanmıyom ki dinlere falan...
- Annem: Ya inanmıyosan inanma hadi abdest alda oku beni.
- Ben: Muhahahahahahahahahaha! Yahu deli misin ben inanmıyom diyom, sen diyon abdest alda oku beni. Ben okuyamam başkası okusun benim okuyacak başka şeylerim var Zeus affetsin, Thor günahlarımı kokulu silgiyle silsin. Sen enişteme git eniştem yada ablam okur seni.
- Annem: İyi ha iyi, iyi !

Yahu ben napayım be reyiz, ölüden şey istemek gibi bişi bu. İnanmadığı dinin ritüelini niye yapsın ki bi insan, ne acayip şeylere inanıyomuşum nan zamanında, hastane, ilaç, bilim diye bir şey var. Okuyayım da geçsin falan, he yavrum he, he tamam...

Yazan: Anu

MUSA | KARİKATÜR

karikatür, dini karikatür, Din karikatür, İslamiyet karikatür, Musa karikatürleri, Musa'nın denizi ikiye yarması, A, Karikatürler, Din konulu karikatürler, Kızıldenizin ikiye yarılması

Çizen: Anu

BU KAFA YAPISINA TURP SIKILIR

din, İslamiyet, Yobaz zihniyet, Bu kafa yapısına turp sıkılır, A, Görücü usulü evlilik, Karşı cinsle görüşene iffetsiz damgası, Kız çocuğunu okula göndermemek, Okumayan kız çocukları, Din ve eğitim,
Markete alışverişe giriyorum, bir yandan yürürken telefonda aşkımla yazışıyorum, diğer yandan reyonları kolaçan ederek keklik gibi sekiyorum. İki kadının karşılıklı konuşmasına kulak misafiri oluyorum çünkü aynı reyonlara bakıyoruz. İkisi de bulunduğu kısımdaki reyonların reklam filmi çekiliyormuş gibi durmuş birbirleriyle laflıyorlar. Sonra gülmekle ağlamak arasında kaldığım o muhabbet cereyan ediyo Tesla'sını satayım:
  • K1: Tabiiiğğğğ yaaaa çocukları hep ahlaksızlaştırıyolar işte bunlaaar (aaa ne güzel sanırım tv programlarında yengesine, teyzesine, kayınçosuna, kaynanasına falan sulanan yakışıklılardan bahsediyolar, afferim bilinçli kadınmış)
  • K2: Tabi canım eskiden böylemiydi hiç.
  • K1: Şimdiki kızlara baksana, bi onunla bi bununla, hemen ayrılıyolar. (Ulen deli, süzme amfibi. Kız anlaşamıyosa ayrılmasın da ne yapsın. İnatla benim olacak fıstık diyip evlensin de tüm hayatını zehir mi etsin şaka mı yoksa kaka mısın sen?)
  • K2: Sorma, garip oldu millet (The woman of the ahlakçığımızın bekçisi, very skilled kadın, unkillable kafa yapısı)
  • K1: Eskiden nasıldı, "gelin ata biner ya nasip der" derlerdi. Biriyle konuşuyorsan onunla evlenirdin, evlenmeyeceksen konuşmazdın. Mesela ben eşimi hiç görmedim 5 yıl boyunca konuştuk hiç görüşmemize izin vermedi annem, gerçi benim gizlice görüşmelerim oldu ama ehe ehe. (Ulen bi insan 5 saniye içinde kendi dediği ile çelişir mi? madem görüşmen uygun değil, görüşenlere laf ediyosun sen neden görüştün kezbanoski dobroski? Biriyle görüşünce illa evlenmek mi gerek? Bu şuna benziyor, bir kasa elmanın içinden birini alma hakkın var dediler ama gözlerim bağlı (gözler bağlı çünkü görmüyorum, görüşmedim elmayla hiç, elma efendiyi tanımıyorum) neyse seçiyorum bi elmayı, nasıl çürümüş, nasıl kurtlanmış, içinde kurtistan kurulmuş, elmayı delip geçmiş bir kurtçuk şeklinde de flamaları var. Şimdi bunun tutup aldın diye, yemen şart mı? O zaman afiyet olsun. Siz bu kafayla giderseniz, hele de bu kafayla çocuk yetiştirirseniz ilerde daha çoook kadına şiddetten, erkeklerin altında ezilmekten, çilelerden bahsedersiniz. Yahu anlaşamadıysan neden evlenesin deliyle mi yattınız ne yaptınız siz?)
  • K2: Evet ahlakları bozuluyor hep, çok değişti çok.
  • K1: Mesela beni annem, ortam çok bozuldu diye okula bile göndermedi. (Hehhh, şimdi anlaşıldı birçok şeeeeeeeyyy hacı. Fakat mantığa bakar mısın, mortal combattaki subzeronun fatality hareketi kadar ölümcül ve kan dondurucu bi kafa yapısı. Zannedersin şeriatla yönetiliyoruz, haydi kızlar eve, ortam kötü (o düşündüğün espriyi yapasım geldi de kendimi tuttum), haydi el ele çocuk doğurup üreme görevini üstlenmeye ve hiç sayılmaya, haydiiiiiyyynnnnn.)
Ondan sonra yok ülke neden böyle, yok kadınlar neden bu durumda, yok efem Almanya'dan neden gerideyiz, Rusya gibi neden etrafa nanik yapamıyoruz. Neden şöyle böyle diye düşünün durun, yukarıdaki kafa yapısını sorduğunuzda "maalesef elimizde o kafadan kalmadı" diyen bir eleman yada yaratıcı olmadığı sürece, bu ülke, aynı zeytin yağında 500 kere pişen fast food patatesleri gibi kızarır da kızarır kızarır da kızarırrrrr, bu kafa yapısına turp sıkılır...

Yazan: Anu

OSMANLI MİTOLOJİSİNDE BİR DEV "UC"

Osmanlı ve İslam mitolojisinde Hz. Musa’nın en önemli mucizelerinden biri Kuran'da yer almasa da Tevrat'ta 2 yerde geçen "Uc" adlı devi öldürmesidir. Tevrat'ta "Og" adıyla geçen bu devin Tesniye 3/11 de boyunun dokuz, eninin dört arşın olduğu, demirden bir yatağı var olduğu söylenir. Taberi'lerin de iriliğinden ve ölümünden bahsettiği bu dev, yine Tevrat Sayılar 11/3335 de yazıldığına göre Hz. Musa tarafından öldürülmüş, oğulları ve kavmi yok edilmiştir.

UC'A DAİR FARKLI HİKAYELER
  • 10 arşın boyundaki Musa, 10 arşın yükseğe zıplayarak, 10 arşın uzunluğundaki sopası ile Uc'a vurdu. Bu kadar uzunluğa rağmen ancak Uc'un topuğuna vurabildi fakat Uc öldü. Ucun ölüsü Nil üzerinde köprü oldu. Uc 3000 yıl yaşamıştı.
  • Başka bir kaynağa göre Uc suyu bulutlardan içer, denizin dibinde yürürdü. Denizde yakaladığı balinaları dışarı çıkarır güneşte kızartıp yerdi. Burada önemli olan Hz. Musa'nın bu devi nasıl öldürdüğü konusudur. Büyük tufanda yükselen suların sadece dizlerine kadar geldiği, ve Nuh tarafından gemiden kovulan Uc, bir yemekte iki fil yerdi, ağladığında göz yaşları nehire dönüşürdü. Uc çok büyük olduğundan tufan sonrası hayatta kalan tek dev olduğuna inanılırdı. Bir gün dağdan büyük bir kaya koparan Uc, İsrail oğullarını yok etmek istiyordu, bunun üzerine Allah Hüdhüd kuşunu devin üzerine gönderir. Kuş devin elinde tuttuğu kayayı delip geçince elinde tuttuğu kaya Ucun üzerine düşer, bunu fırsat bilen Musa onu bir darbe ile yere yıkar. 
  • Bir başka öyküye göre annesinin cezalandırdığı Uc, annesini öldürmeye çalışan iblisin attığı taşı yakalayarak annesinin hayatını kurtarır. Buna istinaden annesi onu ödüllendirmek için Uc'a güç ve uzun ömür verir. Bazı çeşitlemelerde ise önceki öyküde bahsedilen kayayı Uc'un boynuna delerek geçiren Hüdhüd değil karıncalardır. Uc boynuna geçen bu kayayı çıkarmak istemiş ama ağzının iki yanından çıkan dişleri engel olmuştur. Bu sırada da Musa sıçrayarak baltası ile devin ayak bileğine vurmuş ve onu öldürmüştür. 
  • Musa ile Uc'un karşılıklı oturduğu üstteki minyatürün öyküsü şöyledir: 70 ekmekçinin pişirdiği tüm ekmekleri bir günde yiyen Uc doymak bilmez. Musa ona rastladığında "7 lokma ile doyabilirsin" der ve ona yedi lokmalık çanağı verir. Uc, yedi lokmayı bile yiyemez. Bunun üzerine tokluğun ve açlığın yiyeceklerin niceliğiyle ilgili olmadığı, bunun Allah’tan geldiği gerçeğini kabul eder (devi bile Müslüman yapmışlar :))

Kaynaklar: Minyatürlerle Osmanlı & İslam Mitologyası - Metin And
Tevrat Sayılar 11/3335 | Tesniye 3/11 | Sevakıb-ı Menakıb | Zübdetü't Tevarih
Yazan & Derleyen: Anu

PANDEİZMİ DESTEKLEYEN TEZLER

A, din, Occam'ın traş bıçağı teorisi, Pandeist argümanlar, pandeizm, Pandeizm nedir, Pandeizm ve evrim, Pandeizmde yaratıcı inancı, Pandeizmi destekleyen argümanlar, Tanrı evrendir,
İhtiyaç duyduğumuzda evrendeki enerjiyi tecrübe ettiğimiz kadar güçlü olduğuna inandığınız Yaratıcı, bu Evrenin enerjisini ve o enerjinin davranışını kontrol eden yönetim dinamiklerinden başka bir şey yapmamızı sağlamıyor mu?

Pandeizm, bu Yaratılıştan sorumlu bir varlığın gerekli ve desteklenebilir kapasitelerini belirlemek için evrenimizin kendisinin mantıklı ve rasyonel incelemesinden kaynaklanmaktadır. Bunu yaparken, kullanılan teori, Occam'ın usturasını ve rasyonel basitliği ödüllendirir; diğer bir deyişle, gerekli olan özellikleri ortaya koyar ve gereksiz olan tüm özelliklerini, evrenimizin yaşadığı ortamı açıklarken atar. Ve böylelikle böyle bir Yaratıcı'nın böylesine bir Yaratılış'ı gerçekleştirecek kadar güçlü ve yeterince akıllı olması gerektiği sonucuna varılıyor. Evrenizi yaratmak için gerekli olan gücün hem Yaratıcının 'en az ve en büyük ölçüde, rasyonel bir Evrenin rasyonel bir Yaratıcı'nın ürünü olması gerekliliğini gerektirir - rasyonel ve çekici bir motivasyona sahip olan biri, ihtiyaçlarını daha verimli bir şekilde yerine getirebilen herhangi bir rasyonel varlığın bunu yapmasını sağlayacaktır

Aynı felsefi argümanlardan, teistik inanç sistemlerini desteklemek için kullanılan pek çok şey Pandeizm sistemini desteklemektedir. Pandeizm, aynı zamanda, teistik inançların sıkça saldırıya uğradığı çeşitli zayıf noktalardan da yoksundur. Pandeizm lehine en etkili argüman, tasarım argümanının değiştirilmiş bir şeklidir. Deizm gibi Pandeizm, Big Bang gibi şeylerin bilimsel kanıtlarını ve evrenin mevcut şeklini elde ettiği mekanizmanın doğru göstergeleri olarak doğal seleksiyonla evrimi kabul eder. Bununla birlikte, Evrenin bu gibi süreçleri bile destekleyebildiği gerçeği, fizik kanunlarının kendisini bu sonucu kolaylaştırmak için ince ayarlamış olduğunun kanıtı olarak görülür.

Pascal'ın Wager'inin The Pandeist's Wager adlı bir varyasyonu, Pandeizm'in gerçekmiş gibi davrandığı mantığını, hatta mutlak bir gerçeğin bilinemeyeceğini kabul ederek özetlemektedir. Bununla birlikte, teistik inançların aksine, Pandeizm, kötülük sorunundan ve karamsarlığın yıkıcı probleminden kesinlikle muzdarip değildir. Kötülüğe gelince, yaratan yaratıcının Evrenin kapsamı ile sınırlı olduğu varsayılır. Böylece, önleyebileceği kötülük yaratılamamıştır denir. Açıklanan herhangi bir vahiy ve öngörülen hüküm bulunmamakla birlikte, yaratıcının sonuç hakkında önceden bilgili yalnızca deterministik bir Evren yarattığına dair bir kaygı yoktur. Tam tersi, Pandeizm, Evrende ortaya çıkacak olayların özel seyrini önceden bile bilmeyen bir Yaratıcı önermektedir.

Yazan: Anu

HRİSTİYANLIK'TAN DEİZM'E

deizm, neden deist oldum, hristiyanlık, Hristiyanlık'tan Deizm'e, Değişim hikayesi, Dinden sıyrılış hikayesi, Eski Hristiyan, Bekaret yemini, Suyu şaraba çevirme, Deist oluş hikayesi, A,
Bilindiği üzere kendi Deist oluş hikayemi anlattığım "Neden Deist Oldum" başlıklı 3 yazı yazıp paylaştım. Fakat sizlerle biraz da farklı kültür ve dinlerden insanların dinlerini terk ederek Deizm, Ateizm vb. felsefi akımları tercih etme hikayelerini paylaşmak istiyorum. Dolayısı ile bu paragraf sonrasındaki tüm yazılar bana değil, doğrudan yazana aittir.

Sevgili arkadaşlar,
Bu mektubu Bob Johnson'un isteği üzerine yazıyorum. Bütün hayatım boyunca Deistik duygular yaşadım, ancak 10 yıl kadar önce dünyamın bir ismi vardı. Deist "olduğuma" hiçbir zaman inanmıyordum. Daha ziyade inanmış olduğum çizgi ile bir felsefe keşfettiğimi söyleyebilirim.

Katolik bir ailede doğdum ve ilk, lise ve üniversite için Katolik okullarına katıldım. Bir genç olarak boş zamanlarımdan bazılarını Keşif ve Bilim Kanallarını izleyerek ve doğayla fizik hakkında öğrenirken harcardım. Öğrenmeyi çok sevdim ve okulda genel olarak Hristiyanlık ve Roma Katolikliği hakkında her şeyi öğrendim. Fakat söylediklerime gerçekten asla inanmadım. Dönüştürülme, doğuştan gelen günah, papanın sonsuzluğu, bakire doğumlar, göklere çıkma ve suda yürümeyi kabul etmekte bazı sorunlar yaşadım. Sadece dünyanın nasıl çalıştığına dair anlayışıma uymadılar. İkincisi, doğum kontrolü kullanımına ilişkin yasak aptalca görünüyordu ve kadın rahibelere yapılan yasaklamalar kadın düşmanıydı. Şüphe her zaman mevcuttu ve annem din sınıfında C aldığımda hayret ederdi, her şey düz A'ydı.

Deizm terimini ilk görüşüm dünya tarihi dersinde Aydınlanma'yı (Enlightenment) okurken oldu. Hemen ilgi ve merakımı tetikledi. Thomas Paine, Ethan Allen, Benjamin Franklin, Thomas Jefferson, Matthew Tindal, John Toland, Voltaire, Shaftsbury ve diğerlerini okudum. Okuduğum gibi, görüşlerimin yüzyıllar önce zaten ifade edildiğini gördüm. Benim bir Deist olduğuma şüphe yoktu. Evreni anlamak için sebebimi kullanmaya kararlıydım. Ben yapı olarak sessiz ve mantıklıydım. Nitekim bir zamanlar bir işveren bana Star Trek'ten Spock'u hatırlattığımı söylemişti. Mantıksal olmak kesinlikle benim özelliklerinden biri ve bence bu nedenle Deizm, benim için mükemmel bir teolojik felsefe idi.


Katolikler ve Protestanlar iktidar için savaşırken, dini savaşların Karanlık Çağ'ı sarstığını öğrendim. Birlikte gelen aydınlanma hoşgörüyü ve daha iyi bir yolu getirirken dini fanatizmin tehlikeli olduğunu insanlara söyledi. Bu insan ahlakı üzerine benimde desteklediğim harika bir gelişmeydi. Fakat bana göre bu ahlaki bir standart olarak yetersizdi. Hoşgörü birine, "Senden nefret ediyorum, ama bununla baş edeceğim ve farklılıklarımızdan dolayı seni öldürmekten kaçınacağım" demek gibi bir şey. Kabul, ahlakın daha yüksek bir standardıdır. Bir kişi, farklılıklarına rağmen, insan toplumunun tam bir üyesi olarak birini kabul etmeye hazır olduğunda, adil davranır. "Senin ayakkabılarına girseydim haysiyet ve saygıyla muamele görmek isterim" demek gibi bir şey. "Bu yüzden sana bana davranmanı isteyeceğim gibi davranacağım ". Deistler tarih boyunca başkalarına sürekli gülünç ve duyarsız inançlar üzerine yaptıkları küçük savaşlarını durdurmalarını söylüyorlardı.

Şunu çok kuvvetli hissettim, Deizm soyadımı değiştirmekten daha iyi bir ahlaki yoldu. Bu, birçok insanın yaptığı şey. Müslüman olurken Muhammed ismini alıyorlar. Hristiyanlar, Hristiyanlığa olan bağlarını sembolize eden bir onay ismi alırlar. İnsanlar dünyaya "İnandığım budur" demek için bunu yapıyorlar. Bunda utanılacak bir şey yok ve insanların inandığım şeyi bilmesini istiyorum. Sonunda, Roma Katolik Kilisesi'nden istifa edeceğim, ancak bu farklı bir şey hikaye.

Öyle görünüyor ki çok akıllı insanlar Deizm'e çekiliyorlar. Bunun nedeni, Deizm'in size tüm cevapları vermesi ve size hakikati söylemesi değildir, doğru cevapları aramak için bir topluluk oluşturması ve dünyanın örgütlenmesi için bir çerçeve oluşturmasıdır. Nihayetinde her kişi makul bulduklarına göre kendi cevaplarını bulmalıdır. Bu, bireyci olan insanlarla, insanlığın daha iyi hale getirilebileceğine inananlara bir akor olur. Bilgiye olan sevgim, doktora programını bitirene kadar eğitimimi sürdürmemi sağladı. Artık bir üniversite profesörü oldum ve aklımı insanlığın iyileştirilmesi için kullanmaya kararlıyım. İçtenlikle,

Yazan: Prof. RT Longoria de Voltair
Çeviren & Düzenleyen: Anu

PANENTEİZM VE MODERN GELİŞMELER

Matematikçi Alfred North Whitehead'in (1861-1947) yazılarından ortaya çıkan çağdaş bir Hristiyan teolojik hareketi olan süreç teolojisi genellikle Panenteistik kavramları kullanmaktadır. Whitehead, Tanrı'nın "ilkel" ve "sonuç" olarak iki doğası olduğunu iddia etti. Bu doğada, dünyanın bütün tarihi ve mümkün olan her gelecek vardır. Böylece, herhangi bir anda, bir varlığın Tanrı'nın içerisine dahil edildiği söylenebilir ve bu şekilde Tanrı'nın da o varlık içerisinde bulunduğu iddia edilebilir. Süreç teologları bunu Tanrı'nın evren içerdiğini, ancak onunla özdeş olmadığını ifade eder. Bu Tanrı insanda içten içe yaşar, açık kuvvetten ziyade insan iradesine ikna etme gücü sağlar. Böylece, insanlar hala Tanrının zorlamalarının merhametinde olmaktan ziyade özgür irade sahibidirler. Dahası, Tanrı sürekli akış halindeki bir evrene sahip olduğundan, Tanrı da zaman içinde evrende gerçekleşen eylemler tarafından etkilenebilir, değiştirilebilir olarak kabul edilir. Bununla birlikte, İyimserlik, cömertlik, bilgelik ve benzeri gibi Tanrı'nın soyut unsurları sabit kalır. Böylece, Tanrı evreni içerir ve içten içe evrendedir; Bununla birlikte, sahip olduğu soyut unsurlar, onun aşkınlığının en üst noktasını temsil eder. Dolayısıyla süreç teolojisi aslında Panenteistiktir.

Yazan: Anu

DİŞİ KURT ASENA

Türk mitolojisi, mitoloji, Asena, Kurt Asena, Kurdun büyüttüğü çocuk, Çocuktan hamile kalan kurt, Türk mitolojisinde kurt adamlar, Kurttan doğan çocuklar, Türk efsaneleri, Mavi yeleli kurt Asena,
Romalıların ve Remus'un Romalı efsanesini, Roma'yı kuran bir kurdun yetiştirdiği ikiz kardeşleri belki biliyorsunuzdur. İşte bizim de buna benzer bir efsanemiz var. Fakat unutulmamalıdır ki bu efsanenin birkaç farklı anlatımı var, şimdi bu 3 farklı efsaneyi (ki en farklısı 3 numaralı olanıdır) sizlerle paylaşmak istiyorum.

1) Kurt sayesinde yaratılanlar sadece Roma ve Roma'lılar değildi. Eskiden Türk ulusunun da bu şekilde doğduğuna inanılırdı. Efsaneye göre, bir çocuk haricinde tüm Türklerin öldürüldüğü devasa bir savaş vardı, sağ kalan bu tek çocuk bir bataklıkta güvenliği için saklanmıştı. Halkı öldüğünde, bu küçük çocuk kurt tarafından bulunana kadar yalnızdı. Bu kurt onu mağarasına kendi yavrularının yanına taşıdı. Mi budur ya, bu çocuk büyüdükten sonra o kurtla çocuk yapar ve sonuç olarak on oğlu olur. Oğullardan biri, Türkistan Türkleri arasında büyük bir lider olan ve kurt kafasını amblem olarak kullanan Asena'ydı.

2) Türk'ler Asena adında bir kurt tarafından kurtarıldığına inanıyordu. Yaratılış efsanesine göre, Orta Asya'da yaşayan bir kabile, düşman tarafından yenildi ve yalnızca 10 yaşında bir oğlanı sağ bıraktı. Onu öldürmediler, bir kuytuya atıp terk ettiler. Birdenbire, oğlanı etle besleyen ve onu yetiştiren bir dişi kurt ortaya çıktı. Daha sonra kurt genç çocuktan hamile kalmıştı. Düşman Kralının bunu duyması üzerine, askerleri çocuğu öldürmek için gönderirken, kurt dağın tepesinde bir mağaraya girdi ve yerel hanımlar tarafından bakıma muhtaç 10 oğlan doğurdu.  Bu çocuklardan hamile kalan kadınların çocuklarının bir kabile ismi vardı; "Asena". Bu efsanenin birçok versiyonu Ergenekon Mitinde ve Yaratılış Mitinde de anlatılmaktadır.

Türk mitolojisi, mitoloji, Asena, Kurt Asena, Kurdun büyüttüğü çocuk, Çocuktan hamile kalan kurt, Türk mitolojisinde kurt adamlar, Kurttan doğan çocuklar, Türk efsaneleri, Mavi yeleli kurt Asena,

3) Efsanenin diğer bir versiyonunda, bir Türk köyünün herkesi öldüren Çin askerleri tarafından saldırıya uğradığı belirtiliyor ancak ordunun komutanı bir bebek çocuğuna acıyor ve onu öldürmek yerine kollarını ve bacaklarını keserek geride bırakıyor (ne vicdanlı adammış demeden edemeyeceğim). Ordu ayrılmaya başlayınca komutan birden bire bebeği öldürmediğine pişman olur, onu öldürmek için geri döner. Fakat o zamana kadar bu küçük çocuk, mavi yelesi olan Asena adında bir kurt tarafından kurtarılır. Kurt oğlanı tedavi eder ve iyileştiğinde onunla birlikte olur. Bu birliktelik sonrası Göktürklerin Aşina klanının öncülerinden biri olan yarı insan, yarı kurt varlıklarından oluşan bir türü doğuruyorlar (kurt adamlar).

Yazan: Anu

TÜRK MİTOLOJİSİ

A, Türk mitolojisi, mitoloji, Erlik, Tengri, Kök Tengri, Türklerin eski inancı, Tek Tanrı, Tengriizm, Tengriist, Gök Tanrı, Türkler ve Gök Tanrı, Umay, Öd Tengri, Boz Tengri, Kayra, Ülgen, Erlik,
Türk mitolojisi Tengriist ve Şamanist inançların yanı sıra göçebe halk olmanın tüm kültürel ve sosyal konularını kucaklar. İslamiyete geçiş sonrası, özellikle Türk göçünden sonra bazı efsaneler İslami sembollerle süslenmiştir. Türk-Moğol mitolojisinde birçok ortak nokta vardır. Türk mitolojisi diğer yerel mitolojilerden etkilenmiştir. Örneğin, Tatar mitolojisinde Finnic ve Hint-Avrupa mitlerinin bir arada var olduğu görülmektedir. Tatar mitolojisinde konular şunlardır: Abada , Alara . Şüräle , Şekä , Pitsen , Tulpar ve Zilant. Budizm'in yanı sıra, Türk mitolojisi Maniheizm'den de etkilenmiştir.

Dunhuang'da bulunan 10. yüzyıl el yazması "Irk Bitig", Türk mitolojisi ve dini için en önemli kaynaklardan biridir. Bu kitap, Eski Türk alfabesinde Orhun yazıtları gibi yazılmıştır.

TÜRK MİTOLOJİSİNDE TANRILAR

Tengri

Kök Tengri, ilk Türk halkının dininde ilkel Tanrıların ilkidir. Türkler göç etmeye ve Orta Asya'yı terk etmeye başladıktan sonra, Yüce ya da Yaratıcı Tengri olarak biliniyordu ve tek Tanrılı bir inanıştı. Tengrizm zamanla, putperest / politeist kökenlerinden değiştirildi. Orjinallerinden kalan 2 Tanrısı ile değiştikten sonraki inanış daha çok Zerdüştlük'e benziyordu. İyi tanrı ve Uçmag'ı (cennet veya vallhalla gibi bir yer) temsil eden Tengriydi, Erlik ise kötü Tanrıydı ve cehennem inanışındaki yerini almıştı. Tengri ve Gökyüzü kelimeleri eş anlamlıydı. Tengri'nin nasıl göründüğü bilinmiyordu. Bütün insanların kaderini yönetir ve özgürce davranırdı. Fakat ödül ve cezalarında adil olduğuna inanılırdı. İnsanın refahı iradesine bağlıydı. Tengri ibadeti, ilk olarak 8. yüzyılın başlarındaki Eski Türk Orhun yazıtlarında onaylanmıştır.

Diğer Tanrılar
  • Umay (kökü esasen 'plasenta, doğum' anlamına geliyordu) (Parvati'yi temsil eden Hinduizm'deki Uma - Lord Shiv'in eşi) doğurganlık ve bekaret Tanrıçasıdır. Umay, çeşitli dünya dinlerinde bulunan yeryüzü Tanrıçalarını andırır ve Tengri'nin kızıdır.
  • Öd Tengri tam bilinmese de zamanın Tanrısıdır. Orhun taşlarında "Öd Tengri zamanın hükümdarı" ve Kök Tengri'nin oğlu olduğu için tanınmamıştır.
  • Boz Tengri Öd Tengri gibi, pek fazla bilinmiyor. Bozkırların Tanrısı olarak görülen ve Kök Tengri'nin oğludur.
  • Kayra, Tanrının Ruhudur. İlk gökyüzü Tanrısı, en yüksek gökyüzünün, üst hava, mekan, atmosfer, ışık ve yaşamın Tanrısı, aynı zamanda Kök Tengri'nin oğludur.
  • Ülgen Kayra'nın oğludur ve Umay iyiliğin Tanrısıdır. Aruğ (Arı), Türk ve Altay mitolojisinde "iyi ruhlar" anlamına gelir. Bu ruhlar Ülgen'in emri altında yeryüzünde iyi şeyler yapıyorlardı.
  • Erlik, ölüm Tanrısı ve yeraltı dünyasıdır.
Yazan: Anu

PAGANİZM VE ÖZET OLARAK İNANÇLARI

A, Paganizm, Paganizm inancı, Paganizm inançları, Paganizmde ilahi kavramlar, Pagan teolojisi, Paganizmin cinsiyet eşitliği, Paganizm tapınma, Paganizm inancının temeli, Pagan, Paganlar,

Paganizm geniş bir fikir yelpazesini kapsamakla birlikte, bu unsurlar çoğu Pagan'ın inançlarını özetlemektedir.
  • Doğa
İlahi doğanın tanınması, Pagan inancının kalbidir. Paganlar, doğal dünyanın derinden farkındadır ve devam eden yaşam ve ölüm döngüsünde doğanın kutsal gücünü görürler. Çoğu Pagan, doğal çevreye zarar vermeyi en aza indirgeyen bir şekilde yaşamak isteyen ve bunun için uğraşan çevre dostudur.
  • İlahi kavramlar
Paganlar ilahi ve erkeksi imgelerle cinsiyete sahip olmayan birçok farklı biçimde İlaha taparlar. Bunların en önemlileri doğum ve ölüm döngüsü ile, Pagan yılını tanımlayan Tanrı ve Tanrıçalardır (ya da Tanrıların ve Tanrıçaların panteonları). Paganizm cinsiyet eşitliğini şiddetle vurgular (Örneğin Viking toplumunda kadınlar da tıpkı erkekler gibi kavga eder, içer, zırh kuşanıp savaşa gider ve yine tıpkı erkekler gibi özgür davranabilirdi). Kadınlar modern Pagan hareketinde belirgin bir rol oynamaktadır ve Tanrıçalara, çoğu Pagan törenlerinde ibadet etmektedir.
  • Pagan teolojisi
Paganizm doktrin veya soylulaştırmaya dayalı değildir. Birçok Pagan "Eğer hiçbir şeye zarar vermiyorsa, yapacağın şeyi yap" der. Bu sözü takiben, Pagan teolojisi öncelikle tecrübeye dayanmaktadır; Pagan ayinleri, onları çevreleyen dünyadaki İlahi güç ile temas kurmak için yapılmaktadır.

Kaynak: BBC

Çeviren: Anu

KANIT EKSİKLİĞİ VE ATEİZM

Ateist olmak, Ateist olmanın sebepleri, ateizm, din, A, Ateist olma nedenleri, Ateist olmak, Tanrıya dair kanıt eksikliği, Ateizm varsayımı, Ateizm olasılık hukuku, din ve mitoloji, Allah var mı?,
İnsanların Ateist olmasının çeşitli sebepleri vardır, bu sebeplerden biri de "KANIT EKSİKLİĞİ"dir.

Olasılık Hukuku
“Bir şeye yetersiz delile dayanarak inanmak, herkes için, her zaman ve her yerde yanlıştır.
WK Clifford (1879)

Birçok kişi ateisttir, çünkü Tanrı'nın varlığı için hiçbir kanıt bulunmadığını düşünmektedir - ya da en azından güvenilir bir kanıt yoktur. Bir kişinin yalnızca iyi kanıtları olan şeylere inanması gerektiğini savunurlar.
Bir filozofun ateizm varsayımından hareket ettiği söyleyebilir.

Ateizm varsayımı
Bu, Tanrı'nın var olup olmadığı tartışmasına nereden başlanacağı ile ilgili bir tartışmadır.
Bu varsayım, Tanrı'nın var olmadığını varsayarak, Tanrının var olduğunun ispatlanmasının Tanrı'ya inananlara yüklenmiş olduğunu söyler.

Bu konuda bir yazı yazan filozof Anthony Flew şöyle demiştir:
"Eğer bir Tanrı'nın var olduğu tespit edilirse, bunun gerçekten olduğuna inanmak için iyi gerekçelere sahip olmalıyız."
Bazı gerekçeler üretilene kadar, inanmak için tam anlamıyla hiçbir sebebimiz yoktur; ve bu durumda, makul duruş yalnızca olumsuz ateist ya da agnostik olmaktır. 
Dolayısıyla ispatın onayı önerme üzerinde durmak zorundadır.

Yazan: Anu

KARTACA'LILAR ÇOCUKLARINI TANRIYA KURBAN EDİYOR MUYDU?

Baal Hammon, Pön mitolojisi, Kartaca mitolojisi, Bebeklerini eden Kartacalılar, Çocuklarını kurban eden Kartacalılar, din ve mitoloji, hristiyanlık, Yeremya, Tesniye, din, Tophet mezarlığı, İncil,
İncil'e (Yeremya 19:5 ve Tesniye 12:31) konu olan Kartacalılar, inançları gereği çocuklarını Tanrıları için kurban ediyorlar mıydı? (Söylemeden edemeyeceğim fakat, görüldüğü üzere tıpkı diğer Kutsal sayılan din kitapları gibi İncil'de insan yazması olduğunu belli etmektedir. Çünkü aşağıda okudukça da göreceğiniz gibi din kitapları sadece çevrelerinde olan-görülen konuları ele almaktadır. Kutsal kitaplarında çevrelerinde görülmeyen objelere yer verilmez)

İncil'e göre, Molech ve Baal gibi Kenanlı Tanrılar için ibadet merkezleri, mürtet olarak isimlendirilen krallar tarafından Yahuda ve İsrail'de kuruldu. Çocuk kurbanını, Kudüs'ün hemen dışındaki Hinnom Vadisinde uygulanıyordu. Kenan uygarlığı büyük oranda İsrail topraklarından sürülmesine rağmen, başka yerlere göç etti, yüzyıllarca geliştiği Kuzey Afrika'nın Akdeniz kıyılarında koloniler kurdular. Bunlardan en önemlileri günümüz Tunus'undaki Kartaca kolonisi idi. Şehir devleti o kadar güçlü oldu ki, bir zamanlar Roma İmparatorluğuna bile rakipti. Kartaca'lılar çocuk kurban etme konusundaki acımasız tercihlerini beraberlerinde getirmişlerdi.

M.Ö. 4. yüzyılda yazan Yunan tarihçi Cleitarchus, Kartaca uygulamasından şöyle bahsediyor: "Ortalarında bronz bir Kronos heykeli duruyor, elleri bronz bir mermer üzerine uzanıyor ve alevler çocuğu içine çekiyor. Alevler vücuda düştüğünde uzuvlar kasılır ve açık ağız sözleşmeli gövde sessizce mangalın içine kayana kadar gülüyor gibi görünür. Böylece, 'sırıtış', gülmekten öldüklerinden dolayı, 'sardunya kahkahası' olarak bilinir . "(Trans Paul G. Mosca)" Kronos ", Carthage'ın Tanrılarının başı olan Baal Hammon için bölgesel bir addır.

Diodorus Siculus adlı bir diğer Yunan tarihçi, düşüşün ardından yüz yıldan daha kısa bir sürede yazıyordu Carthage, vatandaşının hesabını doğruluyor. " Kentlerinde, ellerini, avuçlarını uzatan ve yere eğimli Bronz bir görüntü vardı, böylece çocukların her biri yere yuvarlanıp ateşle dolu bir çukura dönüştü. ”

Ünlü Yunan tarihçi Plutarch, "Kartaca'lılar tamamen bilerek ve kendileri isteyerek kendi çocuklarını teklif ediyor, çocuğu olmayanlar ise fakir olanların teklif ettiği çocuklardan küçük olanlardan alıp boğazlarını kesiyorlardı. Bu sırada ise annenin tek bir yakarış veya çığlık atmadan durması gerekirdi. Annenin gözünden bu sırada tek bir yaş bile düşse, parasını kaybettiği gibi hemde çocuğunu feda etmiş olurdu. Bu sırada heykelin önündeki dolambaçlı alanda çığlıklar dolup taşardı fakat yakınındaki davul sesleri halkın bu çığlıkları duymasını engellerdi çünkü bu sesler halkın kulağına gitmemeliydi.”

1921'de Fransız arkeologlar antik kentin bir kısmını kazdılar. Bir site alanı eski bir mezarlık gibi görünüyordu. Sitede yüzlerce mezar göstergesi vardı. Her birinin altında, insan bebeklerinin ve hayvanlarının (insanların bebeklerinin ve hayvanlarının yakılmış kalıntılarını içeren) bir kil kabı vardı (bazen tek bir işaret altında birbiri üstüne yedi kap bulunmuştur). Zeytin odun kömürü yönünden zengindi ve uzun süredir bu alanda ateşlerin yakıldığına işaret ediyordu.

Arkeologlar burayı, Yeremya 7: 31'deki Kudüs'teki çocuk kurbanı yeri için İbranice olarak verilen isimle "Tophet" olarak adlandırdılar. Zamanla daha çok sayıda Tophet mezarlığı keşfedildi.

Hayvanların insan bebekleri ile birlikte gömülmüş olması, bunun çocuklara yönelik normal bir mezarlık olmadığını öne seriyordu. Bir hayvanın kalıntılarını içeren bir kavanozda, hayvanın bir "bedel" olduğunu gösteren bir yazıt vardı. Bu, "Tophet" in İncil, Yunan ve Roma tarihçileri tarafından da iddia edildiği gibi yakılarak kurban edildiğini kanıtlıyordu.

Araştırmacıların buldukları bebeklerin% 67'sinin 1 ile 2 aylık arasında olduğunu ve bebeklerin daha uzun yaşayan bebeklere oranla çok düşük olduğunu gösteriyordu. Bu bulgular belirli bir yaş grubunun bilinçli olarak seçildiğini ve bunların doğal nedenlerle ölmediğini kuvvetle önermektedir.

Kartaca'lılar gerçekten de çocuklarını feda ederlerdi fakat bunlar cinsiyet odaklı değildi, yani özel bir cinsiyet seçimi yoktu, kız-erkek ve hayvanlardan seçilenleri kurban ediyorlardı. İnsan kurban edilmesi antik çağlarda birçok kültür arasında yaygınlaşmış da olsa bebek kurban edilmesi Kartaca uygarlığının dışında nispeten bilinmiyordu. Bebeklerin kasıtlı olarak öldürülmesi, Kartaca dini için belirgin bir özellikti.

Yazan: Anu

İSLAMİYET ÖNCESİ ALLAH'IN KÖKENİ

din, islamiyet, Allah, Allahın kökeni, İslamiyet öncesi Allah, Al-ilah, El-ilah, Ay Tanrısı Al-ilah, Putperest arapların Tanrısı, Arapların 360 putu, Allah ne demek,A,Hz Allah
Müslümanların çoğu bu söylendiğinde öfkelense de yazılı birçok belge göstermektedir ki Arap putperestler zaten Muhammed gelmeden önce de Kabe'ye ibadet ediyorlardı. İnançlılar bu söyleme karşı öfkelenseler de maalesef "tarih" onların tarafında değildir. İslamiyet öncesi edebiyatı bunu kanıtlamıştır (Allah Kimdir?, GJO Moshay, 1994, s138)

"Fakat tarih, kuşkusuz gölgenin ötesinde, Muhammed'in zamanından önce putperest Arapların dahi, baş tanrılarını Allah'ın adıyla ve hatta bir bakıma onun birliğini ilan ettiğini ortaya koyuyor... Putperest Araplar arasında bu terim, üç yüz altmış putlarıyla, panteon'un baş tanrısı olan Kabe'yi göstermektedir." ( Tanrının Müslüman Doktrini , Samuel M. Zwemer 1905, s. 24-25)

Aslında ilk önce yeni bir din kurmayı değil daha önceden var olan Allah'a olan inancını düzeltmeyi ve bu inancın tam anlamıyla ve haklı olarak talep ettiği şeyleri göstermeyi planlamadı. (Muhammed: Adam ve inancı, Tor Andrae, 1936, Theophil Menzel tarafından çevrildi, 1960, s13-30)

İSLAMİYET ÖNCESİ ALLAH'IN MENŞEİ
  • Allah'ın putperest Araplar tarafından birçok çok yönlü tanrıdan biri olarak ibadet edildiği sorusu kesinlikle sorulmamakta bile.
  • Allah'a, Muhammed doğmadan önce Mekke'deki Kabe'de zaten ibadet ediliyordu. Muhammed Mekke'lerin zaten tanışık olduğu bir Tanrıyı ilan etti. Bu yüzden putperest Araplar, Muhammed'i önceden tapınanlardan farklı bir Allah hakkında vaaz vermekle suçlamadılar.
  • Pek çok bilim adamı, "Allah" ın bileşik bir Arapça sözcüğünden türetildiğini söylüyor: AL + İLAH = Allah. Arapça "İlah", "Tanrı", Arapça "Al" kelimelerine karşılıktır. Dolayısıyla İngilizce eşdeğer bir "Allah" dan "The + God" gelir. Arthur Jeffery gibi diğerleri, "Ortak teori, bir ilah için yaygın bir söz olan ilah'dan ve bu nedenle de ilah, yani tanrıdan oluşan bir teori" Allah "Allah" olur "der. Ancak bu teori savunulamaz. Aslında, İslam öncesi zamanlarda Aramca'dan dile ödünç alınan kelimelerden biridir "(İslam: Muhammed ve Rahibesi, Arthur Jeffery, 1958, s85)
  • "Allah", Müslüman Tanrısının uygun ismi olarak bilinse de, Allah bir isim değil, tam anlamıyla "Tanrı" anlamına gelen bir tanımlayıcıdır. Bütün putperest kültürlerin "Üst Tanrısı" nı "Tanrı" olarak nitelendiren bu genel terimleri vardır.
Yazan: Anu

NASNAS VE SHİQQ

Arap mitolojisi, Nasnas cinleri, Shiqq cinleri, Nasnas ve Shiqq, Arap mitolojisinde cinleri, mitoloji, Cinler, İnsanlarla ilişkiye giren cin, Shiqq cinlerinin çocukları Nasnaslar, A, Tek bacaklı cinler, İnanışa göre Shiqqler cinlerin daha düşük bir formudur ve seyahat üzerinden beslenirler. Shiqqler görünüş olarak yarım (ikiye bölünük anlamda yarım) yaratıklardır. Bir yarısı tamamen eksik olan yarım yüz, yarım gövde, bir kol ve bir bacakla ortadan ikiye bölünmüş adam biçimindedirler. Shiqqler insanlarla çiftleşebilecek cinsel organlara sahiplerdi ve insanlarla çiftleşmeleri sonucunda  Nasnas adı verilen canlılar meydana gelir. Bu çapraz üreme sonucu yarım bir insan vücudunun yaratılmasına sebep olunmuştur. Bir insan ile cin yavrusu olduğuna inanılan Nasnasların yine de çevikliklerini kaybetmediklerine inanılır (Bu varlıkların insan etrafında veya dünyada tek bacakları ile seri bir şekilde seyahat edebildiklerine inanılırdı).

Bir Nasnas'ın, vücudundaki kuyruğu ve sırtındaki kanadı dışında hemen hemen bir Shiqq ile aynı görünüme sahip olduğuna inanılırdı (bazı kaynaklara göre yüzünün karnında olduğu da söylenmektedir). Nasnas'lar tek bacakları olmasına rağmen oldukça çeviklerdi ve dengelerini büyük kuyrukları ile sağlıyorlardı. İnsanları daha çok yardıma muhtaç bir ihtiyar şekline bürünerek kandırır, daha sonra form değiştirerek avlanırdı. Bir insanı tek eliyle dövecek kadar güçlü olduğuna ve ses tellerinin yarısı olmadığı için konuşamadıklarına fakat korkunç olabilecek, tuhaf ve yüksek tonda bir ses çıkarma yeteneğine sahip olduğuna inanılan bu canavarların Yemen'in Hadramut bölgesinden geldiğine, fakat korkacak bir şey olmadığına çünkü Nasnas'ların onları avlayan Araplardan daha çok korktuğuna inanılırdı.

Yazan: Anu

PANENTEİZM NEDİR?

Panenteizm, din, A, Even Tanrının içindedir, Teizm, Tanrı ve evren, Ontolojik açıdan Tanrı, Tanrı dünyadadır, Tanrı ve dünya Tanrıdadır, Dünya Tanrıdadır, Dünya neden var,
Panendeizmin teistik hali olan "Panenteizm", Yunanca "pan" teriminin İngiliz eşdeğerlerinden oluşan, inşa edilen bir kelimedir; tümü "en", anlam ve "teizm", yani Tanrı anlamına gelir. Bu felsefi görüş Alman idealist filozof Karl Christian Friedrich Krause tarafından Tanrı'nın bilimsel kavramlarını ilahi anlayışın daha katılımcı bir anlayışı ile değiştirme sürecinde ortaya atılmıştır.

Tanrı ve dünya Tanrıda ve dünya Tanrı'da ve Tanrı dünyadadır şeklinde ilişkilendirir. Geleneksel Teizim ve Panteizme popüler bir alternatif sunmaktadır. Panenteizm, geleneksel teizmin sıkça yaptığı gibi Tanrı'yı ​​dünyadan ayırmaktan veya panteizm gibi dünyayı Tanrı'yı ​​tanımaktan kaçınmaya çalışır. Geleneksel Teistik sistemler, Tanrı ile dünya arasındaki farkı vurgular; ancak Panenteizm, Tanrı'nın dünyadaki aktif varlığını ve dünyanın Tanrı üzerindeki nüfuzunu vurgular. Panteizm, Tanrı'nın dünyadaki varlıklarını vurgular; ancak Panenteizm ilahi olmayanların kimliğini ve önemini korur. Panenteistik anlayışlarının Tanrı hakkındaki beklentileri, tarih boyunca felsefi ve teolojik yazılarda (Hartshorne ve Reese 1953; J. Cooper, 2006) ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, Panenteist anlayışların zengin bir çeşitliliği, son iki yüzyılda, öncelikle bilimsel düşünceye cevap veren Hristiyan geleneklerinde gelişmiştir (Clayton ve Peacocke 2004a). Panentizm genellikle Tanrı'nın ya da dünyanın özgün kimliğini kaybetmeden Tanrı'nın varlığına vurgu yaparken, farklı kaynaklardan gelen belirli Panenteizm biçimleri, Tanrı'nın dünyayla olan ilişkisini çeşitli şekillerde açıklar ve dünyanın Tanrı'nın kimliğiyle ilgili önemi hakkındaki farklı sonuçları olduğunu düşünür.

Panenteizm "Tanrı ve dünya Ontolojik açıdan farklı olsa da (yani aynı değilse de) Tanrı'nın dünyayı aşmasına rağmen, dünyanın Ontolojik olarak "Tanrı'da "olduğunu onaylar. Bu İslamiyet'teki "dünya Allah için vardır" inancı ile karıştırılmamalıdır. Panenteistlerin çoğu için Tanrı dünyaya yakından bağlıdır ve halen dünyadan daha büyük kalır. Bu görüşte, evrendeki olaylar ve değişiklikler Tanrı'yı ​​etkiler ve değiştirir ve bu nedenle Tanrı zamansal bir varlıktır. Evren büyüdükçe, Tanrı bilgi ışığında varlığını arttırarak öğrenir.

Panenteizm, Paul Tillich , Wolfhart Pannenberg , Jurgen Moltmann , Robert Jenson ve muhtemelen Karl Rahner gibi teologlar da dahil olmak üzere süreç teolojisiyle ve açık teizmin yönleriyle ilişkilendirilmiştir.

Kaynak: Stanford Üniversitesi Panenteizm Araştırması

Yazan: Anu

HADES

Hades, yunan mitolojisi, mitoloji, Yunan Tanrısı Hades, Yeraltı Tanrısı Hades, Yeraltı Tanrısı, Tartarus çukuru, Zeusun kardeşi Hades, A, Ölüler diyarının Tanrısı, yunan tanrıları, Demeterin kızı Persephone
Hades yeraltı dünyasının ve ölülerin Tanrısıydı, koyu sakallı, kraliyet Tanrısı olarak tasvir edildi. Cenaze törenlerine başkanlık etti ve ölülerin gömülme hakkını savundu. Hades ayrıca, tohumun, tohumu besleyen verimli topraklardan altın, gümüş ve diğer metallerin maden zenginliğine kadar dünyanın gizli servetinin Tanrısıydı. Fakat bu zenginliğine rağmen hiçbir zaman diğer Tanrıların verdiği şölenlere katılmaz, gösteriş yapmaz, pek fazla ortalıkla görünmez ve konuşmayı da fazla sevmezdi.

Hades, kardeşlerinin dördüyle birlikte, doğduğu andan itibaren Kronos (Cronus) tarafından yutuldu. Zeus daha sonra Titan'ı vazgeçirmeye itti ve birlikte Titan Tanrılarını gökten alıp onları Tartarus'un çukuruna kilitledi. Daha sonra üç muzaffer kardeş, kozmosun bölünmesi için çok zorluk çektiğinde, Hades yeryüzünün karanlık kasvetli üçüncü bölgesi olan yeraltını aldı ve korku salan 3 başlı köpeği Cerberus ile yeraltında hüküm sürmeye başladı.

Sonrasında Hades bir gelin istiyordu ve kardeşi Zeus'a kızlarından birini hediye etmesi için dilekçe verdi. Tanrı ona Demeter'in kızı Persephone'u teklif etti. Ancak, Tanrıçanın evliliğe karşı koyacağını bilerek, kızın zorla kaçırılmasına onay verdi. Demeter bunu öğrendiğinde kızı için çok öfkelendi ve kızı dönene kadar yeryüzünde büyük bir kıtlığa neden oldu. Zeus insanlığın yok olması ile tehdit edilerek zorlanınca kız yeryüzünden çıkarıldı. Ancak, nar tohumunun tadına vardığı için, her yıl bir kısmı için kendisine geri dönmek zorunda kaldı.

Yazan: Anu

ŞEKİL VE KÜMELERLE İNANÇ VE FELSEFİ AKIMLAR

Birçok insanın felsefi akımları karıştırdığını ve bazılarını anlayıp birbirinden ayırmakta zorluk çektiğini biliyorum.

Teizm ile Deizmin, Pandeizm ile Panteizmin, Agnostisizm ile Deizmin, yada Panenteizm ile Panendeizmin birbirinden olan farklarını ve inanç şekillerini, felsefi görüşlerini ayırt etmek, özellikle de bu konuları yeni araştırmaya başlamış, sorgulama süreci devam eden veya bu terimlerden bazılarını ilk kez duymuş kişiler için oldukça zor olabilir. Bu yüzden, temel olarak en azından inanç şekillerini ve birbirinden nasıl ayırt edilebileceklerini anlatabilmek adına sizler için kümelerle anlatım kullanarak bu çizelgeyi hazırladım. Umarım biraz olsun faydası dokunur, her daim iyilikten yana olmak adına, iyi günler.

ateizm, deizm, Panteizm, Pandeizm, agnostisizm, Panenteizm, Panendeizm, din, felsefi akım ve inançlar, Tanrı inancı ile ilgili felsefi akımlar, A, din ve mitoloji, deizm nedir, Pandeizm nedir, Panenteizm nedir

Yazan: Anu

PANDEİZM NEDİR?

Pandeizm, Pandeizm nedir, Pandeist, Pandeist nedir, Tanrı evrendir, Tanrının evren olduğu inancı, Deizmin alt kolları, A, Doğatanrıcılık,Tanrı her şeydedir, Deizm ve Pandeizm, din, deizm,
Diğer isimleriyle "Doğatanrıcılık-Kamutanrıcılık" olarak bilinen ve evrenin tümünü Tanrı olarak gören Pandeizm, Deizmin kombinasyonu olarak görülen bir inanç sistemidir. Pandeizm, bu Yaratıcı'nın (şu anda halen tapılı bir Tanrı olmamasına rağmen) evreni evren haline getirerek yarattığını önermektedir. Deizmde evrenden ayrı bir Tanrı inancı varken Pandeizmde evren ile bütün olan bir Tanrı inancı vardır ve bu yaratıcının insanda, doğada, nesnelerde yani canlı cansız tüm varlıklarda olduğuna inanılır.

Pandeizm, Panteizmin uzlaşabilir unsurlarını Deizm ile birleştiren, her birinin açık soruları diğerinin yönleriyle cevaplamaya çalışan teolojik bir sistemdir. Deizm, Tanrı'nın Evreni yarattığını ve daha sonra onu kendi yönetim dinamiklerine göre işletmek ve geliştirmek için bıraktığını önermektedir. Panteizm, Tanrı'nın bir Evrene eşdeğer olduğunu ve yaratılmadığını, ancak her zaman var olduğunu ve Tanrı'nın yöneten dinamikler olarak çalıştığını önermektedir. Pandeizm, her ikisinin de doğru olduğunu, Tanrı'nın Evreni yarattığını, ancak "bırakmadığını", bunun yerine tamamen her şeyin yapıldığı enerjiyle ve her şeyin içinde bulunduğu bilinçsiz yöneten dinamikler olduğunu sonucuna varır.


Evrenin kendisinden oluştuğu Yaratıcının arkasındaki nedeni açıklamak için bazı teoriler formüle edilmiştir. Örneğin Tanrı'nın varlığı yalnızca ayrı varlıklar yoluyla deneyimleme arzusuna sahipti; bu, ancak atomları oluşturan atom altı parçacıklardan zekanın evrimine kadar değişen düzenli karmaşıklık üreten bir evrende başarılabilen bir özellikti. Pandeistler bu Yaratıcı'nın bilinçliliğini evrenin yaratılması üzerine onayladığını ve Pandeist Tanrısının insanın acı çektiğinden haberdar olmadığını iddia etmektedir. Pandeistlerin inandığı bu Yaratıcı, Evrenin yaşanmış olduğu deneyimden haberdar olmaya ihtiyaç duymaz ve gerçekten bu deneyimden haberdar olamaz çünkü tamamen Evren haline gelmiştir.

Pandeizm evrenin durumunu herhangi bir teolojik modelin en az varsayımı ile açıklar. Yaratıcı'nın yalnızca yeterince güçlü, yeterince zeki ve motive edilerek hiç yaratılmaya gücü yetmediği ve şu anda bilinçsizce bu yaratılışın altında yattığı varsayılmalıdır. Tüm mucizeler, vahiyler, kutsal yazılar, kehanet, duygu vb. şeyler bilinçaltı gücün tezahürüdür. Ayrıca, hareket etmeyi ya da harekete geçmeyi seçmeyen, kendine ve yarattıklarına karşı olacak kötü varlıklar var etmemiş (şeytan vb) bilinçli ve aktif bir Tanrı olduğunu varsaymak zorunda kalmaz.

Bu inanç modelinin diğer bir yararı da, bilimsel keşif ile tutarlı olmasıdır - Bilimin, Evrenimizin nasıl basitçe işlediği konusunda keşfedilen şeylerin hepsi, Yaratan'ın yarattığı / oluşturduğu anda yönlendirdiği dinamiklerin ortaya çıkmasıdır.

Ve bu model, her şeyin Yaratıcı'nın bir parçası olduğunu ve bu yaratıcının eylemlerimizin sonuçlarını bizden deneyimlediğini önermiş olduğu için aynı zamanda ahlakın temelini içerir.

Yazan: Anu

DİN VE SİYASET | KARİKATÜR

Dinlerin nasıl ve neden var olduğunu, insanların kendi toplumlarını yönetmek, oy toplamak, para kazanmak, istediğini yaptırmak, çıkarlarını gözetmek için Tanrı adına konuşup nasıl dinleri uydurup oluşturduklarını anlamak için günümüzde yaşananlara bakmak bile yeterlidir. 5000 yıl bile geçse, her şey aynı olacak.

Önemli, KOL GİBİ uyarı: Bu karikatür taraflı gibi görünse de tarafsızdır, din ve inançları kullanan Mhp, Chp, Hdp, Ffs, Wtf, Kfc, Lwc gibi partiler de olsa onları da acımaz çizerim (ki çizmişliğim vardır) Yani b-k atmayın, yersiz savunma yerine bazı gerçekleri görün ki sömürülmeyin...

Yazan & Çizen: Anu

DEİZM NEDİR?

Yazan: A.Kara
deizm, deizm nedir, Deist nedir, din, Deizm ne demek, Deist ne demek, Teizm deizm, Deizm nedir felsefe, Deizm inancı, Tek Tanrı, Sadece Tanrıya inanmak, A, deist,

DEİZM NEDİR?

Latince Deus(Tanrı) kelimesinden türetilen Deizm (Yaradancılık); bilinemeyen ve dokunulmaz halde bulunan üstün bir varlığa olan inançtır. Bu kavram ilk olarak İngiltere'de 17.yy'da kullanılmıştır. Tanrı, evrendeki rasyonalitenin yalnızca "ilk nedeni" ve temelini oluşturan ilkesi olarak görülür. Deistler, evrene doğal kanunlara göre hareket etmesine izin veren bir Tanrıya inanırlar. Kozmik süreci başlatan bir "saatçi Tanrısı" gibi, evren Tanrı'nın gözetimine ihtiyaç duymadan ilerlemeye devam eder. Yaratıcının evrenin, insan ve canlıların işleyişine müdahale etmediğine inanıldığından, aklı esas alır ve bu yüzden vahiy ve esinlenmelere dayalı tüm din ve inanışları reddeder ve bu inancı benimsemiş kişilere Deist denir.

Deizm, kesin ve değişken yasaların evreni kendi başına ve açıklayıcı olarak tanımladığına inanmaktadır. Bu kanunlar kendilerini "akıl ve doğanın ışığı" aracılığıyla açığa vururlar. Akıl yürütme gücüne güvenmek, insan mantığı için inanç alışverişinde bulunur.

Deizm evrime karşı değildir çünkü yaratıcının insanı ve canlıları aşama geçirmeksizin yarattığına inanmaları zorunlu değildir, çünkü Tanrı tüm düzeni bu şekilde kurmuş olabilir. Evrenin Mimarı dedikleri yaratıcılarının yarattığı canlıları bulundukları tabiat-zaman ve ortama uyum gösterebilecek, evrimleşecek şekilde yarattığına da inanılabilir. Tabi ki her deist evrime inanmayabilir, Tanrının doğrudan insanı, insan şeklinde yarattığına inanan deistler de vardır (-ki şahsi fikrim, Tanrının doğrudan insanı insan şeklinde yaratmadığını düşünüyorum, tıpkı ilk başta karidesi de karides olarak yaratmadığı gibi)

Deizme göre evreni yaratıp doğa kanunlarını koyan, bir düzen oturtup saat gibi işlemesini sağlayan Tanrı hayata müdahale etmez. Doğruları bulması ve keşfetmesi için insana "akıl" vermiştir. Belli bir öncüsü, kurucusu, merkezi olmadığından, paranormal ögelere de inanılmadığından dolayı deizmin ihtiyaç duyduğu en temel şey "sağduyu"dur.


Fakat unutulmamalıdır ki, Deizm bir din değildir, bu yüzden sadece tek yaratıcıya inanılması dışında deizm adına net çizgiler oluşturmak yanlıştır. Örneğin sayısı milyonları bulan deistlerin her birinin ruhun ölümsüzlüğüne dair inançları, ölüm sonrası tekrar hayata gelme (reankarnasyon), ölüm sonrası hayat gibi konulara olan inancı farklılık gösterebilir. Örneğin bazı deistler ölümden sonra ruhların da yok olacağına inanırken, bazıları ruhlar konusuna agnostik yaklaşabildiği gibi, ruhlarının önceki hayatlarına bağlı olarak Tanrı tarafından mükafat veya ceza göreceğine inanan deistlerde vardır (şahsen ben bir deist olarak ölümden sonra hayata inanmam, hatta bununla ilgili çok farklı bir inancım var, bunu da bir ara yazacağım).

Madde madde Deist bakış:
  • Deizme göre Tanrı vahiy göndermez.
  • Deizm de peygamberlere inanılmaz, Tanrı ile insan arasına başka hiçbir düşünce giremez.
  • Kutsal Kitaplar Tanrı'nın sözü olarak kabul edilmemektedir. Deizme göre elçi olduğunu iddia edenlerin "Vahiy geldi" diyerek var ettiği kitaplar Tanrı'dan gelmiş olamaz.
  • Deizm'in hiçbir kutsal kitabı veya peygamberi yoktur.
  • Deizm'de şeytan, cehennem gibi öğeler yoktur.
  • Deistler "özgür düşünürler" dir. İyi birey olabilmek için peygamber ve kitaplara gerek duymazlar.
  • Deistler vahiyleri ve vizyonları reddederler. Hayatlarında insan uydurması mucizelere ve kehanet saçmalıklarına yer yoktur.
  • Deizm'in rahip, haham, imam gibi din adamlarına ihtiyacı yoktur. Bir bireyin istediği tek şey kendi sağduyu ve insanlık durumunu düşünme kabiliyetidir.
Deizm düşüncesinin ortaya çıkması ile dönemin Avrupa'sında inanç konusunda büyük bir deprem olmuştur. Yüz yıllardır süregelen kiliselere bağlılık, Rönesans dönemindeki hümanist yaklaşım ve dinlerin mitolojilerden alıntılar yaptığı, onlardan çalarak değiştirdiği gerçeğinin fark edilmesi sonrası azalma göstermiş, yeni bilimsel bulgular ve eski dökümanların analizi sonrası ilk kez şaşırtıcı bir şekilde Hristiyan toplumların bizzat kendisi tarafından İncil eleştirilmeye başlanmıştır. Yani Deizm'in fitili ateşleyen asıl şeyin mitoloji-din ilişkisinin, dinlerin kendilerinden önceki dinlerden beslenip çalındığının keşfi olmuştur. Araştırmalar sonucu Mukaddes Kitap ile dünya tarihinin örtüşmediği de anlaşılınca deizm iyice ön plana çıkmış, birçok filozof, düşünür, şair ve bilim adamı Deizm felsefesini benimsemiştir.

Ayrıca Deizm'in 3 farklı alt kolları da bulunmaktadır, bunlar:
  • Pandeizm
  • Panendeizm (Panenteizm'in deistik formudur)
  • Spritüel Deizm'dir.
Deizm felsefesi barışçıl ve iyilik yoludur. Deizme dair bilinen en anlamlı ve bir nevi deistlerin hayat felsefesini anlatan söz Thomas Paine'ye aittir:
"Dünya vatanım, tüm insanlar kardeşim ve iyilik yapmak dinimdir"