HABERLER
Dini Haber
Allah var mı? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Allah var mı? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DUYUSAL TANRI

Yazan: Gerçeği Arayan Adam
GAA, din, islamiyet, Duyusal tanrı, Yarattıklarına dokunamayan tanrı, Tanrı felsefesi, Cenet cehennem, İlgisiz tanrı, İnsanoğlu, İnsan ve tanrı, Ahiret, Allah var mı?,

YARATTIKLARINA DOKUNAMAYAN TANRI


Ey tanrım, sana bakıyorum, seni arıyorum. Doğduğumda kulağıma senin adın okundu, 34 yaşındayım, günde beş vakitte adın okundu minarelerden. Yıllardır sana beş vakit ve daha fazlalarıyla ibadet ettim, ne kaybettiysem senden istedim, neye ulaşmak istediysem sana müracaat ettim. Hayatımızın her yerinde ama her yerinde sen varsın. senin adının geçmediği bir saat bile yok. öyle ki Neredeyse senin yasakladığın günahlara bile senin adını anarak başlayacağız. Şaşırdığında Allah Allah... diyen, üzüldüğünde iç çekerken Allahhhh.... diyen , sevindiğinde yerinden fırlarken Allahhh... diyen. Yemeğe başlarken, her işe başlarken bismillah diyen, bir işe niyetlendiğinde biiznillah diyen , överken maşallah diyen, isterken inşallah diyen bir toplumda yaşıyoruz. İsimlerimiz Abdullah, esadullah, ubeydullah, emrullah, seyfullah...

Sanki etrafta olan her şeyin ve herkesin %49 u sensin gibi. Sanki hayatlarımızı, bedenlerimizi ve bütün her şeyi çevrelemiş gibisin. Ama öyle olmadığını sende biliyorsun değil mi? Yapma; ezel ve ebed olan sonsuz ilminle zaten her şeyi biliyorsun değil mi? Sahi hoşlanıyor musun yaşamlarımızdan? ,sana karşı duyduğumuz iki yüzlü ve sahte saygı senin takdirini kazanıyor mu?. Azap ayetlerin karşısında titreyerek sana yönelişlerimiz ve diz çöküşlerimiz, sahte ve menfaat kokan sevgilerimiz hoşuna gidiyor mu? seni tatmin edebiliyor muyuz ibadetlerimizle? Tamam tamam bize ve ibadetlerimize ihtiyacının olmadığını söyledin bunu biliyoruz, bizi eğlence için de yaratmadığını biliyoruz, bizi ne için yarattığını hala tam olarak çözemesekte ( İbadet etmek için yaratıldığımızı düşünenler burada yazıyı kapatabilirler. ) buradayız işte öylece. Lanet olası üç boyutlu bir gerçeklikte neye inanacağımızı bilmeden, gözümüzle göremediğimiz virüsler tarafından bile öldürülerek, canlıların birbirlerini canlı canlı yiyerek tükettiği muhteşem nizama sahip evreninde senin RAHMAN ve RAHİM isimlerinin gölgesinde senden gelen acı ve elemlere, bela ve musibetlere yine sana sığınarak ve rahmetinden bir parça umarak yaşıyoruz.

Bizi ne kadar sevdiğini , bize ne kadar değer verdiğini evreni bizim için yaratmandan anlıyoruz. Her ne kadar diğer hayvanlar kadar bile fiziksel dayanıklılıkta olmasak ve sadece beynimizin büyük olması nedeniyle ve kurnazlıkla hakimiyeti ele almış gibi görünsek de, evrim teorisini ısrarla reddediyor ve senin adem babamız ile Havva annemizi gökten yere tek parça ve imtihana hazır halde indirdiğine inanıyoruz. öyle olmasa , bizi sevmesen cennetten de kovmazdın babamızı, yasak elmayı da yaratmaz ve Havva'nın aklına düşürmezdin o meyveyi değil mi? Hele hele şeytanı serbest bırakıp cennetine girmesine ( Bu nasıl kovulmaksa ) izin vererek babamızı ve anamızı yanıltmasına izin vermen ve bizimkileri dünya gezegenine paket etmenden de bizi sevdiğin anlaşılıyor. Ayrıca bizimkileri paket etmesen bizim için yaratılmış gezegen boş kalacaktı nihayetinde. Burası bizim için yaratıldı nede olsa.

Kitaplarında açık ve net bir şekilde söylediğin üzere görebiliyor, ve işitebiliyorsun, çok yeteneklisin ama bir şeyleri tatmıyor ve koklamıyorsun, bu kavramları sen yaratsan da bunları yapmaman ilgimi çekmedi değil ! Doğru; acıkmıyor oluşun ve bizler gibi bir burnunun olmaması senin bunları yapmana engel oluyor gerçi. yarattıklarını tadan ve koklayan bir tanrı düşünülemez değil mi? ( Yunan tanrıları yarattıkları kadınlarla yatabiliyorlar bile ) bunlar sana yakışmayan sıfatlamalar olur. Ha birde dokunmuyorsun, çünkü kimse seni göremiyor, sana yaklaşamıyor, sen bakışıyla dağları eriten yüce tanrımızsın, Dokunmak temas etmek anlamına geleceğinden seni bir et yada bir metal vs bedene mahkum edeceğinden dokunamıyorsun da. Ama sen bizdeki duyguların en üst düzeydeki temsili olarak bizim tasavvur ettiğimiz bir varlık olamayacağına göre ( Haşa ) bizler senin duygularını ve özelliklerini minimal düzeyde temsil eden programcıkların / Yaratıkların olabiliriz ancak. o nedenle şu anda 33 adete çıktığı konusunda rivayetler bulunan duyu organlarından bir çoğunun sende bulunmaması ve bunları sana yakıştıramıyor oluşumuz bende ironi oluşturuyor. Bizden daha az duyu organın yada yöntemin olması çok kötü bence, mesele elmanın , etin, ve nikotinin tadını hiç alamayacak olmak ve sevdiğin bizlere bile dokunamayacak olmak sence de çok sıkıcı ve üzücü değil mi?

Sahi etrafıma bakıyorum da senin kuralların, özelliklerin ve isimlerin kadar çok değişen başka bir kavram bulamıyorum. Herkes keyfine göre sana şekil veriyor, bazı kitapları sana atfediyorlar ( Hepsi birbirini yalancılıkla suçladığı için mutlaka biri dışında diğerlerinin senin olmaması gerekiyor ), sana isimler ( Allah'ın isimleri ) veriyorlar, bazıları bu isimlerden bazılarının isim değilde senin sıfatın olduğunu söylüyor. Kimileri senin her yerde olduğunu, kimileri de sadece gökte olduğunu söylüyor, ilmin ve bilginle ilgili bile kavram ve kafa karışıklığı devam ediyor bir kısım zevat haşa ! senin geleceği bilmediğini söylerken bir kısmı ise ilminin sonsuz olduğunu ve her şeyi zaten bildiğini söylüyorlar ( Bunu bile ). senin özelliklerin kadar hızlı değişen, birbiriyle çelişen ve çeşitli başka bir kavram var mı bilemiyorum gerçekten. Bize ( insanlığa ) bir dur demelisin bence. Kameralar karşısında senin gibi yüce bir varlık hakkında ileri geri konuşuyorlar. Klavye kahramanları var iki kelimeyi bir araya getirip konuşamayan , senin hakkında hakaret vari şeyler yazıyorlar. üstelik bunlar senin kozmosunda, senin galaksinde, senin güneşinin etrafındaki dünyada oluyor, üstelik bu kişileri sen razzak isminle rızıklandırıyorsun, etleri kemikleri bile senin. Bu küstahlığa bir dur demelisin tanrım.

Bu olanlara eğer indirdiğin dinlerle dur dediğini ve bizlere müdahale ettiğini söylersen maalesef kitaplarını koruyamayacak kadar beceriksiz olduğumuzu yada art niyetle tahrif ettiğimizi hatırlatmak isterim. Bu arada bizimle son konuşmandan bu yana 1400 yıl geçmiş olduğunu hatırlatır ve fil zekasına sahip olmadığımızı, unutkan ve savurgan varlıklar olduğumuzu ve kendini unutturman yada yeteri kadar açıklamamış olman nedeniyle yeniden çizmek zorunda kaldığımızı hatırlatırım. bizi arada konuşup ( en az 600 yıl gibi uzun bir ara ) sonra ortadan kaybolarak ( hiç görünmediğini hatırlatırım ) yönetebileceğin varlıklar olarak algılamış olman bir yanılgı bence. sence de öyle değil mi ? bir baksana dünyaya ne haldeyiz. senden yüzlerce ürettik . Ben bir yaratılmış olarak bunun yanılgı olduğunu çözmüşsem yaratan olarak senin bu hatayı yapmış olmanın paradoksunu sana havale etmeden kendim çözeceğim, zira sana güvenmemeye başlıyorum. Bizi yaratacak kadar kabiliyetli olman ama Her gönderdiğin dinini tahrif edip peygamberlerini ya testere ile kesip ya da çarmıha germemize, en iyi ihtimalle onları reddederek yalnız bırakmamıza rağmen üst üste 124000 peygamber göndermiş olmanın çelişkisini kendime bile açıklayamıyorum. Olmuyorsa olmuyordur değil mi? Ne yöntem değiştirdin, nede iletişim şeklini. Neredeyse bu ulu peygamberlerin senin adına yalan söylediğine kanaat edeceğim.

Korktuğumda kime sığınmak istediğimi düşündüm; elbette korktuğum her şeyden daha güçlü ve beni koruyacak olana, Bir şeyleri başaramadığımda benden çok daha güçlü ve yetenekli biri olsun istedim bir şeyler isteyebileceğim. Çalışarak kazanamadıklarımı birinden istesem ve bana verse ne güzel olurdu. üstelik zaten benim olanları da o vermişti. Gök yüzüne baktım, dünyaya baktım her şey çok güzel ve sistemliydi, muhteşem nizam ve düzen vardı. kaosu ancak biri bitirmiş olmalıydı. her şeyi biri yapmış olmalıydı, yoksa nasıl olabilirdi ki? Bu her şeyi yapan tek kişi olmalıydı, yoksa yine kaos çıkar ve kavga ederlerdi, biz öyle yapıyorduk çünkü. yunan tanrıları falan da kavga ettiğine göre tanrılarda kavga edebilirlerdi, güç yarışı falan olabilirdi aralarında. Engelleyemediğim ve içimi titreten , beni yaralayan ve öldüren doğa olaylarını Elbette bu büyük hadiseleri yapabilecek kadar güçlü biri yapabilirdi. Zira ben yapmadan yemek pişmiyorsa, ben yorulmadan ürünler toplanmıyorsa, o halde bu olayları da biri yapmalıydı

Var olmalıydı o , çünkü yok olması kötüydü, olması olmamasından iyiydi, olmayan şeyin bize faydası yoktu. hayatımızda bazı şeyler var oluyorlardı ama sonra yok oluyorlardı, üzülüyorduk ,en iyisi hiç yok olmayan bir şey olmalıydı, yoksa yaratamazdı her zaman. o da yok olurdu yoksa. o nedenle ölümsüz ve çok güçlü biri olmak zorundaydı, her şeyi o yapmış olmalıydı. seni bulmamız ve şekillendirmemiz biraz zaman aldı

Düşündüm de hep eksikliklerimizden ve ihtiyaçlarımızdan türetilmiş bir tanrıya inandığımızı keşfettim. Mesela zaten her şeyi yapabilseydim senden hiçbir şey istemezdim. Her şeyim olsaydı sana muhtaç olmazdım değil mi? Ölmeseydim de diz çöküp senden ölümsüzlük dilenmezdim değil mi? Tıpkı Bizi cehennemle tehdit edip cezalandıracağını söylemediğinde ve Cennetteki rüşvet tekliflerini bize sunmadığında sana ibadet etmeyeceğimiz gibi. Ne zor tanrı olmak, vermeden almak sana bile mahsus değilmiş bunu anladık. Her şeyin senin olmasına ( Mülk Allah'ındır ) rağmen tehdit etmeden yada rüşvet teklif etmeden sevilememek ne acı. Sırf seni sen olduğun için beklentisiz ( Fenafillah ) seven bulamamak ne kötü. Cennet karşılığında canlarımızı ve mallarımızı satın aldığını vaaz etmen, ama karşılıksız alamaman ne kötü ! Üstelik zaten seninken...

Sahi gerçekten var mısın, orada mısın, Tanrım seni arıyorum, sana hiç düşünmeden koyun misali ibadet eden ve onlarca ayrı dine mensup soru sarma organları körelmiş ruhların arasından sıyrıldım ve çıktım. Onlara göre kafir oldum, olmazdı, öyle sorular sordum ki imanım elden gitmişti. ama bence sen kızmadın bana. Onların yalancı tanrıları ise deliye döndü aslında tanrı olmadıklarını keşfettiğim için. Muhtemelen kulları akıllarını çelmeyeyim diye benimle konuşmayacaklar. Seni bilimle, fenle, felsefeyle arıyorum. sana ait olduğu söylenen kitapları okuyorum sana yakıştıramıyorum, Ne sana zalimliği ve beceriksizliği yakıştırabildim nede peygamberine pedofiliyi, ayrıca rüşvet tekliflerini alenen yaparak bizden mallarımızı ve canlarımızı isteyip durman beni iyice soğuttu. Sahi senin katında dünya paraları geçiyor mu ki? Yoksa seni bahane edip , senin adına seni kullananlar bizden para istiyor olmasın. O paralar senin yolunda harcanmıyor olmasın yoksa?

Bize kaldıramayacağımız yük yüklemez, bizi algılayamadığız şeylerle imtihan etmezsin değil mi? Sana dokunamıyoruz, Seni göremiyoruz, Sesini işitemiyoruz, Kokun yok, Tadını bilmiyoruz.... Tanrım Bizimle hiç konuşmadın ki, en son ciddiye alınacak birilerinin seninle konuştuğunu söylemesinin üzerinden 1400 yıl geçti. Bulunan insan kemikleri 300.000 yıl yaşındayken Tevratın insanlık tarihi limiti 6000 yılda kaldı. Bizi seni bulamamakla, sana inanmamakla, seni kabullenmemekle imtihan etmen mümkün değil. zira duyularımıza hitap etmiyorsun. Varsan da bizim tarafımızdan bulunmak senin için çok önemli olmayabilir. bizimle hiç ilgilenmiyor da olabilirsin.

Biz kulların bir yer ve bir zaman olmadan bir ŞEY hayal edemiyoruz. zamana ve mekana bağlıyız, üst üste binen plank zamanları içerisinde ileri yönlü hareket ediyoruz ve kütlesi olan bir evrende yaşıyoruz. Ona dokunuyoruz ve var olduğunu anlıyoruz. Ayaklarımızın basmadığı bir yer bizim için yok hükmünde, dokunamadıklarımız da öyle. Varlık aleminde bir şeyin var olduğunu iddia edeceğimiz ZAMAN onu ne ZAMAN gördüğümüzü, ve ona ne ZAMAN dokunduğumuzu söylememiz gerekiyor, ZAMAN vermeden ve ZAMANını bilmeden bir şeyi kabul edemiyoruz, evrenimiz bile o nedenle Yükseklik, genişlik, derinlik ve birde ZAMAN boyutundan oluşuyor.

Ama sen zamandan ve mekandan münezzehsin, dokunulamayan, kütlesiz, zamansız,mekansız,öncesiz,sonrasız bir varlıksın. Aslında sen zaten denetim ve tespit alanımızdan çok uzaklardasın, ne ispatlanabilir nede yalanlanabilirsin, kendi kendini çürüten tezlerle, içine çöken varsayımlarla dolusun,

Her şeyi yoktan var etmenle aslında her şeyin yoktan var olabileceğini ispatlayansın, Zamansız ve mekansız olman gerekirken sirius yıldızında oturan / arşına ( sekiz melek tarafından tutulan , su üzerinde olan ve etrafı koruyucu meleklerle çevrili, tanrının yaratmış olduğu alemi izlediği ve denetlediği kutsal mekan ) kurulan bir Tanrısın. bunların ancak zaman ve mekan kavramları içinde gerçekleşebileceğini biliyorsun değil mi? Her şeyi yaratabilen ve yarattıklarına verdiği kadar bile duyu organı olmayansın, tadamayan, koklayamayan, dokunamayansın.

Senin kutsal yazıtlarda anlatıldığı gibi bencil ,egoist, kibirli ve aynı zamanda da beceriksiz olamayacağını anlamaya ve anlatmaya ciddi zaman harcıyorum , Ama beni diğer olmayan tanrılara inanan ve o tanrılara artık inanmıyorum diye beni kafir ilan eden mümin kullarınla bir tutarsan bozuşuruz. Hele aşağı tutarsan külahları değişiriz, Bana, seni aradığım yoldaki hatalarım nedeniyle kızarsan bu sana yakışmaz. Zaten Senin benimle bile ilgilendiğini zannetmiyorum, bizimle hiç ilgilenmedin, varlığımızdan haberin varsa eğer bize gülüyor olabilirsin. Ama eğer gerçekse mahkeme-i kübrada artık bizi öyle kem küm ile kandırıp, biraz yüksek sesle kızıp cehennme gönderemeyeceksin, adem ile havva değiliz artık. Bizim yeteri kadar evrimleşmemize ve gelişmemize izin verdiğin için senin bile cevap veremeyeceğin sorularla dolu olarak geleceğiz, İsimlerindeki ve sıfatlarındaki çelişkilerden başlayıp, duyusuz ve yeteneksiz oluşuna, oradan duygusuz ve sosyopat oluşuna , bütün kötülüğü aslında senin yaratmış oluşuna, zalimliğine değinecek ve seni bütün o yarattığın alemdeki diğer melekler ve bilinçli varlıklar huzurunda rezil edeceğiz. Kimsenin duymasına gerek yok, bizi yok etsen bile fark etmez, biz artık biliyoruz, biz biliyorsak evren artık biliyor demektir, o nedenle bence bizim canımızı acıtmayı düşünme, hele bunu sonsuza kadar yapmayı hiç aklından geçirme. Tanrım bu nasıl bir duygu, Senin içi boş bir balondan ibaret olduğunu artık öğrenen sümüklü, isyankar, küstah, ( tıpkı senin gibi ) yaratıklara sahip olmak. Artık çıplak olduğunu haykırıyor herkes, deli gibi çalışıyoruz, dini okullarda değil ama laboratuvarlarda. Gerçek seni bulma yolunda.

Tamam tamam aslında amacımız seni bulmak değil, bu kusurlu sistemi nasıl tasarladın ve nasıl düzeltebiliriz diye bakınıyoruz öyle. Bizi çabuk ölen ve kısacık bir zaman aralığında hayatta kalabilen bir varlık olarak tasarladığın için kendimizi zaman ve mekan sarmallarının dışına nasıl taşıyacağımızla ilgili küçük araştırmalar yapıyor ve Bilincimizi ( Ruh ) bu çabuk yorulan, hastalanan ve ölen kusurlu et bedenden nasıl ayırırız diye araştırıyoruz. Zaman kazanmaya ve Higgs bozonunu bulmaya çalışıyor ve bu yoktan var etme sihirbazlığını nasıl yaptığını anlamaya çalışıyoruz. Başarırsak belki soyumuza çektirdiğin bütün acıları ve zulümleri bir kenara bırakır, seni affeder ve kendi varlık sistemimizi kurabiliriz . Başaramazsak ve bizim soyumuza yeterli süreyi tanımadan kıyameti kopartacak ve mahkeme-i kübrayı toplayacak olursan seni bitiririz. Bir kere cehennemde yanan kullarının '' keşke toprak olsaydık '' diyeceklerini ama olamayacaklarını, onları sonsuza ( ebedi ) kadar yakacağını söylediğin için bizim ölümsüz olduğumuz gerçeğini ağzından kaçırmış bulunuyorsun, ah evet artık kendi içine çöken sisteminin tadını çıkarmalısın. Cehennemde sonsuza kadar bütün varlık alemine ve sana sonsuz kez üzeri sonsuz kadar lanet eden, küfür eden, senden nefret eden, toprak olmayı, yok olmayı isteyen, seni ve evrenini istemeyen , her şeyden seni sorumlu tutan, bencil ,egoist, zalim, kibirli, iki yüzlü, beceriksiz olduğunu haykıran milyarlarca insan kulların olacak.... bu çığlıkları sonsuza kadar dinleyecek olmak nasıl bir duygu, ne kazanacaksın bu işten, ne yapacaksın cehennemlik kullarınla sonsuza kadar, sahi şimdi yarattın, imtihan ettin ve sistemi topladın, bizi seni hissedemediğimiz ve sana inanmadığımızı için sonsuza kadar yakıyorsun. Aaaaaaa..... Ahhhh..... Aaaaaaa, vs. vs. vs... Kazanın başına gelip gelip gidiyorsun, bir gün iki gün üç gün, bir yıl, bin yıl, bir milyon yıl, bir trilyon tanrı yılı, ....... bitmiyor, bitmiyor, bitmiyor... Çığlıklar ve çığlıklar... bitmiyorlar. Zebaniler ilk isyan eden gurup olabilir, Melekler bile tanrım artık yeter, durdur şu vahşeti diyebilirler, Cennetlik kulların bile pedofiliye bir ara verip onlara verdiğin göğüsleri yeni tomurcuklanmış bakire hurilerin üzerinden kalkıp , bıyıkları yeni terlemiş yağız delikanlıların ( oğlan ! ) tuttukları şarap kadehinden bir yudum aldıktan sonra artık bu çığlıklar eşliğinde güzel sevişemiyoruz , yeteeerrrrr diye isyan edebilirler, yada senin kadar zalim değillerse bize merhamet edebilirler.

Kendine dikkat etmelisin, bize kabir meleklerini göndermeden önce bir daha düşün bence, İlk soru olan ''Rabbin kim?'' sorusuna öyle cevaplar veririz ki, özgür iradeye sahip olmayan ve kalpleri hep iyiliği emreden meleklerin bile kafir olabilirler ! Ah tanrım seni hep en son kitabınla eleştirdiğimin farkındayım, aslında bu kitabı senin göndermediğini biliyorum ama 32 yılımı bu kitapta yazan ve olmayan bir tanrıya ibadet ederek geçirdim, etrafım bu insanlarla dolu, kızgınım kendime ve her şeye , zaten sen herşeyi biliyorsun ama onlarda belki anlarlar diye bu minvalde gidiyorum, Avrupa'da olsam İncil üzerinden, İsrail'de olsam Tevrat üzerinden giderdim.

Haşa seni yargılamam , Seni kötülemem, saygısızlık bile yapmam, seni sevmem bile, sana tapmam,sana minnet duymam, itaat de etmem isyan da... Zira yoksun ortada, duyu organlarıma hitap etmiyorsun, ben senin için yok hükmündeysem, seni bulma eylemim senin için değersizse , acılarım ve ölümüm önemsizse sende benim için önemsizsin. Ha varsın ha yoksun, bir varsın bir yoksun, kah varsın kah yoksun, belki varsın belki yoksun, bir ihtimal olabilirsin, şöyle de olabilirsin, böylede olabilirsin, sonlu da olabilirsin sonsuz da olabilirsin, bizimle konuşuyor olabilirsin konuşmuyor yada hiç konuşmamış da olabilirsin, en kötüsü hiç ama hiç konuşmayacak da olabilirsin, bizi gerizekalı buluyor olabilirsin, senin için bir pire, asalak bir yaşam formu olabiliriz, esfel-i safilin de olabiliriz, eşreful halikin de olabiliriz, senin kulların / yaratıkların da olmayabiliriz, kullarının kullarının kullarının bilgisayar ortamında geliştirdiği bir Yaratma oyununda bir bit'lik değerimiz olabilir, smilasyon olabiliriz, gelişmiş bir uygarlığın başarısız bir tanrıcılık ve yaratma eyleminin sonucu bile olabiliriz, hasılı o kadar çok ihtimal var ki seninle ilgili, ben değilde senin seçmeni istiyorum artık. Kararını vermeli ve ne olduğunu söylemelisin. en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir, kurtar kendini şu belirsizlikten, yapma sen tanrısın dostum lütfen bizi bu kadar seçenek arasında bırakma, kararını ver ve gel, söz veriyorum bu küstah cümleleri bir daha kullanmam ve özür dilerim senden, ama sıkıldım artık ben gidiyorum. Hesap sormaya hakkın olmadığı için de sana bile haber vermeden.....

NASIL PARÇACIK OLDUM ? | 4

din, Dinden çıkış hikayesi, Allah din göndermedi mi?, islamiyet, Karmaşık, Hangi din?, Nasıl parçacık oldum 4, Allah var mı?, Kur'an'da yazan din, Emirler tanrıdan mı geldi?,
NASIL PARÇACIK OLDUM SON BÖLÜM

Koyu bir sünni iken izlediğim videolar ve okuduğum kitapların etkisi ile yaşadığım inanç serüvenini anlatmaya devam ediyorum ;

1 – Allah (cc) var, peygamberleri gerçekten göndermiş. Ancak insanlar dinleri değiştirmişler.

Yani bu durumda İslam ve peygamber var demek ki. Bize düşen dinimizi doğru şekilde öğrenmeye çalışmak ve tarihe ışık tutmak oluyor.

Burada kalmıştım..

2nci olasılık ise ;

2 – Allah (cc) var, peygamberde var ve gönderilen din şu anda Kuran’da yazan din . İşine geliyorsa uyarsın gelmiyorsa ateşe hazır ol !

Bu şık kafadan bir sürü hataları, yanlışları, çelişkileri barındırıyor zaten.
Zaten ben bu şık yüzünden bitip tükenmeyen arayışlara girdim ya!
Eliyorum bu olasılığı.

3 – Allah var, ancak hiçbir din göndermemiş. Bunların hepsi insanların uydurması.

Şimdi.. Bu konuda neler söylenebilir ?

Tevrat ve Kuran hemen hemen aynı emirleri veriyor. Ama Sümerlerde de benzer hikayeler ve emirler var. Hadi bunu da şöyle açıklayalım;
Zaten sizin bilmediğiniz bir sürü toplumlara da elçiler gönderilmiş ve hepsine aynı emirler bildirilmiş. Sümerler de bunlardan bir tanesi.

Peki tamam da, yer tanrısı ile gök tanrısı birleşip insanı  yarattı diye mi  bildirilmiş? Adamlar öyle yazmışlar tabletlere. İlahi bir emir olmuş olsaydı eğer, Tanrı tek derdi. Öyle demediğine göre bu emirler Tanrı tarafından gönderilmemiş olma ihtimali var.

Sümerler böyle, ancak Aztekler de ki durumu nasıl izah edebiliriz ?


Aztekler de anlatılan olaylar nedir peki ?
Maymuna dönüştürülenler,  ( Bakara: 65-66) ( NAHUI EHECATL )
Yağmurların her tarafı sele boğması  ( Nuh:25) ( NAHUI QUIAHUTIL ) + ( NAHUI  ATL )
Depremler sonucu dünyanın yok olması?  ( Mürselat:10) ( NAHUI OLLIN )
Bu adamlar birbirlerinden binlerce km uzaktalar ve 3-4 bin yıl fark var aralarında.

Yani bu mahallede ( Dünya ) oldum olası dilden dile dolaşan hep aynı hikayeler. Kuşaktan kuşağa aktarılmış bir şekilde.

Bu durumda aklıma şöyle bir şey geliyor ;

Tanrı gerçekten de dönem dönem emirler göndermiş ve her gönderim sonrası insanlar işin suyunu çıkarmışlar.

Ancak bir dakika!

Sümerler de olsun, Aztekleklerde olsun anlatılan efsaneler yaklaşık olarak örtüşüyor. Ama bu anlatılanlar yaşanan büyük olaylar. Fakat hukuk kuralları da örtüşüyor.
Örneğin Sümerler de darp suçunun karşılığı kısastır. Yani birisinin kolunu kırmışsan senin de kolun kırılır gibi.  Kuran’da da kısas hükmü var ; Eğer sen bir adamın kadını öldürmüşsen O’da senin kadınını öldürebilir veya sen diyet ödersin.
Kadının ne suçu var ? Bakış açısına göre kadın zaten mülkiyeti erkeğe bırakılmış canlı mal.
Ancak Sümerler de durum aynı.

Kadın o zamandan günümüze kadar sürekli mülkiyeti erkeğe verilmiş mal muamelesi görmüş toplumlar da.

Peki aldım bunu bir kenarda bekleteyim.  Ya ibadet ile ilgili emirler ? Onlar aynı mı?

İbadetler de benzerlik veya farklılık var mı bilemiyorum. Çünkü okuduğum tüm kaynaklar suç ve ceza karşılaştırması yapmışlar, ancak ibadet şekilleri konusunda bir açıklama veya belge niteliğinde bir doküman bulamadım.

Ancak şöyle bir sonuca vardım ;

Sümerler – Yahudiler – Müslümanlar  bu 3 seri hemen bir çok konuda birbiri ile örtüşen kanunlar,  ceza hukuku, sosyal hukuk  ve dini rivayetlere sahipler. Hristiyanlık bunlardan farklı bir yaklaşım sergiliyor.

Evet dostlar,
Ben rumuzumu “Karmaşık” olarak belirlerken aslında ruh halimi yansıtmak istedim.

Koyu bir sünni iken , sorgulayınca ve buna bağlı olarak araştırınca “şimdilik “ kaydıyla şu noktaya geldim ;
Yaratan var.. Kesinlikle var. Ve hayatımıza küçük dokunuşlarla katkıda bulunuyor.
Kutsal kitap içinde yaşadığımız evren.
Kutsal emirler ruhumuza doğarken işlenmiş doğrular ( Öldürme, sevgi göster, sev, paylaş, çalma, aldatma vb )

Bunun dışındaki kitaplar resmen tanrı tarafından gönderilmemiş olma ihtimali bende daha ağır basıyor. Belki bazı ayetler gerçekten de Tanrı tarafından gönderildi. Ancak bu temelin üzerine insanlar yüzlerce ayet ekleyip bozmuş olabilirler.
Bilemiyorum..

Başka bir yazıda görüşmek ve tartışmak ümidiyle özgür kalın.

Yazının Diğer Bölümleri

Yazan: Karmaşık

TANRI & ALLAH

TANRI NE DEMEK?
Bazı insanların içinden çıkamadığı bir soru var: Tanrı ne demek?

Tanrı, temel olarak her şeyi yarattığı, koruduğu ve kolladığı düşünülen yüce varlıktır. Din ve inanışlara göre farklı isim, güç ve cinsiyete sahip olabilir.

İlah, diğer adıyla Tanrı, özellikle tek tanrılı dinlere inananların evrenin tek yaratıcısı ve yöneteni olduğuna inanılan doğaüstü varlıktır. Aynı şekilde çok tanrılı inanışlarda da tanrı inancı vardır fakat bu inanışlarda ilahlar cinsiyet sahibidir. Erkek olanlarına tanrı, dişi olanlarına ise tanrıça dendiği gibi ilah-ilahe şeklinde de kullanılır. Fakat henoteistik ve monoteistik inançlarda tanrı kavramını tanımlamak için sadece tanrı sözcüğü kullanılırdı.

Antik metinlerden ve arkeolojik keşiflerden de görüldüğü üzere geçmişten bu güne sayısız tanrı ve tanrıça gelip geçmiştir. Bu yüzden tarih boyunca birçok teolog ve filozof metafizik ve din felsefesi alanlarında tanrı kavramı üzerine kafa yormuş, bu kavramı anlamaya çalışmıştır.

Dinbilimi önceleri tanrı kavramı 2 farklı şekilde kullanılmıştır. Bunlar monoteist (tek tanrılı) ve politeist (çok tanrılı) inanışlarda farklılık göstermiştir. Örneğin çok tanrılı inanışlardaki tanrıyı ifade etmek için tanrısal varlık anlamına gelen "Gottheit" kullanılırken tek tanrılı dinlerdeki tanrıyı ifade etmek için "Tanrı" ifadesi kullanılmıştır.

İngilizcede duyduğumuz God kelimesinin bu güne gelişi türlü serüvenler içerir. Cermenlerin Demir çağından sonra Teiwaz adında bir ortak tanrıya taptığı belgelerle sabittir. Tanrı "Gott" sözcüğünün kökeni çok eskilere dayanır ve sadece Cermen dilinde bulunan bir sözcük olarak karşımıza çıkar. Ortaçağ ve eski Almancada kullanılan "got", "gotisch", "guth" olarak tabir edilirken İngilizcede "god" , İsveç dilinde "gud" olarak yer alır.

Cermenlerin taptığı tanrının adı olan Teiwaz daha sonra Hint-Avrupa dillerinde Deiwoz olarak yer alır. Bu tanrının karşılığı ise Yunan mitolojisinde Zeus, Roma mitolojisinde Jüpiter, Vedik dillerinde Dyaus Pita ve eski Yunan kavimlerinin dillerinde "Dei-patyros" dur.

Tanrı sözcüğü Türkçedeki Tengriden gelmektedir. Bunu Orhun yazıtlarındaki "Tengri teg tengride bolmuş Türk Bilge Kağan..." ifadesinde görebiliyoruz. Tanrı, Tengri kelimesinin ise Arapça karşılığı Allah (el-ilah) tır.

Yani aklınızda tanrı kimdir yada nedir gibi sorular varsa, temel olarak yaratıcı ve ilahlar için kullanılan genel bir kavram olduğunu görebilirsiniz. Dolayısı ile tanrı kimdir sorusunun cevabı da değişklik gösterir, İslam'a göre Allah, Museviliğe göre RAB, Bahailiğe göre Baha'dır.


ALLAH NE DEMEK?
Bu soruyu garip bulanlarınız olabilir fakat aslında çok makul bir sorudur çünkü kişi inandığı yada inanmayı düşündüğü dini, o dinin yaratıcısını, dolayısı ile de yaratıcısının adının anlamını bilmek ister. O yüzden farklı başlıklar altında Allah ne demek? sorusuna cevap vereceğim.

Öncelikle bilmenizi isterim ki Kur'an'da Allah diye bir kelime yoktur. Doğrusu Ellah'tır ve El-İlah'tan gelir. Ülkemizde Allah şeklinde söylenmesinin sebebi ise (nadiren bazı din adamlarının namaz sırasında Ellahuekber dediğini duyabilirsiniz) Lafza-i celalin Lamlarının kalın okunmasını sağlamaya yöneliktir. Yani ismin azametine uygun olması için Allah diye okunarak oradaki E, A'ya dönüştürülür denerek konunun üstü kapatılır ama bu gerçekte islam tanrısının adının El-ilah olduğunu değiştirmez.

ALLAH KİMDİR?
Allah kimdir, kökeni nedir? gibi sorular gelebiliyor çoğu zaman, şimdi bu konuya açıklık getireyim.

Dil bilimcilere göre de Allah ismi Al-ilah (El-İlah) tan türemiş ve zaman içerisinde El İlah birleşik şekilde söylenmeye başlanmış ve son olarak Allah şeklini almıştır.

Allah'a putperest Arapların çok tanrılı dinlerinin tanrılardan biri olarak tapınıldığına dair hiçbir kuşku yoktur. İslam öncesi Araplar putperest yani pagan inancına sahiplerdi ve Kabe'de bulundurdukları 360 puta tapıyorlardı. Fakat tıpkı diğer coğrafyalarda olduğu gibi Arapların tanrılarının da aralarında bir hiyerarşi, rütbe-makam farkı vardı. En güçlüleri ve baş putları, dünyayı yarattığına, havadan yağmuru indiren, yerden dane çıkardığına ve Kabe'nin efendisi olduğuna inandıkları Al-ilah (El-ilah) idi ve onu diğerlerinden daha yüksekte tutuyorlardı. Bu baş tanrılarının ise El-Lat, El-Uzza, El-Manat isminde 3 kızı bulunmaktaydı.

Muhammed doğmadan önce Mekke'de Allah'a zaten ibadet edildiğini söylemiştim. Muhammed, Mekke'nin zaten tanıdık olduğu bir tanrıyı ilan ettiği için pagan Araplar Muhammed'i ibadet ettiklerinden daha farklı bir Allah'ı vaaz etmekten asla suçlamadılar. Diğer tanrılarına dil uzatıyor olsa da baş tanrı olan Allah (Al-ilah) aynıydı.

Kureyş'teki adı Al-ilah olsa da ay tanrısı olan Al-ilah'a bazı toplumlar "Sin" ve "Hubal" isimleri ile tapıyorlardı. MÖ 800'lü yıllarda "Al-ilah'ın Evi" olarak anılmaya başlayan Kabe İslamiyetten önceleri de vardı ve putperestlerin Al-ilah'a taptıkları bir ibadethaneydi. Bu Al-ilah ismi İslam öncesi Arap şairlerinin şiirlerinde sıkça kullanılmıştır.

ARAP PAGANİZM'İNDE ALLAH KAVRAMI
Bu maddelerle eski Arap halkının gözünden şu soruyu cevaplayacağım: Allah ne demek?
1) Allah dünyanın yaratıcısıdır.
2) Yağmuru yağdıran odur.
3) Yer yüzündeki tüm canlıların yaşamasını o sağlar.
4) O, en kutsal yeminlere önderlik eden kişidir.
5) O sonsuz ve uludur.
6) Son olarak, Allah Kabe'nin sahibidir.

İslamda "Allah'tan başka tanrı yoktur" sözü sıkça geçer çünkü Muhammed'den önce de Al-ilah adlı puta zaten tapıyorlardı fakat Muhammed diğer tüm putları yıkarak baş tanrı olan Allah'ı tek ilah ilan edip bu sözü söylemişti. Muhammed'in öz babasının adının Allah'ın kölesi-Allah'ın kulu anlamına geldiğini unutmayın (Abdullah). Babası İslam öncesinde yaşayan biriydi ve doğal olarak bu isim ona putperest Araplar tarafından verilmişti. Daha İslamiyet yokken babasının Allah'ın kulu anlamına gelen bir ada sahip olması, İslam öncesi Arapların zaten Allah adında bir tanrıya (Al-ilah adlı put) taptıklarının en büyük kanıtlarındandır. Kur'an'daki birçok bölümde Muhammed'in seçtiği bu baş putu tek ilah olarak ilan etmeye çalıştığı görülür. İlaveten, Allah adı İslamiyet öncesindeki Arapça arkeolojik ve edebi eserlerinde de açıkça göze çarpmaktadır. Dolayısı ile aslında Allah kimdir? sorusunun cevabı görmek isteyenler için açıktır. Tüm diğer dinlerin tanrıları gibi Allah da insan ürünü bir tanrıdır.

İslam öncesi şiirlerde Allah adının geçmesi, daha İslamiyet yokken Muhammed'in babasının adının "Allah'ın kulu" olması, Kabe'nin yine İslam henüz yokken tıpkı şimdiki gibi onun evi olması ve içerideki en güçlü tanrının o olarak görülmesi, İslam devletlerinin tarihten bu güne kadar bayraklarında ay sembolü kullanması, cami minarelerinin tepesinde "ay" sembolü olmasının kökeni de ay tanrısı Allah'tır ("Maalesef kimse cami minarelerinin ucundaki sembol neden ay?" diye sormuyor).


TANRI MI ALLAH MI?
Tanrı, tepedeki bir yaratıcı, yönetici güçtür. Dinden dine göre ise sadece adı, bazı özellikleri ve ona olan inanç değişse de, farklı isimleri olan ilahlar da neticede tanrıdır.
Örneğin: Tengri, Baha, Vaheguru, Ahura Mazda, Allah, Zeus, YHWH, İsa vb.

Yani Tanrı mı Allah mı? demeden önce şunları bilmek gerekir. Allah bir dine ait (İslamiyet) tanrının ismidir, Tanrı ise hem Türkçedir, hemde özel bir dine ait değil, genel bir kavramdır. Dolayısı ile Allah'ta Tanrıdır, tıpkı Zeus gibi, Ahura Mazda gibi.

Eğer söylem olarak Tanrı mı Allah mı daha doğru derseniz, mantıken Türkçe olanı seçmek daha doğrudur ama maalesef tamamen arap sevici bir halk olup kendi kimliğimizi kaybettiğimiz için (Türkler ve Kürtler) Tanrı kelimesini kullanmak bile diğerleri tarafından farklı algılanabiliyor. O yüzden hiç Allah yerine Tanrı diyen müslüman göremezsiniz.

Fakat eğer bir dine inanmadığınız halde, Tanrı gibi genel bir kavramı kullanmak yerine Allah, Rab vb. kelimeler kullanırsanız biraz tuhaf olacaktır, çünkü onlar bir dine ait olan tanrıların isimleridir. Tanrı ise geneldir ve Türkçedir.

ALLAH VAR MI?
Bir yaratıcı var mı yok mu bilemem, neticede bu henüz bilimin ıspatlayabileceği bir durum değil, ister istemez bir yerden sonra "inanmak" yada "inanmamak" kişinin kendinde bitiyor. Fakat önemli olan şu, eğer inanacaksan bile Allah'ın, YHWH'nin, Ahura Mazda'nın yada hangi tanrıya inanacaksan onun kökenlerini araştırıp üzerinde düşünmen gerekir, yoksa uydurma, insan ürünü bir tanrıya inanıp inanmadığını bilemezsin.

Yani Allah var mı? demeden önce yukarıda yazdığım onca yazıda Allah'ın aslında diğer tanrılar gibi insan ürünü olduğunu, zaten İslamiyet yokken bile ay tanrısı olarak insanların taptığı bir put olduğunu, bazı yerlerde ona "Sin" adıyla tapıldığını tekrar hatırlamalısınız.

Eğer Allah gerçekten var olsaydı aynı isimde bir put Kabe'de hiç var olmuş olmamalıydı.
Eğer Allah varsa, daha önce putların evi olan ve bir put olan Al-ilah'ın evi olan Kabe, Allah'ın da evi olamazdı. Çünkü putların evi olan bir mekanı kendine uygun göremezdi.
Eğer Allah var olsaydı bir yandan putları ve onlara tapanları lanetlerken diğer yandan lanetlediği putlardan biriyle aynı ismi, aynı mekanı (Kabe) hatta aynı sembolü (ay) paylaşmazdı.
Eğer Allah gerçek olsaydı:
Spermin kaburgalar arasından değil testislerden geldiğini,
Anne karnındaki bebeğin önce iskeletinin oluşup daha sonra onu etin sardığını,
Güneşin akşamları çamura batıp gündüz yeniden çıktığını,
Dünyanın düz olduğunu ve bunlar gibi yüzlerce yanlış bilgiyi vermezdi. Çünkü İslamiyete göre Allah hatalardan uzaktır, hata yapamaz.

Son olarak eğer Allah varsa bir insanı sınava tabi tutmak için bir bebeğin dünyaya gelmesini sağlayıp, sonra da sırf o bebeğin ailesini ve ona tecavüz edip boğacak olan adamı "sınava tutacak" diye bu olayın yaşanmasına müsade etmez, "merhametliyim" derken diğer yandan birini sınamak için ufacık çocukları "test aracı" olarak kullanmazdı (burada çocuğu boğan, ona tecavüz eden sınava tabi tutuluyorda, işkenceyi gören çocuk neye tabi tutuluyor? hiçbirşeye...)

Hristiyanlıkta her insanın günahkar olarak doğması, İsa'nın insanların işleyeceği günahlar yüzünden çile çekmiş olması inancı vardır, Allah'ın bu sınav olayı, tıpkı Hristiyanların bu günah olayı kadar mantıksız ve saçma...

Uzun lafın kısası, Allah mitolojik bir tanrıdır, tıpkı Poseidon, Zeus, Agni, Magnus, Odin vb. tanrılar gibi. He ama bir yaratıcı, bir tanrı var mıdır? İşte onun cevabı sende biter, çünkü kişiden kişiye bu sorunun cevabı değişiklik gösterecektir, önemli olan bu soruya cevap ararken hiçbir zaman bilim ve mantıktan kopmamaktır.

Konuyla ilgili olarak okumanızı tavsiye ettiğim makaleler:
Al-ilah
İslamiyet Öncesi Allah'ın Kökeni
Muhammed'in Babası Abdullah
Allah Sözcüğünün Kaynağı ve Akademisyenler
İslam Dininin Babildeki Kökenleri
Modern Putperestler
Hilal ve Yıldızın Tarihi

Kaynaklar: Orhun Yazıtları  |  Who Is This Allah?, G. J. O. Moshay, 1994, p 138, A Restatement of The History of Islam & Muslims, Sayed A. A. Razwy, Muslim, The State of Religion in Pre-Islamic Arabia, p19-20 1997,First encyclopedia of İslam, 1987, Islam, p. 587-591  |  God and Man in the Quran, Toshihiko Izutsu, Chapter 4: Allah, p96-119, 1980  |  A Guide to the contents of Quran Faruq Sherif, Reading, 1995, pgs. 21-22  |  Encyclopedia of Islam, eds. Lewis, Menage, Pellat, Schacht; Leiden: E.J.Brill, 1971, III:1093  |  İslam Muhammed and his religion, Arthur Jeffery, 1958, p 85,Muhammad at Mecca, W. Montgomery Watt, 1953, p 23-29  |  http://beyt-nahreyn.com/?p=318  |  https://www.etimolojiturkce.com/kelime/Allah  |  God and Man in The Koran, Toshihiko Izutsu, Chapter 4: Allah, p96-119, 1980  |  The Call of The Minaret, Kenneth Cragg, 1956, 35-41

Yazan: A.Kara

ATEİST OLMA HİKAYEM

sizden gelenler, din, Ateist olma hikayem, Neden Ateist oldum?, Nasıl Ateist oldum?, Allah var mı?, Vicdan ve akıl, ateizm,
20 yıl dini bütün bir ailede yaşadım. Her kuralın mantığını sorgularım bu yüzden kuranı da hocaların tefsirlerine göre yorumlayarak anlamlandırmıştım. 2009 yılında hac vazifem sırasında alışveriş yaptığımız kabenin arka sokaklarında 1 adam karısını ve yaklaşık 2 yaşlarındaki çocuğunu tekme tokat eve sokmaya çalışıyordu.

Kilometrelerce uzaktan biz bu kabeye hiza durup namaz kılıyorken adam kabenin arkasında zulüm ediyor?? 2 yaşındaki bebenin imtihanı ne olabilir? Üstelik kimse kimsenin günahını yüklenmez diye ayet varken...?

Üniversitemdeki ilahiyat bölümü doçentinin konuşmalarından dinden uzak olduğunu anladım. O yıllarda hala var olan ablaların arasına karışıp sohbetlere gittik ve bende yeni yeni oluşmaya başlayan soru işaretlerini hocaya sordum.Yüzündeki gülümsemeyi unutamıyorum.Bana sorgulamaya devam et dedi.

Üni. kütüphanesinden bulduğum dinler tarihi, tevrat, incil, kuran hadis kitaplarını....Tarih ve arkeoloji bölümünden bulduğum sümer tarihi,sümer tabletleri,gılgamış,mezapotamya ve eski mısır uygarlıkları,fen bölümünden bulduğum kozmoloji ve astrofizik yayınları ,deneyler....felsefeden görüşler....kısacası sorularım cevaplarını sadece kuranda değil her yerde aradım....Ama bulduğum tek şey şuydu...İnanmak istediğim için inanıyordum ve korkuyordum...O korkuyu küçüklükten sokmuşlar içimize ya yanacağız çünkü....:/

Kuranı sübyan okulunda ezberlemeye başlamıştım...30 yaşına kadarda bir çok mevlütte ve gecelerde...Perşembe kuranlarında onlarca kez hatmettim.


Teker teker ayetleri okuyup genel durumla bağlantı kurmaya çalışınca o bağın aslında hiç olmadığını fark edip dinden çıktım...Dinler tarihindeki tüm dinler insanların kendi istekleri doğrultusunda uydurup yaydığı inanç zincirlerinden başka bir şey değildi....Dinden çıkacak mıyım korkusuyla ayetleri telaşla değiştirmeye çalışan bir sürü insan türemişti...Bir ayetin anlamını 10 farklı çeşit söylüyorlarda hangisi doğruydu? Çelişkiler dalga dalga yayıldı...Kimse ne söyleyeceğini bilemez durumdaydı...

Ve düşündüm...Peki allah? O var mı?

Burada devreye vicdanım girdi...Bana öğretilen allah sonsuz kudret sahibi,sonsuz merhametli,affedici,hoşgörülü...Esmai Hüsnanın bütün sıfatlarına uygundu...Ama olamazdı...

Dünyadaki sınav adı altındaki gidişatta allahın görevi hiç yoktu...Hiç müdahale yoktu...Ama kuranda savaşlara müdahale etmişti...yardımcı olmuştu...

Bunda bir terslik olduğu apaçık ortadaydı...Bir yaratıcının var olamayacağı gerçeği her gün gelen tecavüz taciz haberleriyle yüzüme tokat gibi çarptı...Şeytanla pazarlık yapması...Yakacağını bildiği insanları yaratması....ve bir çok neden bu gerçekle yüzleşmem gerektiğini bana kanıtladı...

Dinden çıkmamak için çok çaba sarfettim çünkü 20 yılımın tamamen bir yalandan ibaret geçtiğini bilmek beni üzmüştü...

Yaşayacak zamanım kaldıysa bunu sonuna kadar değerlendireceğime kendime söz verdim...Çalışıyorum çabalıyorum baş etmeye çalışıyorum ama allah demiyorum çünkü allah diyip el açtığım zamanlarda zaten beni hiç duymamıştı...
Gerçeklerle yüzleşmeniz dileğiyle.....

SİZDEN GELENLER | Yazan: Ozberk Kas

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

ALLAH'IN VARLIĞI NEDEN SORGULANMASIN?

din, sizden gelenler, islamiyet, 16 yaşında deist,Gençler artık daha akıllı,Çocuklar daha akıllı,Çocuklar din masallarına inanmıyor,Allah neden tehdit ediyor?,Allah, Allah var mı?, Cennet cehennem
Merhaba, bu hesabı gerçek düşüncelerimi uyandırmak için açtım sitenizdeki çoğu yazıyı takip ediyorum özellikle A.Kara isimli yazarın yazıları. Umarım mesajımı okursunuz. Ben 16 yaşındayım ve malum çoğunluğun Müslüman ve yobaz olduğu bir ülkede yaşıyoruz Daha 12'li yaşlarımda başladı dinle ilgili aklımdaki sorular. Tabi o zamanlar saçmalama diyordum kendime Allah'ın varlığı sorgulanmaz. Sonuçta ailem Müslümandı ve her yaz kur-an kurslarına gönderiliyordum. Sorgulamak ne demek bilmiyordum. Şeytan yapıyor diyordum sonuçta daha küçüktüm.

Ama geçen sene sorgulamayı öğrendim bana bunu yapmamı babam söyledi. Bizi sürekli kur-an kursuna yolladığı için pişman olduğunu fark ettim. Ama ben yinede sorgulayacak kadar cesur değildim. Bir gün babam bana dedi ki ''düşünsene cennet ve cehennemle tehdit eden bir yaratıcımız var. Nerede merhamet?'' Bunu dediğinden beri sorguluyorum. Dinin/dinlerin ne kadar zorlama olduğunu düşünüyorum.

Eğer kaderimiz belliyse neden sınava tabii tutuluyoruz? Ya da neden şeytan var? Çünkü zaten kaderimiz belliymiş ya. İnsanlar her yaptığı kötü şeyi şeytana yüklüyor. Ay şeytan beni kandırdı falan diye. Yahu senin kendi iraden var neden b-ku şeytana atıyorsun?? Ve her şeyden önce, benim ibadet ettiğim, küçüklüğümdeki bütün masumluğumla dua ettiğim yaratıcım bu kadar zalim olamaz. Kullarını çok sevdiğini söyleyip onları cehennemle tehdit edemez. Bunu eğlence haline getiremez.


İnsanlar her şeyi Allah için yapıyorlar iyiliği, kötülüğü halbuki kendin için yap iyilik yapmak için yap demi yani. Benim dinden soğumamın bir nedeni de geçen sene bir öğretmenim vardı. Adam kafayı yemiş. Müslüman olmayanlara sövüyor. Hatta kızlarla erkekler aynı okulda okuyamaz bulunamaz diyor. Ama kendi kızına baksak nerelerde okuyor... Sırf o adam yüzünden okulumu değiştirdim. Birde dinde zorlama yok diyorlar. Ve tabi ki 16 yaşımda olduğum için okuldakilerle iletişimim var. Hani bir kişiye düşüncelerimi söylesem yüzüme bakmayacaklar ve her yere yayılacak. Utanılacak bir şey de değil tabi, bence onlar utanmalı. Ama yinede insanı sinir ediyor.

Din hocama geçen ay bir soru yönelttim ve hoca cevap bile vermedi dediği tek şey '' sen İslam'a inanmak zorundasın. Allah sorgulanamaz'' gülmeden edemedim be. Tabi ondan sonra dedim "inanmıyorum". Okuldakiler şimdi bana iğrenç gözlerle bakıyor ama umurumda değil!! Ben deistim. Bunu çok fazla düşünerek kararlaştırdım ve asla onları umursamıyorum.

Ama bazıları diyor ki SEN MÜSLÜMAN DEĞİLSİN SANA YALAN SÖYLEMEK GÜNAH OLMAZ ya her şeyden önce karşındaki insan demi?? Kimse insan olarak bakmıyor kafayı yiyecem artık. Geçen günde gelmiş birisiyle konuşuyordum "gülmekten ölücem şimdi" dedim ve dediği şey ''SEN KIYAMETE İNANMIYORSUN Kİ'' ya kardeşim ne alaka şimdi bu demi? "Ben gülmekten ölmek diyorum" illa bir yerden laf çakacak ya saçmalıyorlar. Bu yazıyı şuan yazıyorum ve ilk defa birine düşüncelerimi yazdım o yüzden gerginim de ama rahatlamış hissediyorum sonuçta kaç yıllık birikim var:))

Şuan yazını okudum ve yayınladım, sana diyebileceğim tek şey "keşke bende senin yaşındayken bunları görebilecek vizyona sahip olsaydım, dinden daha erken kurtulurdum." A.Kara

SİZDEN GELENLER | Yazan: İsimsiz (Facebook profili dondurulmuş veya silinmiş)

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)
NOT: Ayrıca sitemizde yazar olmak için de bize mail atabilirsiniz. Sitemizde yazarlara özel kategoriler açılacaktır.

KANIT EKSİKLİĞİ VE ATEİZM

Ateist olmak, Ateist olmanın sebepleri, ateizm, din, A, Ateist olma nedenleri, Ateist olmak, Tanrıya dair kanıt eksikliği, Ateizm varsayımı, Ateizm olasılık hukuku, din ve mitoloji, Allah var mı?,
İnsanların Ateist olmasının çeşitli sebepleri vardır, bu sebeplerden biri de "KANIT EKSİKLİĞİ"dir.

Olasılık Hukuku
“Bir şeye yetersiz delile dayanarak inanmak, herkes için, her zaman ve her yerde yanlıştır.
WK Clifford (1879)

Birçok kişi ateisttir, çünkü Tanrı'nın varlığı için hiçbir kanıt bulunmadığını düşünmektedir - ya da en azından güvenilir bir kanıt yoktur. Bir kişinin yalnızca iyi kanıtları olan şeylere inanması gerektiğini savunurlar.
Bir filozofun ateizm varsayımından hareket ettiği söyleyebilir.

Ateizm varsayımı
Bu, Tanrı'nın var olup olmadığı tartışmasına nereden başlanacağı ile ilgili bir tartışmadır.
Bu varsayım, Tanrı'nın var olmadığını varsayarak, Tanrının var olduğunun ispatlanmasının Tanrı'ya inananlara yüklenmiş olduğunu söyler.

Bu konuda bir yazı yazan filozof Anthony Flew şöyle demiştir:
"Eğer bir Tanrı'nın var olduğu tespit edilirse, bunun gerçekten olduğuna inanmak için iyi gerekçelere sahip olmalıyız."
Bazı gerekçeler üretilene kadar, inanmak için tam anlamıyla hiçbir sebebimiz yoktur; ve bu durumda, makul duruş yalnızca olumsuz ateist ya da agnostik olmaktır. 
Dolayısıyla ispatın onayı önerme üzerinde durmak zorundadır.

Yazan: Anu