HABERLER
Dini Haber
Buhari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Buhari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İMAM BUHARİ KİMDİR?

Buhari kimdir?, İmam Buhari, Buhari, Buhari hadislerinin sahibi, İmam Buhari kimdir?, Buhari'nin hayatı?, din, islamiyet, A, Kur'an'dan sonra en güvenilir kaynak,
İMAM BUHARİ KİMDİR? (MUHAMMAD AL BUKHARİ)
İmam Buhari , Sahih El-Buhari adlı Hadis kitaplarının koleksiyoncusudur. Bu hadisler ise Müslümanlar arasında en güvenilir olarak kabul edilenlerin başında gelir (Çok sıkışınca yada işlerine gelmediğinde Buhari hadislerini de inkar ediyorlar ya, neyse).

BUHARİ'NİN GENÇLİĞİ
MS. 20 Temmuz 810 yılında Özbekistan'da doğdu. Babası İsmail İbn İbrahim büyük bir Muhaddith'di (Hadisleri birlikte toplayan kişi), Hadislerin bilgisini babasından alıyordu. Çocukken babası vefat etti ve henüz çok gençken körleşti. Bir çok tedavi yapıldı ama gözlerine hiçbir şey olmadı.
İnanışa göre annesi adil bir kadındı ve oğlunun gözleri için Allah'a yalvarırdı. Bir gün Allah dualarını kabul etti.

Annesinin anlattıklarına göre İbrahim peygamber onun rüyasına geldi ve “Allah dualarınızı kabul etti ve oğlunun görme yeteneği geri geldi” dedi. O sabah İmam Buhari uyandığında her şeyi çok net görebiliyordu.
(Milyonlarca Müslümanın benzer sıkıntıları var, sabah akşam dua ediyorlar, ne hikmetse Allah onlara yardım etmiyor, daha doğrusu teknoloji geliştiğinden beri ne hikmetse hiç "mucize" gerçekleşmiyor.)

EĞİTİMİ
İnanışa göre 10 yaşına gelindiğinde, Allah hadislere olan ilgisi ile yüreğini aydınlatmıştır, bu nedenle Hadislerin incelenmesi için, Buhara kentindeki Hadis derslerine girmiştir. 16 yaşına geldiğinde o kadar uzman olmuştu ki kendi öğretmenleri ondan düzeltme alıyordu. 16 yaşında iken İmam Ebu Hanife ve diğer İslam alimleri tarafından bütün Ahadit kitaplarını öğrendi ve ezberledi.

HAC GÖREVİ
Anne ve Büyük erkek kardeşi eşliğinde Hac onun üzerine Mescit-i Nebevi'yi ziyaret ettiler, erkek kardeşi ve annesi geri geldi ama daha fazla çalışma için orada kaldı. Hadisleri derlemeye başladığı sırada 18 yaşındaydı. Muhammed'in mezarının önünde ay ışığında otururdu. Muhammed İbn Yusuf Al Furyabi hadis toplamaya başladığında “İmam Buhari'nin sakalı bile yoktu” diye yazmıştır.


İMAM BUHARİ VE SAHİH EL-BUHARİ
İslam alimleri Sahih El-Buhari'yi “Kur'an-ı Kerimden Sonra En Güvenilir Kitap” olarak adlandırdı. Sahih Al-Buhari, İslam'daki 6 büyük Hadis kitabından biridir. Sahih Al-Buhari, Sahih bir Müslüman için en özgün ve güvenilir hadis kitabıdır. Sahih Al-Buhari'de yaklaşık 600.000 anlatı toplanmıştır ve 7,275 hadis vardır.

İmam Buhari'nin sadece bir çocukken bile 2.000 hadisi ezberlediğine inanılmaktadır. Sahih Al-Buhari'nin ışığında 9 bin kişiyi eğitmiştir.

Ve bugün, dünya çapında milyarlarca Müslüman, bu kitabı şüphelerini gidermek için güvenilir bir kaynak olarak kullanıyorlar fakat maalesef Kur'an'dan sonra en güvenilir kabul edilen, çoğu ibadetin bile yapılışında kaynak olan bu kitaptaki hadislerden kafalarına yatmayan, düşünceleri ile örtüşmeyenleri göz ardı edip "ne bileyim doğru mu?" diyorlar.

BUHARİ'NİN ÖLÜMÜ
Anlatılanlara göre son gecesinde 62 yaşındaydı. İnsanlar onun hakkında iki farklı görüşe sahip olunca Allah'a dua etti ve dua ettikten sonra yatağına uzanarak vefat etti.

İmam Al-Buhari Hakkında Kısa Maddeler:
  • Sahih Al-Buhari kitabındaki Hadislerin koleksiyoncusudur.
  • Genç yaşta kör kaldığına ama annesinin dualarından sonra Allah'ın ona gözlerini geri verdiğine inanılır.
  • 16 yaşında iken İmam Ebu Hanife de dahil, diğer alimlerin tüm hadislerini ezberlemişti.
  • Öğretmenleri ondan hadis düzeltilmeleri alıyordu.
  • 18 yaşına geldiğinde Hadis toplamaya başladı.
  • Çocukken 2.000 hadis ezberlediği söylenmektedir.
  • Babası İsmail İbn İbrahim, büyük bir Muhaddith idi.
  • Sahih el-Buhari, 600.000 Anlatı koleksiyonu içeren bir kitaptır ve bu kitapta neredeyse 7,275 hadis vardır.
  • 62 yaşında iken Semerkant'ta ölmüştür.

Yazan & Derleyen: A.Kara

ALAK SURESİNİ KİM YAZDI? YAZDIRDI?

Yazan: Demon Product

Bu yazıda soruları soracak ama cevaplarını bulmayacağız. Öncelikle hiçbir otorite veya uzmanın –İslami otoriteler de dahil olmak üzere- ittifak edemedikleri hususlarda bir cevap sunabilmek elbette haddim değil. Hemen her İslami kesim, coğrafya, mezhep, tarikat, cemaat, oluşum, grup vs. kendi cevabını oluşturmuş. Yani her inananın kendine göre bu sorulara cevabı var; ancak, bu cevapları bir diğer kabul etmiyor. Onlara göre cevap daha farklı. Madem Allah’ın kitabı ve kelamı “Hiç Şüphesiz açık ve seçik”, nasıl oluyor da anlam ve kavram karmaşaları arasında boğulup gidiliyor? Ülkemizdeki İlahiyatçılar dahi farklı bir notadan cevap veriyor. Bu cevaplar verilirken diğerleri bilgisizlik ve yetersizlik ile suçlanıyor. Özellikle hiçbir Kurani bilgiye sahip olmayan, Arapça tek bir kelime dahi bilmeyen, tefsir-fıkıh-kelam-hadis gibi unsurları sadece bazı kitaplardan ve internetten öğrenen kimi felsefeci ve sosyologlar, insanların-toplumumuzun bu konudaki eksikliğini ve çelişkilerini tatmin ederek kapatmak adına saçma sapan yorumlar ile medya önünde açıklama yapmakta ve kendilerini otorite ilan edebilmektedirler. Hatta akademik ünvanlı bu kişiler bağlı oldukları saygın Üniversitelerin bile adlarını bu şekilde lekelemekten geri kalmamaktadırlar. Maalesef toplumumuz, bu insanların isim ve soy isimlerinin önünde yer alan akademik unvanlara saygıdan ötürü sunulan yanlış ve çarpık bilgileri kabul etmekte, bunları İslami kabul ederek kendi vicdan ve beyinlerinde tatmin olmaktadırlar. Bu şahısların para kazanmak ve toplumda haksız yer edinme adına yaptıkları bu çalışmaları maalesef ibretle izlemekteyiz.

Sayın Celal ŞENGÖR Hocamızın ülkemiz üniversitelerinin eğitim kalitesini ve evrensel niteliklerini olumsuz anlamda sorgulamada ne denli haklı olduğunu bu noktada anlayabiliyoruz.

Konumuza dönecek olursak hiçbir İslami kaynakta üzerinde uzlaşılamadığı (ki bu noktada herkes kendi hocaları ve bilgileri doğrultusunda bu yazıya reddiye geliştirecek ve küfürleri sıralayacak) soruları soracağız.

Öncelikle Alak Suresi ile küçük temel bilgilerimizi tazeleyelim. Alak Suresi Kuranı Kerimde geçen 96. Suredir ve 19 ayetten oluşur. Mekke döneminde inmiştir. Bu surenin ilk 5 ayeti ilk inen ayetlerdir.
  1. Yaratan Rabbinin adıyla oku!
  2. İnsanı bir alaktan (kan pıhtısından) yarattı! 
  3. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
  4. O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
  5. İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
İslami kaynaklara bakıldığında bilgi şu şekildedir, İslam peygamberi Muhammed, Hıra dağında Ramazan ayının 27. gecesi “İnzivada yaratıcısını ve ibadetini İbrahim’i bir şekilde” düşünürken/yaparken tan yeri ağarmasından hemen önce bir Nur’un geldiğini görür. Bu noktadan sonrasını İslami bilgilere ters düşmemek adına hadislerden bakalım:

"Melek bana okumamı emretti. Kendisine okuma bilmediğimi söyledim. Beni kollarının arasına alıp kuvvetle sıktı; sonra 'Oku!' dedi. Ben yine, 'Okuma bilmem.' dedim. Beni tekrar kollarımn arasına aldı, kuvvetle sıktı ve 'Oku!' diye tekrar etti. Ben yine 'Okuma bilmem.' dedim. Üçüncü defa kollarının arasına alıp daha kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve şöyle dedi:

'Yaratan rabbinin adıyla oku; O, insanı alaktan yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretmiştir.'
 (bk. Buhârî, Bed'ü'I-vahy, 3; Müslim, İmân, 252)

Bu noktaya kadar verilen bilgilerde hangi inanca sahip olursanız olun –hatta inançsız dahi olsanız- herkes ittifak eder. Yani inanmayan bir kişi dahi, “Evet İslami hikâyeler bunu anlatıyor” der. İnanlar için zaten sorun yok. Özellikle ülkemizde yaygın olan Sünni İslamiyet ışığında bu bilgiler tartışmasızdır.

Şimdi bu noktadan sonra bazı soru işaretleri aklımıza geliyor. Sadece Alak Suresinin ilk inen 5 ayeti üzerine yöneleceğiz:
  • Cebrail “Oku!” demesine rağmen peygamber “Okuma Bilmiyorum!” diye cevap vermiştir. Arapça “Ikra” kelimesi Oku, yani gördüğün yazılı bir objeyi oku manası taşır. Cümle içerisinden aldığı yere göre anlamı değişmez. Mecaz anlam taşımaz. Önüne yazılı bir metin mi gelmiştir? . Bu durumda vahiy katiplerine ne ihtiyaç var? Neden bazı ilahiyatçılar ve İslami görüşler buradaki oku kelimesine “kalbinden geçeni oku” manası yüklemeye çalışmışlardır? Yoksa onlara da mı çelişkili gelen bir husus vardır? Madem önüne gelen yazılı bir metin yok, yani vahiy sözlü, o halde neyi okuması istenmektedir?
  • Madem vahiy yazılı metin olarak gelebiliyor, bunlara neden sahip değiliz?
  • Madem Cebrail O’ nu sıktıktan sonra peygamber okumaya başladı, Neden vahiy katiplerine ihtiyaç duydu? Okuma bilen bir insan doğal olarak aynı anda yazma yeteneğine de sahip olmuyor mu? Okuma bilirken yazma bilmeyen kaç insan var?
  • Melekler madem nurdan varlıklar, Meleğin sıkmak için kolları nasıl oluyor?
  • Melek peygambere “Oku!” derken neden kolları arasında sıkıyor? Neden fiziki baskı uyguluyor? Allah’ ın inayeti ve izni ile Peygamber okuyamaz mı?
  • “İnsanı Alaktan Yarattı” derken Alak ne? Embriyo mu? Kan pıhtısı mı? Kan mı? Askıda bir unsur mu ne? Hiç yaratıcı kelamı eksik ya da yoruma açık olur mu? Neden her İslami kesim farklı konuşuyor? Neden anlamlar farklı? Bu da mı Yahudilerin bir oyunu?
  • Allah insanı kan pıhtısından mı yarattı? Bu durum Biyoloji ve Bilim ile ters düşmüyor mu? İnsan kan pıhtısından değil, sperm ve yumurtanın bir araya gelmesi ile oluşuyor. Bunların birleşimi hiçbir zaman kan pıhtısı olmuyor. Madem bu “Alak” kan pıhtısı anlamına geliyor, neden daha birçok anlam daha yüklenmeye çalışılıyor? Allah kelamı hiç değişir mi? Değiştirilir mi? Değiştirilmesi teklif edilir mi?
  • Alak ilk medeniyetlerde kan pıhtısı olarak değerlendiriliyor iken neden daha sonra medeniyetin ilerlemesi ile Embriyo olarak değerlendirdi? Yaratılanlar yaratıcıdan daha mı bilgili ki onun kelamına devamlı yorum geliştiriyorlar? Neden bazıları ısrarla Embriyo kelimesini reddederek Kan Pıhtısı anlamında ısrar ediyor? Kimileri yanlış mı inanıyor? Kimler, hangi mezhepler ya da fraksiyonlar yanlış inanıyor? Madem Allah dilediğine iman veriyor, neden insanlar yanlış inanıyor? Allah neden düzeltmiyor?
  • “Ki O, kalem ile öğretti.” Ayetinden ne anlayacağız? Sadece kalem ile mi öğretim yapılıyor? Geçmiş jenerasyonlarda kalem yoktu? “Kalem ile öğretti” cümlesinde geçen kalem ilk çağlarda yoktu? Kalem yokken insanlar ilahi dinden bağımsız mı yaşıyordu? Gelecekte belki kalem kullanılmayacak, o halde kalem istisnasız tek eğitim ya da bilgi aktarım materyali mi? Madem kalemsiz de aktarım oluyor, yaratıcı neden “her çağa hitap eden” kitapta bundan bahsetmedi? “Eğer o dönem vahiylerde bilgisayar gibi yeni nesil teknolojiler anlatılsa idi insanlar anlamazdı ve kitabı reddederdi?” savunması ne kadar gerçekçi ve vicdanınıza uyuyor?
  • 5. Ayette bahsedilen “İnsanlara bilmediği şeyleri öğretti!” cümlesini yorumunuza bırakıyorum. Günümüz yeni teknolojilerini geliştirme ve üretme, icat etme yeteneklerini neden Allah sadece Yahudi ve Hristiyanlara vermiştir? Sadece Yahudi ve Hristiyanlara mı öğretmiştir? Yoksa bu yeteneklere ve akla sahip olmaları bizim ibret almamız için bir sınav mı? Onların icatları ile hayatımızı idame ettiriyor ve yaşıyor isek bunda nasıl bir ibret olabilir? Onların icatları ile yaşıyorken“adeta onlara mahuûm iken” nasıl Yahudi ve Hristiyanları Dost Edinmeyin ayetine uyuyorsunuz? Onları dost edinmeyen, ortaklık yapmayan bir tane İslam ülkesi var mı? Hani ayette yazdığı gibi “Onlar ile cizye alana kadar savaşacaktık?”Facebook paylaşımlarında yaptığımız klavye delikanlılığı gerçek hayatta sökmüyor mu? Yaratıcı sizi cesaret yoksunu mu yarattı? Madem kusur yönetimlerde, bizde değil, bu yönetimleri biz seçmiyor muyuz? Yani dolaylı olarak inandığınız dinin kitabında yer alan ayeti “Açıkça İnkâr Ederek!” Onları bilerek ve isteyerek dost edinmiyor musunuz? Bilal-i Habeşi gibi tüm sahabeler onları dost edinmiş miydi? Neden onların icat ettiği şeyleri kullanıyorsunuz? Neden onların icat ettiği ilaçları, cep telefonları, arabaları, uçakları, uzay teknolojilerini, biyokimya, fizik, astronomi, kimya, nükleer fizik, savunma sistemlerini, prezervatiflerini, kadın pedlerini, makyaj malzemelerini, bilgisayarlarını, donanımlarını, yazılımlarını, bilgilerini… Kısaca her şeylerini kullanıyorsunuz? Neden mi prezervatif ve kadın pedi örneğini verdim? Adamlar sizin uçkurunuza, namusunuza, cinsel organınıza kadar dokunuyor değerli Müslüman anlamadın mı hala?

O halde ya yaratıcı İslam aleminden ümidini kesti ve İslam alemi şüphesiz bir hıyanet içerisinde, Ya da yaratıcı baktı ki Müslümanlarda hayır yok, Yahudi ve Hristiyan aleminde gelecek görüyor…

Bir ihtimal daha var. O da yaratıcı yok mu dersin?

Var mısın? Yok musun?

Bilim hiçbir şey için var ya da yok demez. Kısacası var ya da yok demek tamamen insanın kendi inanç ve benliği ile alakalıdır.

Eğer dediğiniz gibi Allah var ve bizi gözetiyor ise, bu kadar İslami bilgi ile ayrıca biz ilk ayette söylendiği gibi “herhangi bir cennet vaadine uymaksızın, ceza olduğunu, yanacağımızı bile bile” –OKU!- kuralına uyarak okuduğumuz ve araştırdığımız, ayrıca sorguladığımız için sizin tabiriniz ile CENNETLİĞİZ. Ancak siz ilk ayete ters düşerek okuyup araştırmadığınız için, “Allah kelamına ters düştüğünüz için!” cehennemliksiniz.

Eğer yoksa zaten ne sizin ne de bizim kaybedecek bir şeyimiz yok demektir. Yani her halükarda kazanan biz, kaybeden siz.
Sağlıcakla kalın.
Yazan: Demon Product