HABERLER
Dini Haber
Ebu Cehil'e kızan kim? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ebu Cehil'e kızan kim? etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

EBU CEHİL (AMR BİN HİŞAM)

AY, din,Ebu Cehil,Amr Bin Hişam, islamiyet, Müddessir suresi,Kuran,Kur'an, Hz Muhammed, Kurandaki kızma ve lanet okumalar,Ebu Cehil'e kızan kim?,Kur'an'a konu olan olaylar,Tefsirlerde Ebu Cehil,Elmalılı Hamdi Yazır,Kalem suresi,Velid bin Mugıre Ebu Cehil, “Cehaletin babası” demektir. Ama farkındasınız kimse çocuğuna böyle bir isim vermez. Ebu Cehil’in bu ismi almasının sebebi elbette ne halk ne alimler ne de çevrede ki tarafsız insanlardır. Ona bu şekilde hitap edilmesi islam peygamberinin emriyle müslümanlar arasında başlamıştır.

Ömer bin Hattab'ın amcası olan Ebu Cehil'in asıl adı Hişam Ebu’l-Hakem'di. Bu kişi Kureyş kabilesinde Mahzûmoğullarının üyesiydi ve Mekke’nin ileri gelenlerindendi. Hakem ünvanı almasının sebebi ise tarafsız, dürüst öyle çıkarına göre değil gerçekten düşünüp tartan birisi olmasından kaynaklıdır.

İslam henüz tam yayılmamış sadece bir grup kişiden oluştuğu sıralarda Muhammed bu kişiye gider. Kendi saflarına çektiği anda büyük bir hakem tarafından onay alacak ve bu sayede epey yandaş toplayacaktır. Gittikten sonrasını gelin ayetlerden takip edelim.

“Müddessir Suresi
18.Derin derin düşündü o; ölçtü-biçti.
19.Kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı!
20.Bir kez daha kahrolası, nasıl bir ölçü kullandı?!
21.Sonra baktı.
22.Sonra yüzünü buruşturdu, kaşlarını çattı.
23.Sonra arkasını döndü ve böbürlendi.
24.Şöyle dedi: “Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil.”
25.”İnsan sözünden başka bir şey değil bu.”
26.Onu sekara (cehennem) fırlatacağım.
27.Bilir misin nedir sekar?
28.Ortada bir şey bırakmaz, hiçbir şeyi görmezlik etmez o.
29.İnsan için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o/deriyi yakıp kavurandır o.”

Evet bu kişiye çok kızdığını 25. ayetten sonra görebiliyoruz. Tehditler, korkutmalar, lanet okumalar, ama sizin dikkatinizi çekmek istediğim yer 18 ve 25 arası.

Ölçüp, biçip, düşünelim hadi.
Her şeyden önce bu adam iddia edildiği gibi vahşi, gözü dönmüş, gaspçı vesaire olsaydı, peygamber onun İslama geçmesine önem verir miydi? Gidip ona islamiyeti anlatır mıydı? Onu İslam dinine çekmeye çalışır mıydı? Hatta bu önem (yani İslamı seçip seçmemesi) Kuran’a konu olur muydu?

Bu kişi üstün bir hakem, çağına göre aydın bir insan. Düşünüyor, ölçüyor, biçiyor, değişik ölçüler kullanıyor. Ama bunları yaptığı ve söylenenlerin öncekilerin masalı ve insan sözü olduğunu belirttiği için lanetleniyor, hakaret ediliyor, ebu cehil lakabı takılıyor kendisine. Oysa Hişam Ebu’l-Hakem dogmaya karşı düşünceyi, ölçmeyi, biçmeyi, ölçüler kullanmayı temsil ediyor. Dogmaya karşı bilimi temsil ediyor. Hatta bazı İslam kaynaklarında Ebu Cehil’in Ebu Mugire ile deve sırtında giderken düşünceyle satranç oynadığını yazmaktadır böylesine zeki bir insandır Hisam Ebul Hakem. Tek suçu Muhammedin peygamberliğini onaylamamış olmasıdır.

Olay tefsirlerde şöyle anlatılır:
“Velid b. Mugire Peygamber (s.a.v)’in yanına gelmiş, Kur’ân dinlemiş ve etkilenmişti. Kalkıp Mahzumoğulları’na varmış; “Vallahi, Muhammed’den az önce bir söz dinledim; ne insan sözü, ne de cin sözü. Onun bir tatlılığı, bir hoşluğu var. Yukarısı meyveli, aşağısı bolluk, zemini bol sulu. O kesinlikle üste çıkar, onun üstüne çıkılmaz.” demiş; buna karşı Kureyş: “Velid saptı. Vallahi, bütün Kureyş sapacaktır.” demişler, bunu işiten Ebu Cehil, “ben size onun hakkından gelirim.” deyip kederli kederli yanına varmış; “Ey amca demiş, kavmin sana vermek için bir mal topluyor. Çünkü sen Muhammed’den bir şey elde etmek için onun yanına gidiyormuşsun.” Velid: “Kureyş bilir ki, ben onların malca en zenginleriyim.” diye cevap vermiş. Ebu Cehil demiş ki: “O halde onun hakkında bir söz söyle de kavmin işitsin, senin onu sevmediğini, inkâr ettiğini anlasınlar.” Velid: “Ne diyeyim, içinizde şiiri, mısraları kafiyeli kısa vezinli nazmı, kasideyi ve cin şiirlerini benden iyi bileniniz yoktur. Onun söylediği bunların hiçbirine benzemiyor ki.” demiş. Ebu Cehil, “yok mutlaka bir şey söylemelisin.” deyince kalkıp kavminin toplandıkları yere varmış, “siz, demiş, “Muhammed mecnun” diyorsunuz. Hiç kimseyi boğarken gördünüz mü? Kâhin diyorsunuz. Hiç kâhinlik yaparken gördünüz mü? Şair diyorsunuz. Hiç şiir ile uğraşırken, şiir söylerken gördünüz mü? Yalancı diyorsunuz. Hiç yalanını yakaladınız mı? Bunlara cevap olarak, “hayır, ama peki o nedir?” demişler; “durun düşüneyim” demiş düşünmüş, düşünmüş “Bu, öğretilegelen bir sihirdir; bu sadece bir insan sözüdür.” demiş, onun bu sözleri Kureyşlilerin hoşuna gitmiş, salonlarında bir alkıştır kopmuş ve onun sözlerini alkışlayarak dağılmışlar.”
(Elmalılı Hamdi YAZIR – Kuran’ı Kerim Tefsiri)

Velid bin Mugire Kimdir?
Ünlü İslâm komutanı Halid bin Velid’in babasıdır. Mekke’nin en ileri gelen ailelerinden birine mensup ve Mekke’nin önde gelen aileleriyle yaptıkları evliliklerle de bu özelliğini pekiştirmiştir. Büyük bir servet sahibi olan Velid bin Mugire, halka karşı çok iyi davranır ve yardımda bulunurdu. Her yıl değiştirilen Kâbe örtüsü için gereken masrafları tek başına kendisi karşılardı. Halk tarafından sevilen ve yardımseverliği ile ünlü bu insanın tek kusuru Muhammed'e inanmamak olmuş, hakkında kalem suresinde 10, 11, 12, 13, 14. ayetler yazılmıştır.

Kalem-10, 11, 12, 13, 14 “Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.”

1400 sene evvel insan sözü diyenler doğru demişlerdi, zaten insan sözü olduğu ortada. Şaşırtıcı olansa günümüzde bu kitaba halen tanrı sözü denmesidir. Kuran’da yazan Muhammedin duruma göre inandırmak, duruma göre sinirlenince halkı korkutmak için uydurduğu o ahiret hikayelerine bu kadar güvenmeyin. Bu masalların boş olduğunu günü gelince göreceksiniz. Görmek istemeyene gösteremeyiz ama aklını kullanan ve kanıtları görebilen kimseler için Kur'an’nın içeriği büyüklere masallardan başka bir şey değildir, maalesef kanlı masallardır.