HABERLER
Dini Haber
Felsefi akımlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Felsefi akımlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DÜNYA ALGINIZI DEĞİŞTİREBİLECEK 6 FELSEFİ DÜŞÜNCE

Hazırlayan: A.Kara
din, A, Dışsalcılık, Şimdicilik, Şimdikicilik, Tekbencilik, Solipsizm, Felsefi görüşler, Fenomenizm, Fenomenalizm, Hedonizm, Felsefi akımlar, Dünya algısı, Felsefe, Hayat algısı,

DÜNYA ALGINIZI DEĞİŞTİREBİLECEK 6 FELSEFİ DÜŞÜNCE

Felsefe genişleyip büyüdükçe varlığımıza dair düşünceler de artar.

Neden burada olduğumuzu ve hayatın ne anlama geldiğini sürekli merak ediyoruz. Cevap arayışında olan büyük filozoflar varlığımızı ve yaşamı nasıl deneyimlediğimizi açıklamak için kendi felsefi düşüncelerini geliştirdiler. Bu felsefi düşünceler zamanla onların görüşlerini paylaşan savunucuları ve teorilerinin etkisiyle gelişti.

Bazı felsefi düşünceler doğal sezgilerimizle konuşurken bazıları her şeyi sorgulamamızı sağlar. Aşağıda, bildiklerinizi, yaşamın ne anlama geldiğini ve gerçekte ne deneyimlediğimizi sorgulamanızı sağlayacak en ilginç felsefi düşüncelerden bazıları verilmiştir.

DIŞSALCILIK VE ŞİMDİCİLİK
Eternalizm ve Şimdikicilik, zaman deneyimimizle ilgilenen iki felsefi düşüncedir.

Eternalizm geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki tüm anların aynı anda var olduğu inancıdır. Bu, her birinin aynı anda olduğu anlamına gelmez ancak geleceğin zaten bizim için ayarlandığı ve onu değiştiremeyeceğimiz anlamına gelir. Bu teori deneylerde öngörülebilirlik ve yeni verilerin keşfi gibi nedenlerden dolayı şu sıralar bilimde popüler.

Şimdikicilik, şimdiki zamanda var olan tek zaman diliminin olduğu fikridir. Geçmiş artık yok ve gelecek henüz yok. Var olan tek şey şu anda olan şeydir. Bu teoriye göre gelecek tamamen kontrolümüz dahilindedir ancak geçmiş artık var olmadığından ve gelecek henüz olmadığından zaman yolculuğu gibi bir durum asla gerçek olamaz.

TEKBENCİLİK (SOLİPSİZM)
Solipsizm bize gerçekten doğrulayabileceğimiz tek şeyin kendi varlığımız olduğunu söyler. Bu görüş aynı zamanda Matrix gibi filmlere de ilham vermiştir.

Bu düşünce ana hatlarıyla beynin vücutta yaşamadığını, sadece yaşamı sürdüren bir sıvının bir fıçıda askıya alındığı ve bilgisayara bağlı olduğu bir senaryoyu belirtir. Bu bilgisayar vücudumuza bağlı olduğunu gördüğümüz elektriksel dürtüleri sağlar. Öte yandan bedenlerimizde ve dünyada yaşadıklarımız bu dürtülerin bir ürünüdür.

Her ne kadar bu düşünce deneylerle test edilebilir yada ıspatlanabilir olmasa da gerçek olduğunu bildiğimiz tek şeyin kesinlikle kendimiz olduğunu vurguluyor. Nesnelerin, ortamlarımızın ve hatta başkalarının varlığını ispatlayamayız. Hepsi beynin bir fıçıdaki ürünü olabilir.

FENOMENİZM (FENOMENALİZM)
Bu teoriye göre deneyimlerimizin ötesinde bir şey olduğunu söyleyemeyiz. Bir şey gördüğümüzü söyleyebiliriz ama o şeyin orada olduğunu söyleyemeyiz.

Fenomenizm, Solipsizm'in daha hafif bir şeklidir. Fenomenizm, Solipsizm'in yapmadığı, yalnızca onlarla ilgili deneyimlerinizle kendi varlığınızın ötesinde şeyler deneyimlemenize izin verir. Fenomenizm görüşüne göre başkalarının deneyimlerinin gerçekten var olduğunu ispatlayamayız.

Dahası bir nesnenin gerçekten var olduğunu söyleyemeyiz. Fenomenalizm teorisine göre başkalarının ne düşündüğünü, hissettiğini ya da yaşadığını tam olarak bilemeyiz. Bunun yerine gördüğümüz, duyduğumuz veya hissettiğimiz her şeyin yalnızca duyusal bir uyarıcı olduğu söylenebilir.

Solipsizm'e benzer olarak Fenomenalizm yalnızca kendi deneyimlerimize güvenebileceğimizi ileri sürmektedir. Ancak bu diğer insanlar tarafından gerçekleştirilen bilimsel teorileri reddetmemiz gerektiği anlamına gelir.

HEDONİZM VE NİHİLİZM
Hedonizm ve Nihilizm bize yaşamda hangi şeylerin anlam ifade ettiğini söyleyen iki felsefi düşüncedir.

Hedonizm değeri olan tek şeyin zevk veren şey olduğu inancıdır. Hedonistik filozoflar yaşamdaki nihai hedef olarak mutluluk ve zevk peşinde koşarlar ve başkalarının hayatlarına zevk getirmek için ellerinden geleni yaparlar. Doğal olarak bizi mutlu eden ve başkalarına mutluluk getirmekten zevk alan şeyleri yaptığımız için hedonizmin insan içgüdüsüne en yakın şey olduğu söylenir.

Nihilizm ise tam tersidir. Nihilizm yaşamdaki hiçbir şeyin hiçbir değeri olmadığını ve bu nedenle yaşamın kendisinin bir amacı olmadığını belirtir. Nihilizm gibi felsefi düşünceler insanların korktuğu düşüncelerdendir.

Neden burada olduğumuzu sürekli sorgulamamıza neden olan Nihilizmdir çünkü Nihilist bir cevapla karşılaşmaktan korkarız. Bu nedenle modern Nihilizm hayatı mümkün olduğu kadar anlamlı hale getirmemiz gerektiğini belirtir.

Varlığımıza gelince kimse kesin cevaplara sahip değil. Neden var olduğumuzu veya çevremizdeki dünyayı nasıl tecrübe ettiğimizi bilmiyoruz. Felsefe dünyanın nasıl çalıştığını ve bilgimizi neye dayandırdığımızı araştırmaktır. Aklımızı çevremizdeki dünyaya açmamıza yardımcı olabilir ama ilk baştakinden daha fazla soruyu da beraberinde getirebilir. Zaten felsefe böyle çalışır.

Kaynak: Stanford Encyclopedia of Philosophy

TANRI ÜZERİNE FİKİRLER

Yazan: Karmaşık
Karmaşık, din, Tanrı üzerine fikirler, Tanrı evren mi, Tanrı üzerine aforizmalar, Yaratıcı, Varoluş felsefesi, Ahiret fikri, Evren tanrı mı?, Biz ve Tanrı, Felsefi akımlar,
Namaza başladım..
Arapça Kur'an ayetleri ezberledim namaz da lazım oluyor diye.
Kıldım, kıldım, kıldım..
Başım sıkışsa da sıkışmasa da dua ettim.
Ramazanlarda oruç tuttum. Kimi yıl ful tuttum, çoğu yıl parça bölük tuttum. En çok sevdiğim an iftara yakın saatlerdi.
Kandil gecelerinde ekstra namaz kılar ve bol bol dua ederdim.
Kesinlikle cünüp gezmez ve sekse başlarken içimden besmeleyi okurdum (!).
Kendimi aydın bir Müslüman olarak tanımlardım.
Çünkü yazın denize girer, sol görüşlü yazarları da okurdum. Bazen bira veya bir kadeh rakı zorlarlarsa içerdim.
Aydındım yani (!)
Ama sağdan soldan rast geldiğim din içerikli yazıları okuduğum zamanlar içimi bir sıkıntı kaplardı. Burada yazanlara göre benim kafir olmasam bile münafık veya günahkar olma ihtimalim vardı.
Çok okurdum. Hala da okurum.

Uzun bir süre bu konu üzerine yoğunlaştım. Araştırıp, mantık temeline oturtmaya çalıştıkça çelişkilerin çokluğunu gördüm. Hatta uzun bir süre kendimle savaştım. Allah Kuran’ı göndermiştir ancak Emevi ve Abbasiler tarafından bugünkü çarpık haline evrilmiştir diye bir tez öne sürdüm kendi kendime. Ancak aslında sadece Kuran değil, Tevrat ve İncil’in de bir çok çelişkilere sahip olduğunu öğrendim.
Birde Sümerlerden gelen bir çok mitin kitaplara aktarıldığını da öğrendim, iyice soğudum.
Eveeett….
Sonuç itibarı ile “düşünüyorum öyleyse varım “ falan değil,
direk “ varım ve var olduğuma göre Tanrı’da var ”  düşüncesine sahip oldum.
Tanrı..
Her şeyi sayısal bir temele oturtarak var eden..
Peki Tanrı nerede ve bizimle nasıl iletişim kuruyor?  İşte şimdi bu düşünce noktasındayım.
Hakikaten nerede olabilir ?
Acaba tüm kitaplarda anlatıldığı gibi zamandan mekandan münezzeh ancak şah damarımıza yakın mı yoksa, sadece kitap göndermeden bizimle adına “vicdan” dediğimiz sistemle mi bağlantı kuruyor? Hani iç ses diyoruz. İşte o ses acaba Tanrı’nın sesi mi?
Gerçek nedir ?
Bizim hikayemizi kim izah edebilecek ? Hikayemiz nereye dayanıyor ? Bir yaratan var.. o tamam,
o konuda çoğumuz hemfikiriz. Tamam da yaratan neden bizimle iletişime geçmiyor ve sadece kendini hissettriyor.
Yarattığı şeylere bakıyorsun, mesela penguenler, okyanus, uzay, gezegenler, galaksiler, hücreler.. Ve hepsi de bilimsel bir temele dayanıyor.
Yani tesadüf falan gibi bir saçmalığa yer vermeyecek kadar mükemmeller.
Yani bunları tasarlayıp var eden var.
Ama nerede? Acaba Avatar filminde sembolik olarak gösterilen ağaç ( Bize göre Evren ) mi?
Bu durumda yobaz arkadaşların;
“Yuh sana lan, yani Allah’ın onu yaratmaya gücü yetmez mi zannediyon “ diyebileceklerini tahmin ediyorum. Hatta “ Evrenin başlangıcı var, bik-ben oğlum, başlangıcı olan tanrı mı olur? la ” da diyebileceklerini öngörüyorum.
İnanın bende bilmiyorum. Zaten bunu ispat edecek olanı biz direk peygamber ilan ederiz.
Ancak, nasıl ki Tanrı ezel ve ebed ise ve mesela diyelim ki evren eğer tanrı ise, evren de pekala ezel ve ebed olabilir. Bu tezime göre bizler zaten sürekli tanrı ile yüz yüzeyizdir belki de.

Evren’in muhteşem bir yaratma iradesine sahip olduğunu varsayarsak, bizler bu durumda tanrı parçacığı aramayı bırakmamız lazım. Parçacık bizler oluruz bu durumda. Tanrı evren ise eğer, bu durumda tanrının kitabını anlamanın yolunun bilim ve doğadaki canlılar olduğunu anlayabiliriz. Mesela bir aslan bir ceylana tuzak kurarak yakalayıp, gözünün yaşına bakmadan parçalayıp yiyorsa, ki öyle yapıyor. Bu durumda aslanın ahirette vereceği bir hesabı olmaz. Çünkü içgüdüsel olarak karnını doyurma ihtiyacını gideriyor aslan. Yani ceylanın yaşam hakkının elinden zorla alınmış olmasının bir cezası yok. Tıpkı ceylanda olduğu gibi, kuruyan otlarda toprağa karışır bütün bu dönüşüm muhteşem bir ahenkle sürekli ( yüzbinlerce yıldır ) devam eder. Toprak ürettiklerini, tekrar yer ve bu şekilde dönüşümü gerçekleştirir.
Bilemiyorum..
Gerçekten bilemiyorum.. Bilemiyor olmak çok acı veriyor.
Tanrı var. Ancak ben onunla iletişime geçemediğim gibi, hakkında bilgi sahibi bile değilim.
Ürettiğim tüm varsayımlar, öncekiler gibi kendi hayal dünyam olacaktır. Üstelik maymunun gözü çarpık açıldığı için benim için deli derler. Ataları gibi peygamber, elçi falan da demezler bunlar :)
Tanrım ! elimden sadece buraya, beni anlayacak insanların buluştuğu yere yazarak içimi dökmek geliyor. Yapabildiğim en bilim temelli yöntemi kullanıyorum.

Siz ne dersiniz ? Tanrı nerede size göre ? Yaratıp unutmuş olma ihtimali sıfır. Mutlaka gözlemliyor bizleri. Bu durumda bizden ne yapmamızı istiyor?

Eğer tanrı evrense ve bizleri ( bize göre ) milyon yıllar içerisinde geliştirmişse varacağımız gelişme noktasını mı görmek istiyor acaba? Çünkü bu kurama göre evrende gizlenmiş her element, her metal, veya mikro madde O’nun varlığının ve gücünün sonsuzluğunun ispatı olacaktır.
Ancak böyle bile olsa, biz öldükten sonraya kalmış olsa bile hesaplaşma istiyoruz. Kimsenin yanına kalmasın istiyoruz. Bu durumda buna nasıl bir açıklama getirebiliriz ki? Evren tanrı ise bizler O’nun varlığıın içerisinde sürekli doğup ölen hücreler gibiyizdir. Kanser nedeni ile ölen bir hücrenin hakkını kim ödetir ki?
Bilemiyorum.. İnanın kafam karmakarışık.
Sevgilerimle

PANTEİZM TÜRLERİ

Panteizm, Panteizm türleri, din, A, Klasik panteizm, İncil panteizmi, Kozmoteizm, Pananteizm, Panteizm nedir?, Panenteizm nedir, Doğacı panteizm, Felsefi akımlar, Spinoza, Spinozist, Spinozaya göre Tanrı,
Klasik Panteizm : Varlık ile Tanrı'yı yeniden tanımlamaya ya da en aza indirme girişiminde bulunmadan denk düşen panteizm biçimidir. Kişisel, bilinçli ve küresel bir Tanrı'ya inanır ve bu Tanrı'yı tüm gerçek dinleri birleştirme biçimi olarak görür. Klasik Panteizm birçok yönden Mozim'e benzer; enerji, maddeden düşünceye, zamana kadar her şeyi, tamamen kucaklayan kişisel bir tanrının bakış açısı olarak görür. Öncelikle basitliği ve diğer dünya inançlarına karşı tutum ve uyumluluk nedeniyle farklıdır. Klasik Panteizm, Hinduizm ve Kabalistik Musevilik gibi birçok dini gelenek tarafından temsil edilmektedir.

İncil Panteizmi : Bu tür panteizm (birçok geleneksel Hristiyan tarafından şiddetle kınanmıştır) İncil'in yazılarında bazı panteistik yönlerinin ifade edildiğini savunmaktadır. Doğanın eylemlerine Tanrı'nın İncil Denklemi ve Yeni Ahit'in içindeki Tanrı'nın tanımı, bu inanç sistemine itirazın temelini oluşturmaktadır.

Doğacı Panteizm : Bu, bütün olarak bilinçsiz ve bilinçsiz olmasına rağmen, evrenin mistik bir yerine getirme için anlamlı bir odak olduğunu savunan panteizm biçimidir. Böylece Doğa, yalnızca geleneksel olmayan, kişisel olmayan bir anlamda Tanrı olarak görülür. Eleştirmenler bunun terminolojinin kasıtlı bir kötüye kullanımını ve ateizmi (ya da bir çeşit manevi doğalcılık) yanlışlıkla panteizm olarak adlandırarak haklı göstermeye çalıştıklarını iddia ediyorlar. Doğalcı panteizm, Baruch Spinoza'nın (İncil Panteizmi tarafından etkilenmiş olabilecekleri) ve John Toland'ın ve çağdaş etkilerin nispeten yeni görüşlerine dayanır.

Kozmoteizm : Bu, 18. yüzyılın sonlarında başlayan, Tanrı'nın insan tarafından yaratılan bir şey olduğu ve insanlardan önce var olmadığı ve hatta sosyal planlama, öjenikler (öjenik: insan ırkını iyileştiren) ve diğerleri yoluyla insan evriminin uç bir hali olduğu duygusunu ifade etmek için başlatılan küçük ve tartışmalı bir harekettir.

Panenteizm : Panenteizm, Tanrı'nın yalnızca evrenden daha büyük olduğunu ve fiziksel evrenin sadece onun doğasının bir parçası olduğunu iddia etmesine rağmen, bu inanç, panteizmle ortak özelliklere sahiptir; örneğin, evrenin Tanrı'nın bir parçası olduğu fikri ortaktır.

Yazan: Anu