HABERLER
Dini Haber
Gök Tanrı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gök Tanrı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

TENGRİCİLİK VE TEMEL İLKELERİ

Düzenleyen & Çeviren: A.Kara
A, Tengricilik, Tengriizm, Orta Asya dinleri, Türklerin eski dini, Tengri inancı, İslamiyet öncesi Türkler, Tengri, Gök tanrı, Toprak ana, Eje, Türk mitolojisinde ilk kadın, Doğa ile uyum, din, TENGRİCİLİK

Eski zamanlarda Orta Asya'daki Türkler evren ve doğa ile uyum içinde yaşamaya odaklanan Tengricilik olarak bilinen bir dine sahipler. Eski zamanlarda oluşmuş olan bu din en yaygın şekilde uygulanıyordu ve bugün hala Tengricilik inancını benimseyen gruplar var.

Tengricilik (bazen Tengriizm, Tengerizm, Tengrianism veya Tengrianizm olarak da adlandırılır) güneş tanrısı Tengri'nin etrafında dönen ve doğa ile dengeli olmaya odaklanan bir dindir. Tengriciliğin gerçek kuruluş tarihi bilinmemektedir ancak MÖ 3.300-1.200 aralığından geçen Bronz Çağı'nda başlamış olduğuna inanılıyor. Bu yüzden en eski dinlerden biri olarak kabul edilir ve bünyesinde şamanizm, animizm, totemizm, çok tanrıcılık, tek tanrıcılık ve atalara ibadetin özelliklerini içerir. Tengriciliğe inananlar varoluşlarının ebedi mavi Gökyüzü (Tengri), bereketli Toprak Ana (Eje (Türk ve Altay mitolojisinde yeryüzündeki ilk kadın)) ve gökyüzünün kutsal ruhu tarafından sürdürüldüğü inancına sahiptir.

Tengricilik'te evrenin kökenleri Tengri ve onun kendisi yarattığı arkadaşı Kishi ile başladı. İkili, bir gün boyunca birlikte ilkel derinliğin üzerinde uçtular ve Kishi, Tengri'den daha yükseğe uçmak istediğine karar verdi. Bu kibri yüzünden Kishi uçma yeteneğini kaybederek denize düştü ve onu kurtarması için Tengri'ye çağrıda bulundu. Tengri denizden kayaları ve yeryüzünü ortaya çıkardı ve üzerinde durulması için ilkel bir höyük yarattı. Bu höyükte bir Kozmik Ağaç büyüdü (hayat ağacı) ve bu ağacın dallarından insanlar ve daha küçük tanrılar (yani ana tanrılardan güç olarak daha düşük) ortaya çıktı. Köpek ve yılanlarla kötülüklere karşı korundu. Tengri yeryüzü ruhuyla (Yer) uyum içinde yaşadı. Bazı araştırmacılar Tengri ile Yer'in evli olduklarını ve bunun da insanın yaratılmasında rol oynadığını söylüyor. Yer insana fiziksel bedenini verdi. Tengri, insana doğumda ruhunu verdi ve ölümünde onu geri aldı.

Zaman içinde Tengricilik dinine inanan birçok kişi arasında bazı farklılıklar oluştuğu görülmektedir. Mesela Tengrici Moğollar 99 tanrıya inanıyorken Türk Tengriciler sadece 17 tanrıya inanıyordu. En sık görülen tanrıların Tengri ve diğer alt tanrılardı. Bunlar; Yer, Umay, Erlik, Su, Ateş, Güneş, Ay, Yıldız, Hava, Bulutlar, Rüzgar, Fırtına, Gök Gürültüsü ve Yıldırım, Yağmur ve Gökkuşağı. Tanrılara duyulan saygının refah ve iyiliğe yol açacağına inanılıyordu.


TENGRİCİLİĞİN TEMEL İLKELERİ
  • Tengri en yüce tanrıdır. O her şeyi bilir, insanların iyi ve kötü eylemlerinin yargıcıdır ve onun ne yapacağı önceden tahmin edilemez.
  • Tengri, tüm doğanın arkasındaki güçtür ve tüm doğa onun tarafından kontrol edilir.
  • İyi ve kötü tabiata sahip çok çeşitli ruhlar vardır. Göklerde, yeraltı dünyasında veya toprağın ruhları olarak toprakta bulunabilir ve insanlara zarar verebilirler.
  • Dünyanın tek gerçek dini yoktur. Bir insan herhangi bir dine sahip olabilir ve Tengri hala onu adilce yargılayabilir.
  • Tüm insanlar zayıftır, bu yüzden eksikliklere tolerans gösterilmelidir. Farklı din ve inançlara da tolerans gösterilmelidir.
  • Kimse mükemmel değildir.

Tengricilik (Tengriizm) Gök-Türk İmparatorluğu ve Büyük Moğol İmparatorluğu'nda büyük rol oynadı. Cengiz Kağan ve takipçilerinin çoğu Tengri'ye inanıyordu. Aynı zamanda diğer dinlere karşı hoşgörüye teşvik ettiği biliniyordu ve birçok dinin aksine Tengriciliğin dünyadaki dini manzaraya hakim olma yönünde hiçbir zaman bir baskısı olmadı. Büyük Moğol İmparatorluğu'ndan Mengü Han (Möngke Han) şöyle diyor:

“Onun tarafından yaşatıldığımız ve onun tarafından öldürülğümüz ve onun için dik bir kalbe sahip olduğumuz tek bir Tanrı olduğuna inanıyoruz. Ancak Tanrı bize elin farklı parmaklarını verdiğinden, insanlara O'na yaklaşmaları konusunda çeşitli yollar sunar.”
[W. Rubruck tarafından 31 Mayıs 1254 tarihinde belgelenmiştir.]

Günümüzde Tengricilik, Kırgızistan, Kazakistan, Sakha, Buryatia, Tuva, Moğolistan ve Türkiye'de Tibet Budizmi ve Burkhanizme paralel olarak uygulanmaktadır. 1990'larda Orta Asya'da bir Tengriizm hareketi başladı ve bugün yayılmaya devam ediyor. Bu durum, bu eski dinin dayanıklılığını, zamana karşı direnişini ve günümüz insanlarının binlerce yıl önce atalarının yaptığı gibi onların inandığı şeye inanma isteklerinin varlığını göstermektedir.

TÜRK MİTOLOJİSİ

A, Türk mitolojisi, mitoloji, Erlik, Tengri, Kök Tengri, Türklerin eski inancı, Tek Tanrı, Tengriizm, Tengriist, Gök Tanrı, Türkler ve Gök Tanrı, Umay, Öd Tengri, Boz Tengri, Kayra, Ülgen, Erlik,
Türk mitolojisi Tengriist ve Şamanist inançların yanı sıra göçebe halk olmanın tüm kültürel ve sosyal konularını kucaklar. İslamiyete geçiş sonrası, özellikle Türk göçünden sonra bazı efsaneler İslami sembollerle süslenmiştir. Türk-Moğol mitolojisinde birçok ortak nokta vardır. Türk mitolojisi diğer yerel mitolojilerden etkilenmiştir. Örneğin, Tatar mitolojisinde Finnic ve Hint-Avrupa mitlerinin bir arada var olduğu görülmektedir. Tatar mitolojisinde konular şunlardır: Abada , Alara . Şüräle , Şekä , Pitsen , Tulpar ve Zilant. Budizm'in yanı sıra, Türk mitolojisi Maniheizm'den de etkilenmiştir.

Dunhuang'da bulunan 10. yüzyıl el yazması "Irk Bitig", Türk mitolojisi ve dini için en önemli kaynaklardan biridir. Bu kitap, Eski Türk alfabesinde Orhun yazıtları gibi yazılmıştır.

TÜRK MİTOLOJİSİNDE TANRILAR

Tengri

Kök Tengri, ilk Türk halkının dininde ilkel Tanrıların ilkidir. Türkler göç etmeye ve Orta Asya'yı terk etmeye başladıktan sonra, Yüce ya da Yaratıcı Tengri olarak biliniyordu ve tek Tanrılı bir inanıştı. Tengrizm zamanla, putperest / politeist kökenlerinden değiştirildi. Orjinallerinden kalan 2 Tanrısı ile değiştikten sonraki inanış daha çok Zerdüştlük'e benziyordu. İyi tanrı ve Uçmag'ı (cennet veya vallhalla gibi bir yer) temsil eden Tengriydi, Erlik ise kötü Tanrıydı ve cehennem inanışındaki yerini almıştı. Tengri ve Gökyüzü kelimeleri eş anlamlıydı. Tengri'nin nasıl göründüğü bilinmiyordu. Bütün insanların kaderini yönetir ve özgürce davranırdı. Fakat ödül ve cezalarında adil olduğuna inanılırdı. İnsanın refahı iradesine bağlıydı. Tengri ibadeti, ilk olarak 8. yüzyılın başlarındaki Eski Türk Orhun yazıtlarında onaylanmıştır.

Diğer Tanrılar
  • Umay (kökü esasen 'plasenta, doğum' anlamına geliyordu) (Parvati'yi temsil eden Hinduizm'deki Uma - Lord Shiv'in eşi) doğurganlık ve bekaret Tanrıçasıdır. Umay, çeşitli dünya dinlerinde bulunan yeryüzü Tanrıçalarını andırır ve Tengri'nin kızıdır.
  • Öd Tengri tam bilinmese de zamanın Tanrısıdır. Orhun taşlarında "Öd Tengri zamanın hükümdarı" ve Kök Tengri'nin oğlu olduğu için tanınmamıştır.
  • Boz Tengri Öd Tengri gibi, pek fazla bilinmiyor. Bozkırların Tanrısı olarak görülen ve Kök Tengri'nin oğludur.
  • Kayra, Tanrının Ruhudur. İlk gökyüzü Tanrısı, en yüksek gökyüzünün, üst hava, mekan, atmosfer, ışık ve yaşamın Tanrısı, aynı zamanda Kök Tengri'nin oğludur.
  • Ülgen Kayra'nın oğludur ve Umay iyiliğin Tanrısıdır. Aruğ (Arı), Türk ve Altay mitolojisinde "iyi ruhlar" anlamına gelir. Bu ruhlar Ülgen'in emri altında yeryüzünde iyi şeyler yapıyorlardı.
  • Erlik, ölüm Tanrısı ve yeraltı dünyasıdır.
Yazan: Anu

ULLİKUMMİS EFSANESİ

Yazan: N.Kara
hitit mitolojisi, ulikummis efsanesi, mitoloji, ulikummis mitosu, N.Kara, yaşlı ve genç Tanrıların yarışı, Kumarbis, Fırtına Tanrı, Gök Tanrı, Tanrı Titan savaşları, Kitabı Mukaddes,

Bu mitosun temeline dayanan daha önce Akad ve Ugarit mitoslarında karşılaşılan aşina olduğumuz bir motiftir. Yani yaşlı ve genç Tanrılar arasındaki yarışmadır. Anüs, yani Akadca'da adı Anu olarak geçen Gök-Tanrı, babası Alalus'u tahtından uzaklaştırmıştır ve daha sonra da kendisi oğlu Kumarbis tarafından tahttan indirilmiştir. Kumarbis'in Anüs ile kavgaları sırasında, Fırtına Tanrının doğmasıyla sonuçlanan bazı durumlar gelişir ve baba ile oğul arasındaki bitmek bilmeyen bu çatışma [Kumarbis ile oğlu Fırtına Tanrı arasında] yenilenir.

Kumarbis Fırtına Tanrıdan kurtulmak için plan yapmayı düşünür. Akıl danışmak için habercisi İmbaluris'i Deniz Tanrıça’ya gönderir. Deniz-Tanrıça Kumarbis'i evine çağırır ve onun için bir şölen hazırlar. Tanrıça'nın verdiği öğüdün bir ürünü olarak, Kumarbis, veziri Nikisanus'u "Sular"a gönderir. Daha sonra Kumarbi’nin Yer Tanrıça’dan Ullikummis adında bir oğlu olur. Bu çocuğu yeraltı Tanrıları İrsirralara gönderir. Onlar Ullikummis’i karanlık toprağa alıp, dünyayı omuzlarında taşıyan Tanrı Ubelluris’in sağ omzuna koyarlar. Ubelluris'in sağ omzuda büyüyen Ullikummis, ulu bir diriot sütununa benzer. Boyu ve çevresi 9 000 fersahı bulan bir kule gibidir. Denizden, boyu 9.000 fersah ve çevresi 9.000 fersah olana dek bir kule gibi yükselir.

Fırtına Tanrı, karısı Hepat’ın da tapınağından Ulikummis tarafından sürülmesi sonrası, Ea’dan yardım ister. Ea, Tanrılar meclisinde insanlığın sonunu getirecek olan bu Dev Tanrıya neden izin verildiğini sorar ve görüşmek için Ubelluris’e gittiğinde omuzunda her geçen gün ağırlaşan bu yaratıktan haberi olmadığını görür.

Onu kendi çevresinde döndürek omzunda büyüttüğü yaratığı görmesini ister. Ea yaşlı Tanrılardan yeri ve göğü birbirinden ayıran eski bakır bıçağı ister. Fırtına Tanrı, Ea’nın ona verdiği bakır bıçakla savaş arabasına atlayıp dev Ullikummis’le savaşır. Tabletlerde buradan itibaren ko­pukluk vardır, ama Fırtına Tanrı’nın Ullikummis’i yenerek insanlığı yok olmaktan kurtardığı anlaşılmaktadır.

Yunan mitolojisinde titan İapetos ile Okeanos’un kızı Asia’nın oğlu olan Atlas’la Ubelluris arasında da buna benzer bir ilişki vardır. Atlas, Hesiodos’a göre gökyüzünü omuzları üzerinde tutan Tanrıdır. Homeros daha sonra Atlas'ı gökyüzü tanrısı omuzlarında taşıdığını değil, yeri göğü birbirinden ayıran direkleri omuzunda taşıyan Tanrı olarak tanımlamıştır. Herodotos ise, Atlas’ın Kuzey Afrika’da bir dağ olduğunu ve Perseus Gorgo’yu öldürdükten sonra, Atlas’a canavarın kafasını göstererek onu bir kayaya çevirdiğini yazmıştır. Tanrıların Titanlarla savaşı Ul­likummis mitosu ile benzerlikler taşımaktadır. On yıl süren zorlu savaşta Tanrılar Titanları yenmiş ve onları kovmuştur.

Ullikummis mitosu ile benzerlik taşıyan bir diğer hikaye ise; Kitab-ı Mu­kaddes ‘in Daniel kitabındaki Nebukadretzar’m ulu heykelinin dağdan el değmeden kesilmiş taş tarafından yıkılışıdır. Orada taş heykel, demirden ve balçıktan yapılmış ayaklarından vurulup yıkılmaktadır.