HABERLER
Dini Haber
Kur'an ve Talmud etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kur'an ve Talmud etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KUR'AN, SUÇA YARDIM VE TALMUD

Yazan: Kirpi


KUR'AN, SUÇA YARDIM VE TALMUD


Suça Yardım Etme ve Cezası (TCK 39)
Failin suça iştirak etmiş olmakla birlikte kanunda tanımlanan fiili gerçekleştirmemesine rağmen fiilden önce, fiil işlenirken veya işlendikten sonra asıl faile yardım etmesi halinde suça yardım etme hükümleri gereği cezalandırılır. Suça yardım eden kişiye uygulamada “suç ortağı” da denilmektedir.
TCK md.39/2’ye göre suça yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Suça maddi yardım etme; TCK md.39/2’ye göre şu şekillerde gerçekleşir:
  • Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
  • Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.

Suça manevi yardım etme; TCK md.39/2’ye göre şu şekillerde meydana gelir:
  • Suç işlemeye teşvik etmek,
  • Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
  • Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
  • Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek.

Gördüğünüz gibi bir suça bırakın fiilen yardım etmek, manevi destek vermek bile suç olarak kabul ediliyor.  Hatta Türk ceza kanununda işlenmiş bir suçun delillerini saklama yok etme ve değiştirme de suç olarak  kabul ediliyor.

Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu Nedir? (TCK 281)
Suç delillerini yok etme, gizleme (saklama) veya değiştirme suçu, “adliyeye karşı suçlar” başlığı altında TCK md.281’de düzenlenmiştir.
Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez (TCK md.281/1).

ALLAH BİR SUÇLUDUR!

İslamın Allah'ı bir failin işlediği suçun tanığı ve cinayetin kanıtlarını saklayan yokeden bir suçludur. Bunu ben kendimden uydurmuyorum. Bunu söyleyen Kur'an'ın bizatı kendisi. Şimdi Kur'an'ın Adem'in çocuklarıyla ilgili anlatdığı kışsaya göz atalım.
Mâide Suresi 27.ayet: (Ey Muhammed!) Onlara, Âdem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, "Andolsun seni mutlaka öldüreceğim" demişti. Öteki, "Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder" demişti.

Ayette Adem'in çocuklarının ikisinin de kurban sunduğu anlatılıyor. Nedense merhametli Allah birinin kurbanını kabul ediyor diğerininkini etmiyor. Adem'in çocuklarından biri buna sinirlenerek diğerini öldüreceğini söylüyor.
28. "Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım."
29. "Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır."
30. Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de (nefsine uyarak) onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu.

Surenin 30.ayetinde kardeşlerden birinin diğerini öldürdüyü anlatılıyor. Her şeyi izleyen Allah buna mani olmuyor. Fakat ayetin devamı hayli ilginç.
31. Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?" dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.

Her şeye gücü yeten Allah cinayete mani olmak ve yarattığı insanlara doğru yolu göstermek yerine seyirci olarak kalması yetmiyormuş gibi cinayetin zanlısına işlediği suçun delilini nasıl gizleyeceğini öğretiyor. Hemde bunu göstererek uygulamalı bir şekilde öğretip bizzat suça ortak oluyor.  Zaten suçun işlenmesine azmettiren de Allah'ın kendisidir. Örneğin Neml suresine bakalım.
“De ki: Göklerde ve yerde Allah’dan başkası gaybı bilmez.” (Neml, 27/65)

Ayetde gaybı bildiğini iddia ettiği için demek ki Adem'in çocuklarının sunulan kurbanlar yüzünden bir birine gireceğini ve kardeşlerden birinin diğerini öldüreceğini de önceden biliyordu. Fakat buna rağmen kardeşlerin kurbanlarının birini geri çevirerek tartışmayı alevlendirdi  ve suçun işlenmesi için müsait ortamı oluşturdu.

İşin komik tarafı aynı ayetlerin devamı olan Maide 32 ayetinde şunlar anlatılmış.
Mâide Suresi 32.ayet: Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap'ta) şunu yazdık: "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.

Ayete baktığımızda Ademin çocuklarından kardeşini öldüreni suçlu olarak nitelendirilmiş oluyor.  Fakat kurbanlardan birini kabul edip diğerini geri çevirmesi kardeşlerin birbirine düşman olması sürecini tetikleyen şeydir yani bizzat Allah'ın kendisinin beyanlarıdır. Kudreti yettiği halde bu suçun işlenmesine mani olmayan hatta suçun delillerinin saklanmasına ve yok edilmesine yardım eden Allah hiç bir sorumluluk taşımıyor. Kendiniz düşünün. Siz bir insan öldürüyorsunuz. Hakim sizi suçlu buluyor fakat sizi cinayete azmettiren, size cesedi yok etmeye yardım eden kişiyi suçsuz ilan ederek serbest bırakıyor. Bu ne kadar adaletli ve mantıklı olur?

Ayetin bir diğer ilginç tarafı ayette geçen “Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap'ta) şunu yazdık” ifadesidir. Bildiğiniz gibi Allah'ın İsrailoğullarına gönderdiği kitabın ismi Tevrat'tır. Bu ifadenin ayetin önünde geçmesinin anlamıysa bahçı geçen konunun Tevrat'ta yazılı olduğunun beyanıdır. Fakat Tevrat'a baktığımızda böyle bir bilgi karşımıza çıkmıyor. Kim bir günahsızı öldürürse tüm insanlığı öldürmüş gibidir bilgisi Talmudda geçiyor:
"Tek bir kişiyi öldürenin tüm insan ırkını öldürmüş sayılacağını göstermek için tek olarak yaratıldın; oysa tek bir kişinin canını kurtaran, tüm insan ırkını kurtarmış sayılacaktır." (Mishnah Sanhedrin 4:5)

Peki Talmud Nedir?

Talmud (İbranice: תלמוד), Yahudi medeni kanunu, tören kuralları ve efsanelerini kapsayan dini metinlerdir. İbranice lamad (öğrenmek) kökünden gelir. Mişna ve Gemara bölümlerinden müteşekkildir. Talmud'un iki versiyonu vardır: 3. ila 5. yüzyıla ait olduğu kabul edilen[1] ancak daha eski dökümanları da içeren Babil Talmudu ve daha eski olan Filistin ve Yeruşalayim (Kudüs) Talmudu.[2]

Musevilik'te önceleri Sözlü Tevrat olan Tora Şebealpe daha sonraları Mişna ismiyle yazılı hale getirilmiştir. Mişna temel olarak Musevi Ceza hukuku olarak tanımlanabilir daha sonraları Hahamlarca Mişna'nın daha derinlemesine açıklamaları yapılmış ve buna Gemara adı verilmiştir.
Sadece bir Mişna olmasına rağmen iki farklı Gemara bulunmaktadır. Yeruşalmi ve Bavli. Dolayısıyla bu her iki Gemara farklı iki Talmud oluştururlar.

O yıllarda Yahudi nüfusun büyük bir bölümü Roma İmparatorluğu’nun sınırları dışında Babil’de yaşıyordu, Babil'deki hahamların tartışmalarından derlenmiş olan Gemara'dan oluşan Talmud'a Talmud Bavli veya Babil Talmudu denildi.

Talmud Yeruşalmi (Kudüs Talmudu)
İsrailli Akademisyenlerin yaklaşık Mişna’yı 200 sene analiz etmeleri neticesinde ortaya çıkmıştır. Rav Muna ve Rav Yossi tarafından birlikte kaleme alınmıştır

Talmud Bavli (Babil Talmudu)
Kudüs Talmudun’dan yaklaşık 100 yıl kadar sonra Babilli Musevi Akademisyenlerin Mişna’yı analizleri sonucu kaleme alınmış Kudüs Talmud’undan çok daha kapsamlı bir derlemedir. Rav Aşi ve Ravina, 550'li yıllarda Babil Yahudi Topluluğunun önde gelen iki lideriydi. Rav Aşi 427 yılında öldüğünde Talmud’un ilk versyonunu yazmıştı, onun ölümünden sonra Ravina onun çalıştırmaları daha da geliştirdi.. Bu çalışma Savoraim ya da Rabbanan Savoraei tarafından (Talmud Sonrası Hahahmlardan), devam ettirildi. Yaklaşık 250 sene kadar süren son çalışmalarla 700 yılına doğru son şeklini aldı.

Gördüğünüz gibi Talmud Allah'ın sözü değil Hahamların Mişna'yı analizleri sonucu ortaya çıkan fikirleri kaleme aldıkları bir kitaptır.
Muhammed muhtemeden bunları duymuş ve Tevratta yazdığını zannederek  Kur'an'a da Allah'ın sözüymüş gibi kopyalamıştır.

Bu ayeti eleştirilerden kurtarmak için şöyle bir teori ortaya atıldı:
Gerek bazı tefsirlerde gerek bazı meallerde “Kitapta / Tevratta yazdık” şeklinde yer alan ifadeler birer yorumdur. Buna göre, “İşte bundan dolayı İsrailoğullarına şöyle yazdık” mealindeki cümlede yer alan ifadeden, Tevrat öncesi İsrailoğullarına da peygamberleri vasıtasıyla- yazılmış, farz kılınmış, vecibe kılınmış bir hükmü anlamak mümkündür. Çünkü Hz. Musa’dan önce de İsrailoğullarına peygamberler gönderilmiş olduğuna göre, elbette onlar vasıtasıyla da bazı hükümler ortaya konulmuştur.

Bu teoriyi ortaya atanların hiç bir tutarlı argümanı yoktur. Nitekim Musa'dan once İsrailoğullarına gelen peygamberlere verilen yazılı metinlerin veya kitapların isimlerini hiç bir müslüman bilmiyor. İsmini bilmediği bir kitabın var olduğunu ve bahsi geçen hükmün orada yazılı olduğunu iddia etmek hem müslümanları hem de dini komik duruma sokuyor.
Özetleyecek olursak, hakem sifati taşıdığı halde suça azmettirip suç delillerini saklayarak yok etmeye çalışan bir Tanrı olamaz. Gönderdiğini iddia ettiği Tevratla hahamlar tarafindan yazılan Talmudu ayıramayan bir Allah hiç olamaz.

SÜLEYMAN PEYGAMBERİN TÖVBESİ (KURAN VE TALMUD)

din, islamiyet, Hz Süleyman'ın tövbesi, Süleyman'ın tövbesi, Süleyman'ın cinleri, Süleyman neden tövbe etti, Kur'an ve Talmud, sizden gelenler, Aşmoday, Süleymanın içine giren cin,
SÜLEYMAN'IN TÖVBESİ VE TALMUD'UN KURANA ETKİSİ

Sad Suresi(38.Sure) 34-35
34 - Andolsun ki Süleyman'ı imtihan da ettik ve tahtının üzerine bir ceset bıraktık. Sonra tekrar tevbe ile önceki haline döndü.
35 - Süleyman: "Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz, bütün dilekleri veren sensin." dedi.

Şimdi arkadaşlar bu olayı anlamak için müfessirler çok uğraşmış. Tahtının üzerine bırakılan cesed ne ? Oğlu diyen olmuş , gerçekten Talmud'taki öyküdeki gibi şeytan diyen olmuş gibi gibi..

Şimdi metinlerarası bir bakışla bu durum açık görülüyor aslında.

Talmud'un Gittin Bölümü 68. maddesinde bir hikaye var uzunca. O hikayenin bizi ilgilendiren kısmında kısaca şöyle bir anlatım yer almakta:

 Aşmoday adında şeytanların(demonların,cinlerin) lideri bir varlık var. Bu varlık Süleyman'ı yanıltıp bağlı olduğu zincirleri çıkarttırıyor (Süleyman bu cini Tapınak'ı yapmak için kullanıyormuş ve bağlamış tehlikeli olduğu için ) ve  içinde Tanrı'nın Kutsal İsmi yazan (YHWH-Yahve)  Süleyman'ın yüzüğünü de çıkarmasını sağlıyor. (Süleyman bu yüzükle korunuyor bu kötü varlıklara karşı sanırım.)


Daha sonra Süleyman'ın yüzüğünü yutup onu dünyanın öbür ucuna fırlatıyor ve onun tahtına geçiyor. İlgili Talmud bölümünde Süleyman'ın sonra Sanhedrin adlı Yahudi dini kurulun/mahkemenin/konseyin de yardımıyla tahta döndüğü de yer almakta. İki haham arasında da tartışılmış Süleyman'ın akıbeti.

Biri demiş ki ''Hayır Süleyman hikayenin sonunda halktan biri olarak öldü, yani tahtı son yıllarında Aşmoday adlı cin ele geçirdi''.

Diğeri de karşılık olarak demiş ki: ''Yok öyle bir şey önce kraldı, sonra Aşmoday yüzünden tahtan indirildi ama en sonunda tekrar kral oldu''.

Kuran'ın bu hikaye çerçevesinde hangi görüşte olduğu da açığa çıkıyor çünkü Kur'an'a göre Süleyman kafir olmadı ve tevbe etti. (Bakara Suresi 102 ve Sad Suresi 35)

Durum açıkça görülüyor.. Kur'an bir kez daha Talmudik ve diğer hikayelerde görüldüğü gibi (örneğin Zulkarneyn/İskender hikayesi) Süryani geleneğin yoğun etkisinde olduğunu bize gösteriyor.

Kaynaklar:
●GİTTİN 68 B:14
"Solomon kept Ashmedai with him until he completed building the Temple. One day he stood with Ashmedai alone. He said to Ashmedai: It is written: “For him like the lofty horns of the wild ox” (Numbers 24:8), and the Sages say in explanation of the verse: “Like the lofty horns”; these are the ministering angels. “The wild ox”; these are the demons. In what way are you greater than us? Why does the verse praise your abilities and powers over those of human beings?"
●KUR'AN (SAD SURESİ, BAKARA SURESİ)

SİZDEN GELENLER | Yazan: A-gnostic

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

CEHENNEMİN DOYURULMASI | KUR'AN VE TALMUD

sizden gelenler, din, islamiyet, yahudilik, Cehennemin doldurulması, Cehenneme soru soran, Cehennemin konuşması, Kur'an ve Talmud, Talmud'dan esinlenip Kur'an'a eklenenler, Kaf 30,Şabat104a
Kuran'ın 50. suresi olan Kaf  Suresi 30. ayetinde bu tür bir homiletik/vaazsal/ midraşik/ ders verici ifadeye rastlarız. Bu ifadeyi birebir almamalıyız çünkü Kuran'ın yazıldığı dönemde oluşan gelenek bunu birebir almamayı gerektiriyor.

Kuran burda muhattabına cehennemin dehşetini yine cehennemin ağzından kişileştirerek aktarıyor ve diyor ki:

Kaf Suresi 30: "O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der."

Burda Kuran'ın Tanrısı'nın cehennemi ''insanlar ve cinlerle dolduracağını söylediği'' (örneğin Hud Suresi 119) unutulmamalı. Aslında cehennem bizzat Allah'ın izniyle ve vaadiyle doluyor.

Peki burda şu soruyu sormalıyız: Tek Tanrılı inançların peygamber anlayışından yoksun olan Araplar cehennemin konuşacağına dair bu bilgiyi nasıl edinebilir? Yani gelişmiş bir tek tanrılı teolojileri olmayan Araplar bu denli girift, kompleks bir vaazsal kişileştirmeyi nasıl yapabilirler? Elbette daha önce söylenmemişse yapamazlar !

Babil Talmud'u Şabat Risalesi/Bölümü'ne 104a numaralı pasaja bakarsanız. (Görseli aşağıda mevcuttur) Kuran'ı yazanların Kaf Suresi 30'da zihinlerinde hangi geleneğin izinin olduğunu görebilirsiniz.

Not: Yahudilik'te (en azından Talmud'da) de tıpkı Kuran'daki gibi cehennemi kontrol eden bir cehennem meleği olduğuna inanılır (Kuran'da bu Zuhruf Suresi 77'de geçer.) :

''(Cehennemin prensi/meleği Tanrı'ya diyor ki) : Her şeyi benim denizime koy, beni Şit'in soyuyla besle.Açım...'' fakat Tanrı bu isteği redderek cehennemin prensine oraya sadece ''inançsızları'' almasını söyler. (Babil Talmud'u -Şabat 104a)

Not 2: Şit Adem'in Kabil ve Habil dışındaki 3. oğludur. Kabil kötü bir kimse olduğu için Tevrat'a göre Adem'in dürüst soyu, Şit'ten devam etmiştir.

Babil Talmud'u Shabbat 104a'nın son 2 paragrafına aşağıdan bakabilirsiniz.

sizden gelenler, din, islamiyet, yahudilik, Cehennemin doldurulması, Cehenneme soru soran, Cehennemin konuşması, Kur'an ve Talmud, Talmud'dan esinlenip Kur'an'a eklenenler, Kaf 30,Şabat104a
sizden gelenler, din, islamiyet, yahudilik, Cehennemin doldurulması, Cehenneme soru soran, Cehennemin konuşması, Kur'an ve Talmud, Talmud'dan esinlenip Kur'an'a eklenenler, Kaf 30,Şabat104a

SİZDEN GELENLER | Yazan: A-gnostik

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)