HABERLER
Dini Haber
Norveç mitleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Norveç mitleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

EIKTHYMIR VE HEIDRUN

mitoloji,A, İskandinav mitolojisi, Valhalla,İskandinav efsaneleri,Viking efsaneleri,Eikthyrnir,Heidrun, Norveç mitleri, Viking inanışları,Yggdrasil
Etkileyici, efsanevi hayvanlar kutsal kabul edilen Yggdrasil ağacının içinde ve çevresinde yaşarlar. Entrika ve dedikodu yayıcı sincap Ratatoskr, Asgard ve Yggdrasil'den nefret eden ceset yiyici bir ejderha olan Nidhogg (Nídhöggr) da bunlara dahil.

Asgard'ın iki sakini olan Eikthyrnir (“Dikenli Meşe”) büyülü bir erkek geyik iken Heidrun ise dişi bir keçidir ve Valhalla sakinlerinden bu iki canlı Asgard ve kutsal Yggdrasil'in hayatında da rol oynarlar.

Bu ikisi genellikle Valhalla'ya girişi gösteren ortaçağ gravürlerinde resmedilmiştir.

BİR ERKEK GEYİK VE DİŞİ KEÇİ NEDEN LAERADR AĞACININ ÜZERİNDEDİR?
Efsane ve yazıtlarda Eikthyrnir ve Heidrun Valhalla'nın tepesinde durup yaprak dökmeyen ağaç Yggdrasil’in en yüksek bölümü olan Laerad'ın yapraklarını yerken tanımlanırlar.

Eikthyrnir, Grímnismál'da (veya "Grimnir Şarkısı"), İzlandalı yazıların en eski anıtının en eski eseri olan "Şiirsel Edda" da yer almaktadır. "Grimnir Şarkısı" nda evrenin kökeninin bir görüntüsünün yaratıldığı anlatılır: Yggdrasil'in büyülü külü, içinde yaşayan hayvanların tanımı ve dünyanın dev Ymir'in bedeninden yaratılışının ayrıntıları vs.

Snorri'nin Grimnir Şarkısı'nda Eikthyrnir'in (Büyülü erkek geyik) bir su kaynağı olduğu görülmekte:
"Eikthyrnir erkek geyiğin adı
Ev sahibi babanın holünde duran,
ve Lærad’ın dallarını otladı;
ve onun boynuzlarından akan ss Hvergelmir'e damlar,
o andan itibaren tüm sularda akar..."

Eikthyrnir gücünü tüm yaşamın kaynağı ve efsanevi dokuz İskandinav dünyasının yeri olan Yggdrasil'den almaktadır. Yine Snorri Sturluson tarafından yazılan Edda kitabındaki nesirlerden biri olan "Gylfaginning"de ve 13. yüzyıldaki Şiirsel Edda kitabında da Eikthyrnir'in boynuzlarından atılan gizemli bir sıvının (su) Hvergelmir’e (Eski İskandinav kültüründe “köpüren ve kaynayan bahar”) düştüğü yazılıyor.

Pek çok yılanın ve ejderha Nidhogg'un yaşadığı kuyu en yoğun duman ve sisin kaçınılmaz dünyası olan Niflheim'da bulunuyor. Diğer iki kuyu Yggdrasil'in altında yatan ve bir Norns üçlüsü ile ilişkili olan Urðarbrunnr ve buz devlerinin evi Jötunheimr'ın yakınında bulunan Mímisbrunnr'dur.


DİŞİ KEÇİ HEİDRUN TANRI VE SAVAŞÇILARA GÖKSEL BAL LİKÖRÜ SUNAR
Dişi keçi Heidrun genellikle Yggdrasil ile özdeşleşen Laerad adlı bir ağacın dallarını kesen Valhalla çatısında durur.

Snorri Sturluson'un Gylfaginning (Şiirsel Edda) adlı kitabında şöyle yazıyor:
"Heidrún denilen dişi keçi Valhalla'da ayağa kalkar ve iğneleri çok ünlü olan ve Léraðr adı verilen ağacı kolundan ısırır ve o an dişi keçinin meme başı o kadar çok bereketli hale gelir ki her gün bir şarap fıçısını doldurur…"

Böylece Heidrun Valhalla'da her gün savaşan tanrıları ve düşmüş kahramanları besleyen, hiç bitmeyen muhteşem bir likör üretir. (‘Gylfaginning’).

Bu likör salonda harika bir içki olarak Valhalla'da bile yer alıyordu. Tüm kahramanları sarhoş edecek kadar yeterli etkiye sahipti. Düşmüş savaşçılar ise sihirli yaratık Saehrimnir'den gelen en iyi etle besleniyorlardı. İskandinav mitolojisinde Sæhrímnir her gece öldürülen ve yenilen bir domuzdur. İnanışa göre öldürülüp yedikleri Sæhrímnir ertesi gün besin sağlamak için Valhalla'da tekrar canlandırılırdı.

İnanışa göre yemek büyük bir sorun değil çünkü Valhalla'da Sæhrímnir'in etinin yeterince besleyemeyeceği kadar fazla insan olmayacaktı.

Bu nedenle savaşçılar cennetteki yaşamın bir sonraki günü için hiçbir zaman yemek yokluğu çekmiyorlardı.

Kaynaklar:
Lindow, John (2001). Norse Mythology
Brink Nicholas E. Baldr's Magic

Yazan: A.Kara

HERVOR

Hervor, Nimrael, mitoloji, İskandinav mitolojisi, Kurt ve köpeklere bırakılan Hervor, Savaşçı kadın Hervor, Mitolojide kadın karakterler, Savaşçı kadın, Norveç mitleri, Valkür Hervor, Valkür, Hervor, bir zamanlar güçlü ve korkusuz bir savaşçıydı, kimseden herhangi bir yardım ya da başka bir şey almadı. Babasının ölümünün intikamını büyülü bir kılıç ile aldı, kendine “Medeni” diyen kralların topraklarına baskınlar ve yağma seferleri düzenledi, ve Norveç’te herhangi bir savaşçıdan daha büyük olduğunu kanıtladı.

Babası büyük bir savaşçı ve annesinin babası da vahşi bir savaşçıydı, yani Hervor her halükarda savaşçı olacaktı. Babasının efsanevi bir savaşta, Valhalla’yı aratmayan bir savaşta bir savaşçının karnına sapladığı kılıç yüzünden ölmesinden çok kısa bir süre sonra doğmuştu Hervor. Babasını tanıyan herkes, onu öldüren savaşçının barbar ve kana susamış canavar olduğunu biliyordu ve hem kıza hem de köydekilere yapacaklarından korkuyorlardı, bu yüzden Hervor’ı doğduğunda bir koruluğa götürüp orada onu kurtların ya da köpeklerin yemesine terk ettiler. Ancak bu hiçbir zaman olmadı; Hervor insanların beklediğinin aksine sağ kurtulmuş hatta inanılmaz biçimde büyümüştü. Uzun, güçlü ve demir gibi sertti, kızıl-altın arası saçları vardı ve eli bir kılıcı çok iyi kavrıyordu. Hervor’ın köyündeki kızların örgüyü, dikiş ve nakışı ve diğer sıkıcı şeyleri öğrendiği bir zamanda kendisi ata binmeyi, okçuluğu ve kılıç kullanmayı öğreniyordu, komşuların çocuklarını rutin iş olarak kavgada yenip onları mor gözler ve kırılmış kemiklerle evlerine, annelerinin yanına yollardı.
Hervor, evde oturup dikiş-nakış yapan ev hanımı olmak yerine kılıcını kullanmayı tercih etti ve evden ayrıldı. Peki kalkan hanımları ya da savaşçı kadınlar ne yapar? Drakkar denilen gemilere biner ve kader nereye götürürse oradaki yağmalara katılırlardı. Köyün reisi diğer Viking kabilelerinden biri ile yaptığı savaşta katledilince Hervor’dan daha güçlü ya da daha karizmatik biri yoktu liderlik etmek için, bu yüzden köylüler onu liderleri seçti. Ve liderliği ise yanıltmadı; onları zenginliğe ve zafere sürükledi.

Kılıcının uzandığı her düşman köyünde, yaptığı her yağma ile ünü gittikçe yayılmıştı. Yine de babası sadece bu tür olaylar için ünlü değildi; babası efsanevi Tyrfing’in taşıyıcısıydı. Hervor ise bunu taşımayı arzuluyordu. Efsaneye göre kılıcı Dwerger adında bir cüce, büyüleri kullanarak ateşte dövmüştü. Altın süslemeli bu kılıç, yeryüzünde bulunan herhangi bir kılıçtan daha ölümcüldü. Ancak kılıç lanetliydi. Büyük Beyazlar olarak bilinen yamyamlardan bile ölümcül hale geldi ve Hervor’un babası, kılıcı her seferinde kanla ıslattığında tehlikeye o kadar yaklaşıyordu. Böylece kendi arkadaşlarından birini en sonunda öldürmüştü. Kendisi ölünce ise kılıç onunla birlikte gömüldü ve insanlar bu uğursuz kılıcın tekrar kullanılmamasını tercih ettiler. Ama Hervor öyle düşünmüyordu. Bir gün çıktığı seferde babasının gömüldüğü adaya geldi ve kılıcı ondan almaya geldi. Gecenin bir yarısı yaptıkları ilk iş büyük ateşler yakmak oldu ve hayaletlerin çılgınca dağılmasını sağladılar. Hervor’ın emri altındaki hiçbir adam gemiden ayrılmaya cesaret edememişti. Hervor, gemiden atladı ve bu adamların sahip olduğundan daha erkek olduğunu kanıtladı. Adamlarına ise korkak pislikler gibi davrandı. Babasının gömülü olduğu mezara geldi ve babasının ruhunu hakaretlerle, lanetlerle çağırdı. Babası, mezardan büyük bir alev çıkarak cevap verdi ama Hervor hızla kenara atladı ve kılıç olmadan terk etmeye niyeti yoktu. Kılıcı aldı ve yaşam bulunmayan babasının ve amcasının cesetlerine baktı. Ruhlar ona kılıcın lanetli olduğunu ve ailesine felaketler getireceğini söyledi. Kendisine kızgın birçok hayalet duruyordu karşısında ama hiçbiri umurunda değildi ve gemisine gitti. Gemiye geldiğinde adamları onu terk etmişti çoktan. Adamlar sahilde çığlıklar atarak oradan oraya kaçarken Hervor adadan gidiş yolu bulmayı başarmıştı. Köyüne yine cenk hanımı olarak dönmüştü.
Tyrfying’in elinde olması ile artık dövüşlerde durdurulamaz olmuştu. Bir gün Norveç Kralı ile zar oynuyordu. Kılıcı ile oynayan adamları gören Hervor öfkelendi ve adamları kraliyet salonunun ortasında katletti. Kimse onu tutuklamaya cesaret edemedi.

Hervor daha sonraları evlenmişti ve çocukları olmuştu. Oğlu Heidrik, Tyrfing’i miras olarak almıştı, bu kılıcın kana susamış etkileri annesinden daha çok etkilemişti Heidrik’i. Hatta bu kılıç onun kardeşini ve üvey oğlunu öldürmesine sebep olmuştu. Hatta bir savaşta etrafı Hunlar ile çevrilmiş ve katledilmişti (Büyükannesinin adına sahip Hervor adındaki kızı da bu savaşta harp etti ve katledildi). Heidrik aynı zamanda bir prenses ile evliydi, yani hayatı kandan ibaret değildi.
Heidrik, Tyrfing’i miras aldığında Hervor’a ne olduğu bilinmiyor. Bazıları intikam için yapılan bir savaşta öldüğünü, bazıları ise yaşlanması yüzünden hayata gözlerini yumduğunu söyler. Sonraki dönemlerde ise Hervor adında bir Valkür’ün sagaları görülür ve gerçekte yaşayan Hervor’dan ilham alındığı ihtimali vardır. Bu Valkür, uzun savaşlar sonucu yorgun düşmüş ve öldüğünde Valkürler arasına katılmıştır.

Yazan: Nimrael