HABERLER
Dini Haber
ateizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ateizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

BUNLAR ATEİİİSST!

Yazan: Wiseman


BUNLAR ATEİİİSST!


İletişimde önemli olan aynı dili kullanmaktır. Aynı dili kullanmak demek; sözü söyleyenin söylediği anlam ile sözü işitenin anladığı anlamın aynı olması demektir ki anlaşabilsinler. Bundan önemlisi de kavramların, kelimelerin anlamlarının doğru biliniyor olması gerekir. Sonrasında anlaşmak kolay.

Yapılan yorumlarda çoğu zaman Ateist ve Ateizm kavramının bazı kişilerce anlaşılmadığı ya da yanlış anlaşıldığı ortada.

Ateist denince, Teistlerce ilk akla gelen anlamlar “Allahsız, peygamber tanımaz, kitapsız, kâfir, katli vacip, pislik, insan değil, önüne gelenle yatar vs.” dir.

Ateist ve Ateizmin ne olduğunu anlamak için öncelikle Teizm kavramının ne olduğunu doğru anlamak gerek. Çünkü Ateizmi doğuran Teizmdir.

Teizm: Semavi ve ya ilahi denilen, tek tanrılı dinlerin, peygamber ve kutsal kitaplar ile temsil edildiği tek tanrıcılık kavramıdır. Teistler (Teizme inanlara da Teist denir) tek bir tanrı kavramına inanırlar. Tanrının peygamberler gönderdiğine ve o peygamberlerle birlikte din ve kutsal kitap gönderildiğine inanırlar. Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık bu kapsamdadır. Ateizm ve Ateist diye bir kavram ortada yokken, Teizm ve Teist kavramları anlamsal ve uygulama olarak vardı.

Ateizm ve Ateist kavramları ise Teistlerin kendi inançlarını başkalarına anlatırken, tebliğ ederken, dayatırken, kendilerine soru soran kişileri ikna edemeyip inançlarını, dinlerini, peygamberlerini ve kitaplarını kabul ettiremedikleri kişilere, “bunlar Allahsız, peygambersiz, kitapsız, dinsiz” anlamında A-Teist demişlerdir. (A olumsuzluk ekidir. Yani Teist (dini) olmayan.)

Ateistler, Teistlerin kendilerini ikna için öne sürdükleri, fikirleri, düşünceleri, önerileri AKIL, BİLİM, VİCDAN VE AHLAK süzgecinden geçirerek soru sorarlar ve akli, ikna edici cevaplar isterler. Teistler ise Ateistlere ikna edici Akli ve bilimsel cevap veremedikleri için Ateistler de Teistlerin fikirlerine katılmadıklarını söylerler. Yani Tanrı, Peygamber, Kutsal Kitap ve Din kavramlarını Ateistler değil Teistler ortaya atmıştır. Haliyle fikirlerini ispat etmek de, Ateistleri ikna etmek de Teistlerin görevidir.

Yani anlayacağınız Ateizm bir din değildir. Bir düşünce değildir. Bir akım değildir. Bir moda değildir. Sadece Teistlerin, İKNA EDEMEDEMEYİP DAMGALADIKLARI, akıllarını, vicdanlarını, bilimi kullanan, düşünen ve sorgulayan insanlardır.

Teistler sanıyorlar ki; Ateistler, Teistlerin kitaplarını okumadılar. Hayır kardeşim, inan bana senden daha çok okudular. Sadece senin inandığın dinin değil bütün kutsal denilen kitapları okudular. Hadisleri, Talmutları okudular. Dinler tarihini okudular. Ama Teistler gibi körü körüne inanmadılar. Çünkü akıllarına yatmadı. Öne sürdüğünüz kitaplarda, fikirlerde, kişilerin sözlerinde akılla, vicdanla, bilimle uyuşmayan birçok çelişkiler ve akıldışı olaylar gördüler. Sizlere sordular ama cevep verip ikna edemediniz. Sizler de ikna edemeyince ne dediniz? “Bunlar ATEİİSST! Bunlar kâfiiir! Bunlar dinsiiiz! Bunlar pisliiik! Bunlar cahiiil! Bunların katli vaciiip!” Ateistlerin sorularına ikna edici, akılcıl cevap veremeyince şiddete başvurdunuz. Fikirle değil köfürle konuşmaya başladınız. İnandığınız kitabın gerçek karakteri ile davrandınız. Maskeniz düştü şeytanlaştınız.

Ateist durduk yerde ateist olmadı. Sizler yaptınız!

Soru soran ve cevap veremediğiniz Ateistlere ne yaptınız? Sosyal medyada alay ve hakaret edip saldırdınız, “inanmıyorsan saygı duy” diyerek küfrettiniz, hedef gösterdiniz. Gerçek hayatta ise dövdünüz, yaktınız ve öldürdünüz. Ne uğruna? Benim gibi düşünüp, benim gibi inanmıyor diye! Kim için? “Din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın” diyen, “kafirleri bulduğunuz yerde öldürün” diyen görmediğiniz, duymadığınız, varlığını ispatlayamadığınız Allah’ınız, peygamberiniz ve dininiz uğruna!

Ateistlerin sorularına akıl, bilim, vicdan, ahlak çerçevesinde ikna edici cevap veremiyorsanız, sorunu Ateistlerde değil kendinizde ve inancınızda arayın. Cevap veriyorum diye ha bire Kur’an’dan ayetler gönderiyorsunuz. Kardeşim adam senin kitabını akli bulmuyor ki, bilimsel bulmuyor ki, ahlaki bulmuyor ki senin kitaptan verdiğin örneğe ayete inansın! Sorun zaten senin kitabında! Sorun zaten senin Peygamberinde. Sorun senin dininde. Sorun senin Allah inancında. Sen bu kavramları akılla, bilimle, kendi cümlelerinle ispat et, ikna et sorun ortadan kalkar zaten. Hakaret etmekle, küfretmekle, yakmakla, dövüp öldürmekle ne elde edeceksin? Sevap mı? Senin inandığın sözde Allah’ın bile kendisine inanmayana yaşam hakkı verirken, rızık verirken, sen kim oluyorsun da hakaret ediyor, dövüyor ve öldürüyorsun?

Üstelik siz Teistler (Musevi, Hristiyan ve Müslümanlar) bırakın kendi dinleriniz arasında anlaşmayı, Müslümanlar bile kendi aranızda anlaşamadınız. Mezheplere, Tarikatlara, Cemaatlere bölündünüz. Kendi tarikatınızdan, Şeyhinizden olmayanı bile kâfir ilan ettiniz. Cenneti tapulu malınız, Cehennemi kendiniz dışındakilere, kendi ailenizden inanmayanlara bile müstehak gördünüz. Müslüman Müslümanı, evlat babayı, kardeş kardeşi öldürüyor! Sonra da kalkmış gel bizim gibi inan diyorsunuz! Hangi akılla? “Dinimiz akıl değil teslimiyet dinidir, aklı kenara koymadan iman etmiş olamazsınız” diyen akılla mı?

Müslümana, anlamak ve öğrenmek için birkaç soru, ayet ve hadis ortaya koyup cevap bekliyoruz. Cevap veremeyince “O hadis yalandır, uydurmadır, sahih değildir.” diyor. Ayet veriyoruz. “Orada öyle demek istememiştir, yanlış çeviridir, ayeti cımbızlamışsın, ayetin önüne ve sonuna bak” deyip eğip bükmeye başlıyorsunuz.

Anladık ki, Müslüman sayısınca İslam var ortada. Herkes kendi inandığı ve işine gelen İslam’ı yaşıyor ve savunuyor.

Ateistlere taş atmadan önce dönün bir kendinize bakın, öz eleştiri yapın. İnancını, akıl ve fikirle ikna edip kabul ettiremiyorsan zaten o inanç sakat demektir.

BİR DİNİN ÇOK TANRISININ OLMASI NE KADAR SAÇMA İSE, BİR TANRININ BİRDEN ÇOK DİNİNİN, PEYGAMBERİNİN VE KİTABININ OLMASI DA O KADAR SAÇMAYKEN, BİR DİNİN DÖRT MEZHEBİ, YÜZLERCE TARİKATI, CEMAATİ OLMASI DA O KADAR SAÇMADIR!

Ateistlerin, Agnostiklerin, Deistlerin kişiliklerini değil, FİKİRLERİNİ ELEŞTİRİN!
Sağlık Sevgi ve bilimle kalın.

ATEİST OLMA HİKAYEM

sizden gelenler, din, Ateist olma hikayem, Neden Ateist oldum?, Nasıl Ateist oldum?, Allah var mı?, Vicdan ve akıl, ateizm,
20 yıl dini bütün bir ailede yaşadım. Her kuralın mantığını sorgularım bu yüzden kuranı da hocaların tefsirlerine göre yorumlayarak anlamlandırmıştım. 2009 yılında hac vazifem sırasında alışveriş yaptığımız kabenin arka sokaklarında 1 adam karısını ve yaklaşık 2 yaşlarındaki çocuğunu tekme tokat eve sokmaya çalışıyordu.

Kilometrelerce uzaktan biz bu kabeye hiza durup namaz kılıyorken adam kabenin arkasında zulüm ediyor?? 2 yaşındaki bebenin imtihanı ne olabilir? Üstelik kimse kimsenin günahını yüklenmez diye ayet varken...?

Üniversitemdeki ilahiyat bölümü doçentinin konuşmalarından dinden uzak olduğunu anladım. O yıllarda hala var olan ablaların arasına karışıp sohbetlere gittik ve bende yeni yeni oluşmaya başlayan soru işaretlerini hocaya sordum.Yüzündeki gülümsemeyi unutamıyorum.Bana sorgulamaya devam et dedi.

Üni. kütüphanesinden bulduğum dinler tarihi, tevrat, incil, kuran hadis kitaplarını....Tarih ve arkeoloji bölümünden bulduğum sümer tarihi,sümer tabletleri,gılgamış,mezapotamya ve eski mısır uygarlıkları,fen bölümünden bulduğum kozmoloji ve astrofizik yayınları ,deneyler....felsefeden görüşler....kısacası sorularım cevaplarını sadece kuranda değil her yerde aradım....Ama bulduğum tek şey şuydu...İnanmak istediğim için inanıyordum ve korkuyordum...O korkuyu küçüklükten sokmuşlar içimize ya yanacağız çünkü....:/

Kuranı sübyan okulunda ezberlemeye başlamıştım...30 yaşına kadarda bir çok mevlütte ve gecelerde...Perşembe kuranlarında onlarca kez hatmettim.


Teker teker ayetleri okuyup genel durumla bağlantı kurmaya çalışınca o bağın aslında hiç olmadığını fark edip dinden çıktım...Dinler tarihindeki tüm dinler insanların kendi istekleri doğrultusunda uydurup yaydığı inanç zincirlerinden başka bir şey değildi....Dinden çıkacak mıyım korkusuyla ayetleri telaşla değiştirmeye çalışan bir sürü insan türemişti...Bir ayetin anlamını 10 farklı çeşit söylüyorlarda hangisi doğruydu? Çelişkiler dalga dalga yayıldı...Kimse ne söyleyeceğini bilemez durumdaydı...

Ve düşündüm...Peki allah? O var mı?

Burada devreye vicdanım girdi...Bana öğretilen allah sonsuz kudret sahibi,sonsuz merhametli,affedici,hoşgörülü...Esmai Hüsnanın bütün sıfatlarına uygundu...Ama olamazdı...

Dünyadaki sınav adı altındaki gidişatta allahın görevi hiç yoktu...Hiç müdahale yoktu...Ama kuranda savaşlara müdahale etmişti...yardımcı olmuştu...

Bunda bir terslik olduğu apaçık ortadaydı...Bir yaratıcının var olamayacağı gerçeği her gün gelen tecavüz taciz haberleriyle yüzüme tokat gibi çarptı...Şeytanla pazarlık yapması...Yakacağını bildiği insanları yaratması....ve bir çok neden bu gerçekle yüzleşmem gerektiğini bana kanıtladı...

Dinden çıkmamak için çok çaba sarfettim çünkü 20 yılımın tamamen bir yalandan ibaret geçtiğini bilmek beni üzmüştü...

Yaşayacak zamanım kaldıysa bunu sonuna kadar değerlendireceğime kendime söz verdim...Çalışıyorum çabalıyorum baş etmeye çalışıyorum ama allah demiyorum çünkü allah diyip el açtığım zamanlarda zaten beni hiç duymamıştı...
Gerçeklerle yüzleşmeniz dileğiyle.....

SİZDEN GELENLER | Yazan: Ozberk Kas

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

HRİSTİYANLIK VE DİNLERİN BALTALANMAYA BAŞLANMASI

A, din, hristiyanlık, ateizm, Charles Darwin'in keşifleri, Thomas Hobbes, Musa'ya incilde atfedilenler, Eichhorn, Hegel, Hristiyanlığın çöküşü, Hristiyanlığın kan kaybı, Nietzsche,
19. yüzyılın ikinci yarısında Charles Darwin'in ileri sürdüğü evrim teorisi ve diğer bilimsel keşifler, dünyanın doğasını ve varlığını açıklamanın bir yolu olarak dinlerin değerini azaltmıştır.

İlahiyat ve İncil bursu
18. ve 19. yüzyıl boyunca, akademik araştırmalar dinin gerçek hakikatlerini zayıflatmaya başlayınca Tanrı'nın doğaüstü bir varlık olup olmadığı konusunda şüpheler başladı.

1651 yılında filozof Thomas Hobbes, Musa'nın İncil'de kendisine atfedilen tüm kitapları gerçekten yazamayacağını belirtmişti .

1779 yılında JG Eichhorn, Yaratılış Kitabı'ndaki öykünün gerçek tarih olmadığını, Yunan ve Roma mitolojisinin hikayeleri gibi sadece efsane olduğunu ileri sürerken, bu hikayelerin artık gerçekten Tanrı'nın sözüymüş gibi okunmaması gerektiğini söyledi.

Diğer teologlar Hegel'in fikirlerini, dini hikayeleri ve inançları insanlığın manevi hayatıyla ilgili gerçekleri göstermek için sembolik yollar olarak tasvir etmeye başlamışlardı.

Metnin edebi analizi İncil'in kendisi için güvenilir bir tarihsel belge olarak büyük şüphe uyandırmaya başladı.

Alman, DF Strauss, 1835'te Mesih hakkındaki Yeni Ahit hikayelerinin tam anlamıyla doğru olarak yorumlanmaması gerektiğini, Yahudi bir öğretmenin hayatını giyen ve dini sembolize eden bir elbise olarak görülmesi gerektiğini belirtti.

Tanrı bir insan icadıdır.
1841'de Ludwig Feuerbach, Tanrı'nın insani bir buluş olduğunu, korkularımızla ve isteklerimizle baş etmemize yardımcı olacak manevi bir araç olduğunu savundu.

Bu inançlılar için kötü bir haberdi, çünkü insanlar, tüm iyi niteliklerini Allah'a yansıttılar ve kendilerini şefkatli, akıllı, sevecen olarak görürken, birden kendilerini değersiz hissettiler. Bu yüzden insanlık kendisini gerçek kişiliğinden uzaklaştı.


Antropoloji
Antropologlar da önceki kesinlikler konusunda şüphe uyandırıyorlardı.

Karşılaştırmalı din araştırması, pek çok dinin ritüelleri ve hikayeleri arasında büyük benzerlik olduğunu ortaya koydu; hatta kabile dinlerinin Hristiyanlıkla ortak unsurlara sahip olduğu görülüyordu.

Bu, Hristiyanlığın (ya da başka herhangi bir dinin) tek gerçek din ve herhangi bir dinin Tanrı'nın vahyinin benzersiz sonucu olduğu görüşünde çalkantılar oluşturdu, zira bütün dinler çok fazla benzerliğe sahipti.

Nietzsche
19. yüzyılın sonunda filozof Friedrich Nietzsche (1844-1900) Tanrı'nın öldüğünü ve insanlığın onu öldürdüğünü ilan etti.

Nietzsche, artık Hristiyan Tanrı'sına inanmanın mümkün olmadığını söyledi. Modern insanların artık Allah'a inanmadığını düşündü ve bu inanmazlık Tanrı'yı ​​öldürmüştü.

Bunun ciddi ahlaki sonuçları vardı. Batılı toplumun bütün ahlak yasası Yahudilik ve Hristiyan ahlakına dayanıyordu ve er ya da geç insanlar, artık Tanrı'ya inanmazlarsa, Tanrı'ya dayanan bir ahlaki kural gereği yaşayamayacağını anlamış olurlardı.

Nietzsche sadece Tanrı'nın ölümünü ilan etmekle kalmadı, daha da radikal bir şey yaparak insanlık için bir anlam ve amaç kaynağı olabilecek herhangi bir dış dünya yani ahiret olmadığını söyledi.

Nietzsche yaşadığı bölge ve toplum nedeniyle özellikle Hristiyanlığı eleştiriyordu. Bu dinin sadece sahte değil, çarpıtılmış, bozulmuş ve "çelişkili" olduğunu düşünüyordu.

Yani bilim ve felsefenin ilerleyişi ile birlikte Darwin, Thomas Hobbes, Eichhorn, Ludwing, Nietzsche gibi isimlerin önderliği ile dinler, özellikle de Hristiyanlık kan kaybetmeye başlamıştı. Bu kan kaybı ise ateizm, deizm, agnostisizim ve nihilizm gibi felsefi akımların ortaya çıkışına zemin hazırlamış oldu.

Yazan & Çeviren: A.Kara