HABERLER
Dini Haber
budizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
budizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KADININ ÇALIŞMASI VE KADINLARIN DÜNYA DİNLERİNDEKİ ROLLERİ

Hazırlayan: A.Kara
A, din, Kadınların dünya dinlerinde rolleri, Din ve Kadın, Din ve kadının çalışması, islamiyet, hristiyanlık, musevilik, yahudilik, hinduizm, budizm, Kadın çalışabilir mi?, Dinlerde kadın, Kadın, A, din, Kadınların dünya dinlerinde rolleri, Din ve Kadın, Din ve kadının çalışması, islamiyet, hristiyanlık, musevilik, yahudilik, hinduizm, budizm, Kadın çalışabilir mi?, Dinlerde kadın, Kadın, A, din, Kadınların dünya dinlerinde rolleri, Din ve Kadın, Din ve kadının çalışması, islamiyet, hristiyanlık, musevilik, yahudilik, hinduizm, budizm, Kadın çalışabilir mi?, Dinlerde kadın, Kadın, A, din, Kadınların dünya dinlerinde rolleri, Din ve Kadın, Din ve kadının çalışması, islamiyet, hristiyanlık, musevilik, yahudilik, hinduizm, budizm, Kadın çalışabilir mi?, Dinlerde kadın, Kadın,
Kadınlar için, bazı dinler diğerlerine oranla daha fazla özgürlük sağlar ve kadınlara güç pozisyonu ve erkeklerle yazılmış esasta eşitlik sunar. Beş büyük dindeki kadın rollerine bir göz atalım. Her ne kadar tüm dinlere inanmayan, gereksiz ve insan ürünü olduklarına, kısacası din olgusuna karşı olsam da (Hristiyanlık'ta buna dahil) Hristiyanlık inancına sahip kadınlar iş hayatında daha aktif oldukları bir gerçek. Tabi burada daha büyük bir GERÇEK var, o da şuan birçok Avrupa ülkesinde yaşanan Hristiyanlığın, haçlı seferleri düzenleyen, kadına yüzlerce kısıtlama getiren Hristiyanlık ile aynı olmadığı, bu dinin zamanla halk tarafından yumuşatıldığıdır (çünkü Hristiyan ülkeler bizim aksimize tarihlerinden ders çıkarıp dinlerin onlar üzerindeki kötü etkilerinden kurtulma yoluna girdiler).

Unutulmamalıdır ki, bizim ülkemizde de çalışan kadınların diğer İslam ülkelerine oranla fazla olabilmesinin de temel nedeni; İslamiyetin Türkiye'de diğer İslam ülkeleri gibi yaşanmaması, yumuşatılarak, halk tarafından şekillendirilmiş, işine gelen kısımlarının görülüp, işlerine gelmeyen taraflarının göz ardı edilmiş olmasıdır. Yani Türkiye'deki İslamiyet'te yumuşatılmıştır. "Gerçek İslam bu değil" lafının 4 bir yandan duyulduğu ülkem insanının asıl kendi yaşadığı "gerçek İslam değildir". Türkiye'de yaşayan bir Müslüman, sayısı onları geçen diğer İslam ülkelerindeki uygulama ve yaşam şeklini gerçekten içine girerek görür ve şahit olursa vicdan tutulması yaşayacaktır (tabi gerçekten vicdanlı, kadın ve erkeğin eşit olduğuna inanan ve vicdanını sadece kendi önem sırasına ve inancına göre şekillendiren biri değil ise...)

Bir çok araştırma, başta İslamiyet ve Hinduizm olmak üzere birçok dinden kadının çocuk bakıp evi temizlemek dışında bir rolü olmadığını gösteriyor. Gerçi araştırmalar göstermese de, vizyonu açık, yersiz taraf tutup boş fanatiklik yapmayan birisi zaten bu araştırma sonucuna pek itiraz etmeyecektir. Yani ister dindar olun ister dinsiz, 6 yaşındaki çocuğa bile sorsanız İslam ülkelerinde kadınların çalıştırılmadığını (bizim ülkemiz için kötünün iyisi diyebiliriz, çünkü diğer İslam ülkelerine oranla bizim ülkemizde çalışan kadın sayısı fena değil), eğitilmediğini, hatta bazı İslam ülkelerinde çalışma ve eğitim haklarının bile olmadığını bilir, umarım ölüsü-dirisi herkesin bildiği bu gerçek hakkında yersiz ve saçma bir savunmaya girmez bu yazıyı okuyan Müslüman arkadaşlar. Zaten hadisler olsun, kulak verdikleri hocalar veya eteğine takıldıkları tarikat liderleri olsun, hepsi tek noktada birleşiyor "Kadın çalışamaz"

Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir ankete göre (1)
ABD'deki kadınların% 86'sı bir dine bağlı.
% 63'ü dinin hayatının önemli bir parçası olduğunu söylemektedir.
% 44'ü en az haftalık olarak ibadet hizmetlerine katılmaktadır.

Hristiyanlık (1,2,3)
ABD nüfus yüzdesi:% 70.6
Dünya nüfus yüzdesi:% 31.5
Kadınların yüzdesi:% 55 (Protestanlık)
Kutsal yazıda dikkate değer kadınlar: Meryem, İsa'nın annesi ve Elizabeth, Vaftizci Yahya'nın annesi.
Pozisyonlarında güçlüler mi? Evet, vaaz, öğretme ve misyonerlik rollerinde güçlüler.
Kadınların temel sorumlulukları: Çocukları yetiştirmek ve öğretmek, aileyi korumak, aileye ve dini konularda kocaya atıfta bulunmak, kilisede sosyal grupları korumak.

İslam (1,4,5)
ABD nüfus yüzdesi:% 0.9
Dünya nüfus yüzdesi:% 23.2
Kadınların yüzdesi:% 35
Kutsal yazıda dikkate değer kadınlar: Hz Muhammed'in karısı Aişa ve Adem'in karısı olan Havva.
Pozisyonlarında güçlüler mi? Evet, siyasette ve Müslüman Kardeşliği gibi dini örgütlerde aktifler.
Kadınların temel sorumlulukları: Çocuklara bakım, gelenekleri çocuklara geçirme, evde kocaya hizmet etme, cinsiyete özgü emirleri takip etme, eş ve diğer erkek aile üyelerine siyasi ve dini kararlarda yardımcı olma, ailevi varlıkları koruma ve bakım.

Yahudilik (1,6)
ABD nüfus yüzdesi:% 1.9
Dünya nüfus yüzdesi:% 0.2
Kadınların yüzdesi:% 48
Kutsal Kitapta Dikkat Çeken Kadınlar: Musa'nın kardeşi Meryem.
Pozisyonlarında güçlüler mi? Evet.
Kadınların temel sorumlulukları: Tanrı hem kadın hem de erkektir ve ilk insan, her iki cinsiyete ait olduğu için belirli cinsiyet rollerine daha az vurgu yapılır. Fakat erkekler daha fazla entelektüel görev yapmaları beklenirken erkekler daha fazla fiziksel görev yapar.

Hinduizm (1,7,8)
ABD nüfus yüzdesi:% 0.7
Dünya nüfus yüzdesi:% 15
Kadınların yüzdesi:% 38
Kutsal yazıda dikkate değer kadınlar: Shakti, Evrensel Anne ve Sita, Tanrı'nın bir parçası.
Pozisyonlarında güçlüler mi? Hayır, çok zengin, güçlü aileler haricinde tipik değil. Kadınlar törenleri yönetemezler.
Kadınların temel sorumlulukları: Çocukları yetiştirmek ve bakım yapmak, düzenlenmiş bir evliliğin parçası olmak, kocanın geleneksel törenleri gerçekleştirmesine yardımcı olmak, yaşlı aile üyelerine bakım vermek, eve bakmak.

Budizm (1,9,10)
ABD nüfus yüzdesi:% 0.7
Dünya nüfus yüzdesi:% 7.1
Kadınların yüzdesi:% 49
Kutsal kitapta dikkate değer kadınlar: Abhirupananda ve Buda'nın takipçisi Jenti.
Pozisyonlarında güçlüler mi? Evet.
Kadınların temel sorumlulukları: Eve bakmak, çocukları yetiştirmek için yardım etmek, eşin olmadığı durumlarda karar vermede kocanın yerine yardımcı olmak, çok eşli evlilik yapıyorsa eşinin "diğer eşleri" ile barış içinde, bir arada bulunmak.

Kaynaklar:
1. http://www.pewforum.org
2. http://www.theopedia.com
3. http://www.womeninthebible.net
4. http://www.pbs.org/
5. http://islam.about.com
6. http://www.jewfaq.org
7. http://www.hinduwebsite.com
8. http://hinduism.iskcon.org
9. http://www.buddhanet.net
10. http://www.urbandharma.org

BUDİZM NEDİR?

Yazan: A.Kara


BUDİZM NEDİR?

Budizm, kurucusu kabul edilen "Buda" diğer adıyla Siddhartha'nın oluşturduğu bir dindir ve dünya üzerinde bu dine inanan yaklaşık 500.000.000 insan vardır. Çıkış yeri her ne kadar Hindistan olsa da zamanla Doğu ve Güneydoğu Asya bölgelerindeki ülkelere yayılmıştır (Japonya,Çin,Nepal,Kore,Sri Lanka, Tibet vb.)

Budizm bazılarına göre din, bazılarına göre ise bir felsefi akım olarak görülse de temelinde din olduğu aşikardır, çünkü dini ritüelleri bulunan bir uygulama felsefe değil temelinde "DİN" olmuş olur. Fakat Budizm bir dine göre içinde felsefeye ve felsefi düşünceye fazlasıyla yer vermektedir.
Budizm inananlara hayattaki tüm acı ve ızdırapların, tatminsizliklerin sebebini açıklamak ve bunların üstesinden gelmeyi öğretmek, bir nevi ruhsal yönden yardımcı olmaktır.

Felsefi bir akım gibi başladığından öğretileri daha çok içe bakış yöntemlerini, yani meditasyon vb. uygulamalar, karma inancı (neden-sonuç, eylemin karşılık bulması), yeniden hayata gelme döngüsüdür (reenkarnasyon).

Budizm dininin kurucusu Siddhartha hayatını bir sarayda geçirmiştir ve bu sayede dünyadaki tüm sorunlardan uzak kalıp içe kapanıp odaklanma şansı bulmuştur. Babası kendisinden sonraki kralın Siddhartha olmasını istemiş, aynı zamanda sarayda dış dünyadaki sorunlardan uzak yaşayan oğlunun sokaklara inmesini, ölüm, yaşlılık, hastalık vb. şeyleri görmesini istememiştir. 29-30 yaşlarında hayatı, zenginliği, fakirliği, hastalığı, ölümü, acılardaki anlamsızlığın farkına varan Buddha, babasına hayatını insanlığa, insanlığı acıdan kurtarmaya adayacağını söyleyerek saraydan ayrılmak için hazırlıklara başlamıştır. (Babası aşırı koruyucu biri olmalı ki Siddhartha'nın gerçek hayatı görmesini istemiyor, bir diğer ihtimal ise oğlunun mahalle tabiri ile biraz: çıtkırıldım, yani fazla naif biri olması olabilir. Bilemedim genelde Buddha'yı pembiş yanaklı ve tuhaf bir şekilde resmediyorlar :))

Sarayından dışarı çıkmayan Siddhartha Buda bir gün acılardan kurtuluş yolunu aramak için yola koyulmuş ve tek oğlu Rahula ve eşi Yasodhara'yı da bu yolculukta yanına almıştır. (Bu bilgileri okuduğumda iç sesim şunu dedi: Halkın içinde yaşasan daha iyi olabilirdi, böylece acılardan kurtulmanın bir çözümü olmadığını erken fark ederdin, acı hayatın gerçeği yahu, istesek de istemesek de bankaların bize itelediği hesap işletim parası gibi birşey "ACI")

Altı yıl boyunca Ganj'da dolaşan buda, bu gezisi sonrası Meditasyon tekniklerine odaklanmayı tercih etmiş ve buna "Orta Yol" demiştir. Bunun sebebi ise; 6 yıllık arayışı boyunca her dinden eğitmenle görüşüp bilgi almasına rağmen bu dinlerin hiçbirini mantıklı bulamamış, dinlerin amacının kendisininki ile örtüşmediğini düşünmüş olmasıdır. Bunun en temel sebeplerinden biri ise dinlerdeki "Aşırıcılık" tır. Böylece diğer dinlerden bilgi edinme ve acılardan kurtuluşu bulma yolundaki umudunu kesen Siddhartha, kendini tamamen derin düşünme tekniklerine yöneltmiştir.

Ölümünden sonra ise öğrencileri "Sangha Topluluğu"nu kurmuş ve Siddhartha'nın hayat hikayesini derleyip kayıt altına almışlar, ayrıca toplanan 6 Budist, konsey düzenlemiş ve bu sayede onun öğretilerinin yayılmasına, farklı düşüncelerin oluşmasına katkı sağlamışlardır. Bu akımın ABD ve Avrupa'ya gelmesi, okullara ve mezheplere ayrılması ise 20.yüzyıl da başlamıştır.

2500 yıllık geçmişse sahip olan bu din farklı farklı okulları ve sistemleri doğurarak değişik düşünceleri de oluşturmuştur. Bu oluşumlar sonrası, günümüzde kabul gören 4 akım vardır. Bunlar: Güney Budizmi, Doğu Budizmi, Kuzey Budizmi ve Batı ülkeleridir. Batı ülkelerindeki akım diğerlerinden farklı olarak dini yanından ziyade felsefi ve psikolojik yönleri ile kabul görmüştür. Buna bağlı olarak Batı Budizm'inde meditasyon her zaman daha da öne çıkmaktadır (Örneğin ABD kanallarında veya filmlerinde Budizm konu edilirken daha çok meditasyona yer verilmektedir. Hoş daha çok makara kukara, komedi filmlere konu oluyor ya neyse :))