HABERLER
Dini Haber
hristiyanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hristiyanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

BELED SURESİ'Nİ MATTA İNCİLİ VE YEŞAYA KİTABI IŞIĞINDA OKUMAK

Beled suresi, din, HC, hristiyanlık, islamiyet, Matta incili ve Yeşaya kitabı ışığında Kur'an, sizden gelenler, yahudilik, Kuranı anlamak için, Biblical gelenek, Kuran İncil ilişkisi, Matta, Yeşaya,
BELED SURESİ'NİN AHİR ZAMAN VE YEMİN AYETLERİNİ MATTA İNCİLİ VE YEŞEYA KİTABI IŞIĞINDA OKUMAK

Kullandığım Meal (Sayfa 1'deki İngilizce Meal) 
Not: Taberi -Elmalılı- Diyanet Mealleri ile ortaklaşa ve karşılaştırmalı faydalandım. 

Beled Suresi Ayet 1-2
1- Hayır! Yemin olsun bu şehre ki
2-Sen bu şehirde oturmaktasın.

Öncelikle bu 2 ayeti ele alalım. Bu ayette kastedileni İslami gelenekten okumayacağız yöntemimiz Biblikal (Yahudi-Hristiyan) geleneğe referans vererek okumak olacak.

Bu 2 ayette hem İslami geleneğe göre hem de Biblikal geleneğe göre ''Allah'ın evinin olduğu şehre yemin edilmektedir.'' ( İslami Geleneğe Göre Allah'ın evi  Mekke Biblikal Geleneğe Göre Kudüs)

Bu Allah'ın evinin olduğu şehre yemin etme konusunu Matta Kitabı'na referans vererek okursak karşımıza şu çıkıyor: 

Matta 5. Bölüm 33-37: 
33 Yine atalarımıza, `Yalan yere ant içme, ama Rab'be içtiğin antları tut' denildiğini duydunuz. 
34-35 Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin, ne gök üzerine - çünkü orası Tanrı'nın tahtıdır; ne yer üzerine - çünkü orası O'nun ayaklarının basamağıdır; ne de Kudüs üzerine - çünkü orası Büyük Kral'ın kentidir. 
36 Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz. 
37`Evet'iniz evet, `hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.

5:34-35'e dikkat etmenizi istiyorum. Matta İncili'nin yazarının aktardığına göre İsa yere ve  Tanrı'nın şehri ve evinin olduğu yer olan Kudüs'e yemin etmeyi kötülüyor inananlarına yasaklıyor.

 Buradan referansla Kuran ayetini 2 farklı şekilde yorumlayabiliriz. Kuran burda Matta'nın tersi bir teoloji izliyor (ki Kuran'da Allah bolca yemin eder) ve ters teoloji geliştiriyor ya da Kuran'daki bu Sure Allah'ın ağzından yazıldığı için Matta İncili'ne uygun bir tema izleniyor ve Allah ''siz yemin edemezsiniz ama ben ederim'' diyor. Hangi yönde düşünürsek düşünelim ilk 2 ayet Matta 5:34-35'e referans verilerek daha kolay açıklanabilir.

Beled Suresi 3-  Baba'ya ve Oğlu'na 
Bu ayetteki ifadeyi bazı mealler ''anne- babaya ve oğluna'' ya da '' anne ve doğurduğuna '' şeklinde okumuştur fakat benim elimde Taberi Tefsiri var. Bu ayetle Taberi'nin verdiği tüm rivayetler ve Taberi'nin kendi verdiği mana bu ayeti ''Baba ve Oğlu'na '' şeklinde okumuş. O yüzden elimizdeki en iyi ihtimali yani en eski meali kullanıyorum. Verdiğim İngilizce linkte de ''doğuma sebep olana ve doğana '' şeklinde meal verilmiştir.

Bu ayeti fiziksel baba -oğul üzerine yemin olarak anlarsak sıradan bir yemin ayeti gibi düşünebiliriz fakat yine Biblikal geleneğe referans verip bu ayeti ilk 2 ayet ile beraber okursak tablo değişebilir. Gördüğümüz gibi ilk 2 ayet Matta Kitabı'na refere edilerek açıklanabiliyordu bu ayeti de Matta Kitabı'na refere ederek açıklarsak Kuran'ın bu Suresi'nin arkaik(ilk yazılan belki de proto Kuran)  bir sure olduğunu ve Teslis'teki ''Baba ve Oğul'' üzerine yemin ettiğini düşünebiliriz. Okumayı günümüz yeni meallerine göre dahi yapsak ''anne- baba- oğul '' üçlemesi de Hristiyan teolojisinde Kutsal Ruh çoğu zaman dişil tanımlandığı için yine teslise işaret ediyor olabilir. Bunun yorumunu size bırakıyorum dediğim gibi biz Biblikal gelenekle açıklamaya çalışıyoruz.Ayrıca İsa'nın geleneksel Hristiyanlık'a göre babanın özünden ''doğduğunu'' hatırlatırım. 

(bkz: İncil Yuhanna 1:17-  Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi. 18 Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. ''Baba’nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul'' O’nu tanıttı.)

Beled Suresi:
10 - Ona iki yolu gösterdik.
11 - Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi.
12 - Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir?
13 - Köle azat etmek,
14 - Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir,
15 - Yakınlığı olan bir yetime,
16 - Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.
17 - Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
18 - İşte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir.
19 - Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenler.
20 - Onların üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır.

Bu ayetleri de Matta İncili ve Matta'nın muhtemel referansı olan Yahudi Kutsal Kitabı'nın Yeşaya Kitabı ışığında  okuyalım. ''2 yol'' ''dik /sarp yokuş'' terimleri üzerinden gittiğimizde Matta'dan 2 bölüme ve Yeşaya Kitabı'na değinmemiz gerekiyor:

Matta 7:
13- Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.
14- Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.

''Dik yokuş'' ile dar kapıyı kıyaslayınız. 2 kapı ile de 2 yolu kıyaslayınız. Ayrıca ''sarp yokuşa göğüs veremedi''' ifadesi ile ''Yaşama götüren kapı ise dar , yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.'' ayetini kıyaslayınız.Yani sarp yokuş /dar kapı doğru ve imanlı insanın gitmesi gereken taraf olmasına rağmen insanların çoğu ''yanlış tarafı'' seçiyor mesajı var iki metinde de.

Matta 25:
31 İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. 
32 Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, onları birbirinden ayıracak. 
33 Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
34 O zaman Kral, sağındaki kişilere, `Sizler, Babamın kutsadıkları, gelin!' diyecek. `Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! 
35 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız.
36 Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.

Burada da yine 2 grup olduğuna ''sağ ve sol'' dikkat ediniz. Ayrıca ''sağ '' ve sol'' ifadesini Beled Suresi 18-19'daki ''amel defterleri ''sağından ve solundan verilenler'' ifadesi ile karşılaştırınız.

Matta 25:35'teki ''acıkmıştım yiyecek verdiniz; susamıştım içecek verdiniz; yabancıydım içeri aldınız. Çıplaktım giydirdiniz; hastaydım benimle ilgilendiniz; zindandaydım yanıma geldiniz ifadeleri ile Beled Suresi 13-14-15-16-17'deki ''kıtlık gününde fakir veya yetime yardım etmek '' ve ''köle azat etmek'' ifadeleriyle kıyaslayınız.

Şimdi de Yeşaya 58:
6 Benim istediğim oruç,
Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları
Özgür kılmak, tutsakları salıvermek,
Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?
7 Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi?
Barınaksız yoksulları evinize alır,
Çıplak gördüğünüzü giydirir,
Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz,

Bu ifadeler Matta tarafından İsa'nın referans verdiği ifadelerdir. Bu ifadelerle (tutsakları özgür kılmak, yiyeceği açla paylaşmak, yoksulu evine almak, yakınlara yardım etmek, çıplak gördüğünü giydirmek '') yine Beled Suresi 13-14-15-16-17'deki ifadeleri karşılaştırınız.

Son olarak Beled Suresi'nin son ayeti olan 20. ayette ''üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır '' ifadesi ile Matta 25:46'daki şu ifadeyi kıyaslayınız:

Matta 25: 46 "Bunlar sonsuz azaba uğrayacak, doğrular ise sonsuz yaşama kavuşacaklar."

Neden bunu kıyaslamanızı söyledim çünkü Beled Suresi'nde kapıları kapatılacak ve ateşe atılacak denmekte '' Matta'da ise bütün olarak okuduğumuzda  ''geniş kapıyı (yanlış yolu) tercih edenler (keçiler) sonsuz azaba uğrayacak '' mesajı veriliyor.

Ayrıca Matta Kitabı'nın 25:31-46. ayetleri aslında İsa ile ilgili değildir. Tıpkı Kuran ve Yeşaya Kitabı'ndaki gibi imanlılarla ilgilidir Bkz: Matta 25:40 ve 25:45

25:40- Kral da onlara şöyle cevap verecek: "Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz."

25-45- Kral da onlara şu cevabı verecek: "Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz."

Umarım size faydalı bir analiz olmuştur. Kuran'ı anlamak için bence Biblikal geleneğe referans vermek zorundayız. Teşekkür ederim okuduğunuz için.

SİZDEN GELENLER | Yazan: A-gnostik

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

KUR'AN'DAKİ SAHTE MUCİZELER

Yazan: Kirpi
K, din, islamiyet, hristiyanlık, Bakire anneden doğum,Vajinismus,Bakire iken doğum yapan,Hz İsa,Mucize uydurmaları,Bakireden doğum mucize mi?,İlişki yaşamadan hamile kalmak,Mucize arayışı

KUR'AN'DAKİ SAHTE MUCİZELER


Müslümanlar tarih boyunca Kuranın Allah'ın kitabı olduğunu ve bunun bir insan tarafından yazılamayacağını kanıtlamak için sahte mucizeler ürettiler. Kuranın farklı ayetlerindeki masallara dönemine göre farklı yorumlar yaparak mucize süsü vermeye çalıştılar. Bir zamanlar insanları bu mucizelere inandırmaya muvaffak oldular çünkü teknoloji ve bilimin gelişmediği dönemlerde insanlar bu olağanüstü masalları mucize olarak kabul etti. Ama günümüz dünyasında bilim öyle bir seviyeye gelmiş ki söylenen her şeye mantıklı bir cevap vere biliyor. Ve dolayısıyla bu mucizeler artık çalışmıyor. Şimdi Müslümanların sıkça mucize olarak bizlere sunduğu bir ayete bakacağız ve bu ayeti günümüz bilimiyle ve mantıkla eleştireceğiz. Önce ayete göz atalım.

Meryem suresi 19-21.ayetler:
19: Cebrail: “Ben ancak Rabbının elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi.
20: Meryem: “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi.
21: Cebrail: “Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir” dedi.

Yukarıda yazdığımız ayeti Müslümanlar mucize olarak bizlere sunuyor ve Meryem'in Allah'ın yardımıyla bakire olduğu halde hamile kaldığını söylüyorlar. Bu söyledikleri o dönemin insanları için bir mucize ola bilirdi anca bizim için değil. Neden bizim için bir mucize olmadığını anlatacağım. İlk önce ayeti mantıkla eleştirelim. Geçenlerde bir Müslümanla bu konuyu tartışırken ona şu soruyu sordum. Meryem'in gerçekten bakire olarak hamile kaldığını ispat eden bir tarihi deliliniz var mı? Cevap  hayır oldu. Peki kendiniz Meryem'in gerçekten bakire olarak hamile kaldığını kesin olarak ispat edemediğiniz halde bunu nasıl insanlara mucize olarak sunuyorsunuz? diye sorduğumda mucizeler sorgulanmaz inanılır diye saçma bir cevap aldım. Bu cevaptan sonra o Müslüman kardeşe aynı mucizeyi ama günümüz teknoloji ve bilimi ile laboratuvarda doktorlar tarafından yaratılmış halini ona sundum. Şimdi o sunduğum delilleri sizlere de göstereceğim ve Meryem'in bakire olarak dünyaya getirdiği İsayı peygamber gibi kabul eden sizlerin günümüzde bakire kadınlardan doğan şu çocukları da peygamber olarak kabul etmenizi isteyeceğim.

Şimdi size yaşanmış bir olayı anlatacağım. 2010 yılında Aydının Umurlu Beldesinde 14 yasındaki bir ilköğretim öğrencisi kız çocuğu karın ağrıları nedeniyle hastaneye baş vuruyor. Kızı muayene eden doktorlar onun beş aylık hamile olduğunu görüyorlar. Ama muayene zamanı öğrencinin kızlık zarının bozulmadığını ve bir cinsel ilişki yaşanmadığını görüyorlar. Doktorlar olayı polise bildiriyorlar ve soruşturma başlatılıyor. Kızın babası karısıyla ilişki sonrası spermini bir bez parçasını silip banyoya attığını ve kızının o bezi vajinasına sürdüğü için hamile kalabileceğini, bir erkekle ilişkiye girmiş olabileceğini düşünmediklerini söylüyor. Doktorlar ve uzmanlarda bir cinsel ilişki olmadan kadının hamile kalabileceğini tasdik ettiler. Bundan dört ay sonra öğrenci kız çocuğu Aydın Zübeyde Hanım Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde normal doğum yaptı. Doğan bebeğin gerçekten babasından olduğunu öğrenmek için Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Hüsnü Tırpancı,  dünyaya getirdiği bebeğin babasının tespiti için DNA testi yapılacağını söyledi.

Kirpi'nin bu makalesine şunu eklemekte fayda görüyorum (A.Kara):
Kızın %50 oranında zihinsel engelli olduğu söylentisi ve doktor raporunda “Anatomikman Bakire” olduğu teşhisi göz önüne alındığında eğer babası tecavüz etmişse veya biriyle ilişki yaşamışsa bile akla başka bir ihtimal geliyor:
-Ya Meryem de ‘Anatomikman Bakire’ ise ??? (İlişki yaşansa bile zarın yırtılmayacak kadar sert olması durumu)

Şimdi sizlere soruyorum bu doğan bebekte tıpkı İsa gibi görünüşte bakire bir kadından doğmuş şimdi onuda peygamber olarak kabul etmeniz gerekmez mi?

Bundan başka dünyada vajinismus hastalığı olan bir çok insan var ki bunlar bakire olarak dünyaya bebek getirebiliyor. İlk önce vajinismus hastalığı nedir ona bakalım.

Vajinismus problemi fiziksel bir engel olmamasına rağmen kadının korku, kaygı ve endişelerinden dolayı cinsel ilişkiye izin vermemesi, verememesi olarak tanımlanmaktadır. Vajinismus sorunu olan kadınların büyük çoğunluğu doktora muayene olamaz, tıpkı ilişkide olduğu gibi panik ve korkuya kapılır, bacaklarını kapatır ve ağlama krizine girmektedirler. Fakat, bir kısmı da rahatça muayene olabildikleri halde ilişkiye izin veremezler.

Bu problemin aşırı görüldüğü bazı kadınlar çok uzun zaman diliminde kocasıyla ilişkiye girmez ama çocuk sahibi olmak ister. Şu an her geçen gün böyle problemleri olduğu için bakire olarak çocuk sahibi olan kadınların sayı artmaktadır. Peki günümüz tıbbı bunu nasıl yapıyor? Tüp bebek ile.

Tüp bebek tedavisi en kısa tanımıyla; anne ve baba adayından alınan yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuvar ortamında döllendirilmesi ve anne adayının rahmine transfer edilmesidir. Tüp bebek tedavisi ilk olarak 1978 uygulanmıştır. Bu dönemde yalnızca, tüpleri tıkalı ya da hasarlı olan kadınlar için uygulanması amaçlanan bir tedavi yöntemi iken, günümüzde birçok erkek kısırlığı ve vajinusmus sorunu olan kadınların  yüzde 80’inin çözüldüğü bir yöntem olarak gelişmiştir.

Görüldüğü üzere bakire olarak çocuk dünyaya getirme artık bir mucize değildir. Günümüz tıp dünyası laboratuvar ortamında bu tarz mucizeler yaratabiliyor. Bu söylediklerimizden sonra hala İsa'nın doğumuna mucize olarak bakan arkadaşlarımız varsa eğer onlara bunu söylemek isterdim. Mucize bir insanın yaptığı ve başkalarının yapamadığı şeylere deniliyor. İsa'nın bakire kadından doğması artık mucize değildir çünkü bunu yapabilen yani bakire anneden doğan binlerce çocuk var artık dünyamızda. Dolayısıyla ilk önce İsa'ya Allah'ın oğlu diyen Hristiyanların ve ona mucize ile doğan peygamber diyen Müslümanların yeni bir mucize arayışına çıkması veya bakire anneden doğulan şimdiki çocukların hepsini Allah'ın oğlu ve peygamber olarak kabul etmeleri gerekir ki buda mümkün değildir. Bir çok yazımda olduğu gibi sonda yine sizlere aklınızı kullanmanızı ve eleştirmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü ancak aklınızı kullanarak bu masallardan ve din hocalarının sömürülerinden kurtulabilirsiniz.

Kurandaki yaratılış hikayesinin çelişkilerinden haberdar olmak için bu yazımızı okuyabilirsiniz: Adem ve Havva Masalı Artık Çalışmıyor

NUH'UN GEMİSİ

din, islamiyet, hristiyanlık, yahudilik, Nuh'un gemisi, MT, Nuh'un gemisinin kökeni,Fenikelilerin gemilerinden Nuh Tufanı,Etrüsklerin kökeni,Nuh'un gemisi efsanesi,Hz Nuh, din ve mitoloji,
Bilindiği gibi kutsal kitaplarda Nuh'un Gemisinden Tanrısal bir olaymış gibi bahsedilir.
Nuh'un Gemisi önce İncil’de ve sonra da Kuran'da yer almış semavi bir bilgidir ve Nuh'un başrolde olduğu mucizevi olaylardan oluşmaktadır.

M.Ö. 1350 yıllarında Fenikeliler ilk deniz ticaretine başladığında gemi yoluyla İtalya’nın Toskana bölgesine ulaşır.

Aynı gemiler Mediterranean (Akdeniz) üzerindeki Yunanistan, Sardunya, Tunus (Kartaca), İspanya gibi Fenikelilerin bir kolu olan akrabalarına ulaşır. Ben Toscana’da yaşadığım için Etrüskler’den bahsedeceğim.

Etrüsklerin kökeni Toros’lara dayanır ve Etrüsk kelimesi de bir Aryen dili olan Kürtçe’de EzToroskana (Ben Torosluyum) anlamına gelir ve bu da Dağlı anlamını taşımaktadır.

Nuh’un Gemisine gelecek olursak…

Toroslu ya da Dağlı veya bugünkü kullanışıyla Etrüsk-Toscana'ya aşağı yukarı 1-2 yılda bir gemi gelmekteydi. Gemiler genellikle ticarette önemli yer tutan şarap, kumaş, zeytinyağı, tarım alanında kullanılan tohum ve diğer araç gereçleri taşırdı, ayrıca dini hikayelerde de anlatıldığı gibi hayvan çiftleri ve insanlar da yer almaktaydı.

Nuh’un Gemisi (Nh (nu) Kürtçede Yeni demektir, Torostan gelenler genellikle bu dili konuşur) Isola d'Elba-Elba adasına vardığı gece, bu çevreye yakın yerleşim yerlerinde yaşayan insanların düzenlediği festivaller vardı.

Sokaklarda yemekler yenir ve bol bol şarap içilir, NU (Yeni) Gemiden gelen insanlar merakla beklenen haberleri anlatırlar.


Nuh’un Gemisiyle bu çevreye getirilenleri şu maddeler halinde sıralayabiliriz:
  • Gemide amfora içinde (Tazeliğini koruması için kuma veya toprağa gömülü halde) şarap,
  • Zeytinyağı,
  • Tohumlar, ilk üzüm, buğday ve zeytin ağacı,
  • Yeni insanlar, aile-aşiret-beylikler,
  • Tuzlanmış domuz eti ve et ürünleri,
  • Canlı domuz çiftleri (Domuz en bereketli hayvandır), geyikler, dağ keçisi, yılan, vs. 
  • Süt ve süt ürünlerinin üretimi için önemli yer tutan canlı hayvan çiftleri,
  • Taşımacılıkta kullanmak üzere eşek vs.
  • Çift sürmede kullanmak üzere öküz vs.
  • Çeşitli sanat eserleri, 
  • Felsefe alanındaki yeni düşünceler, eğitmenler, bilimsel çalışmalar,
  • Noel, 21 mart, özel günler, kutlama ayinleri ve müzik,
  • Toros ve Zagros -Mezopotamya'nın mistik kültürü, Tanrı'ları,
  • Farklı kuş türleri ve bu türlere ait farklılık gösteren hikayeleri…
Genel anlamda Toroslar'da yaşanmış ve yaşanmakta olan gelişmişlik Avrupa kıt'asına Nuh'un Gemisi (Yeni Gemi) aracılığıyla taşınır. Bu da Fenikelilerin (fêhmnake) aracılığıyla olur.

Kutsal kitaplarda geçen hikayelerde vurgu gerçek hayattan soyutlanmış, mucize haline getirilmiş, Tanrısal bir hal almıştır.

Ayrıca Fenikelilerin geliştirdiği Sami (se mi) dilinin çok önemli ve üzerinde durulması gerektiğini bir sonraki yazımda geniş bir şekilde ele almaya çalışacağım.

Çok kodlama yöntemi kullanılarak özellikle denizde aylarca seyahat eden ve çok kutsal bilgileri ve ürünleri taşıyan bu ileri beyliklerin, sembol bilimi denen tersten okunuşu, ses tonu ile birlikte ortaya çıkan figürlü anlatım dili Sami…
Dünya boştur boşlukları doldurmak üzere! Selamlar.

Yazan: Metin T.