HABERLER
Dini Haber
sargon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sargon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

AKADLI SARGON

Hazırlayan: A.Kara
A, tarih, Sargon, Akadlı Sargon, Sarru-kinnu, Büyük Sargon, Antik tarih, Akadlar, Ebla kasabası, Sargon tabletleri, Agade, Babil, Mezopotamya, Eski hükümdarlar, Kral Sargon,

SARGON; BİLİNMEZLİKTEN ÇIKAN BÜYÜK LİDER
Gerçek adı Sarru-kinnu, 'gerçek kral' anlamına gelse de tahta yükselirken Sargon adını aldı. Bunu neden yaptığı bilinmiyor fakat bazı araştırmacılar bunun tam olarak bir tercih olmadığını İncil'e ait bir çeviri olduğunu söylüyor.

Bu isim araştırmacılara Büyük Sargon'un bir kendi dilini konuşan bir Sami olduğu fikrini verdi. Asıl sorun Sargon adının orjjinal Sargon'a uygulanan gerçek tarihsel kayıtların uygulandığı tarihte sıkça kullanılmasıydı.

NEHİRDE YÜZERKEN BULUNUŞ
Efsaneye göre bir bahçıvan Sargon'u küçük bir sepet içinde nehirde yüzen bulmuş. Bu efsane İncil'deki Musa'nın hikâyesini yansıtır ve bazı bilginlere İncilli yazarların Sargon’un doğumunu kopyalanıp Musa’ya daha insani ve mütevazi bir başlangıç verdiğini iddia etmelerini sağlamıştır.

Sargon’un ailesi hakkında çok az şey bilinmektedir. Annesinin Fırat'ın ortasındaki bilinmeyen bir kasabada rahibe olduğu düşünülüyor. Babası tam olarak bilinmiyor. Akrabalarının kim oldukları net olmasada Sargon, Kiş'in hakimi olarak yükseldi ve bu durum onu bir orduya liderlik etmeye kadar götürdü.

Sargon, adını Büyük Sargon olarak belirleyerek güçlü imparatorluğunu büyütmeye, fethetmeye ve geliştirmeye devam etti.

SARGON DÖNEMİNE DAİR TABLET VE TARİHİ KAYITLAR
Sargon hakkında bilgi bulmak oldukça zor. Aynı adı kullanan ve peşinden gelen birçok erkek var. Ancak Akad metinlerinin çoğunluğu Asur ve Babil metinlerinden gelmesine rağmen kraliyet yazıtları ona (Asıl Sargon'a) işaret etmektedir.

Ancak bunlar Sargon'a atıfta bulunan yazıtların bulunduğu tek yer değildi. Ebla kasabası gün ışığına çıkarıldığında önemi tam olarak anlaşılmadı. Ancak İtalyan arkeologlar biraz daha derine inmeye karar verdiler ve sonunda Ebla'nın altındaki çok eski bir şehre ulaştılar.

Bu eski kentin kalıntılarında Sargon dönemine ait 42 tablet bulundu. Kısa bir süre sonra 15.000 adet daha bulundu ve bu sayede farklı ülkelerle Sargon arasındaki iş ilişkilerini ve ticareti ayrıntılandırdılar. Bununla birlikte bu belgeler net olarak onun hükmetme tarihini belirlemez ve yaşamını çevreleyen olaylara tam açıklık getirmez.

Bu tabletler Sargon'un halkına dayattığı yasaları da açıkladı. Eğer bir erkek evlenmemiş, bakire bir kadınla cinsel ilişkide bulunursa para cezasına çarptırılıyordu ve kadının tecavüze uğrayıp uğramadığını anlamak için duruşmalar yapılıyordu. Ek olarak zamanın dini uygulamalarını gösteren dini tabletler de bulunmuştur.

İMPARATORLUĞUNU GENİŞLETİŞİ
Sargon askeri ve kişisel dehasını büyük bir imparatorluğunu büyütmek için kullanabildi. Sümer'i fethettikten sonra gözünü Suriye'ye, Elamitlerin Susa'sına, Güney Anadolu ve İran'ın batısına dikti.

Sargon için böylesine geniş bir imparatorluğun kontrolünü elinde tutmak zor değildi. İnsanların dini ve siyasi yollarla kontrol edilmesini sağlamak, tutsak şehirleri ve bölgeleri denetlemek için güvenilen adamlarını kullandı ve dini-politik işler için kızına yetki verdi.

Hiçbir imparatorun diğer ulusları yönetmesi kolay olmamıştır. Ulus halkı dış yönetimden hoşnutsuz kalmanın bir yolunu buluyor ve buna son vermek için yollar arıyorlardı. 56 yıl hüküm sürdükten sonra bile Sargon hâlâ isyancılara ve başka muhalefetlere sahipti.

Sargon'un, II.Sargon adında bir toruna sahip olduğu gerçeği, imparatorun ölümünden sonraki uzun süren saltanatlık döneminde yetenekli bir yönetim olduğunu gösteriyor. Onun etkisi de ölümünden sonra uzun yıllar sürdü.

SARGON'UN BÜYÜK MİRASI
Sargon büyük bir lider olmasına rağmen imparatorluğu çok uzun ömürlü olmadı. Güzel bir başkent inşa etti ve Agade adını verdi. Maalesef Guti dağı, Sargon’un başkentinin üzerine çökerek onu tahrip etti.

Ancak başkenti Sargon’un mirasının tek parçası değildi. Arkasında adı verilen iki Asur kralı vardı. Sargon ayrıca imparatorluğunu yönetmeye yardımcı olan yasa ve dini kuralları da geride bıraktı. Sonunda Agade kentinin adı 2000'lerde Mezopotamya tarihinin merkez noktası haline gelen Babil'e dönüştü.

Büyük Sargon karanlıktan çıktıktan sonra büyük bir lider haline geldi. Akkaran halkının mutlak liderliğini edinerek, aile ya da yaşamdaki statü eksikliğinden alıkonulmasına izin vermedi.

Bu muhtemelen başkalarına iktidardaki yükselişi ve genel başarıları incelediğinde “Büyük” unvanının verilmesinin sebeplerinden biriydi. Sargon, engellerin hedeflerine engel olmasına izin vermedi.

Sargon, Üma Lugalzagesi tarafından yürütülen genişleme çabalarına karşı direniş gösterdi. Genişlemeye kim başlamış olursa olsun bitiren Sargon'du. Onun etkisi Büyük İskender de dahil olmak üzere gelecekteki askeri liderlerin yön bulmasına yardımcı oldu.

AKAD İMPARATORLUĞU

tarih, Akad imparatorluğu, akadlar, Uruk kralı ve sargon, Sargon, Rimush ve Manishtusu, en büyük akad krallığı naram-sin, Tanrı Enlil ile güreş, guitum, mitoloji ve akadlar, Nimrael, sargon, Akad şehri hiç bulunamamasına rağmen diğer uluslar, yazılı kaynaklar ile bir zamanlar Mezopotamya'da büyük bir imparatorluk kuran Akadlardan bahseder. Akad'ın aslında Fırat Nehri'nin batısında, muhtemelen Sippar ve Kiş şehirleri arasında (ya da Mari ve Babil kentleri de olabilir) bir yerde şehir olduğu tahmin ediliyor. Efsanelere göre Akad kenti bir zamanlar diğerleri gibi şehir devletiydi; ancak Sargon güce olan açlığı yüzünden diğer şehirleri de fethederek Akad İmparatorluğunu kurmuştu. Sargon, ya da onun kayıtlarına göre Akad İmparatorluğunun sınırları Pers Körfezi'nden Akdeniz'e kadar uzanıyordu. Bazılarına göre Kıbrıs, bir ihtimal Girit'te dahildi. İhtimaller doğrultusunda olsa da, yine de Akad İmparatorluğu tarihteki ilk çok uluslu imparatorluktu.

Uruk Kralı ve Sargon'un Yükselişi
(M.Ö. 2334 - M.Ö. 2279)
Akad şehrinde yaşayan Akadlar, kendi dilleri olan Akkad'ı kullanıyordu. Buna göre Sargon'un imparatorluk zamanında Akkad'ı yeniden yapmak yerine restore ettiği düşünülür. Sargon, şehir devletlerini birleştiren ilk lider değildi; daha önce Uruk kralı Lugalzagesi küçük Sümer kentlerini tek bir yönetimde birleştirdi. Ancak Lugalzagesi, Sargon tarafından mağlup edilmişti. Tarihçi Durant şöyle yazmaktadır; "Doğu ve batı, kuzey ve güney, büyük savaşçı ilerledi ve Elam ülkesini ele geçirdi, Pers Körfezi'nde silahlarını sembolik olarak yıkadı, batı Asya'ya yürüdü, Akdeniz'e ulaştı ve tarihteki ilk büyük imparatorluğu kurdu."
Sümer Krallar Listesi'nde göre beş Akad kralı bulunur; Sargon, Rimush, Manishtusu, Naram-Sin, Şar-Kali-Şarri. Şar-Kali-Şarri, Akad yıkılmadan önce hanedanın 148 yıl daha ayakta kalmasını sağladı. Akad gücünün doruğunda iken pek çok Sümer sivil yapılanmasını geçmiştir. Dini gelenekler, kutsal hizmetler, yazı ve giyim hariç.

Sargon'un Hâkimiyeti
(M.Ö. 2334 - M.Ö. 2279)
O zamanlar insanların söylediği "Evrenin dört köşesi", Sargon tarafından fethedilmişti ve kurduğu yeni düzeni de devamlı askeri mücadeleler ile sağlamıştı. Yeni kurulan imparatorluğun stabil olması yolların gelişimine, tarımın artırılmasına, daha geniş bir alanda ticarete ve bilimin gelişmesine neden oldu. Ayrıca Akad İmparatorluğu ilk posta teşkilatını kurmuştu. Burada bilinmesi gereken nokta, Akadlar kil tablet kullanıyordu. Yani mühürlü postaları sadece gönderilen kişi kendi mührü ile açabilirdi. Mührü kırmak doğrudan yazılı metni imha etmek demekti.
Gücünü korumak için Sargon, imparatorluk boyunca bulunan şehirlere güvendiği ve kendisine sadık adamları yerleştirdi. Bu durum, Babil metinlerinde "Akad Yurttaşları" olarak geçer ve 65 farklı şehirde önemli konumda bulunmuşlardır. Bununla yetinmeyen Sargon, öz kızı Enheduanna'yı, Ur kentinde "İnanna'nın Yüksek Rahibesi" ilan etti ve bunu kullanarak herkesi dini yoldan manipüle etti. Enheduanna bugün, tarihte kayıtlı olarak adı geçen ilk yazardır ve ayrıca gücü o kadar yüksekti ki bizzat kendisi İnanna'ya ağıtlar yazıyordu.

Sargon'un Halefleri: Rimus (Rimush) ve Manishistu
Sargon 68 yıl süren iktidarının sonunda ölünce yerine oğlu Rimush (M.Ö. 2279 - 2271) başa geçti. Rimush, babasının uyguladığı politikalara büyük oranda bağlı kaldı. Sargon'un ölümü ile birçok şehir isyan etti. Rimush ise hâkimiyetinin ilk yıllarında düzeni yeniden sağlamakla geçirdi. Elamlılara karşı mücadele etti ve kazandığı zaferler ile Akad'a yeniden zenginlik kazandırdı. Ancak Rimush sadece yedi yıl tahtta kaldı ve ölümü ile kardeşi Manishistu (M.Ö. 2271 - 2261) başa geçti. Bir ihtimal Manishistu tahtı almak için kardeşinin ölümüne sebep oldu. Rimush'un ölümüden sonra tarih kendini tekrarladı; Manishistu yönetimi ile uğraşmadan önce ortaya çıkan isyanlarla isyanlar ile uğraşmalıydı. Ticareti geliştirdi ve kendi kayıtlarına göre Magan ve Meluhha (tahmini olarak Yukarı Mısır ve Sudan) ile uzun ticaret ilişkileri gerçekleştirdi. Pek çok inşa çalışmaları da gerçekleştirmiş, aralarında ise Ninova'da bulunan İshtar Tapınağı'nın da olduğu söylenir. Paris'te, Louvre müzesinde bulunan Manishistu dikilataşında Manishistu'nun yaptığı toprak yenilikleri kayıtlıdır. On yıllık saltanatı sonunda Manishistu, gizemli bir şekilde ölmüştür. Bazılarına göre yönetimdekiler tarafından öldürüldü.

Akad Krallarının En Büyüğü: Naram-Sin
Manishistu'dan sonra oğlu Naram-Sin (M.Ö. 2261- 2224) başa geçti. Tıpkı kendisinden önce amcası ve babası gibi Naram-Sin, isyanlar ile boğuşmak zorundaydı. Ama bu işe bir kez başladığında imparatorluk gelişmeye başladı. Sınırlar genişlemeye başladı, ticaret büyük oranda arttı ve istikrarı sağlayarak Pers topraklarında, hatta Mısır'da bile mücadeleler verdi. Naram-Sin Zafer Stelesi, bugün Louvre müzesinde sergilenmektedir ve bu stele, Zagros dağlarında yaşamış olan Lullubi kabilesinin kralı Satuni'ye karşı olan zaferin anısıdır. Sargon gibi kendisi de "Büyük Kral" oldu, ama buna ilaveten kendisini herhangi bir Mezopotamya tanrısına eşdeğer tanrı olarak gösterdi. Ancak Akad'ı büyük güç yapan adam aynı zamanda halkına göre Akad'ın sonunu başlatan adamdı. Naram-Sin, tanrı Enlil'e bir güreşte meydan okumuştu. Kendisine yapılan bu güç gösterisine Enlil, Akad'tan lütfunu çekerek cevap verdi. Hatta diğer tanrılara da bu şehri artık kutsamamalarını söylemiş. Naram-Sin üzülerek tanrılara herhangi bir işaret için yalvarıp yakardı ancak cevap alamadı. Yedi yıl boyunca depresyon içinde cevap bekledi. Sonunda beklemekten yoruldu ve ordusunu alarak Enlil'in Nippur şehrindeki tapınağına yürüdü. Tapınağı, temelinden eser kalmayacak şekilde yıktı. Bu sadece Enlil'i değil diğer tanrıları da öfkelendirdi. Gutium adında maymun özelliklerine sahip bir kavmi Akad'a yolladılar. Akad'ı istila ettiklerinden sonra kıtlık ortaya çıktı, ölüler sokaklarda ve evlerde ortada kaldı, şehir harabeye dönüştü. Ve bu hikayeye göre Akad'ın ve Akad İmparatorluğunun sonu geldi. Bu yıkım ise bir kralın güçten kendini kaybederek tanrılara meydan okuması yüzünden oldu.
Ancak tarihi kaynaklara göre hiç böyle bir hikaye yaşanmadı. Bu muhtemelen sonraki çağlarda tanrılar ve krallar arasındaki gücü göstermek için yazılan bir hikayeydi. Gerçekte ise Naram-Sin tanrıları onurlandıran birisiydi ve tapınaklarda kendi imajını tanrıların ardına koyardı. Naram-Sin'in ölümü ile yerine oğlu Shar-Kali-Sharri geçti.

Akad'ın Sonu
Şar-Kali-Şarri (M.Ö. 2223- 2198) başa geçtiğinde kendinden öncekiler gibi isyanlar ile başa çıkmalıydı. Ancak bu çok zor bir durumdu çünkü hem imparatorluk çok fazla genişlemiş hem de imparatorluğa yapılan saldırıları defedecek durumda değildi. Askeri başarılar sağlamasına rağmen bu saldırıların üstesinden gelemedi. Yine de bina çalışmaları bu dönemde de vardı. Nippur'da ki Enlil tapınağını onarma çalışması belki de Naram-Sin ve Enlil hikayesinin asıl kaynağıdır. Hatta Shar-Kali-Sharri saltanatında imparatorluğa saldıranlardan biri ve en önemlisi Gutilerdi. Kıtlığa sebep olan Gutiler de bu hikayede canavarlar olarak gösterilmişti. Diğer Akad düşmanları ise yabancı değillerdi; uzun süredir hükmettikleri Elamlar ve sonradan Babil Krallığını kuracak olan Amurrular. Shar-Kali-Sharri'nin ölümünden sonra iki Akad kralı daha geldi, Dudu ve onun oğlu Shu-Turul. Ancak bu iki ve son Akad kralları sadece Akad ve çevresindeki araziye hükmettiler. Akad şehri nasıl yıkıldı, halkına ne oldu ya da imparatorluk nasıl sona erdi, bu ve bunun gibi sorular hâlen gizemini korumakta.

Yazan-Çeviren: Nimrael