HABERLER
Dini Haber
sizden gelenler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sizden gelenler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

BEN DEİST MİYİM?

din, sizden gelenler, deizm, Ben Deist miyim?, deizm nedir, Deizm ne demek, Doğa tanrıcılık, Deist miyim?, Din ve inanç makale, Tanrı inancı, Deizm'de Tanrı, Akıl çağı ve deizm
Yeniden doğuş ve Aydınlanmayı, Katolikliği ve Protestanlığın ortaya çıkışını, orta çağın bağnazlığı ile Batı toplumlarının dinsel safsatalardan arınmasını, dincilikle laikliği, dinsel inanç, Tanrı ve din ilişkisini, bir de o dönemin deizm akımını çok iyi anlatmış olmalıyım ki, sevgili öğrencim dışarıda yanıma gelip bana “Hocam, siz deist misiniz?” diye soruyordu. (Elbette ben Türkçe kullanıp ‘tanrıcı’ mısınız?” diye sormasını yeğlerdim. Ama insanın her istediği her zaman olmuyor.)

Ben deist miydim?

Deizm 17. ve 18. yüzyılda ortaya çıkmış, özellikle İngiltere, Fransa, bir de Amerika’da etkili olmuş bir dinsel düşünce akımı. Ne demiş adamlar? Doğa-ötesi olay ve açıklamaları, örgütlü dinleri reddetmişler. Kitaba dönmenin doğruluğunu benimseyen Protestanlar’dan değişik olarak “Doğru, kutsala ve evrenin yaratıcısı Tanrıya inanmaktır, kitaba değil,” demişler. İnançların, Tanrının sözünü getirdiğini ileri süren peygamberlere değil, insan aklına dayanması gerektiğini, insan aklının da bir yüce yaratıcı dışındaki ayrıntıları kabul etmediğini anlatmışlar. Her bilir bilmezin, karanlık çağların garip inanışlarına alışkanlıklarına, uygulamalarına, din diye ortaya attığı safsatalara karşı çıkmak gerekir demişler. Kısacası, dinleri, kitapları, peygamberleri kabul etmeyip tek kutsal kavramın Tanrı olduğuna ve Tanrıya varacak tek yolun da akıldan geçtiğine inanmışlar. Tanrı konusunda bile, her türlü doğa-ötesi olayın, açıklamanın, ‘mucizenin’ varlığını benimsememişler, aklın ışığını tek yol gösterici kabul etmişler. (Atatürk’ün “Tek yol gösterici, bilimdir,” sözünü anımsayın.) Tanrının evreni yarattığını, insanlardan akla dayanan bir ahlak sitemine göre davranmalarını beklediğini ve böyle davranmayanları öte dünyada cezalandıracağını söylemişler.


Deizm, ortaya çıktığı Akıl Çağı ve Aydınlanma dönemi ile çok yakından ilgili bir akım. Katolikliğin baskısından insanların, en azından aydın takımının, kurtulmasında önemli yeri olmuş. Pek yaygın da olmamış. Bugün deist saydığımız düşünürlerin birçoğu kendine deist bile dememiş. Ve 18. yüzyılın sonlarına doğru etkisini yitirmiş bir akım. Daha doğrusu, başka inanışlara doğru evrilmiş, onlara katılmış ya da onların yolunu açmış. Örneğin, doğa tanrıcılığı (panteizm) güçlendirirken, tanrı tanımazlığın (ateizm) gelişmesine yardımcı olmuş. Deistlerin kimisi doğa tanrıcı olmuş ve demişler ki, evrenin başlangıcındaki yaratıcı bilinç evreni yaratmış ve evrenin kendisi olmuş; böyle olmakla da bilinçsiz ve tepkisiz bir varlığa dönüşmüş. Artık onun belirlediği söylenen bir ahlak sistemine değil, akla ve bilime dayanan bir davranış bilgisi üretmemiz gerektiğini söylemişler. Doğa tanrıcılıktan sonra bir adım daha, ding dong, tanrı tanımazlık ortaya çıkacak, daha doğrusu tek tük düşünürlerde var olan akım daha sağlam bir temel edinecektir.

Düşündüm, öğrencimin sorusu karşısında: Ben deistim herhalde... En azından deizmi anlatırken. Tanrıtanımazlığı anlatırken tanrıtanımaz olduğum gibi. Ama ben aynı zamanda coşumcuyum (romantik), klasikçiyim, gerçekçiyim ve simgeciyim; liberalizmi anlatırken liberal, toplumcu gerçekçiliği anlatırken toplumcu gerçekçi; komünizmi anlatırken komünist, faşizmi anlatırken... (Yani, şimdi, o kadar da değil... Esin perisinin kuyruğuna takılıp her sözün simetrisini tamamlamaya gerek yok. Sözün güzeli, sözün doğrusunu omuzlamaya başladı mı ancak, gereğini yapmalı. Yoksa, güzeli bulacağım derken, doğruyu kapı dışarı etmiş oluruz. “Hayır, bu ikisi her zaman, ille bir arada bulunmalı,” diyenler oturup şiir yazsın.) En azından bu kavramları inanarak anlatırken, onlardan yanayım. Onlara inanmasam o an için, onları nasıl anlatırım duyguyla, inançla dolu, etkileyici ve kalıcı olarak...
Ben öğretmenim.

SİZDEN GELENLER | Yazan: Hüseyin İçen
Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)
NOT: Ayrıca sitemizde yazar veya çevirmen olmak için de bize mail atabilirsiniz.

KUR'AN DEĞİŞMİŞ MİDİR?

sizden gelenler, Kur'an, Kur'an değişmiş midir?, Kur'an değiştirildi mi?, islamiyet, din, Kuran bozulmamış mıdır?, Zeyd, Halife Osman tarafından değiştirilen Kur'an, Hangisi doğru kitap, Kuran evrenseldir denir. Kuran Sayın Muhammet'in en büyük mucizesidir denir. Ancak Sayın Muhammet Kuran diye bir kitabı hayatında görmemiştir. Kuran'da pek çok ayette "Bu kitap" denir. "Bu kitabı biz indirdik" veya "Bu kitap apaçık ayetlerden oluşur" denir. Ancak ayetler geldiğinde!!! ortada kitap falan yoktur. Sayın Muhammet Kuran diye bir kitabın varlığından haberi bile olmadan ölüp gitmiştir.

Bunları ben nereden biliyorum ? Bunları İslam'ı kötüleyen kitaplardan değil, herhangi bir ateist kaynak dan değil direk İslam'ı anlatan, İslam'I öven, İslam'ın ve Muhammet'in tarihçesini anlatan, hak din islamdır diyen, İslam'i kaynaklardan ve sahih hadislerden okuduğum için biliyorum. Kaynaklar yazının altındadır.

Sayın Muhammet'in ölümü ile birlikte bilindiği üzere ilk Halife Ebu Bekir olur ve dinden çıkanlara karşı savaş başlatır (Ridde). Bu savaşlarda ayetleri ezberlemekle yükümlü 7 hafızdan 4 ü ölür ve elde 3 tanesi kalır. Ömer'in de baskısı ile Ebu Bekir önce gönüllü olmasa da sonradan ayetleri bir kitap haline getirmeyi kabul eder. Zeyd İbn Sabit isminde bir gence bu görev verilir.

Zeyd'in ilk Kuran'ı toplarken elindeki veriler şunlardır :

1.) Sayın Muhammet'in evinden, yatağının altından çıkan deriye, hayvan kemiklerine, taşlara yazılmış ayetler
2.) Hayatta kalan 3 ezberleyicinin beyanları.
3.) Etrafa haber salınarak Muhammet'ten ayet duyduğunu söyleyenler en az 2 şahit ile bunu ispat ederse kitaba geçirilecekti.

Bu şekilde yaklaşık bir yıllık bir çalışma ile Zeyd ortaya bir kitap çıkarttı ve adına Kuran denildi. Şimdiki biline Kurandan daha büyük ve daha çok ayet var içinde.

Ebubekir'in ölümüyle başa halife olarak Ömer geçti ve onun ölümü ile başa üçüncü halife Osman geçti. Eldeki Kuran'da Ömer'in kızı Hafza'nın korumasına verildi. Ancak Halife Osman eldeki bu tek Kuran'ı Hafza'dan istetti ve yeniden bir kitap daha yazdı. İlk Kuran'daki pek çok yeri çıkarttı ve yeni eklemeler yaptı. Çıkartılan musaflar yakıldı. İlk kitaptan geriye kalanlar yeniden Hafza'ya yollandı ve Hafza'nın ölümüyle birlite bu ilk Kuran'da yakılarak yok edildi.

Osman'ın topladığı kitaba yeni Kuran budur denildi. Bugün herkesin bildiği Kuran diye biline kitap Osman'ın topladığı kitap. Ancak bunun da orijinali yok. Kuran'ı toplayan Osman'ın müslümanlarca linç edilerek öldürüldüğü, ölünce cenazesinin bile yıkanmadığını, müslüman mezarlığına gömülmediğini ayrıca belirteyim.

Şimdi Kuran'ın doğru kitap olduğunu kabul etsek dahi hangisi doğru kitap. Hadi mantıken eldeki verilerin daha güvenilir olması açısından ilk toplanan kitap doğru diyelim. Ancak bu kitap yakılarak yok ediliyor ve Osman'ın kitabı doğru kabul ediliyor. İlk kitap ile ikinci kitap arasında dağlar kadar fark olduğu çok açık. Çünkü ilk kitap yok ediliyor. Neden ?

Kuran'ı asıl kitap haline getirmesi gereken, hiç kimseye bu işi bırakmaması gereken asıl kişinin Sayın Muhammet olması gerekmez miydi ? Muhammet'in bu görevi yapmaması büyük bir ciddiyetsizlik örneği değil midir ?

Muhammet'ten yıllar sonra iki defa derlenen ve birincisi yakılarak yok edilen bir kitaba değişmemiştir, aslını korumuştur demek ve güvenilirdir demek ne kadar mümkündür.

Suyuti'nin El-İtkan (2/32)'inda geçen şekilde İbn Ömer şöyle diyor : "Hiçbiriniz Kuran'ın tümünü aldım (elimde bulunduruyorum) demesin. Bilemez ki Kuran'ın çoğu yok olup gitmiştir. Ne kadarı ortada varsa o kadarını elimde tutuyorum desin"

Kaynaklar:
Buhari es-sahih; Kitabul Fedail-ül Kuarn Menakubul Ensar. Sahih-i Buhari Muntasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi  |  Dr. Subhi e's -Salih; Mebahis fi Ulumil Kuran  |  Celaleddin Suyuti, el-itkan fi Ulumil  |  Kuran  |  Müslim e's Sahih  |  Ebu Davud

SİZDEN GELENLER | Yazan: Y.Yılmaz

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)
NOT: Ayrıca sitemizde yazar olmak için de bize mail atabilirsiniz. Sitemizde yazarlara özel kategoriler açılacaktır.

BLOODY MARY EFSANESİ

sizden gelenler, bloody mary, bloody mary efsanesi, efsaneler, korkunç efsaneler, kültürel korku efsaneleri, kanlı mary, üç kez bloody mary derseniz, hristiyan korku efsanesi, inanışlar,
Bloody Mary günümüzden 150 sene önce yaşamış bir kız, daha önce ki doktorlar bu günkü bilim ve teknolojiye sahip değillermiş. Mary’nin kalbinden rahatsız olduğunu anlayamamışlar. Bir gün kızın kalbi aniden durmuş ve öldüğünü sanmışlar. Ailesi bunu duyunca yıkılmış kızlarının ölümüne anlam verememişler.

Cenaze töreninde kızın koluna bir iplik takmışlar ve yaşıyorsa kolundaki iplik çanı çekince çalar diye düşünmüşler tabi cenazeyi gömdükten sonra tüm aile üzgün olduğu için bara içki içmeye gitmişler. Dönüşte tekrar kızın mezarına bakmak için gelmişler ve görmüşlerki ip çekilmiş çan yerde duruyormuş. Hemen mezarı açmışlar tabutu çıkarmışlar. Bir de ne görsünler zavalı kızcağız tabuttu açabilmek için tırnaklarıyla tabutu kazımış .
Elleri kan içinde kalmış ve ailesi onu bu sefer gerçekten ölü olarak bulmuşlar. Kızı canlı canlı gömmüşler.

Efsaneye göre karanlık bir odada ayna karşısında üç kez "Bloody Mary" derseniz yanınıza geliyor ve gözlerinizi oyarak sizi öldürüyor.

Çok farklı anlatılışları var bu efsanenin farklı şekillerde de internette bulabilirsiniz. Supernatural 1x5de de Bloody Mary'den bahsedilmişti.

Yazan: Meyra Yılmaz