HABERLER
Dini Haber
sizden gelenler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sizden gelenler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KARBON 14 TESTİ

Bilimsel, sizden gelenler, Karbon testi,Karbon 14 testi,Karbon testi nasıl yapılır?,Kaç yıllık olduğu nasıl belirlenir?,Atom numarası,Karbon 14,Materyal yaşı
Karbon 14 Nedir Karbon 14 ile Tarihlendirme Yöntemi ile Yaş Belirlemek Nasıl Hesaplanır?

1947 senesinde Kimyager Dr. Willard Libby’nin geliştirdiği Karbon 14 yöntemi ile her canlıda bulunan Karbon 14 atomlarının birer nükleer saat gibi çalıştığını ve Karbon 14 yönteminin ölçülebilir olduğunu gösterdi.

Atom numarası aynı, kütle numarası farklı olan atomlara izotop denir. Karbon atomunun doğada üç izotopu vardır: Karbon 12, Karbon 13 ve Karbon 14. Karbon 14 atomu dünyadaki karbon atomlarının trilyonda biri kadardır ve atmosferin üst tabakalarında bulunan azot atomunun tepkimeleri sonucu oluşur. Azot atomları bir proton kaybederek karbon 14’e dönüşür. Karbon atomları oksijen ile tepkimeye girerek CO2’ye dönüşür. Atmosferden karbon 14 içeren CO2 ise fotosentezle bitkilerin bünyesine girer ve besin zinciri ile artık bütün canlılarda mevcut hale gelir.

Karbon 14 yönteminin uygulama alanları sadece arkeoloji ve tarih değildir. Örneğin diyabet, gut ve anemi gibi metabolizma rahatsızlıklarına dair araştırmalarda ve mide hastalıklarına sebep olan ‘helikobakter pilori’ bakterisinin tespiti için yapılan üre nefes testinde de karbon 14 ile analiz teknolojisi kullanılır.

Karbon 14 Yönteminin kullanım amacı yukarda saydıklarımızla sınırlı kalmıyor. Bu yöntem sayesinde, bir fay hattı üzerinde geçmişte hangi aralıklarla deprem olduğu, eski bir eserin yaşını belirlemek ve karbon elementinin izini takip ederek ilaçların vücudumuzdaki seyrini de takip etmek mümkün.


Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

KUR'AN'DA OLMAYANLAR VE MUHAMMED'İN İLAHLAŞMASI

sizden gelenler, din, islamiyet, Kur'an'da olmayanlar, Hz Muhammed'in ilahlaşması, Muhammed ve Allah, Salli Barik, Allahümme Salli, Süphaneke, Ettehiyyatü, Ayet zannedilen sözler, Selanın anlamı, Sela,
Müslümanım diyen 1000 kişiye sorun 999'u Bunlar KURAN ayetleri der:
- ALLAHÜMME SALLİ/BARİK.
- SUPHÂNEKE.
- ETTEHİYÂHÛ.

Bunlar KUR'AN'DA YOKTUR Ama günde 5 vakit namazda, cenaze, bayram ve cuma namazlarında okunur. 57 İslam Ülkesi içinde Sadece TÜRKİYE'DE...

Halbu ki üçü de HADİSTİR ve 8-9. yy'da yazılmıştır.
Üstelik 5 vakit namazda ve bayram ile cuma namazında okunduğu yetmiyormuş gibi CENAZE namazında da okunan ALLAHÜMME SALLÎ/BARİK ne diyor biliyor musunuz?
"Allah'ım İbrahime verdiğin rahmeti, bereketi zenginliği Muhammed'e, Ailesine ve Sülalesine de ver"
Gömerken bile Araplar için Allah'a yalvarıyorlar...

SELÂ VE ANLAMI
"Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Rasulallah!
Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Habiballah!
Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Nûre Arşillah!
Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Hayra Halgillah!
Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin!
Vel Hamdü Lillahi Rabbil Alemin!"

MEALİ
"Ey Allah'ın Resûlu, salat-u selam senin üzerine olsun!
Ey Allah'ın Habibi, salat-u selam senin üzerine olsun!
Ey Allah'ın Arşının Nuru, salat-u selam senin üzerine olsun!
Ey Allah'ın Mahlukatının Hayırlısı, salat-u selam senin üzerine olsun!
Ey Öncekilerin ve Sonrakilerin Efendisi, salat-u selam senin üzerine olsun!
Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah İçindir!"

Öncekilerin ve sonrakilerin efendisi Muhammed mi ? Muhammed'i öyle bir ilahlaştırıyorlar ki İslam tanrısı Allah Muhammed kadar övgü ve sevgi görmüyor İslam dininde. Allah gerçekten Muhammed in gölgesinde kalmış bunu gerçekten mecazi anlamda değil reel anlamda söylüyorum.

SİZDEN GELENLER | Yazan: İsimsiz

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

BİR ATEİST'TEN MÜSLÜMANLARA MEKTUP

Düşünce katılığı yaşayanlar yani inançlılar değişime kapalıdırlar. İman etmiş olan insanlar düşünmez. Onlar, kendilerine sunulanı bilgi eksikliğinden akıl süzgecinden geçiremediklerinden dolayı mantıklarına uygun olsun veya olmasın inanırlar. Bilgiyle değil, korku ve çoğunluğun inandığı şeye göre karar verirler. Bu karar kendilerine ait değildir. Bunu çevre ve otorite belirler.

Böyle bir insan öğrenmekle ve okumakla ilgilenmez bu yüzden kendisini geliştirmez, yeniliğe ve değişime tümden kapalıdır, bulunduğu yerde kalır. Fakat sorgulayan değişime ve ilerlemeye açık kişi, okuyan kişidir ve bu kişiler yerde gördüğü bir kağıt parçasından bile birşey öğrenir. Bir insanın gelişimi farkındalık bilincinin oluşmasıyla mümkündür. Zeka her canlıda doğuştan vardır. Akıl edinilmiş olan saf (rasyonel) bilginin desteği ile işlev görür. Beyin motordur. Bu motorun yakıtı bilimsel, rasyonel bilgidir. Kutsal yalanlarla donatılan bir beyin realiteden kopmuş demektir. Yani yalanla donatılan bir beyin, benzinli bir aracın motoruna dizel yakıt doldurmak gibidir. Motoru bozacaktır.

Bilgi ile desteklenmeyen akıl verimsiz kalır. Kendini inancını ( din ) mükemmel gören, bundan başka hiçbir gerçek aramayan bir kimse, cahil kalmaya mahkumdur. Hakikat dinlerde değil, hakikat evrendedir, doğadadır, canlıdadır, ama onu görmek için din örtüsünü kaİdirmak zorundasın. Din insanı kendi inancından olmayan herkese, doğaya ve canlıya düşman eder. Örtüyü kaİdirabilirsen sahte oİanı ve kendini keşfedersin; bu yüzden cesaretini ptla ve sorgula sahte oİani tanıdığın an o ortadan kaİkar, hakikat açığa çıkar. İnsanı doğru eyİeme sevk eden din değil sevgidir. İnancının sana gerçekleri sunduğunu ve seni ahlaklı bir insan yaptığınıyorsun. Bir düşün, kendi inancından olmayan insanalara karşı hoşgörülü olabiliyor musun?

Onları dost edinebiliyor musun? Onları sevebiliyor musun? Yoksa sadece senin inandığın şeye inanmadığı için ondan nefretmi ediyorsun? Gerçeklerle yüzleşmeye korktuğun sürece yalanlarla yaşamaya, cahil, kandırılmaya ve sömürülmeye kalmaya mahkumsun. İnsan olmanın olmazsa olmaz koşulu gerçeklerle yüzleşmektir. Korkak insanlar yalanlara, cesur insanlar gerçeklere sarılır.


İnsanı "insan" yapan inancı değil bilincidir.
Bilinçli olabilmek için temel şart cesur ve dürüst olmaktır.
Cesaretini topla ve inancını sorgula, insanları çıkarın ve inancından olduğu içind eğil, dürüst oldukları için sev.
Bunu asla unutma dürüst ve cesur olmayanlar bilinçlenemez.
Bilinç "sevgi"nin diğer adıdır.

Bilinçlenemeyen sevemez, sevemeyen insanlaşamaz.
İnsan olmak, Hristiyan, Musevi, Müslüman olmak demek değidlri. Çünkü bu üç dine mensup insanlar birbirilerinden nefret eder.
MÂİDE-51 - Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır.
Seni başka insanlardan uzak tutan, onları dost edinmene engel olan, onların güzel yanlarını görmeni engelleyen, onlara karşı sevgisiz ve tahammülsüz olman, hatta kin ve nefret duyman, öldürmeyi arzulaman, sana ait olan düşünceler değil, inancının sana dayattığı yalanlardan dolayıdır. İnancın senin yaşamının bile değersiz olduğunu söylüyor sana.
TEVBE Süresi 111 -Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler.
Şimdi korkma ve bir düşün; kahinatı yaratan bir Tanrı neden yarttığı insanları birbirine öldürtsün?
ALİ İMRAN Suresi 47. ayet - O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir"
BAKARA Suresi 117. ayet - Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir. ... Bir işin olmasını dilerse "ol" der ve olur!
Ol dediğinde her şey hemen oluveriyor ise ol dediğinde neden ölmesin? Neden sana ihtiyaç duyuyor yarattıklarını öldürmek için? Hani nerede ecel? Sen Azrail misin? Yada şöyle düşün; Tanrı kullarından birini veya bir kaçını öldürmeye karar verdi, ama kendisi yaratabiliyor fakat öldüremiyor, Azrail`i veya seni görevlendiriyor. İnsanı yaratmakmıdır daha zor olan, yoksa öldürmekmidir? Tanrı bu kadar aciz mi? Yarabiliyor ama öldürmek için birilerine ihtyiac duyuyor? İnancın sana bu dünyanın yalan olduğunu söylüyor. Bu dünyadadaki yaşamından başka bir yaşamın olmayacak ne senin ne de diğer insanların. Onlarla düşman değil, dost ol ve doğa, canlılar ve insanlar ile ahenk içinde yaşa.

SİZDEN GELENLER | Yazan: Soraya Yıldız

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)