HABERLER
Dini Haber
yahudilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yahudilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

MANNA : TANRININ YEMEĞİ

Yazan: A.Kara
MANNA NEDİR?
TANRININ CENNETTEN GÖNDERDİĞİ BİR YİYECEK Mİ? YOKSA UZAYLI NİMETİ Mİ?

Manna, Mana olarak da bilinir. İncil'e göre, büyük göçü izleyen kırk yıllık süreleri boyunca çölde yolculuk ederken Tanrı tarafından İsraillilere verilen  gizemli bir maddeydi. İncil'de, İsraillilerin köle oldukları Mısır'dan, vaat edilmiş topraklara nasıl geldiğini anlatılmaktadır.

İnanışa göre göç sırasında Sina Çölü'nü geçmek zorunda kaldılar. Fakat kaçınılmaz olarak, bir sürü İsraillinin olduğu ve çok az bitki büyüyen bir çöl toprağı olduğu için yiyecekleri tükeniyordu. Bu noktada, halkın açlıktan ölmesini önlemek için Tanrı cennetten Manna denen yiyeceği indirdi.

Yeryüzüne geldiğinde Manna bir çeşit tohum olarak tanımlanır. Bu tohumlar dünyaya düştükleri gün ile ilişkilendirildiler. Manna Cuma günleri hariç her gün İsraillilerin yiyecek ihtiyacını karşılıyordu. Cuma gününün hariç olması ise sonraki gün olan Cumartesinin Şabat günü olmasıdır.

Manna, Mısır'dan Çıkış 16: 1–36'da iki kez tarif edilmiştir.
Mısır'dan Çıkış'ın (Exodus) İncil kitabında, Manna'nın her gece ve her sabah, çiy ortadan kalktıktan ve güneşin ısısından dolayı erimeden önce toplanması gerektiği yazılmıştır.

Tarihi hesaplara göre, Manna geceleri çiğ ile birlikte geliyordu.
Manna, beyaz renkli, kişnişe benzer bir tohum olarak tarif edilir. Öğütülüp pişirildikten sonra ballı gofretlere benzer olduğu görülür, ancak bazı açıklamalarda Hint mürü (bir çeşit hint yiyeceği) ile aynı renk olarak tarif edilir.

İbranice İncil’e bir bakarsak, Manna’ya atıfta bulunan iki açıklama bulabiliriz:
Çıkış 16: 1–36'da ve bir kez daha numara 11: 1–9'da ilk açıklamayı buluyoruz.
Çıkış'ta, manna, zemindeki dona benzeyen “ince, pul gibi bir şey” olarak tanımlanmaktadır. Çıkış'ta Manna renk olarak kırağıya benzer olarak tanımlanmaktadır. ‘Yiyecek’, güneş tarafından erimeden önce toplanmalıydı. Çıkış, manna'nın tadını ballı gofretler gibi tanımlamaktadır.

"İsrail halkı ona manna ekmeği adını verdi. Kişniş tohumu gibi beyazdı ve balla yapılmış gofretler gibi tadı vardı." Çıkış 16:31

Musa şöyle buyurmuştur: “ Rab buydu ki :“ Bir manna yiyin ve gelecek nesiller gelsin, böylece sizi Mısır'dan getirdiğimde vahşi doğada yemeniz için verdiğim ekmeği görebilirler." Çıkış 16:32

A, yahudilik, Manna, Tanrının yemeği, Mısır'dan Çıkış ve Manna, Tanrının cennetten yiyecek göndermesi, İsrail oğullarına manna gönderen, Mısır'dan Çıkış 16:1-36, din, Açıklanamayanlar,
Sayılar Kitabında (Eski Ahitte 4. kitap) mannanın tüm gece boyunca çiğ ile birlikte geldiği ayrıntılı olarak geçmektedir. Ayrıca Sayılar Kitabında mannanın, Etiyopya, Eritre ve Afrika'da yetişen ağaçlardan elde edilen yarı şeffaf bir margarin-sakız reçinesi olan bdellium'a benzediğine dair detaylar göze çarpmaktadır.

GİZEMLİ MANNA
Yani inanışa göre Manna, halkı aç bırakmamak için Tanrı tarafından gönderilen bir yiyecektir ama hala ne olduğunu bilinmiyor.

Çıkış kitabında İsrailliler'in “saklanan kokulu solucanlar gibi" diye tabir ettikleri olayda her gün manaları toplayıp depoladıklarına dair söylemler görünmektedir.

Ancak Manna, 16: 23–24'te açıkça belirttiği gibi Şabat'tan bir gün önce toplanarak depolandı.
Musa, “RAB’bin buyruğu şudur” dedi, “ ‘Yarın dinlenme günü, RAB için kutsal Şabat Günü’dür. Pişireceğinizi pişirin, haşlayacağınızı haşlayın. Artakalanı bir kenara koyun, sabaha kalsın.’ ” Böylece, Musa'nın emrettiği gibi onu sabaha kadar sakladılar ve o da kokuşmadı ya da kurtlanmadı."

Peki, Manna nedir? Bazılarının inandığı gibi Tanrı tarafından sağlanan doğal olarak bol miktarda yiyecek midir?

A, yahudilik, Manna, Tanrının yemeği, Mısır'dan Çıkış ve Manna, Tanrının cennetten yiyecek göndermesi, İsrail oğullarına manna gönderen, Mısır'dan Çıkış 16:1-36, din, Açıklanamayanlar,
Bazıları, Tevrat'ın ruhani yorum ve yorumlarının bir koleksiyonu olan Zohar'ın mannaya ait tanımlarını baz almayı tercih eder.

Antik astronot kuramcıları tarafından belirtildiği gibi Zohar, farklı büyüklükteki beyinleri, farklı tüpler ve farklı ışık kaynakları ile bağlantılı olan farklı büyüklükteki yüzleri tanımlar. Teologlar bunun Tanrı'nın bir açıklaması olduğunu öne sürmelerine rağmen antik astronot kuramcıları Zohar'da anlatılan şeyin mutlak bir tanrı figürü değil bir makine türü olduğunu iddia eder.
Yani bazı araştırmacılar henüz tanımlanmamış gizemli bir gıda kaynağı olan "manna"yı üreten bir makine olduğunu düşünüyorlar.

Manna makinesi teorisi, İsraillilerin bu makineyi nereden aldıklarına dair iki açıklama sunuyor.
Daha tartışmalı bir diğer teori ise uzaylıların çölde açlık çeken Mısırlılara yardım etmek için bir jest olarak onlara bu makineyi verdiği fakat Mısır'dan ayrılırken bunu İsrailoğullarının geri alarak yanlarında götürdüğüdür. Yani her iki iddia da temelsiz ve absürttür. Fakat insanoğlu mistisizm veya uzaylı sevdası peşinde koşmaktan vazgeçmeyecek gibi görünüyor. Hemen bir örneğine bakalım:

MANNA MAKİNESİ
1978'de George Sassoon ve Rodney Dale, Zohar'ın “Günlerin Kadını” adlı bir bölümün tercümesine dayanan bir kitap yazdılar ve manna adlı besinin bir makine tarafından üretildiğini iddia ettiler.

CEHENNEMİN DOYURULMASI | KUR'AN VE TALMUD

sizden gelenler, din, islamiyet, yahudilik, Cehennemin doldurulması, Cehenneme soru soran, Cehennemin konuşması, Kur'an ve Talmud, Talmud'dan esinlenip Kur'an'a eklenenler, Kaf 30,Şabat104a
Kuran'ın 50. suresi olan Kaf  Suresi 30. ayetinde bu tür bir homiletik/vaazsal/ midraşik/ ders verici ifadeye rastlarız. Bu ifadeyi birebir almamalıyız çünkü Kuran'ın yazıldığı dönemde oluşan gelenek bunu birebir almamayı gerektiriyor.

Kuran burda muhattabına cehennemin dehşetini yine cehennemin ağzından kişileştirerek aktarıyor ve diyor ki:

Kaf Suresi 30: "O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der."

Burda Kuran'ın Tanrısı'nın cehennemi ''insanlar ve cinlerle dolduracağını söylediği'' (örneğin Hud Suresi 119) unutulmamalı. Aslında cehennem bizzat Allah'ın izniyle ve vaadiyle doluyor.

Peki burda şu soruyu sormalıyız: Tek Tanrılı inançların peygamber anlayışından yoksun olan Araplar cehennemin konuşacağına dair bu bilgiyi nasıl edinebilir? Yani gelişmiş bir tek tanrılı teolojileri olmayan Araplar bu denli girift, kompleks bir vaazsal kişileştirmeyi nasıl yapabilirler? Elbette daha önce söylenmemişse yapamazlar !

Babil Talmud'u Şabat Risalesi/Bölümü'ne 104a numaralı pasaja bakarsanız. (Görseli aşağıda mevcuttur) Kuran'ı yazanların Kaf Suresi 30'da zihinlerinde hangi geleneğin izinin olduğunu görebilirsiniz.

Not: Yahudilik'te (en azından Talmud'da) de tıpkı Kuran'daki gibi cehennemi kontrol eden bir cehennem meleği olduğuna inanılır (Kuran'da bu Zuhruf Suresi 77'de geçer.) :

''(Cehennemin prensi/meleği Tanrı'ya diyor ki) : Her şeyi benim denizime koy, beni Şit'in soyuyla besle.Açım...'' fakat Tanrı bu isteği redderek cehennemin prensine oraya sadece ''inançsızları'' almasını söyler. (Babil Talmud'u -Şabat 104a)

Not 2: Şit Adem'in Kabil ve Habil dışındaki 3. oğludur. Kabil kötü bir kimse olduğu için Tevrat'a göre Adem'in dürüst soyu, Şit'ten devam etmiştir.

Babil Talmud'u Shabbat 104a'nın son 2 paragrafına aşağıdan bakabilirsiniz.

sizden gelenler, din, islamiyet, yahudilik, Cehennemin doldurulması, Cehenneme soru soran, Cehennemin konuşması, Kur'an ve Talmud, Talmud'dan esinlenip Kur'an'a eklenenler, Kaf 30,Şabat104a
sizden gelenler, din, islamiyet, yahudilik, Cehennemin doldurulması, Cehenneme soru soran, Cehennemin konuşması, Kur'an ve Talmud, Talmud'dan esinlenip Kur'an'a eklenenler, Kaf 30,Şabat104a

SİZDEN GELENLER | Yazan: A-gnostik

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

BELED SURESİ'Nİ MATTA İNCİLİ VE YEŞAYA KİTABI IŞIĞINDA OKUMAK

Beled suresi, din, HC, hristiyanlık, islamiyet, Matta incili ve Yeşaya kitabı ışığında Kur'an, sizden gelenler, yahudilik, Kuranı anlamak için, Biblical gelenek, Kuran İncil ilişkisi, Matta, Yeşaya,
BELED SURESİ'NİN AHİR ZAMAN VE YEMİN AYETLERİNİ MATTA İNCİLİ VE YEŞEYA KİTABI IŞIĞINDA OKUMAK

Kullandığım Meal (Sayfa 1'deki İngilizce Meal) 
Not: Taberi -Elmalılı- Diyanet Mealleri ile ortaklaşa ve karşılaştırmalı faydalandım. 

Beled Suresi Ayet 1-2
1- Hayır! Yemin olsun bu şehre ki
2-Sen bu şehirde oturmaktasın.

Öncelikle bu 2 ayeti ele alalım. Bu ayette kastedileni İslami gelenekten okumayacağız yöntemimiz Biblikal (Yahudi-Hristiyan) geleneğe referans vererek okumak olacak.

Bu 2 ayette hem İslami geleneğe göre hem de Biblikal geleneğe göre ''Allah'ın evinin olduğu şehre yemin edilmektedir.'' ( İslami Geleneğe Göre Allah'ın evi  Mekke Biblikal Geleneğe Göre Kudüs)

Bu Allah'ın evinin olduğu şehre yemin etme konusunu Matta Kitabı'na referans vererek okursak karşımıza şu çıkıyor: 

Matta 5. Bölüm 33-37: 
33 Yine atalarımıza, `Yalan yere ant içme, ama Rab'be içtiğin antları tut' denildiğini duydunuz. 
34-35 Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin, ne gök üzerine - çünkü orası Tanrı'nın tahtıdır; ne yer üzerine - çünkü orası O'nun ayaklarının basamağıdır; ne de Kudüs üzerine - çünkü orası Büyük Kral'ın kentidir. 
36 Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz. 
37`Evet'iniz evet, `hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır.

5:34-35'e dikkat etmenizi istiyorum. Matta İncili'nin yazarının aktardığına göre İsa yere ve  Tanrı'nın şehri ve evinin olduğu yer olan Kudüs'e yemin etmeyi kötülüyor inananlarına yasaklıyor.

 Buradan referansla Kuran ayetini 2 farklı şekilde yorumlayabiliriz. Kuran burda Matta'nın tersi bir teoloji izliyor (ki Kuran'da Allah bolca yemin eder) ve ters teoloji geliştiriyor ya da Kuran'daki bu Sure Allah'ın ağzından yazıldığı için Matta İncili'ne uygun bir tema izleniyor ve Allah ''siz yemin edemezsiniz ama ben ederim'' diyor. Hangi yönde düşünürsek düşünelim ilk 2 ayet Matta 5:34-35'e referans verilerek daha kolay açıklanabilir.

Beled Suresi 3-  Baba'ya ve Oğlu'na 
Bu ayetteki ifadeyi bazı mealler ''anne- babaya ve oğluna'' ya da '' anne ve doğurduğuna '' şeklinde okumuştur fakat benim elimde Taberi Tefsiri var. Bu ayetle Taberi'nin verdiği tüm rivayetler ve Taberi'nin kendi verdiği mana bu ayeti ''Baba ve Oğlu'na '' şeklinde okumuş. O yüzden elimizdeki en iyi ihtimali yani en eski meali kullanıyorum. Verdiğim İngilizce linkte de ''doğuma sebep olana ve doğana '' şeklinde meal verilmiştir.

Bu ayeti fiziksel baba -oğul üzerine yemin olarak anlarsak sıradan bir yemin ayeti gibi düşünebiliriz fakat yine Biblikal geleneğe referans verip bu ayeti ilk 2 ayet ile beraber okursak tablo değişebilir. Gördüğümüz gibi ilk 2 ayet Matta Kitabı'na refere edilerek açıklanabiliyordu bu ayeti de Matta Kitabı'na refere ederek açıklarsak Kuran'ın bu Suresi'nin arkaik(ilk yazılan belki de proto Kuran)  bir sure olduğunu ve Teslis'teki ''Baba ve Oğul'' üzerine yemin ettiğini düşünebiliriz. Okumayı günümüz yeni meallerine göre dahi yapsak ''anne- baba- oğul '' üçlemesi de Hristiyan teolojisinde Kutsal Ruh çoğu zaman dişil tanımlandığı için yine teslise işaret ediyor olabilir. Bunun yorumunu size bırakıyorum dediğim gibi biz Biblikal gelenekle açıklamaya çalışıyoruz.Ayrıca İsa'nın geleneksel Hristiyanlık'a göre babanın özünden ''doğduğunu'' hatırlatırım. 

(bkz: İncil Yuhanna 1:17-  Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi. 18 Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. ''Baba’nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul'' O’nu tanıttı.)

Beled Suresi:
10 - Ona iki yolu gösterdik.
11 - Fakat o, o sarp yokuşa göğüs veremedi.
12 - Bildin mi sen, o sarp yokuş nedir?
13 - Köle azat etmek,
14 - Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir,
15 - Yakınlığı olan bir yetime,
16 - Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.
17 - Sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır.
18 - İşte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir.
19 - Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenler.
20 - Onların üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır.

Bu ayetleri de Matta İncili ve Matta'nın muhtemel referansı olan Yahudi Kutsal Kitabı'nın Yeşaya Kitabı ışığında  okuyalım. ''2 yol'' ''dik /sarp yokuş'' terimleri üzerinden gittiğimizde Matta'dan 2 bölüme ve Yeşaya Kitabı'na değinmemiz gerekiyor:

Matta 7:
13- Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.
14- Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.

''Dik yokuş'' ile dar kapıyı kıyaslayınız. 2 kapı ile de 2 yolu kıyaslayınız. Ayrıca ''sarp yokuşa göğüs veremedi''' ifadesi ile ''Yaşama götüren kapı ise dar , yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.'' ayetini kıyaslayınız.Yani sarp yokuş /dar kapı doğru ve imanlı insanın gitmesi gereken taraf olmasına rağmen insanların çoğu ''yanlış tarafı'' seçiyor mesajı var iki metinde de.

Matta 25:
31 İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. 
32 Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, onları birbirinden ayıracak. 
33 Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
34 O zaman Kral, sağındaki kişilere, `Sizler, Babamın kutsadıkları, gelin!' diyecek. `Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! 
35 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız.
36 Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.

Burada da yine 2 grup olduğuna ''sağ ve sol'' dikkat ediniz. Ayrıca ''sağ '' ve sol'' ifadesini Beled Suresi 18-19'daki ''amel defterleri ''sağından ve solundan verilenler'' ifadesi ile karşılaştırınız.

Matta 25:35'teki ''acıkmıştım yiyecek verdiniz; susamıştım içecek verdiniz; yabancıydım içeri aldınız. Çıplaktım giydirdiniz; hastaydım benimle ilgilendiniz; zindandaydım yanıma geldiniz ifadeleri ile Beled Suresi 13-14-15-16-17'deki ''kıtlık gününde fakir veya yetime yardım etmek '' ve ''köle azat etmek'' ifadeleriyle kıyaslayınız.

Şimdi de Yeşaya 58:
6 Benim istediğim oruç,
Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları
Özgür kılmak, tutsakları salıvermek,
Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?
7 Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi?
Barınaksız yoksulları evinize alır,
Çıplak gördüğünüzü giydirir,
Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz,

Bu ifadeler Matta tarafından İsa'nın referans verdiği ifadelerdir. Bu ifadelerle (tutsakları özgür kılmak, yiyeceği açla paylaşmak, yoksulu evine almak, yakınlara yardım etmek, çıplak gördüğünü giydirmek '') yine Beled Suresi 13-14-15-16-17'deki ifadeleri karşılaştırınız.

Son olarak Beled Suresi'nin son ayeti olan 20. ayette ''üzerlerine bir ateş bastırılıp kapıları kapanacaktır '' ifadesi ile Matta 25:46'daki şu ifadeyi kıyaslayınız:

Matta 25: 46 "Bunlar sonsuz azaba uğrayacak, doğrular ise sonsuz yaşama kavuşacaklar."

Neden bunu kıyaslamanızı söyledim çünkü Beled Suresi'nde kapıları kapatılacak ve ateşe atılacak denmekte '' Matta'da ise bütün olarak okuduğumuzda  ''geniş kapıyı (yanlış yolu) tercih edenler (keçiler) sonsuz azaba uğrayacak '' mesajı veriliyor.

Ayrıca Matta Kitabı'nın 25:31-46. ayetleri aslında İsa ile ilgili değildir. Tıpkı Kuran ve Yeşaya Kitabı'ndaki gibi imanlılarla ilgilidir Bkz: Matta 25:40 ve 25:45

25:40- Kral da onlara şöyle cevap verecek: "Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz."

25-45- Kral da onlara şu cevabı verecek: "Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz."

Umarım size faydalı bir analiz olmuştur. Kuran'ı anlamak için bence Biblikal geleneğe referans vermek zorundayız. Teşekkür ederim okuduğunuz için.

SİZDEN GELENLER | Yazan: A-gnostik

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

NAZİ MÜSLÜMANLAR

DP, Almanların yahudi katliamı,Nazilere yardım eden,Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik, El-Hüseyni ve yahudi katliamı, islamiyet, din,tarih,Adolf Hitler soykırım,Hitlerle işbirliği yapan El-Hüseyni,Müslüman naziler
“Din ile oynamak”… 1998 yılı yapımı, Mehmet Ali BİRAND’ın sunduğu “12 Eylül” belgeselinde Maraş Katliamı anlatılırken kullandığı giriş cümlesi… Din ile oynamak, kitleleri hızlı ve etkin bir biçimde harekete geçirdiğinden en sık başvurulan yöntem. Neydi Maraş olayları, Sünniler ve Aleviler birbirlerine düşürülmüş, kara propagandalar ile onlarca kişinin ölümü, yüzlerce kişinin yaralanması ve telafi edilemeyecek toplumsal travmalara neden olmuştu. Günümüzde bu olayı hatırlayanların sayısı çok çok az. Toplum hafızamızdan adeta silindi. Ya da bu ayıpla yaşamayı kaldıramadığımız için hemen silmeyi denedik. Bu olayın failleri halen aramızda dolaşsa bile… Hemen her sistem, belirli bir şekilde dini kullanıyor. Nihai çıkarlara ulaşmadaki başarısı kaçınılmaz.

Ve 2. Dünya savaşı. Hani şu ülke olarak teğet geçtiğimiz, dünyada taşları yerinden oynatan, uluslar arası çıkar kartlarının yeniden dağıtılmasını sağlayan, 2 kutuplu dünya düzeninin yaratıcısı, çoğu ülkenin yok oluş veya oluşumunu sağlayan savaş. A.B.D. yi dünya sahnesinde “The Brave” yapan savaş. Bu savaşı hepimiz hafızalarımızda gamalı haç ve Hitler ile özdeş tutarız. Netice de Naziler dünyaya kan kusturmuş, ırkçı/faşist bir yönetim sistemi altında dünyaya egemen bir toplum hedeflenmişti. “Führer” önderliğindeki bu hareket Avrupa’da büyük çaplı yıkımlara neden olmuştu. Sadece Avrupa mı? Bu savaş tüm dünyada vuku bulmuştu. Dünyanın diğer tarafında Nazilerin kutsal çıkar müttefiki “Güneş İmparatorluğu” yani Japonya Pasifikte egemenliğini ilan ediyordu.

Sonuç mu? Sonucu zaten hepimiz biliyoruz. Almanya yenildi ve ikiye bölündü. Japonya yenildi. Tüm bunları Schindler’in Listesi, Er Ryan’ı Kurtarmak, The Band of Brothers, The Pasific hatta Marvel âleminin ilk kahramanı Kaptan Amerika İlk Yenilmez yapımlarından biliyoruz. Geçmişte ise büyüklerimiz John Wayne’li, Clark Gable’li filmlerde 2. Dünya “Harbi” ni keşfetmişlerdi. Özellikle “Navaronun Topları” adlı film bu savaşa dair filmler arasında kült bir hale gelmiştir.

Jeep ilk defa bu savaşta karşımıza çıkmıştı. Muhteşem Nazi savaş makineleri ve icatları, atom bombası, füze teknolojisi, enigma, u-botlar ve daha niceleri…

Bazı okurlarımız yazımın giriş kısmının iki ayrı fikir içermesini biraz acayip bulacaklar. Mehmet Ali Birand’ın belgeselindeki “Din ile Oynamak” tabirinden 2. Dünya savaşının alakası ne?

Efendim öncelikle şöyle izah edeyim; Hiç Müslüman Nazileri duydunuz mu? “Hiç gamalı haç taşıyan Müslüman mı olur sayın yazar, yönlendirme yapıp ortalığı bulandırma. Zaten hepiniz onların gizli uşağısınız. Zaten güzel, barış ve esenlik üzerine olan dinimizi kötülediğiniz yeter, bir de bu işlere mi bizi monte edeceksiniz? Bu kadar mı sapkınsınız?” tipi reddiyeleri geliştirmeden önce yazımı iyice okuyun. Bu yazıda amacım Müslümanları ve ya İslamiyet’i kötülemek değil. Ancak o “barış ve esenlik” dininiz nasıl Nazilere hizmet etti onu anlatacağım.

Öncelikle Emin El Hüseyni’ yi tanıyalım. Bu zat-ı muhterem, Filistin Ulusal Hareketinin kurucusu sayılıyor. Osmanlı döneminde kuvvetli bir Abdülhamit hayranı olan El Hüseyni, Çanakkale savaşında Topçu Subayı olarak Osmanlı ordusunda görev alıyor. Yahudilere olan şiddetli düşmanlığı nedeni ile Osmanlı idaresinden çıkan Filistin’de birçok eylem ve toplumsal hareketi organize ediyor. Aslında halen Filistin de bir halk kahramanı. Osmanlı döneminden sonra Türkiye Cumhuriyeti dönemin de bizimle çok yakın ilişkiler kurmuş. 1921-1948 yılları arasında Filistin Baş Müftüsü olarak görev yapan El Hüseyni, bölgenin hem dini hem de politik liderliğini başarı ile “son dönemlerine kadar” başarı ile üstlenmiş. 1974 yılında Beyrut’ta vefat eden El Hüseyni, tüm hayatını Filistin ve Müslümanlık davasına adadığını çok kez ifade ediyor. Bu adama karşı nefret besleyen İngiltere dahi, Ortadoğu Arap toplumunun ve Müslümanların tepkisini çekmemek için El Hüseyni’ye dokunmuyor, hatta çoğu faaliyetine izin dahi veriyor.

Aslında Filistin’de İsrail devletinin resmi olarak 1948’de kurulmasından çok daha önceleri Yahudilerin buralarda toprak alımı ve lokal yönetimler oluşturma çabaları var. Yani 2. Dünya savaşı sadece bu devletin kuruluşunun hızlanmasına etki eden bir katalizör vazifesi görmüştür.

2. Dünya savaşına geri dönelim. Nazilerin meşhur SS’ leri en korkulan birliklerdi. Kuru Kafa amblemli bu birlikler en acımasız katillerden oluşuyordu. Nazi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı idiler. “Führer” onlar için adeta peygamber idi. O ne diyorsa doğru, ne yapıyorsa makbuldü.   

Adolf HİTLER, düşmanımın düşmanı dostumdur fikrini benimseyen bir şekilde, Yahudilere karşı Müslümanları kullanmayı öngörmüştür. Hali hazırda Müslüman ve Yahudi toplumlar birbirleri ile iyi geçinemiyordu. HİTLER’in “NAZİ İMPARATORLUĞU” nun kaynak olarak gördüğü topraklarda Müslümanlar kilit bir roldeydi. Ayrıca Avrupa arenasının en çetrefilli bölgelerinde, Sovyet yani “SLAV” unsurlarına karşı kullanılabilecek en etkili toplum yine Müslümanlardı. Balkanlar bunun için adeta bir laboratuvar niteliğinde idiler. Bu noktada Müslümanların “Gamalı Haç” a hizmet etmesi gerekiyordu.

Açıkçası Adolf HITLER iktidara gelirken Almanya’nın her tarafını “Gott Mit Uns” posterleri ile süslemişti. Türkçeye çevirdiğimizde “Tanrı Bizimledir” anlamına gelen bu propaganda ile dindar Almanlar HITLER’ e sempati duymuşlar ve ciddi oy kazanımları sağlamıştı. Yani Din, ciddi bir taraftar toplama ve “İş” yaptırma aracı idi. Hitler bu gücü keşfetmişti.

Peki Müslüman toplum nasıl NAZİ olacaktı? Fikirler, inançlar, söylevler, dünya görüşleri ve bakış açıları çok farklıydı. Ancak ortak nokta Yahudi düşmanlığıydı. Bu unsur bir çimento vazifesi görerek bu iki farklı kutbu birleştirebilirdi. Bu noktada Heinrich HIMMLER devre girdi. Zaten El Hüseyni ile görüşmeleri olmuştu. 1941 yılında bizzat Adolf HITLER ile görüştü. Bu görüşmede El-Hüseynî, Hitler’den şu hususları tanıyan bir beyanda bulunmasını ister:

1) Arap devletlerinin İngilizler ve Fransızların sömürgeci yönetiminden bağımsızlığı,
2) Bağımsız Arap devletlerinin birlik oluşturma hakkı
3) Filistin’deki bağımsız Arap makamlarının burada kurulması önerilen Yahudi anavatanını ortadan kaldırma hakkı.

Almanya, artık Bağdat’ta bulunan el-Hüseynî’ye Filistin’de bir ayaklanmayı kışkırtması için ödeme yapmaya başlar. El-Hüseynî, Bağdat’tan yaptığı radyo konuşmasında bir fetva vererek Müslümanları Büyük Britanya’ya karşı yapılan kutsal savaşa katılmaya çağırır. Daha sonra İngiliz birlikleri Bağdat’a yaklaşırken el-Hüseynî, sınırı geçerek İran’a kaçar. Bu arada Alman Abwehr teşkilatı, Arap gönüllüleri Alman Wehrmacht’ta destek birliği olarak hizmet vermek üzere eğitmek için Yunanistan’ın Atina şehri yakınlarındaki bir üste Alman-Arap Eğitim Departmanı kurar. İran’ın İngiliz ve Sovyetler tarafından işgali üzerine İtalyan diplomatlar, el-Hüseynî’yi İran’dan çıkarıp İtalya’ya kaçırır.

1941 yılının sonlarına doğru Adolf Hitler, Berlin’de el-Hüseynî’yi kabul eder ve bu toplantı Alman basınında yer alır. Führer, herhangi bir genel beyanat yayınlamayı ya da Ocak 1941 talepleri ile ilgili olarak el-Hüseynî ile bir antlaşma yapmayı reddeder.

Peki ya kapalı kapılar ardında neler görüşüldü ya da ne gibi anlaşmalar yapıldı. Bunları bilmiyoruz. Tarih varsayımlarla ya da fikirler ile yazılmaz. Yazılması da tasarlanması da yanlıştır. Bu nedenle komplo teorileri veya olasılıklardan bahsetmeyeceğim.

Sonrasına bakalım. El Hüseyni ve Nazi Almanya’sı arasındaki ilişkiler ağı nasıl ilerledi…

Hitler, El Hüseyni’ye resmi bir taahhüt vermedi ancak söz ile Filistin ideallerini Almanya'nın paylaştığını beyan etti. Kafkasları tamamen ele geçirince Yahudileri Filistin’den atacağını da ekledi.

Zaten bu coğrafya oluşum için gerekli atmosfere sahipti. Osmanlı İmparatorluğu dağıldıktan ve bölgede etkinliği kalmayınca Müslümanlar adeta sahipsiz kalmıştı. Geçmişin intikamı için etnik oluşumlar baş göstermişti. Sırp milliyetçi çeteciler Müslümanlar için büyük bir sorundu. Bu gruplar “Slav” milliyetçiliği etrafında birleştiğinden Sovyetlerin dolaylı olarak güdümünde olabilirdi. Adolf HITLER’in Müslümanları kullanması gerekiyordu. Bölgedeki Nazi yanlısı unsurlar kullanılarak Müslüman Boşnak ve Hırvat askerlerinden  13. SS Waffen Dağ Tümeni "Handschar"adlı bir tümen oluşturuldu.

Hitler, “Balkan Laboratuvarında” Müslüman Nazileri gözlemliyordu. Burada sağlanacak bir başarı diğer coğrafyalarda da başarı getirecekti. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Müslümanlar bu sayede Nazi İmparatorluğunun sadık bir neferi olacaktı.

Arap coğrafyasının hemen hemen tamamı İngiliz ve Fransız etkisinden sıyrılacak, hızlı bir Alman etkisi sağlanmış olacaktı. Gamalı Haç, Müslüman-Arap coğrafyasında adeta güneş gibi doğacaktı.  Zaten bu bölge petrol açısından muazzamdı. Akdeniz bir Alman gölü haline gelecekti. Bunun için El Hüseyni sözü geçen kritik bir liderdi.

El Hüseyni, Himmler'le yaptığı görüşmede de Balkan Müslümanları ile arasının iyi olduğunu, bu bölgedeki Müslüman Nazi sistemini daha etkin hale getirebileceğini ve sayılarını artırabileceğini ifade etti.

13. SS Waffen Dağ Tümeni "Handschar" yani diğer bir adıyla “Fesli Naziler”, yeterince taraftar bulamamıştı. Bu durum HITLER’in canını sıkıyordu. İşte bu anda El Hüseyni devreye girdi. Hızlı bir şekilde propaganda çalışmaları başladı.

Antisemitik söylevler etrafında gelişen bu propagandalar da El Hüseyni, Osmanlı dönemindeki gibi Müslümanların rahat ve özgür yaşayacaklarını, haklı davalarını Nazi Almanya’sında rahatlıkla ifade edebileceklerini anlatıyordu. Müslümanlar için bulunmaz bir veli nimet olacaktı.

Zaten Müslüman aleminde Emin El HUSEYNİ sözü geçen bir lider olduğundan inanılmaz bir taraftar kitlesi edindi. Hatta Müslüman Boşnak ve Hırvatlardan başka azınlıkta olmak üzere Türk ve Arap katılımlar bile sağlandı. Kırım Türklerinden dahi katılım olduğu ifade edilmiştir (Kırım Türkleri konusunda sağlam kanıt yoktur).

13. SS Waffen Dağ Tümeni "Handschar", balkanlarda ki operasyonlarda başarı gösteriyordu. Emin El Hüseyni’nin fetvaları inanılmaz katkı sağlamıştı. Müslümanlar, Nazi’leri kendilerine ve dinlerine sağladıkları katkı nedeniyle neredeyse mübarek görüyorlardı.

Sonuç olarak HITLER Müslümanları kullanacaktı. Yani DİN faktörünü kullanacaktı. Olmadı. Balkan Laboratuvarında denenen Fesli Müslüman Naziler tarihin tozlu raflarında ve hafızalardaki yerini aldı ve yitip gitti.

Bu noktaya kadar 2. Dünya savaşında görev yapan bir Nazi Tümenini konu ettik. Bu Müslüman Nazi tümeninin motor gücünü “DİN” sağlıyordu. Müslümanlık kisvesi altında Nazilere hizmet ediliyordu.
DP, Almanların yahudi katliamı, Nazilere yardım eden, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik, El-Hüseyni, islamiyet, din, tarih, Adolf Hitler soykırım, Hitlerle işbirliği, Müslüman naziler,
(İftira diyerek savunmaya geçecekseniz dünyadaki birçok müzede kayıtlı olan fotoğraflardan Müslüman SS birliklerini bulabilirsiniz. Islamic Nasizm yazarak aramanız yeterli. Bu, yüzlerce fotoğraflardan sadece birisi:
(Muslim members of the Waffen-SS 13th division at prayer during their training in Germany, 1943)

İşte DİN faktörü kullanıldığında neler sağlayabiliyorsunuz küçük bir örnek. Bu 13. SS Waffen Dağ Tümeni "Handschar" ın yaptıklarını ilgi tutan Sırplar, Serebrenitza gibi soykırımlara imza attı. Bosnalı Müslüman Boşnaklara katliam ve soykırım uygulayan Sırplar, bunun 2. Dünya savaşındaki Nazi Müslümanlarına karşı intikam olduğunu söylediler ve bu şekilde propaganda yaptılar. Hem ülkemizde hem de Bosna’da yaşayan insanları yargılamıyorum. Ancak zamanında o bölge de yaşanan acılarda o Müslüman Nazi tümeninin de payı var. Etki tepkiyi doğurdu ve adeta kan davasına dönüştü. Peki ya o bölgedeki Sırpların Müslüman Boşnaklara saldırmasının sebebi sadece milliyetçilik mi? Hayır. Ortodoks Hristiyan kimliğinin bu noktada büyük bir payı var. Kısacası balkanlarda kanayan yaranın yegâne sebebi dinler. İstediğiniz kadar eğin, bükün veya kıvırın. Sonuç ortada…

Din her zaman birleştirici olmaktan ziyade ayrışmanın ve ayrımın bir kaynağı oldu. Küçükken Alevilerin veya Aleviliğin kim ya da ne olduğunu bilmiyordum. Bana onların sapmış olduğu öğretiliyordu. Hele Hristiyanlar ve Yahudiler tümden sapkındı. Semavi dinden olmayanlar ile dinsizler zaten gayya kuyusunun yakıtı idiler.

Şimdi düşünüyorum. İnsanı insan yapan. Pardon bu dünyada tek canlı türü biz değiliz. Tür ırkçılığı yaptım. Cümlemi en baştan ve yeniden yazıyorum:

Şimdi düşünüyorum. Canlıyı canlı yapan unsur ister tanrı olsun ister tesadüfen gerçekleşen bir evrim süreci. Önemli değil. Hepimiz bu dünyanın misafiriyiz. Geldik ve gidiyoruz. Neyi paylaşamıyoruz ki? Ülkeler, toplumlar, ırklar, türler, fikirler, düşünceler ayrım unsuru değil, zenginleştirici unsur olarak görsek ne olurdu… Sanırım fazla melankolik bir düşünce oldu. Ütopyalar hayatımızı şekillendirmemeli.

Daha önceki bir yazımın sonlarındaki kelimelerimi tekrar kullanmak istiyorum. Kimsenin malı veya canı bana caiz değil. Kimse bana cariye değil. Gerekli koşulları taşırsam birden fazla kadın istemiyorum. Eşimi çok seviyorum. Eğer bir yaratıcı var ise kendi yarattıklarını beni kullanarak neden öldürmek istesin ki? Neden onların kanı bana caiz olsun ki?

Din… Maalesef hiçbir zaman birleştirmedi. Hep ayırdı. Hep ötekileştirdi. Hep öldürdü. Hep acı çektirdi. Hep geriye itti. Hep köreltti.  Tersini mi iddia ediyorsunuz? Bir zahmet en baştan, site başyazarı ve yöneticisi A.KARA dostumun yazılarından başlayarak tüm makale ve yazıları okuyun. Ama tarafsızca ve objektif bir şekilde okuyun. Neye inanıyorsanız ya da inanmıyorsanız yine de okuyun. Hatta önce kendi kutsal kitabınızı anladığınız dilde “Anlayarak” iyice okuyun.

Din ile oynarsanız, dini kullanırsanız insanlara her şeyi yaptırırsınız. Paralarını ve ırzlarını alırsınız (bakınız kendilerini hocalarına bırakan erkek ve kızlar). Canlarını alırsınız ve kimsecikler size bir şey yapmaz. Savaş çıkartabilirsiniz. Darbeye kalkışabilirsiniz (Bakınız FETÖ soytarıları, din ile ülkeyi ele geçirmeye çalışıp mahvettiler). Cinlerini çıkartmak için “Her şeylerini” alabilirsiniz. Ülkeleri ve toplumları birbirlerine düşman edebilirsiniz. Onların canını ve malını caiz kılabilirsiniz. IŞID (yada DAEŞ bende karıştırdım) gibi örgütleri kurup taraftar edinip suç örgütü kurarak katliamlara imza atabilirsiniz.

Kişisel sebeplerden dolayı uzun zaman yazı yazamadım. İşler güçler diyelim. Bu hafta arayı kapatacağım “İnşaAllah” J
Sağlıcakla kalın.
Yazan: Demon Product

Nazi Müslümanlara dair bazı tarihi fotoğraflar

Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,
Adolf Hitler soykırım, Almanların yahudi katliamı, din, DP, El-Hüseyni, Hitlerle işbirliği, islamiyet, Müslüman naziler, Nazilere yardım eden, tarih, Yahudi katliamı ve Filistin, yahudilik,

NUH'UN GEMİSİ

din, islamiyet, hristiyanlık, yahudilik, Nuh'un gemisi, MT, Nuh'un gemisinin kökeni,Fenikelilerin gemilerinden Nuh Tufanı,Etrüsklerin kökeni,Nuh'un gemisi efsanesi,Hz Nuh, din ve mitoloji,
Bilindiği gibi kutsal kitaplarda Nuh'un Gemisinden Tanrısal bir olaymış gibi bahsedilir.
Nuh'un Gemisi önce İncil’de ve sonra da Kuran'da yer almış semavi bir bilgidir ve Nuh'un başrolde olduğu mucizevi olaylardan oluşmaktadır.

M.Ö. 1350 yıllarında Fenikeliler ilk deniz ticaretine başladığında gemi yoluyla İtalya’nın Toskana bölgesine ulaşır.

Aynı gemiler Mediterranean (Akdeniz) üzerindeki Yunanistan, Sardunya, Tunus (Kartaca), İspanya gibi Fenikelilerin bir kolu olan akrabalarına ulaşır. Ben Toscana’da yaşadığım için Etrüskler’den bahsedeceğim.

Etrüsklerin kökeni Toros’lara dayanır ve Etrüsk kelimesi de bir Aryen dili olan Kürtçe’de EzToroskana (Ben Torosluyum) anlamına gelir ve bu da Dağlı anlamını taşımaktadır.

Nuh’un Gemisine gelecek olursak…

Toroslu ya da Dağlı veya bugünkü kullanışıyla Etrüsk-Toscana'ya aşağı yukarı 1-2 yılda bir gemi gelmekteydi. Gemiler genellikle ticarette önemli yer tutan şarap, kumaş, zeytinyağı, tarım alanında kullanılan tohum ve diğer araç gereçleri taşırdı, ayrıca dini hikayelerde de anlatıldığı gibi hayvan çiftleri ve insanlar da yer almaktaydı.

Nuh’un Gemisi (Nh (nu) Kürtçede Yeni demektir, Torostan gelenler genellikle bu dili konuşur) Isola d'Elba-Elba adasına vardığı gece, bu çevreye yakın yerleşim yerlerinde yaşayan insanların düzenlediği festivaller vardı.

Sokaklarda yemekler yenir ve bol bol şarap içilir, NU (Yeni) Gemiden gelen insanlar merakla beklenen haberleri anlatırlar.


Nuh’un Gemisiyle bu çevreye getirilenleri şu maddeler halinde sıralayabiliriz:
  • Gemide amfora içinde (Tazeliğini koruması için kuma veya toprağa gömülü halde) şarap,
  • Zeytinyağı,
  • Tohumlar, ilk üzüm, buğday ve zeytin ağacı,
  • Yeni insanlar, aile-aşiret-beylikler,
  • Tuzlanmış domuz eti ve et ürünleri,
  • Canlı domuz çiftleri (Domuz en bereketli hayvandır), geyikler, dağ keçisi, yılan, vs. 
  • Süt ve süt ürünlerinin üretimi için önemli yer tutan canlı hayvan çiftleri,
  • Taşımacılıkta kullanmak üzere eşek vs.
  • Çift sürmede kullanmak üzere öküz vs.
  • Çeşitli sanat eserleri, 
  • Felsefe alanındaki yeni düşünceler, eğitmenler, bilimsel çalışmalar,
  • Noel, 21 mart, özel günler, kutlama ayinleri ve müzik,
  • Toros ve Zagros -Mezopotamya'nın mistik kültürü, Tanrı'ları,
  • Farklı kuş türleri ve bu türlere ait farklılık gösteren hikayeleri…
Genel anlamda Toroslar'da yaşanmış ve yaşanmakta olan gelişmişlik Avrupa kıt'asına Nuh'un Gemisi (Yeni Gemi) aracılığıyla taşınır. Bu da Fenikelilerin (fêhmnake) aracılığıyla olur.

Kutsal kitaplarda geçen hikayelerde vurgu gerçek hayattan soyutlanmış, mucize haline getirilmiş, Tanrısal bir hal almıştır.

Ayrıca Fenikelilerin geliştirdiği Sami (se mi) dilinin çok önemli ve üzerinde durulması gerektiğini bir sonraki yazımda geniş bir şekilde ele almaya çalışacağım.

Çok kodlama yöntemi kullanılarak özellikle denizde aylarca seyahat eden ve çok kutsal bilgileri ve ürünleri taşıyan bu ileri beyliklerin, sembol bilimi denen tersten okunuşu, ses tonu ile birlikte ortaya çıkan figürlü anlatım dili Sami…
Dünya boştur boşlukları doldurmak üzere! Selamlar.

Yazan: Metin T.

ÇAMURDAN YARATILIŞ HİKAYELERİ

AY, din, islamiyet, Çamurdan yaratılış hikayeleri,Mitolojide çamurdan yaratılış,İnsanın yaratılış mitleri,yaratılış mitleri, yahudilik, din ve mitoloji, Mitoloji ve din, Marduk,Aruru,Zeus
 İSRAİL'İN TANRISI YEHOVA'DAN ĶUR-AN'IN TANRISI ALLAH'A ÇAMURDAN YARATILIŞ

Prometheus
Gözyaşlarımla toprağı ÇAMUR haline getirdim ve yoğurdum. Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu heykele ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece. "Ben, önceki tanrılardan böyle gördüm. Böyle terbiye aldım.

Zeus
"Namlı, şanlı Hephaistos'u çağırdım hemen, 'bir parça toprak al, suyla karıştır' dedim. 'İçine insan sesi koy, insan gücü koy. Bir varlık yap ki, yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin.' Koca Hephaistos, topal tanrı, hemen yaptı dediğimi. Bir kız biçimine soktu toprağı. Ses koydu içine. Ve, Pandora adını koydu. İşte, böyle yarattım insanı."

Marduk
"Bizim eski tanrılar, yaptığım işlerden dolayı teşekkür etmişlerdi bana. Hallerinden çok memnun olduklarını, ancak kendilerine hizmet edecek, tanrı niteliği taşımayan bir yaratığa ihtiyaçları olduğunu söylemişlerdi. Bunun üzerine, ben de Ea'nın yardımını istedim. Toprağı, Kingu'nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı meydana getirdim."

Aruru
"Büyük gök tanrısı Anu -ki, kendisini ben yarattım- Uruk halkının ah ve figanlarını dinlemişti. Beni çağırdı. 'Sen,' dedi, 'Beni yarattın, şimdi de fikrimi yarat.' Bunu duyar duymaz, Anu'nun fikrini kalbimde yarattım. Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya attım. Ve bu yazıda, kahraman Engidu'yu yarattım. ÇAMURDAN yarattığım Engidu, demir gibi serttir. Bütün gövdesi kıllardan simsiyahtır. Kadın gibi uzun saçları vardır."

Tevrat
"Ve Rab Allah yerin toprağından Adam'ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."

"Ve Allah dedi: 'Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım/Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı, onu Allah'ın suretinde yarattı./Ve Rab Allah yerin toprağından Adam'ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve Adam yaşayan can oldu./Fakat adam için kendisine uygun yardımcı bulunmadı./Ve Rab Allah Adam'ın üzerine derin bir uyku getirdi ve o uyudu ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle kapladı./Ve Rab Allah Adam'dan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu Adam'a getirdi.."

Adem ile Havva'nın ilk günahları ve cennetten kovuluşları ile devam eden bu yaratılış öyküsü, hemen hemen aynen Kur'an'a geçmiştir.

Kur-an
8) Kur'an, Mü'minün 12-16: "And olsun ki Biz insanı süzme ÇAMURDAN yarattık."
9) Kur'an, Es-Safaat 11: "Hakikat Biz onları cıvık bir ÇAMURDAN yarattık."
10) Kur'an, Sad 71-76: "Ben muhakkak ÇAMURDAN bir insan yaratacağım. Artık onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona secdeye kapanın."

TEVRAT'TAKİ DOĞRULARIN SÜMERLERDEN ALINMASI

sizden gelenler, Tevrat'taki doğruların Sümerlerden alınması,Tevrat ve sümer,Sümerlerin Tevratla ilişkisi, yahudilik, Sam-er Süm-er,Yehova ve Sümer,din, din ve mitoloji, Tevratın kaynağı
Tevrattaki DOĞRULARIN SÜMERLERDEN alınması konusuna açıklık:
MÖ 2370 yılında o bölge ve dünya bir tufan yaşadı. NUH'un üç oğlundan biri SAM idi. Bu Sam, SAM-ER yani SÜM-ER denen Ortadoğu halklarının atasıdır.
(Arap ve Yahudi, Arami vs.MÖ 2500 civarı)
Tufandan 200 yıl sonra deniz kenarında Babil kenti (Nimrod, Babil kulesi) gelişmişti.
Bu 200 yıllık dönemde ordaki halklar GERÇEKLERİ tek bir kaynaktan kökleri olan ataları olan NUHtan/oğlu SAMdan alıyordu. Bu mantık kendi içinde doğrudur..
İbrahim peygamber de bunlardan biri. (MÖ 2000)

sizden gelenler, Tevrat'taki doğruların Sümerlerden alınması,Tevrat ve sümer,Sümerlerin Tevratla ilişkisi, yahudilik, Sam-er Süm-er,Yehova ve Sümer,din, din ve mitoloji, Tevratın kaynağı
Sonra YEHOVA tanrı İbrahim'i Kenan diyarına getirdi onu dinsizleşen SAM-ER 'den yani SÜM-ER'den ayırdı. Tevratta Tanrıya yakın olan hikayeler yazılırken sonradan Sümer'de ise sahte inançlar, vs devam etti. Ortak noktalar tabiki vardı. (Tufan, İri adamlar-Nefilim vs. büyük toplumsal olaylar).
Sümerlerin de Tevratta bulunan gerçeklere sahip olmalarının nedeni doğaldır...
ORTAK ATA ortak söylem..
Bir örnekte Nuh tufanıdır ..pek çok kültürü ve destanı etkilemiştir... çünkü bu olayı da....
bizzat yaşayanlardan türediler tüm o halklar ..ve nesiller boyu nesilden nesile aktarıldı bilgi bunun sonucu oluşturdukları edebiyata da girdi tabii..
bu durum kopyayı değil olayların olduğunun kanıtıdır daha çok...o zamanlar bugünkü gibi internet yoktu.
Coğrafyayı imkanları da göz önünde bulundurursak daha net görürüz.

SİZDEN GELENLER | Yazan: F. N. Topkan

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

KUR-AN VE TEVRAT'TA ALLAH'IN YORULMASI

AY, din, islamiyet, yahudilik, Kuran ve Tevrat, Allah'ın yorulması, Furkan suresi 59, Tekvin bab 2, Kuranda altı günde yaratılış, Tevratta 6 günde yaratılış, Allah'ın dinlenmesi,
Tevrat Allah'ın evreni 6 günde yaratıp yedinci gün dinlendiğini yazar. Oysa yorgunluk ve istirahat kavramları Allah için nasıl oluyor?

Gök ve yer bütün ögeleriyle tamamlandı.Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.(Tekvin bab 2) Ne var ki kur'an'da da böyledir.

Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra arştan da istiva eden,Rahman’dır. Bunu bir bilene sor. FURKÂN Suresi 59. ayet Burda ki "istiva eden" dayandı yaslandı anlamında kullanılmaktadır.
Kuran ayetlerinde de tekrar tekrar Tevrat'taki gibi Allah'ın evreni 6 günde yaratığını yazar.

Ayrıca Kuran' da Allah'ın bir gününün bizim hesabımızla bin yıl olduğu yazılıdır. Yani Kuran'da Allah'ın evreni kendi günü ile 6 günde bizim günümüzle 6000 yılda yaratmış olduğunu söylemektedir. Halbuki evren 13,5 000 000 000 Milyar yıldan fazla dünyamız ise 4,5 000 000 000 Milyar yıl yaşındadır, bilim Kur-an ve Tevrat'ı yalanlamaktadır.

Not: Kuran'da altı günde yaratılış ile ilgili diğer ayetler. (Kaf 38), (Araf 54), (Hadid 4), (Yunus 3), (Hud 7), (Furkan 59), (Secde 4)

YAHUDİ İNANCI VE TANRI

A, din, Musevi tanrı antlaşması, Musevilik ve Tanrı, Tanrı ile pazarlık, Yahudi inancı ve Tanrı, Yahudi Tanrısı, Yahudilerin Tanrı çelişkisi, Yahudilerin Tanrıyla antlaşması, yahudilik,
Tanrı ile olan ilişki
Yahudiler, yalnızca evreni yaratmakla kalmayıp, her Yahudi'nin kişisel bir ilişkiye sahip olabileceği tek bir Tanrı olduğuna inanmaktadır. Tanrı'nın, insanların yaptığı her şeyi etkileyerek dünyada çalışmaya devam ettiğine inanıyorlar.

Yahudilerin Tanrı ile olan ilişkisi Tanrı'nın Yahudi halkı için yaptıkları ve yapmaya devam ettiği birçok iyi işin karşılığında bir antlaşma ilişkisidir.
Yahudiler Tanrı'nın yasalarını koruyup hayatlarının her alanına kutsallık getirmeye çalışırlar.

Yahudiler, Tanrı'nın dünyaya kutsallık ve etik davranış örneği koymak için Yahudileri seçilmiş halkı olarak atadığına inanmaktadır. Yahudi hayatı bir topluluğun yaşamı ve Yahudilerin bir topluluk olarak yapması gereken birçok faaliyettir. Örneğin, Yahudi dua kitabı, bazı inançların I ve Mine'yı kullanacağı dualarla WE ve OUR'u kullanır.

Yahudiler Tanrının verdiği talimatları izleyerek çocuklarını törenler ile sünnet ettirirler ve buna erken yaşta başlarlar, özellikle de 8 günlük iken. Bu gelenek yaklaşık 4.000 yıldır uygulanmaktadır.

Yahudiler bir Yahudi'nin Yahudi bir annenin çocuğu olduğuna inanmaktadır; Bazı gruplar Yahudi atalarının çocuklarını da Yahudi olarak kabul etmektedir. Bir Yahudi geleneksel olarak bir başka inanç benimseyerek Yahudi olmanın teknik "statüsünü" kaybedemez, ancak Yahudi kimliğinin dini unsurunu kaybeder.

Yahudi olarak doğmamış biri sonradan Yahudiye dönüşebilir ancak bunu yapmak kolay değildir. Bir Yahudi kişinin yaptığı hemen her şey bir ibadet eylemi haline gelebilir.

Yahudiler, yasalarını korumak ve Allah'ı hoşnut edecek şeyler yapmak için Tanrı ile pazarlık yapmışlardır ve bu pazarlığı korumalıdırlar.

Ve Yahudiler sadece kanun hükmüne uymaya çalışmazlar - Yahudi kanunlarının her birinin ayrıntıları ancak Tanrının ruhudur.

Dindar bir Yahudi, yaptıkları her şeye kutsallık getirmeye çalışır; bunu Tanrı'yı ​​öven bir hareket olarak yaparak Allah'ın yaptığı her şeyi şereflendirir. Böylece hayatlarının tamamı bir ibadet eylemi haline gelir.

Yahudilik eylem inancındadır ve Yahudiler, insanların inançlarının entelektüel içeriğiyle değil, aynı zamanda inançlarını yaşadıklarına göre - dünyanın bütün kutsallığına ne kadar katkıda bulunduklarına göre değerlendirildiklerine inanırlar.

Yahudi'lerden Tanrı'ya bakış
Yahudilerin Tanrı'ya inanışlarının özeti

Tanrı vardır,
Tek bir Tanrı vardır,
Başka tanrı yoktur,
Tanrı farklı kişilere bölünemez (Hristiyan'ın Tanrı görüşüne benzemez),
Yahudiler yalnızca bir tanrıya ibadet ederler,
Tanrı aşkındır
Tanrı, tüm dünyevi şeylerin üzerinde ve ötesindedir,
Tanrı'nın cesedi yoktur,
Bu demek oluyor ki Tanrı ne diş, ne de erkektir,
Tanrı yardıma gerek olmadan evreni yaratmıştır,
Tanrı her yerde mülkiyet altındadır:
Tanrı her zaman, her yerdedir.
Tanrı her şeye gücü yetmiştir
Tanrı her şeyi yapabilir.
Tanrı zamanın ötesindedir
Tanrı her zaman var olmuştur,
Tanrı daima var olacak.
Tanrı sadece, ama Tanrı da merhametlidir.
Tanrı kötüleri cezalandırır,
Tanrı, iyiyi ödüllendirir,
Tanrı, işleri berbat edenleri bağışlar,
Tanrı kişisel ve erişilebilirdir,
Tanrı her bireyle ilgilenir,
Tanrı her insanı dinler,
Tanrı bazen bireylerle beklenmedik şekilde konuşur,

Yahudiler Tanrı hakkında yeni fikirler getirmiştir.
Onların Tanrı hakkındaki fikri, diğer ibrahimi dinler için çok önemlidir, çünkü Tanrı hakkında bu iki yeni fikri ilk geliştiren Yahudiler olmuştur:
1) Tek bir Tanrı vardır.
2) Tanrı, adaletlidir ve adil davranmayı seçer.

Yahudilikten önce insanlar birçok tanrıya inanırlardı ve doğaüstü güçleri olan bu tanrılar onlara insanlardan daha iyi davranmamışlardı. Böylece Yahudiler kendilerine göre etik ve iyi olan bir Tanrı buldular-yarattılar.

Tanrı'nın iki yüzü ve çelişkisi
Yahudiler Tanrı inançlarında iki farklı fikri birleştirdiler:
1) Tanrı insanın anlayabileceği veya hayal edebileceğinin ötesine geçen çok güçlü bir varlıktır.
2) Tanrı burada bizimle birliktedir, bir ebeveyn olarak her çocuğuna şefkatle yaklaşır ve ilgilenir.
Birçok Yahudi araştırmacı, görünüşte birbiriyle uyuşmayan iki Tanrı düşüncesini Tanrı'nın yaratıcı gücü ile bağdaştırmıştır.

Yazan & Çeviren: A.Kara

TAPILANLA CEZALANDIRILMAK | KURAN ve TALMUD

din, sizden gelenler, HC, Kafirlerin taptıkları ile birlikte cezalandırılması, Enbiya 97, Kafirleri taptıkları ile birlikte, Mısırın bütün ilahlarını yargılayacağım, islamiyet, yahudilik,
KAFİRLERİN TAPTIKLARI İLE BİRLİKTE CEZALANDIRILMASI KURAN-TALMUD

Enbiya Suresi:
  • 97 - "Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik." derler."
  • 98 - Siz ve Allah'dan başka taptıklarınız, cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz.
  • 99 - Eğer onlar ilâh olsalardı, oraya girmeyeceklerdi. Hepsi orada temelli kalacaktır.
TALMUD - Sukkah (Çardaklar) Bölümü 29a:
"Bilgeler dedi ki: ''Tanrıları ona inanan halkla birlikte cezalandırılmayacak/acı çektirilmeyecek bir ulus yoktur. Belirtildiği gibi: “O gece Mısır’dan geçeceğim. Hem insanların hem de hayvanların bütün ilk doğanlarını öldüreceğim. Mısır’ın bütün ilahlarını yargılayacağım. Ben RAB’bim." (Tevrat: Mısırdan Çıkış 12:12)


Talmud'un ilgili bölümü ingilizce olarak sefaria.org dan okunabilir.

SİZDEN GELENLER | Yazan: A-gnostik

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)