HABERLER
Dini Haber
Voltaire etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Voltaire etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

VOLTAİRE VE DEİZM

Yazan: HERMES Trismegistos

VOLTAİRE VE DEİZM

Voltaire olarak bildiğimiz, ünlü Fransız yazar ve filozofun bu isim aslında sadece mahlasıdır. Ünlü yazarımızın asıl adı François - Marie Arouet'dir. Zamanında Fransız Devrimi'ne ve aydınlanma hareketine önemli katkıları olan ünlü yazarın, din ve ifade konularında özgürlüklerden yana olan söylemleri dışında, insan hakları konusunda da önemli yazıları olmuştur. Dünya edebiyatına kazandırmış olduğu eserlerinde, kiliselerde ortaya çıkan dogmalarını fazlasıyla hicvetmiştir.

Sekiz yıl boyunca sanat eğitimi alan Voltaire aldığı eğitim ile ilgili pek olumlu yorumlarda bulunmamıştır. Mezun olmasının ardından edebiyat alanına yönelmiştir. Babası ile kariyer ve edebiyat konusunda anlaşmazlıklar yaşayan Voltaire, çalışıyormuş gibi görünerek bu süreçte hicivli şiirler kaleme almıştır.

Bu durum babasının kulağına gidince Voltaire hukuk okuması için başka bir okula gönderilmiştir. Ancak bu süreçte de yine yazmaya devam etmiştir. Kral XV. Louis naibi ile ilgili yazısı sebebiyle hapsedilmiştir. Hapis günlerinde kendisinin tanınmasını sağlayacak olan piyesi Oedipe'yi yazmış ve ardından Voltaire ismini almıştır.

Ardından hicivlerine devam etmiş ve neticesinde İngiltere'ye sürgün edilmiştir. Buradaki fikir özgürlüğüne hayran kalan yazar, dönemin ünlü yazarlarından başta Şekspir'den (Shakespeare) son derece etkilenmiştir.

KISACA DEİZM

Evreni yaratan, işleyişi için doğa kanunlarını koyan, ayrıca insanlığa ve evrene müdahalede bulunmayan; doğruları keşfetmeleri için insanlara akıl veren bir tanrıya duyulan inanç deizmi ifade etmektedir. Deistler genellikle bu doğrultuda evreni Tanrı tarafından tasarlanan, hareketi başlatılan; dışarıdan müdahale olmadan doğa kanunlarına uygun şekilde işleyen bir bütünlük olarak görme eğilimindedir.

Kehanetlerin, mucizelerin, dinsel dogmaların, demagojilerin ve kaynağı ilahi ilan edilen dinlerin reddinden dolayı peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günâh, ibâdet, dua, vahiy, melek, cin, şeytan, cennet, cehennem, ahiret ve kader gibi kavramların bu inanışta yeri yoktur. Belirli bir öncüsü, merkezi bulunmaması sebebiyle deizmde ihtiyaç duyulan tek şey sağduyulu olmak ve her şeyi akıl süzgecinden geçirmektir.

Deizmin temel inançları dışında bazı deistler ölümden sonra yaşama veya reenkarnasyona inanabilir. Bununla birlikte deistlerin ruhun ölümsüzlüğüne dair inançları hayli çeşitlidir. Ruhların Tanrı tarafından ölümden önceki hayatlarındaki davranışlarına göre ödüllendirileceğine ya da cezalandırılacağına veya sadece ruhun ölümsüzlüğüne inanan, ruhun ölümsüzlüğü konusunda agnostik yaklaşım sergileyen ve ruhun ölümsüz olmadığını düşünen deistler vardır. Deist yazarlar Yüce Varlık, İlahi Saatçi, Evrenin Büyük Mimarı ve Doğanın Tanrısı gibi ifadeler kullanarak çeşitli şekillerde Tanrı'ya atıfta bulunmuştur

VOLTAİRE'NİN TANRI GÖRÜŞÜ

Voltaire diğer aydınlanmacı filozoflar gibi tanrıya bir kılıf uydurmamak onu bir halka veya bir ırka sabitlenmemek gibi düşüncelere sahipti.

Açıktan açığa deist olduğunu söylemese de böyle görüşleri vardı buna birkaç örnek verelim.
Voltaire Micromegas adlı eserinde şunu anlatır;

Micromegas adında bir dev vardır ve Sirius yıldızında yaşamaktadır Micromegas yeni gezegenler keşfetmek adına uzayı dolaşır ve Satürn gezegenine bir ziyarette bulunur. Micromegas Satürnlülerin boyutuna göre bir dev kadar büyüktür.Orada bulunan Satürn bilimler Akademisinde akademi’nin sekreteri ile uzun uzun sohbet eder ve onunla iyi dost olur.

Ardından Micromegas satürnlü sekretere seyahatinde ona katılmasını teklif eder. Satünlü bunu mutlulukla kabul eder ve yola koyulurlar.

Önce Jüpitere gittiler ve orada 1 yıl kaldılar sonra marsı görüp oraya gitmek istediler fakat orayı çok küçük bulup vazgeçtiler.Bundan sonra ise uzun zaman yol aldılar fakat görünürde hiçbir gezegen yoktu.

Sonra küçük bir parıltı gördüler burası dünyaydı başka gezegen göremedikleri için oraya gittiler. Micromegas'ın kafası göğe değiyordu, Satürnlü dostu ise dünya için hala bir dev olmasına rağmen Micromegas'a göre daha küçüktü. İkisi dünyayı küçük buldular ve orada yaşayıp yaşamayanlar olduğunu öğrenmek istediler. Micromegas ayak bileğine gelen okyanus da bir balina gördü ama ona göre çok küçük bir hayvancıktı. Tam gezegende başka canlı olmadığını düşüneceklerken Micromegas’ın kristal kolyesi koptu ve yer düştü yere düşen bir kristal parçası okyanusda mahsur kalmış filozof ve bilim adamlarının gemisini görmesini sağladı. Ve Micromegas da tırnağını kesip bir mini megafon yapıp onun tırnağı boyutunda bile olmayan insanlarla konuşmaya başlar.

İnsanların akıl yürütmesine ve tanrının bu kadar küçük canlılara ruh bağışlamasına şaşırarak bir kere daha tanrıya hamd eder.

Filozoflara ruhun ne olduğunu sorar Aristocu Leibnizci Lockeçı ve daha bir çok fikir akımını savunan filozoflar cevaplar verir ama bir teolog araya girer ve Aquinolu Thomas’ın La Somme adlı eserini ileri sürerek güneşlerin yıldızların gezegenlerin her şeyin insan için yaratıldığını öne sürer Micromegas ve Satürnlü buna öylesine kahkaha atar ki bu kahkahalar sonucu Micromegas'ın avucunda tuttuğu gemi yanlışlıkla Satürnlü’nün ceplerinden birine düşer.

Hikayeden çıkaracağımız sonuç şu ki;

Voltaire din felsefesi ile ilgilenmiş olan Aquinolu Thomasçı bir adamın düşüncesine karakteri güldürmesi bununla az öncede anlattığım gibi kilise ve dogmalarını hicveder.

Bir diğer değineceğimiz nokta ise hikayenin bazı bölümlerinde Tanrı bahsi geçtiğinde bir tanrı ayrımı olmamasıdır. Tanrı tüm evrenin tanrısı ve Satürnlü de Siriuslu da dünyadaki insan da aynı tanrıya tapmaktadır. Tanrı yaratmış fakat ilahi kurallar koymamıştır ve şimdiki zamana müdahale edemez. Fakat ortada bir dini görüş yoktur, bu da Voltaire'nin deist olduğunun aleni bir delilidir. 

VOLTAİRE'NİN DİNLE İLGİLİ SÖZLERİ

Erdem özgürlüğü gerektirir, bir yükü taşımak aktif bir güç gerektirdiği için. Baskı yönetimi altında erdem bulunmaz ve erdemsiz bir din de bulunmaz. Beni bir kul haline getirirsen böylece ben o şey için uygun olmayan biri haline gelmiş olurum. Egemenlik dahi benim üzerimde, beni doğası seçme ve özgür iradeye dayalı dine yönlendirmek hakkına sahip değildir.

Hangisi daha tehlikeli: fanatizm mi yoksa ateizm mi? Fanatizm, kesinlikle birkaç bin daha tehlikeli; ateizm asla kanlı bir tutku vermez insana.

Kutsal Roma İmparatorluğu adıyla kendisini anan ve hala anmaya devam eden bir araya toplanmış yığın, ne kutsaldır, ne Romalıdır ne de imparatorluktur.

Size kimin hükmettiğini öğrenmek istiyorsanız sadece kimi eleştirme izniniz olmadığını bulun.

Hayvanların insanoğluna göre şöyle avantajları vardır,saatin tik-taklarını asla duymazlar,ölüm mefhumundan habersiz ölürler,onlara şunu yap diyecek din alimleri yoktur,son nefeslerini vermek üzerelerken istenmeyen tatsız törenlerle keyifleri kaçırılmaz,cenazeleri bedavaya gelir ve kimse vasiyetleri yüzünden onlara dava açmaya kalkmaz.