HABERLER
Dini Haber

BEDAVA PEYNİR FARE KAPANINDA OLUR!

Yazan: Wiseman


BEDAVA PEYNİR FARE KAPANINDA OLUR! 


Geçenlerde Facebook sayfamda aşağıdaki sözleri paylaştım:
“DİNCİ, DİNBAZ, ŞEYH, ŞIH, SİYASAL İSLAMCI,
TARİKAT VE CEMAATLER AKIL VE İNANÇ HIRSIZLARIDIR.”
“TARİKATLAR VE CEMAATLER MÜŞTERİSİ BOL TİCARİ KURULUŞLARDIR.
SERMAYELERİ DİN, İNSANLARIN EĞİTİMSİZLİĞİ VE SAFLIĞIDIR.”


Bu gönderime bir arkadaş yorum yapmış. Yorumunda kısa ve öz olarak “Kendisinin bir tarikat yurdunda kaldığını, kaldığı bu tarikattan herhangi bir kötülük, zarar görmediği gibi aksine bedava yediğini, içtiğini, yattığını hatta harçlık bile verdiklerini, dinini öğrendiğini” vs. anlatıyor. Bana da tarikat ve cemaatlere ön yargılı yaklaşmamamı tavsiye ediyor.

Konuyu kişiselleştirmemek için genelleyerek ele almak istiyorum. İstiyorum ki derin uykuda olan bazı beyinler uyansın.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki hiçbir tarikat, cemaat ASLA insan ve toplum yararına hareket etmez. Çünkü tarikatlar ve cemaatler TİCARİ İNANÇ SÖMÜRÜ yapılarıdır. Dinen de kanunen de yasal yapılar değildirler.

Siz hiç;
  • Devlet okullarına yardım eden, okulların ihtiyaçlarını karşılayan tarikat, cemaat görüp, duydunuz mu?
  • Çocuk Esirgeme Kurumlarına, yetimlere, yardım eden tarikat, cemaat görüp, duydunuz mu?
  • Kadın sığınma derneklerine, evlerine, dul, sokakta kalmış kadınlara yardım eden tarikat, cemaat görüp, duydunuz mu?
  • Yaşlılar yurdunda kalan, bu tür kurumlara sığınan yaşlılara, hastalara yardım eden tarikat, cemaat görüp, duydunuz mu?
  • Engelli, sakat, muhtaç, açta, açıkta kalmış, yiyecek ekmeği olmayan, sokakta yaşayan, muhtaç kişilere yardım eden tarikat, cemaat görüp, duydunuz mu?
  • Hayvanlara, doğaya yardım eden tarikat ve cemaat gördünüz mü?
  • Camilerin bu tür muhtaçlara açıldığını duydunuz gördünüz mü? İmamların bu tür muhtaçlar ile ilgilendiğini duyup gördünüz mü?
  • Tarikat ve cemaatlerin, şeylerin ve şıhların, hocaların ve imamların bilim ile bilim insanlarına destek olduklarını duyup gördünüz mü?
Duyamazsınız, göremezsiniz!

Peki, bu tarikat ve cemaatler ne yaparlar, kimlere yardım eder, kimlerin peşinden gider, kimler ile ilgilenirler?

* Kur’an kursları adı altında gayri hukuki, gayri ahlaki ticarethane açarlar. Cami yaptırırlar, kendilerine militan ve insan kaynağı için okul yaptırırlar. Ancak bütün bunlar ticarethanelerini daha da büyütmek için ileriye dönük yatırımlardır.

* Camilerde, evlerde, okullarda kendi dilini bile düzgün öğrenemeyip, konuşamayan kişilere Arapça (TÜRKÇE DEĞİL) Kur’an öğretirler. Ama anlatırken onlara Kur’an’ın gerçekte ne dediğini değil, kendi işine geldiği gibi kendi yorumları ile Türkçe anlatırlar. Bir müddet sonra Kuran öğrenme ve okuma işi hocanın Türkçe din anlatım ve öğretimine dönüşür. Daha doğrusu beyin yıkamaya dönüşür.

* Dini eğitim ve militan yetiştirme faaliyetlerine özellikle küçük yaştaki çocuklardan başlarlar.

*Her tarikat ve cemaatin kendilerini tanıtan, birbirlerini tanıyan kıyafet, sembol, işaret, sözleri vardır.

* Kendi tarikat ve cemaatlerine devam eden kişilere KUR’AN’DAN ÖNCE kendi tarikat ve cemaatlerinin ilkelerini, kurallarını anlatır ve öğretirler. Hiçbir tarikatta, cemaatte ASLA Kur’an ve ibadet öncelik değildir. Kur’an ve ibadet sadece faaliyetleri için perde ve yemdir.

* Öğrencilere ders desteği adı altında (bu arada göstermelik ders desteği de verirler) grup toplantılarına, beyin yıkama faaliyetlerine alırlar.

* Adım adım ilerleyen, güvenilir, sadakatini ispat etmiş müritlerine, Şeyhleri, Şıhları, Hocaları ile tanıştırıp onurlandırırlar. Sofrasına oturturlar. Sırtı sıvazlanıp gururu okşanır. Tava getirilir.

* Hemen her tarikat ve cemaatin birbirine benzer, görünen ve görünmeyen, gizli, illegal yapılanması vardır. Hücre sistemi uygularlar. Her şahıs ve gruptan sorumlu kişiler vardır.

* Her tarikat ve cemaatte Şeyhin, Şıhın, Hocanın yanında “Şeyhi uçuran” şakşakçısı, yardakçısı, tasdikcisi, yalancı şahidi vardır.

* Sürekli olarak “ALLAH RIZASI İÇİN” dilencilik yaparlar. İnsanların dini duygularını sömürerek maddiyat adına ne varsa toplarlar. Bunlar bazen müritlerinin evleri, arsaları, dükkânları, birikmiş büyük yatırımları olur. Kurban, sadaka, fitre, adak, deri, kermes gelirleri ve en küçük maddi yardımlar bile birikerek milyonlar milyarlar olur. Kısacası bol bol haram yerler.

* Her tarikat ve cemaat için mürit demek; MÜŞTERİ demektir. YOLUNACAK KAZ demektir, MİLİTAN demektir, TETİKÇİ demektir, PARA KAYNAĞI demektir, HİZMETKÂR demektir, KÖLE demektir. Kadın ve çocuklar CİNSEL OBJE olarak istismar edilecek köle demektir.

* Tarikatlar ve cemaatler kimlere yanaşır? Siyasi partilere ve kişilere… Neden? Nemalanmak, devlete sızmak, devlette yapılanmak ve devleti soymak için. Şimdiye kadar siyaset dışı kalmış bir tarikat, cemaat gördünüz mü?

* Yardım ettikleri (ediyor göründükleri) kişiler genelde ileride kendilerine yapılan yardımdan kat be kat fazlasını alabilecekleri kişilerdir. Bunlar özellikle öğrenciler, iş adamları, sanatçılar, futbolcular, ticarethanesi olan kişiler, varlığı olup bu varlığını tarikatlarına bırakacak kişiler, tarikat için koşturacak, mürit bulacak, hizmet edecek, kirli işlerini gördürecekleri kişiler... Yardımlar sadece bunlara gider. Toplanandan ve gerekli yerlere harcanandan geri kalan yardımlar Şeyhe, Şıha, Hocaya ve yardakçılarına YAT, KAT, AVRAT olarak döner, dönüşür.

Peki, insanlar neden bu tarikat ve cemaatlerin peşinden gider ya da tuzağına düşer?

Bunun iki temel nedeni vardır:
1-Dini duygular
2-Menfaat

1- Dini duygular ile hareket edenler aslında “SAF, TEMİZ” insanlardır. Gerçekten Yaratıcıya, dine, peygambere, Kur’an’a inanan ve ibadetini yapan, hayatını bu yönde düzenleyen insanlardır. Bunlar genelde “ALLAH RIZASI” için hareket ederler. Tek amaçları Allah’ın rızasını kazanmak, öğrenci okutmak, varlıklı iken katkıda bulunmak, vicdanen rahatlamak, inandığı gibi düşünen çevrenin içinde bulunmak. Bu tür insanlar sevap işlediklerini düşünür ve iç huzur bulurlar. Vicdanlarını rahatlatır ve görevlerini yaptıklarını düşünürler. Verici insanlardır. Genelde “mütedeyyin, muhafazakâr” dırlar. Zararsız ve iyi vatandaştırlar. Fakat bilmeden ve farkında olmadan tarikatların, cemaatlerin Şeyhlerin, Şıhların, Hocaların ayakta kalmalarını sağlarlar. En büyük tabanı bu kitle oluşturur. İnançları, dinleri, peygamberleri ve Kur’an konusunda cahildirler. Bilgiyi hazır alırlar, Okumayı sevmezler. Anlatılan dini bilgilere inanırlar. Kitap değil, kulaktan dolma, kahve ve sohbet Müslümandırlar.

2- Menfaat için hareket edenler ise oldukça geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu tür insanların tek amaçları vardır, o da bu sistemden mümkün olduğunca yararlanmak, su akarken kovalarını doldurmak… Aslında yararlanma karşılıklıdır ve her iki taraf da bunun farkındadır. Al gülüm ver gülüm yaparlar. Onlar için inanç, din, peygamber, Kur’an, Allah asla umurlarında değildir. Sadece bu değerler üzerinden neler elde edebileceklerine bakarlar.

Bu yelpaze geniştir. Öğrenci için ele alacak olursak, hazır ve güvenli yatacak bir yer, elektrik, su parası yok, servis ücreti yok, yemek hazır, temizlik derdi yok. Başlıkta dediğim gibi “Bedava peynir sadece fare kapanında olur.” Hiçbir tarikat, cemaat, şeyh, şıh, hacı, hoca abi, abla size karşılığını almayacağı bir hizmet vermez. Sizin Allah rızası için sandığınız şey gelecekteki menfaatlerinden başka bir şey değildir. Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemezler. Bu gün değilse on yıl sonra fatura sizin önünüze konacaktır. İstemeseniz de bedel ödettirilecektir. Birçok sanatçı, sporcu, iş adamı, esnaf, tarikat ve cemaatten hizmet alan, destek alan herkese bu bedel ödettirilmiştir.

Peki, bu karşılıklı menfaate dayanan ilişkilerdeki alan ve veren kişilerin özellikleri nasıldır?

Daima aldıkları "çaldıkları" verdiklerinden fazladır. Bukalemun gibidirler, her renge bürünebilirler. İbadeti gösteriş için yaparlar. Dilbazdırlar. Allah, peygamber, Kur’an, inşallah, maşallah dillerinden düşmez. Karşısındakinin nabzına göre şerbet verirler. Yalancı, riyakâr, sahtekâr, dinci, dinbaz, üçkâğıtçı, ahlaksız, kuralsız, korkusuz, kalpsiz, vicdansız, rahatlıkla dinini, kitabını, peygamberini, hatta ALLAH’I, MİLLETİ ve VATANI bile satabilirler. Diğer yelpazedekiler farklı değildir.

Tarikat ve cemaatler ile ilişkisi olmayan saf Müslümanlara gelince… Onlar hala tribünde sahnelenen oyunu seyrediyorlar. Kimi oyun olduğunun farkında ama umurunda değil, kimi hala saf duygularla “yok ya olamaz Müslüman bunlar… Öyle şeyler yapmazlar. İnanmam.” Diyorlar. Özellikle anneler, kadınlar sustukları, susturuldukları için tarikat ve cemaatler, şeyhler ve şıhlar ayaktalar. Sağduyulu insanlar, erkekler, babalar, öğretmenler, bilim insanları, askerler, hukukçular, toplumun her kesimi korktukları ve sustukları için bu tarikat ve cemaatlerin düzenleri, düzenbazlıkları, sistemleri ayakta. Nasılsa benim partimden, benim tarikatımdan, cemaatimden deyip susanlar… Başını kuma gömenler, görmeyip, duymayıp, susanlar… Hepimiz suçluyuz.

İnançlı olmak, dindar olmak, Müslüman olmak için tarikatlara, cemaatlere, şeyhlere, şıhlara, hacılara, hocalara, imamlara, aracılara ihtiyacınız yok. Kur’an’ı anlamak ve öğrenmek için ASLA AMA ASLA Arapça bilmenize ve okumanıza gerek yok. İnanın bana, sizi yaratan bir yaratıcı varsa sizin dilinizden anlar. Anlamıyorsa zaten YARATICI olamaz o. Lütfen dininizi, Kur’an’ı kendi dilinizde TÜRKÇE okuyun. Düşünerek ve sorgulayarak bilim ışığında ve bu günün değerleri ile okuyun. İnancınızı çaldırmayın.

Hiçbir şey yapamıyorsanız bu yazıyı paylaşın. Belki bir kişiyi kurtarmış olursunuz.
Sağlık ve Sevgi ile kalın.
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »