DABBETÜ'L ARZ (دابّة الأرض)
Dabbe İslam'ın kıyamete dair mitlerinden biridir ve ahir zamanda ortaya çıkacak bir yaratık olarak tasvir edilir. Bir rivayete göre ortaya çıkacağı yer Safa tepesidir. [1]
Neml suresi 82. ayette ondan şöyle bahsedilir:
"O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.
"O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.
► Veizē vegaal gavlu aleyhim e[k]hracnē lehum
dâbbetem-minel-ardi tukellimuhum ennen-nēse kēnû biēyētinē lē yûginûn. [2]
Buna ek olarak Sebe 14'de de Dabbe kelimesinin kullanıldığı görülür fakat
buradaki Dabbe, bir kıyamet alameti değil, Süleyman'ın asasını yiyen yer
kurtlarıdır:
“Ne zaman ki Süleyman’a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren
olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asâsını yiyordu. Bu sebeple
Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o
zilletli azab içinde bekleyip durmazlardı.”
► Felemmē gadaynē aleyhil mevte mē dellehum alē mevtihî illē
dâbbetul ardi te’külu minseetehû felemmē [k]harra tebeyyenetil cinnu el lev kēnû
yağlemûnel ğaybe mē lebisû fil azēbil muhîn. [3]
Dabbe, hafif yürüyen, debelenen, kımıldayan, ayakları üzerinde yürüyen gibi
manalara gelir. Genellikle hayvanlar yada binek hayvanları için kullanılıyor
olsa da bu sıfat insanlar için de kullanılabilir. Aslında tam da bu yüzden
İslam alimleri arasında Dabbe'ye dair görüş ayrılıkları yaşanır ve net bir
fikir ortaya konamaz. Çünkü bazısına göre Dabbe korkunç bir yaratık iken,
bazısına göre bir insandır.
Örneğin Rağıb İsfehani'ye göre Dabbe, kıyamet sırasında ortaya çıkacak bir
hayvandır. [4]
Elmalılı ise, Ebu Hüreyre'nin Dabbe'yi elinde Musa'nın asası ve Süleyman'ın
mührü ile ortaya çıkıp kafir ve müminleri işaretleyeceği hadise dayanarak
Dabbetü'l-arz'ın hem maddi hem manevi yönden büyük bir İslam devletini teşkil
edeceğini, yani başkaldıran büyük bir zat olacağını söyler. [5]
Said Nursi'ye göre tıpkı Firavun'a musallat olan çekirgeler, Ebrehe'ye
musallat olan Ebabil kuşları gibi Dabbetü'l arz'da canavarlaşmış, küfür ve
fesada batmış olan insanların akıllarını başlarına getirmesi için Allah
tarafından gönderilecek ve insanoğluna musallat olacak bir hayvandır. Fakat
Nursi, bunun tek bir hayvan olmadığını çünkü tek bir hayvanın tüm insanlığa
musallat olamayacağını söyler. Buradan hareketle Dabbe'nin, Sebe suresi
14.ayette Süleyman'ın asasını yiyen ağaç kurtları olduğunu, insanların
kemiklerini de bu asayı kemirdikleri gibi yiyeceklerini, insanın dişinden
tırnağına kadar her yerine yerleşeceklerini söyler.
Yani Nursi'ye göre konuşacağı söylenen bu hayvan ağzı ile değil, insanlara
yerleşerek onları düşürdüğü hal ile konuşacaktır.
[6]
Gördüğünüz üzre çok farklı görüşler var; Öyle ki Dabbe'nin AİDS hastalığı
olduğunu söyleyenler bile bulunmaktaydı. Fakat AİDS ciddi artış gösterip aşırı
can kaybına sebep olamayınca bu iddia rafa kaldırıldı ve şuan dünyanın
uğraşmakta olduğu Korona virüsünün Dabbe olduğuna yönelik görüşler ortaya
atılmaya başlandı. Bu virüs zararsız hale getirildiğinde ve üzerinden birkaç
yıl geçtiğinde kıyametin hala kopmadığını gören bu şahıslar Korona ve Dabbe
konusundaki iddialarının fos çıktığını görünce nasıl hissedecekler şimdiden
merak ediyorum.
Çoğu İslam aliminin üzerinde durduğu fikre göre Dabbe denen yaratığın ortaya
çıkma nedeni, hem Allah'ın kendini bildirip tanıtması, "bakın işte, ben varım"
demesi hem de Allah diyenlerin sayısının azlığıdır. Dabbe yeraltından
çıktıktan sonra artık iman durumunun duraksayacağı, yani kimsenin iman
edemeyeceği hatta gerileyeceği, bitip-tükeneceği, İslam'a ait her şeyin
tükenme noktasına geleceği, iman kapısı kapandığı için kimsenin imanının kabul
olmayacağı görüşü hakimdir.
Buradan hareketle yine İslam'ın teknoloji karşıtlığı öne çıkar. Çünkü
onlara göre bunların gerçekleşmesinin, Dabbe'nin çıkıp gelmesinin ve
insanların artık iman etmiyor olmasının en büyük nedeni teknolojinin aşırı
derecede ilerlemesi, robotlar, tüplerde yetiştirilen bebekler yapılması ve
insanların yaratma hevesine kapılacak olmasıdır.
Fakat bunu diyenler enteresan bir şekilde Allah'ın en başından beri tüm
bunları, yani teknolojinin aşırı gelişeceğini, insanların ona inanmayı
bırakacağını ve sonunda Dabbe'nin ortaya çıkacağını zaten biliyor olması
gerektiğini göz ardı ediyorlar. Allah'ın olacak her şeyi bildiği halde buna
rağmen her şeyi var edip sonunda da cezalandırması büyük bir mantık
hatasıdır.
Çoğu kez olduğu gibi Kur'an, Dabbe konusunu da üstü kapalı bir şekilde
geçiştirmiş, detay veya doyurucu anlatımda bulunmamıştır. Bu yüzden de
Dabbe'den kast edilenin ne olduğunu tam olarak anlayabilmek, bu yolda daha
açık tanımlamalar elde edebilmek için bazı hadislere ve çoğu kez olduğu gibi
Musevi ve Hristiyan teolojisine ait metin ve inanışlara bakmak gerek.
Hadislerden başlayalım.
HADİSLERDE DABBETÜ'L-ARZ
Ebu Hüreyre buyurdu ki: "Dâbbetü'l-arz, beraberinde Hz. Musa'nın
asası ve Hz. Süleyman'ın mührü olduğu halde çıkar. Asa ile mü'minlerin
yüzünü cilalar, mührü de kafirlerin burnuna basar. Öyle ki, sofra ehli
toplanınca biri diğerine (yüzündeki parlaklıktan dolayı) "Ey mü'min!" der,
diğeri de (öbürüne, burnundaki mühür damgası sebebiyle): "Ey kafir!"der.
(Yani mü'min de kafir de yüzünden tanınır). [7]
İbnu Amr İbnu'l-As anlatıyor: "Resulullah buyurdular ki: "Çıkış itibariyle,
kıyamet
alametlerinin ilki güneşin battığı yerden dogması, kuşluk vakti insanlara
Dabbetu'l-arz'ın çıkmasıdır. Bunlardan hangisi önce çıkarsa, diğeri
de onun hemen peşindedir." [8]
"Üç şey vardır ki onlar çıktığı vakit «önceden inanmayan veya îmânıyla bir
hayır kazanmayan kimseye, artık îmânı fayda vermez». Bunlar; Güneş’in battığı
yerden doğması, Deccâl ve Dâbbetü’l-Arz’dır.” [9]
Bazı hadislere göre Dabbe; deve ayağı gibi dört ayaklı, kuş kanatlı, öküz
başlı, fil kulaklı, koç kuyruklu dev bir yaratıktır. [10]
HRİSTİYAN & MUSEVİ TEOLOJİSİ
Hristiyan-Yahudi teoloji ve mitolojisine bakıldığında İslam'daki Dabbe, Deccal
gibi ögelerin esin kaynağının neler olduğu görülmektedir.
Daha önce hazırladığım bir video ile Livyatan (Leviathan) adlı dev deniz
yaratığı mitolojisini sizlere anlatmıştım. İslam'daki Dabbe'ye benzer şekilde
Yahudi & Hristiyan teolojisinde Rahav (Rahab), Canavar ve Ejderha gibi
isimlerle anılan çeşitli yaratıklar bulunur.
Livyatan videomda anlatmış olsam da tekrar kısaca değinmekte fayda var. Cinni
bir çöl yaratığı olan Behemot ve Rahav ile bağlantılı olan Livyatan'a dair
çeşitli görüşler olsa da temelde kötü, şeytani bir varlık olduğu ve tanrının
ilerde gerçekleştireceği bir plan için başlangıçta onu yaratıp bekletmekte
olduğu açıktır. Tıpkı İslam'daki Dabbe gibi. Çünkü Talmud'da tanrının çift
olarak yarattığı Livyatanlardan dişi olanı öldürdüğü yazar [11] fakat erkekten
bahsetmediğine göre inanışa göre onu bir amaç için sakladığı düşünülebilir.
Eyüp 3:8'de
"Livyatan'ı uyandıracak olanlar"
derken;
Vahiy 20:2-3'de
"Melek, ejderhayı -o eski yılanı- yakalayıp bin yıl için bağladı. Bin yıl
tamamlanıncaya dek ulusları bir daha saptırmasın diye onu dipsiz
derinliklere attı, oraya kapayıp girişi mühürledi. Bin yıl geçtikten sonra
kısa bir süre için serbest bırakılması gerekiyor."
der.
Yani tıpkı İslam'daki Dabbe gibi Livyatan'ın da bir vadi olduğu ve belli bir
amaç için beklemekte olduğu açık.
Buna ek olarak Dabbe benzeri diğer yaratıklardan yıkım-dehşet-korku temaları
işlenirken nasıl bahsedildiğine bakalım:
Mezmurlar 89.Bab'da Rab'be methiyeler düzülürken şöyle denir:
Mezmurlar, 89:9-10:
Sen kudurmuş denizler üzerinde egemenlik sürer,
Dalgalar kabardıkça onları dindirirsin.
Sen Rahav’ı leş ezer gibi ezdin,
Güçlü kolunla düşmanlarını dağıttın.
Eyüp, 26:11-12:
Göklerin direkleri sarsılır,
Şaşkına dönerler O azarlayınca.
Gücüyle denizi çalkalar,
Ustaca Rahav’ı vurur.
Eyüp, 9:12-13:
Evet, O avını kaparsa, kim O’nu durdurabilir?
Kim O’na, ‘Ne yapıyorsun’ diyebilir?
Tanrı öfkesini dizginlemez,
Rahav’ın yardımcıları bile
O’nun ayağına kapanır.
Yahudi folklorundaki "Denizin Şeytanı", "Suların Ejderhası" gibi sıfatlarla
bahsedilen Rahav (רַהַב) adlı yaratık tıpkı Livyatan gibi bir deniz
canavarıdır. [17]
Onu Dabbe'ye benzeştiren yanı, tanrının onu zapt ettiği ve dünyanın sonuna
doğru bu canavarın tekrar yeryüzüne dönüş yapacak olmasıdır. [18]
Mezmurlar 74:13-14
Gücünle denizi yardın,
Canavarların kafasını sularda parçaladın.
Livyatan’ın başlarını ezdin,
Çölde yaşayanlara onu yem ettin.
Vahiy, 13:11-18'de denizden çıkan Livyatan (Leviathan) adlı canavarın güç ve
yetkisini kullanan ve bazı yönleri ile kısmen Deccal özellikleri de taşıyan
bir başka yaratıktan bahseder:
[●►Kalın yerler, İslam'daki Deccal anlatısı ile de benzeşen
kısımlardır◄●]
Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu
gibi iki boynuzu vardı, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu.
İlk canavarın bütün yetkisini onun adına kullanıyor, yeryüzünü ve orada
yaşayanları ölümcül yarası iyileşen ilk canavara
tapmaya zorluyordu.
İnsanların gözü önünde, gökten yere ateş yağdıracak kadar büyük
belirtiler gerçekleştiriyordu.
İlk canavarın adına gerçekleştirmesine izin verilen belirtiler
sayesinde, yeryüzünde yaşayanları saptırdı. Onlara kılıçla
yaralanan, ama sağ kalan canavarın onuruna bir heykel yapmalarını
buyurdu.
Canavarın heykeline yaşam soluğu vermesi için kendisine güç verildi.
Öyle ki, heykel konuşabilsin ve kendisine tapmayan herkesi
öldürebilsin.
Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle,
herkesin sağ eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu.
Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı
taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.
Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı
hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı 666’dır.
Bunlara ek olarak İslam hadislerindeki Dabbe'yi andıran anlatımlara benzer
anlatılara Daniel (Danyal) Kitabı'nda (דניאל) rastlanır:
Denizden birbirinden farklı dört büyük yaratık çıktı. Birinci yaratık
aslana benziyordu, kartal kanatları vardı. Ben bakarken kanatları
koparıldı, yaratık yerden kaldırıldı, insan gibi ayakları üzerine
durduruldu. Ona bir insan yüreği verildi. İkinci yaratık ayıya benziyordu.
Bir yanı üzerinde doğrulmuştu. Ağzında, dişleri arasında üç kaburga kemiği
vardı. Ona, ’Haydi kalk, yiyebildiğin kadar et ye!’ dediler. Sonra baktım,
parsa benzer bir başka yaratık gördüm. Sırtında dört kuş kanadı vardı. Bu
yaratığın dört başı vardı ve ona egemenlik verilmişti. [21]
İslam kaynaklarına ve ondan önceki Musevi-Hristiyan teolojisine bakıldığında
çoğu zaman olduğu gibi Yahudilerin Babil gibi çevre toplumlardan duyup kendine
uyarladığı, türettiği efsaneleri daha sonra Muhammed'in de alarak Kur'an'a
ilave ettirmiş olması güçlü bir ihtimaldir. Neticede Yahudi-Hristiyan
teolojisine dair birçok konuyu ilan ettiği dinine eklemesi, diğerlerinin onun
dinine geçmesini kolaylaştıracaktır.
Tuhaf olan ise Kur'an'da Muhammed'in eşleri ve onlarla ilişkileri hakkında
yüzlerce ayet varken kıyamete dair önemli bir tema olan Dabbe'ye dair doğru
düzgün, elle tutulur ifade ve anlatımlar bulunmamaktadır.