HABERLER
Dini Haber
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

SİHİZM'E KISA BİR BAKIŞ

Düzenleyen & Çeviren: A.Kara
Sihizm, Sihizm nedir?, Sihizm'e kısa bir bakış,Sihizm hakkında bilgiler,Gurular,A,din,Sih inançları,Hindistan dinleri,Pencap dinleri,Guru Granth Sahib,Sihizm inanışları

Dünyada 20 milyon Sih var ve en yoğun oldukları yer Hindistan'ın Pencap bölgesidir. 2001 yılında yapılan nüfus sayımında İngiltere'de 336.000 Sih yaşadığı belirtilmiştir.

Sihizm 16. yüzyılda şimdiki Hindistan ve Pakistan olan Pencap bölgesinde kuruldu. Guru Nanak tarafından kurulmuş ve onun öğretilerini ve onu takip eden 9 Sih gurusunun öğretilerini temel almıştır.

Tek tanrılı bir din olan Sihizm'de en önemli şey, bireyin içsel inanç durumudur. Sihizm sadece ritüeller yerine iyi eylemler yapmanın önemini vurgular.

Sihler iyi bir yaşam sürmenin yolunun şöyle olduğuna inanır:
  • Tanrı'yı her zaman kalbinde ve aklında tut,
  • Dürüstçe yaşa ve sıkı çalış,
  • Herkese eşit davran,
  • Cömert ol,
  • Başkalarına hizmet et.
  • Sih ibadet yerine Gurdvara denir.
  • Sihlerin kutsal kitabı Guru Granth Sahib'dir.
Onuncu Sih Guru, ölümünden sonra Sihlerin manevi rehberinin o kitapta yer alan öğretiler olacağını, böylece Guru Granth Sahib'in şimdi bir Guru'nun statüsüne sahip olduğunu ve Sihlerin ona insan Guru'larına vereceği saygıyı göstereceğini açıkladı.

Sih inancına girmiş olan kadın ve erkek topluluğu Khalsa'dır. Khalsa, 1999 yılında 300. yıldönümünü kutlamıştır.

Guru Gobind Singh, Sihlerin Guru Granth Sahib'de cevap bulamadıkları yerlerde, kutsal kitaplarının ilkelerine dayanarak bir topluluk olarak sorunları belirlemeleri gerektiğine karar verdi.

Kaynak: BBC

BUDİZM VE DÖRT ASİL GERÇEK

Hazırlayan: A.Kara
budizm, A, din, 4 asil gerçek, Budizm ve 4 asil gerçek, Budizm 8 aşamalı yol, Acıyı bırakma yolu, Acının durması, Nirvana, Nirvana nedir?, Acı çekmenin gerçekliği, Budizm öğretisi,

Buda, 2500 yıl önce "Ben acı çekmeyi, kökenini bırakmayı ve yolu öğretiyorum. Bütün öğrettiğim budur" demiştir.

Dört Asil Gerçek, Buda'nın öğretilerinin özünü içerir. Budistlere göre Buda'nın bodhi ağacın altında yaptığı meditasyon sırasında anlayabildiği bu dört ilke vardı.
  1. Acının gerçekliği (Dukkha)
  2. Acının kaynağı gerçek (Samudāya)
  3. Acının sona ermesi gerçeği (Nirodha)
  4. Acının kesilmesine giden yolun gerçekliği (Magga)
Buda genellikle bir doktorla karşılaştırılır. İlk iki gerçekte, problemi teşhis edip (acıyı) nedenini belirlemiştir. Üçüncü yüce gerçek ise bunların bir çaresi olduğunun farkına varılmasıdır.
4. yol olan Asıl Hakikat ise acıdan kurtuluşa ulaşmanın yoluna giden reçetedir.

İLK ASİL GERÇEK
Acı Çekmek (Dukkha)
Acı birçok formda gelir. Üç açık acı türü Buda'nın sarayının dışındaki ilk yolculuğunda gördüğü ilk üç mekana tekabül eder: yaşlılık, hastalık ve ölüm.

Ama Buda'ya göre, acı sorunu çok daha derine inmektedir. Hayat ideal değildir çünkü çoğunlukla insanların beklentilerini karşılayamaz.

İnsan arzular ve isteklere tabidir, ama bu arzuları tatmin edebilmekle birlikte, tatmin sadece geçicidir. Zevk uzun sürmez ya da sürekli elde ederse monoton hale gelir.

Hastalık ya da yaşlanma gibi dışsal nedenlerden yoksun olduğumuzda bile, tatminsizizdir. Bu ise acı çekmenin gerçekliğidir.

Bu öğretiyle karşılaşan bazı insanlar bunu kötümser bulabilirler. Budistler bunu iyimser veya kötümser değil gerçekçi buluyorlar. Buda'nın öğretileri acı çekmeye son vermez; daha ziyade, bu konuda neler yapılabileceğini ve nasıl sonlandırılabileceğini anlatır.

İKİNCİ ASİL GERÇEK
Acının Kökeni (Samudāya)
Günlük problemlerimiz kolaylıkla tanımlanabilir nedenlere sahip olabilir: Susuzluk, yaralanmadan kaynaklanan acı, sevilen birinin kaybından doğan üzüntü gibi. Asıl hakikatlerinin ikincisindeyse, Buddha tüm ıstırapların sebebini bulmuş olduğunu iddia etti ve bu bizim endişelerimizden çok daha derine kök salmış bir şeydi.

Buda, tüm ıstırabın kökünün istemek yani tanhā olduğunu söyledi. Bu 3 farklı şekilde gelirdi:
Kötülüğün 3 kökü, 3 ateş veya 3 zehir.

Kötülüğün üç kökü
Bunlar acı çekmenin üç temel nedenidir:
  1. Horoz, aç gözlülük ve hırsı,
  2. Domuz, cehalet ve vesveseyi,
  3. Yılan, nefret ve yıkıcı dürtüleri sembolize ederdi.
Dil ile ilgili not: Tanhā, budist kutsal metinlerinin dili olan Pali'den bir terimdir. Budistler, aydınlanma ve başkaları için iyi dilekler arzusu gibi olumlu arzuların olabileceğini kabul ederler. Bu tür arzular için tarafsız terim ise Chanda'dır.

ÜÇÜNCÜ ASİL GERÇEK
Acının Durması (Nirodha)
Buda, arzunun söndürülmesinin, acı çekmeye yol açan şeyin, kendini bağlanmadan kurtarmak olduğunu öğretti.
Buda'nın insan hayatında bunun mümkün olduğuna dair canlı bir örnek olduğu düşünülmektedir.

Nirvana (Mutluluk-Söndürme)
Nirvana söndürmek demektir. Nirvanaya ulaşan kişinin aydınlanması açgözlülük, kuruntuve nefretin üç ateşini söndürdüğü anlamına gelir.

Nirvana'ya ulaşan biri zannedildiği gibi göksel bir alemde kaybolmaz. Nirvana, insanların ulaşabileceği bir akıl durumu olarak daha iyi anlaşılmaktadır. Olumsuz duygular ve korkular olmadan derin bir ruhsal sevinç halidir. Budistlere göre aydınlanmaya erişen biri, tüm canlılar için şefkatle dolmuştur.

Ölümden sonra aydınlanmış bir insan yeniden doğuş döngüsünden kurtulur, ancak Budizm bundan sonra ne olacağı konusunda kesin bir cevap vermez.

Buda, takipçilerinin nirvana hakkında çok fazla soru sormasını engellemiştir. Onlardan acıdan kurtulmak için ellerinden geleni yapmaya konsantre olmalarını istedi. Soru sormak, hayatını kurtarmaya çalışan doktorla kelime oyunu yapmak gibidir.

DÖRDÜNCÜ ASİL GERÇEK
Acıyı bırakma yolu (Magga)
Son Asil Gerçek, Buda'nın acıların sona ermesi için verdiği reçetedir. Bu sekiz katlı yol olarak adlandırılan bir dizi ilkedir. Buda'nın aydınlanma arayışında bulduğu zevk ve şiddetli çileciliği önler.

(Dharma çarkı, sekiz aşamalı yolu sembolize etmektedir.)

SEKİZ AŞAMALI YOL
Sekiz aşama, sırayla alınmamakta, aksine birbirlerini desteklemek ve güçlendirmektir.

1) Doğru Anlama - Sammā ditthi
Budist öğretileri kabul etmek. (Buda öğretilerini takipçilerine asla körü körüne inandırmak istemedi, takipçileri bunları uygulayıp kendilerini sorguya çekip doğruluklarına kendileri karar verdiler.)

2) Doğru Niyet - Sammā san̄kappa
Doğru tutumları geliştirmeye yönelik bir taahhüt.

3) Doğru Konuşma - Sammā vācā
Dürüst bir şekilde konuşmak, iftiradan, dedikodudan ve küfürlü konuşmadan kaçınmak.

4) Doğru Eylem - Sammā kammanta
Barışçıl ve uyumlu davranmak; çalmaktan, öldürmekten ve duyusal zevkte aşırı müsamahadan kaçınmak.

5) Doğru Geçim - Sammā ājīva
İnsanları istismar etmek ya da hayvanları öldürmek, sarhoş edici ya da silah ticareti yapmak gibi insanlığa zarar veren şekilde yaşamaktan kaçınmak.

6) Doğru Çaba - Sammā vāyāma
Zihnin olumlu hallerini geliştirmek; kendini kötü, zararlı ve sağlıksız durumdan kurtarmak ve gelecekte ortaya çıkmasını önlemek.

7) Doğru Farkındalık - Sammā sati
Beden, duyular, duygular ve zihin durumları hakkında farkındalık geliştirmek.

8) Doğru Konsantrasyon - Sammā samādhi
Farkındalık için gerekli olan zihinsel odağı geliştirmek.

Sekiz aşama, Bilgelik (doğru anlayış ve niyet), Etik Davranış (doğru konuşma, eylem ve geçim) ve Meditasyon (doğru çaba, dikkat ve konsantrasyon) olarak gruplandırılabilir.

Buda, sekiz aşamalı yolu nehri geçmek için kullanılan bir sal gibi aydınlanmanın bir aracı olarak tanımladı. Biri karşı kıyıya ulaştığında, artık sala ihtiyaç duymayacak ve onu geride bırakacaktır.

BAPHOMET'İN BİLİNMEYEN TARİHİ

A, Baphomet, din, satanizm, Baphomet nedir?, Baphomet ve Muhammed, Baphomet hakkında bilinmeyenler, Şeytan figürleri, Tapınak şövalyeleri, Baphomet figürünün temeli, Şeytan sembolleri,
Baphomet'in görüntüsü, ağır metal albümlerden dini propagandaya kadar birçok şeyi süslemiş ve kötülüğün sembolü olarak kullanılma eğilimindedir. Yine de Baphomet aslında çok daha karmaşık bir semboldür.

Muhtemelen ister Satanistler ister paranoyak Hristiyan olsun, Baphomet'in Şeytan için bir vekil olarak kullanıldığını görmüşsünüzdür.

Bununla birlikte birçoğunuzun bilmediği şey Baphomet'in, yaygın olarak anlaşıldığı ve aslında çok daha derin bir tarihe sahip olduğu için kötülük ya da şeytanlıkla hiçbir ilgisi olmadığıdır. Şimdi bu sembolün tarihine bakalım.

Modern Baphomet simgesi, 13. ve 14. yüzyıllar boyunca tapınak şovalyeleri tarafından ibadet edildiği iddia edilen bir keçi başlı şeytani putun görüntüleri ile ilişkilidir. Gerçekte, Baphomet ve ilkel keçi başlı tanrı arasındaki bağlantı 1850'lere kadar ortaya çıkmamıştır. Terimin tarihsel kökeni belki de mitolojileşmiş versiyondan daha ilginçtir: Bir yanlış tercüme hikayesi, bir mahkeme salonu komplosu ve derinden etkili büyülü bir simgeye kademeli bir başkalaşım.

Baphomet kelimesinin bilinen en eski kullanımı 1098'de bir Fransız haçlısı tarafından yazılmış bir mektuptan geliyor. Savaştan önce haçlıların düşmanlarını kutsal topraklarda “Baphomet'e Davet”  olarak anlatıyor. Haçlı seferlerine dair kayıtlı tarihi belgelerde Bafumarias olarak camileri işaret ettiği görülmektedir. Bugün, Baphomet'in, Eski Fransız sözcüğü olan Mahomet'e benzer şekilde, İslam peygamberi Muhammed'e de atıfta bulunduğu kabul edilmektedir. O dönemde, Avrupa Hristiyan dogması Muhammed'e inanıp onu takip etmeyi putperestlik ibadeti olarak gördü. Bu dogmatik İslamofobi, bir siyasi Avrupalı hükümdar tarafından siyasi muhaliflerini hedef alan bir cadı avı biçiminde kullanıldı.

TAPINAK ŞOVALYELERİNİN TUTUKLANMASI VE BAPHOMET EFSANESİNİN BÜYÜMESİ

13 Ekim 1307'de Fransa Kralı IV. Philip, Fransa'daki tapınak şövalyelerinin tamamının tutuklanmasını emretti. Önceki iki yüzyıllık haçlı savaşı boyunca Tapınak Şövalyeleri Avrupa'nın en güçlü askeri emirlerinden biri haline gelmişti. İngilizlerle yapılan bir savaş sırasında Kral Philip tapınak şovalyelerine mali olarak büyük ölçüde borçlanmıştı. Kral Philip borcunu silmek istedi ama aynı zamanda onlara ödeme yapmadığı takdirde askeri bir tehdit oluşturacağından korkuyordu. Bu yüzden yüzlerce şovalyeyi aniden aniden tutuklattı ve sapkınlıkla suçladı.

Engizisyonun uyguladığı işkence teknikleri nedeniyle Ortaçağ'da bir sapkın olarak tutuklanmak tatsız ve korkutucu bir olaydı. Cezalandırma mahkum itiraf edene kadar devam edecekti. Kral Philip tapınak şövalyelerini haç üzerinde idrar yapmak, tükürmek, eşcinselliğe başlamak ve Baphomet'e bir put olarak ibadet etmekle suçladı. Muhtemelen Muhammed'e atıfta bulunulan Baphomet'in, Orta Doğu'da İslam kültürü ile karışan zamanlarında tapınak uygulamasına dahil edildiği iddia edildi. Temel olarak, Kral Philip tapınak şövalyelerini Müslüman olmakla suçluyordu. Benzer suçlamalarla IV.Kral Philip'in gücünü diğer siyasi muhaliflerine karşı dengelediği açıkça görülüyordu.

Hayal edilemez derecedeki ağır işkencelerini uygulamak için üretilen türlü bahanelerinden sonra tapınakçıların çoğu ıstıraplarına son vermek için gerçek olmayan itiraflar ürettiler. Bazıları bir puta tapındığını itiraf etti fakat bu itirafları vaftizci Yahya'nın kopmuş başından, üç yüzlü bir kedi heykeline tapınmaya kadar değişti. Bununla birlikte yargılamalar boyunca keçi başlı bir simgeye referans verilmemiştir. Soruşturma görevlisinin elinden kurtulan çoğu tapınakçı itiraflarını geri aldı fakat sonrasında kazığa geçirilerek yakıldılar. Askeri eylemi tehdit eden Kral Philip, papalığı tapınak düzenini tamamen dağıtmaya zorladı.


BAPHOMET 19.YÜZYILA GİRİYOR

Gelecek 500 yıl boyunca bilginler ve sufiler tapınakçılara karşı yöneltilen suçlamaların gerçekliği üzerine spekülasyon yaptılar. Tapınakçıların kutsal topraklardaki seferleri sırasında onlarla ilişkilendirilen efsane ve hikayelerle zengin bir mitoloji ortaya çıktı. Avrupa’dan Orta Doğu’ya ve Kuzey Afrika’ya uzanan ve büyülü antik bilgiyle dönen bir grubun ya da bireyin anlatısı Rönesans gizli düşüncesinde yinelenen bir temaydı. Aynı temalar, Abramelin Kitabı ve Hermetik metinleri gibi tanınmış metinlerde de görülür.

1818'de Şövalyeler Tapınağının ibadet ettiği idolün doğası üzerine spekülasyon yapılarak Baphomet terimi Viyana'da yayınlanan bir makalede yeniden ortaya çıktı. Yazar, Joseph von Hammer-Purgstall tapınakçıların gerçekten putperest olduğunu ve Baphomet'in Mısır'dan veya Gnostik Hristiyan ofitlerinden (ofit: bir tür maden) ödünç alınan hermafroditik bir taş figürü olduğunu iddia etmiştir. Zaman zaman araştırmacılar Von Hammer Purgstall'in sözlerini anti-masonik etkili söylemler olarak adlandırdılar. Bu makalenin yayınlanmasından sonra birçok Avrupa müzesi “Baphomet” adlı küçük oymalı taş idolleri kataloglamaya başladı.

BAPHOMET'İN SON DÖNÜŞÜMÜ

Baphomet'in son dönüşümü 1854'te gerçekleşti. Fransız tören büyücüsü olan Elphias Levi, Baphomet'i Sabbatik Keçi adlı bir figür ile yeniden tasavvur etti. Evreni ikili zıtlar biçiminde temsil eden çift cinsiyetli Sabbatik Keçi, taş Baphomet'in unsurlarını ve tapınak Baphomet'i efsanesinin sembolik unsurlarını içeriyordu. Yeni figür bu unsurları doğaüstü, kabalistik ve katolik tasvirleri ile birleştirmişti.

Levi kariyerine katolik ilahiyat fakültesinde başladıysa da bir süre sonra macera arayışına girip sihir peşinde koşmaya başladı. Sabbatik Keçinin Hristiyanlığın daha önceki çok tanrılı ya da animistik geleneklerin yayılmasından kurtulan tüm kutsal simgeler için kolektif bir temsil olarak hizmet ettiğine inanıyordu. Keçi başlı Baphomet'e tapınak şövalyeleri tarafından ibadet edilmemesine rağmen, Sabbatik Keçi, tapınakçıları zamanın egemen dini söylemiyle haklı çıkarılan her türlü toplumsal baskı biçiminin ruhuna atıfta bulunuyordu.

Levi'nin Baphomet'inin en eşsiz ve ikonik unsuru insansı bir vücut üzerindeki keçi başıydı. Keçi kafası, Osiris'in ruhunu temsil eden Mısırlı keçi başlı tanrı Banebdjedet'ten esinlenilmişti. Levi aynı zamanda eskilerin taptığı ve dönemin sosyal bularından olan bir başka keçi başlı tanrı Pan'dan esinlenmişti. Sabbatik Keçi’nin kollarındaki COAGULA ve SOLVE latin sözcükleri "bir araya gelip parçalanmak" anlamına geliyordu. Bu, Kilise liderlerinin ve dünya temsilcilerinin Tanrı'dan aldıklarını iddia ettikleri yetkilerine gönderme yapıyordu. Levi’nin bağlamında bu terimler herhangi bir dinleyici tarafından başlatılan, uygulayıcı tarafından gerçekleştirilebilecek, büyünün dualistik gücünü temsil ediyordu.

ALEİSTER CROWLEY VE BAPHOMET

Eliphas Levi’nin Baphomet'i, en meşhur Gnostik kitlesinde yer alan Aleister Crowley tarafından da kabul edildi. Baphomet'in derin simgesel doğası Crowley’in Rönesans ve Ortaçağ ritüel ve sihir yorumlarıyla uyumluydu. Ayrıca Crowley’in hermetik ideolojisini destekleyen ikili kozmolojik unsuru da içeriyordu. Crowley, Baphomet'i bir karşıt androjen olarak tanımladı, zıtların birliği aracılığıyla mistik bir mükemmellik temsilcisiydi. Aynı zamanda bu karşıtlık birliğini bir sperm ve yumurtanın birleşmesiyle meydana gelenlerle eşleştirdi. Baphomet'e olan yansımaları tarafından tetiklenen bu düşünce dizisi Crowley’in cinsel sihir teorilerinde derinden etkili olmuştur.

Crowley ayrıca Baphomet ve Şeytan'la bastırılmış bilgi ve gizli ibadet fikirlerini de birbirine bağladı. Geleneksel Hristiyan düşüncesinin aksine "O insanlığın düşmanı değildir, ırkımızın iyi ve kötüyü bilen tanrıları tarafından yaratılan bir canlıdır!", "O, Thot'un Kitabı'nın “Şeytanıdır" ve onun amblemi, BAPHOMET'tir, argoda kusursuzluğun hiyeroglifi olan Androgyne'dir. Dolayısıyla o, yaşam ve sevgidir." demiştir.

BUGÜN BAPHOMET

Uzun ve derin simgesel tarihi ile Baphomet, günümüze bazılarında korku ve kimilerinde saygı uyandıran güçlü bir ikondur. Baphomet zaman ve kültür tarafından modern gizli mirasımızın zengin simgesine dönüştürülmüştür. Aynı zamanda devlet destekli, dini baskı tehlikelerinin dokunaklı bir hatırlatıcısı olarak da günümüzde hizmet etmektedir.

Çeviren & Yazan: A.Kara