HABERLER
Dini Haber
MT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

VAHİY, İLHAM VE DİN

MT, Vahiy, Vahiy nedir?, Vahiy ilham mıdır?, din, vahiy ve din, Zerdüştlükten çalınan vahiy, Vahiylerin kaynağı, Vahiyler, Vahiy gelmiyor, Vahiy Cebrail
Vahyin, ülkemizdeki genel olan din anlayışında Cebrail ile geldiği düşünülür.
Bunun kaynağına indiğimizde kopyalanarak alınmış çok akıllıca düzenlenmiş bir durum söz konusudur.

Biraz titiz ele alarak VAHİY/ilham/akıl üçlüsünü şöyle izah etmek isterim;
Vahiylerin kendi toplumunun gelişmesi için bir çok felsefeci, yenilikçi, ve özellikle gelişen zamanı görüp ait olduğu insan toplumunu buna hazırlayan, bir düşünürün çok derinlikli ve kapsamlı yoğunlaşması sonucu elde ettiği bulgular olduğunu düşünüyorum.

-ilk sanat, sanatçı,
-İlk tarımın gelişmesi,
- ilk evcil hayvan,
- ilk yazı, tabletler,
- ilk yerleşik düzen,
- ilk matematik,
- ilk tekerlek vs, vahiy/ilham/akıl ile gelişmiş ve medeniyetler bundan binlerce yıl (m.ö 9 bin) önce yaşamıştır.

Bugünkü çağdaş batı medeniyetin çok çok ilerisinden bahsediyoruz. Bugünkü dinler, bunları kullanıp kendine mal edebilir, onların işi bu, hırsızlık ta yapar yalan da konuşurlar.

Geçmişten alacağımız örneklerin, çizilen portrenin günümüze gelmesinde en büyük etken, yazılı tabletler ve kabartmaların bugünkü dünya düzenine ışık niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Ve hala üzerinde yapılan çalışmalar, analizler devam ediyor.


Yani tarih günümüzde, biz de tarihin başlangıcında gizliyiz.
Genel olarak geçmişten geleceğe mesaj olarak üst-insan felsefesi bizlere yansımıştır.

Mesela, 400 lü yıllarda İskenderiye/Mısır dönemin en önemli matematikçi gök bilimcisi HYPATİYA'nın başına gelenler sonucunda tüm dinlerin cehalet üzerine vahşi bir politika izlediğini gözlemleyebiliriz.

Bizler, tarihten geleceğe yönelik döngünün tam merkeziyiz, aslında bizler bu mesajın ta kendisiyiz.
Karanlığı insanlığa dayatanlara, en güzel cevap ışığı tutanlardır.

VAHİY/ilham/akıl üçlüsünün amacı binlerce yıldır var olan medeniyete felsefik uyum sağlamak , ve yaşadığı dünya toplumu ile kültürel denklik arayışını bulmak, felsefik ilim sahibi fedakar insanların ulaştığı üst insan (nitsche nin sözü) modeline ulaşmaktır.

Filozof, aktar (ecza,ilaç), şair, matematikçi, astroloji, gök bilimci...

Sevgi, pozitif enerji, meditasyon, vs. kısaca yaşama ait tüm kavramlar global düzeydeki insanın gelişimidir.

Bu IŞIK/VAHİY/BİLGİ hep olmuştur! Yani VAHİY aslında hem ruhani hem dünyevi gelişen zamana uyum için geliştirilmiş Sufi felsefesidir. Buda Zerdüşt kültünden esinlenilmiştir.

Artık VAHİY gelmiyor, bu sondur diyenlere açıkça belirtiyorum. VAHİY tamamen akıl ürünüdür, ve her anın bir aklı vardır, bugünde vardır yarında olacaktır. VAHİY/ Umuttur, bilgidir, aşktır, gelişen zamandır, karanlığa ışıktır!

Fetva, zaten başlı başına bir düzmeceler hikayesidir. Yani sadece diyanetin son zamanlarda söylediklerine bakarsak insan ırkına pek faydalı değildirdir. Hatta diyanetin kendisi karanlığın mimari yapısı gibidir, artık gerisini siz düşünün...
Dünya boştur, boşlukları doldurmak üzere. Saygılar..

Yazan: Metin T.

NAMAZ VE DİN

MT, namaz ve din, din, islamiyet, namaz, Hakkını ara, teizm, nonteizm, Tepkini göster, Tecavüz olayları, Arap seviciler, Namaz nedir?, Cuma namazı,
Öncelikle namazın dinler için öneminin altını çizerek belirtmek isterim. Namaz kişi ile inancı arasında bir meditasyondur. Milattan önce binlerce yıllık bir meditasyonun günümüzdeki halidir. Budizm, Şamanizm, Mandeizm, İslam, Musevilik, Hristiyanlık hepsi antik Mezopotamya dan günümüze taşımış meditasyonun/namazın ta kendisidir.

Aslında kişinin kendine harcadığı bir zaman dilimidir. Gelelim ülkemizdeki namazın-meditasyonun amacına. Şuan camilerde kılınan bütün NAMAZlar iktidara kılınmaktadır! Gerçeğinden kopuk, baskı ve politik hal almıştır. Halbuki ilk cami toplumun gelişmekte olduğu zaman, medeniyet, ve bu uğurda toplumu teknik, felsefik, bilinçlendirme ve geliştirme üzerine kurulmuştur. Ülkemizde amacından saptırılıp tamamen iktidarın politik oyunu haline gelmiştir. İlginç olan bir yanı da cehaleti dayatan bu imamların parasını iktidara, siz müminlerin ödediği vergilerdir.

Arap cehaletini topluma namaz-meditasyon yoluyla encekte edenler bir yandan da etnik ayrımı, ülkenin kültürünü, farklılıklarını yok edip yerine köleliği, fakirliği, haksızlığı , ahlaksızlığı, savaşları kabul eden bir toplum yaratmak için namazı kullanıyorlar ve etkili olduğunu da ifade etmek isterim.

-Dikkat ederseniz insani hak olan demokrasi talep etmek artık din karşıtlığı olarak lanse ediliyor.
-Barış istemek neredeyse imkansız.

Çocuklar ölüyor ama dile getirmek suç.
Kız ve erkek çocuklarına din adı altında tecavüz ediliyor, ve egemen sistem hemen üzerini örtüyor.
Haksız tüm vergiler iktidarı, bu oyunu oynamaya müsait kılıyor.

Şimdi bireyin bundaki gücünü tartışalım, bakın ülkemizde yaşanan tüm haksızlıklara karşı belli ki ses çıkaramıyoruz ama bu çaresiz olduğumuzu göstermiyor.

Tüm bu baskıların farkında olan her BİREY, öncelikle bu baskıların ana motoru olan iktidarın NAMAZını reddedecek camiye gitmeyerek. Evinde kıl. Cuma namazı mutlak camide kılınır diye kural koymuşlar o yüzden seni mecburi yanına çekerek sana emirlerini dayatıyorlar. Kesinlikle mecburi değildir, olsa bile bu yönetim insan haklarına saygılı olmadığı sürece cuma namazını toplu bir şekilde kılmayın evinizde kılın çünkü insanlık elden giderse, senin toplu kıldığın namazın hiç bir kıymeti yoktur.

Sivil itaatsizlik günah değil, mutlak sonuçtur. Maaşını ve emrini bu yönetimden alan ve insanlığa her gün deyim yerindeyse küfreden imamların arkasında saf tutmaktır günah olan. Ben gitmesem ne olacak? Demeden her bireyin bundan kendini sorumlu tutarak, bunun öncülüğünü yapması gerekiyor. İnsan haklarının korunması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Gelişmekte olan batı medeniyetini kötüleyen tüm imamlar kesinlikle toplum düşmanıdır. O imamın bilmesi gereken şudur, Arap cehaleti sadece diktatör yönetimler için iyidir. Tamamen halk düşmanlığıdır. O kötülediği batı medeniyetini Anadolu ve Mezopotamya halkları binlerce yıl önce yaşamış ve batıya da gene bu halklar taşımıştır. Asıl Arap'ın bu halklardan öğrenmesi gereken bir medeniyet vardır. Ülke hızla tek tip bir elbise giymiş insanların içinde bulunduğu ceza evine benzemektedir. Gardiyanlar Namaz kıldıran imamlardır, ana teması korku ve cehalet eksenlidir. Sende camidesin ne kadar trajikomik değil mi?

İnsan haklarının korunması senin namazından çok daha önemlidir. İnsan olan herkes bu sorumluluğu yerine getirmekle yükümlüdür. Çok açık söylüyorum eğer din ile seni kölesi yapan bir sistem varsa dinini bu yönetimin çarkından kurtar, olmuyorsa kurtul evinde ailenle sevdiklerinle yaşa. Açık söylüyorum o imamın arkasında kılmadığın her namaz için (günah olduğunu düşünüyorsan) ben cehennemde yanarım senin yerine, yeter ki insanlık kurtulsun bu insan düşmanı Arap sevicilerin elinden. Yoksa geleceğimiz bunların elinde daha fazla rezalet ile karşılaşır. Çocuklarımız hem kültürel hem insani açıdan bu zihniyetin tecavüzüne uğrar. Çok büyük bir eylemdir ibadeti boykot etmek, fakat ibadete karşı değildir bu insanlık içindir. Tüm insanlığı sarmak üzere olan bu cehalet virüsünden tek çıkış yolunun bu olduğunu düşünüyorum. Eğer sonra evine imamları getirmezse iyidir. Eğer insanlık vahşet altında riskte ise o zaman tüm toplumu kurtarmak adına vicdanımız en güzel yol göstericidir. Saygılar.
Dünya boştur, boşlukları doldurmak üzere.

Yazan: Metin T.

SAĞLIK VE DİN

Ülkemizde özel hastane sayısı bildiğimiz gelişmiş ülkelerin kat kat üstünde, çok basit bir tanımla din için harcanan paranın %10'u sağlık sektörüne harcansa tüm ülke ücretsiz sağlık hakkına kavuşur. Ve özel sağlık kuruluşlarına bu kadar ihtiyaç duyulmaz.

Dünya genelinde savaşlarla insan yaşamına son vermek için harcanan para insanın yaşamasına harcanandan kat kat fazladır, yani yaşatmaya değilde yok etmeye odaklanıyor herkes.

Dinle ne alakası var ?
Örneğin eğer paran varsa sağlık vardır, yoksa ölsen de kimsenin umurunda değil fakat imamın pamuğu hazır!

Diyanetin bütçesi senin verdiğin vergilerle ödeniyor, sana doğuştan hakkın olan sağlık yerine, insanlığa hiç yararı olmayan bir mekanizmanın sana verdiği nedir? Din üzerine kurulmuş vakıflar mesela onlar dahada gereksiz.

Gelişmekte olan tıp, sağlık, ecza, vs için ödenemeyen paranın, gelişmemekte olan hatta daha çok cehaleti dayatan bir kurumun (diyanet) insanlığa ne yararı olur? Din boyutundaki kısmı çok ilginç, ülkemizde şuan din inancı için harcanan bütçe, savaşlara ödenen bütçe ile neredeyse eşit veya daha fazla.

Modern bir ülkede öncelikle insan sağlığına önem verilir ve araştırmalar yapılması için o kurumun çalışmaları takip edilir denetlenir ve sonuç alınır ama geri kalmış bir toplumda diyanetin çalışmaları zaten denetlenemeyen birde ulaştığı sonuçların insan haklarına aykırı fetva ile ilgilidir.

Nedir bu fetvalar? mesela: "kız 7 erkek 8 yaşında evlenebilir", "kız 15 erkek 16 yaşında evlenebilir"  için harcanan paralar mesela, bunlar insan aklına ihanettir.

Yani gelişmiş bir devlet kurumunu da geçtim, sıradan bir vatandaş bile söylese, direk psikiyatri merkezine alırlar, aklı dengesi yerindeyse direk ceza ve infaz kuruluna sevk edilir. Bu fetvalara benzer daha bir çoğu var ki bunu zaten diyanetin geçmiş açıklamalarından biliyoruz.

İhtiyaçtan çok cami var, sadece % 10'u sağlık sektörü için olsa inanın hiç sorun kalmaz.

Birde dinin yalan yönü daha ağır. Mesela gerçek dinlerin "yetim hakki yenmez" demesi, ülkemizde yetim hakkını hem çalıp hem yiyip birde üzerine muhteşem bir cami yaptırması, demek; ben senden çalarım, yetim hakkını da yerim fakat "sözde" günahlarımı yüksek bir cami yaptırarak silerim demektir. Buda insan aklıyla alay etmektir. O yüzden o camiye gidenlerin kendini sorgulaması gerektiğinin altını çizerim.

Yani soyut olan cennet-cehennem-günah kavramlarının insanlara diyanetin aracılığıyla bu kadar masraflı işletilmesi, dinlerin çıkış noktasına biraz terstir. İlk rahiplerin çıkış amacı toplumu gelişmekte olan global düzene (zamana) hazırlamak idi. Yani bu dünyayı cennete çevirmek için örgütlerken, bugünkü dinler ise gerçeğinden saptırılarak bu dünyayı cehenneme çeviren bir kavram üzerine kariyer yapmış ve bunun içinde iktidar tarafından ekonomik desteği her zaman en üst düzeyde almıştır.

Toparlayalım;
Bu kadar din üzerinde durmalarının nedeni düşünemeyen bir toplum yaratmaktan geçiyor. Buda gene din kullanılarak yapılan bir eylemdir. Gelişen dünya düzenine neredeyse ışık hızında geri kalmış ülkeler arasında yerimizi almış bulunmaktayız. Bunun tek kaynağı körü körüne inanmamızdan ve hiç sorgulamamızdan geçiyor ve bunun tek sorumlusu bizleriz!

Firavun'a sormuşlar sen nasıl Tanrı oldun? "Hiç itiraz eden olmadı"demiş.
Dünya boştur! Boşluğu doldurmak üzere saygılar...

Yazan: Metin T.