HABERLER
Dini Haber
Türkçe tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkçe tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DEDE KORKUT’TAN DEDEM KORKUT’A TÜRKÇE YAZILAR - 2

Yazan: Sedat Karadayı

DEDE KORKUT’TAN DEDEM KORKUT’A TÜRKÇE YAZILAR - 2

1200’lerde

10. Yüzyıldan itibaren Türkler batıya doğru yürüdükçe İranlı kavimlerle karşılaşıp Farsça kelime ve sözcükleri dilleri içinde daha yoğun kullanır oldular. Daha önce obalarda, otağlarda kullanılan Türkçe artık saraylarda Farsça ile beraber duyulmaya başlamıştır. Bu şekilde günümüzde kullandığımız Türkçeye biraz daha yaklaşır oluverdi. Artık nispeten daha anlaşılabilir. Aşağıda Yunus Emre’den Kara Veba’yı anlatan bir şiirden bir örnek var. Hemen altında da günümüz Türkçesi ile açıklamaları.

HİÇ BİLMEZEM KEŞİK (SIRA) KİMİN

Hîç bilmezem kezek kimün aramuzda gezer ölüm
‘Âlemi bostân eylemiş râyihanın keser ölüm
(Hiç bilmezim keşik kimin, aramızda gezer ölüm,
Alemi bostan eylemiş rayihanın keser ölüm)

Alur yigidi çagında bülbüli ötmez bâgında
Kimse komaz ocagında yigitleri alur ölüm
(Alır yiğidi çağında, bülbülü ötmez bağında,
Kimse komaz ocağında, yigitleri alır ölüm)

Bir niçenün bilin büker bir niçenün mülkin yıkar
Bir niçenün yaşın döker var güçini üzer ölüm
(Bir nicenin belin büker, bir nicenin mülkün yıkar,
Bir nicenin yaşın döker, var gücüyle üzer ölüm)

Birinün alur kardaşın revân döker gözi yaşın
Hiç onarmaz bagrı başın hayır işden bezer ölüm
(Birinin alır kardaşın, revan döker gözü yaşın,
Hiç onarmaz bağrı başın, hayır işten bezer ölüm)

Yigidi koca kılınca komaz kendüyi bilince
Birini koyup gelince gözlerini süzer ölüm
(Yiğidi koca kılınca, komaz kendini bilince,
Birini koyup gelince, gözlerini süzer ölüm)

Alur yigidi kocayı yakar ananun içini
kızlarun sarı saçını teneşirde çözer ölüm
(Alır yiğidi kocayı, yakar ananın içini,
Kızların sarı saçını teneşirde çözer ölüm)

Alur yigidün âlâsın dîvâne ider anasın
Gelinlerün el kınasın topraklara karar ölüm
(Alır yiğidin alasın, divane eder anasın,
Gelinlerin el kınasın topraklara karar ölüm)

Alur yigidün hâsını döker gözlerin yaşını
Mecnûn ider anasını yüreklerin yakar ölüm
(Alır yiğidin hasını, döker gözlerin yaşını,
Mecnun eder anasını, yüreklerin yakar ölüm)

Kanı anun sevdük yari kıl tâ‘atun arı yüri
Miskîn Yûnus eydür bunı ejderhâlar yudar ölüm
(Hani onun sevdik yari, kıl taatın arı yürü,
Miskin Yunus söyler bunu, ejderhalar yutar ölüm)


Yunus Emre

DEDE KORKUT’TAN DEDEM KORKUT’A TÜRKÇE YAZILAR - 1

Yazan: Sedat Karadayı

DEDE KORKUT’TAN DEDEM KORKUT’A TÜRKÇE YAZILAR - 1

Türkçe dönem olarak 5’e ayrılır:

Antik Türkçe MÖ? – 1 YY
Eski Türkçe 1-13 YY
Orta Türkçe 13-16 YY
Yeni Türkçe 15-20. YY
Modern Türkçe

700’lerde Köktürk’lerden kalan Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk anıtları en eski ve en büyük Türkçe metinleri oluşturmuştur. Tamamı Köktürk alfabesi ile yazılmıştır. O zamanlarda konuşulanlar şimdi konuşulsaydı hemen hemen hiçbir şey anlaşılmayacaktı.

Bu yirde olurup Tabğaç budun birle tüzültüm
Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım
Altun kümüş işgiti Kutay burisuz anca birür
Altını gümüşü ipeği (ipekliyi) sıkıntısız öylece veriyor.
Tabğaç budun sabi süçig ağısı yımsak ermiş
Çin milletinin sözü tatlı ipek kumaşı yumuşak imiş
Süçig sabin yımsak ağın arıp
Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp
Irak budunuğ anca yağutır ermiş
Uzak milleti öylece yaklaştırmış
Yağuru kondukda kirse ariyığ bilig anda öyür ermiş
Yaklaştırdıktan sonra kötü şeyleri o zaman düşünürmüş
Bir kişi yarigılsar, oğuşı budunı bişükinge tegi kıdmaz ermiş
Bir kişi yanılsa kabilesi milleti akrabasına kadar barındırmazmış
Süçig sabıriga yımsak ağısıriga arturup öküş Türk budun öltüg. Türk budun ölsikirig.
Tatlı sözüne yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok Türk milleti öldü. Türk milleti öleceksin


1000’lerde Türkçe’nin durumu

1077 yılında Kaşgarlı Mahmut Dîvan-ı Lûgati’t Türk’ü yazıp zamanın halifesi Muktedî-Biemrillah’ın oğlu Ebu’l Kasım Abdullah’a hediye etmesinin sebeplerinden biri de Araplara Türkçe öğretmek idi. Kaşgarlı’nın kitabından alınan bazı atasözlerine bakacak olursak yine anlaşılması o kadar kolay olmayacak.

Köklüg tonug özkünge, tatlı aşıg adınka, Tutkil konukş agırlıp, yadsun çavıng budunka
(Güzel elbiseyi kendine, tatlı aşı başkasına ayır. Konuğu iyi ağırla yaysın ünün millete.)
Agılda oglak toğsa, arıkta otı öner
(Ağılda oğlak doğsa ırmakta otu biter)
Kız kişi savı yarıglı bolmas
(Pinti kişinin iddiası geçerli olmaz)
Tegirmendi togmış sıçgan kök kökregüge korkmas
(Değirmende doğmuş sıçan gök gürlemesinden korkmaz)
Korkmuş kişige koy başı körünür
(Korkmuş kişiye koyun başı çift görünür)
Koş kılıç kınga sıgmas
(Çift kılıç bir kına sığmaz)
Kaynar öküz keçiksiz bolmas
(Coşkun ırmak geçitsiz olmaz)
Bir tilkü terisin ikile soymas
(Bir tilkinin derisi iki kez soyulmaz)
Teve silkinse eşgekke yük çıkar
(Deve silkinse eşeğe yük çıkar)
Ermegüge bulıt yük bolır
(Üşengece bulut yük olur)
Köp sögütke kuş konar, körlük kişige söz kelir
(Çok söğüde kuş konar, güzel kişiye söz gelir)