HABERLER
Dini Haber
Teistik Tanrı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teistik Tanrı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

TEİSTİK TANRI İLE İLGİLİ BAZI PROBLEMLER

Aftiel, din, Teistik Tanrı, Tanrı ve kötülük, Evreni yaratanı kim yarattı?, Tanrı neden yarattı?, Vahiy neden peygamberle gönderilir?, Tanrı duaları duyar mı?, Tanrı çelişkisi, Allah çelişkisi,
"Kötülük Problemi"
Dünya üzerindeki en eski problemlerdendir bu problem. Antik Yunandan günümüze kadar olan süreçte çözülememiştir. Konusu OMNİPOTENT(Her şeye kadir) tanrının neden kötülüğün var olmasına izin vermesidir.

Tanrının varlığını kabul edelim. Tanrı var evet. Ancak bunun yanında kötülük de var. Birinciden her ne kadar emin olmasak da ikincinin varlığına dair kanıt istiyorsanız ülkemizde yayınlanan herhangi bir gazetenin 3. sayfasına bakmanızı öneririm.

Tanrı ve kötülük var. Tanrı neden kötülüğü durdurmuyor?
Durdurmak istiyor ancak buna gücü yetmiyorsa omnipotent olamaz. Her şeye gücü yetmiyor demektir.

Gücü var ancak durdurmak istemiyorsa bu onu iyi yapmaz, kendi yarattığı şeytandan da kötü yapar. Bu durumda ona tapmamızın amacı nedir?

Hem gücü var hem de durdurmak istiyor. O zaman neden kötülük hala devam ediyor?
Ne durduracak gücü var ne de durdurmak istemiyorsa ona neden “TANRI” diyoruz ki?

"Evreni yaratanı kim yarattı?"
Teistler evrenin mükemmelliğine hayran olduklarını ve bu kadar harika bir oluşumun kendi kendine olamayacağını söylerler.

Peki biz de onlara soralım. Bu kadar “mükemmel işleyen” bir evreni yaratabilen, bizi 7/24 izleyen, yaptığımız her şeyden; bildiğimiz her şeyden haberdar olan, bu kadar harika bir varlık nasıl olur da kendi kendine oluşur? TESADÜFEN Mİ OLUŞTU YANİ? TESADÜF MÜ DİYORSUNUZ?(!)

"Tanrının evreni yaratma sebebi"
Her türlü kusurdan noksan, her şeye gücü yeten, her an her yerde olabilen, var olduğuna emin olduğumuz her türlü canlıdan daha güçlü olan bir varlık düşünün. Hatta bu varlığın yerine kendinizi koyun. Böyle bir güce sahip olsaydınız yapacağınız ilk şey zaten her istediğini anında var edebilen biri olduğunuz halde kendinize yardımcı yaratmak mı olurdu? Ya da sizin isteklerinize karşı çıkacak bir ergen yaratmak mı olurdu? Ya da size günde 5 vakit, veya hafta da bir tapınacak güçsüz varlıklar mı olurdu?

Ya da onlara size tapmalarını mı emrederdiniz? Onlara size inanmaları için bir elçi gönderip herkesin büyü yaptığı bir devirde asasını yılana çevirmesini mi emrederdiniz?

Ya da son gönderdiğiniz elçinin cinsel yaşamını mı takip ederdiniz? Ya da onun evine gelen misafirleri mi düşünürdünüz?
Bunların hiçbiri umurunuzda olur muydu?

"Vahiy neden peygamberle gönderilir?"
Yukarıdakileri kabul edelim. Siz böyle bir tanrısınız. Peki ne istiyorsunuz? Bir sınav yapmak. Sonucunu bildiğiniz bir sınavdan yarattıklarınızı geçirmek. Böylece zaten kimin nereye gideceğini bildiğiniz halde onları bir yarış haline soktunuz. Peki onların sınavı geçmesini mi istiyorsunuz?

Eğer cevap evetse yapacağınız şey çok basit. Her 10 yılda bir (bilerek bu sayıyı verdim çünkü sonuçta tanrısınız uğraşacak daha önemli şeyleriniz olmalı değil mi?) kendinizi bütün dünyaya gösterin. Böylece sizin yüzünüzü görmeden ölen kimse olmaz ve tüm hayatlarını elle tutulur devasa bir kanıta adayıp ibadet ederler. Ne kadar harika değil mi?
Eğer cevabınız hayırsa zaten size tapmamızın ne anlamı var?

"Tanrı dualarımızı duyuyor mu?"
Tanrı elinde büyük bir plan tutuyor. Her şeyi içeren bir plan. Neyin ne olacağını bu plana yazdı ki bir şeyler onu değiştiremesin.

Ayrıca bu tanrı bizden ona dua etmemizi istiyor. Çünkü eğer içten olursak dualarımız kabul olacakmış. Ne kadar harika bir tanrımız var.

Ancak sorun şu: Eğer bizim dualarımız geleceğimizi etkiliyorsa bu tanrının planını bozmaz mı? Ya da tanrı zaten elinde her şeyin nasıl olacağını yazdığı bir plan tutuyorsa bizim dualarımız kabul olur mu?

Eğer dualarımız tanrının planı ile çakışıyorsa dua etmemizin tam olarak amacı nedir ki ve neden dualarımız bazen işe yarar da bazen yaramaz ki?

Teizm, yani gökte bizi gözetleyen, dualarımıza yanıt veren, bizim için planları olan, her şeye kadir bir tanrıya inanma düşüncesi dibine kadar hastalıklı bir düşüncedir. Günümüzdeki suç oranları dahi böyle bir üst oluşumun olmadığına kanıttır. Eğer onlar dinsiz olduğu için öyle diyorsanız bu da tanrının başarısızlığıdır. İnsanların kendi sözlerini ciddiye almasını bile sağlayamamıştır. Böyle bir tanrı var ise bile sizce tapılmaya değer bir tanrı mıdır? Yoksa yaşlı ve huysuz bir dededen mi ibaret bu tanrı?

Bu tür düşüncelerin zihninizi yemesine izin vermemeniz umuduyla yazımı bitiriyorum bir sonraki yazıma kadar bilimle kalın.

Yazan: Aftiel

TEİSTİK TANRI VE DETERMİNİZM: EVREN GERÇEKTEN DE MÜKEMMEL Mİ ÇALIŞIYOR?

Yazan: Aftiel
TEİSTİK TANRI VE DETERMİNİZM: EVREN GERÇEKTEN DE MÜKEMMEL Mİ ÇALIŞIYOR?


En yaygın teizm argümanlarından biri her şeyin mükemmel olduğu ve evrenin kusursuz bir düzen içinde çalıştığıdır.

İlk önce olaya tamamen yabancı olanlarımız için bu iki terimin kelime anlamını verelim.

TEİZM: Teizm ya da Tanrıcılık, en geniş tanımıyla en az bir tanrının var olduğu inancıdır. Daha kesin tanımıyla tanrının doğasını ve evrenle tanrı arasındaki ilişkiyi açıklayan; kişisel, mevcut ve aktif olarak evrenin kuruluş ve yönetiminden sorumlu bir Tanrı betimlemesi içeren, bu tanrının çeşitli yollarla din gönderdiğini savunan öğretidir. Bu yaklaşıma göre Tanrı dünya ve insanlar ile sürekli ilişki içerisindedir. Bu görüşleri benimseyenlere "teist" denir.
(kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Teizm)

DETERMİNİZM: Determinizm, belirlenircilik, gerekircilik veya belirlenimlilik evreninin işleyişinin, evrende gerçekleşen olayların çeşitli bilimsel yasalarla, örneğin fizik yasaları ile, belirlenmiş olduğunu ve bu belirlenmiş olayların gerçekleşmelerinin zorunlu olduğunu öne süren öğretidir. Yani öğretiye göre her şey belirlenmiştir ve değişmesi mümkün değildir. Bu görüş başta ahlak felsefesi olmak üzere felsefenin çeşitli dallarının uğraş ve çalışma alanına bir görüştür.
(kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Determinizm)

Peki gerçekte evren bu şekilde daha önceden karar verilmiş bir sistemler topluğu içerisinde mükemmel şekilde çarklarını döndürüyor mu yoksa evrendeki her şey yavaş yavaş değişerek ve evrimleşerek mi bugünkü halini aldı?

İlk önce fizik kurallarını ele alalım. Fizik kuralları teistlerin iddia ettiği gibi mükemmel çalışıyorlar mı?

Einstein’ın izafiyet teorisinin değindiği ana konulardan biri şudur: “Eylemsiz referans sistemlerinde bütün fizik kuralları aynıdır.”

Eylemsizliğin ne olduğunu bilmeyen arkadaşlarımız için şuraya bir tanım daha koyalım.

EYLEMSİZLİK: Eylemsizlik cisimlerin hareket durumlarını koruma eğilimleridir. Burada "hareket durumu" ile anlatılmak istenen, cismin diğer bir cisme göre sabit hızla hareket etmesi veya durağan halde bulunmasıdır. Maddeler için ortak özelliktir. Newton tarafından 1. hareket yasası olarak ifade edilmiştir. Bu yasa, bir cisim üzerine etkiyen dış kuvvetlerin bileşkesi (net kuvvet) sıfır olduğu zaman cismin hareket durumunun değişmeyeceğini söyler.
(kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Eylemsizlik)

Yani Teistlerin söylediğine göre bütün evren eylemsizlik içerisindedir. Ancak bu ne kadar doğru?

Yer çekimi-kütle çekimi  diye adlandırdığımız kuvvetin etki alanı sonsuzdur. Yani evrenin bir ucuna koyduğunuz en küçük kütleli varlık evrenin herhangi bir noktasında bulunan diğer bir kütleyi etkiler ve kendine doğru çeker. Bizim evrenimiz ise devasa oluşumlarla doludur ve sürekli hareket etmektedir.

Zaten bu yüzden gezegenlerin yörüngeleri eliptik yapıdadır. Elipsin iki adet merkezi vardır. Birisi o cismin içerisinde bulunduğu sistemin kütle merkezi olan cisimdir, diğeri ise evrendeki tüm kütle çekim kuvvetinin bileşkesinin oluşturduğu merkezdir. Gezegenler de bu iki merkeze uzaklıkları toplamının eşit olduğu noktalarda dolaşırlar.

Aslında öyle olmalıdır desek daha doğru. Çünkü evren o kadar “düzenlidir” ki (!) neredeyse hiçbir kanuna tam olarak uymaz varlıklar.

Gezegenlerin sistemlerinin kütle merkezi durumunda olan cisme en uzak oldukları noktaya “APHELİON”, en yakın oldukları noktaya da “PERİHELİON” denir.

Aftiel, Teistik Tanrı,Determinizm,Evren mükemmi mi çalışıyor,Evrenin işleyişi,Evren kusursuz mu,İşleyiş kusursuz mu?,Gezegenlerin oluşumu, Bilimsel, Eylemsizlik

Klasik mekanik ile sistemimizdeki gezegenlerin neden bu küçük miktarlarda saptığını açıklayabiliyoruz az çok. Ancak konu Merkür olduğunda işler biraz değişiyor.

Çünkü Merkür ilginç bir şekilde devasa sapmalara uğratıyor yörüngesini. Her güneşin etrafında dönüp perihelion noktasına geldiğinde çok büyük oranlarda sapmaya uğruyor ve yörüngesinde devasa bir değişiklik oluyor. Yani mükemmel bir çember üzerinde ileri geri gitmiyor maalesef.

Merkürün perihelion problemi Einstein İzafiyet Teorisini yayınlayana kadar açıklanamadı. Çünkü buradaki 43 yay saniyelik sapma görelilikten kaynaklanıyordu ve sadece Einstein’ın gravitasyon teorisi ile açıklanabiliyordu.

Evrenin değişkenliğin etkileyen nedenlerden biri ise sanal parçacık dediğimiz evrenin herhangi bir yerinde “kendiliğinden”,“hiçbir etki olmadan” ve “tahmin edilemez bir şekilde” oluşan parçacıklardır. Bu parçacıklar çok çok çok kısa süreliğine var olurlar ve ardından kendilerini imha ederler. Hatta var olmaları için bir maddeselliğe ihtiyaç duymadıkları için bu parçacıkların evren oluşmadan önce de var oldukları hatta belki de evreni yaratan “Big Bang” i oluşturdukları düşünülüyor.

Bu parçacıklar sayesinde “Hawking Radyasyonu” dediğimiz ve kara deliklerden yayılan ışımaların nasıl oluştuğunu da açıklayabiliyoruz.

Gezegenlerin oluşmalarına gelelim şimdi de…

Gezegenler ise kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi 5-6 günde oluşmazlar. Oluşumları için ilk önce büyük kütlelerin birbirlerine yakın durumda olmaları lazım. Bu büyük kütlelerin ise birleşmeleri ve bir gezegen haline gelmeleri milyon-milyarlarca yıl alır.

Tabii ki bu kütlelerin cinsi ne ise oluşan gezegenin yapısı da o şekilde olur. Bu maddeler küresel simetri sayesinde birbirini çeker ve bir dönme hareketi ile birbirine yaklaşır. En sonunda bir araya gelip sağlam bir yapı oluştururlar.

Bir sürü farklı yapıda gezegenin olması ve gezegenlerin çok uzun zamanlarda oluşmaları bana hiç de ince ayar çekilmiş gibi gözükmüyor.

Yine de "Yahu kardeşim hep teori teori" diyorsunuz. Teori dediğiniz şey herkes tarafından kabul edilmek zorunda mı? "Sonuçta sadece bir teori." diyecek arkadaşlar çıkacaktır. Bu arkadaşlara önerim bir önceki yazımı okumalarıdır.
(bkz: http://www.dinvemitoloji.com/2018/09/dinlerin-evrim-ile-olan-problemi.html)

Bir sonraki yazıma kadar kendinize iyi bakın ve bilimle kalın.