HABERLER
Dini Haber
deizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

NEDEN DEİST OLDUM ?

Yazan: A.Kara
Neden deist oldum?, deizm nedir, deist, müslümandım, dinler, Tanrının dini yoktur, bana göre Tanrı, Yaratıcı, deizm, mizah, inancımı sorguladım, körü körüne inanmak, din olmasaydı, iyilik, inanç,
Haculaaar, hocalaaar, papazlaaar, rahüpleeer, inananlaaar, az inananlaaaar, psikoya bağlamuşlaaar, şamanlaaar, yahudüleeer, falanlaaar fülanlaaar, öncelikle belirtmek isterim ki bu yazıyı yazma sebebim size laf sokmak, sizden nasihat almak, din kültürü ve ahlak dersi almak yada diğer fesat antin kuntin şeyleri yapmak değildir. Sadece kendi hikayemi, içsel çatışmalarımı ve değişimimi anlatmaktır; günaha giriyosam giren çıkan bana sonuçta :) Tabi yaşadığımız ülkede çoğunluk müslüman olduğundan ve yetiştiğim aile de bu inanca sahip olduğundan yazacaklarımın gidipte peynire tapanlar hakkında olmasını beklemek garip olur. Fakat ben yinede biçok şeye değineceğim. Aslında bu yazıyı yazmaya başlayarak hata ettiğimi biliyorum çünkü bizim insanımız iki şeyi çok sever "Ağzından dini düşürmeyeni", bide "mazlum edebiyatını". Fakat kendimden ödün verecek değilim, bunu da yazıyor olma sebebim aslında biraz deşarj olmak, birazda yaşadıklarımı yaşayanlara yalnız olmadıklarını göstermek :)

1986 doğumlu biri olarak dinden sıyrılma yaşım 25 denebilir. Yani mevzulara bu yaşlarda ayıldım. Bu yüzden de aklım başıma 10 yaşımda geldi desem, 25 yaşıma kadar geçen 15 yılı tamamen zarardan sayıyo, boşa geçirilmiş, kandırılmış hissediyorum. Normalde her ramazan orucumu full tutar, mission complete yapardım. Cumalara gider, ara sıra 5 vakit namazlardan bazılarını da kılardım (sık olmamakla birlikte). Dinimi sorgulamam aslında tamamen yaşayıp yaşamakta olduklarım, dünyaya bakışım ve aile içi boktan durumlar sayesinde başladı (iyi ki de başladı babasını satayım).

Mike Tyson'ı düşün, karşısına da Kasımpaşa'lı Pakizeyi koy ve ortaya çıkacak kavgayı, curcunayı hayal et, işte çocukluğumdan beri öyle bi dalaşmanın içindeyim ki kafam olmuş Minotaur kafası. Bu ve diğer tüm zor zamanlarımda dua edip bişeylerin düzelmesini istedim yıllarca. Çok uzuuun yıllar, bilbo yüzüğü çaldığından beri diyelim biz ona. Neyse efem, öncelikle ardı ardına aparkatlar yemeye başladım:
- Allahım nolur bize huzur ver, aileme huzur ver dedim, işler dahada kötüye gitti, eskisinden de beter oldu yıllar geçtikçe seviye atladı resmen.
- Allahım nolur şu işlerim iyi gitsin dedim, 2 güne kalmadı kapının önüne koydular.
Tabi diğer yandan da nasıl daha iyi müslüman olurum diye uğraşıp Allaha yaklaşmaya çalışırken, bazı şeyleri fark edip, dini sorgulamaya başlarken buldum kendimi.
Yıllarca dikkat ettim, kimseye kötülük yapmasam da, dua etsem de hiç bişey değişmedi ve burada aklıma George Carlin geldi, "hiçbişey değişmeyecekse dua etmenin ne anlamı var ki?". Hatta öyle hissediyodumki son yıllarda, "Tanrım ne olur meteor düşmesin" diye dua etsem evimizin çatısına devasa boyutlarda taş düşücek de altında kalıcam diye korkar oldum. Tabi burada da klasik inanç sistemi giriyodu devreye "seni test ediyo, hayırlı olan bu demek ki, şükret, falan filan inter milan"

Ben önceleri ateistlere, deistlere yada müslüman olmayan herkese karşı internette yardırıyodum diyebilirim; yani biri din aleyhine bir şey dese ona demediğimi bırakmazdım yada "aptal bu" der küçümseyerek bakardım. Şuan bana atılmakta olan bol küfür ve hakaretli yorumlardaki inançlı tiplerden biriydim yani eskiden bende. İnancımı sorgulamaya başladığımda aslında kendimin bile bunu düşünmeye, sorgulamaya totosu yemiyodu diyebilirim :) O yüzden çevrenizdeki bi çok insandan duyduğunuz şu cümlelerle geçiştiriyodum kuşkularımı "yok ya o öyle demek istememiştir" , "o ayet yada hadisin öyle olduğuna inanmıyorum" ve diğer türevleri. Kendimi sorgulamam, içine düştüğüm koca boşluktan çıkmam 4-5 yıl kadar sürdü, düşünmek ve araştırmaktan uykusuz kaldım çok uzun zaman. Aslında sorguladıkça ve sorgulamaktan korkmadıkça bazı şeyleri daha kolay fark edip korkuyu bi kenara bıraktım.

Hocalara baktığımda hepsinin farklı konuştuğunu görüyodum, buda "o apaçık bi kitaptır" ayeti hakkında ister istemez düşünmeye itiyodu beni. Apaçık bi kitap ama bu işe yıllarını vermiş din alimleri bile sürekli tartışma içindeler, biri A diyo biri B, apaçık bi kitapsa daha bu adamlar bile anlayamıyoken bizlerin onu doğru anlayabilmesi beklenebilir mi? Apaçık bi kitap ama en iyi araplar bilir :) Hatta tam olarak anlayabilmek için günümüz arapçası bile yeterli değil.

Neyse ne, sonra cebimdeki 3 kuruşlarla günlerce kevaşe gibi yaşayıp hayatımı sürdürmeye çalışırken b-k gibi paranın içinde harlem dansı yapanları, audisi ile kornaya basıp "kenaraya kaysana ulen" diyip jaka satanları, milyon dolarlık evlerde g-tünü devirip hiçbişey yapmadan yat kalk yapanları, yani durumları çok daha iyi olanları fark ettim. Burada b-ktan bişeyler dönüyodu. Eşitlik neredeydi!
"İstediğine verir istediğine vermez", "böylesi daha hayırlı demek ki", "parası vardır ama mutsuzdur belki (he yav he, her parası olan mutsuz zaten klasik fakir edebiyatı)" gibi sözlerle avunmak yeterli gelmiyodu bana. Eşit olarak salınmadıysak eğer bu dünyaya, bu kadar uçuk farklılıkların arasında, bu adamların b-kunu temizleyerek yaşamanın neresi mantıklı ve adaletliydi ki...

Bi ara özellikle çevremi sentezliyim dedim, hani kim nasıl, kim napıyo, belki acabalardan falan kurtulurum, evime gidip "Nolur beni cehenneme atmaaa" diye korkuyla yalvarırım diye (ama o merhametlidir). Neyse, herkesi güzelce bi süzmeye başladım (gözleriyle yemek anlamında değil); dedikodu yapanlar, namazdan çıkıp g-te bakanlar (herkes öyle demiyorum), gösteriş yapanlar, ibadetle bile ego tatmini yapanlar, şovmenler, fesatlar, arkandan konuşanlar vs... Ahlak'ın dinle olmayacağını hep düşünürdüm zaten, fakat bazı şeyleri görüp yaşadıkça iyice kesinleştirmiş oldum. İnanınca otomatikman insana ahlak download edilip yüklenmesi saçma olurdu zaten. Tamam insanlar 4/4lük değildir, fakat bu insanların yinede bizlerden farklı, daha iyisi olması gerekmez miydi?

Akabinde Filistin'de ölen müslümanlara, Suriye'de katledilen insanlara ve Afganistan'daki zulümlere döndü gözüm (intihar saldırısı yapan, tekbirle kafa kesen mübarekler de gözüme çarpmıyo değildi; tabi onlar müslüman değildir canım, bunlar hep Amerikanın oyunları). Ne zaman baksam ölüyolarda ölüyolar, ölüyolarda ölüyolar, başları sürekli belada, bomba, kurşun, kan,ezilme, bezgin bi hayat (onlar için üzülmediğimi düşünmeyin, vicdan sahibiyim).
Peki bu yüzbinlerce insanın hiçbiri mi dua etmiyodu, hiçbiri mi doğru insan değildi lan? Birinin bile duası kabul olmadı mı katliamların durması için. Eğer bunca müslümanın duası bile işe yaramıyosa ne anlamı vardı Tanrıya dua etmenin? Havaya, karaya, dağa taşa yada herhangi bişeye dua etsen sonuç yine aynı olacaktı, loto oynamak gibi. Eğer gönderdiği dine inananları kollayan bi Tanrı varsa, onun insanları hiçte umursamadığını, geriye yaslanıp bişeyler çizerek bizi izleyip eğlendiğini düşünmeye başlamıştım artık.

deist, deizm, deizm nedir, din, din olmasaydı, dinler, inancımı sorguladım, inanç, islamiyet, körü körüne inanmak, mizah, müslüman, Neden deist oldum?, safsata, Tanrının dini yoktur, Yaratıcı,

Düşündükçe daha birsürü şey dank ediyodu kafama. Mesela doğduğun yerin önemi. En basiti Türkiye'nin %99u müslüman diyorlar dimi (biraz abartı ama olsun), şimdi sıkıntı şurada. %99u müslüman bi ülkede doğduktan sonra Hristiyan olma ihtimalin % kaçtır? %2 mi?
Ne alaka falan diyen varsa kendini camdan aşağı atsın, bal gibide alakası var. Doğup büyüdüğün kültür, daha küçükken sana anlatılan ve inandırılan ve ülkede egemen olan din. Doğal olarak senin bu kadar kalabalığın ve kafası doldurulmuşluğun içinde başka dini seçmen yada sorgulaman düşünülemez bile; çünkü seninki hak din, onlarınki ise yalan dolan dini.
Halbuki Hindistan'da doğmuş olsaydın sana ufakken "söyle bakıyım oğlum: Allah!" demeyeceklerdi, çocukluk hayatın boyunca bu cümledeki Allah yerine sana "Krishna" dedirteceklerdi. Yani o inançla, doğuştan Hindu olarak büyüyecektin.
Malta adasında doğmuş olsaydın orada sonradan müslüman olma olasılığın kaçtı? Bişey diyim mi, aynı, yine %2 falan, hatta dahada düşük. Çünkü oradanın da kültürü ve toplumsal yapısı, din sistemi kendi elindeki insanları tutacak şekilde sürmekte. He şöyle diyebilirsiniz (nasılsa benim tuzum kuru hesabı), "iyide kardeşim, göz var, ağız var, okusalardı da inansalardı". Çakaaal :) Tabiiii yaa tabiii, adamında işi gücü yoktu birden bire senin inancına merak saracaktı dimi :)
Niye sen hiç diğer dinlerin kutsal kitaplarını okudun mu? "Olur mu canım ne gerek var ben inanıyorum zaten". Lan iyide onlarda inanıyo zaten, sıkıntı orda; durduk yere neden gelipte senin dinini incelesin adam. Onlara görede onların dini doğru. Herkese göre kendi dini hak din zaten, sadece bizimkilere göre değil yani :) Houston'da doğan birinin barda birasını tokuşturup pazar günleri günah çıkartmaya gitmesi onlara göre doğru sana göre yanlış.

Sürekli merhametli olduğunu söylerken bi yandan da beni ateşlerin içinde kebap yapacağını ve çeşitli acılarla bunu süsleyeceğini anlatan, kendisinin ibadetimize ihtiyacı olmadığını söyleyen ama her duada onu yücelten, öven sözlerin bulunduğu bi Tanrı / Yaratıcı inancı kafama yatmıyodu. Eğer bir Tanrı varsa ve dinleri microsoft'un yeni windows sürümlerini çıkarttığı gibi piyasaya sürüyosa, burada arada kalan insanlar ne olacak? Onların suçu ne :) ? Tıpkı windows 10 çıktığında windows XP kullanan herkesin gidip onu alamamış olması gibi.
Fakat hayır, bir din çıkıyor, kitabı iniyor, sonra tekrardan yeni din ve yeni kitap geliyor, neden? İstese tek seferde tek din ve tek kitap işini yapamaz mıydı çünkü ne istese hemen yapabildiğine inanılıyor; neden insanları bunca şeylerle uğraştırdı, din savaşlarının ve çatışmaların içinde kan akıtmalarına sebep oldu? Savaş ve ölüm eğlenceli miydi? Tanrının dini olmazdı bana göre; bunları da aklım hiç almıyo, hiç mantıklı gelmiyodu.

Sonrasında huri akımı başladı birdenbire, maşallah. Tüm hocalar hurilerden bahseder oldular, taki cennette gidecek adamın tenasül huzuvlarına (pipiler), 1 adama 75 huri verileceğine kadar. Bu ise zaten inanmama yoluna girmiş olan beni bayır aşağı yuvarlayıp ivme kazandıran şeydi. Dünyada günah ama orada serbest miydi? Hemde 75 huriyle? Enteresan, çok enteresan, bayağı bi enteresan...

Türkçe mealleri okuyunca bazı şeylerin değişeceğini sandım ama ayetlerde ise beynimi keşküle çeviren, gece 4 lere kadar araştırıp okumaktan bilgisayar ekranında mala bağlamama sebep olan şeyler vardı (yine o apaçık bir kitaptır ayeti geliyodu aklıma, çünkü çelişkide kaldığım her ayet hakkında farklı farklı, apaçık olmayan görüşler vardı).
En basiti Enam-108 de "Allahtan başkasına tapanlara sövmeyin" diye emredilirken, Araf-179, Furkan-44, Tevbe-28, Bakara-65, Maide-60, Cuma-5, Araf-176 gibi ayetlerde farklı inançda olanlar ve inanmayanlara "hayvan, hayvandan daha aşağı, eşek, köpek, domuz, pislik, maymun" gibi sövülüyodu. Burada aklıma bazı sorular geliyodu:
1) Tanrı sövebilir miydi?
2) Sövmeyin diyip sövmesi çelişki değil miydi?
Savaşta ele geçirilen kadının ganimet sayılması ise başka bi karışıklıktı. Yine kendimi teselli edememiştim.

Çocukluğumdan beri aklıma en çok takılan şeylerden biride şeytandı. Çoğu dinde olduğu gibi insanları cehenneme götürmek için görevlendirilmiş, bizimle makara kukara yapıp, oynamasına, aklımızı çelmesine izin verilmiş, bariz bizden daha üstün bi varlık :) Hayat zaten yeterince zordu, neden bize karşı birde şeytan denen düşman yaratıldı ki, bunun için teşekkür mü etmeli bilemedim. Bana sorarsanız şeytan diye bişey yok, asıl şeytan her haltı yiyip "şeytana uydum" diyip suçu şeytana atarak kurtulmaya çalışan insanlar...

Dinlere şöyle bi baktığımda çoğu dinde diğer dinlere karşı düşmanlık beslendiği aşikardı. En basiti Noel bayramı gelirken Kadıköy'deki camiye yazılan "Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır, sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır" ayeti gibi, yada musevilere göre müslüman öldürmenin günahı olmaması gibi diyelim. Yani aslında hepsi insanları bölüp birbirlerine karşı düşmanca şeyler beslemelerine sebep oluyor.
Fakat insanımız böyle işte, yabancı uyruklu birine aşık olunca, yada cüppeli Ahmet gibi fenomen olup tvlerde çıkmaya başlayınca "nolcak canım o ayet öyle demek istemiyo, evine girer çıkarım ziyarete giderim ne olcak" tarzında kıvırırlar. Halbuki ayet çok açık, dost edinmeyin diyo. Herkesin dininde ve kitabında buna benzer söylemler var. Bu da = bölünmüşlük, zamanla düşmanlaşma, savaş, kan, ölüm, bomba ve gözü yaşlı anne-çocuk demekti...

Fakat dediğim gibi herkes işine geldiği gibi anlıyo dinini, kendine göre çekip çeviriyo :) En basiti şuan İran'daki, Suriye'deki müslümanlarla ülkemizdekilerin çoğu birbirinden çok farklıdır. Onlarda yüzü, bacağının ucu göründü diye kadına kezzap atar, değersiz köpekmiş gibi davranırlar, bizde yapılmaz. Adam asarlar, göze göz, dişe diş usulü kol bacak keserler (şeriat kanunları), bizde uygulanmaz. Çünkü toplum ne şekilde geldiyse ve gelenekleri kültürel yapısı neye yön veriyosa inançlarıda ister istemez ona göre değişmeye, şekillenmeye başlıyor. Dinin herkes tarafından bu kadar farklı anlaşılıp yaşanması bile aradığım biçok sorunun cevabıydı aslında.

Neden deist olduğuma gelirsek en büyük sebebi bir yaratıcının varlığına inanıyor olmamdır. Fakat bu yaratan nedir, nasıl bişeydir, yüce bir varlık mıdır, saf enerji midir, yada aklımın alamayacağı bişey midir onu bilemem (ki buda aklımın almadığının göstergesidir).
Fakat yaratan bi güce inanıyorum diye "sınav için dünyaya geldik" klişesine takılamam, bu mudur yani, bunca şey sınav için mi. Yani yaratanın canı sıkılmış demiş ki "du bakam, insanlar yaratayım, şuraya da az dağ koyayım, azda suuuu, heh tamam, şimdi şeytanıda salayım orayaaa, oda tamaaam, azıcıkta felaket falan ekleyeyim update çıkartıp, şu karşıki dağlara da biraz cenderme ekleyeyim, oda tamamdır. Aklıma bir fikir geldi: İnsanları neden sınava tabii tutmuyorum?" Neden sınava tabi tutulalım durduk yere? E hal böyleyse bizi yaratmaması bizim için çok daha iyiydi :)

İyilik kavramı üzerinde de bolca düşünmeme neden oldu. Cüppelinin de dediği gibi "bu kadar müslüman nasıl duruyo sanıyosun, bunca korkutan ayet, hadis olmasa nası başa çıkacaz? (cehennemler, kalbe kadar yakan hiç durmayan, normal ateşten bilmem kaç kat güçlü ateş, 5.seviye ateş topu fırlatan eden zebaniler falan)". Hatta birisi diğerine kötü bişey yapsa, ne derler genelde "sende hiç mi Allah korkusu yok?". İnsanın iyi olması için cehennemden yada Tanrıdan / Yaratıcıdan korkması mı gerekir? Bu durumda samimi iyilikten, gerçek ahlaktan bahsedilebilir mi? Hiç zannetmiyorum. Korktuğu için sevmek, bişeylerden korktuğu için iyi olmak yerine iyi olmak için iyi olurum ben. Mecburiyet hissettiğimden değil, iyi olmayı daha mantıklı ve insancıl bulduğum için iyi olurum; huriler yada nuriler alacağım diye de iyi olamam. Bence iyilik dediğin şey, saf olmalı, içten gelmelidir. Keza ahlakta dinlerle gelmez insana, inanana gökten ilahi bi güç tarafından ahlak yüklenmez. Hayvana, insana tecavüz etmenin, şiddetin ve birçok kötü şeyin ahlaksızlık olduğunu kavramam için bana bir din gönderilmesine gerek yok.

Yazımı bitirirken belirtmek isterim ki tüm inançlara, farklı dinlere sahip herkese saygım var, ama onların bana duyduğu saygı kadar var. Sanal ortamda bize ağıza alınmayacak küfürler yağdıran yada inancım değişti diye beni yok sayan insan benden değil saygı, neticemi bile göremez. Bunun dışında herkesin inanma özgürlüğüne saygım var, zaten en başta kendi ailem ve sevdiğim insanların çoğu müslüman, yani neden ve niye onlara karşı olayım ki? Benim derdim insanların ibadetleri yada inançları ile değil, inançlarının başka insanların hayatına müdahale edip etmemesi, başkalarının hayatını karartıp karartmaması ile.
Keşke dinler hiç olmasaydı, böylece binlerce yıldır insanlar ölmez, gruplaşmazlardı...
Böylece neden deist olduğumu anlatmış oldum (siteye uğrayan mı var babasını satayım? Zaten 3-5 kişi uğruyodu, şimdi bu yazıdan sonra alınganlık gösterip kimse gelmez artık:)). O değilde sırtım çürüdü, parmaklarım gemlik zeytini gibi oldu, bu ne lan yaz yaz bitmedi, vay sakalıma, vay posedionun bişeyleri adına, bu ne ya öldüm öldümmm, kısalta kısalta yazdım yinede kafam kadar yazı oldu... Aranızdan kaçarken sizlere sevdiğim bi sözle veda ediyorum (nan okuyan yoktur ya buraya kadar, neyse):

“Benim ülkem dünyadır, tüm insanlar benim kardeşimdir, iyiyi ve doğruyu yapmak benim dinimdir.”
Thomas Paine

Yazının diğer serilerini okumak isteyenler aşağıdaki bağlantılara tıklayabilir: