HABERLER
Dini Haber

KUR-AN VE KADINLAR İÇİN DEHŞET VERİCİ AYETİ

AY, islamiyet, din, Kur-an, Hz Muhammed, Bakara Suresi, Savaş esiri kadınlar ve İslam,İslamiyet ve kadın,Kur'an ve kadın,Nisa suresi,Cariye almak için savaşanlar,Savaşta ele geçirilen kadınla ilişkiye girmek,cariye
Kur’an'a göre (Bakara Suresi'nin 228 ve 234. ayetleri) eğer bir kadının eşi ölür veya öldürülürse, ikinci bir eşle evlenebilmek için en az 4 ay 10 gün veya üç ay hali-âdet görünceye kadar beklemelidir. Ama bu kural, savaş esiri cariyeler için geçerli değildir. Bunun sebebi şudur ki, Muhammed, hem kendisi hem de arkadaşları o kadınlarla bir an önce ilişkiye girebilsinler diye böyle bir imkânı sağlamıştır; yoksa başka ne amaç güdülmüş olabilir ki!

"Savaşta ele geçirilen bir kadınla ilişkiye girebilmek için, o cariyenin bir ay hali-adet görmesi yeterlidir." Bir ay hali âdet görme gerekçesini de şöyle açıklamıştır: O kadının doğuracağı çocuğun hangi erkekten olduğu bilinsin diye, Yani, neslin kime ait olduğu belli olsun, birbirine karışmasın demek istemiştir. Bir diğer ilginç nokta da şudur: Bazen öyle olurdu ki, bir cariye ile birden fazla erkek cinsi ilişkide bulunurdu. Bu arada o zavallı kadın hamile kaldığında, çocuğun hangi erkeğe ait olduğu tartışmalara, hatta kavgalara neden olurdu. Örneğin; bir cariyeyle cinsi münasebette bulunan üç erkek, kadının hamile kalması sonucu bir ara Ali'ye müracaat edip o çocuk için hak talebinde bulunurlar. Ali, çektirdiği kura sonucu onları uzlaştırır, Ali'nin uyguladığı yöntem Muhammed'e anlatılınca, kendisi sevinçten kahkahalara boğulur ve onun uygulamasını takdir eder.

Nisâ Suresi’nin 24. ayetinde özet olarak, "(Başkasıyla) evli olan kadınlarla evlenmeniz size haramdır; ancak eğer evli olan kadınlar cariye-savaş esiri iseler, sizler onları alabilirsiniz (bu durumda evlilik şartı aranmaz)" deniyor.Bu ayetin sebep sonuç ilişkisi üzerinde biraz durmakta yarar vardır, Ebu Sait el- Hudri şöyle diyor:

"Peygamber, Huneyn Savaşı'nda bazı insanları Evtas tarafı­na yolladı. Bunlar oranın halkını mağlup edip hanımlarım ele geçirdiler. Bu kadınlar, Muhammed tarafından Müslümanlara dağıtılınca, bazı sahabiler "Biz nasıl müşriklerin hanımlarıyla yatacağız, bu iş nasıl helâl olabilir?" şeklinde itiraz etmeye başladılar. Bu tartışmalar üzerine Nisa Suresi'nin 24. ayeti bu süreçte inmeye başladı. "Bilindiği gibi az önceki ayet, Müslümanlara savaş esiri kadınlan kullanma konusunda geniş yetki veriyordu. Özet olarak, "Evet, evli olan kadınlarla evlenmek haramdır, ama eğer evli olan kadınlar savaş esiriyse zaman Müslümanlara helâldir, sakıncası yoktur" anlamındaydı. Çok açıktır ki, Muhammed, etrafındaki insanlardan gelen itirazları bertaraf etmek için böyle bir ayete başvurmuş ve sonunda kendilerini bu işe alıştırmayı başarmıştır, yoksa çok adil diye tavsif edilen nitelenen bir Tanrı’nın böylesine bir zulme onay vermesi nasıl açıklanır ki!

Kur’an, az önceki ayetlerle yetinmeyip, Müslümanlara cariyeleri kullanma konusunda geniş imkânlar tanımaya devam etmiştir. Örneğin, yine Nisa Suresi'nin 25. ayetinde, "Şayet bir insanın, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmiyorsa, o zaman elleriniz altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın" deniyor. Kur'an’da Müslümanlara cariyeler konusunda tam yetki verilince, bazen öyle oluyordu ki, ortada henüz savaş söz konusu değilken, Müslüman gençler, karşı tarafın kız ve kadınlarını gözden geçiriyorlardı. Mesela bir adam Muhammed'e, "Eğer siz Taif şehrini alırsanız haberiniz olsun falanca kadın çok güzeldir" deyip o kadının güzelliğini daha önceden haber vermişti. "Adamın bu sözü Muhammed'in zoruna gitmiştir" dense de, bizim için Muhammed’in ona kızıp kızmaması değil; tersine, Müslümanların başlangıçta, "Nasıl olur da biz müşriklerin kadınlarıyla yatarız?" şeklindeki olumlu itirazlarına karşı onun verdiği olumsuz yanıt önemlidir. (Nisâ Suresi'nin 24, ayetinde "Allah'ın emriyle siz onları kullanabilirsiniz” demişti.) Nitekim onlar, zaman içinde Kur'an'da ayetler görünce değiştiler ve öyle bir noktaya gelindi ki, artık bir an evvel cariyeleri kapmak için dört gözle savaş bekler duruma geldiler. İşte bizim için önemli olan, bu çok vahim ve dehşet verici ayetlerin Kur'an'da yer almasıdır. Mümin bir kişi için cariyeyi kullanma konusunda Kur’an'da bu kadar yetki varken, ister istemez İnsanlar bir an evvel savaşa girip bir kadın-cariye ele geçinmeyi canı gönülden isterler. Bu ayetler mevcutken "Muhammed adama kızmıştır" şeklindeki savunmalar pek inandırıcı olmuyor. Çünkü bir taraftan onlara cariyenin kullanımını sağlamak, diğer taraftan bazı durumlarda onlara kızmak tutumu birbiriyle çelişiyor.

Hatta kaynaklarda bunların ötesinde şeyler de geçiyor. Mesela; Sait bin Yesar, "Bazen cariyeleri satın alırken livata'da (makattan ilişkiye girme) dahi bulunurduk" diyor.

Kaynaklar:
(Buhari, Libas, 62. bap.) Sadece bu olay,
1) Müslim. Reda, No: ¡456; 2) Ebu Davud. Nikah, No; 2155; .3) Tirmizi, Tefsir,
Nisa, No: 3016-17; 4) Nesaî. Nikah. 59-6/MO; 5) Tac, Nisâ tefsin, 4/93.

PAGANİZMDE ÇOK TANRICILIK

A,din, Paganizm, Paganizmde çok tanrısalcılık,Paganizmde birden fazla Tanrı ve Tanrıça,Paganizmde Tanrılar,Paganlara göre Tanrılar,Paganizm ve Isis,Paganizmde çoğulculuk ve çeşitlilik
Paganizmde Çok Tanrısalcılık: Çoğulculuk ve Çeşitlilik
Paganizmin birçok tanrısı, Doğa'nın çeşitliliğinin tanınmasıdır. Bazı putperestler tanrıçaları ve tanrıları, bu dünyadaki farklı insan topluluğuna çok benzeyen bir topluluk olarak görürler. Eski çağlardan beri İsis ve Osiris'in takipçileri ve modern dünyadaki doğa merkezli Paganlar gibi diğerleri, bütün tanrıçaları bir Büyük Tanrıça olarak, tüm tanrıları bir Büyük Tanrı olarak görürler ve bunların tümü evrenin ahenkli etkileşimi olan büyük Tanrı'lardırlar.

Yine de başkaları, Heraklitus'un M.Ö. 5. yüzyılda yazdığı gibi, ya da Her Şeyin Büyük Tanrıça Anası olan İsis'in ilk sözü olduğu gibi "her ikisi de Zeus olarak adlandırılmasını ve istememesini" öngören yüce bir ilahi ilke olduğunu düşünmektedir. İmparator Julian gibi diğerleri, Hristiyan eskiden Paganizmin büyük restoratörü ve günümüzde birçok Hindu mistiği, her şeyin kaynağı ve kaynağı olan soyut bir Yüksek Prensibe inanmaktadır. Ancak bu son Paganlar bile, diğer ruhani varlıkların, belki daha büyük bir varlığa sahip olmakla birlikte kendilerinin ilahi olduklarını ve yanlış veya kısmi tanrısallıklar olmadığını kabul etmektedirler. Bir'e tapan putperestler, tek tanrılı prensiplere inananlar olarak tanrısal prensipte tanrısal, tek imanlılar olarak, diğer gerçek tanrıların yanı sıra diğer bütün tanrıların sahte olduğu düşünülür.

Kaynak:
Pagan federasyonu

Yazan: A.Kara

MUHAMMED'İN EVLATLIĞININ KARISINI EŞ OLARAK ALMASI VE DAVUD'U ÖRNEK GÖSTERMESİ

AY, din, islamiyet, Hz Muhammed, Muhammed'in evlatlığının karısı ile evlenmesi, Muhammed ve Zeyd'in karısı, Davud ve Hitti Uriya, Muhammed Zeyd'i ölüme gönderiyor, Ahzab suresi 38,
YAHUDİLER, MUHAMMEDİ EVLATLIĞININ KARISINI ELDE ETMEKLE SUÇLAYINCA MUHAMMED DAVUT PEYGAMBERİ ÖRNEK ALDIĞINI SÖYLÜYOR

Ahzâb Suresi'nin 38. ayetindeki gerekçe ise, çok ilginç! Orada özetle, "Allah'ın Muhammed’e helâl kıldığı bir şeyi (hem birden fazla kadınla evliliği, hem de kendi gelini olan Zeynep'i almayı) yerine getirmekte (onu almakta) ona herhangi bir günah yoktur. Önceki peygamberlerde de Allah'ın kanunu böyleydi" deniyor. Acaba bu benzetmeden kasıt nedir?

Muhammed, özellikle Yahudiler tarafından şu iki konuda eleştiri yağmuruna tutuluyordu:
  1. Başkasının hanımına zorla el koyan bir peygamberdir;
  2. İşi gücü yok da devamlı kadınlarla evleniyor.
Halbuki bunlar, bir peygambere yakışmayan davranışlardır diyorlardı... Ahzâb Suresi’nin 38. ayetinin inmesiyle, kendine yönelik bu iki eleştiriye, kendince yanıt vermiş oluyordu. Peki önceki peygamberlerin olaylarıyla Muhammed'in bu olayı arasında acaba nasıl bir ilgi vardır?

Yahudiler, peygamberlerine çok bağlıydı. Oysa onların peygamberlerinden baba-oğul olan Davut ile Süleyman da, Muhammed’in buradaki hadisesine benzer bir olayla karşı karşıya kalmışlardı. Muhammed'de yöneltilen eleştirileri bertaraf etmek için gelen ayette onların peygamberlerine atıfta bulunuluyordu. Çünkü Davut da tıpkı Muhammed'in Zeynep'e olan aşkı gibi, bir gün damda gezerken kendine bağlı komutanlardan "Hitti Uriya"nın hanımını çıplak olarak görmüş ve ona âşık olmuştu. Bu sırada hem o kadınla gayri meşru bur şekilde yatmış, hem de onun kocasını vurdurmak için savaşa gönderip öldürtmüştü. İşte Ahzâb Suresi'nin 38. ayetindeki benzetmenin bir kısmı budur. Görüldüğü gibi, Muhammed'i kurtarmak için Yahudilerin peygamberlerinden emsal gösteriliyor.

Tevrat'ta Davud'un, Hitti Uriya'nın hanımı yıkanırken onu çıplak olarak gördüğü, bundan çok etkilendiği, bu kadının kime ait olduğunu araştırdığı, sonuçta kadını getirtip onunla gayri meşru olarak yattığı, bunun sonucu olarak da kadının Davud'dan hamile kaldığı, kadının bunu daha sonra Davud'a bildirdiği, bunun üzerine Davud'un Uriya'yı savaşa gönderip vurdurduğu ve artık kadına resmen el koyduğu ve Davud'un bu hareketinin İsrailoğulları'nca ayıplandığı yazılı. İşte, gerek Nisa Suresi'nin 54, gerek Ra'd Suresi'nin 38 ve gerekse Ahzâb Suresi'nin 38. ayetlerinde sözü edilen peygamberlerden kasıt bunlardır. Kur'an'da, bunlar emsal gösterilmek suretiyle Yahudiler susturulmaya ve Muhammed bu şekilde kurtarılmaya çalışılmıştır. Kur'an'daki bu benzetmede ikinci bir olumsuzluk daha göze çarpıyor, O da şudur: Muhammed'in hem çok kadınla evlenmesine, hem de başkasının hanımına el koymasına Davud ve Sü­leyman'ın yaptıkları emsal gösteriliyor ve böylece Allah, Davud ve Süleyman'ın o beğenilmeyen icraatlarını kendisi üstlenmiş oluyor, onları onaylıyor ve bu işi normal bir olay olarak sayıyor.

Muhammed bu evlilikten yaklaşık iki yıl sonra Zeynep'in eski eşi olan Zeyd'i, üç bin kişilik bir İslam ordusunun başına geçirerek yüz bin kişilik bir Rum ordusuyla çarpışmak üzere "Mute" Savaşı'na gönderiyor ve Zeyd bu savaşta Öldürülüyor; tıpkı Davud'un Uriya'yı savaşa gönderdiği gibi. Kaldı ki, aynı Zeyd, Muhammed'in Zeynep'le evlenmesinden kısa bir süre sonra Muhammed tarafından "Beni Süleym", "İys”, "Taraf, "Hisma”, "Vadi'l-Kura" ve "Ümmü Kirfe" başta olmak üzere küçük çaplı savaşlara-baskınlara gönderiliyor, Zeyd bu altı saldırıda vurulmuyor ve her defasında da başarıyla dönüyor. Zeynep ile evlendikten sonra Zeyd'i bir yıl içinde tam altı sefer savaşa göndermesi ister istemez Davud peygamber ile Hitti Uriya hikâyesini insanın aklına getiriyor. Çünkü Davud'da Uriya’yı birkaç kez savaşa gönderip vurdurmak istemişti; Uriya da Zeyd gibi savaşı kazanmış, ama en sonunda vurulmuş ve onun hanımı "el’Yesiye" artık Davud peygambere kalmıştı. Yani, benzerlikleri tıpatıp aynı, birbirlerine tamamen uygun. Kaldı ki, sebebi pek belli olmayan bu "Mute" Savaşı'na Zeyd komutasında üç bin insanı yollamak, zaten doğru değildir. Üstelik savaştan anlayan Halit bin Velit gibiler varken kalkıp emir komutayı Zeyd'e vermesi pek uygun bir karar değildi. Çünkü, ordu içinde savaştan daha iyi anlayan insanlar vardı. Nitekim bu savaşta yenik düşen İslam ordusunu son olarak Halit bin Velit toparlıyor ve o insanları kurtarmayı başarıyor.

KAYNAKLAR
Tevrat, "2. Samuel", 11/2-27; Matta İncili, 1/6; Tabcrani, Mucem-i Kebir, 24/43, Burada "kadının adı eI'Yesiye'dir" diye yazılı. Alusi, Ruh-ül Beyan, Ahzâb-38’de olayı aktardıktan sonra "kadının adı eî'Yesiye'dir" diyor; Fahrettin er-Razi, Meia-tib'ül Gayb, Ahzüb-38’de, "Benzetmeden gaye Davud-Uriya olayıdır" diyor: aynı olay, îbni Abbas tefsiri, Ahzâb-38’de de işleniyor; Kurtubj, kendi tefsirinde "Bu benzetmeden kasıt, Davud-Uriya olayıdır" diyor Beğavi, Mealim-üt Tenzil adlı eserinde Ahzâb-38'de "Davud-Uriya” hikâyesini yazıyor, İzzettin Dımaşki, kendi tefsirinde, Ahzâb-38’dc aynı şekilde anlatıyor; Ibni Sad, Tabakat, 8/350’de; Heysemi, Mecmeu!z Zevaid, 7/92'de; Kadı [yad, eş-Şih, 1^5'te ve daha birçok kaynak, "Kur’an'daki benzetmeden gaye, Davud ile Uriya'nın eşidir” diye anlatıyorlar. 10 Müslim, iman. No: 177/388; Tirmizi, Abz^b tefsin. No: 3207: Tabcrani, Mucem-i Kebir, 24/41, Nor 111-1İ3; Ahmet bin Hanbel, Müsned. 6/241,266