HABERLER
Dini Haber

ANUNNAKİ'Yİ ONURLANDIRAN BÜYÜK TAPINAK

Anunnaki tapınağı,Anunnakiler,Sümer, sümer mitolojisi, Ur Tapınağı,Tanrı Sin,Tanrı Nanna,Anunnakiler için inşa edilen tapınak, Antik tanrılar Anunnakiler,mitoloji,Enlil ve Ninlil,Ay Tanrısı
Ur Tapınağı, bugünkü Irak'ta eski Sümer kenti Ur şehrinin kalıntılarının yanında bulunan eski bir tapınaktır. Sümerce "Ay" anlamına gelen Tanrı Nanna'ya ibadet yeri olarak kurulmuş ve M.Ö. 21. yüzyılda Kral Ur-Nammu tarafından yeniden inşa edilmiştir.

Elamlar tarafından yok edildikten sonra Babil Kralı II. Nebukadnessar tarafından yeniden inşa edilmesi emredilmiştir. Bu kademeli piramidin kalıntıları 1920'lerde ve 1030'larda Sir Leonard Woolley tarafından kazılmış ancak 1850'de William Kennett Loftus tarafından keşfedilmiştir.

Eski Dur Untash Tapınağı'nın yanı sıra, Ur tapınağı da dönemin en iyi korunmuş antik yapılarından biridir. Nitekim, Ur tapınağı, yeni Sümer kenti Ur'un üç iyi korunmuş yapılarından biridir.

Ur'un bu büyük tapınağı Nanna / Sîn adını onurlandırmak için Kral Ur-Nammu tarafından, M.Ö. yaklaşık 21. yüzyılda Ur'un üçüncü hanedanlığı döneminde inşa edilmiştir.

Antik Mezopotamya mitolojisinde Enlil ve Ninlil'in oğlu Nanna Ay'ın Tanrısı olarak ve "Parlak olan" şeklinde anıldı. Enlil hava ve yerin efendisi aynı zamanda kader çizelgesinin koruyucusuydu.

Bu basamaklı büyük piramit tapınağın yalnızca 64 metre uzunluğunda, 45 metre genişliğinde ve 30 metre yüksekliğinde olduğu sanılıyor; ancak tapınağın yüksekliği, temelleri tam olarak belirlenemediği için tartışılmaya devam ediliyor.

Anunnaki tapınağı,Anunnakiler,Sümer, sümer mitolojisi, Ur Tapınağı,Tanrı Sin,Tanrı Nanna,Anunnakiler için inşa edilen tapınak, Antik tanrılar Anunnakiler,mitoloji,Enlil ve Ninlil,Ay Tanrısı
Bilginlere göre, Ur tapınağı, kendini tanrı ilan eden Kral Shugi tarafından şehirlerin bağlılığını kazanmak için M.Ö. 21. yüzyılda tamamlandı. Kral 48 yıl hüküm sürdü. Ur, devletin başkenti olmak için büyüdü ve sonunda Mezopotamya'nın büyük bölümünü kontrol etti.

Ur Tapınağı, 8 metre yükseklikte bir duvarla çevrilidir ve 1970' lerin sonunda kısmen restore edilmiştir. Tapınak, 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı sırasında ateşli silahlarla hasar gördü ve patlamalardan etkilenmiştir.

Antik Ur kenti, tarihin en önemli eski Mezopotamya şehirlerinden biri olarak Ubaid dönemi denen M.Ö. 3.800'lerde kurulduğu düşünülmektedir.

Ur'un ilk kaydedilen kralı, 80 yıl hüküm sürmüş olan Mesannepada'ydı. Bu tapınak, UNESCO tarafından "Ahwar'ın biyolojik çeşitliliğinin korunması" ve Güney Irak'taki Mezopotamya şehirlerinin arkeolojik manzarasının adayı olarak 2016 yılında Dünya Mirası Listesine seçilmiştir.

Kaynak: Ancient Code
Çeviren & Yazan: A.Kara

PARALI NAMAZ HOCALARI

din, islamiyet, K, Paralı namaz hocaları,Diyanete giden para,İmamlar parayla,Parayla namaz kıldırılıyor,Dini hizmet karşılığı para,Maaşlı imam,Maaşlı ruhban sınıfı,Yasin suresi 21,Diyanetin yıllık bütçesi, Kur-an, Hz Muhammed,
Geleneksel dincilere göre İslamın ilk beş şartından biride namaz kılmaktır. Gün içinde beş vakit yapılan bu ibadet şeklinin kendine has kuralları vardır. Kuranda yazılmayan ama mezheplerde olan bu kurallardan biride toplu namaz kılınırken en önde bir İmam olmasıdır. Bu İmamlar takva ve bir takım görev bakımından (hacca gittiyse, peygamberle akrabalığı varsa, ılımlı biriyse, iyi Arapçası varsa vs) diğerleri arasından seçilen kişilerden oluşuyor. Üstelik bu imamlar devlet görevinde (Diyanet de) çalışıyorsa maaş da alıyor. Bir nevi insanlara ibadet de önderlik yaparak karşılığında para alıyor. Bu tarz bir din sınıfı Muhammed döneminde ve dört halife döneminde bile olmamıştır. İmamlık yapılmıştır anca bu yaptıklarına karşılık ilave para alınmamıştır. İnsanları devlet işlerinden uzak tutmak için ve onları camilerde ibadet ve vaazlarla(dini sohbetler) meşgul etmeleri için imam adlanan bu din sınıfını yaratmışlar. İnsanları yöneticilere kul yaparak, akıl ve düşüncelerini ellerinden alarak bundan para kazanmışlar. Bu geleneğin kökü Abbasiler sülalesinin halifeliğe geldiği yıllara dayanıyor. Kaynaklarda bu sülalenin yönetime geldikten sonra imamların zaman zaman maaş aldıkları belirtiliyor. Abbasi Halifesi Muktedir-Billâh’in ve Buveyhî hükümdarının imamları maaşlara bağladıkları bilinse de bu para miktarının ne kadar olduğu net bilinmemektedir. İmamların maaşa bağlanması geçmişten başlasa da bu iş Osmanlı döneminde doruk noktasına ulaştı.

Tüm yazılarımızda olduğu gibi şimdide bu İmamların yaptıkları ise karşılık para alması İslamın kutsal kitabı olan Kuranda var olup olmamasını araştıracağız. Bazı dinciler Kuran yoktur diye İslamda olamaz diye bir şey yok diyorlar. Bunu söyleyenler hayatları boyunca bir kere olsun bile Kuran okumadıkları için İslamda Kuran dışında verilen tüm hükümlerin(yasaların) geçersiz olduğundan habersizdirler. Üstelik Kuranda olmayan bir şeyi dine sokmak için o konuyla ilgili sahte hadisler üreterek Muhammedin ağzıyla dine sokmaya, insanlara dayatmaya çalışıyorlar. Kısmen de başarılı oluyorlar çünkü Muhammed denildiği zaman akan sular duruyor önüne bide Hazret (Hz) kelimesi arttırdığın zaman göz yaşı dökmeye başlıyorlar. Aslında Kuranda bu şey yok, ama Muhammed bunu yaptı diye bu dinin bir parçasıdır demek neredeyse dinden çıkmakla aynı manaya geliyor. Çünkü Kuran açık ve net bir şekilde Kuran dışında hüküm verenlerin İslamın dışına çıktığını (kafir olduğunu) söylüyor.

5/MÂİDE-44: Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfırlerin ta kendileridir.
5/MÂİDE-45: Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.
5/MÂİDE-47: Kim Alah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fasıklardır.


Ayetten de anlaşıldığı gibi Muhammed'in yada bir başkasının Kuran dışında her hangi bir hüküm koyma gibi bir yetkisi yoktur. Zira bunu yaparsa kafir, zalim ve fasık olmuş olur.

Kur-an'da dini hizmeti mukabilinde para alma gibi bir şeyde söz konusu bile değildir.

36/YÂSÎN-21: 'Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere tâbi olun. Onlar doğru yolda olan, sizin, doğru, hak yola girmenizi isteyen bir cemaattir.'

Muhammed'in bile buna yetkisi yoktu.

42/SÛRÂ-23: De ki ey Muhammed: “Ben sizden, peygamberlik görevime karşılık bir ücret istemiyorum. İstediğim ancak akrabalık sevgisidir.

38/SÂD-86: De ki: “Bundan (tebliğ görevinden) dolayı sizden hiçbir ücret istemiyorum.

Peygamber Medine'de devletin başında olduğu süre boyunca insanlara namaz kıldırmış ve ayetlerinde bizlere beyan ettiği gibi bir ücret almamıştır. Nitekim Muhammedin Kuranda olmadığı halde «namaz kıldırdığım için bana ücret ödeyin» diyemeyeceğini Maide 44,45 ve 47 ayetlerinden anlıyoruz. Böyle dediğini iddia eden biri varsa bu ayetleri göz önünde bulundurarak Muhammedi bu kategorilerden (kafir, zalim, fasık) hangisine ait ettiğini bir daha düşünsün.

Tüm bunlara bakmayarak günümüzde imamlık en iyi para kazandıran mesleklerden biri haline gelmiştir. 2017 yılında kamu idarelerine ayrılan bütçe miktarına bakarsak bunu anlamak çokta zor bir şey değil.

Kurum 2017 Ödenek Tavanı(TL)
Cumhurbaşkanlığı 648.488.000
Türkiye Büyük Millet Meclisi 961.517.000
Anayasa Mahkemesi 58.784.000
Yargıtay 382.750.000
Danıştay 125.072.000
Sayıştay 257.485.500
Başbakanlık 1.584.358.000
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı 1.995.692.000
Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 28.071.000
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü 297.305.000
Hazine Müsteşarlığı 77.406.981.000
Diyanet İşleri Başkanlığı 6.867.117.000
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı 1.248.151.500
Adalet Bakanlığı 11.290.400.000
Milli Savunma Bakanlığı 28.702.119.000
İçişleri Bakanlığı 5.834.586.000


Gördüğünüz kadarıyla tüm jeologların İstanbul'u büyük şiddette depremler bekliyor demesine rağmen Diyanet İşleri Bakanlığının Afet ve Acil Durum Bakanlığından neredeyse 6 kat fazla para alması Türkiye yönetiminin afetlere dualarla hazırlandığını gözler önüne seriyor. Günümüz Türkiye'sinde 27 senelik bir öğretmenin bir imamdan az maaş alması eğitim seviyesini de belli ediyor.

2017 yılında 25 yıl ve üzeri çalışmış bir öğretmenin aylık maaşı 3.119 TL olurken, imamlarda aynı zaman ölçüsüne sahip kişilerin aylık maaşı 3.400 TL teşkil ediyor.

Her yıl dahada artan maaşlar ve açılan imam hatip okullarını göz önünde bulundurarak çok yakında Türkiye'nin laiklik prensiplerinden vazgeçerek şeriat hükümlerine döneceğini anlamak zor değil.

“HER TOPLUM, LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR”

Bu deyim kuvvetler ayrımı esasını ortaya atan Fransız politik düşünür Montesquieu'ya aittir. Günümüzden 322 yıl önce yaşamış bir düşünürün ortaya attığı fikrin bu gün dahi geçerli olduğunu görmek hayli ilginçtir. Yazımı Montesquieu’dan bir buçuk asır sonra doğan başka bir ünlü düşünür Nietzsche'nin sözleriyle bitirmek istiyorum.

“Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!”

Ben değil Nietzsche söylüyor bunları, ister katılırsınız ister ret edersiniz bu sizin bileceğiniz iş ama lütfen beni İslam düşmanlığıyla yada paralelcilikle suçlamayın. Eleştirin ve kendinizde şahidi olun, belki geç olmadan bir şeyleri telafi edebilirsiniz…

Yazan: Kirpi

VAHİY, İLHAM VE DİN

MT, Vahiy, Vahiy nedir?, Vahiy ilham mıdır?, din, vahiy ve din, Zerdüştlükten çalınan vahiy, Vahiylerin kaynağı, Vahiyler, Vahiy gelmiyor, Vahiy Cebrail
Vahyin, ülkemizdeki genel olan din anlayışında Cebrail ile geldiği düşünülür.
Bunun kaynağına indiğimizde kopyalanarak alınmış çok akıllıca düzenlenmiş bir durum söz konusudur.

Biraz titiz ele alarak VAHİY/ilham/akıl üçlüsünü şöyle izah etmek isterim;
Vahiylerin kendi toplumunun gelişmesi için bir çok felsefeci, yenilikçi, ve özellikle gelişen zamanı görüp ait olduğu insan toplumunu buna hazırlayan, bir düşünürün çok derinlikli ve kapsamlı yoğunlaşması sonucu elde ettiği bulgular olduğunu düşünüyorum.

-ilk sanat, sanatçı,
-İlk tarımın gelişmesi,
- ilk evcil hayvan,
- ilk yazı, tabletler,
- ilk yerleşik düzen,
- ilk matematik,
- ilk tekerlek vs, vahiy/ilham/akıl ile gelişmiş ve medeniyetler bundan binlerce yıl (m.ö 9 bin) önce yaşamıştır.

Bugünkü çağdaş batı medeniyetin çok çok ilerisinden bahsediyoruz. Bugünkü dinler, bunları kullanıp kendine mal edebilir, onların işi bu, hırsızlık ta yapar yalan da konuşurlar.

Geçmişten alacağımız örneklerin, çizilen portrenin günümüze gelmesinde en büyük etken, yazılı tabletler ve kabartmaların bugünkü dünya düzenine ışık niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Ve hala üzerinde yapılan çalışmalar, analizler devam ediyor.


Yani tarih günümüzde, biz de tarihin başlangıcında gizliyiz.
Genel olarak geçmişten geleceğe mesaj olarak üst-insan felsefesi bizlere yansımıştır.

Mesela, 400 lü yıllarda İskenderiye/Mısır dönemin en önemli matematikçi gök bilimcisi HYPATİYA'nın başına gelenler sonucunda tüm dinlerin cehalet üzerine vahşi bir politika izlediğini gözlemleyebiliriz.

Bizler, tarihten geleceğe yönelik döngünün tam merkeziyiz, aslında bizler bu mesajın ta kendisiyiz.
Karanlığı insanlığa dayatanlara, en güzel cevap ışığı tutanlardır.

VAHİY/ilham/akıl üçlüsünün amacı binlerce yıldır var olan medeniyete felsefik uyum sağlamak , ve yaşadığı dünya toplumu ile kültürel denklik arayışını bulmak, felsefik ilim sahibi fedakar insanların ulaştığı üst insan (nitsche nin sözü) modeline ulaşmaktır.

Filozof, aktar (ecza,ilaç), şair, matematikçi, astroloji, gök bilimci...

Sevgi, pozitif enerji, meditasyon, vs. kısaca yaşama ait tüm kavramlar global düzeydeki insanın gelişimidir.

Bu IŞIK/VAHİY/BİLGİ hep olmuştur! Yani VAHİY aslında hem ruhani hem dünyevi gelişen zamana uyum için geliştirilmiş Sufi felsefesidir. Buda Zerdüşt kültünden esinlenilmiştir.

Artık VAHİY gelmiyor, bu sondur diyenlere açıkça belirtiyorum. VAHİY tamamen akıl ürünüdür, ve her anın bir aklı vardır, bugünde vardır yarında olacaktır. VAHİY/ Umuttur, bilgidir, aşktır, gelişen zamandır, karanlığa ışıktır!

Fetva, zaten başlı başına bir düzmeceler hikayesidir. Yani sadece diyanetin son zamanlarda söylediklerine bakarsak insan ırkına pek faydalı değildirdir. Hatta diyanetin kendisi karanlığın mimari yapısı gibidir, artık gerisini siz düşünün...
Dünya boştur, boşlukları doldurmak üzere. Saygılar..

Yazan: Metin T.