HABERLER
Dini Haber

ALLAH İNSANI NİYE YARATTI ?

Hazırlayan: A.Kara
A, din, islamiyet, Allah insanı niye yarattı?, İnsan neden yaratıldı?, Allah bizi neden yarattı?, İmtihan için yaratılmak, Dünya sınav mı?, Allah'ın bilinmek istemesi, Allah ibadete muhtaç mı?,

İslamiyet'te "Allah insanı neden yarattı?" diye sorduğunuzda alacağınız farklı farklı cevaplar vardır. Bu cevaplar şunlardır:
  1. Allah "Bilinmek" ve tapınmak istedi.
  2. İbadet için yarattı.
  3. Onun her şeyden daha büyük olduğunu ilan etmemizi istediği için yarattı.
  4. İnsanı imtihana sokmak için yarattı.
Peki bu cevaplar sizin aklınıza %100 yatıyor mu? Yani hiçbir şeye ihtiyacı olmayan her şeyden üstün olan bir yaratıcının yukarıdaki nedenlerden dolayı insanı yaratmış olduğuna inanmak konusundaki çelişkiyi görmüyor musunuz, yoksa inancınız gereği gözlerinizi kapayıp görmezden mi geliyorsunuz?
"Neden böyle diyorsun yahu zındık" diyecek olursanız cevaplamaya başlayayım. Tek tek insanın yaratılması için İslamiyet'te anlatılan sebepleri inceleyelim:

1) BİLİNMEK VE TAPINMAK İSTEDİ
Kur'an'da anlatıldığı üzere Allah insanı yaratmadan önce meleklerin ve cinlerin var olduğu anlatılıyor. Ayrıca bu melekler ve cinler Allah'ı "biliyor" ve ona "ibadet" ediyor yani tapıyorlar. Doğru mu? Sende biliyorsun ki, doğru.

O halde, zaten ona tapanlar ve ibadet edenler olduğu halde insanı neden bu bahaneyle yaratsın? Bu orijinal yani yeni bir fikir değil ve tapılmaya, bilinmeye ihtiyacı yok çünkü bunlara zaten sahip.

Belki diyeceksin ki, eee tamam ama insana özgür irade verdi, belki de özgür iradesi olanlar tarafından bilinmek ve tapılmak istiyordu? iyi güzel hoş ama bu tez de içinde bir sürü mantık hatası barındırıyor:
1) Allah tapılmaya muhtaç mı?
2) Allah bir yandan her şeyden üstün bir güç gibi anlatılırken diğer yandan "insanmış gibi" görünmüyor mu? İstekleri, sözleri, hırsı, siniri ve egosu onu yüce yaratıcı sınıfından uzaklaştırmıyor mu?
3) İnsana özgür irade vermiş olsa bile aynı zamanda kaderi kendinin yazdığını, dilediğini saptırıp dilediğini iyi yola sürüklediğini söyleyerek büyük bir çelişkiye ve tapınma isteği ile çelişkiye düşmüş olmuyor mu? Çünkü eğer benim kalbimi mühürlemiş ise ve ben onun isteği ile ona tapmıyor isem beni yaratma gayesi amacından sapmış olur (Ayrıca Kur'an'da kader konusunda büyük çelişkiler vardır, bunu önceki yazılarımızda anlattık, tıklayarak okuyabilirsiniz).
4) Birini size tapması için yaratmak ego ve kibir değilse nedir?
5) "İnsan olmayan" insandan ve her şeyden üstün denilen ilahi bir gücün bu gibi istekleri olması ve trilyonlarca insanı sırf bu yüzden yaratması sizin mantığınıza nasıl sığıyor?

2) İBADET İÇİN YARATTI
Yukarıda da dediğim gibi, eğer ibadet için yarattı ise bu onu bir şeylere muhtaç konuma iter. Eğer muhtaç değil ve beni ibadet etmem için yarattı ise bu sefer de "boşuna" yaratmış olur çünkü eğer bana ve benim ibadetime ihtiyacım yok ise yaptığım ibadet "boşadır".

Yooo, ibadet boşa değil, ahiret için yapıyoruz, yani imtihan için diyorsanız eğer, onu 4. madde de yazacağım merak etmeyin.

3) ONUN HER ŞEYDEN ÜSTÜN OLDUĞUNU İLAN ETMEMİZ İÇİN YARATTI
Tamam, diyelim ki tüm insanlar inandı, onun her şeyden üstün olduğuna da söylediler. Peki ya sonra? Neye ulaşacak? Ne elde etmiş olacak? Bu bile dinlerdeki ve İslamiyet'teki yaratıcının insan ürünü olduğunun göstergesidir.

Çünkü istediği şeyin sonucunun bir "faydası" yok. Tüm insanlar "Evet Allah çok büyük" dese bu ona ne kazandıracak? Bilinmenin sevincini, istediğin şeyin sonucunu elde etmenin mutluluğunu, zafer duygusunu mu neyi kazandıracak? Bunlar insani arzular değil mi? O halde bu maddeye bakarsak eski pagan tanrıları ile arasında bir fark yoktur. İstekleri insanidir.

4) İMTİHANA SOKMAK İÇİN YARATTI
Laf olsun, sadece anlayabilmeniz için hayal edin diye diyorum. Diyelim ki öyle bir gücün var ki ne istesen yaratabiliyorsun. Bir gün "bir canlı yaratacağım çünkü onları imtihana sokmak istiyorum" dedin ve bir canlı türü yaratıp bir araziye saldın. Bu, temelde kendin için yaptığın bir şey mi yoksa onlar için mi? Kendin için dimi? Çünkü onlar yokluktan seslenerek "bizi yarat" demediler.
Ama sen hem onları yarattın, hem de sana ibadet etmezlerse onları ateşlerde yakacağını, akla hayale gelmeyecek yollarla işkence edeceğini söyledin. Bu yaptığın ve bundan doğacak olan sonuçları (ibadet etmeyip yakacağın canlılar) vicdanın kaldırır mıydı? Onları oyuncağın olmaktan, satranç tahtasındaki bir piyon olmaktan öteye götürür müydü?

Kendi yarattığın canlıya zorunlu olarak bir şeyler dayatan ve yapmazlarsa onlara işkence edecek biri olarak eğer kalkıp yarattığın canlılara "iyilik yapın", "iyi olun" deseydiniz ve "merhametli" olduğunuzu söyleseydiniz bu ne kadar samimi olurdu? Çelişki barındırmaz mıydı?
Cevap sizde...

ŞAMANİZM'İN KÖKENİ

A, din, Dinlerin atası, Dinlerin temelleri, şamanizm, Şamanizm kalıntıları, Şamanizm tarihi, Şamanizmin kökeni, Amerikan Şamanizmi,Sibirya Şamanizmi,Şamanlar,Tengrizm

ŞAMANİZM'İN KÖKENİ

Şamanlar gerçekliğin enerjik doğasını doğrudan deneyimlediklerine inanıyorlardı ve maddi dünyanın, her zaman etkileşime girdiğimiz daha hoş bir enerji aleminin bir ifadesi olduğunu düşünüyorlardı. Dünyalarını bu alemde nasıl var olduğunu hayal edebilmeyi öğrendiler, böylece birçok insanın gerçeklik dediği şeye, yani dünyanın yaratılışı ve yönetimine ortak oldular. Doğanın tüm tezahürlerine saygı duyuyorlardı.

ŞAMANİZMİN TARİHİ
Şamanizm, yerli kabile üyelerinin bazen zehirli olabilen ve yüksek derecede uyuşturucu etkisi gösteren bir mantar olan Amanita Muscaria'yı topladığı Sibirya'da doğmuştur. Şamanizm olarak kabul edildikten ve sınıflandırıldıktan sonra, dünyanın her yerinde benzer uygulamalar yapan birçok kültür ortaya çıktı.

Şamanizmin avcı / toplayıcı (Paleolitik) kültürlere dayanan tarih öncesi bir gelenek olduğunu bilinmektedir. 30.000 yıllık mağara sanatları şamanik uygulamaların kanıtlarını gösterirken, şaman ayinlerinde kullanılan çıngıraklar ve diğer nesneler Demir Çağı'ndan geriye kalan malzeme kalıntıları arasında bulunmuştur.

Şamanizm “insanlığın en eski ve evrensel dindarlık ifadesi” olarak adlandırılmıştır ve avcı / toplayıcı toplumlar arasındaki kültürler arası varlığı beynin evrimi konusunda bağlantıya işaret etmektedir. Aslında, tüm modern dünya dinlerinin Şamanizm kökenli uygulamaları olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Araştırmacılar, Asya, Tibet, Okyanusya, Macaristan, İsveç, Kuzey ve Güney Amerika, Orta Avrupa ve Afrika'da Şamanizm'i belgelemişlerdir. Şamanizm uygulamaları dünyanın dört bir yanına yayılmıştır ama şamanın bir şifacı ve ruhani rehber olarak oynadığı rol tüm dünya üzerinde yaygın olarak paylaşılmıştır.

Peru'nun Andean şamanlarının manevi kökenleri yaklaşık 50.000 yıl önce Himalayaların eteklerine yerleşmiş olan ilk halklara dayanmaktadır. Güney Asya'nın kuzeybatı bölgelerindeki İndus Vadisi'ndeki göçmenler (günümüz Pakistan'ı), son buzul döneminden sonra Sibirya'dan Bering Boğazı'nı geçmeye başlayan ilk insanlardı ve Laika (Dünyanın eski koruyucuları) olarak biliniyordu.

ŞAMAN MİSTİSİZMİ
Dünyadaki en eski ruhsal uygulama olabilir - bu, zorunlu olarak belirli bir tanrıya inanmaya dayanmayan, ama daha çok animizm'e yani her şeyin yaşadığı ve bir ruha sahip olduğu inancına dayanır. Şamanizm, Sibirya, Hint, Kızılderili ve Güney Amerika Şamanları gibi eski yerli kültürlerdeki başlangıcından bu yana dünyanın her yerinde varlığını sürdürmüştür. Şamanizm, onun dünya çapında manyak ve ilkel bir uygulama olduğunu söyleyen hükümet ve dinlerden gelen baskılarla savaşmak zorunda kalmıştır. Ancak benzer gelenekleri, inançları ve ayinleri korurken, pek çoğu yüzyıllarca birbiri ile hiçbir ilgisi bulunmayan çok sayıda kabilenin bu kültüre sahip olmasıyla mistisizm ve sürdürülen uygulamaları, gelenekleri güçlü kalmıştır.

Peki Şamanizm nedir? İnanışa göre Şamanizmin var olmanın anahtarı olduğu düşünülmektedir. Şamanlar daha yüksek varoluş düzlemleri arasında bir bağlantı olarak görülürler. İyileştirmek, ölen atalara başvurmak, hava durumunu düzenlemek ve bilincini beslemek için ruh dünyası ile bağlantı kurarlar.

Bugün, sadece birkaç geleneksel şaman kalmıştır. Medeniyetlerine zarar verilmesiyle genç kuşak, artık kendilerine sunulan heyecan verici yeni seçenekleri keşfetmeye daha çok ilgi gösteriyor. Bu gelenek ve inanışlarını koruyan şamanlar ise gerçeğin aydınlık doğasıyla ilgilendiklerini, hastaları iyileştirmeye yardımcı olduklarını, hastalığın nasıl önlenebileceğini öğrendiklerini ve ölenlerin ruhlarının ruhlar dünyasına gitmesi için yolculuklarında yardım ettiklerine inanıyorlar.

ŞAMANLARIN GÖREVİ
Bir şaman, yalnızca bir kişinin değil, tüm topluluğun sağlığı ve iyiliği ile ilgilidir. Tüm bitkilere, hayvanlara ve tüm çevreye uzanır. Şamanlar ruhlar dünyası ile iletişim kurarlar bu da daha sonra, hipnoz hali ve manevi veya bazen de fiziksel dönüşümlere yol açar. Bu hal, bir şamanın geleneklerine bağlı olarak, çoğunlukla bulundukları yere göre farklı yöntemlerle gerçekleşir. Kuzey Amerika şamanlarının, Amerikan Kızılderili kabilelerinde olduğu gibi, oruç tutma ve soyutlanma gibi mahrumiyet teknikleriyle kendinden geçmiş bir hal yarattığı bilinmektedir. Güney Amerika ve Sibirya şamanlarının mantarlar, peyote, Ayahuasca ve alkol gibi mest olma hallerini uyarmak için halisünasyon etkisi olan ve sarhoş edici maddeleri kullandıkları bilinmektedir.

A, din, Dinlerin atası, Dinlerin temelleri, şamanizm, Şamanizm kalıntıları, Şamanizm tarihi, Şamanizmin kökeni, Amerikan Şamanizmi,Sibirya Şamanizmi,Şamanlar,Tengrizm
KUZEY AMERİKA ŞAMANLARI
Kuzey Amerika'nın şamanları genellikle güçlerini miras (veraset), içsel arayış, seçim ya da manevi güç yoluyla kazanırlar. Çoğunlukla davetsiz şeylerin ortadan kaldırılmasında uzmanlaşırlar - bu genellikle fiziksel bir şeyi ya da bir illeti çıkarmak için, kelimenin tam anlamıyla ya da mecazi olarak nesneyi emerek yapılır. Diğer şaman uygulamaları, hava durumunu etkilemeyi, bir avda yardım etmeyi ya da şans sağlamayı amaçlar.

Ancak, Kuzey Amerika Şamanizminin temel odağı şifadır. Yerli Amerikan şamanlarının çoğunluğu erkeklerden oluşuyordu ancak kadın şamanlar kuzey Kaliforniya'da bulunan kabilelerde yaygındı. Kuzey Kutbundaki Amerikan Şamanizmi, kıtanın daha güney kesimlerindeki Sibirya Şamanizmi ile daha yakından ilişkilidir.

A, din, Dinlerin atası, Dinlerin temelleri, şamanizm, Şamanizm kalıntıları, Şamanizm tarihi, Şamanizmin kökeni, Amerikan Şamanizmi,Sibirya Şamanizmi,Şamanlar,Tengrizm
GÜNEY AMERİKA ŞAMANLARI
Öncelikle Amazon'da bulunan Güney Amerika şamanları, kabilelerindeki baş karakterlerdir. Güney Amerika şamanı, jaguarlar ile yakından ilişkilidir ve çoğu kez bir şaman için kullanılan sözcük, jaguar kelimesine benzerdir. Şamanların, istedikleri zaman jaguarlara dönüşebileceği ve jaguarların aslında hayvan değil, dönüştürülmüş bir şaman ya da bedensel alanda ilerleyen ölen bir şamanın ruhu olduğu düşünülüyordu (Buradan bakıldığında bazı Hint efsanelerinin Şamanizm'den etkilendiği güçlü bir ihtimal gibi duruyor, çünkü efsanelerinde hayvan şekillerine girerek meditasyon yapan tanrıları yer alır. Maymun gibi görünür ama aslında bir tanrıdır vb.). Amazonda hiç farklı kabilelerle etkileşimde bulunmayanlar, tüm şamanların jaguarlara dönüşme yeteneklerine inanırlardı.

Bir şaman, bir tören gerçekleştirdiğinde, kendinden geçmiş bir hale ulaşmak için, çoğunlukla, ya yagé ya da Ayahuasca adı verilen Banisteriopsis caapi bitkisinden bir çay yaparlardı. Halisünojen içeren bir bitki ile birleştirilen bu çay bir insan için en yoğun sanrı yolculuklarından birini meydana getirirdi. Şamanlar arayışta olanları bu bitkileri bulabilmeleri için yönlendirir, bazen isteyenlere bu bitkileri öğretip verirdi fakat çoğu zaman ruh dünyasına bağlanıp yardımcı olabilmek için bunları kendileri alırlardı. Güney Amerika'daki diğer şamanlar, ruhlarla iletişime geçmek için Peyote, San Pedro ya da diğer kaktüslerde bulunan meskalini kullanırlardı.

Şamanlar tarafından kullanılan ve anahtar görevi gören şey ise mest olunmuş ruh durumuna geçmede  kullanılan enstrümanlardır. Tipik olarak bir davul kullanılır, ancak Güney Amerika'da bazen davulun yerine bazense davulun yanında çıngıraklar kullanılırdı. Güney Amerika şamanları için çıngırak, dünyamız ile bağladıkları ruh dünyası arasındaki uyandırılmış durum için çok semboliktir. Çıngırağın kabağı evreni simgelerken, içerisindeki tohumlar veya taşlar geçmiş olan ataların ruhlarını temsil eder. Şaman ve atalar arasındaki bağlantı, çıngırak kulpundan geçerek, dünya ağacındaki yoldan geçerek evrenle iletişime geçme yolunu simgelerdi.

A, din, Dinlerin atası, Dinlerin temelleri, şamanizm, Şamanizm kalıntıları, Şamanizm tarihi, Şamanizmin kökeni, Amerikan Şamanizmi,Sibirya Şamanizmi,Şamanlar,Tengrizm
SİBİRYA ŞAMANLARI
Sibirya'daki Şamanizm, bu uygulamanın kaynağı olarak kabul edilir. Kültür, Kuzey Asya'daki sürü nüfuslarında, özellikle Tungus olarak adlandırılan bir dili konuşan grupta bulunuyordu. Sibirya ve Moğolistan boyunca Şamanizm yayıldı ve şaman bir kabilenin en saygın üyelerinden biri oldu. Yeni şamanlar ya diğer şamanlar tarafından şamanlığa kabul edilir ya da Şamanizm yollarını öğrenmeleri ve ruhlarla temasa geçmeleri için kabileden ayrılarak yalnız, ruhsal bir yolculuğa çıkarlardı. Şamanlar, uzmanlaştıkları alanlara göre farklı sınıflara ayrılırlardı. Bazıları kötü ruhlardan koruyacak, diğerleri şifacılar olarak görev alacak, bazıları sihir ya da kara büyü yapacaklardı.

Sibirya ve Moğolistan'ın göçebe bölgelerinde yaygın olan yurtlar, Şamanizmde çok semboliktir. Yurt, yeraltı dünyası, fiziksel düzlem ve cennet arasındaki bağlantıdır. Yurdun ortasından çıkan duman, şamanın ölümle temas kurması için kozmik dünyaya götürüldüğü düşünülen yoldur (Muhtemelen dilimizdeki Yurt kelimesi Şamanizm dönemlerimizden gelmektedir).

Sibirya'daki şamanlar için tercih edilen botanik halüsinojen, Amanita muscaria ya da çayır mantarıdır. Mantar çok zehirlidir ve aşırı dozda alındığında ölümcül olabilir, bu nedenle şaman düzgün bir şekilde tanımlayıp uygun miktarda alabilmelidir. Sibirya şamanları, mantarı ren geyiğine yedirir ve arından zehri etkisiz hale getirmek, onun sanrı yaratan etkilerini elde etmek için mantarı yedirdikleri ren geyiğinin idrarını içecektir.

Şamanizm Sovyetler Birliği altında yasa dışı ilan edilirken, SSCB'nin çöküşünden bu yana yeniden dirilişe geçmiştir. Modern Sibirya şamanları, Sibirya nüfusunun dörtte birinin Şamanizmi uyguladığına inanıyorlar. Bu modern Şamanizm cemaatinin inancı Tengrizm (Türk Şamanların da sahip olduğu inanç) olarak adlandırılır ve ulusal bir din olarak kabul edilmiştir. Bu modern Şamanizm, çevreciliğe ve diğer dinlerle birlikte uyum içinde yaşamaya odaklanır. Bazıları bunu Şamanizmin modern çağa göre bir tekerrürü olarak görürken, bazıları Şamanizmin kökeninin temel unsurlarını kaybettiğini ve günümüzde trend olduğu için uygulandığını düşünüyorlar.

Fakat bir gerçek varsa o da Tengrizm'in çok eski bir inanç olduğu ve İslamiyet öncesi Türk toplumlarının arasında çok uzun zaman önce bu Şamanizm türünün hayat bulduğudur. SSCB'nin çöküşü sonrası yaygınlaşması bunu daha yeni bir inanış yapmaz, kökleri çok daha eskiye dayanır.

Yazan & Çeviren & Derleyen: Anu

SPİRİTİZM (RUHÇULUK) DİN MİDİR?

Hazırlayan: A.Kara
spiritizm, Spiritizm din midir?, ruhçuluk, Ruhçuluk din midir? Spiritizm ve Mesnevi,Ruhçuluk ve Mesnevi,Hristiyan toplumlarda Ruhçuluk, ispiritizm, A,din

Spiritizm (ruhçuluk) bir dindir, ancak geleneksel anlamda dinlerle aynı değildir. Dinler genellikle her türden ibadet ile ilişkilidir. Örneğin: şarkı söyleyerek ibadet, belirli bir fiziksel pozisyonda dua etmek, mum ve tütsülerin yakılması, merkezi bir figüre dayanan emirlerin hiyerarşisi, heykellerde temsil edilen manevi varlıklara bağlılıklar, para toplama, oruç vb. ibadetler. Ruhçulara göre bu anlamda Spiritizm bir din değildir, çünkü herhangi bir ayini-ibadeti yoktur. "Eğer bir ruhçuluk merkezine yani topluluğuna katılacak olsaydınız, geleneksel dinler ile ilişkilendirilen ayinlerden hiçbirini bulamazdınız" derler. Tabi ki ruhçular bunu söylese de bu bile ülkedeki dine ve onun coğrafi yapısına göre değişecektir. Örneğin eğer Türkiye'de ruhçular olsaydı eminim ki İslami uygulamalar bir şekilde içlerine girecekti.

Bir başka önemli nokta Allan Kardec'tir. Ruhçuluk ile yeni tanışan biri onların Allan Kardec'e bir tür peygamber olarak ibadet ettikleri izlenimine kapılabilir fakat ruhçular bunun doğru olmadığını söylüyorlar. Onlar için Allan Kardec ruhçuluğun derlenmesinde yer alan bir aracıydı. Allan Kardec, Spiritizm'in kodlayıcısı, diğer bir deyişle düzenleyicisi ya da ruhçuluğun şefidir ve İsa Mesih'in takip edilebilecek en yüksek ahlaki model ve rehberi olarak görülür. Buradan da anlaşılabileceği gibi, başta da dediğim gibi, ülkedeki egemen din, ruhçuluğu dolaylı yollardan etkilemektedir. Örneğin bu yazımda ruhçuluğun Mesnevilikle oldukça benzer olduğunu söylemiştim.

Bununla birlikte ruhçuluk bir dindir çünkü içinde, Tanrı'nın varlığı, ruhun ölümsüzlüğü, eylemlerin sonuçları gibi birçok dinin temel inançları vardır. Hristiyan toplumlardaki ruhçulara göre  Spiritizm'in bir din olmasının diğer sebebi İsa Mesih'in ahlaki öğretilerini kinaye ve şüpheli yorumlardan arındırıyor olmasıdır. Son olarak evet Spiritizm bir dindir çünkü onlara göre ruhçuluk, bireyleri tüm dinlerin peşinde olduğu yaratıcı ile birleştirmeyi amaçlamaktadır.

Şahsi kanaatimce ruhçuluk da tıpkı dinler gibi insan ürünü olduğundan, coğrafyalardaki egemen din ve toplumlara göre değişiklik gösterir ve etkilenir. Egemen dinlerini korumak isteyenler bir ispat-kaynak olmamasına rağmen ruhlarla iletişime geçtiklerini, medyum güçleri olduğunu iddia ederek dinlerini savunacak sözler söyleyebilir, bazıları ise kendilerini daha güçlü hissetmek adına ruhlarla konuşabilmek gibi insanüstü güçleri olduğunu iddia edebilir. Bu yüzden ruhçular ülkedeki egemen dinin inananları tarafından zaman zaman alkışlanır (eğer inandıkları dini savunan sözler sarf ediyorsa), zaman zaman ise dini bozmakla suçlanırlarlar (dinlerini savunan sözler söylemiyor veya kendini ilahlaştırıyorsa).