HABERLER
Dini Haber

ANTİK MISIR EL YAZMALARINDAKİ TIBBİ VE BİLİMSEL AYRINTILARIN KEŞFİ

A, Arkeolojik keşif, Arkeoloji, Bilimsel, Antik Mısır el yazmaları, Antik Mısır'da Tıp, Antik Mısırda Bilim, Eski Mısır halkında tıp ve bilim,
Kısa bir süre önce deşifre edilen parşömenler böbrekler hakkında bilinen en eski tıbbi tartışmayı, göz hastalıklarına yönelik tedavileri ve hamilelik testi ile ilgili açıklamaları içermektedir.

“Bilimin tarihinden bahsedildiğinde odak noktası genellikle Yunan ve Roma materyalleri üzerindedir. Ama daha gerilerden, Mısır'dan bir kaynağımız var. Avrupa kıtasında yazılı bir materyal bulunmadığı halde tıp metinlerinden biri 3.500 yıl önce yazılmıştır.

ScienceNordic'in açıklamalarına göre şimdiye kadar tercüme edilmemiş olan eski el yazmaları binlerce yıl önce Mısır'daki bilimsel ve tıbbi uygulamalara ilginç bakış açıları sunuyorlar.

El yazmaları Danimarka'daki Kopenhag Üniversitesi'nde korunan Carlsberg Papyrus Koleksiyonu'nun bir parçası olup yayınlanmamış belgeleri yorumlamak için uluslararası bir araştırmacı ekibi ile işbirliği yapılmaktadır. Kapsamlı Carlsberg Papirüs Koleksiyonu 1.400'den fazla elyazması içeriyor.

Metinlerin çoğu 1939'da üniversiteye bağışlandığı için daha önce tercüme edilememiştir.
Şimdi araştırmacılar metinleri tercüme etmeye ve belgelemeye başladı. Şimdiye kadar sadece tıp hakkında değil binlerce yıl önce Eski Mısır'da uygulanan farklı bilimler hakkında inanılmaz detaylar buldular.

ScienceNordic'in makalesine göre metinler üzerinde çalışan uzmanlar parşömenlerin böbreklerle ilgili bilinen en eski tıbbi tartışmayı, göz hastalıklarına yönelik tedavileri ve hamilelik testinin bir tanımını içerdiğini keşfettiler. Bilim adamları bu metinlerin tıbbi bilgilerin yanı sıra astronomi, botanik ve astroloji referanslarını da içerdiklerini raporladılar.

New York Üniversitesi'nde doktora öğrencisi ve Antik Dünya Çalışması Enstitüsü'nde ve Kopenhag'da yayınlanmamış el yazmaları üzerinde çalışan dört doktora öğrencisinden biri olan Amber Jacob "Böbrekler hakkında tartışmak için bilinen en eski tıbbi metin. Şimdiye kadar bazı araştırmacılar Mısırlıların böbrekler hakkında bilgisi olmadığını düşünüyorlardı ancak bu metinde bildiklerini açıkça görebiliyoruz" dedi.

İlginçtir ki parşömenler antik Mısır'ın astroloji hakkındaki görüşlerini de ortaya koyuyor.

Danimarka Kopenhag Üniversitesi'nde Carlsberg Papyrus Koleksiyonu Başkanı Egyptologist Kim Ryholt bir makalesinde “Bugün astroloji bilim dışı olarak görülüyor ancak antik çağda farklıydı. Geleceği kestirmek için önemli bir araçtı ve merkezi bir bilim olarak kabul edildi ”diye açıklıyor.

"Örneğin bir kralın savaşa gitmek için iyi bir gün olup olmadığını bu yolla önceden kontrol etmesi gerekiyordu" diyor.

"Eski Mısır'da uygulanan tıp, botanik, astronomi, astroloji ve diğer bilimlerle ilgili metinlerin büyük bir kısmı hala yayınlanmamıştır" diye açıklıyor Ryholt.

Yazan & Çeviren: A.Kara

AKHENATON : EN GİZEMLİ FİRAVUN

A,mitoloji, Açıklanamayanlar, mısır mitolojisi, Akhenaton,Akhenaton'un gizemi,Mısır firavunları,Akhenaton insan mıydı?,Nefertiti,Akhenaton dünyalı mıydı?, Yıldız insanları, Mısır ilahları
Antik metinler, Eski Mısır'da yüzlerce yıldır hüküm süren "Tanrılar" için özellikle hanedanlık öncesi dönem olarak bilinen bir zamanı tanımlamaktadır. Akhenaton bu döneme ait eski bir Mısır firavunu olduğu düşünülmektedir. Bazı dünya dışı yaşam teorisyenleri onun uzamış kafatasını dünya dışı mirasın bir işareti olarak yorumlarlar.

Eski Mısır gezegenin yüzeyindeki en inanılmaz tarihlerden birine sahiptir. Sadece eski Mısırlıların şaşırtıcı mimari başarıları dikkate değer değildir aynı zamanda farklı bilimlerde sahip oldukları inanılmaz bilgileri de dünya çapında sadece birkaç eski uygarlık tarafından bilinen etkileyici bir ayrıntıdır.

Bununla birlikte Mısır sahip olduğu gizem sadece Giza Platosu'nun Piramitleri ve büyük görkemli Sfenks  değildir, eski Mısır Medeniyetinin esrarengiz ayrıntıları vardır, bunlardan en önemlilerinden biri de: Akhenaton'dur.

Saltanatının beşinci yılı öncesinde IV.Amenhotep olarak bilinen Akhenaton 17 yıl boyunca hüküm süren Mısır'ın on 18. hanedanının Firavun'u idi. En ünlü Antik Mısır Firavunlarından biri olan Tutankamon'un babasıydı. Birçoğu Akhenaton'u dünyanın en büyük ve en etkili dinsel yenilikçilerinden biri olarak görüyor. Birçoğu tüm tarihte ilk tektanrıcı olan, tek bir tanrıya ibadet eden kişiler olarak peygamber olduğuna inandıkları İbrahim, İshak, Yakup ve Muhammed'i düşünür.

Ancak Akhenaton'dan önce çok tuhaf Firavunlar Eski Mısır'a hükmettiler.
Tarihte bu konuda daha fazla anlatabilecek en önemli eski metinlerden biri Eski Mısır'ı yöneten tüm Firavunları listeleyen Torino Papirüs'dür.

Bu liste sadece Eski Mısır'ın 'resmi' tarihi Firavunlarını kapsamakla kalmayıp aynı zamanda Mısır'ın ilk fani Firavunundan önce Mısır'ın topraklarında hüküm süren ve bu topraklardan egemen olan ilahları veya “Tanrılar” ı da kapsamaktadır. 13.000 yıldan fazla zamana dair bilgiler içermektedir. Ana akım akademisyenlerin bu antik metni saf mit olarak nasıl değerlendirdiklerini ve eski metinlerin çoğu detayının niçin gözden kaçtığını görmek büyük bir bilmecedir.

"Sanki ataları veya gelişim dönemleri yok; bir gecede ortaya çıkmış gibi görünüyorlar."
-İngiliz Mısır Bilimci Toby Wilkinson

Hanedan öncesi Mısır'ın gizemli hükümdarlarından bahseden başka bir eski metin ise Palermo Dikilitaşı'dır.

Bu eski dikilitaş binlerce yıl önce Eski Mısır'ın fiziki bir hükümdarı olduğunu öne sürerek Mısırlı Tanrı Horus'a atıfta bulunuyor. Bir başka Mısırlı Tanrı olan Thoth'un M.Ö. 8670'den 7100'e kadar eski Mısır topraklarında hüküm sürdüğü söylenir. İlginç bir şekilde eski İskenderiye Kütüphanesi'nden gelen sınırsız antik metinlere erişen ve Firavun'un eski Mısır tarihini 30 ciltte yazan Mısır Yüksek Rahibi Manetho, Firavun öncesi Mısır döneminde yönetilen ilahi varlıklar için referans oluşturuyor.

Mısır mitolojisine göre Akhenaton Zep Tepi zamanında Dünya'ya gelen tanrılarla birlikte geldi ve bugüne kadar, insanlar hala bu Firavun'un Yıldızlardan geldiğine inanıyordu. "Piramit Metinleri" ne göre ilkel kaostan ve tanrıların dünyayı yönetme biçiminden ortaya çıkan bir dönem vardı. Bu döneme "Zep Tepi" denir.

Bazı araştırmacılar eski Mısır uygarlığının M.Ö. 36.900 yıllarında ortaya çıktığına, gökyüzünden gelen "Tanrıların" firavunların topraklarında hükmettiğine inanmaktadır. Akhenaton'un da onlardan biri olduğuna inanılıyordu.

Pek çok insan tarafından fantastik bir Firavun olarak kabul edilen Akhenaton eski Mısır'ı geleneksel eski Mısırlı çoktanrıcılığından kopan dinleri yeniden inşa etmeye çalışan, tamamen farklı bir dinsel yaşam tarzına götüren hükümdardı.

"Tek bir Tanrı var, babam. Ona gece gündüz yaklaşabilirim." - Akhenaten

Akhenaton Firavun haline geldiğinde önceki tanrıların tüm ikonografilerinin kaldırılmasını emretti. Sadece güneş sembolü olan bir ambleme, kelimenin tam anlamıyla meraklı kollara ya da aşağıya doğru ışınlara sahip bir güneş diske izin verdi.

Aten antik metinlerde ve 12. hanedandan Sinuhe'nin Hikayesinde yaygın biçimde 'Güneş Diski' ile ilişkilendirilen bir ilahtır. Bir kralın göklere yükselerek ve güneş diski ile birleşerek Tanrı olduğu yazılıdır. Yani ilahi beden onun yaratıcısı ile birleşiyor.

Buna göre "gümüş Aten" terimi bazen ayın ifadesi için kullanılmıştır. III. Amenhotep'in saltanatında tıpkı Ra'ya benzer bir şahin başı olarak tasvir edildiğinden dolayı Aten güneşine yaygın bir şekilde tanrı olarak ibadet edilmiştir.

Ancak Akhenaton çok daha gizemliydi ve tuhaf görünümlü bedeni ile sıradan bir firavun değildi. Aslında cennetten gelen gizemli bir lider olabileceğini öne süren teorileri de körükleyen buydu.

Gizemli şekline ek olarak diğer özellikleri uzun bir kafatası, uzun boyun, batık gözler, kalın uyluklar, uzun parmaklar, geriye dönük diz eklemleri, gebeliği ön plana çıkaran önde gelen bir göbek ve kadınsı göğüslerdir.

Garip olan ilk şey uzamış kafatasıdır, onun tüm heykellerinde ve tasvirlerinde bu uzun kafatası görünmektedir. Genel olarak vücudu kadın ve erkeğin bir karışımı gibiydi. Diğer tüm Firavunlar güçlü ve gösterişli figürler olarak tasvir edilirken onun bu şekilde olması garipti. Çünkü Akhenaton güçlü bir tasvir yerine uzamış bir kafatası ile zayıf, tuhaf görünümlü bir varlık olarak tasvir edildi.

Akhenaton kraliyet ikonografisinde kendini “zayıf” Firavun olarak göstertmek için neden emir versin? Gizemli bir şekilde Akhenaton’un eşi Nefertiti de uzun bir kafatasına sahiptir. Kafa taslarının böyle görünmesine neden olan genetik bir anomaliye mi sahiplerdi? Yada vücutları genel olarak şekilsiz ve orantısız mıydı? Alternatif olarak bu tuhaf Firavun'un kökenlerine dair bir şey daha var mı? Onun melez bir insan olması mümkün mü? Başka gezegenden gen ve DNA'lara sahip olabilir miydi?

Yazan & Çeviren: A.Kara

SÜMERLERDEN İSLAM'A KUTSAL KİTAP VE DİNLER | PDF KİTAP

Arif Tekin'in "Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler" adlı kitabının pdf formatını sizlerle paylaşmak istedim. Bu kitapta antik sümerdeki inanış ve mitlerin nasıl din haline geldiğini göreceksiniz. İyi okumalar.
Kitabı okumak veya indirmek için aşağıdaki resme tıklayabilirsiniz.

Uyarı: Telif hakları eser sahibine aittir, uygun görülmemesi durumunda telif sahibi dinvemitoloji@gmail.com adresinden irtibata geçerek yayını kaldırtabilir.

din konulu kitaplar, Arif Tekin pdf, Arif Tekin Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitap ve Dinler pdf, Pdf kitap, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitap ve Dinler pdf, Pdf kitap, pdf kitap indir,

MUHAMMED'İN TÜRKLER İÇİN SÖYLEDİKLERİ

A, islamiyet, Muhammed'in Türkler için söyledikleri, Muhammed'in Türkler hakkında sözleri, Muhammed'in Türkleri övdüğü yalanı, Türkleri aşağılayan hadisler, Buhari hadisleri,
Konuya önce şu 2 ayetle girmek istiyorum:

1) "Ey İsrail oğulları! Size verdiğim nimeti ve sizi dünyalara üstün kıldığımı hatırlayın." (Bakara, ayet: 47, 122. Diyanet çevirisi.) [Allah İsrail halkını diğer insanlardan üstün kıldığını söylüyor]

2) "Biz her peygamberi, kendi toplumunun diliyle gönderdik. İlle de böyle yaptık ki, o toplumdan olanlara anlatabilsin." (İbrahim suresi, ayet: 4.) [Her peygamberi kendi toplumunun diliyle gönderdik diyor, fakat Kur'an'da Arap ve İsraillilerin dışında bir tane bile farklı milletten peygamber adı bulamazsın. Farklı milletlere de peygamber gittiğini ve Allah'ı/Tek ilahı tebliğ ettiğini hiçbir belge, arkeolojik kalıntı üzerinde göremezsin.]

50'den fazla İslam ülkesinin Kur'an'dan sonra en güvenilir kaynak olarak kabul ettiği Buhari'nin Kitalut-Turk (Türklerle Öldürüşme) Hadislerine bakıldığında Arapların ve peygamberlerinin ırkçı olduğu açıkça görülmektedir:

"Müslümanlar, yüzleri dövülmüş kalkanlar gibi olan, kıldan elbise giyen ve kıldan ayakkabılar ile yürüyen Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır." (Müslim, e's-Sahih, Kitap 54, Hadis: 79, Sahih-i Müslim hadis no:2912)

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ، - يَعْنِي ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - عَنْ سُهَيْلٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏ "‏ لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ التُّرْكَ قَوْمًا وُجُوهُهُمْ كَالْمَجَانِّ الْمُطْرَقَةِ يَلْبَسُونَ الشَّعَرَ وَيَمْشُونَ فِي الشَّعَرِ ‏"‏ ‏.

Aynı hadis Buhari'de de geçer:

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sizler, gözleri küçük, yüzleri kırmızı, burunları basık olan, yüzleri kalkan gibi, kıldan ayakkabılar giyen Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır." (Sahih-i Buhari, 2928; Buhari, 56.Kitap, Hadis 141)

حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ، حَدَّثَنَا أَبِي، عَنْ صَالِحٍ، عَنِ الأَعْرَجِ، قَالَ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ ـ رضى الله عنه ـ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ‏ "‏ لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تُقَاتِلُوا التُّرْكَ صِغَارَ الأَعْيُنِ، حُمْرَ الْوُجُوهِ، ذُلْفَ الأُنُوفِ، كَأَنَّ وُجُوهَهُمُ الْمَجَانُّ الْمُطَرَّقَةُ، وَلاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تُقَاتِلُوا قَوْمًا نِعَالُهُمُ الشَّعَرُ ‏"‏‏.

"Siz (Müslümanlar), küçük gözlü, basık burunlu, yüzleri kalkan gibi, derisi üst üste binmiş olan toplumla öldürüşmedikçe kıyamet kopmayacaktır. " (Sahih-i Buhari, 2927, 2929; Buhari, 56.Kitap, Hadis 140, 142) 

حَدَّثَنَا أَبُو النُّعْمَانِ، حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ، قَالَ سَمِعْتُ الْحَسَنَ، يَقُولُ حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ تَغْلِبَ، قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم ‏ "‏ إِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ تُقَاتِلُوا قَوْمًا يَنْتَعِلُونَ نِعَالَ الشَّعَرِ، وَإِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ تُقَاتِلُوا قَوْمًا عِرَاضَ الْوُجُوهِ، كَأَنَّ وُجُوهَهُمُ الْمَجَانُّ الْمُطَرَّقَةُ ‏"‏‏.

"Sizinle (siz Müslümanlarla), küçük (çekik) gözlü toplum, Türkler savaşacaktır. Siz onları, üç kez önünüze katıp süreceksiniz. Sonunda Arap Yarımadası'nda karşılaşacaksınız. Birincide, onlardan kaçan kurtulur. İkincide kimi kurtulur, kimi yok edilir. Üçüncüdeyse onların tümü kırılacaktır." (Sünen-i Ebu Davud, 4305; Kitap 39, Hadis 15. Derecesi: Zayıf)

حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ مُسَافِرٍ التِّنِّيسِيُّ، حَدَّثَنَا خَلاَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا بَشِيرُ بْنُ الْمُهَاجِرِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم فِي حَدِيثِ ‏"‏ يُقَاتِلُكُمْ قَوْمٌ صِغَارُ الأَعْيُنِ ‏"‏ ‏.‏ يَعْنِي التُّرْكَ قَالَ ‏"‏ تَسُوقُونَهُمْ ثَلاَثَ مِرَارٍ حَتَّى تُلْحِقُوهُمْ بِجَزِيرَةِ الْعَرَبِ فَأَمَّا فِي السِّيَاقَةِ الأُولَى فَيَنْجُو مَنْ هَرَبَ مِنْهُمْ وَأَمَّا فِي الثَّانِيَةِ فَيَنْجُو بَعْضٌ وَيَهْلِكُ بَعْضٌ وَأَمَّا فِي الثَّالِثَةِ فَيُصْطَلَمُونَ ‏"‏ ‏.‏ أَوْ كَمَا قَالَ ‏.

"Sizler kıldan çarık giyen, yüzleri deriden kalkanlar gibi görünen bir toplulukla savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır." (Sünen-i Tirmizi, 2215; Kitap 33, Hadis 58. Derecesi: Sahih)

حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمَخْزُومِيُّ، وَعَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ الْعَلاَءِ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏ "‏ لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تُقَاتِلُوا قَوْمًا نِعَالُهُمُ الشَّعَرُ وَلاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى تُقَاتِلُوا قَوْمًا كَأَنَّ وُجُوهَهُمُ الْمَجَانُّ الْمُطْرَقَةُ ‏"‏ ‏.‏ قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ وَبُرَيْدَةَ وَأَبِي سَعِيدٍ وَعَمْرِو بْنِ تَغْلِبَ وَمُعَاوِيَةَ ‏.‏ وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ ‏.‏

Ebubekir Sıddık şöyle dedi: "Resulullah (s.a.v) bize şöyle dedi: 'Deccal, doğuda Horasan denilen bir yerden çıkacak. Onu yüzleri deri kaplı kalkanlar gibi görünen bir topluluk takip edecek.'" (Sünen-i Tirmizi, 2237; Kitap 33, Hadis 80. Derecesi: Sahih)

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، وَأَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي عَرُوبَةَ، عَنْ أَبِي التَّيَّاحِ، عَنِ الْمُغِيرَةِ بْنِ سُبَيْعٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ حُرَيْثٍ، عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، قَالَ حَدَّثَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ ‏ "‏ الدَّجَّالُ يَخْرُجُ مِنْ أَرْضٍ بِالْمَشْرِقِ يُقَالُ لَهَا خُرَاسَانُ يَتْبَعُهُ أَقْوَامٌ كَأَنَّ وُجُوهَهُمُ الْمَجَانُّ الْمُطْرَقَةُ ‏"‏ ‏.‏ قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِي الْبَابِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ وَعَائِشَةَ ‏.‏ وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ ‏.‏ وَقَدْ رَوَاهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ شَوْذَبٍ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنْ أَبِي التَّيَّاحِ وَلاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ أَبِي التَّيَّاحِ ‏.‏

Yani Türkler, Deccal'in uşakları, yandaşları olacak. Kıvırmaya kalkacak olanlara söylüyorum: Başka söze gerek var mı?

Yazan: A.Kara

RUSYA ESKİ CANLILARI GERİ DÖNDÜREBİLMEK İÇİN KLONLAMA TESİSİ KURUYOR

Bilimsel,A,Rusya'nın klonlama tesisi,Rusya mamutları klonlamak için tesis kuruyor,Rusya eski canlıları geri getirmek için tesis kuruyor,Rus bilim adamları,Antik canlıları geri getirme planı
RUSYA TIPKI JURASSİC PARK'TAKİ GİBİ ESKİ CANLILARI GERİ GETİREBİLMEK İÇİN TESİS KURUYOR 

Jurassic Park serisinden tüm filmleri izledim ve onları çok sevdim, demek istediğim, filmlerin mükemmel bir çizimi var. Hatta bu dinozorlara öyle merak salmamışı sağlamıştı ki lisedeki 4 yılım sabah akşam dinozorları araştırmakla geçti (meydan larousse, gelişim haccette, big larousse, semt kütüphaneleri vs.)

Kendinizin sayısız dinozorun serbest olduğu, terk edilmiş bir Jurassic Park'ta mahsur kaldığınızı hayal edin.

Daha da iyisi kendinizi modern bir Jurassic Park'ta hayal edin ve birtakım başarısızlıklardan dolayı klonlanmış dinozorların yollarındaki her şeyi yiyerek koşmaya başladığını.
Neyse ki bu henüz sadece filmlerde oldu.

Ancak ilerleyen teknoloji ile gerçek bir “Jurassic Park” ın var olduğunu görmek ilerde mümkün olacak gibi.

Rusya yerküredeki hayattan silinmiş olan tüylü mamutları ve soyu tükenmiş diğer türlerini geri kazanmayı amaçlayan 4.5 milyon sterlin değerinde (5.9 milyon dolar) yeni bir klonlama tesisi açıyor.

Yakutsk kentindeki "yeryüzü grubu" araştırma merkezinin planları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından Vladivostok kentinde 11-13 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan 4. Doğu Ekonomik Forumu'nda ortaya çıkacak.

Putin bu yılki oturumun öncesinde şunları söyledi: "Rusya şu anda ileri teknolojilerin gelişmesi ve yenilikçi endüstrileri yaratmak için en rahat koşulları sağladı."


Özel ekonomik bölgeler Uzak Doğu'nun gelişmiş özel ekonomik bölgeleridir ve yabancı yatırımcıların vergi tercihleri ve hükümetin masraflarıyla modernize edilmiş altyapıya sahip basitleştirilmiş bir idari rejim sunmaktadır.

Rus genetikçileri mamutları hayata geri getirmeyi planlamanın yanı sıra farklı nedenden ötürü binlerce yıl önce ortadan kaybolan gergedanlar ve mağara aslanları gibi bir dizi soyu tükenmiş türler üzerinde de çalışmaya istekliler.

Bazıları kutuplardaki donmuş toprağının derinliklerinde yer alan klonlama laboratuarları uzun süredir yaşayan memelileri yeniden geri getirmek için Güney Koreli uzmanlardan oluşan bir ekiple yakın bir şekilde çalışan Rus bilim adamlarının araştırmalarını genişletmeyi amaçlıyor.

Sakha Cumhuriyeti'nin başkenti Yakutsk elmas bakımından zengindir, donmuş hayvanların kalıntıları için sıcak bir noktadır.

Gerçekte, Rusya'da keşfedilen yumuşak dokuları olan Pleistosen ve Holosen hayvan örneklerinin% 80 kadarı bu bölgede ortaya çıkmıştır.

Uzmanlar tarafından belirtildiği gibi, antik hayvanların DNA'sı, on binlerce yıldır donmuş olan bu topraklarda korunabilir. Bu kalıntılardan elde edilen DNA'larla araştırmacıların dünya'yı dolaşan bazı büyük canlıların arkasındaki biyolojiyi daha iyi anlayacağı umuluyor.

Örneğin ilk insanların diş ve kemiklerinden ev yapmak, yiyecek arayışında (avda) kullanmak için silah yapmak için mamutlarla birlikte yaşadıkları düşünülmektedir.

Yaklaşık 6000 kg ağırlığa sahip olan bu hayvanlar yaklaşık 10.000 yıl önce Pleyistosen döneminin sonunda yaşadığı bölgeden kayboldular.

Ancak izole edilmiş popülasyonların Alaska'da St. Paul adasında 5,600 yıl öncesine ve Rusya'daki Wrangel Adasında sadece 4000 yıl öncesine kadar hayatta kaldıklarına inanılmaktadır.

Son çalışmalara göre mamutlar büyük olasılıkla iklim değişikliğinin ve aşırı avın neden olduğu küçülen bir habitat nedeniyle öldürüldü.

Harvard Üniversitesi'nden bir takım da dahil olmak üzere birçok uluslararası proje, eski türleri diriltmek için korunmuş mamut DNA'sını kullanmak için yarışıyor.

Yazan & Çeviren: A.Kara

SANIYORDUM Kİ

sizden gelenler, islamiyet, İslamdaki çelişkiler,Kafamdaki İslam,Gerçek İslam,İslam mı kusurlu insan mı?, Kuran'daki çelişkiler, 4 eşlilik,Kur'an'da kölelik
Benim kafamdaki İslam’la gerçeğin uyuşmadığını anlamam zaman aldı İşte benim olduğunu sandığım İslam’ım ve Gerçek İslam;
Sanıyordum ki:
İslam’da dört eşliliğin sebebi savaşlarda ölen erkeklerin eşleri ortada kalıyor. Onlara o dönemin koşulları altında yardım edilirken yanlış anlaşılma durumu olmaması için çok eşliliğin olduğunu sanırdım. Hatta ortaokul ve lisenin başlarında din derslerinde bu dediğimi adeta inanmayanlara karşı gövde gösterisi yaparcasına savunurken din öğretmenlerimiz hiçbir zaman yanıldığımızı ve konunun bu savunmayla alakasız olduğunu anlatmadı.

Ne zaman ki açıp Kuran’ı açıp okudum işte o zaman kendimi aslında bir suçlunun avukatlığını yaptığımın farkına vardım. Hemen ilgili ayeti görelim:

Diyanet Meali
4.3 - "Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.  Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur."

Diyanet Vakfı Meali
4.3 - "Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır."

Şu ayetleri en başında bana biri gösterseydi ben baştaki savunmayı yapamazdım. Tabi şu ayetleri okuyup ta ilk baştaki anlamı çıkarabilecek şizofrenler olabilir onlara en yakın ruh ve sinir hastalıkları merkezine gitmelerini tavsiye etmekten başka yapacak bir şey yok.
Çok eşlilikle ilgili birkaç ayeti de inceleyelim isterseniz:

Diyanet Meali
33.50 - "Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."

Diyanet Meali
33.32 - "Ey Peygamber'in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin."


Diyanet Vakfı Meali
33.32 - "Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin."

Ayetlerde açık bir şekilde çok eşliliğin olunduğu görülmektedir.
Sanıyordum ki Kuran’da kölelik yoktur. Allah yarattığı kullarının köle olmasını istemeyeceğini ve hepsini önemseyeceğini düşünürdüm. İslam’ın doğduğu zamanki köleliği de İslam öncesi Arap toplumunun pisliği zannederdim.

"Zaten yok cahil. Okusan Kuran’ı anlarsın aptal dinsiz." Diyen zeka seviyesi Einstein’ı geçen güzel arkadaşlar ve yüzlerinde yapmacık bir gülüşle gelip “Güzel kardeşim Kuran’da kölelik yok” diyenler zaten hayatlarında Kuran’ı okumamışlar.

Kuran’da köleliğin olduğunun işte kanıtları:
Diyanet Meali
4.3 - "Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.  Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur."

Diyanet Meali
4.24 - "(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah'ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan (nikâhlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

Diyanet Meali
4.25 - "Sizden kimin, hür mü'min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü'min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Allah, sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."

Diyanet Meali
23.6 - "Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar."

Diyanet Meali
24.32 - "Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir"

Diyanet Meali
24.58 - "Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

İsteyenler rahatça bu ayetleri bulabilir.

SİZDEN GELENLER | Yazan: Wayder

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

TEK BİR KAYADAN OLUŞAN HİNDU TAPINAĞI

A, Arkeolojik keşif, Açıklanamayanlar, Tek bir kayadan oluşan Hindu tapınağı, İnanılmaz Hindu tapınağı, İnsan yapımı olmayabilir mi?, Antik tapınaklar, Antik Hindu tapınağı, Kailasa Tapınağı, Arkeoloji
Kısaca: Tapınak bir dağdan oyulmuş, inşaatçılar yukarıdan aşağıya doğru başlayan dikey kazılarla yapmışlar. Bu inşaatlar sırasında dağdan yaklaşık 400.000 ton kaya kaldırıldığı tespit edildi. Tapınak, tek bir kayadan oyulmuş en büyük yekpare tapınaklardan biri olarak kabul edilir.

Hindistan'da tüyleri ürpertecek bir tapınak var. Perili ya da korkutucu olduğu için değil, tasarımı ve inşası insanların yapabileceğini düşündüğümüz her şeyin ötesinde olduğu için.

Tapınağın kendisi 164 metre derinliğinde, 109 metre genişliğinde ve 98 metre yüksekliğindeki bir dağa oyulmuş. Bu, Kailasa Tapınağı'nın gezegendeki tek bir kayadan oyulmuş en büyük TEK TAŞTAN YAPILMIŞ yapılarından biri olduğu anlamına gelir.

Hindistan, Ellora, Maharashtra'da bulunan bu görkemli tapınak Kailasa Tapınağı olarak bilinir. Bazıları bunu Kailasanatha tapınağı olarak adlandırıyor.

Tapınak Hindu ibadetine adanmıştır ve eski Hindistan'daki Rashtrakuta hanedanından 1. Kral Krişna  tarafından inşa ettirilmiştir.

Haklı olarak Kailasa Tapınağı büyüklüğü, mimarisi ve heykeltraşlığı nedeniyle Hindistan'da şimdiye kadar yapılmış en dikkat çekici mağara tapınaklarından biri olarak kabul edilir.

Kailasanatha tapınağı toplu olarak Ellora Mağarası olarak anılan 32 mağara tapınak ve manastırının bir parçasıdır. Kailasa Tapınağı toplamda 16 mağara kaplar.

Yapımlarının genellikle sekizinci yüzyılda başladığı kabul edilir.

Pek çok bilim adamı inşaatın büyük boyutlarıyla ve kendine özgü tasarımıyla birleştiğinde çok sayıda farklı mimari ve heykel düzenine dayanarak Rashtrakuta kralı 1. Krişna'ya atfedildiğine inanırken, bazı akademisyenler yapımında birden fazla kralın hüküm sürdüğünü iddia ediyorlar.

A, Arkeolojik keşif, Açıklanamayanlar, Tek bir kayadan oluşan Hindu tapınağı, İnanılmaz Hindu tapınağı, İnsan yapımı olmayabilir mi?, Antik tapınaklar, Antik Hindu tapınağı, Kailasa Tapınağı, Arkeoloji

DİKEY KAZI
Tapınak feci bir görüntüye sahip. Aslında bu Hindistan'daki en sevdiğim tapınaklardan biri. Etkileyici, farklı ve görkemli görünüyor.

Kailasa Tapınağı'nın en önemli özelliği "Dikey Kazı" dır.

Tapınak inşa edildiğinde oymacılar dağın tepesinden başlayarak aşağı doğru kazıdılar. Rajan, K.V. Soundara "Kaya-Kesme Tapınak Stilleri" kitabında geleneksel yöntemlerin projenin mimarı tarafından tam olarak takip edildiğini ve inşaatçıların tepeden başlayarak kazmalarının ön cepheden kazmaktan daha iyi olduğunu çünkü eğer öyle bir yöntem deneselerdi aynı sonuca ulaşamayacaklarını" söylüyor. Bu gerçek Kailasa'yı diğer tapınaklardan eşsiz ve farklı kılar.

Eski bir efsane Kailasa Tapınağı'nın yapımından bahseder. Katha-Kalpataru'ya göre yerel kral KrişnaYajnavalki (M.Ö. 1470-1535) korkunç bir hastalıktan muzdaripti. Eşi kraliçe, kocasını tedavi etmek için Tanrı Şiva'ya dua etmeye karar verir.

Kraliçe eğer dilek kabul edilirse ve bu tapınağın üstünü görene kadar bir oruç tutmaya ve bir tapınak inşa etmeye söz verdi. Sonunda kral iyileşti ve kraliçe tapınağın hemen inşa edilmesini istedi.

Ancak projeye katılan her mimar, bir shikhara (üstte) ile tamamlanmış bir tapınak inşa etmenin aylar alacağını açıkladı. Daha sonra Kokasa adında bir mimar Kral ve Kraliçe'ye bir hafta içinde bir tapınağın shikharasını (üstünü) göreceklerini açıkladı.

Sonunda Kokasa farklı bir teknik kullanmaya başladı. Yandan oymak yerine tepeye çıktı ve tepeden dikey olarak dağın tepesindem kazmaya başladılar. Sonunda bir hafta içinde shikhara'yı bitirdi.

Kailasa tapınağının en kötü şöhretli unsurlarından biri Kailasa dağını sallayan Ravana'yı tasvir ediyor olmasıdır. Heykel Hindu sanatının en güzel parçalarından biri olarak tanınır ve tapınağın bundan sonra Kailasa olarak bilinmesi olasıdır.

Bazı yazarlar 400 ton taş çıkarılarak yapılan bu tapınağın on sekiz yıl içinde tamamlandığını iddia ediyor. Tapınağın ilk yapım aşamasında her gün yaklaşık 60 ton kaya çıkarıldığı tahmin edilmektedir.

İnşaatçıların günde on iki saatten fazla çalıştıkları, her saat dağdan ortalama 5 ton kayaç çektiği sanılmaktadır.

Tapınağın nasıl planlandığını ve büyük olasılıkla nasıl tamamlandığını bildiğimiz halde, tasarımcıların, mimarların ve inşaatçıların, o zamanlar kendilerine sunulan nispeten sınırlı teknolojiyle nasıl başarabileceklerini tam olarak bilmiyoruz.

Önceki makalelerde yazdığım gibi binlerce yıl önce bu büyüleyici mağaraları kuranların sıradan bir çekiç, keski ve kazmadan daha fazlasına sahip olmuş olmaları çok mantıklı görünüyor.

Yazan & Çeviren: A.Kara

MİNOTOR ZAMANLARINDAN BİR MEZAR

Arkeolojik buluntular, Minotor mezarı, Antik mezar, Girit'teki minotor mezarı, Minoan uygarlığı, Knossos antik kenti, A, Kral Minos, Yarı boğa yarı insan, Boğa adam mezarı
Araştırmacılar Girit'te 3.500 yıldan fazla süredir dokunulmamış bir antik mezar keşfettiler. Arkeologlar ve arkeoloji öğrencileri yaklaşık 13 metre uzunluğunda, oymalar, iki iskelet ve yaklaşık iki düzine vazo bulunan bir mezarın ortaya çıkarıldığı sahneye çağrıldılar.

Kil kullanılarak eski zamanlarda mühürlenmiş bir yeraltı mağarasına rastladıktan sonra bu mezar yerel bir sakin tarafından istem dışı şekilde keşfedildi.

Mezar ve eserlerin Tunç Çağı, belki de M.Ö. 1.200 ila 2.400 arasında olduğu düşünülmektedir.

Ierapetra kasabası yakınlarındaki bir zeytinlikte bulunan mezar yüzeyin iki buçuk metre altında keşfedilmiş ve bir fincan, bir şarap karıştırma kabı ve yaklaşık onbeş amfora kabı gibi bir dizi eşya bulundurmaktadır.

Yunan Kültür Bakanlığı'na göre düşey bir kanal aracılığıyla keşfedilen mezar üç farklı odaya bölünmüştür.

Söz konusu ifadeye göre güney ucunda bozulmamış bir kapak bulunan sağlam bir lahit vardı ve içeride yetişkin bir kişinin “çok kasılmış bir duruş şeklinde” iyi korunmuş iskeleti vardı.

En kuzey ucunda kapaksız bir lahit vardı ve içinde diğer seramik damarlara ek olarak çok fazla bozulmuş bir yetişkin iskeleti vardı.

EFSANE
Minoan uygarlığı Akdeniz'in Girit adasında yaklaşık M.Ö. 2600 civarında ortaya çıkmış ve yaklaşık M.Ö. 1400'lere, 12 yüzyıla kadar gelişmiştir.

Medeniyetin varlığının kanıtı İngiliz arkeolog Sir Arthur Evans'ın Minoan Medeniyetinin başkenti Knossos'u ortaya çıkardığı 1900 yılında keşfedilmiştir.

Knossos antik kentinin bir boğa başı ve kuyruğu ve bir erkeğin gövdesi olan garip, ürkütücü bir yaratık olan Minotor'u içermek için “labirent” i görevlendiren Kral Minos'un efsanevi evi olduğu düşünülmektedir.

Minotor (Minotaur), Labirent'in merkezinde mimar Daedalus ve oğlu Icarus tarafından Girit Kralı Minos'un komutasında tasarlanan ayrıntılı bir labirent benzeri yapıda yaşıyordu ve en sonunda Atina kahramanı Theseus tarafından öldürüldü.

Yazan & Çeviren: A.Kara

RAHİPLERİ CİNSEL İSTİSMARDAN SORUMLU TUTMAK NEDEN ZOR?

Dini Haber, Haberler, Cinsel istismar, Kiliselerdeki cinsel istismarlarda artış, Kilise cinsel istismar,Papa Francis'in mektubu,Vatikan cinsel istismar
Büyük bir jüri raporu kısa süre önce Katolik Kilisesi'nde çocuk cinsel istismarının şaşırtıcı düzeylerini buldu. Altı piskoposluk bölgesinde 1000'den fazla çocuğun cinsel tacizini ortaya çıkardı ve 301 rahibe olayın faili olarak isimlendirildi. Ayrıca dini görevlilerin suistimali göz ardı ettikleri de kayıtlara geçti.

Buna karşılık, Roma Katolik Kilisesi başkanı Papa Francis "Tanrı'nın İnsanları" na hitaben bir mektup yazdı:
"Utanç ve tövbe ile, bir topluluk olarak olmamız gereken yerde olmadığımızı, zamanında hareket etmediğimizi, birçok canlıya verdiğimiz zararın büyüklüğünü ve ağırlığını kabul ediyoruz. Küçüklere hiç ilgi göstermedik; Onları terk ettik."
2001'den beri merkezileşme hareketinde Vatikan, piskoposun çocuk cinsel istismarına ilişkin tüm kanıtlanmış iddialarını İnanç Doktrini için Cemaatine göndermesini şart koştu. İnanç Doktrini için Cemaat Vatikan'da bulunur ve genellikle güçlü bir Kardinal tarafından yönetilir.
İşi "inancı teşvik etmek ve korumak"tır.

İnanç Doktrini Cemaati, piskoposun standart bir duruşma yürütmesini, bir kişinin kendi başına gerçekleştirmesini veya görevden alma veya görev devamının kabul veya reddetmesini söyler. Rahipler kararlara ve cezalara itiraz edebilirler. Vatikan bazen rahipleri kovmak isteyen piskoposları bile geçersiz kılar.

Tamamen kendi yetkileri dahilinde olmasına rağmen Papa Francis kanuna aykırı çocuk cinsel istismarı konusunda Kanun Kurallarını değiştirmemiştir.

Haber Tarihi: 29/08/2018
Kaynak: RNS

KRAL PAKAL ANTİK ASTRONOT MU?

K'inich Janaab Mart 603'de doğdu. Pakal 12 yaşında tahta yükseldi ve 80 yaşına kadar yaşadı. Annesi Sak K'uk Palenque'nin hükümdarıydı. Uygun bir mirasçı olmadığından kraliçeler vardı. Sak K'uk hükmetme haklarını oğluna transfer etti. Palenque'nin gücünü Maya devletlerinin batı kesimlerinde genişletti ve başkentinde Maya medeniyetinin en iyi sanat ve mimarisini üreten bir yapım programı başlattı.

Kral Pakal çoğu zaman bir uzay gemisinin içindeki bir adamın temsili olduğu iddia edilen lahitin levhası üzerinde bulunan gravür nedeniyle kimilerince "Palenque astronotu" olarak anılmıştır.

Palenque'de ortaya çıkarılan maskenin güçlü hükümdar Pakal "El Grande"yi gösteren ilk kalıntı olduğuna inanılıyor.

1. K’inich Janaab Pakal yaygın olarak "Pacal" ya da "antik Palenque devletinin hükümdarı olan Büyük Pacal" şeklinde anılır. Onun adı klasik Maya Dili'nde Kalkan demektir. Amerika tarihinin en uzun saltanatı sayılan 68 yıl boyunca hüküm sürdüğü bilinmektedir.

Pakal’ın mezarı antik astronot hipotezi ile ilişkilendirilmiştir. Erich Von Daniken'in 1968 yılında en çok satan kitabı olan "Tanrının uçan arabaları"nda Pakal'ın lahitinin kapağını astronot tasvirleriyle karşılaştırmıştır.

A, Antik tarih, Kral Pakal, Antik astronot, K’inich Janaab Pakal,Maya kralı, Antik Maya medeniyeti, Antik uzaylılar, Uzaylıların varlığının izleri,Geçmişte uzaylı izleri, Açıklanamayanlar,

Pakal Lahiti'nin karşılaştırmasında V. Daniken şöyle yazmış:
"Bu çerçevenin merkezinde oturmuş, öne doğru eğilmiş bir adam var. Burnunda bir maske var, bazı kontrolleri idare etmek için iki elini kullanıyor ve sol ayağının topukları farklı ayarları yapmak için bir çeşit pedal üzerinde duruyor. Arka kısım ondan ayrıdır; karmaşık bir sandalyede oturuyor ve bu çerçevenin dışında egzozdan çıkar gibi küçük bir alev görüyorsun…"
Arkeologlar 1.K'inich Janaab Pakal'ı temsil ettiğine inanılan bir maske keşfettiler. Maske, Chiapas (Meksika)'da, Palapque arkeolojik bölgesindeki El Palacio olarak bilinen antik yerdeki arkeolojik çalışmalar sırasında bulundu. Uzmanlar maskeye ek olarak seramik figürler, oyulmuş kemikler ve çakmaktaşı gibi ayin nesneleri de bulduklarını bildirdiler.

Arkeolog Arnoldo Gonzalez "Bu bir tanrının temsili değil. Bazı görüntülere baktıktan sonra bunun Büyük Pakal olması mümkün görünüyor. Şu anda bu konuda oldukça eminiz" diyor.

Fakat ne olursa olsun antik astronot teorisi peşinde koşturanlar bilmeliler ki Mezoamerika kültüründe maske takmak, özellikle de altın maske kullanmak çoğunlukla dini bir ayine hizmet etmiştir. Uzaylılar veya dünya dışı yaşam ile zerre ilgisi yoktur. Bkz: Aztek İnançları ve İnsan Kurbanları

Kaynaklar:
Finley, Michael. "Von Daniken's Maya Astronaut". SHAW WEBSPACE. Archived from the original on April 12, 2008. Retrieved 18 October 2015.
Freidel, David A.; Schele, Linda; Parker, Joy (1993). Maya Cosmos: Three Thousand Years on the Shaman's Path. New York: William Morrow and Company. ISBN 9780688100810.
Martin, Simon; Nikolai Grube (2008). Chronicle of the Maya Kings and Queens: Deciphering the Dynasties of the Ancient Maya (2nd ed.). London and New York: Thames & Hudson. ISBN 9780500287262. OCLC 191753193.
Mathews, Peter. "WHO'S WHO IN THE CLASSIC MAYA WORLD". Foundation for the Advancement of Mesoamerican Studies, Inc. (FAMSI). Retrieved 18 October 2015.
Schele, Linda; Mathews, Peter (1998). The Code of Kings: The Language of Seven Sacred Maya Temples and Tombs. New York: Touchstone. ISBN 068480106X. Retrieved 17 October 2015.
Skidmore, Joel (2010). The Rulers of Palenque (PDF) (Fifth ed.). Mesoweb Publications. Retrieved 12 October 2015.
Stokstad, Marilyn (2008). Art History Fourth Edition. Upper Saddle River, New Jersey: Prentice Hall. ISBN 0-205-74422-2.
Stuart, David; Stuart, George (2008). Palenque: Eternal City of the Maya. Thames & Hudson. ISBN 9780500051566.
von Däniken, Erich (1969). Chariots of the Gods?: Unsolved Mysteries of the Past. Bantam Books. ISBN 0285502565.

Yazan & Çeviren: A.Kara