HABERLER
Dini Haber

DİN VE ÇOCUK

Eminim herkes çocukları çok sever ve aynı zamanda topluma yararlı ve akıllı yetişmesini ister. Tabi dinlerde çocukları çok sever, Tanrıya ve onun belirlediği aile tablosuna hazırlamak için, epey yardımcı olurlar. Ama hangi Tanrı'ya? Kendi yarattıkları ve çıkarlarını düşünen bir Tanrı olabilir-mi?

Çevremizde daha küçük yaşta çocuklarının dini eğitim görmesini isteyen bazı inançlı insanlar vardır. Ben genelde Hristiyan dini inancına sahip insanlarda bu durumlara şahit oldum. Ama İslam dünyasından da öğrendiğim aynıydı, hatta daha baskındı. Bu o insanların sosyal,ekonomik,tarihi, coğrafi durumları ile ele alınabilir. Hepsi aynı efendiye köle yetiştirmek üzere yol alırlar. Fakat, karşılaştırma yapmaya gerek duymadan şöyle devam etmek istiyorum. Dünya çağdaş medeniyetinde çocuğa dini eğitim verme ve uygulatma bireyseldir. Dini Baskı yoktur. Okullardaki din dersi mecburi değildir.

Örneğin bir çok sığınmacı Müslüman aileler de bu çağdaş medeniyet de, bu haktan yararlanıyor. Bulunduğu farklı dine mensup olan ülkenin okullarında o yerin dinini öğrenmesini istemez ve din dersini boş bırakır. Ve o toplumla din bağı olmaksızın birlikte yaşaması için gereken normlar, kültürel ve insan hakları garanti altına alınmıştır. Bu ülkelerde de inançlı (Hristiyan) bazı kesimler hala çocuklarından dini takip etmelerini isterler, anlatırlar, ama asla baskı uygulamazlar çünkü o da suçtur. İnsan hakları gereği çocuğa psikolojik baskı yapılamaz, evrensel çocuk haklarına aykırıdır.

Bak çocuğum "Bu günahtır tanrı seni cehennemde yakar" demek bile ruhsal bir baskıdır. Hiç bir vicdan, dini bir baskı ile kendi çocuğunu ruhsal köleliğe hapsedemez, çocuğun aklı almaz. Psikolojiktir, ruhsal bozukluklar yaşar. Yazıktır günahtır. Günümüzdeki bazı inanç (İslam gibi) türlerinde çocuklara baskı vardır. Bunu topluma dayatan hakim güç yanlıştır, hele birde, bunu bir dinin önderinin (peygamber) dayatması imkansızdır. Yazan da yanlış inanan da, söyleyen de, söyleten de. Çocuğun haklarını korumak o önderin de görevidir ve mecburidir. Bir söz vardır. "En az 3000 yıllık tarihe gidemeyen bir akıl daha kendini tamamlayamamıştır" Tew le le! Burada anne önemli rol oynar, annenin eğitimi önemlidir. Anadil, ana vatan, kavramları anaerkil toplumlardan günümüze gelmiştir. Yani bizlere tarihten bu yana egemen güçlerden ulaşan bilgi ve sahi olduğu belirtilen emirlerin esas olarak kime hizmet ettiği kapsamlı bir şekilde sorgulanabilir!

Toplum gerçeği dayatmadıkça o politika dinler tarafından özellikle çocuklar üzerinden nesilden nesile sürer gider. O yüzden sadece "inan ve ibadet et" diyenler tarafından yazıldığı ve çizildiği bazı toplumsal dayatmaları bir çocuğa anlatırken veya dayatırken dikkatli olmalıyız. Yönetim dayatıyor zaten. Bizlerin de sorgulamadan sessiz kalarak o yönetime destek verdiğimizi hatırlatırım. O yüzden yanlış inanmaktansa vicdani kısım daha güçlü olmalıdır. Yanlış inanmak bunu geleceğe bulaştırmaktır. Korku dolu bir filmi düşün, Tv'lerde bazen görürüz şiddet ve korku barındıran filmler belli bir yaş gurubuna önerilir. Bunu önermeleri neden zannediyorsunuz? Korku hissi insan aklının belli bir yaşa kadar karşılaşmaması gereken bir histir. Yani tespitlidir. Uzmanların yaptığı çalışmaların sonucudur. Bunu soyut bir varlık (Tanrı) üzerinden tartışmaya açarsak psikolojik bölüme giriyor, hiç bir çocuğa yetişkin olmayana kadar hiç bir dini inanç, soyut varlıklara mecburi itaat, gibi dini ruhsal baskılar uygulanamaz. Çocuk kendisi öğrenir. Bazı bölümlerde (hadis ve ayet) dayaktan falan bahsediyor, inanın insanlık karşıtıdır. Artık bir şekilde insanlık doğru olanı bulmuştur, çocuk ile din bir araya gelmemelidir. İnançlı insanlar bu doğrultuda medeniyet ile çatışmadan kendini geliştirmeye açmalıdır.
Cehaletin dayatmaları geleceğimize yön veremez!

Yazan: Metin T.
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »