HABERLER
Dini Haber
Babil mitolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Babil mitolojisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

YARATILIŞ DESTANLARI

Hazırlayan: A.Kara


YAHUDİ & HRİSTİYAN VE İSLAMİ İNANÇTA YARATILIŞ
Yahudi Torah ve Hristiyan İncil'in ilk kitabı olan "Yaratılış", her ikisi de bugünün Yahudi, Hristiyan ve İslami inançları tarafından dünyanın yaratılışı olarak kabul edilen iki asal öykü içerir. İlkinde, Tanrı, "Işık olsun," der ve ışık olur. Altı gün içinde, gök, toprak, bitkiler, güneş ve ay, hayvanlar ve insanlar dahil tüm canlıları yaratır. Tanrı hepsine "Verimli ol" der. Yedinci günde, Tanrı dinlenir, eserlerini tasarlar ve iyi bir değerlendirme yapar. İkinci hikayede ise Tanrı dünyadaki ilk adam olan Adem'i yaratır. Onun yaşaması için Adem'e bir bahçe yapar, ama “İyi ve Kötü Bilginin Ağacı” ndan meyve yemesini yasaklar. Adem hayvanları isimlendirir ama kendisi yalnızlık çekmektedir. Tanrı Adem'i anestezi altına alır ve kaburgalarından biri ile ilk kadın Eve'yi (Havva) yaratır. Konuşan bir yılan Havva'yı yasak meyveyi yemeye ikna eder ve aynı şekilde Havva'da Adem'i yemesi için ikna eder. Tanrı onların yasak meyveden yediklerini anladığında, onları bahçeden dışarı sürer ve insanı ölümlü yapar.

YUNANLAR VE TİTANLARI
İlk Yunan şairleri evrenin doğumuna dair çeşitli yazılar çıkardılar. En iyi korunan "Hesiod's Theogony"dir. Bu ilahide, Gaia da (ana toprak) dahil olmak üzere ilkel başlangıçtaki kaostan en eski tanrılar gelir. Gaia kendini korumak için Uranüs'ü, gökyüzünü yarattı. Sonra  Zeus'un şimşeklerini, 50 kafası ve 100 eli olan canavarları, tepe gözlü Cyclopslar (Kiklops) da dahil olmak üzere tuhaf bir tanrı ve canavarlar topluluğu oluşturdular. Sonra gelen tanrılar ise Titanlar olarak biliniyordular. Onlar 6 oğul ve 6 kızdı. Uranüs, canavar çocuklarını hor gördü, onları yeryüzünün iç kısmı, bağırsakları olan Tartarus'a hapsetti. Öfkeli Gaia büyük bir orak yaptı ve en küçük oğlu Kronos'a talimatlar verdi. Bir sonraki seferde Uranüs Gaia ile birleşmek için ortaya çıktığında, Kronos ortaya çıktı ve babasının genital organını kesti. Uranüs'ün kanı ve haşere bitlerinin düştüğü yerde, daha fazla canavar, dev ve hiddet ortaya çıktı. Kutsal testisler tarafından kanlanan deniz köpüğünden tanrıça Afrodit geldi. Daha sonra Kronos, gelecek nesil tanrıları olan Zeus ve Olimposluların babası olur.

HİNDU KOZMONOLOJİSİNİN BRAHMA İLE BULUŞMASI
Hindu kozmolojisi, yaratılışın birçok efsanesini barındırır ve asıl oyuncular yüzyıllar boyunca yükselmiş ve önem kazanmıştır. En eski Vedik metni, Rig Veda, 1000 başı, gözleri ve ayakları olan devasa bir varlığa sahip Purusha'yı anlatır. Yeryüzünü bir örtü gibi sarıyordu. Tanrılar Puruşa'yı kurban ettiğinde, onun vücudu, kuşları ve hayvanları yaratan arıtılmış tereyağını üretti. Vücut parçaları dünya elementlerine, tanrı Agni, Vayu ve Indra'ya dönüştü. Ayrıca, Hindu toplumundaki kast sistemindeki 4 kast onun bedeninden yaratıldı: Rahipler, savaşçılar, genel halk ve hizmetkârlar. Tarihsel olarak daha sonra, Brahma (yaratıcı), Vişnu (koruyucu) ve Şiva (yok edici) üçlüsü önem kazanmıştır. Brahma, uyuyan Vishnu'nun göbeğinden filizlenen bir nilüferde görülür. Brahma, bu günlerden birinde ya da 4.32 milyar yıl süren zaman zarfında evreni yaratır. Sonra Şiva evreni yok eder ve döngü yeniden başlar (kolay gelsin).

JAPON DÜNYA ADASI
Tanrılar ilkel okyanusun üzerinde yüzen köprünün üzerinde duran, iki kutsal kardeş olan erkek kardeş İzanagi ve kızkardeşi İzanami'yi yarattılar. Tanrının mücevherli mızraklarını kullanarak, Onogoro'nun ilk adasını çaldılar. Adadan sonra İzanagi ve İzanami evlendi fakat çocukları sakat doğdu. Tanrılar onları bir protokol ihlali üzerine suçladı. Evlilik ayini sırasında ilk önce kadın, yani Izanami konuşmuştu. Evlilik ayinlerini doğru bir şekilde yapan tanrılar birleşti ve daha fazla tanrı ile Japonya'nın adalarını ürettiler. Ancak ateş tanrısı Kagutsuchi-no-Kami'nin doğumu sırasında Izanami öldü. Üzüntüden sarsılan İzanagi, onu ölülerin ülkesi Yomi'ye kadar takip etti fakat Yomi'nin yemeğini yedikten sonra geri dönemedi. İzanagi aniden İzanami'nin ayrışan bedenini görünce çok korkmuş ve kaçmıştı. Izanami çıldırdı, onu çirkin bir kadın olarak takip etti. Izanagi dikkatini dağıtmak için ona kişisel eşyalarını fırlattı. Yomi'nin mağara girişinden kaçarak, onu bir kaya ile engelledi, böylece hayatı ölümden kalıcı olarak ayırdı. (Hades ile Persephone gibi, değil mi?)
[Adem ile Havva'ya benzer hikaye, ataerkil düzen örneği]

ÇİN, ORTA KRALLIK
Yin ve yang'ın karşıt kuvvetlerini içeren, zamansız boşluk içinde yüzen kozmik bir yumurta vardı. Kuluçkadan sonra, ilk var olan Pan-gu ortaya çıktı. Yumurtanın ağır parçaları "yin aşağı doğru sürüklenerek yeryüzünü oluşturdu. Daha hafif parçalar "yang" gökyüzünü oluşturmak için yükseldi. Pan-gu, parçaların yeniden şekillenmesinden korkuyor, yeryüzünde durup gökyüzünü tutuyordu. Gökyüzü 30.000 mil yüksekliğe ulaşana kadar 18.000 yıl boyunca günde 10 metre büyüdü. Çalışması tamamlandığında ise öldü. Onun parçaları, hayvanlar, hava durumu fenomenleri veya göksel bedenler olsun, evrenin unsurlarına dönüştü. Bazıları onun üzerindeki pirelerin insanlara dönüştüğünü söyledi ama başka bir açıklama daha var:
Tanrıça Nuwa yalnızdı, bu yüzden Sarı Nehir'in çamurunu yoğurarak insanı çamurdan yarattı. Yarattığı ilk insanlar onu sevindirdi fakat yaratmak uzun sürmüştü. Bu yüzden yeryüzüne çamurlu damlacıklar attı, her biri yeni bir insan oldu. Bu aceleyle yapılmış insanlar normal halk, daha önce çamurdan yoğurarak yarattığı insanlar ise soylular oldular.
[Görüldüğü üzere İslam henüz yokken, çamurdan, balçıktan insan yapma hikayeleri çok farklı toplumlarda zaten mevcuttu. Bir diğer örneği Prometheus'un çömlekçi tezgahında insanı yaratmasıdır. Ayrıca yine Tanrıça Nuwa, tıpkı Allah gibi, insanı bilinmek istediği için yaratmıştır.]

AZTEKLER
Azteklerin toprak annesi Coatlicue ("yılanların etekleri"), insanların kalplerinden ve ellerinden  kolyesi olan ve isminden de anlaşılacağı gibi yılanlardan oluşan etek giyen korkunç bir tanrıça şeklinde tasvir edilmiştir. Hikayeye göre Coatlicue bir obsidyen bıçağı tarafından döllendikten sonra ayın tanrıçası Coyolxauhqui'yi ve güney gökyüzünün yıldızları olan 400 oğulu doğurdu. Daha sonra, Coatlicue gökyüzünden düşen, öldürücü, tüylü topları bulup onları beline yerleştirdi ve bu tüylü toplar tekrar hamile kalmasına neden oldu. Coyolxauhqui ve erkek kardeşleri annelerinin anormal hamileliği karşısında şok oldular ve öfke ile annelerine karşı döndüler. Bununla birlikte, Coatlique'nin içindeki çocuk savaş ve güneş tanrısı Huitzilopochtli, rahmin içinde tamamen büyümüştü ve zırhlıydı (ot sarmanın zararları). Sonra o Coyolxauhqui'ye saldırdı ve onu bir ateşin yardımıyla öldürdü. Kafasını kesip gökyüzüne fırlattı ve o bir aya dönüştü.
[Tanrıçanın 2. hamile kalma hikayesi bir nevi Meryem-İsa hikayesi gibi.]

ANTİK MISIR'IN RUHLARI
Eski Mısırlıların birkaç yaratılış efsanesi vardı. Her şey, Nu'nun (ya da Nun'un) dönen, kaotik sularıyla başlar. Atum kendini var olmaya itti ve bir tepe yarattı, aksi halde onun durması için bir alan olmazdı. Atum cinsiyetsizdi ve her şeyi gören bir göze sahipti. Hava tanrısı olan oğlu Shu'yu tükürdü. Atum daha sonra nem tanrıçası olan kızı Tefnut'u kustu. Shu ve Tefnut, Geb, yeryüzünü, gökyüzünü ve kabuklu yemişi yarattılar. İlk önce dolaşıkdılar, ancak Geb, kabuklu yemişi üstünden kaldırdı. Yavaş yavaş dünyanın formu düzenlendi ama Shu ve Tefnut kalan karanlıkta kayboldular. Atum her şeyi gören gözünü çıkardı ve onları aramaya gönderdi. Shu ve Tefnut göz sayesinde geri döndüğünde Atum neşeyle ağladı. Gözyaşları yeryüzüne çarptığında ise insanlar ortaya çıktı.

BABİL NEHİRLERİ
Babil yaratılış efsanesi Enuma Eliş, su tanrıları Apsu (tatlı su) ve Tiamat (tuzlu su) ile başlar ve birkaç nesil tanrılar ortaya çıkarır ve Ea'ya ve birçok kardeşine yol açar. Ancak bu genç tanrılar, Apsu ve Tiamat'ın uyuyamayacağı kadar gürültü yaptılar (İstanbul'da site hayatı). Apsu onları öldürmek için plan yaptı ama Ea'nın erken davranarak Apsu'yu derin uykuya daldırdı.

Mummu Apsu'yu uyandırmaya çalıştı ama başaramadı - Ea Apsu'nun halesini aldı ve kendisi taktı, Apsu'yu öldürerek Mummu'yu zincirledi. Apsu, Ea'nın ve eşi Damkina'nın mesken yeri oldu. Ea ve Damkina, Apsu'nun kalbinde Marduk'u yarattı. Marduk'un ihtişamı Ea'yı ve diğer tanrıları aştı ve Ea ona "Oğlum, Güneş" dedi.

Tiamat intikam sözü vererek Çılgın, kuduz köpek ve akrep adam dahil olmak üzere birçok canavar yarattı. Silahlarını bir rüzgar gibi kullanan Marduk, Tiamat'ın boğazına kötü bir rüzgar fırlatıp onu etkisiz hale getirdi ve kalbine fırlattığı tek bir okla onu öldürdü. Tiamat'ın vücudunu ikiye bölerek onu göğü ve yeri yaratmak için kullandı. Daha sonra ise tanrılara hizmet etmesi için insanı yarattı.

ESKİ İRAN DİNİ: ZERDÜŞTLÜK
Orta Pers döneminin yaratılışı anlatan antik metinleri Bundahishn, Tanrı Ahura Mazda tarafından yaratılan dünyayı anlatır. Büyük dağ Alburz, 800 yıl boyunca gökyüzüne değene kadar büyür. Bu noktadan sonra yağmur yağar, Vourukasha denizi ve iki büyük nehir doğar. İlk hayvan olan beyaz boğa, Veh Rod nehrinin kıyısında yaşıyordu. Ancak, kötü ruh Angra Mainyu onu öldürdü.
Öldürülen boğanın tohumu aya taşınarak arıtıldı ve birçok hayvan ile bitkiler yaratıldı. Nehrin karşısında güneş gibi parlak ilk adam Gayomard yaşıyordu fakat Angra Mainyu onuda onu öldürdü. Güneş onun tohumunu kırk yıl boyunca saflaştırdı ve sonra ondan bir ravent bitkisini filizlendirdi. Bu bitki ilk faniler olan Mashya ve Mashyanag'a dönüştü. Bu sefer Angra Mainyu onları öldürmedi fakat onları kendine ibadet etmeleri için kandırdı. 50 yıl sonra ikiz doğurdular ama günahlarından dolayı ikizleri yediler. Çok uzun bir süre sonra iki tane daha ikiz doğdu ve onlardan tüm insanlar geldi (özellikle de Persler).

İSKANDİNAV TANRILARININ ÇEKİCİ
Kaslı, geniş göğüslü tanrılar ve etli butlu tanrıçaları ile İskandinavya ve Cermen ülkelerinin eski dinleri, hem güreş hem de ağır metal müziğin hayranları için yaratılmış efsaneler barındırır. Slav efsanelerine göre, Dünya (Midgard) 'dan önce, ateş kılıcı Surt tarafından korunan ateşli bir toprak olan Muspell vardı; Büyük bir boşluk Ginnungagap, ve donmuş buz kaplı bir toprak olan Niflheim. Niflheim'ın soğuğu Muspell'in sıcağına dokunduğunda meydana gelen inanılmaz çözülmeden dev "Ymir" ve devasa bir inek olan Audhumla ortaya çıktı. Sonra inek tanrı Bor'u ve karısını varoluşa yaladı. Çift, Odin, Vili ve Ve adında üç oğlu olan Buri'yi doğurdu. Buri'nin oğulları dev Ymir'i öldürdü ve onun bedeninden dünyayı yarattılar. Kemiklerinden dağları, saçlarından ağaçları, kanından ise deniz, göl ve nehirleri yarattılar. Sonra tanrılar Ymir'in oyulmuş kafatasının içinde yıldızlı gökleri yarattı.

AKAD İMPARATORLUĞU

tarih, Akad imparatorluğu, akadlar, Uruk kralı ve sargon, Sargon, Rimush ve Manishtusu, en büyük akad krallığı naram-sin, Tanrı Enlil ile güreş, guitum, mitoloji ve akadlar, Nimrael, sargon, Akad şehri hiç bulunamamasına rağmen diğer uluslar, yazılı kaynaklar ile bir zamanlar Mezopotamya'da büyük bir imparatorluk kuran Akadlardan bahseder. Akad'ın aslında Fırat Nehri'nin batısında, muhtemelen Sippar ve Kiş şehirleri arasında (ya da Mari ve Babil kentleri de olabilir) bir yerde şehir olduğu tahmin ediliyor. Efsanelere göre Akad kenti bir zamanlar diğerleri gibi şehir devletiydi; ancak Sargon güce olan açlığı yüzünden diğer şehirleri de fethederek Akad İmparatorluğunu kurmuştu. Sargon, ya da onun kayıtlarına göre Akad İmparatorluğunun sınırları Pers Körfezi'nden Akdeniz'e kadar uzanıyordu. Bazılarına göre Kıbrıs, bir ihtimal Girit'te dahildi. İhtimaller doğrultusunda olsa da, yine de Akad İmparatorluğu tarihteki ilk çok uluslu imparatorluktu.

Uruk Kralı ve Sargon'un Yükselişi
(M.Ö. 2334 - M.Ö. 2279)
Akad şehrinde yaşayan Akadlar, kendi dilleri olan Akkad'ı kullanıyordu. Buna göre Sargon'un imparatorluk zamanında Akkad'ı yeniden yapmak yerine restore ettiği düşünülür. Sargon, şehir devletlerini birleştiren ilk lider değildi; daha önce Uruk kralı Lugalzagesi küçük Sümer kentlerini tek bir yönetimde birleştirdi. Ancak Lugalzagesi, Sargon tarafından mağlup edilmişti. Tarihçi Durant şöyle yazmaktadır; "Doğu ve batı, kuzey ve güney, büyük savaşçı ilerledi ve Elam ülkesini ele geçirdi, Pers Körfezi'nde silahlarını sembolik olarak yıkadı, batı Asya'ya yürüdü, Akdeniz'e ulaştı ve tarihteki ilk büyük imparatorluğu kurdu."
Sümer Krallar Listesi'nde göre beş Akad kralı bulunur; Sargon, Rimush, Manishtusu, Naram-Sin, Şar-Kali-Şarri. Şar-Kali-Şarri, Akad yıkılmadan önce hanedanın 148 yıl daha ayakta kalmasını sağladı. Akad gücünün doruğunda iken pek çok Sümer sivil yapılanmasını geçmiştir. Dini gelenekler, kutsal hizmetler, yazı ve giyim hariç.

Sargon'un Hâkimiyeti
(M.Ö. 2334 - M.Ö. 2279)
O zamanlar insanların söylediği "Evrenin dört köşesi", Sargon tarafından fethedilmişti ve kurduğu yeni düzeni de devamlı askeri mücadeleler ile sağlamıştı. Yeni kurulan imparatorluğun stabil olması yolların gelişimine, tarımın artırılmasına, daha geniş bir alanda ticarete ve bilimin gelişmesine neden oldu. Ayrıca Akad İmparatorluğu ilk posta teşkilatını kurmuştu. Burada bilinmesi gereken nokta, Akadlar kil tablet kullanıyordu. Yani mühürlü postaları sadece gönderilen kişi kendi mührü ile açabilirdi. Mührü kırmak doğrudan yazılı metni imha etmek demekti.
Gücünü korumak için Sargon, imparatorluk boyunca bulunan şehirlere güvendiği ve kendisine sadık adamları yerleştirdi. Bu durum, Babil metinlerinde "Akad Yurttaşları" olarak geçer ve 65 farklı şehirde önemli konumda bulunmuşlardır. Bununla yetinmeyen Sargon, öz kızı Enheduanna'yı, Ur kentinde "İnanna'nın Yüksek Rahibesi" ilan etti ve bunu kullanarak herkesi dini yoldan manipüle etti. Enheduanna bugün, tarihte kayıtlı olarak adı geçen ilk yazardır ve ayrıca gücü o kadar yüksekti ki bizzat kendisi İnanna'ya ağıtlar yazıyordu.

Sargon'un Halefleri: Rimus (Rimush) ve Manishistu
Sargon 68 yıl süren iktidarının sonunda ölünce yerine oğlu Rimush (M.Ö. 2279 - 2271) başa geçti. Rimush, babasının uyguladığı politikalara büyük oranda bağlı kaldı. Sargon'un ölümü ile birçok şehir isyan etti. Rimush ise hâkimiyetinin ilk yıllarında düzeni yeniden sağlamakla geçirdi. Elamlılara karşı mücadele etti ve kazandığı zaferler ile Akad'a yeniden zenginlik kazandırdı. Ancak Rimush sadece yedi yıl tahtta kaldı ve ölümü ile kardeşi Manishistu (M.Ö. 2271 - 2261) başa geçti. Bir ihtimal Manishistu tahtı almak için kardeşinin ölümüne sebep oldu. Rimush'un ölümüden sonra tarih kendini tekrarladı; Manishistu yönetimi ile uğraşmadan önce ortaya çıkan isyanlarla isyanlar ile uğraşmalıydı. Ticareti geliştirdi ve kendi kayıtlarına göre Magan ve Meluhha (tahmini olarak Yukarı Mısır ve Sudan) ile uzun ticaret ilişkileri gerçekleştirdi. Pek çok inşa çalışmaları da gerçekleştirmiş, aralarında ise Ninova'da bulunan İshtar Tapınağı'nın da olduğu söylenir. Paris'te, Louvre müzesinde bulunan Manishistu dikilataşında Manishistu'nun yaptığı toprak yenilikleri kayıtlıdır. On yıllık saltanatı sonunda Manishistu, gizemli bir şekilde ölmüştür. Bazılarına göre yönetimdekiler tarafından öldürüldü.

Akad Krallarının En Büyüğü: Naram-Sin
Manishistu'dan sonra oğlu Naram-Sin (M.Ö. 2261- 2224) başa geçti. Tıpkı kendisinden önce amcası ve babası gibi Naram-Sin, isyanlar ile boğuşmak zorundaydı. Ama bu işe bir kez başladığında imparatorluk gelişmeye başladı. Sınırlar genişlemeye başladı, ticaret büyük oranda arttı ve istikrarı sağlayarak Pers topraklarında, hatta Mısır'da bile mücadeleler verdi. Naram-Sin Zafer Stelesi, bugün Louvre müzesinde sergilenmektedir ve bu stele, Zagros dağlarında yaşamış olan Lullubi kabilesinin kralı Satuni'ye karşı olan zaferin anısıdır. Sargon gibi kendisi de "Büyük Kral" oldu, ama buna ilaveten kendisini herhangi bir Mezopotamya tanrısına eşdeğer tanrı olarak gösterdi. Ancak Akad'ı büyük güç yapan adam aynı zamanda halkına göre Akad'ın sonunu başlatan adamdı. Naram-Sin, tanrı Enlil'e bir güreşte meydan okumuştu. Kendisine yapılan bu güç gösterisine Enlil, Akad'tan lütfunu çekerek cevap verdi. Hatta diğer tanrılara da bu şehri artık kutsamamalarını söylemiş. Naram-Sin üzülerek tanrılara herhangi bir işaret için yalvarıp yakardı ancak cevap alamadı. Yedi yıl boyunca depresyon içinde cevap bekledi. Sonunda beklemekten yoruldu ve ordusunu alarak Enlil'in Nippur şehrindeki tapınağına yürüdü. Tapınağı, temelinden eser kalmayacak şekilde yıktı. Bu sadece Enlil'i değil diğer tanrıları da öfkelendirdi. Gutium adında maymun özelliklerine sahip bir kavmi Akad'a yolladılar. Akad'ı istila ettiklerinden sonra kıtlık ortaya çıktı, ölüler sokaklarda ve evlerde ortada kaldı, şehir harabeye dönüştü. Ve bu hikayeye göre Akad'ın ve Akad İmparatorluğunun sonu geldi. Bu yıkım ise bir kralın güçten kendini kaybederek tanrılara meydan okuması yüzünden oldu.
Ancak tarihi kaynaklara göre hiç böyle bir hikaye yaşanmadı. Bu muhtemelen sonraki çağlarda tanrılar ve krallar arasındaki gücü göstermek için yazılan bir hikayeydi. Gerçekte ise Naram-Sin tanrıları onurlandıran birisiydi ve tapınaklarda kendi imajını tanrıların ardına koyardı. Naram-Sin'in ölümü ile yerine oğlu Shar-Kali-Sharri geçti.

Akad'ın Sonu
Şar-Kali-Şarri (M.Ö. 2223- 2198) başa geçtiğinde kendinden öncekiler gibi isyanlar ile başa çıkmalıydı. Ancak bu çok zor bir durumdu çünkü hem imparatorluk çok fazla genişlemiş hem de imparatorluğa yapılan saldırıları defedecek durumda değildi. Askeri başarılar sağlamasına rağmen bu saldırıların üstesinden gelemedi. Yine de bina çalışmaları bu dönemde de vardı. Nippur'da ki Enlil tapınağını onarma çalışması belki de Naram-Sin ve Enlil hikayesinin asıl kaynağıdır. Hatta Shar-Kali-Sharri saltanatında imparatorluğa saldıranlardan biri ve en önemlisi Gutilerdi. Kıtlığa sebep olan Gutiler de bu hikayede canavarlar olarak gösterilmişti. Diğer Akad düşmanları ise yabancı değillerdi; uzun süredir hükmettikleri Elamlar ve sonradan Babil Krallığını kuracak olan Amurrular. Shar-Kali-Sharri'nin ölümünden sonra iki Akad kralı daha geldi, Dudu ve onun oğlu Shu-Turul. Ancak bu iki ve son Akad kralları sadece Akad ve çevresindeki araziye hükmettiler. Akad şehri nasıl yıkıldı, halkına ne oldu ya da imparatorluk nasıl sona erdi, bu ve bunun gibi sorular hâlen gizemini korumakta.

Yazan-Çeviren: Nimrael