HABERLER
Dini Haber
Hint Tanrıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hint Tanrıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

HANUMAN

mitoloji,A, Hint mitolojisi, Hanuman,Maymun çocuk hanuman,Hanuman efsanesi,Güneşi yakalamaya çalışan çocuk,Anjana miti,Hanuman miti,Rüzgar tanrı Vayu, Hint Tanrıları, Güneş tanrı,Maymun çocuk
Bu güçlü maymun tanrı Pavanputra Hanuman'ın hikayesidir. Doğumunun öyküsü de güçlü eylemleri kadar şaşırtıcıdır. Fakat Hanuman'ı anlatmak için doğumdan bir süre öncesine, her şeyin başladığı Efendi Brahma'nın sarayına dönmeliyiz.

Brahma'nın kim olduğunu biliyor musunuz? O, Hinduların yaratılış tanrısıdır. Cennetten bir alanındaki ilahi sarayında yaşadığına inanılır. Sarayın güzelliği tanrılar için sürekli şaşkınlık kaynağı olmuştur.

Brahma'nın gökyüzündeki saray mahkemelerinde bir dizi görevli vardı. Aralarında Anjana adında güzel bir görevli vardı. Hizmetinden memnun olan Brahma onu ödüllendirmeye karar vererek çağırdı ve ne istediğini sordu.

Anjana ilk başta tereddüt ettiyse de sonra "Efendim, bir bilgeden bana aktarılan laneti kaldırmanızı diliyorum" diye yanıtladı.

"Bana onun hakkında bildiklerini anlat, belki sana yardım edebilirim" dedi Brahma.

Üzerindeki lanetin kaldırılmasını umut eden Anjana "çocukken yeryüzünde oyun oynuyordum, bacaklarını tıpkı bilge bir insan gibi lotus pozisyonuna almış meditasyon yapmakta olan bir maymun gördüm, gözüme çok komik geldi ve ona bazı meyveler fırlattım" dedi.

"Fakat hata yaptığımı fark ettim: O sıradan bir maymun değildi. Aslında tapasya'sını (manevi eğitim için form) yapmak için maymun biçimi almış güçlü bir bilgeydi, meyvelerim onu rahatsız edip kefaretini bozunca gözlerini büyük bir öfke ile açtı."

"Beni görür gördüğü anda, herhangi birine aşık olduğumda maymuna dönüşeceğimi söyleyerek lanetledi. Ona beni affetmesi için yalvardım."

Bilge, daha önce de söylediği gibi laneti değiştiremeyeceğini söyledi. Ama aşık olduğum adamın maymun suratıma rağmen beni seveceğinin garantisini verdiğini söyledi.

"Efendi Brahma, bu sorunu ben doğurup buraya kadar getirdim. Güzel kız kardeşlerim arasında bir maymun yüzü ile nasıl yaşayabilirim? Bana her zamanki benliğimi bir nimet olarak geri verirseniz, çok minnettar olacağım." dedi endişeyle.

Talihsiz Apsara için üzülen Brahma bir anlığına düşündü. Sonra gözlerini endişeli Anjana'ya doğru kaldırdı. Brahma "Lanetini kaldırmanın bir yolunu görüyorum Anjana," dedi nazikçe. "Yeryüzüne git ve bir süre orada yaşa. Kocanla dünyada tanışacaksın ve eğer senin lanetin kaldırılacaksa Efendi Shiva'nın vücut bulmuş hediyesi doğacaktır" dedi.

Anjana Brahma'nın tavsiyesini kabul ettikten kısa bir süre sonra dünyaya geldi. Genç bir kadın avcı olarak ormanda yaşamaya başladı.

Bir gün aslanla savaşan güçlü bir adam gördü. "Ne cesur bir adam!" diye düşünerek hayrete düştü ve "Bana bakmasını dilerdim!" dedi.

Anjana hayranlıkla savaşçıya bakarken adam döndü ve onu gördü. Adamın gözleri onun üzerine düştüğü anda, kadın bir maymuna dönüştü.

Acı çığlıkları atan Anjana, yere düştü ve yüzünü elleriyle kapadı. Onun yere düştüğünü gören adam ona doğru koşmaya başladı. Adam “Sen kimsin güzel kız? Neden ağlıyorsun? Yüzünü ortaya çıkar. Seni göreyim,” dedi.

Anjana kasvetli bir cevap vererek "Yapamam cesur adam,". "Aşık olduğumda maymuna dönüşmek için lanetlenmiş bir apsara olan Anjana'yım. Beni sadece kederimle yalnız bırakmanızı rica ediyorum" diye feryat ederken yakışıklı adama parmak arasından göz attı.

Kadın önünde duran adamın da maymun suratlı olduğunu görünce hayrete düştü. Yüzünü ilk başta net görememişti çünkü uzaktaydı.

Maymun yüzlü adam onun şaşkınlığını anladı ve şöyle dedi: "İstediğimde insan formunu alabilsem de ben bir insan değilim. Lord Şiva tarafından büyülü güçlerle kutsanmış olan Maymunların kralı Kesari'yim. Eşim olursanız onur duyarım. Karım olarak beni onurlandırır mısın sevgili Anjana?"

Çok mutlu olup ve evlilik teklifini kabul eden Anjana "Öyleyse bilgenin sözü doğruydu" diye düşündü. "Kesari benim görünüşümü umursamadı çünkü kendisi de maymun."

HANUMAN'IN DOĞUMU

Anjana ve Kesari ormanda evlendiler. Dindar bir adanmış olan Anjana, Efendi Şiva'ya ibadet ederek yoğun tapasya uyguladı. Şiva bundan memnun oldu ve ona gelerek ne istediğini sordu.

Anjana, "Efendi Şiva, ben bilgenin lanetinden kurtulabilmek için oğlum olarak doğmanızı rica ediyorum" diyince Şiva "Öyle olsun!"diyerek rızasını gösterdi ve kayboldu.

Bundan kısa bir süre sonra, Anjana'nın Efendi Şiva'ya taptığı bir gün, ülkenin başka bir yerinde, Ayodhya kralı Dasaratha, çocuk sahibi olmak için bir yagna (dini tören) gerçekleştiriyordu. Putrakama Yagna'ydı. Sonuç olarak, Ateş-Tanrı Agni ona kutsal bir payasa (puding) verdi ve bunu eşleriyle paylaşmasını, böylece ilahi çocuğa sahip olabileceklerini söyledi.

İşte, Şiva'nın Anjana'ya olan lütfu çalışmaya başladı. Dasaratha, büyük karısı Kausalya'ya payasa verirken, ilahi müdahaleyle gelen bir kuş pudingin bir kısmını kapmıştı.

Kuş pudingi tutarak Anjana'nın yaşadığı Ayodhya ormanlarına doğru uçtu. Yoğun ağaçların üzerinde uçarken Anjana'nın tapasya ile uğraştığı bir sırada pudingi düşürdü.

Rüzgar-Tanrı Vayu olan her şeyi gördüğü sırada Efendi Şiva tarafından "Git Vayu!"şeklinde sessiz bir komut duydu. Vayu hemen pudingin bir kısmını yakaladı ve Anjana'nın uzanmış ellerine yerleştirdi.

Anjana eline bir şey konduğunu hissetti. Gözlerini açtı ve elindeki pudinge baktı. "Bu lütuf Şiva'dan mı?" diye merak etti ve onu yuttu.

İlahi puding boğazından içeri girdiğinde Anjana hemen Şiva'nın nimetini hissetti. Bir süre sonra maymun yüzlü küçük çocuğunu doğurdu. Kesari oğlunu görmekten çok mutlu oldu. Çocuk Anjaneya veya Anjana'nın oğlu olarak adlandırıldı.

Şiva beden bulup doğduktan sonra, artık bilgenin lanetinden kurtulmuş olan Anjana cennete gitmek istediğini söylemeye başladı. Anjaneya annesinin dileğini duyunca üzüldü. "Anne, sen olmadan benim geleceğim ne olacak? Kendimi nasıl besleyebilirim? Nasıl yaşayacağım?" diye sordu.

Anjana: "Endişelenme Anjaneya, baban cesur Kesari'dir, koruyucu ruhun hayat veren Vayu'dur. Onlar her zaman seni koruyacaklardır. Aç hissettiğinde, yükselen güneş gibi kırmızı ve olgunlaşmış meyveler besinindir."dedi. Oğlunu öptü ve onu terk edip göksel yerine geri döndü.

Anjaneya "güneş kadar kırmızı ve olgun meyveler mi? Güneş olgun bir meyve mi ki? dedi.
Güneşin gerçekten lezzetli bir meyve olduğunu düşünen bebek Anjaneya onu tatmak istedi. Anjaneya ilahi bir çocuktu. Annesi bir apsara ve babası bir Maymun Kraldı, bu yüzden küçük Anjaneya'nın bazı sihirli güçleri miras alması doğaldı. Her şeyden önce Şiva'nın enkarnasyonlarından biriydi. Güneşe ulaşmak onun için zor bir görev değildi. Gökyüzündeki parlayan topu yakalamak için dev bir sıçrama yaptı.

mitoloji,A, Hint mitolojisi, Hanuman,Maymun çocuk hanuman,Hanuman efsanesi,Güneşi yakalamaya çalışan çocuk,Anjana miti,Hanuman miti,Rüzgar tanrı Vayu, Hint Tanrıları, Güneş tanrı,Maymun çocuk
Güneş Tanrısı Suryadeva bir maymunun kendisine doğru geldiğini gördüğünde gökyüzünde barışçıl bir şekilde parlamaktaydı. Maymun güneşe yaklaştıkça büyüdü de büyüdü. Fakat güneşin yakınındakileri ölümcül bir şekilde etkileyen aşırı sıcak ışınların yaklaşan canlı üzerinde hiçbir etkisi olmadı.

Bunu gören Suryadeva korktu ve "İndra! İndra! Bana yardım et!" diye bağırarak yardım çağrısında bulundu.

Cennetteki tanrıların kralı olan İndra, yakınlarındaki ilahi alanında dinleniyordu. Güneş-Tanrı'nın yardım isteyerek yalvarmasından dolayı şaşkındı.

"Neden Suryadeva yardımım için bağırıyor?"diye merak etti İndra.“Güneş Tanrı yanına gelen her şeyi yakacak kadar güçlü değil mi? Ya da kontrolünün ötesinde bir şey mi? Neler olduğunu görmek zorundayım!”

Indradeva hemen beyaz fili Airavatha'ya bindi ve Suryadeva'nın korkusunun nedenini bulmak için ikametini terk etti. Kısa bir süre sonra uçan bir canavarın güneşi yakalamaya çalıştığını gördü. Hiç böyle bir yaratık görmemiş olan İndra "Suryadeva'nın bu kadar korkmasına şaşmamalı!" diye düşündü.

İndra yaklaştığında bu canavarın aslında dev bir maymun olduğunu görünce çok şaşırdı.

"Dur!" diye emretti. “Sen kimsin? Neden güneşi yakalamaya çalışıyorsun?”

"Ben Anjaneya, Kesari ve Anjana'nın oğluyum. Annem bana kırmızı güneş kadar olgunlaşmış meyvelerin yemeğim olacağını söyledi. Şimdi ben de güneşi yakalayıp yiyeceğim." diye cevap verdi dev çocuk.

İndra çocuğun masumiyetini eğlenceli buldu. Bu yüzden ona yeryüzüne dönmesini tavsiye etti. "Bu bir meyve değil Anjaneya, bu güneş - tüm ışık ve yaşamın kaynağı. Geldiğin yere dön" diye buyurdu. Ama yaramaz Anjaneya emirlerini görmezden geldi ve güneşi yakalamak için çıktığı yolculuğa devam etti.

İndra artık çocuğun saygısızlığından dolayı kızgındı. Güneşe yaklaşmaması için onu birkaç kez uyardı ama Anjaneya onu dinlemedi. Sonunda Devaların Kralı öfkelendi ve Anjaneya'ya şimşeği "vajra" ile vurdu.

"Vajra" Anjaneya'nın yüzüne çarpmıştı. Çenesini yaraladı ve yeryüzüne düşmesine neden oldu. Çocuğun yanakları şişlerden dolayı iki katı büyüklüğündeydi. Çocuk düştükçe bedeni giderek küçüldü. Sonunda gerçekten çocuk boyutlarında bir maymun olarak yere çarptı.

Rüzgar Tanrısı Vayu başı boş dolaşırken orada büyük bir "pat" sesi duydu. Meraklı tanrı, araştırmak için gürültü yönüne doğru gitti. Vayu şok oldu. Gözlerine inanamadı. Anjaneya yerde bilinçsizce yatıyordu. Kim onun ilahi oğlunu incitmeye cesaret etmişti?

Öfkeden deliye dönen tanrı "bunu kim yaptı?" diye bağırdı ama kimse cevap vermedi. İndra ikametinden çoktan ayrılmıştı ve güneş bir kez daha huzur içinde parlıyordu.

Rüzgar Tanrısı korkunç derecede kızgındı. "Kimse sorumu cevaplamıyor ise görevimi yapmakla neden uğraşmalıyım?" diye düşündü.

Büyük bir şefkatle oğlunu ellerine aldı ve yeryüzü topraklarının altındaki bir dünya olan Patalloka'ya gitti. Vayu dünyadan ayrıldığı için dünyada hiç hava kalmadı. İnsanlar, hayvanlar ve ağaçlar nefes alamayarak ölmeye başladılar.

Güneş Tanrı olanları görünce şok oldu ve Brahma'ya koşarak ona dünyadaki felaketi anlattı. Brahma yeryüzündeki durum hakkında endişelenmeye başladı. İndra'yı suçlayarak huzuruna çağırdı.

"Aptal öfkenin neden olduğuna bak!" diye gürledi. "İlahi bir çocuğa zarar verdin ve şimdi yeryüzündeki insanlar senin hatalarından dolayı acı çekiyor. Hepsi senin yüzünden!"
İndra kafasını öne eğdi. "Yaptıklarım için üzgünüm" diye mırıldandı.

Brahma onu ve diğer tanrıları Patalloka'ya götürerek Vayu'ya yeryüzüne dönmesi için yalvardı.
"Tüm insanlar, tüm yaratıklar ve ilahi varlıklar adına af diliyorum. Lütfen dünyaya dönün nazik Vayu."

Vayu, "Anjaneya olmadan bir yere gelmeyeceğim" dedi. Sonra, Brahma güçlerini kullanarak Anjaneya'nın yaralarını sihirli bir şekilde iyileştirdi. Ayrıca ona bir lütuf vererek "artık hiç bir silahın Anjaneya üzerinde etkisi olmayacak" dedi.

İndra, Vayu'yu daha fazla memnun etmek için çocuğuna şöyle dedi “Sen bir Çiranjêvi (ölümsüz) olacaksın. Seni yanağından (hanu) vurmuştum. O yüzden artık bundan böyle Yüce Hanuman olarak anılacaksın! "

Böylece Anjaneya, Hanuman olarak tanındı ve çocukluğu boyunca daha birçok macera yaşadı. Hanuman daha sonra tüm tanrıların lütfuyla büyük bir savaşçı oldu. Karısı Sita'yı geri getirmek için yolculuğa çıkan Rama'ya yardım etti. Bu hikaye Ramyana adlı büyük destanda anlatılmıştır.

Yazan & Çeviren: A.Kara

HİNT MİTOLOJİSİNE GİRİŞ

Hazırlayan: A.Kara
hinduizm, Hint mitolojisi, Hint Tanrıları, Fil kafalı Tanrı Ganesa, 4 kollu Tanrı Şiva, mitoloji, Hinduizm ve mitoloji, din ve mitoloji, Vedic Tanrıları, Brahma, Vishnu, A, Doğurganlık Tanrıçası Kali,

HİNT MİTOLOJİSİNE GİRİŞ

Hint dini ve mitolojisi birbirine yakından bağlıdır ve gerçekten ayrılamaz (Birçok dinin o toplumda zamanında geniş yer almış mitlere bağlı olduğu gerçeği karşımıza çıkar). Ayrıca, her ikisi de çok geniş ve karışık olduğundan basitleştirilmesi oldukça zordur.

İlk Hint metinleri , güneş, fırtına, ateş, soma ve benzeri doğal güçleri temsil eden Aryan Tanrılarına şerefli bir dizi kutsal ilah olan Vedalar'dır. Vedik dini, ritüel ve kurban yoluyla iktidar, refah, sağlık ve diğer nimetleri elde etmeye adamış materyalist bir dindi.

M.Ö. 500 civarında Buddha zamanında, eski Vedik dini, Brahmin rahipleri tarafından paha biçilmez fantastik bir şeye dönüştürülmüş; rahipler, kendileri için Tanrı benzeri güçler talep etmişlerdi. Buda insan acısının sorununa kendisini yöneltti ve onu disiplinli yaşama yoluyla ortadan kaldırmanın ve kendi arzularından vazgeçmenin bir yolunu keşfetti. O kadar çok takipçiyi Brahmins'in fikirlerini öğretilerine dahil etmek zorunda bıraktı. Sonuç olarak Hinduizm, Brahma, Vishnu ve Şiva isimli üç büyük Tanrıya sahip modifiye bir din haline geldi.

ANA VEDİC TANRILARI
  • İndra, Vedalar'ın ana Tanrısıdır; yağmur yağdırarak Hindistan'ın kirli topraklarını besleyen bu fırtına Tanrısının, gök gürültüsünü kullanabilen, sert içici bir Tanrı olup, savaş arabası ile gökyüzünde dolaştığına inanılır.
  • Mitra ve Varuna'nın kozmik düzeni koruduğuna inanılır. Güneş olan Mitra, sözleşmelere ve dostluğa başkanlık ederken , Ay Varuna, yemin eder. Indra gibi bu Tanrılar da savaşçıların değerlerini yansıtıyorlardı.
  • Agni, rahiplerin ateş Tanrısıdır. Sunak ve ocak başkanlığında, şimşek olarak dışarı çıktı ve güneşin ortasında (kalbinde) yandı.
  • Brihaspati, kahin sihrinin kişileştirilmesi, tören ve ritüelin Tanrısıdır.
  • Soma, narkotik bir bitkidir ve ilham veren, insanları özgürleştiren ve yaşam ilkesini temsil eden bir Tanrıdır.
  • Savitar hareket Tanrısıdır ve ne olursa olsun yapılan her hamle veya eylemleri altın gözleri, elleri ve dilleriyle bu ilaha bağlıdır.
  • Ushas, güzel, sevimli olan Ushas, şafağın Tanrıçasıdır ve tüm canlılar için sevinç kaynağıdır.
  • Puchan, her şeyi evliliğe, besin sunmaya, yolculara rehberlik etmeye ve ölüleri başlatmaya nişanlanarak ilişkiye getirir.
  • Şiva ise korkunç yıkım Tanrısıdır, insanların felaketleri önlemek için onu övmesi gerekir (İbrahimi dinlerdeki Tanrı figürüne yakın geldi kulağa).
  • Kali, Şiva'nın karısıdır. Kanlı bir doğurganlık Tanrıçası olan Kali, ölüm amblemleriyle süslenmiştir.
  • Prajapati, yaratılmış canlıların efendisi, Tanrı ve iblislerin babası ve yaratanların koruyucusudur.
Devas ve Asuraların Tanrıları ve Şeytanları vardır, ve bunlar sihirli güçleri ile saygı içinde birbirleri ile savaşırlar. Rakshas isimli yarı Tanrısal yaratıkların kara büyü ile pratik yaparken talihsizlik erkeklere eziyet etmişlerdir. (Fark ettiyseniz, "olduğuna inanılırdı" gibi sözler kullanamıyorum çünkü Hint dinlerinde bu mitolojik inanışlar ve Tanrılar hala yer almakta, yani birçoğuna hala güncel olarak inanılmaktadır.)

HİNDU TANRILARI VE KAVRAMLARI
  • Brahma, tüm olayların altında yatan manevi gerçeğe işaret eder ve bazen Tanrı olarak nitelendirilir. Brahma, kaos suları tarafından yaratılan altın yumurtadan ortaya çıkmış ve her evreni kurmuştur.
  • Vişnu, yüce Hindu Tanrısıdır. Canlılar veya evrenler arasındaki kozmik sularda dinlenir. Her yaratılışta farklı bir form (avatar) olarak gelir. Örneğin: balık, yaban domuzu, kaplumbağa, aslan, cüce, adam gibi. Onun ibadet edenler sevgi dolu dindarlık ve bağlılık ile işaretlenir.
  • Şiva son derece önemli Hindu Tanrısıdır, dans eden bu Tanrı, yaratılış ve yıkıma hükmeder. Dört kolu vardır ve alnındaki üçüncü bir gözü yok ederken betimlenir. Ona ibadet edenler küstahlıkla işaretlenir.
  • Parvati, Siva'nın karısıdır, şeytanlara karşı acımasız savaşması ile bilinir.
  • Ganeşa, Şiva ve Parvati'nin oğludur, 4 kolu ve fil kafası ile belkide en çok bilinen, en popüler Hindu Tanrısı olan Ganeşa, refahın Tanrısıdır.