HABERLER
Dini Haber
dine saygı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dine saygı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İSLAM'A SAYGI (!)

Yazan: Kirpi


İSLAM'A SAYGI


Müslümanlar gayrimüslimlerle ve muhalif düşünceli insanlarla tartışmalarında hep takıldıkları yerde “inanmıyorsun bari saygı duy” cümlesini sıkça kullanıyorlar.  Komik olan şu ki bunu hiç utanmadan söyleyebiliyorlar. Tarih boyunca ölüm, savaş, gözyaşı, kılıç gücüyle yaydıkları dine başkalarından saygı beklemeleri bayağı komik. Bu bir tek İslam için geçerli değil. Semavi dinlerin hepsi bu şekilde yayılmıştır. Tartışmalarımda Müslümanlara sıkça sorduğum bir soru var. Sorum şu. Bana ölüm, savaş ve korku olmadan İslam'ı kabul eden bir tane, fazla değil bir tane devlet ismi yazın. Bu soruma hala cevap almış değilim. Farklı devlet isimleri söylense de o devletlerin İslam'ı kabul etme tarihini ortaya koyduğumda yine cümleyle karşılaştım: İnanmayabilirsin ama saygı duymak zorundasın!
Hayır değilim. Peki neden?

İSLAM'IN BAŞKA DİN VE İNSANLARA SAYGISI

Geleneksel İslam tarihi, dinin ortaya çıktığı dönemlerde Müslümanların Mekke'li müşriklerden baskı gördüğü ve işkenceye maruz kalarak öldürüldüğünü iddia eder. Bu doğru olabilir fakat bunun tıpkı İslamın da yaptığı gibi dinin kendini koruma mekanizmasının bir parçası olduğunu unutmayın. Örnek vermek gerekirse farz edelim siz Müslüman bir devlette yaşıyorsunuz ve devlet şeriat hükümleriyle yönetiliyor. Bir gün benim gibi bir insan ortaya çıkıyor ve sizin dininiz yanlış, ben yeni bir din getirdim, en doğrusu budur diyor. Sizin bu insana tepkiniz ne olur? Tabi ki karşı çıkarsınız. İşte Mekke'li müşriklerin de yaptığı tam olarak budur. Yüzlerce senelik dini inançlarını Muhammed'den korumak.

Nasıl ki sizler İslam'ı doğru din olarak görüyorsanız Mekke'li müşrikler de kendi dinlerini doğru görüyordu ve doğal olarak korumak istiyorlardı. Nitekim onlar da sizin gibi din üzerinden muazzam paralar ediniyordu.
Bugün Suudi Arabistan'ın şeytan taşlama ayininde poşetlere taş doldurarak satması gibi.

Peki Muhammed ortaya çıktığında müşriklerin dinine saygı duydu mu? Mekke'liler ilk yıllarda pek karşı çıkmazlar Muhammed'e. Fakat sonra Mekke'lilerin ibadetlerine ve taptıkları tanrı sıfatı taşıyan kutsallarına karşı çıktığında Muhammed'e açık bir şekilde karşı çıkmaya başlarlar. Nitekim günümüz Müslümanları da böyle. Kendi inançlarına muhalif kişiler İslami eleştiren fikirlerini kendi içlerinde sakladığı sürece onlara karşı çıkmazlar fakat kendi eleştirel fikirlerini toplumlarla paylaşmaya başladığı an o insanlara karşı çıkarlar, hatta ölümle bile tehdit ederler.

Geleneksel İslam tarihi anlatımına göre Muhammed'in Mekke'de İslam dinini açık bir şekilde yaymaya başlayınca müşrikler ona olan baskıyı artırır ve Müslümanları işkence ederek öldürürler. Bu yüzden Muhammed Medinelilerin çağrısı üzerine Mekke'den hicret etmek zorunda kalır.

Fakat işin garip tarafı Mekkelilerin zulmünden kaçan Muhammed gittiği yer olan Medine'de yine daha sonraları kafir diyeceği insanlara sığınıyor. Ve ne büyük tesadüftür ki Mekke'de Muhammed'i ve onun taraftarlarını öldürmek isteyenler Muhammed Medine'ye kaçtıktan sonra kızı Zeyneb'e dokunmuyorlar ve Mekke'de yaşamasına izin veriyorlar.

Mekke döneminde Kur'an'da başka dinlere karşı az da olsa hoşgörü ve ılımlı bir yaklaşım vardı. Bunun nedeni Müslümanların sayıca az olması ve olası bir savaşta diğer dinlerin mensuplarına karşı koyamayacakları korkusuydu. Fakat Medine'ye geldikten sonra burada güç elde eden Muhammed artık başka dinlere hoşgörü değildir artık onlara karşı açık bir tehdit haline geçmiştir.

Mekke döneminde İslama karşı çıkan insanlara güzel sözler söylenmesi onlarla en iyi şekilde tartışarak İslama davet edilmesi söyleniyordu. Örneğin Mekke döneminde çoğunlukla şu şekilde ayetler ortaya çıkmıştır:

A'raf Suresi 199.ayet: (Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.
Nahl Suresi 125. ayet:  Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel, en inandırıcı yöntemlerle tartış.

Fakat Medine dönemine gelindiğinde açıkça öldürme izni veren ayetler ortaya çıkmaya başladı. Bu yüzden savaşla ilgili ayetlerin neredeyse tümü Medine dönemine aittir. Zira Medine'de yaşamaya başlayan Muhammed burada ekonomik ve askeri güce ulaşmıştı. Hoşgörü dini yok olmuş  “ya bendensin ya da ölüsün” fikri doğmaya başlamıştı. Bu dönemde Muhammed'i şiirleriyle eleştiren şair ve şaireler bile öldürülmeye başlanmıştı. Örnek olarak Muhammed'i eleştiren şairelerden beş çocuk annesi Esma binti Mervan'ı gösterebiliriz. Ölüm emrinin sebebi Muhammed'e karşı eleştirel şiirler yazmış olmasıdır. Muhammed'in isteği üzerine Ümeyr b. Adî tarafından öldürülür.[1]
Necip Fazıl Kısakürek, Esmâ bint Mervân'in öldürülüşünü Çöle İnen Nur adlı eserinde kısaca şöyle anlatmaktadır:

« Sıyrılan İslam kılıcı, havada ıslıklar çalarak ebedî hareket rüzgârına yol açmıştır. Üst üste üç teşebbüs: Âmir isimli âmâ bir sahâbîyi, onun için bütün yollar karanlık olduğu hâlde kendi kabilesinden, Esmâ bint-i Mervân isimli cadalozu öldürmeye gönderdiler. Bu kadının işi gücü İslâmiyet'i ve Allah'ın Resulü'nü küçük düşürmeye çabalamak... Kör sahâbî, kılıcını kadının göğsüne dayayıp hamle edinceye kadar gözleri açık bir insandan daha emin adımlarla gidip ulvî vazifesini yerine getirdi.[2] »

Mekke döneminde genellikle muhalif kişilere hikmetli sözlerle onları ikna etmeye çalış diyen Allah Medine dönemine gelindiğinde askeri ve ekonomik güç elde etmiş Muhammed'e savaşla karşılık vermeyi emrediyor. Güzel sözlerle tartışmak o muhalif insanlara İslam'ı kabul ettiremiyorsa Mekke dönemindeki ayetlerde o kişiye verilecek cevap şuydu:

Kâfirûn Suresi 6.ayet: Sizin dininiz size, benim dinim banadır."

Fakat Medine döneminde ise Muhammed'e muhalif olan ve onun getirdiği İslam'a uymayarak karşı çıkan insanlara verilecek cevap şuydu:

Mâide Suresi 33.ayet: Allah'a ve Resulüne savaş açanlarla yeryüzünde bozgunculuk etmeye koşanların cezaları, ancak öldürülmektir, yahut asılmaktır, çapraz olarak elleriyle ayaklarının kesilmesidir, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir.

Şimdi tüm bunları göz önünde bulundurarak İslama saygılı ve hoşgörülü olmayı talep eden insanlar bir daha düşünsünler. Saygı bekleyen bir insan önce kendisi saygılı olmak zorundadır. Şimdi hep birlikte Kur'an'ın farklı inançtaki insanlara ne kadar saygılı olduğuna göz atalım:

A'râf Suresi 166.ayet:  Kendilerine yasak edilen şeyler karşısında küstahça diretince onlara, "Aşağılık maymunlar olun!" dedik.

Birine maymun demek ne zamandan beri saygı göstergesi olmuş? Bunu duyan Müslümanlar, biz ateistlere “hani siz maymundan gelmiştiniz" şimdi neden bunu hakaret olarak görüyorsunuz diyorlar. Biz ateistler insanlar maymundan evrimleşti diye bir şey demedik. İnsanlarla maymunlar ortak ataya sahiptir dedik. Bunlar farklı şeyler.

A'râf Suresi 179.ayet: Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmış olduk. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Bunlar hayvanlar gibi hatta daha aşağıdırlar. İşte asıl gafiller onlardır.

Önceden zaten onları cehennem için yarattığını söylediği halde bu tarz insanları hayvan ve daha da aşağılık olarak adlandıran Kur'an ne kadar saygılıdır?

Müddessir Suresi 50,51.ayetler: Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler.

İnsanları eşeklerle bir tutan bir kitaba saygı beklemeniz sizce de komik değil mi? Müslümanlar bu ayeti "Allah bir benzetme yapmış" diyerek kıvırmaya çalışıyor ve nasılsa hakaret edilenler kendileri olmadığı için hoşgörüyle karşılıyorlar. O zaman biri çıkıp Allah'a veya Muhammed'e bu tarz benzetmeler yapsa sizler bunu da hoşgörüyle karşılayacak mısınız?

A’râf Suresi 176.ayet: Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o, dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur.

Kendisine muhalif olan birine köpek diyen, köpek muamelesi yapan bir kitaba başkaları nasıl saygılı olsun ki? Birisi size sen dilini sarkıtıp soluyan köpek gibisin dese sizin buna tavrınız ne olur? Elbette bunu saygısızlık olarak kabul edersiniz. Nitekim bizde öyle kabul ediyoruz ve başkalarına saygı duymayan bir kitaba, dine saygı duymuyoruz.

Kur'an'da bunun gibi yüzlerce örnek mevcut. Ben hepsini tek tek sayarak konuyu uzatmayacağım. Son olarak geçenlerde Facebook'ta gezinirken karşıma çıkan enteresan bir sayfadan bahsedeceğim:

KUSAD yani Kutsala Saygı Derneği. Bu dernek dine, Muhammed'e, Allah'a, Kur'an'a saygısızlık yapan kim varsa şikayet etmeye başlamış. Tabi ki hakaret ve küfür kullanmadığı halde bu listede kanalımız Din Ve Mitoloji’de yerini almış. Fakat komik olan şu. Her şeye gücü yeten, ol dediğinde istediğini olduran Allah varken bu tarz insanlar dini savunuyor. Üstelik bu savunmayı demokrasi üzerine kurulu olan anayasa kanunlarıyla yapıyor. Yani "şeriat gelmeli" diyerek kabul etmediği anayasayı kullanarak dinini savunuyor.

Buradan o insanlara şunu söylemek istiyorum.
“ Eğer dininize ve inancınıza saygı bekliyorsanız önce mukaddes saydığınız Kur'an'dan başkalarına yapılan saygısızlıkları kaldırmanız gerek. Saygısızlığı 1400 yıl önce sizin Allah'ınız yapmış. Bugün İslam'a saygısızlık yapanlar yalnızca 1400 yıl önceki saygısızlıklara cevap veren insanlardır. Bu da her bir insanın doğal hakkıdır. ”
Bırakın da dini, dinin sahibi olan Allah'ınız savunsun, sizler değil !!!

DİN X TİR

Yazan: A.Kara
din, dini yazılar, din ve çıkar ilişkisi,din kandırmacaları,sapkın hocalar, din adamları, din sayesinde, dinin siyasi,din ve ekonomi,dine saygı,din şiddet

OKUMADAN ÖNCE DİKKAT: İRONİ İÇERİR !

Çooook uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bi konuydu bu, öyle notlarım arasında bekliyodu. Tehlikeli sular olduğunu biliyorum fakat koyun insanları gördükçe kendimi yazmaktan alamıyorum.

Bazen bi hoca çıkıyo televizyona, 50 cent müziği eşliğinde dudakları ve göğüsleri silikonlu playboy kızlarını andıran müritleriyle booty shake dansı yapıyo... Gerçi onu da yıllardır görmüyorlarmış gibi birden bire içeri aldılar ya neyse, sanırım yıllardır gözü kapalı geziyordu yetkililer. Bazı zamanlar bi hoca çıkıyo ekrana, şu hayvanı öldürmek şu kadar sevap puanı verir, bu hayvanı öldürmek şu kadar sevaptır yada günah değildir diye neticesinden sallıyo. Zannedersin yaratıcı bir oyun tasarlamış ve sen o hayvanları öldürüp seviye kas diye dünyaya salmış, hiç değerleri yok. Oyun müptelaları bilir, biz buna exp kasmak deriz.

Biri çıkıp "şu şöyledir diyo", öbürü gelip "hayır böyledir" diye yardırıyo, 50 ilahiyatçı, 50 farklı ses, ama apaçık bir Kur'an!... İlahi denen kitaplarda yazılanlar yorumlamaya bu kadar mı açık? Yada yaratıcı sırf sıkıcı zamanları sona ersin diye anlaşılması zor ve farklı onlarca anlam içerebildiği iddia edilen dillerde kitap yollayarak insanların bocalamasını izleyip kahkaha mı patlatıyor 7 kat semada? Zaten bu yetmezmiş gibi birde işine geldiği için dini kullanan din adamları oyuna katılınca olay başka bir hal alıp seviye atlıyo.

Ortalığı bombalayıp insanları parçalayan örgüt "Müslümanız" diyo. Ertesi gün ekranlarda kafa kesen yobaz zihniyetli bi budala kelime-i şehadet getirerek başka birinin kafasını kesip İslam naraları atıyo ve ülkede vicdanı bunu kaldırmayan herkes "gerçek İslam bu değil" diye anonsa başlıyo. Bu akılsızlar nereden çıktı diye düşünürken yeni bi haber görüyoruz, Suriye'de Müslümanım diye geçinen iki tarafın birbirine yaptığı çin işkenceleri yansıyo ekrana; öldüren öldürene, uçuşan insan parçaları yağmur havası veriyo, toprak kana doyuyo.
Dini bi örgütün lideri çıkıyo (dini örgüt ne demekse, dinin örgütümü olur babasını satayım, din dindir, insan kendi yaşar bunu, örgütte neymiş) "Alevi kadınları savaş ganimetidir!" gibi salakça, ağzına sarı tuvalet terliği ile vurulası bi söz söylüyo. Ne demek lan savaş ganimeti? Ben alevi falan değilim fakat 4/4lük Müslüman gibi görünüp bu lafı söyleyen adamın sakallarını kör bıçakla kesesim geldi; zihniyetine Donald Trump otursun senin...

Hangi inanç olursa olsun, ben hiçbir zaman yaratıcının "Şu inanca sahip olmayanları öldürün" dediğine inanmıyorum (Evet, din kitaplarında Tanrı öldürün, dövün vb. tabirleri kullanıyor GÜYYA, ama zaten ben o kitapları yazan yada yazdıranın Tanrı olmadığını, tam aksine siyasi ve ekonomik çıkarlarını gözeten insanlar olduğunu düşünüyorum). Silah satarak geçimini sağlayan karaktersizlerin birilerini din adamı olarak peydahlaması ve onların saçmalamalarına kulak veren süzmeleri kandırmalarından ibaret şuan ki tüm düzen.

Geçmişte birilerinin türlü çıkar uğruna Tanrı adına konuşup ortaya attığı dinler tüm bu sahtekar düzenin temelini oluşturdu. Her din için böyle olduğu kanaatindeyim. Hristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar ve sayamadığım tüm dinler. Hepsinin içine bir şekilde maddi kazanç ve siyaset girmiş durumda,sorgusuz sualsiz inanmayı seçen insanlar ise bu çukurun içine sürükleniyorlar. Düşünseler aslında şunu anlamaları çok kolay olacak "Yaratıcı kendi yarattığı insanların bir kısmına tutup ta diğerlerini öldürün , yada şunu şunu öldürene 10 sevap point der mi?" demez... Peki kim der? Okuduklarını kendine göre yorumlayanlar, "Tanrıyla konuştum, bunları emretti" diyip kendini garantiye alan ve kendi düzenini kurup dilediği gibi yaşıyanlar, insanları kışkırtarak silah satışından para kazanan şirket ve ülkeler ve birilerini bademleyip denize sıfır manzarada oturan din adamları...

Ne kadar acı, günümüzde meşhur olan ve hocayım diye gezen çoğu insanın lüks içinde yaşaması... Tutup "aç kalsınlar ulan, çıplak gezsinler" demiyorum tabi, fakat altın yaldızlı eşyalar arasında denize sıfır oturup sabah akşam jambon yiyerek büyütülen totoyla dini mekanlara gidip "komşusu açken uyuyan bizden değildir" falan diye ahkam kesmesinler...

İnsanlar kişinin dinine saygı duymak zorunda değildir. Çünkü inanmadığı, komik bulduğu ve yalan olduğunu düşündüğü şeye zaten saygı duyamaz insan. Fakat saygı duyması gereken bir şey vardır, o da; KİŞİNİN İNANMA ÖZGÜRLÜĞÜ'dür. Bu ikisi aynı şey değildir ve karıştırılmamalıdır.

Sorgulamayı bilmeli herkes, yoksa önümüze ne verirlerse onu yeriz. Hristiyan'a Müslümanı öldür derler, Budist'e Müslüman'ı katlet derler, Müslümana Ateisti taşla derler, derler de derler... Sende koyun kakası toplar gibi arkalarından toplaya toplaya gezersin.

Kısacası:
Din para kazanma yolu değildir...
Din işine geldiği gibi biyerinden element uydurma, kutsal olduğuna inandığın kitaptakileri işine geldiği gibi yorumlama alanı değildir...
Din'in tarikatlara, şeyhlere, şıhlara, müridlere ihtiyacı yoktur...
Din sakallı olmayanın, cübbe giymeyenin giremeyeceği bi resmi kurum değildir...
Din insanların birbirlerini katletmesini emreden yada bunu meşru gören bir şey değildir...
Din kurumsallaşma-holdingleşme alanı değildir...
AH, YADA ÖYLEDİR !