HABERLER
Dini Haber

AGARTA VE ŞAMBALLA

Yazan: Gregoire de Fronsac
Agarta, GF, Agarta nedir?,Şamballa,Mu,Atlantis'ten göç eden bilim rahipleri,Brahatma,Abdülvahid Yahya,Kutsal dağ,Dünyanın merkezi,Gamalı haç,Agarta nedir?,din

“Şamballa” (Shambhala), “Dünyanın Kalbi”, “Yüce Ülke”, “Bilgeler Ülkesi” gibi çeşitli adlarla belirtilen Agarta, teozofik ve ezoterik kaynaklara göre, önceki devrenin sonlarına doğru Mu ve Atlantis’ten göç eden bilim-rahipleri tarafından kurulmuş bir organizasyondur.

İlk başlarda insanlıkla açık şekilde temas halinde olan bu organizasyon, bu devrenin koşullarından ötürü gizlenme gereği görmüş ve ikamet yeri olarak birbirlerine tünellerle bağlanan, dağlar içindeki yeraltı kentlerini tercih etmiştir.

Agarta, dünya insanlığının tekamülünde sorumluluk sahibidir. İlahi Hiyerarşi’ye hizmet eder. Dünyanın Efendisi ve “Kutup” olarak ifade edilen ve “Brahatma” veya “Brahitma” adıyla belirtilen Agarta’nın lideri, Dünya’yı sevk ve idare eden İlahi Hiyerarşi’nin fizik alemindeki temsilcisidir.

1912’de Müslüman olduktan sonra Abdülvâhid Yahya adını alan; ezoterik, okült ve mistik konularda çok sayıda yapıtı bulunan Fransız asıllı Mısırlı düşünür ve yazar Rene Guenon’a göre tradisyonlarda “Kutsal Dağ”, “Dünyanın Merkezi”olarak ifade edilen yer, O’nun mekânıdır. Kimilerine göre, dünyanın tüm geçmişi, yitik kıtalara indirilmiş dinler ve kozmik öğretiler, Agarta arşivlerinde kayıtlıdır ve birçok peygamber (Musa, İsa), dinlerini kurmadan önce, bu arşivleri incelemişlerdir ki, bazıları burada “inisiyasyon”dan da geçmiştir.

Agarta’nın yeryüzüne açılan 7 (kimi kaynaklara göre 4) ana çıkış noktası bulunmakla birlikte, mağaralarda inzivaya çekilen bilgelerin ve mağaralarda etkinliklerini sürdüren bazı inisiyatik toplulukların Agartalılar’la ilişki içinde oldukları ileri sürülür.

Rene Guenon’a göre bu durum, en çok, Türklerin yaşadığı Orta Asya’da görülmektedir. Kimi yazarlara göre, Göktürk, Uygur ve Hun masallarındaki, “ataların kutsal mağaraları” ve bir mağaradan geçilerek ulaşılan “gizli ülke” inanışında Agarta’nın sembolizmi bulunmaktadır. Tibet tradisyonlarına göre, Agartalılar şimdiki devrenin sonunda dışarı çıkacak ve Agarta’nın lideri yeryüzündeki olumsuzlukları  yenecektir.

Agarta’nın ne olduğuna ilişkin en yaygın, internet ve ansiklopedik kaynaklarda kullanılan tanım, ‘Tibet ve Orta-Asya geleneklerinde sözü edilen, Asya’daki sıradağların içinde bulunduğu ileri sürülen efsanevi bir yer altı Organizasyonu’dur.

Ancak bu tanım, ivedilikle not düşülmeli ki, Agarta’yı anlamak ve çözmek için tamamıyla yetersiz. Ne bu kadar basit ne de bu denli sığ. Ancak bir açılış tanımı olarak kullanılabilir.

Günümüze değin “Agarta”nın ne olduğunu inceleyen bir çok yayın ve yazar bulunuyor. Bunlar içinde en ünlüleri ve kaynak olarak en itibar edilenleri üç tane. Bunları meraklıları için öncelikli olarak-konunun daha başında-yazalım. Saint-Yves d’Alveydre, Ferdinand Ossendowsky ve René Guénon.

Agartha kelimesi; “Agharta” ve “Agarthi” olarak da kullanılabiliyor. Agarta veya Agarti sözcükleri, Sanskritçe’de “ele geçirilemeyen, ulaşılamayan, her şeyden korunmuş, şiddetin yakalayamayacağı, anarşinin erişemeyeceği” anlamlarına gelmekte.

Bir de “Şamballa” (Shambalah) kelimesi var. Bunu da söylemek gerekiyor ki, meraklıları için şaşırtıcı olmasın.

Kimi kaynak ve kişilere göre Şamballa, Agarta’ya karşıt olarak kurulmuş, gizli bir karşıt merkez. Ancak genel ve yaygın kanı, Şamballa’nın Agarta’nın bir diğer adı olduğu yönünde.

Agarta ismi, ilk kez “Saint-Yves d’Alveydre” tarafından kullanmış. d’Alveydre, bir simyacı. Metalleri altın ve gümüşe dönüştürme formülleri düzenlemiş. Martinist tarikatının (Tours piskoposu Aziz Martin (MS.. 316-397) tarafından kurulmuş tarikat) mürşitlerinden. Topluluğun bir diğer adının, “yeşil adamlar topluğu” olduğu da kayıtlar da mevcut.
Buda bize Reptilian'ları hatırlatır.

Gamalı Haç
Agarta’nın hakimi, “dünyanın kralı” rütbesini taşıyor. Yardımcıları durumundaki iki rahip kral bulunuyor. Sembollerinden biri bugün günümüzde hala Hint ve Tibet tapınaklarını süsleyen gamalı haçtır.

Bu sembol, Mu ‘dan kaynaklanıyor. Güneşi ifade eden kadim bir sembol. Dünyanın en eski sembollerinden biri sayılıyor. Bu haç, yaradılışın dört kuvvetini ve dört büyük enerjiyi sembolize eder. Zamanla “yönü çevrilerek” II. Dünya savaşında Nazilerin kullandıkları haline gelecektir.

Bu teknik; ama açıklayıcı tanımlamalardan sonra Agarta’yı biraz daha açmaya çalışalım.

Bir başka tanım, Agarta’nın ‘Mu ve Atlantis’ten göç eden bilim rahiplerince ya da inisiyelerce kurulmuş, sonradan gizlenme gereği görüp dağ ve mağara içlerine çekilmiş’ bir grup olduğunu ileri sürüyor.
Bu açıklama da Agarta ile ilgili yaygın bilgiler arasında. Neredeyse “mutabakatla kabul edilmiş” bir yaklaşım.
Buradan Agarta ile ilgili ilk ve en bilinen “tartışma” konusuna gelebiliriz. Agarta’nın “bir yeraltı ülkesi”ni veya “gizli bir dernek (oluşum)”mu olduğuna ilişkin bir tartışma bulunuyor.
Agarta üzerindeki hemen tüm çalışmalarda bu ayrışmaya rastlanıyor. Ancak ortak nokta, bir “gizlilik” olduğu yönünde. Yani ister “yer altı” olsun ister “örgüt, dernek, oluşum”; gizlilik var.

Peki Agarta ne yapar ?
Amacı nedir ?
Kimlerden oluşur ?
Burada kesin yargılarla ayrışan bir farklı okuma yok. Değişik ‘görev’ tanımları varsa da genel olarak amaç ve araçlar belli. Agarta, ‘sahip bulunduğu binlerce yıllık sırları uygulamak suretiyle insanlığı büyük bir spiritüel ilhama (illumination/aydınlanma/ışık) kavuşturmayı amaçlayan bilge ve filozoflardan oluşuyor’.

Saint-Yves d’Alveydre’den sonra Agarta isminin ilgi çeken biçimde sunuluşu, Fransız konsolosu olan Jacoliot’un “Hint’teki Tevrat’ adlı eserinde ve teozofinin kurucusu H. P. Blavatsky’in “Gizli Doktrin ve Gün lşığına Çıkarılmış İsis” adlı eserinde oluyor.

Bundan sonra en bilinen ve en sık gönderme yapılan ‘Rene Guenon’ oluyor ve “Dünyanın Kralı” adlı çalışmasıyla Agarta hakkında en geniş bilgileri kamuoyuna veriyor.

Peki Agarta nerede ?
Agartalılar nerede ?
Bu konu üzerinde asla mutabakat yok. Hemen her kaynak kendine göre bir adres gösteriyor. Böyle olmakla beraber, ‘geniş coğrafi’ tanım açısından bir harita çıkarmak mümkün.

Guenon’a göre, çok eski bir tufan bugünkü Gobi bölgesinde çok gelişmiş bir uygarlığı yok etmiştir. Burada yaşamakta olan ‘spiritüel mürşitler’ Himalayaların altında yer almakta olan büyük bir mağara şebekesine sığınmışlar.

Bu tezin  devamı da var. Coğrafi bir tanım verip, siyasi bir bilgiyi de içeriyor. Yukarıda ‘Agarta ve Şamballa’ ilişkisine değinmiştik. ‘Ayrı-rakip’ olduklarına ilişkin bilgi burada bulunuyor.

Bu göçten sonra, iki gruba ayrılıyorlar ve “sağ elin yolu’ diye anılan grup Agarta’ya, yani dünya hayatından uzak ‘murakabe ve mükaşefe’de bulunma ülkesine, “sol elin yolu” diye anılan diğer grup ise ‘Şamballa’ya yani kaba güç ülkesine yerleşiyor.

Bir diğer Agarta adresi Ferdinand Ossendowski’den gelmekte. Ossendowski, Bolşevik ihtilaline direnmiş Polonyalı bir bakandır ve başarısız olunca Moğolistan ve Çin’e kaçmıştır.

Sığındığı bir Lama manastırında kendisine, ‘altı bin yıldan fazla bir zaman önce kutsal bir insanın bütün bir halkıyla bir mağarada kayıplara karıştığı, ve yitik bir bilim yardımıyla, Agarta adlı yeraltı krallığının temelini attığı anlatılmış. Ossendowski bu bilgileri 1924’de yayınladığı “Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar” kitabında derlemiş.

‘Agartalı olmak’, günümüz değerleriyle pek mümkün gözükmemekte. Kut Humi’ye göre, “Agarta’ya girmek, katılmak, atanmak, seçilmek’ söz konusu değil; ‘Ancak, spiritüel anlamda olmak üzere, bileğinin hakkıyla Agartalı olunabilmektedir; kişi, ancak ulûhiyetle tekrar bütünleşip özdeşleşebilecek seviyeye ulaştığı takdirde Agartalı olabilmektedir, ki bu seviyeye ulaşmanın yolu da tatbikat ve tahakkuk sürecinden geçmektir, çünkü beşer varlığını en tam ve en aşkın biçimde değişime uğratan ve güçlendiren tek şey ancak spiritüel bilimdir.’

Yani Agartalılık; Yogiler’e veya ilk İbranilerdeki “semavî insana” özgü en derini hal ile mümkün. ‘Agartalılar dünya sakinlerinin şuurlarında genişleme ve açılma meydana getirmek ve kendilerinin ruhani anlamda ulaşmış bulundukları duygu ve düşünce birliğine onları da ulaştırmak amacıyla kendi aralarında işbirliği yapmaya her an hazır durumda bulunmaktalar’.

Agarta’nın nerede bulunduğuna ilişkin bir diğer adres ise bize oldukça yakın. Kapadokya. Bölgenin yer altı dehlizleriyle bilinen mimarisi ipucu oluşturuyor. Geniş ve büyük tüneller yapısı bölgeyi Agarta’nın olası adresi haline getirmiş.

Tabii bu da bir iddia. Zaten Agarta’ya ilişkin tüm bilgiler çeşitli ve renkli iddialara dayanıyor. Tünellerin kaynağı Daniken gibi araştırmacılar tarafından uzay uygarlıkları olarak gösterirken, bazıları Atlantis ve Mu kıtalarının batışlarından sonra kurtulan kimseler olarak gösteriliyor.

Elbette bu iddiaların en büyüğü, Agartha sakinlerinin insanlarla çok az iletişim kurarak günümüze kadar yaşadıklarıdır.

Popüler ve çok ilginç hatta inanılası bilgiler içeren yakın tarihli söylencelerin başında ise Adolf Hitler’in, Agarta rahipleri tarafından yönlendirilen bir medyum olduğudur. Bu nedenle bir çok araştırmacı Agarta ile ilgili konulara Naziler ve Hitler ile başlanmasını önerir.

Bazı kaynaklarda, Agarta(lıların) dünyayla iç içe yaşadığı, ancak 4. boyutta olduğu için görünmediği söyleniyor. Göründükleri zaman dilimi ise ‘kıyametle’ ilişkilendiriliyor.

‘Bizlerin şu an göremediği, ancak iç içe yaşadığımız, bu Medeniyet Mensupları (Agartha) dünya insanlarının dördüncü boyuta geçişi sürecinde onları karşılayacak, kendilerini tanıtacak ve insanlara bilgi aktaracaklardır. Kur’an’ın Neml Suresi’nde bahsedilen Dabbetül Arz, yani ‘yerden çıkacak’ ve hakikatleri anlatacak olan canlı varlıklar, bu medeniyetlerin mensupları olan varlıklardır gibi bir iddia da söz konusu.

Agarta, popüler kültüre de defalarca konu olmuş bir figür; Umberto Eco, ‘Foucault’nun Sarkacı’ kitabında Agarta’dan bahseder. Abel Posse’nin meşhur romanının ismi: ‘El viajero de Agartha’dır. ‘Agarta: Hollow Earth’ adıyla bir bilgisayar oyunu da var. Bir başka meşhur oyun ‘Final Fantasy IV’te de Agarta şehrinden cücelerin yaşadığı bir yeraltı ülkesiyle bağlantı kuruluyor. Miles Davis ‘in bir albümünün adı da Agarta.

Tabi ki yukarıda da söylediğimiz gibi AGARTA , hakkında olduğu iddia edilen kanıtlar , spekülasyona açık  bir söylence. Doğruluk payı nedir dersek , sanırım hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.
Her daim sevgi ve umutla kalın dostlar.
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »