
KİMSİN SEN DÜNYADA?
Nedir dünya? Sonsuzluk içinde ayak bastığımız bir parça taş ve toprak mı? Yoksa sonsuz bir hayat kazanmak için imtihan edildiğimiz bir yer mi? Yoksa Tanrıya kulluk için mi geldik dünyaya? Allah neden göndermiş bizi dünyaya? Ona kulluk edelim diye mi? İsrailoğullarına kitap gönderip sizi alemlere üstün kıldık deyip firavunu öldürtmesi sonra İsa'yı gönderip sizi lanetledim demesi en sonda Muhammed'i gönderip hepinizi lanetledim kafirler demesi mi Allah'a yapacağımız kulluk? Sonsuz kudret sahibinin kendi dinini yayması için elimize kılıç verip bizleri cihada göndermesi mi yapacağımız kulluk? Doğrusu ne yaşadığımız bir yerdir, ne imtihan edildiğimiz ne de kulluk ettiğimiz. Yaşamak dediğimiz başkalarının emeği üzerinden istihdam sağlayıp başkalarını sömürmek her şeyin en iyisini, fazlasını kazanmak hırsıysa yaşamadık demek. Nasıl yaşayalım ki? Bizler iş, aş veriyoruz diye sömürdüğümüz insanlara emekçi ismi taktığımız zaman birileride bizlere aynısını yapıyor. Bu piramitin ne başı ne sonu vardır. Zira her insanin kendini benzetmek istediği bir idolü vardır. Üstelik o idollerin ölmüş, yok olmuş olması gerçeği de insanları vazgeçirmeye yetmiyor.
  Her grupta kendisini dünyanın asıl sahipleri sanarak başkalarını kendilerine
  tabi olması gereken kişiler olarak görüyorlar. Kendi gerçekleri için yeri
  geldiğinde savaşları, katliamları bile göze alabiliyorlar. Fakat unuttukları
  bir şey var. Hiç bir ideoloji dünyanın tamamına hakim olamadı ve hiçbir zaman
  da olamayacak. Dayatılan ideolojilere direnen birileri hep olacak. Fakat ne
  tuhaftır ki dayatılan ideolojilere direnen insanlar da sonunda kendi
  ideolojilerini dayatmaya kalkışmışlar. İşte iktidarın kör ettiği vicdanlar.
  Güçsüz, sayıca az olduğumuz zamanlarda ezilenlerin yanında olduğumuz halde
  iktidar olduğumuzda içimizdeki kötülük dışarı çıkıyor. Tıpkı Şehzadeyken
  adalet, vicdan dersleri veren, kardeş katlini kötüleyen insanlar tahta
  geçtiğinde kendi kardeşlerini rakip olarak görüp canlarına kıyması gibi. Peki
  ne için? Dünya için mi? O insanlar bilmiyor muydu bu dünyadan hiçbir şey
  götüremeyeceğini? Tabi ki biliyordu. Fakat bu gerçekler onların kendi
  gerçeklerini uygulamalarına engel olamadı. Sen olsaydın bunu yapar mıydın?
  
  
  
  
  
  
  
    
Benim yavrum bu dünyayla oynama
Sen cevansın dünya eski dünyadır
Düşman nedir? Dost evini dost yıkar
Bilen bilir dünya nasıl dünyadır
Ömre,güne güven olmaz ezelden
Birde tekrar yaprak olmaz gazelden
Beşiğinden bize tabut düzelten
Beleyinden kefen diken dünyadır
Kim ne anlar bu zalimin işinden
Nicelerini geçirmiş dişinden
Katı yapış şapkandan, başından
Baştan şapka kapıp kaçan dünyadır
  
    Dünya mali için kendi kardeşine kıyar mıydın? Hepiniz kıymazdım diyorsunuz
    değil mi? Emin misiniz? Bir düşünün. Orta çağda parayı harcayabileceğin
    fazla bir yer yok. En fazla her gün en iyi şarapları içip en güzel
    kadınlarla, erkeklerle para karşılığı gönül eğlendirirdin. Ya şimdi? Lüks
    arabaların, lüks evlerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz . Parasını verip uzaya
    bile gidebileceğin bir dünyada para için güç, kudret için kardeşine kıymaz
    mıydın? Kıyanlar olurdu elbet. İnsanız sonuçta. Hepimizin hayalleri var.
    Hayallerin gerçekleşmesi içinse para gerek.
  
  
    Para nedir bilir misin? Para - Sende olduğu zaman telefonun eş , dost,
    akraba, dost aramalarından susmazken, sende olmadığı zaman en fazla birkaç
    yıldan bir bayramlaşmak için akrabalarını yanına getiren (tabi gelirlerse)
    kağıt parçasıdır. Para el kiridir derler. "Ellerim hiç temiz olmasın ama
    param olsun" diyen varlıklarsa insanlardır hatırlatayım.
  
  
    Para için elinin kesileceğini göze alıp hırsızlık yapan, kendi sevdiklerini
    dolandıran, bir insanı hatta bir toplumu öldürmeye hazır olan varlıktır
    insan. Ölümlüdür aynı zamanda. Tabutu taşınırken ellerinin dışarıda
    bırakılmasını isteyen ve bu yolla insanlara dünyadan hiçbir şey götüremediği
    mesajını veren varlıktır insan. Karıncaları incitmekten sakınıp dünya malı
    için kendi evlatlarına, torunlarına kıymış olsa bile. Fakirler hırsızlık
    yapamadığı için fakirdir diye sosyal mesaj verenler şimdi Ejder meyveli
    Smoothie içiyor. Ne hoş değil mi? Peki sen ne yapıyorsun? Dur tahmin edeyim.
    Yoksa sen köylü milletin efendisidir masallarıyla kandırılıp gece gündüz üç
    beş kuruş için çalıştırılan köylü müsün? Değil misin? O zaman o kandıranlara
    sarhoş deyip namaz kılarak, kürsülerden Kur'an ayetleri okuyarak din
    pazarlayanların kurduğu Bizans İmparatorluğunun sahibinin borçlarını ödeyen
    zavallı, dolaylı vergi rekortmenisin. Ama kendini küçük görme. Rekortmen
    olmanın yanı sıra birde ses uzmanısın. 
  
  
    Tabi. Allah'ın Adem'in çocuğuna işlediği suçu saklamayı karga yardımıyla
    öğrettiği gibi evladına suçu nasıl örtbas edeceğini telefonla anlatanların
    sesine montaj diyebilecek kadar uzmanlığın var.
  
  
    Belkide Bayrak, Mushaf sallayarak dini duygularını gıdıklayan birilerinin
    fişteklemesiyle insanları otel odasına sokup yakanlardansın? Değil misin? O
    zaman para istediği ses kayıtları ortaya çıkacak korkusuyla bir gün önce
    “BANA KARŞI MONTAJLI BİR İFTİRA HAZIRLANIYOR” diyen matematikçilerdensin.
  
  
    Tüm Kur'an'ı incelediğini ve matematiksel sayılarla kodlandığını söylerken
    Nisa suresindeki hatalı miras paylaşımı ayetlerini soran insana canlı
    yayında "o ayetleri incelemedim" diyenlerdensin. Onları mahkemeye vereceğim
    diyerek 4 senedir bir sayfalık iddia mektubu yazamayanlardansın. Onlardan da
    mı değilsin? O zaman cebinde kibrit kutuları içinde cennete adam
    sokanlardansın. Binlerce dolarlık yalılarda şeker hastalığından muzdarip
    olanlardansın. Yalıda otururken de yoksullara rızk duası yapanlardansın.
    Belki fes takıp coca cola bile diyemezken tarih hocalığı yapan, cinlere
    kitap yazdıranlardansın. Yada dur. Belkide gözünü kapatıp Allah'la iletişime
    geçip cevap geldiğinde elektrik çarpmış tavuk gibi havaya zıplayanlardansın.
    Aman be. Ben ne bileyim kimlerdensin. İstersen ateist ol. Bana ne kardeşim.
    Sonuçta ölecek misin? Öleceksin. Baki kalan dünyadır. Peki dünya kimdir?
    Kimlerdendir? Bırakalım da bu soruya cevabı ünlü Azeri şairlerinden Ramiz
    Rövşen versin.
  
  Benim yavrum bu dünyayla oynama
Sen cevansın dünya eski dünyadır
Düşman nedir? Dost evini dost yıkar
Bilen bilir dünya nasıl dünyadır
Ömre,güne güven olmaz ezelden
Birde tekrar yaprak olmaz gazelden
Beşiğinden bize tabut düzelten
Beleyinden kefen diken dünyadır
Kim ne anlar bu zalimin işinden
Nicelerini geçirmiş dişinden
Katı yapış şapkandan, başından
Baştan şapka kapıp kaçan dünyadır
