HABERLER
Dini Haber
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

ALLAH'IN ŞEYTANI BİLEREK YARATMASI

A, din, islamiyet, Allah'ın şeytanı bilerek yaratması, Allah şeytanı neden yarattı, Allah merhametli mi?, Allah ve şeytan, İnsan ve günah, Günah kimin suçu? hristiyanlık, musevilik,
Öncelikle belirtmeliyim ki bu yazıyı tüm ibrahimi dinleri kümenin içine alarak yazıyorum. Yani Allah diyerek yazacak olsam da aynı zamanda İsa (Tanrı), ve Rab (Yehowa)'yı kapsadığını bilmenizi isterim.

İbrahimi dinlere göre Allah insandan önce melekleri ve cinleri yaratıyor. Tabi dinlerde bu melek ve cin kavramlarının arasında ciddi çelişkiler yatıyor fakat bu yazıda değineceğim şey bu değil.

Bu dinlere göre Allah'ın her şeyi bildiği ve bizim anlayamayacağımız ilahi planları olduğuna inanılır, fakat "anlayamayacağımız" bu planlarından dolayı piyon durumuna düşen bizizdir. Bu durumda, buradaki mantığa göre "anlayamayacağımız" işlerin dönmesi bile başlı başına adaletsizliktir.

Dinlerin ortak görüşüne göre Allah her şeyi biliyor, yani yaratırken yarattığı şeyin doğuracağı sonuçları, saniye saniye ne yaptığını ve ileride ne yapacağını, tümünü biliyor. Fakat, insanı yaratmasını geçtim, tüm olacakları bilmesine rağmen yine de melekleri ve cinleri yaratıyor. Melekleri ve cinleri diyorum çünkü inanışları göre onlar da bir birey gibiler, yani sayılabilirler, isimleri hatta aileleri var.

Burada "Allah merhametlidir" sözüne oldukça ters düşen şey, Allah'ın olacak her şeyi bildiği halde yine de baş kaldıracak ve insanlığa musallat olacak o meleği-cini yaratmasıdır. Melek veya cin diyorum çünkü bazı ibrahimi dinlerde şeytan eskiden melekken bazılarında cindir, o yüzden yazının devamında sürekli olarak "melek veya cin" diye yazmayıp "düşmüş melek" diye bilinen tabirden dolayı şeytandan bahsederken melek olarak yazacağım.

Allah yarattığı binlerce melek içinden başkaldıracak olan o meleği daha yaratmadan önce onun sebep olacağı şeyleri, güya sözü ona çok sevdiği yarattıkları olan insanoğluna acı çektirip onların hayatlarını burnundan getireceğini çok iyi biliyordu, bilmiyor ise zaten bu dinlerdeki Allah kavramı ile çelişirdi. Fakat tüm olacakları bildiği halde yine de Şeytan olacak meleği yarattı, bu da yetmezmiş gibi ona izin ve süre verdi.

Burada aklıma şu sorular geliyor:
Allah şeytanı yaratmadan da insanı sınava tabi tutamaz mıydı ?
İnsan yaptığı hataları kendi mi yapıyor yoksa şeytan mı bunu yaptırıyor?


Çünkü eğer Allah insanı şeytan, cin vb. başka hiçbir varlık müdahale edemeyecek bir şekilde, tamamen insanın kendi vicdan ve iradesi üzerine sınava tutsaydı daha adaletli olurdu. Gerçi istemediği halde, sırf "bilinmek istiyorum" diyerek yarattığı canlıları zorla sınava tabi tutmak ve bu sınavda bir oyun gibi önüne engeller ve kazançlar koymak yarattığı ile eğlenmekten farksız değildir.

Eğer insan hataları ve iyilikleri tamamen kendi iradesi ile yaparak cennet-cehennem oyununa maruz kalsa, kısmen daha iyi olurdu ama tüm dinlerce bilinir ki şeytan insanı hataya sürükleyen bir etken, aslında bir kılıftır.

Eğer şeytan günahları etkiliyor, yani günahlar şeytana uyularak yapılıyor ise:
  • Adolf Hitler milyonlarca insanı öldürdüğünde,
  • Binlerce çocuk tecavüzcüsü bu eylemi gerçekleştirdiğinde,
  • Babalar kızlarını mahzenlere kapatıp ırzlarına geçtiğinde,
  • İnsanlar hırsızlık yaptığında,
  • Din adamları para aşırdığında,
  • Kadın kocasını aldattığında,
  • Bir adam boşanmak isteyen karısını 28 kere bıçakladığında,
  • Mini etek giydiği için kız tecavüze uğradığında,
  • Camiye ve kiliseye giden çocuklar taciz edildiğinde,
  • Köylerdeki hayvanlar seks işçisi gibi kullanıldığında,
Sayılamayacak bu ve benzeri milyonlarca eylemde, bunlar işleyenlerin değil, şeytanın, dolayısı ile olacak her şeyi bildiği halde şeytanı yaratan Allah'ın suçudur. Suçu işleyen kadar azlettiren de suçludur. Kaldı ki Allah, ondan izinsiz yaprağın bile kımıldamayacağını söylüyor, yani aslında bu olanlara sırf şu "SINAV" yüzünden o da göz yumuyor.

Allah şeytanı ve kötülükleri yaratmış da bize neden musallat etmiş? Kötülüğü yaratmak kötü, şerri yaratmak da şer değil mi? sorusuna birçok Müslümanın uydurduğu kılıf şudur:
"Şerrin yaratılması şer değildir, şerri işlemek şerdir."
Bunu da süslü cümleler ile insanlara yutturuyor ve bu şeytan-kötülük-Allah üçgeninin üzerine örtüyorlar. Böyle saçma bir mantık olamaz. Yani bu mantığa göre ben bir çocuğun eline bir pompalı tüfek veriyorum, yani şer yaratıyorum, eğer bu çocuk o silahı kullanır da kendini veya etraftakileri öldürür, zarar verir ise şer işlemiş oluyor. İyi de çocuğa bu silahı kim verdi? Ben verdim. Onun eline pompalı tüfeği tutuşturmasaydım kimseye bu silahla zarar veremeyecek, yani bu eylem hiç gerçekleşmeyecekti değil mi?

Eğer ben 4 çocuk sahibi isem ve bir şekilde doğacak 5. çocuğumun inanılmaz psikolojik sorunları olan bir sadist olacağını bildiğim halde onu dünyaya getiriyor, bu da yetmezmiş gibi onu diğer insanlarla uğraşıp zarar verebilecek şekilde donatıp eline silahı veriyor ve bunu diğer milyonlarca insanın bir sınavı olarak nitelendiriyor isem, bu olay, çocuğumun ruhsal bozukluğundan çok benim ruhsal bozukluğum ve şiddetten zevk alıyor oluşum ile ilgilidir.

Bu sorunla ilgili olarak ortaya atılan bir Müslüman görüşü de şu yöndedir:
Allah Teâla günah işleme kabiliyeti olmayan meleklerle, hiç sorumlu olmayan hayvanları yaratmıştır.

Bu iki varlıktan başka, hem melekleri geçecek kadar mükemmel, hem de aklı olmayan hayvanlardan daha aşağı olacak kadar kötü olma özelliğindeki insanı yaratmıştır. İşte böyle bir varlığın hangi özellikleri taşıdığının anlaşılması için şeytan yaratılmıştır.

Bu kadar komik bir durum olabilir mi? Üstelik bu görüşü sunanlar İslam alimleri ve büyük İslami siteler. İnsana "hani Allah olacak her şeyi biliyordu?" Allah insanların nasıl varlıklar olduğunu, nasıl özellikler taşıdığını şeytanı onlara musallat etmeden ve şer yaratmadan bilemiyor mu? Hani önceden biliyordu? Eğer önceden değilde gerçekleştiğinde biliyor ise buna bilmek değil "görmek" veya "öğrenmek" denir, ki bu özelliğe biz insanlar da sahibiz. O halde Allah'ı Allah yapan gaybı bilme özelliği nerede? Onu hangi rafa kaldırdınız?

Bu mantığa göre Allah şeytanı yaratıp insanların üzerine bir virüs gibi salıyor ve insanların nasıl sapkınlıklar yapacağını yada bazılarının bu virüse karşı nasıl direneceğini bekliyor. Sonra da insanların davranışlarını görünce onların taşıdığı özelliklerden haberdar oluyor.

Söz konusu yaratıcı olduğunda, nedense insanlar bu çelişkili olayı savunmak için binlerce söz ve inanç üretiyorlar. Eğer bir yaratıcı varsa ve bu yaratıcı canı sıkılıp bilinmek isteyerek beni yaratmış ve istemediğim halde beni cennet-cehennem oyununa dahil etmiş ise, bu da yetmezmiş gibi bu yolda planladığı bir sınavda beni test etmek için 3 yaşındaki kızımın tecavüze uğrayıp ölmesini bir malzeme gibi kullanıyor ise, bu yaratıcının beni alacağı cenneti de istemem. Şiddet ile gelen yolun sonunda gerçek bir "SEVGİ" asla yoktur.
Sizi sevmeyen bir kadını dağa kaldırıp günlerce döverek sizi sevmesini beklemek kadar mantıksızdır bu. Beni yarattığını söyleyen Allah'tan daha vicdanlıyım ve bu da başlı başına en büyük çelişkidir...

Yazan: A.Kara

ANUNNAKİLERİN SOY AĞACI

A, mitoloji, sümer mitolojisi, Anunakiler, Anunnakiler, Anunnakilerin soy ağacı, Sümer tanrıları, Sümer aile ağacı, Anunnakilerin izleri, Anunnakilerin yarattığı, Igigi, din ve mitoloji,
Mezopotamya'daki antik Sümer zamanında Anunnakilere dünya'da yaşayan ölümsüz tanrılar denirdi. Mezopotamya mitolojisine göre, Anunna veya Anunnakiler başlangıçta en güçlü tanrılardı ve Anu ile birlikte cennette yaşıyorlardı.

Daha sonra, zamanla Igigiler göksel tanrılar olarak kabul edilirken, Anunna terimi, Yeraltı dünyasındaki tanrıları belirlemek için kullanılır oldu. Özellikle Yeraltı Dünyasının hakimi olarak görev yapan yedi Anunnaki vardı.

Atrahasis efsanesinde, insan yaratılmadan önce tanrıların yaşamak için çalışmak zorunda kaldıkları belirtilmektedir.

Daha sonra, Anunna, çalışmaları için alt sınıf bir tanrı olarak Igigi sınıfını yarattı. Fakat Igigi'ler bir süre sonra isyan ederek çalışmak istemediler. Bunun sonrasında Enki, insanoğlunu yarattı, böylece küçük tanrıların terk ettiği görevleri yerine getirmeye devam etti ve inanç aracılığıyla tanrılara yiyecek temin edecekti.

Bundan farklı olarak Enuma Eliş destanında insanlığı yaratan ve sonrasında Anunna'yı cennet ve toprak arasında bölüp görevlendiren Marduk'tu. Daha sonra, Marduk'a minnettar olan Anunna, Babil'i kurdu ve onun onuruna Esagila adında bir tapınak inşa etti.

Yazar Zecharia Sitchin, bir düzine kitap yayınladı, bunlardan biri de Dünya Anıları Kitabı idi ve burada Anunnakileri detaylı olarak anlattı.

Sitchin kitaplarında Anunnaki'yi tanımlayan çivi yazılı bir senaryoda yazılmış eski Sümer kil tabletlerini ve metinleri tercüme etti.


Sitchin, 12. Gezegende, Anunnaki'nin yaklaşık 450.000 yıl önce Nibiru adında bir gezegenden dünyaya varışını şöyle anlatıyor: "Mezopotamya'ya yerleşecek olan beyaz tenli, uzun saçlı ve sakallı yüksekliği yaklaşık 3 metre olan uzun boylu varlıklar genetik mühendislikleri ile Neanderthal'lerin evrimini Homo Sapiens için hızlandırdılar. Köle işçi ihtiyaçlarını karşılamak için kendi genetik özelliklerinden de katkıda bulundular."

Sitchin'in yazılarına göre, Anunnaki'nin teknolojisi ve gücü, medeniyetimizin 21. yüzyılda bugün bile taklit edemeyeceğimiz bir şey.

Sitchin, eski Nibiru sakinlerinin 450.000 yıl önce uzay yolculuğu ve genetik mühendislik kabiliyetine sahip olduklarını Mısır, Maya, Aztek, Çin piramitlerinde, Stonehenge megalitik sitesinde, Baal ırmağı uzay istasyonunda, Nacza çizgilerinde, Machu Piccu'da ve dünyanın her yerinde varoluşlarının izlerini, çeşitli şekillerde var olan ve halen bilinmeyen bir teknolojiye işaret eden küçük ipuçları bıraktıklarını belirtti.

Bu konudaki teoriler çoktur ve bazı bilim adamları mitolojik bir tür olarak görürken bazıları binlerce yıl önce Dünya'ya gelen yıldızlar arası gezginler olarak görmektedir.

Fakat Anunnakiler gerçek miydi? Bunlar kimlerdi ve onlardan önce kim vardı? Onların nesillerinin durumu nedir ve biz onları tarihe özgü tanrılara kadar takip edebilir miyiz?

Farklılık gösteren çeşitli "soy ağaçları" vardır. Örneğin, aşağıdaki çizelge Mezopotamya'ya, özellikle de Anunnaki neslinin Babil versiyonuna eğimli bir aile ağacıdır. Bunun kanıtı Tiamat ve Marduk'un dahil edilmesidir.

Anunnaki Büyük Meclisinin, esasen egemen sınıfın (Sümer metinlerindeki "Tanrılar ve Tanrıçalar") soy ağacı. "Büyük Anunnaki Meclisi" Laurence Gardner, Bantam Press, New York, 1999:

A, mitoloji, sümer mitolojisi, Anunakiler, Anunnakiler, Anunnakilerin soy ağacı, Sümer tanrıları, Sümer aile ağacı, Anunnakilerin izleri, Anunnakilerin yarattığı, Igigi, din ve mitoloji,
Yazan: A.Kara

BAŞKA DİNDEN OLANLAR CEHENNEMLİK Mİ?

A, din, islamiyet, Başka dinden olanlar,Müslüman olmayanlar cehennemlik mi?,İyi insanlar neden cehenneme,Cehennemlik,Kur-an'ın cehennemlik çelişkisi,Bakara 62,Ali İmran 85,Kur-an çelişkileri
Müslümanlar ve hatta imamlardan sık sık şunu duyarsınız: "Müslüman olmayanlar cehennemliktir, ne kadar iyi olurlarsa olsunlar". Tabi bazıları insanın çok iyi biri olduğu halde cehennemlik olduğu iddiasını vicdanına sığdıramaz ama inancı gereği susar.

Peki bu konuda, Kur-an daha önceki yüzlerce çelişkilerde olduğu gibi, nasıl bir çelişki içindedir hemen bakalım.

Bakara 62
"Diyanet Vakfı Meali:Şüphesiz iman edenler; yani Yahudilerden, Hristiyanlardan ve Sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp salih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir."

Gördüğünüz gibi Bakara 62 de Allah açıkça Yahudi, Hristiyan ve Sabilerin aralarından iyi insanlar olanları ödüllendireceğini, "üzüntü çekmeyeceklerini" söylüyor, söylüyor derken bunu Allah'ın söylemeyip Muhammed'in yazdırdığını adım gibi biliyorum o da ayrı mesele. Nasıl bu kadar eminsin? derseniz daha önce sitede yayınlanan Kur-an çelişkisi üzerine yüzlerce yazıyı okuyabilirsiniz. Gerçekler gün gibi ortadadır.

Peki Bakara 62 de kişinin dininin sorun olmayacağı, önemli olanın salih amel olduğu ve ucunda mükafat olduğu söylenirken bakalım Ali İmran 85 de ne diyor?

Ali İmran 85
"Diyanet İşleri:Kim İslam’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır."


Şimdi bakın bu noktaya dikkat edin, Bakara 62 de söylene söz ile Ali İmran 85 de söylenenlerin arasında uçurum gayet bellidir. Bu yüzden hep diyorum ki Kur-an bir yaratıcının değil insanın eseridir, bunları yazdıran da Muhammed'dir.

Şimdi gel gelelim durum neden böyle, aslında biraz kafayı çalıştırmak bile yeterli.
Bakara suresi bana vahiy oldu dediği zamanlar Muhammed henüz çok güçlü değil, öyle inanılmaz bir takipçisi, onun için ölüp gözü kapalı savaşacak yüz bin kişilik orduları yok. Üstelik kendinin ve halkın eski inancı putperestlik. Fakat onların putlarından sadece birinin adını alıp tek ilah odur diyip diğerlerini geçersiz kılarak yeni dini getirirken çok fazla takipçisi ve gücü olmadığından yeni Tanrısının yani aslında kendisinin sözleri halkın kulağına yumuşak gelecek şekilde ılımlı olmalı. Aksi halde kimseyi safına çekemez.

Ali İmran ise Bakara'dan çoook sonra gelen bir sure. Fakat bu sure Bakara gibi o topraklarda yaşayan farklı inançtan kişilerin yanağını okşayıp, sırtlarını sıvazlarken "sizde benim evladımsınız" diyen türden değildir. Bunun sebebi aradan geçen onlarca yılda artık Muhammed'in daha fazla takipçi kazanmış, güçlenmiş olmasıdır. Hal böyle olunca topraklarındaki farklı inançtan kişilere artık hoşgörü göstermeye, onlara karşı ılımlı yaklaşmaya, "önemli olan ameldir din değil" demeye mecbur değildir, çünkü artık güçlüdür.

Birçok ayette benzer durum vardır, ilk ayetler hep ılımlı iken sonrasında gelen ayetler korkutucudur. Muhammed'in güçsüz ve güçlü iken bana vahiy geldi dediği sureler arasında inanılmaz farklar vardır. Şimdi dinini körü körüne savunmak isteyenler diyecekler ki "Hayır, Kur-an'ı Muhammed yazdırmadı"

İyi de, o zaman nasıl bir Tanrıya inanıyorsun? Tanrı dediğin sözünden döner mi? Bir dediği diğerini tutmayan, sözüne güvenilmeyen Tanrı mı olur? O olsa olsa Cumhurbaşkanı olur.

Bir gün "sorun yok ya, iyi biri ol yeter" derken 1-2 ay sonra "vazgeçtim, ille de müslüman ol yoksa ümüğünü sıkarım" diyen bir Tanrıya inanmayı aklınız nasıl kabulleniyor? Hani Allah kusursuz du?

Bir kaç soru ile yazımı bitirmek istiyorum.
  1. Müslümanlar olarak 1,5 milyardan fazla bir kitlesiniz.
  2. Bu 2 ayet arasındaki çelişkiyi hiç görmediniz mi?
  3. Görüp de görmezden mi geldiniz?
  4. Görmezden geldiyseniz akıl ve vicdanınız nasıl rahat ediyor?
  5. Daha da önemlisi Kur-an'ı hiç TÜRKÇE okumadınız mı?
Yazan: A.Kara