
AZTEKLERİN ŞİDDET TUTKUSUNU VE İNSAN KURBANLARINI ANLAMAK
Antik Aztek uygarlığının tarihi çeşitli nedenlerden dolayı en büyüleyici konulardan biridir. Hala büyük ölçüde gizemle örtülü olan bu renkli, karmaşık kültür, tüm Mezoamerikan uygarlıklarının önemli aşamalarından biriydi ve yeni bilgilerin kaynağı olmaya devam ediyor. Ne yazık ki, modern Avrupa uluslarının genişlemesi Azteklere ani ve beklenmedik bir son getirdi. Sadece birkaç yıl içinde Mezoamerikanlar tamamen İspanyol İmparatorluğu'nun egemenliğine girmek zorunda kalmıştı. Yine de Avrupalı fatihler bu medeniyetin bilinmeyen pek çok yönünü gün ışığına çıkardılar ve insan kurban etme de bunlardan biriydi. İspanyol fatihler, Azteklerin uyguladığı şiddet ve toplu insan kurban vermelerinin acımasızlığının boyutu karşısında dehşete düşerken bunlar Mezoamerikan kültürlerinin çoğu için sıradan bir olaydı, hatta bazıları için bir gereklilikti. Bugün Aztek şiddetinin acımasız geleneklerine doğru iniyoruz. Fakat biraz kanlı olacak.
Mezoamerika, kabaca günümüz orta Meksika'dan Belize, El Salvador, Guatemala,
Nikaragua, Honduras ve Kosta Rika'ya kadar uzanan Kuzey Amerika'nın tarihi,
coğrafi ve kültürel bölgedir. İspanyolların gelişinden önce bu bölge bin
yıldan fazla süredir birçok gelişmiş kültüre ev sahipliği yapmıştı.
Aslında en eski kültürlerden bazıları, avcı-toplayıcı yaşam tarzından yerleşik
tarıma MÖ 7000 gibi çok erken bir tarihte geçmişti. Meksika Vadisi muhtemelen
Mezoamerikan bölgesinin merkezi noktasıydı ve Azteklerin eviydi. Azteklerin
kurban ayinlerine odaklanacak olsak da bu uygulamanın onlara özel olmadığını
unutmamak gerekir. Çünkü insan kurban etme ayinleri hepsi değilse de Kolomb
öncesi Mezoamerikan kültürlerinin çoğunda mevcuttu. Arkeolojik kanıtlar bu
iddiayı güçlü bir şekilde destekliyor ve MÖ 1200'deki Olmek Medeniyeti'ne
(Olmekler) ve hatta bunun ötesine gidiyor. Azteklerin kültürel ve ruhani
selefleri Toltekler, Mayalar ve Taraskalar da insan kurban ediyorlardı.
İspanyollar geldiğinde Aztekler kültürel aşamalarını çoktan tamamlamışlardı.
İnsan kurban etme ayinleri tamamen benimsenmiş, düzenli hale getirilmiş ve
büyük ölçekte gerçekleşir olmuştu. Rahipler, kaşifler ve yetkililer tarafından
yazılan en eski İspanyol metinleri bile acımasızca uygulanan insan kurban etme
ayinlerinden ve yaygın görülen Aztek toplumunun şiddetinden bahseder. Bu
şekilde bahsedilmesinin nedeni ise bu uygulamaların pek çok Avrupalının
görmeye alışık olmadığı şeyler olmasıydı.
Apaçık bir gerçek vardı ki Aztekler için insan kurban etmek kelimenin tam
anlamıyla oldukça kritik bir uygulamaydı. Birçok yönden günlük faaliyetlerini,
dini inançlarını ve halkın refahını kurban verme uygulamasının etrafında
toplayıp bununla ilişkilendirmişlerdi.
Bir Aztek efsanesi tüm tanrıların sırf insanlar yaşayabilsin diye kendilerini
kurban ettiğini belirtir. Bu yüzden Aztekler kan içeren kurban ayinlerinin
halkın iyiliği için olduğuna inanıyordu. Bu yüzden kurban bir gereklilik
olarak kabul edildi.
Aztek inancı, tanrıların fedakarlıklarına, kendilerini kurban etmelerine devam
ettiği ve bu şekilde tüm evreni ayakta tuttuğu görüşüne odaklanmıştı. Bu
nedenle insan kurban etme işlemi "tanrılara borcun iadesi" olarak kabul
edilmiş ve Nextlahualli yani "borç ödemesi" olarak adlandırılmıştı.
Tanrılara olan borçluluk inancı tüm uygarlığın en önemli yönlerinden biriydi.
Bu yüzden farklı düzeyde adaklar sunulmuştu ve insan hayatının feda edilmesi
mümkün olan en yüksek fedakarlık-kurbandı. Halk değerli eşyalarını
memnuniyetle sunarlardı, bu yüzden Aztek tapınakları tanrılara adanmış altın
ve değerli eşyalarla doluydu. Dahası sıradan vatandaş genellikle daha küçük
ölçekte eylemlerle kendini feda ederdi. Örneğin bedenlerine Agave, diğer
adıyla Sabır otu bitkisinin dikenlerini batırır veya dillerini, kulaklarını
hatta cinsel organlarını keserek vücutlarının çeşitli kısımlarından kan
akıtırlardı. Aztek halkının cinsel organlarını kesmesi ve bedenlerinden kan
akıtılması alışılmadık bir durum değildi. Zaten Aztek halkı tanrıları
Kuetzalkoatl diğer adıyla Tüylü Yılan'ın da (Adı Mayalar'da Kukul-kan'dır)
insanlığa hayat vermek için kendi cinsel organından kan akıttığına inanırdı.
Aztek yaşamında sık sık ve düzenli olarak yapılan insan kurbanları neredeyse
her zaman bir rehber eşliğindeki ayrıntılı ayinlerle yapılırdı. Kurban
edilecek olanları genellikle tutsaklar oluşturmaktaydı. Diğer zamanlarda ise
kurbanlar bu rol için özel olarak seçilirdi ve bazen belirli bir tanrının
vücut bulmuş halini simgelerdi.
İlginç olan şudur ki yakalanan Aztek düşmanlarının birçoğu zaten Aztek
inançlarının bir kısmına veya tamamına sahiptir. Bundan dolayı kurban
edilmelerindeki rollerinin önemini anlıyorlardı. Dahası ayinde kurban edilecek
olan kişiye tanrılara iletmesi için isteklerde bulunulurdu. Bunlar genel
olarak tanrıların çocuklarını kutsaması, izleyicileri selamlaması gibi
dileklerdi.
Kalbin yerinden çıkarılması en yaygın fedakarlık yöntemiydi. Bunun nedeni
Azteklerin insan kalbinin kişinin "oturağı" ve aynı zamanda güneşin ısısının
bir parçası olduğuna inanmalarıydı. Çoğu durumda bu tür geleneksel kurban
ayinleri bir Aztek tapınağının tepesinde yapılırdı. Piramit biçiminde inşa
edilen bu tapınakların uzun merdivenleri işaretlenir ve tepesinde bir platform
bulunurdu. Burada ritüeli genellikle 5 rahip gerçekleştirirdi. 4 rahip kurbanı
el ve ayaklarından tutarken 5. rahip karnını kesmek için ayinler için yapılmış
çakmak taşı bıçağını kullanır, elini kurbanın diyaframdan içeri sokarak
kalbini çıkarırdı.
Çoğu durumda bu şekilde alınan kalbin hala rahibin elinde attığı söylenir.
Daha sonra çıkarılan kalp, çok sayıda kalp koymak için delikleri bulunan,
özenle oyulmuş sunak benzeri taş bir kap olan Chacmool'a yerleştirilirdi.
Ayinlerde kurbanın başı çoğu kez kopmuş olurdu ve vücutla birlikte devasa
merdivenlerden aşağıda toplanmış olan kitlelere doğru fırlatılırdı.
Kurban töreni gerçekleşirken tapınak merdivenlerinin altındaki meydanda
toplanan halk da eşlik eder, dinsel fedakarlıklarının bir işareti olarak
kendilerini bıçaklar, keser, deler, bu tür yollarla kan akıtırlardı. Kurban
edilen kişiye saygı duyuluyor olsa da eğer kurban olarak seçilen kişi ölüm
korkusundan rolünü tamamlayamazsa ağır şekilde cezalandırılırlar, onurları
kırılır, daha korkunç bir ölüme maruz kalır, bir yandan cezalandırılırken
diğer yandan "tanrılara hakaret" ettiği nedeniyle kendisiyle alay edilirdi.
Bundan dolayı kurban olarak seçilenlerin çoğu feda edilmeye hevesli olacaktı.
Hatta metinler gösteriyor ki serbest bırakılan bazı kurbanlar özgürlüğü
reddedip tanrılara kurban edilmeyi talep etmişti.
Kişinin kurban edilip cesedi merdivenlerden fırlatıldıktan sonra iç organları
hayvanat bahçelerindeki vahşi hayvanlara verilirdi. Çünkü Aztekler gladyatör
etkinlikleri ve hayvan kurbanlarında kullanmak için yırtıcı hayvanı
yetiştiriciliği yapardı. Jaguar, kartal, köpek, geyik gibi hayvanların
yetiştirildiği belgelenmiş bir gerçektir.
Öldürülen kurbanın başı ise kurbanların ve öldürülen düşmanların başlarının
konduğu özel bir kafatası rafı olan Tzompantli'de sergileniyordu. Kurbanın
vücudunun etinin bir kısmı toplumun seçkin kişileri tarafından yenirdi. Bu
uygulama yaygın bir eylem değildi. Sadece özel ayinlerde veya belirli
tanrıları onurlandırmak için yapılırdı. Bedenin en seçkin bölümleri kurban
edilen kişiyi yakalayan yüce savaşçıya, gladyatör müsabakasının galiplerine
veya toplumun diğer önde gelen üyelerine verilirdi.
Kurban ayinleri her zaman aynı değildi. Tapınağın tepesinde kalbin
çıkarılması en yaygın ayin olsa da belirli tanrılara kurban vermek için
başvurulan farklı kurban varyantları da vardı. İnsana veya hayvana karşı
gerçekleştirilen gladyatör dövüşleri yoluyla kurbanın boğularak, yakılarak
ya da diri diri derisi yüzülerek uygulanan ayinler de vardı.
Bununla birlikte Aztek toplumunda kurban etmenin en ilginç şekli
Ollamaliztli veya Tlachtli adlı Mezoamerikan top oyunuydu. Bu eşsiz spor
birçok Mezoamerikan kültüründe mevcuttu ve Aztekler buna büyük önem
vermişti. Tlachtli maçlarına katılan oyuncular kazanmak için istekli olmak
zorundaydı çünkü kaybedenler tanrılara kurban edilirdi.
Tezcatlipoca Aztek panteonunun ana figürlerinden biriydi. En güçlü tanrı
olarak kabul edilen Tezcatlipoca, kaderin, kuzeyin, büyücülüğün ve gecenin
tanrısıydı. Adı "sigara aynası" veya "obsidyen" anlamlarına gelir. Aztek
inancına göre bu tanrı savaş yaratmaktan sorumluydu ve tüm tanrılar
için bir yiyecek ve içecek kaynağıydı.
En güçlü, her şeyi gören ve her şeyi bilen tanrı olarak kabul edilen
Tezcatlipoca Aztek mitolojisinde son derece önemli bir rol oynar. Ona kurban
edilenler dehşet verici ve haksız bir ölümle karşılaşırdı. Bu tanrının
doğasına uygun olarak kurban, gladyatör savaşında kurban edilirdi. Ancak
ihtimaller ona büyük ölçüde karşı olurdu. Çünkü kurbanın yüzüne devasa bir taş
bağlanır, eline tüylü "sivri uçlu" bir sopa yani sahte bir silah verilirdi.
Ona karşı savaşanları ise tamamen silahlı ve deneyimli 4 Aztek savaşçısı
oluştururdu.
Tezcatlipoca'ya kurban vermenin bir başka yolu da takvimlerinde aşağı yukarı
5-22 Mayıs'a karşılık gelen Toxcatl ayı idi. Bu dönemde seçilen bir kurban
Tezcatlipoca'nın yeryüzündeki varlığı olarak sunulurdu. Bu yüzden ay boyunca
kurban edilecek kişi bir tanrı kılığına bürünür, ona saygı gösterilir,
kadınlar, yiyecekler ve çeşitli hediyelerle memnun edilirdi. Ancak ay sona
erdiğinde Tanrı'ya kurban edilirdi.
Şipe Totek (Xipe Totec) Aztekler için bir başka önemli tanrıydı. Yeniden
doğuşun, mevsimlerin, zanaatkarların ve tarımın tanrısıydı. Adı "Derisi
Yüzülmüş Efendimiz" anlamına geldiğinden derisi yüzülmüş bir adam olarak
tasvir ediliyordu.
Ona verilen kurbanlar en korkunç acıyı yaşayanlardı. Tlacaxipehualiztli ayı
boyunca (22 Şubat'tan 13 Mart'a kadar), Şipe Totek'e özellikle ibadet edildi.
Kurban olarak seçilen kişi 40 gün boyunca tanrıyı temsil eder, tanrı gibi
giyinir ve yaşardı. Fakat kurban edilme günü geldiğinde acımasız kaderleriyle
karşılaşır, diri diri derisi yüzülürdü. Hayal etmesi bile dehşet verici.
Kurbanın yüzülen derileri şehri dolaşıp hediyeler toplayan ve vatandaşları
kutsayan başka biri tarafından giyilirdi. Daha sonra klasik Aztek uygulamasına
geçilir, derisi yüzülen kurbanın kalbi alınır, vücudu parçalanır ve vücut
parçaları paylaştırılırdı.
İspanyolların çoğu zaman kurban törenleri sırasında kurban edilenlerin
sayısını olduğundan çok daha fazla gösterdiğini bilmek önemlidir. Örneğin
İspanyollar, Azteklerin bir kurban dönemi boyunca 84.000'e kadar savaş esirini
kurban ettiğini belirtmişlerdi. Abartılan bu sayılar Aztekleri daha şeytani
göstermek ve bölgeyi ele geçirmelerine geçerli mazeret göstermek için
kullanılmıştır. Ancak yine de Azteklerin uyguladığı şiddetin ve kana
susamışlığın derecesi çoğunlukla doğrudur ve burada okuduğunuz şeyler
yüzyıllar boyunca yaşanmış olan olaylardır. Bıçağın diğer tarafında
olabilenler kurban olmaktan kurtulmuştur.