HABERLER
Dini Haber
deizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DEİZM NEDİR?

Yazan: A.Kara
deizm, deizm nedir, Deist nedir, din, Deizm ne demek, Deist ne demek, Teizm deizm, Deizm nedir felsefe, Deizm inancı, Tek Tanrı, Sadece Tanrıya inanmak, A, deist,

DEİZM NEDİR?

Latince Deus(Tanrı) kelimesinden türetilen Deizm (Yaradancılık); bilinemeyen ve dokunulmaz halde bulunan üstün bir varlığa olan inançtır. Bu kavram ilk olarak İngiltere'de 17.yy'da kullanılmıştır. Tanrı, evrendeki rasyonalitenin yalnızca "ilk nedeni" ve temelini oluşturan ilkesi olarak görülür. Deistler, evrene doğal kanunlara göre hareket etmesine izin veren bir Tanrıya inanırlar. Kozmik süreci başlatan bir "saatçi Tanrısı" gibi, evren Tanrı'nın gözetimine ihtiyaç duymadan ilerlemeye devam eder. Yaratıcının evrenin, insan ve canlıların işleyişine müdahale etmediğine inanıldığından, aklı esas alır ve bu yüzden vahiy ve esinlenmelere dayalı tüm din ve inanışları reddeder ve bu inancı benimsemiş kişilere Deist denir.

Deizm, kesin ve değişken yasaların evreni kendi başına ve açıklayıcı olarak tanımladığına inanmaktadır. Bu kanunlar kendilerini "akıl ve doğanın ışığı" aracılığıyla açığa vururlar. Akıl yürütme gücüne güvenmek, insan mantığı için inanç alışverişinde bulunur.

Deizm evrime karşı değildir çünkü yaratıcının insanı ve canlıları aşama geçirmeksizin yarattığına inanmaları zorunlu değildir, çünkü Tanrı tüm düzeni bu şekilde kurmuş olabilir. Evrenin Mimarı dedikleri yaratıcılarının yarattığı canlıları bulundukları tabiat-zaman ve ortama uyum gösterebilecek, evrimleşecek şekilde yarattığına da inanılabilir. Tabi ki her deist evrime inanmayabilir, Tanrının doğrudan insanı, insan şeklinde yarattığına inanan deistler de vardır (-ki şahsi fikrim, Tanrının doğrudan insanı insan şeklinde yaratmadığını düşünüyorum, tıpkı ilk başta karidesi de karides olarak yaratmadığı gibi)

Deizme göre evreni yaratıp doğa kanunlarını koyan, bir düzen oturtup saat gibi işlemesini sağlayan Tanrı hayata müdahale etmez. Doğruları bulması ve keşfetmesi için insana "akıl" vermiştir. Belli bir öncüsü, kurucusu, merkezi olmadığından, paranormal ögelere de inanılmadığından dolayı deizmin ihtiyaç duyduğu en temel şey "sağduyu"dur.


Fakat unutulmamalıdır ki, Deizm bir din değildir, bu yüzden sadece tek yaratıcıya inanılması dışında deizm adına net çizgiler oluşturmak yanlıştır. Örneğin sayısı milyonları bulan deistlerin her birinin ruhun ölümsüzlüğüne dair inançları, ölüm sonrası tekrar hayata gelme (reankarnasyon), ölüm sonrası hayat gibi konulara olan inancı farklılık gösterebilir. Örneğin bazı deistler ölümden sonra ruhların da yok olacağına inanırken, bazıları ruhlar konusuna agnostik yaklaşabildiği gibi, ruhlarının önceki hayatlarına bağlı olarak Tanrı tarafından mükafat veya ceza göreceğine inanan deistlerde vardır (şahsen ben bir deist olarak ölümden sonra hayata inanmam, hatta bununla ilgili çok farklı bir inancım var, bunu da bir ara yazacağım).

Madde madde Deist bakış:
  • Deizme göre Tanrı vahiy göndermez.
  • Deizm de peygamberlere inanılmaz, Tanrı ile insan arasına başka hiçbir düşünce giremez.
  • Kutsal Kitaplar Tanrı'nın sözü olarak kabul edilmemektedir. Deizme göre elçi olduğunu iddia edenlerin "Vahiy geldi" diyerek var ettiği kitaplar Tanrı'dan gelmiş olamaz.
  • Deizm'in hiçbir kutsal kitabı veya peygamberi yoktur.
  • Deizm'de şeytan, cehennem gibi öğeler yoktur.
  • Deistler "özgür düşünürler" dir. İyi birey olabilmek için peygamber ve kitaplara gerek duymazlar.
  • Deistler vahiyleri ve vizyonları reddederler. Hayatlarında insan uydurması mucizelere ve kehanet saçmalıklarına yer yoktur.
  • Deizm'in rahip, haham, imam gibi din adamlarına ihtiyacı yoktur. Bir bireyin istediği tek şey kendi sağduyu ve insanlık durumunu düşünme kabiliyetidir.
Deizm düşüncesinin ortaya çıkması ile dönemin Avrupa'sında inanç konusunda büyük bir deprem olmuştur. Yüz yıllardır süregelen kiliselere bağlılık, Rönesans dönemindeki hümanist yaklaşım ve dinlerin mitolojilerden alıntılar yaptığı, onlardan çalarak değiştirdiği gerçeğinin fark edilmesi sonrası azalma göstermiş, yeni bilimsel bulgular ve eski dökümanların analizi sonrası ilk kez şaşırtıcı bir şekilde Hristiyan toplumların bizzat kendisi tarafından İncil eleştirilmeye başlanmıştır. Yani Deizm'in fitili ateşleyen asıl şeyin mitoloji-din ilişkisinin, dinlerin kendilerinden önceki dinlerden beslenip çalındığının keşfi olmuştur. Araştırmalar sonucu Mukaddes Kitap ile dünya tarihinin örtüşmediği de anlaşılınca deizm iyice ön plana çıkmış, birçok filozof, düşünür, şair ve bilim adamı Deizm felsefesini benimsemiştir.

Ayrıca Deizm'in 3 farklı alt kolları da bulunmaktadır, bunlar:
  • Pandeizm
  • Panendeizm (Panenteizm'in deistik formudur)
  • Spritüel Deizm'dir.
Deizm felsefesi barışçıl ve iyilik yoludur. Deizme dair bilinen en anlamlı ve bir nevi deistlerin hayat felsefesini anlatan söz Thomas Paine'ye aittir:
"Dünya vatanım, tüm insanlar kardeşim ve iyilik yapmak dinimdir"

NEDEN DEİST OLDUM 3

Neden deist oldum 3, deizm, deizm nedir, islamiyet, din, din ve mitoloji, Kuran çeklişkileri, Kuran meali, Kuran oku, Kuran diyanet, Kuranda kölelik, Kuran'a göre sperm, A, Peygamberler eşit mi?,
Eveeet, "Neden Deist Oldum" 1 ve 2 den sonra, canım okurlarımın yoğun isteği üzerine (facebook mesaj kutusu ve gmaile düşen mailler) serinin 3. yazısı ile sizlerleyim tekrar. Yazıya başlamadan önce belirtmeliyim ki eğer bu 3.yazıyı daha iyi anlamak istiyorsanız serinin ilk 2 yazısını okumanızı şiddetsiz tavsiye ederim (ülkece yeterince şiddet doluyuz o yüzden 2.bir emre kadar şiddetle tavsiye ederim gibi cümleleri yasaklıyorum efendim).

Dini sorgulayıp, Karadeniz'li dindar bir aileden buralara kadar gelen değişimimi, sorgulama sürecindeki hislerimi ve dinimde fark ettiğim çelişkileri yazdığım yazıların üçüncüsü olan bu yazıda, kaşığı tam olarak temizlemediğimden olsa gerek, eski tatta kaşıklamaya, aklımı bulandırmış olan ve bu sorgulama sürecinde dinden sıyrılmama yardımcı olan konulara devam edeyim.

Hepimiz, hatta dine inananlar da çok iyi biliyorlar ve itiraf edemiyorlar ki, çoğu zaman gereksiz bir savunma içindeler. Peki gereksiz savunma nasıl oluşur, ne demek istiyorum gereksiz savunma ile? Hemen anlatayım.

Şimdi kitabını hiç anlayacağın dilde okumamış, annen, baban, ninen, deden, arkadaşın gibi çevresel ve ailesel faktörlerden öğrenmişsin diyelim. Ve toplumumuzun bazı temel değerleri olduğuna, her ne kadar tecavüz vakalarında çığır aşacak kitleye sahip olsak da bir o kadar vicdanlı olan büyük bir kesime sahip olduğumuzu belirtmek isterim.
İşte bu vicdanlı kesim, dini bile vicdanına göre ŞEKİLLENDİRİYOR, ona göre yaşıyor ve anlatıyor. Yani işin komik kısmı, gerçek İslam bu değil diyip dinini körü körüne savunmaya giren insanların aslında bir çoğu, duydukları şeyi vicdanlarına yediremediği için yaşadıkları dini kendilerine göre şekillendirdiklerini, ülkede yaşanılan İslam'ın sanılanın aksine asıl İslam olmadığını anlamıyor veya kabullenmek istemiyorlar.

Onlara ters bir ayet meali gösterdiğinde, sırf vicdani yönden kabullenemedikleri ve genelde ona anlatıldığı şekilde yumuşatıcı ile yumuşatılıp gül suyu sıkılarak sunulanın tersinde bir gerçeği gördüklerinde, kabullenmemek için gereksiz bir savunma içine girip göz ve kulaklarını kapatıyorlar.
Bu yapıyorlar-ediyorlar dediğim, yıllaaaar önceki ben oluyorum bu arada :) Yani inançlı iken bende farksızdım, kabullenmemek için Asenayı aratmayacak muhteşem bir dansöz cümlem vardı: "YOK YA O ÖYLE DEĞİLDİR"

Benim bu süreçlerim, kendim ve vicdanımla, bana anlatılan Allah-Tanrı fikri ile kitaplardaki, hadislerdeki arasında farklılıklarla, anlatılan kadın,eşitlik vb. konulardaki hikayelerle ayetler arasındaki uçurumlarla cebelleşmekten beynimde 2.bir bölüm oluşup gereksiz savunma işini görüyordu ki bir süre sonra aşırı kullanıma dayanamayıp iflas etti. Bu iflası sağlayan ayet, hadis ve mantıksal, vicdani bakış açılarını yazdığım bulgularımı aktarmaya devam edeyim isterseniz.


Öncelikle Nahl 75. ayeti okuyan birisi (anlayacağı dilde okuyan) kesinlikle çıkıp ortalıkta "Hülooooğğğ İslam'da herkes eşüttüüüüür" diye bağırıp flama sallayamaz. Neden ?
Çünkü Nahl 75 de yazan şu:
"Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler."

Bir dakika sakin olun, biliyorum her zaman olduğu gibi sırf inandığınız dine toz kondurmamak için Avatar the last ayet bringer moduna girecek ve vicdanınızın size "böyle şey olamaz nan, iftiradır kesin!" dediğini duyacaksınız. Fakat bu ayeti, Allah/RAB gönderdi diye inandığınız Kutsal kitabınızdan yazıyorum, yani bük yada bükme, yazan şey aslında bariz ortada.

Nahl 75'i okuyunca "Yahu hiç senin malın olan köleyle, parası olup harcayabilen sen (Allah yolunda veya değil)" eşit olabilir misiniz? dediği görülüyor. FAKAT bunu diyenin bir yaratıcıdan çok Muhammed olduğu ve yazıcı katiplerinin de ona uyup yazdığı fikri ağır basıyor (sebebi ise Kurandaki kitap şekilleridir, Tanrıdan çok, Bir insan yazmış-yazdırmış gibidir).

He bu arada, siz ayeti bükme çabalarına girmeden ben size yardımcı olayım, surede geçen "abd" köle veya kul gibi anlamlara gelebildiğinden bu ayetteki köle yerine kul da gelebilir. Fakat başkasının malı olan kul yine = KÖLE demektir ;) Ve yine bunların eşit olamayacağının yazıldığı gerçeğini değiştirmiyor maalesef.

Bu gibi gerçeklerle bir yandan keşfettikçe şaşıran, irkilen ben, diğer yandan da yıllarca istenildiği şekilde anlatılıp-uydurulan, halkımızda yumuşatılan ve adına "Müslümanlık" denen şeyin, aslında asla var olmadığını, ülkemizde yaşananın bunun çoook farklı bir formu olduğunu fark ediyor ve sinirleniyordum. Sebebi ise yılların verdiği kandırılmışlık...

Bu arada fark ettim ki, Muhammed, spermlerin testislerde üretildiğinden habersizdi çünkü yazdırırken anlattığı şeyler bilimle zerre uyuşmuyordu (Tanrı kelamı olan bir bilgi olsa, Kuranın hem gerçekten APAÇIK olması hemde zerre ÇELİŞKİ ve yanlış bilgi içermemesi gerekirdi). Peki Muhammed'in bunu yanlış bilip sanki Allah iletiyormuş gibi yazdırdığı Kuran'a hatalı bilgi olarak yazdırdığını neden söylüyorum? Hemen gelelim mevzuya.

Neden deist oldum 3, deizm, deizm nedir, islamiyet, din, din ve mitoloji, Kuran çeklişkileri, Kuran meali, Kuran oku, Kuran diyanet, Kuranda kölelik, Kuran'a göre sperm, A, Peygamberler eşit mi?,

Tarık 5-6-7. ayetlerinde: "İnsan neden yaratıldığına bir baksın. Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı. Bu su bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar." deniyor.
Fakat sperm, bel ile kaburga kemikleri arasından falan gelmez :) İstediğin kadar bükmeyi dene, bende denedim zamanında sende dene, kol kası yaparsın :)
Bel kemiği ile ilişkisi olsa da kaburga ile zerre ilişkisi yoktur spermin. 2x2=4'tür. Sperm testislerden gelir, kaburgadan yada kaburga arasından falan değil. Testis yoksa sperm yoktur. Cinsel birleşme sırasında sürekli ileri geri yapan erkek bedevilerin işin heyecanı geçip yattıktan sonra sırtlarında oluşan ağrıyı tutup bu olayla ilişkiliymiş gibi düşünmeleri de kuvvetli bir ihtimal gibi gelmişti bana :)

He bu arada, Kur'an'da birçok surede aynı anlatılamlar onlarca kez tekrarlanır, spam gibi adeta. Bunları fark etmeye başladığımda yaratıcı tarafından gönderilmiş olabileceğine olan inancım iyice inmeye devam etti. Çünkü bu sürekli tekrarlar, yazan katiplerin düzgün birleştirememesi, Muhammed'in eski ayetlerle yeniler arasında ilişki kuramamasının sonucuydu bana göre. Hatta yine bu sebeple, bazen bir ayetin konusundan sonra birden bire alakası olmayan farklı bir konuya DÜZENSİZ bir geçiş yapıldığını görünce daha da ikna oluyordum bir Tanrı'nın gönderdiği metinler olamayacağına.


Çünkü ilk önce apaçık denen kitabın karmaşıklığı, sonrasında ise bu düzensizliği ve spamları ile karşı karşıya kalmıştım. İnsanlığa zerre faydası olmayan bilgileri içeriyor olması konusuna ise asla girmeyeceğim çünkü önceki 2 yazımda bolca bahsettim (Örneğin Muhammed'e cinsel ayrıcalıklar tanınmasının insanlığa zerre faydası yoktur).

Ben stres, korku, gerginlik, bilinmezlik içeren zıkkım tadı veren araştırmalara devam ederken önüme çıkan şeylerle, gece karanlığındaki odamda, çayım, vicdanım ve aklımla boğuşmaya devam ediyordum.

Bir baktım ki Bakara 253 te "İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir." denirken,
Bakara 285'te " Peygamber de, iman edenler de O’na indirilene inandı. Hepsi de Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman etti. “O’nun peygamberlerinden hiçbirinin arasında fark görmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Affını dileriz ey Rabbimiz, Dönüş sana’dır” dediler." yazıyor.

Yani 253'te Bazı peygamberleri diğerine üstün kıldık yazarken, 285'te işler çark edip "hiçbirinin arasında fark görmeyiz" yani tüm peygamberler eşittir deniyor.
Her şeyden üstün tutulan bir yaratıcı "253'te ne yazmıştım ben?, bakın şimdi 285'te adamlara hepsi eşittir diyeceğim, yanlış falan olmasın?!" diyemeyeceğine, unutmak gibi İNSANİ bir hatayı yapamayacağına göre, kabullenmeye devam ettim, bu kesinlikle insanlar tarafından yazılmıştı. Her ne kadar inancımdan kopuyor olsam da, henüz o zamanlar tam kopmamış olduğumdan bu gerçeği görmem ve yazılanların Muhammet ve onun katiplerine ait olduğunu kabullenmem zor olmuştu. Aslında zor olan kabullenmekten çok, kandırılmışlığı kabullenmenin zorluğuydu.

Neden deist oldum 3, deizm, deizm nedir, islamiyet, din, din ve mitoloji, Kuran çeklişkileri, Kuran meali, Kuran oku, Kuran diyanet, Kuranda kölelik, Kuran'a göre sperm, A, Peygamberler eşit mi?,

Enam 92 ile Kalem 52 arasındaki bir diğer çelişki ise artık bazı şeylerden kesinlikle emin olmamı sağlamıştı.
Enam 92'de "Bu da kendisinden öncekileri doğrulayan mübarek bir kitaptır ki, beldelerin anası (Mekke) ile onun çevresindekileri uyarman için indirdik. Âhirete inananlar, ona da inanırlar; onlar, namazlarına da dikkatle devam ederler." yazarken,
Kalem 52'de "Oysa Kuran, alemler için bir öğütten başka bir şey değildir." yazıyordu.

Yani bir ayette Kuran alemlere gönderilmiştir denirken, diğer ayette Mekke ve çevresine gönderilmiştir yazıyordu. Bazılarınızın hemen şuan yapmaya başlayacağı gibi, bende şöyle dedim ilk önce "İyi de, Mekke ve çevresi denmiş, bu çevreden kasıt çoooooooook geniş düşünürsek dünya olamaz mı?" Sonra fark ettim ki, yine gereksiz savunma ve kıvırma içindeydim. Çünkü APAÇIK denen bir kitap, kesinlikle YANLIŞ anlaşılmalara fırsat veremezdi. Öyle olsaydı, Yaratıcı kelamı olsaydı ve Apaçıktır iddiasına ters düşmemesi gerekseydi eğer, Allah Enam 92'de "Mekke ve dünyaya" veya sadece "dünyaya" diyebilirdi. Öyle olsa idi APAÇIKTIR iddiasına ters düşmemiş olurdu. Fakat hepimiz biliyoruz ki, anlam olarak çevre, kesinlikle dünya veya evren gibi anlamlara gelemez.

Zaten artık Allah kelamı olmadığına emindim ama, yine de Zuhruf 11 beni şaşırtmıştı. Çünkü o ayette konuşan kişinin karmaşıklığı vardı. Ben, Biz, Allah, O gibi farklı hitap şekilleri vardı, hatta ayette konuşan kişi Allah değilde melek gibiydi.
Zuhruf 11: "O suyu gökten bir ölçüye göre indirir. Biz onunla ölü memleketi diriltiriz"
Bu suredeki "O" Allah ise, Biz kim? Ölü memleketi dirilten "Biz" Melek mi? Yada Kuranı Allah göndermiş ise Zuhruf 11 deki "Biz" diyen kim? Kaç kişi?

Neden deist oldum 3, deizm, deizm nedir, islamiyet, din, din ve mitoloji, Kuran çeklişkileri, Kuran meali, Kuran oku, Kuran diyanet, Kuranda kölelik, Kuran'a göre sperm, A, Peygamberler eşit mi?,

Bu arada Kur'an üzerinde daha çokça anlatılacak şey olsa da, ilgimi çekmeye başlayan başka bir şey olmuştu ki, bu da mitolojiydi. Çünkü araştırdıkça fark ettim ki, tüm dinler, kendilerinden binlerce yıl önce yaşayan medeniyetlerin dinlerinin, yazıtlarının veya kitabelerinin kopyaları, veya çalınarak değiştirilmiş, uyarlanmış halleriydi. Bu yüzden, bu platformu açma fikri aklıma geldiğinde, adını özellikle "din ve mitoloji" koydum. Arkeolojik kazılar, bilimsel çalışmalar, dinlerin mitolojilerden beslendiği gerçeğini karpuzu bölüp LAP diye masaya koyan babam gibi ortaya koyuyordu.

Örneğin, Adem, Havva hikayelerinden çoook önce, yani İslamiyetten çok çok önce, birçok medeniyet ve inanış tarafından zaten benzer yaratılış hikayeleri mevcuttu. Antik Mısır dininde çömlekçi Tanrı Khnum'un insanı çamura şekil vererek yarattığını anlatan bir sürü çizim ve betimleme piramit duvarlarında suratımıza suratımıza sırıtmaktadır.

Böyle yüzlerce mitoloji-din ilişkili gerçek var olduğu için, sitede Din ve Mitoloji isimli bir yazı açarak bunları özel başlık altında yazmaya karar verdim ve onu da seri olarak yazacağım. Demem o ki, dinleri araştırırken veya sorgularken, mitolojiden de uzak kalmayın, çok şaşıracaksınız...

Yazıyı bitirirken, okumak isterseniz, aşağıdaki tercihlere tıklayabilirsiniz. Görüşmek üzere.

Yazan: Anu

TANRI VE EVREN TARTIŞMASINA DAİR DEİSTİK KANITLAR

sizden gelenler, din, deizm, deizm tanrı,ateizm tanrı,tanrıyı kim yarattı,tanrı argümanları,ölüm ve ölümsüzlük,dinler, din ve mitoloji, evren ve tanrı,dinlerdeki tanrı
Ateistler; "Madem evrenimizi tanrı yarattı.. Peki Tanrı'yı kim yarattı? diye soruyor..
Bu soru yanlıştır, çünkü burada sorulan sorudaki düşüncede yaratıcı uzay ve zamana tabidir.
Teistlerin inandığı din Tanrı'larını, gökyüzündeki antropomorfik (insansı) adam kavramını aşarsak uzay ve zamanın, zamansız olanın yarattığını çıkarabiliriz.

Uzay zaman sürekliliğinin var olduğunu unutmayın; bu sonsuza kadar sürecek bir gerçeklik değildir. Evrenin 13,8 milyar yaşında ve yaratılmış olduğunu unutmayalım..
Bu, yaratıcının alanımıza ve zamanımıza tabi olmadığını ve aslında bunun kaynağı olduğunu ima eder; Tıpkı hologramın projektörü gibi..


Ölüm; zamansız ve uzaysız bir evren/evrenlerde yoktur.
Ölümsüzlük; zaman bitmeden kalıcı bir varoluş anlamına gelmez, tamamen zamanın dışında kalır.. Bunun anlamı insanoğlu ölümsüzlüğü keşfetse bile yine ölümlüdür.. Çünkü halen öldürülüp, yok edilebilir..
Evren, içinde tüm yaşam formlarını barındırdığı için yaşamında çok ötesindedir.. Bu sebeple evren yaşayan bir organizma gibidir..
Tanrı, yalnızca doğal evrenin düzeni ve karmaşıklığı aracılığıyla kendini açığa çıkarır.
Tanrı ve insanlar arasındaki tüm ilişkiler spekülatiftir.
Ahlaki ve etik ilkeler, insan aklı ve mantığından gelmektedir.
Tüm dini hipotezler, bazı insanlara bazı zamanlar için değer verir. Spekülatiftir, gerçekliği yansıtmaz..
Ahlak ve Bilgi, keşfedilen bir şeydir, insan tarafından veya insan için yaratılmış değildir. Bunlar yaratılışın bir parçasıdır.


Yaratılış, insan konuşmasından veya insan dilinden bağımsız olarak evrensel bir dili konuşuyor ve çoğaldıkça çeşitli olabiliyor.
İnsan, kendisini yeryüzünün bir ucundan bir uca yaymaktadır. Yayınlanıp yayınlanmayacağı insanın iradesine bağlı değildir.
İnsanların çoğunluğu yaratıcının neden kötülüklere izin verdiğini sorguluyor.. Biz insanlar sadece birbirimize yaptığımız kötülüğü sorguluyoruz.. Gezegende her gün milyonlarca masum hayvan vahşice insan tarafından kesilerek yok ediliyor..
Din tanrısına inanlar gezegendeki hayvanları katletme yetkisini kendisinde görüyor.. Gezegeni canı istediği gibi yağmalamasında kendinde hak görüyor ve inandıkları din tanrısının buna izin verdiğini sanıyor..
Kötü olan insanın kendisidir ve maalesef bunu göremiyor...


SİZDEN GELENLER | Yazan: B.Salcı

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

* Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
* Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
* Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)

NOT: Ayrıca sitemizde yazar olmak için de bize mail atabilirsiniz. Sitemizde yazarlara özel kategoriler açılacaktır.