HABERLER
Dini Haber
dinler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dinler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

HEP Mİ ONLARIN İŞİ ?

Yazan: A.Kara

Ne zaman bir olay olsa, Müslümanlar birilerinin yada birbirlerinin kafasını koparıp tekbir çekiyor olsa, yada ne biliyim Işid gibi kestikleri kafayla futbol oynarken fotoğraf çekip üzerlerine sevdikleri futbolcuların ismini yazıp twitter'a yüklese, kol, bacak kesse, adam öldürse falan...  Bu gibi durumlarla ilgili muhabbet açıldığında artık duyunca yada görünce istemeden güldüğüm şu 2 sözü duyuyorum:
1) "Bunlar hep İsrail'in işi"
2) "Bunlar hep Amerika'nın işi"

Yahu neden tarafsız bakmamak konusunda bu kadar ısrarcısınız? Toz kondurmak istemediğiniz için mi? Yoksa aynı futbol takımında oynadığınız adama "topu niye taça atıyorsun lan hırt?" demek istemediğinizden mi?

El-Kaide gündeme gelince onlar bilmem kimin adamı, İşid söz konusu olunca yok efendim onlar ebemin adamı, El-Nüsra var deyince yok efenim onlar da totoşumun adamı. Yahu niye hepsi birilerinin adamı? Yani hiç kendileri, kendi iradeleri yada kişisel amaç ve inançları için bunları yapan yok diyorsunuz öyle mi? Onlarca dini örgütün hepsi mi Amerika'nın, İsrail'in adamı? Yahu bu nasıl bir hayal gücü, nasıl bir savunma mekanizmasıdır...

Yani hiç kimse "evet bu adamlar öyle inandıkları için ve kutsal denen kitaplar savaşa teşvik ettiği için bu şekilde davranıyorlar" demiyor, çünkü dine toz kondurmuş olur di mi :)
Kafa kesiliyor "Onlar dedemin adamı, gerçek İslam bu değil!"
Kol kesiliyor "Onlar yan komşunun adamı gerçek İslam bu değil!"
Ayak kesiliyor "Onlar aşağı mahallenin kasabı, bizimle ilgisi yok yeminle..."
Mermiler, roketler havalarda uçuşuyor "Onlar bizden değil"
Namaza gitmediği için yada namussuzluk iftirasına uğrakları için sokak ortasında kırbaç cezası yiyorlar "Onlar bizden değil, öyle din mi olur lan, din onu emretmiyor ki oğlum, bak bize "benim kalbim temiz bi kere" demek yeterli.
Yüzü biraz göründü diye suratlarına kezzap atılan kadınlar var diyorsun "Çok saçma yeaaaaaa"... diyorlar.

Bakın ben size bir şey diyeyim mi, şeriat gelsin diye şalvarını parçalayan tipler var ya, hani şu Rabia posterleri ile tekbir çekerek Eminönü'nde yürüyen sakallı hacılar, hem de sözüm ona hoşgörülü bu hacı dayılar ve havarileri, şu ülkeye şeriat gelecek olsa neye uğradıklarını şaşırıp pembe popolarını saklayacak yer arayacaklar. Bizden önce onlar kaçmazlarsa bende bir şey bilmiyorum. Çünkü o zaman: "Benim kalbim temiz, ne olacak canım. Namazı kaza yaparım, bugün oruç tutacak halim yok, şu başörtümün altına kot etek giysem mi?, bu sene kurban kesmeyeceğim, bu hafta cumaya gitmeyeceğim" gibi cümleleri kuramayacaklar. He diyelim ki kurdular babasını satayım, diyelim ki o kafasızlığı yaptılar, ondan sonra izle sen o filmi bak neler oluyor. Kezzap yiyip black metal tarzı çığlık atan kadınları, sırf onların istediği gibi davranmıyor diye yediği kırbaçla sağa sola zıplayan hacı dayıları bir film tadında izleyebiliriz işte o an... Ama kuru kuru izlemeyin, çekirdek falan alın, çayınızı da demleyin öyle izleyin.

Herkese göre dini başka babasını satayım, isteyen istediği gibi takılıyor rahat rahat... Bakın bu kafa kol uçuran adamlara sorun onlar da dinlerinin emrettiğini yapıyorlar, cevapları budur. Yani her şeyi İsrail'e, Amerika'ya bağlamayın. He şayet "la yok her şeyi onlar yapıyor" diyorsanız şunu bi oturup düşünün derim "Siz ne yaptınız ya da ne yapıyorsunuz?" Eğer binlerce yıldır hep başkaları tarafından kullanılabilecek durumda iseniz ortada ciddi problem var demektir hacı dayılar. Biliyorum yazdıklarımdan dolayı bana çok kızan olacak. Çok sinirlenmeyin, artan sinir vücutta ısı yükselmesine neden olur, o da ter yapar diyecektim ama önümüz kış, havalar soğuyacak, doğal gaza da bacağım kadar zam geldi; O yüzden sinirlenmek şuan için ülkemizdeki en ucuz ısınma yollarından biri aslında.

Tüm dinlerde nefret söylemlerini görmek kolay, hangi din olursa olsun ben bir tane bile nefret söylemi olmayan din görmedim. Hatırlayanlar vardır belki, Soma'daki faciadan dolayı Chelsea takımı kalkıp taaaa İngiltere'den buraya gelip hem para yardımı yapıp olay yerine gitmiş, hem de onlar için anma maçı yapmıştı. Bakın bu adamlar başka dinden hatırlatırım :) "Onlar ciciiiiiii, onlar datluuuuş" demiyorum, bana göre tüm dinler aynı. Fakat "ey inananlar, sizden olmayanları dost edinmeyin" diyen bi dine mensup iseniz bu adamların ve bunlar gibi nicelerinin yaptığı yardımlar karşısında yüzünüz kızarmıyor mu? İyi insanlarmış mı diyorsunuz, yoksa "yardım etse ne olur şerefsiz kafirler" mi?
Nasıl bir ikilem yaşıyorsunuz?

Sözümü bitirmeden önce size bi sır vereyim, ben İsrail'in adamıyım, bu yazı bile İsrail'in işi, hatta beni doğurması için anneme Amerika ve İsrail çok ısrar etmiş. Babamı 10 yıl macunla kuvvet macunuyla besleyip besiye çekmişler sırf ben dünyaya geleyim ve onlar için çalışayım diye...

Babasını satayım şimdi bide ciddiye alırlar bu dediklerimi :)

İkinci sırrı da verdikten sonra defolup olup gideyim: Hani o iç karartan şeriat bayrakları eşliğinde kol bacak kesip zafer işareti yapan sakallı adamlar var ya, işte onların hepsi senin pembe rüyalarındaki gibi başka güçlerin adamı olamazlar be yavrum, olamazlar be evladım, olamazlar anla artık. Anlamak için de önce Kur'an'ı Türkçe oku. Hatta tefsiri ile oku...

NEDEN DEİST OLDUM ?

Yazan: A.Kara
Neden deist oldum?, deizm nedir, deist, müslümandım, dinler, Tanrının dini yoktur, bana göre Tanrı, Yaratıcı, deizm, mizah, inancımı sorguladım, körü körüne inanmak, din olmasaydı, iyilik, inanç,
Haculaaar, hocalaaar, papazlaaar, rahüpleeer, inananlaaar, az inananlaaaar, psikoya bağlamuşlaaar, şamanlaaar, yahudüleeer, falanlaaar fülanlaaar, öncelikle belirtmek isterim ki bu yazıyı yazma sebebim size laf sokmak, sizden nasihat almak, din kültürü ve ahlak dersi almak yada diğer fesat antin kuntin şeyleri yapmak değildir. Sadece kendi hikayemi, içsel çatışmalarımı ve değişimimi anlatmaktır; günaha giriyosam giren çıkan bana sonuçta :) Tabi yaşadığımız ülkede çoğunluk müslüman olduğundan ve yetiştiğim aile de bu inanca sahip olduğundan yazacaklarımın gidipte peynire tapanlar hakkında olmasını beklemek garip olur. Fakat ben yinede biçok şeye değineceğim. Aslında bu yazıyı yazmaya başlayarak hata ettiğimi biliyorum çünkü bizim insanımız iki şeyi çok sever "Ağzından dini düşürmeyeni", bide "mazlum edebiyatını". Fakat kendimden ödün verecek değilim, bunu da yazıyor olma sebebim aslında biraz deşarj olmak, birazda yaşadıklarımı yaşayanlara yalnız olmadıklarını göstermek :)

1986 doğumlu biri olarak dinden sıyrılma yaşım 25 denebilir. Yani mevzulara bu yaşlarda ayıldım. Bu yüzden de aklım başıma 10 yaşımda geldi desem, 25 yaşıma kadar geçen 15 yılı tamamen zarardan sayıyo, boşa geçirilmiş, kandırılmış hissediyorum. Normalde her ramazan orucumu full tutar, mission complete yapardım. Cumalara gider, ara sıra 5 vakit namazlardan bazılarını da kılardım (sık olmamakla birlikte). Dinimi sorgulamam aslında tamamen yaşayıp yaşamakta olduklarım, dünyaya bakışım ve aile içi boktan durumlar sayesinde başladı (iyi ki de başladı babasını satayım).

Mike Tyson'ı düşün, karşısına da Kasımpaşa'lı Pakizeyi koy ve ortaya çıkacak kavgayı, curcunayı hayal et, işte çocukluğumdan beri öyle bi dalaşmanın içindeyim ki kafam olmuş Minotaur kafası. Bu ve diğer tüm zor zamanlarımda dua edip bişeylerin düzelmesini istedim yıllarca. Çok uzuuun yıllar, bilbo yüzüğü çaldığından beri diyelim biz ona. Neyse efem, öncelikle ardı ardına aparkatlar yemeye başladım:
- Allahım nolur bize huzur ver, aileme huzur ver dedim, işler dahada kötüye gitti, eskisinden de beter oldu yıllar geçtikçe seviye atladı resmen.
- Allahım nolur şu işlerim iyi gitsin dedim, 2 güne kalmadı kapının önüne koydular.
Tabi diğer yandan da nasıl daha iyi müslüman olurum diye uğraşıp Allaha yaklaşmaya çalışırken, bazı şeyleri fark edip, dini sorgulamaya başlarken buldum kendimi.
Yıllarca dikkat ettim, kimseye kötülük yapmasam da, dua etsem de hiç bişey değişmedi ve burada aklıma George Carlin geldi, "hiçbişey değişmeyecekse dua etmenin ne anlamı var ki?". Hatta öyle hissediyodumki son yıllarda, "Tanrım ne olur meteor düşmesin" diye dua etsem evimizin çatısına devasa boyutlarda taş düşücek de altında kalıcam diye korkar oldum. Tabi burada da klasik inanç sistemi giriyodu devreye "seni test ediyo, hayırlı olan bu demek ki, şükret, falan filan inter milan"

Ben önceleri ateistlere, deistlere yada müslüman olmayan herkese karşı internette yardırıyodum diyebilirim; yani biri din aleyhine bir şey dese ona demediğimi bırakmazdım yada "aptal bu" der küçümseyerek bakardım. Şuan bana atılmakta olan bol küfür ve hakaretli yorumlardaki inançlı tiplerden biriydim yani eskiden bende. İnancımı sorgulamaya başladığımda aslında kendimin bile bunu düşünmeye, sorgulamaya totosu yemiyodu diyebilirim :) O yüzden çevrenizdeki bi çok insandan duyduğunuz şu cümlelerle geçiştiriyodum kuşkularımı "yok ya o öyle demek istememiştir" , "o ayet yada hadisin öyle olduğuna inanmıyorum" ve diğer türevleri. Kendimi sorgulamam, içine düştüğüm koca boşluktan çıkmam 4-5 yıl kadar sürdü, düşünmek ve araştırmaktan uykusuz kaldım çok uzun zaman. Aslında sorguladıkça ve sorgulamaktan korkmadıkça bazı şeyleri daha kolay fark edip korkuyu bi kenara bıraktım.

Hocalara baktığımda hepsinin farklı konuştuğunu görüyodum, buda "o apaçık bi kitaptır" ayeti hakkında ister istemez düşünmeye itiyodu beni. Apaçık bi kitap ama bu işe yıllarını vermiş din alimleri bile sürekli tartışma içindeler, biri A diyo biri B, apaçık bi kitapsa daha bu adamlar bile anlayamıyoken bizlerin onu doğru anlayabilmesi beklenebilir mi? Apaçık bi kitap ama en iyi araplar bilir :) Hatta tam olarak anlayabilmek için günümüz arapçası bile yeterli değil.

Neyse ne, sonra cebimdeki 3 kuruşlarla günlerce kevaşe gibi yaşayıp hayatımı sürdürmeye çalışırken b-k gibi paranın içinde harlem dansı yapanları, audisi ile kornaya basıp "kenaraya kaysana ulen" diyip jaka satanları, milyon dolarlık evlerde g-tünü devirip hiçbişey yapmadan yat kalk yapanları, yani durumları çok daha iyi olanları fark ettim. Burada b-ktan bişeyler dönüyodu. Eşitlik neredeydi!
"İstediğine verir istediğine vermez", "böylesi daha hayırlı demek ki", "parası vardır ama mutsuzdur belki (he yav he, her parası olan mutsuz zaten klasik fakir edebiyatı)" gibi sözlerle avunmak yeterli gelmiyodu bana. Eşit olarak salınmadıysak eğer bu dünyaya, bu kadar uçuk farklılıkların arasında, bu adamların b-kunu temizleyerek yaşamanın neresi mantıklı ve adaletliydi ki...

Bi ara özellikle çevremi sentezliyim dedim, hani kim nasıl, kim napıyo, belki acabalardan falan kurtulurum, evime gidip "Nolur beni cehenneme atmaaa" diye korkuyla yalvarırım diye (ama o merhametlidir). Neyse, herkesi güzelce bi süzmeye başladım (gözleriyle yemek anlamında değil); dedikodu yapanlar, namazdan çıkıp g-te bakanlar (herkes öyle demiyorum), gösteriş yapanlar, ibadetle bile ego tatmini yapanlar, şovmenler, fesatlar, arkandan konuşanlar vs... Ahlak'ın dinle olmayacağını hep düşünürdüm zaten, fakat bazı şeyleri görüp yaşadıkça iyice kesinleştirmiş oldum. İnanınca otomatikman insana ahlak download edilip yüklenmesi saçma olurdu zaten. Tamam insanlar 4/4lük değildir, fakat bu insanların yinede bizlerden farklı, daha iyisi olması gerekmez miydi?

Akabinde Filistin'de ölen müslümanlara, Suriye'de katledilen insanlara ve Afganistan'daki zulümlere döndü gözüm (intihar saldırısı yapan, tekbirle kafa kesen mübarekler de gözüme çarpmıyo değildi; tabi onlar müslüman değildir canım, bunlar hep Amerikanın oyunları). Ne zaman baksam ölüyolarda ölüyolar, ölüyolarda ölüyolar, başları sürekli belada, bomba, kurşun, kan,ezilme, bezgin bi hayat (onlar için üzülmediğimi düşünmeyin, vicdan sahibiyim).
Peki bu yüzbinlerce insanın hiçbiri mi dua etmiyodu, hiçbiri mi doğru insan değildi lan? Birinin bile duası kabul olmadı mı katliamların durması için. Eğer bunca müslümanın duası bile işe yaramıyosa ne anlamı vardı Tanrıya dua etmenin? Havaya, karaya, dağa taşa yada herhangi bişeye dua etsen sonuç yine aynı olacaktı, loto oynamak gibi. Eğer gönderdiği dine inananları kollayan bi Tanrı varsa, onun insanları hiçte umursamadığını, geriye yaslanıp bişeyler çizerek bizi izleyip eğlendiğini düşünmeye başlamıştım artık.

deist, deizm, deizm nedir, din, din olmasaydı, dinler, inancımı sorguladım, inanç, islamiyet, körü körüne inanmak, mizah, müslüman, Neden deist oldum?, safsata, Tanrının dini yoktur, Yaratıcı,

Düşündükçe daha birsürü şey dank ediyodu kafama. Mesela doğduğun yerin önemi. En basiti Türkiye'nin %99u müslüman diyorlar dimi (biraz abartı ama olsun), şimdi sıkıntı şurada. %99u müslüman bi ülkede doğduktan sonra Hristiyan olma ihtimalin % kaçtır? %2 mi?
Ne alaka falan diyen varsa kendini camdan aşağı atsın, bal gibide alakası var. Doğup büyüdüğün kültür, daha küçükken sana anlatılan ve inandırılan ve ülkede egemen olan din. Doğal olarak senin bu kadar kalabalığın ve kafası doldurulmuşluğun içinde başka dini seçmen yada sorgulaman düşünülemez bile; çünkü seninki hak din, onlarınki ise yalan dolan dini.
Halbuki Hindistan'da doğmuş olsaydın sana ufakken "söyle bakıyım oğlum: Allah!" demeyeceklerdi, çocukluk hayatın boyunca bu cümledeki Allah yerine sana "Krishna" dedirteceklerdi. Yani o inançla, doğuştan Hindu olarak büyüyecektin.
Malta adasında doğmuş olsaydın orada sonradan müslüman olma olasılığın kaçtı? Bişey diyim mi, aynı, yine %2 falan, hatta dahada düşük. Çünkü oradanın da kültürü ve toplumsal yapısı, din sistemi kendi elindeki insanları tutacak şekilde sürmekte. He şöyle diyebilirsiniz (nasılsa benim tuzum kuru hesabı), "iyide kardeşim, göz var, ağız var, okusalardı da inansalardı". Çakaaal :) Tabiiii yaa tabiii, adamında işi gücü yoktu birden bire senin inancına merak saracaktı dimi :)
Niye sen hiç diğer dinlerin kutsal kitaplarını okudun mu? "Olur mu canım ne gerek var ben inanıyorum zaten". Lan iyide onlarda inanıyo zaten, sıkıntı orda; durduk yere neden gelipte senin dinini incelesin adam. Onlara görede onların dini doğru. Herkese göre kendi dini hak din zaten, sadece bizimkilere göre değil yani :) Houston'da doğan birinin barda birasını tokuşturup pazar günleri günah çıkartmaya gitmesi onlara göre doğru sana göre yanlış.

Sürekli merhametli olduğunu söylerken bi yandan da beni ateşlerin içinde kebap yapacağını ve çeşitli acılarla bunu süsleyeceğini anlatan, kendisinin ibadetimize ihtiyacı olmadığını söyleyen ama her duada onu yücelten, öven sözlerin bulunduğu bi Tanrı / Yaratıcı inancı kafama yatmıyodu. Eğer bir Tanrı varsa ve dinleri microsoft'un yeni windows sürümlerini çıkarttığı gibi piyasaya sürüyosa, burada arada kalan insanlar ne olacak? Onların suçu ne :) ? Tıpkı windows 10 çıktığında windows XP kullanan herkesin gidip onu alamamış olması gibi.
Fakat hayır, bir din çıkıyor, kitabı iniyor, sonra tekrardan yeni din ve yeni kitap geliyor, neden? İstese tek seferde tek din ve tek kitap işini yapamaz mıydı çünkü ne istese hemen yapabildiğine inanılıyor; neden insanları bunca şeylerle uğraştırdı, din savaşlarının ve çatışmaların içinde kan akıtmalarına sebep oldu? Savaş ve ölüm eğlenceli miydi? Tanrının dini olmazdı bana göre; bunları da aklım hiç almıyo, hiç mantıklı gelmiyodu.

Sonrasında huri akımı başladı birdenbire, maşallah. Tüm hocalar hurilerden bahseder oldular, taki cennette gidecek adamın tenasül huzuvlarına (pipiler), 1 adama 75 huri verileceğine kadar. Bu ise zaten inanmama yoluna girmiş olan beni bayır aşağı yuvarlayıp ivme kazandıran şeydi. Dünyada günah ama orada serbest miydi? Hemde 75 huriyle? Enteresan, çok enteresan, bayağı bi enteresan...

Türkçe mealleri okuyunca bazı şeylerin değişeceğini sandım ama ayetlerde ise beynimi keşküle çeviren, gece 4 lere kadar araştırıp okumaktan bilgisayar ekranında mala bağlamama sebep olan şeyler vardı (yine o apaçık bir kitaptır ayeti geliyodu aklıma, çünkü çelişkide kaldığım her ayet hakkında farklı farklı, apaçık olmayan görüşler vardı).
En basiti Enam-108 de "Allahtan başkasına tapanlara sövmeyin" diye emredilirken, Araf-179, Furkan-44, Tevbe-28, Bakara-65, Maide-60, Cuma-5, Araf-176 gibi ayetlerde farklı inançda olanlar ve inanmayanlara "hayvan, hayvandan daha aşağı, eşek, köpek, domuz, pislik, maymun" gibi sövülüyodu. Burada aklıma bazı sorular geliyodu:
1) Tanrı sövebilir miydi?
2) Sövmeyin diyip sövmesi çelişki değil miydi?
Savaşta ele geçirilen kadının ganimet sayılması ise başka bi karışıklıktı. Yine kendimi teselli edememiştim.

Çocukluğumdan beri aklıma en çok takılan şeylerden biride şeytandı. Çoğu dinde olduğu gibi insanları cehenneme götürmek için görevlendirilmiş, bizimle makara kukara yapıp, oynamasına, aklımızı çelmesine izin verilmiş, bariz bizden daha üstün bi varlık :) Hayat zaten yeterince zordu, neden bize karşı birde şeytan denen düşman yaratıldı ki, bunun için teşekkür mü etmeli bilemedim. Bana sorarsanız şeytan diye bişey yok, asıl şeytan her haltı yiyip "şeytana uydum" diyip suçu şeytana atarak kurtulmaya çalışan insanlar...

Dinlere şöyle bi baktığımda çoğu dinde diğer dinlere karşı düşmanlık beslendiği aşikardı. En basiti Noel bayramı gelirken Kadıköy'deki camiye yazılan "Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır, sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır" ayeti gibi, yada musevilere göre müslüman öldürmenin günahı olmaması gibi diyelim. Yani aslında hepsi insanları bölüp birbirlerine karşı düşmanca şeyler beslemelerine sebep oluyor.
Fakat insanımız böyle işte, yabancı uyruklu birine aşık olunca, yada cüppeli Ahmet gibi fenomen olup tvlerde çıkmaya başlayınca "nolcak canım o ayet öyle demek istemiyo, evine girer çıkarım ziyarete giderim ne olcak" tarzında kıvırırlar. Halbuki ayet çok açık, dost edinmeyin diyo. Herkesin dininde ve kitabında buna benzer söylemler var. Bu da = bölünmüşlük, zamanla düşmanlaşma, savaş, kan, ölüm, bomba ve gözü yaşlı anne-çocuk demekti...

Fakat dediğim gibi herkes işine geldiği gibi anlıyo dinini, kendine göre çekip çeviriyo :) En basiti şuan İran'daki, Suriye'deki müslümanlarla ülkemizdekilerin çoğu birbirinden çok farklıdır. Onlarda yüzü, bacağının ucu göründü diye kadına kezzap atar, değersiz köpekmiş gibi davranırlar, bizde yapılmaz. Adam asarlar, göze göz, dişe diş usulü kol bacak keserler (şeriat kanunları), bizde uygulanmaz. Çünkü toplum ne şekilde geldiyse ve gelenekleri kültürel yapısı neye yön veriyosa inançlarıda ister istemez ona göre değişmeye, şekillenmeye başlıyor. Dinin herkes tarafından bu kadar farklı anlaşılıp yaşanması bile aradığım biçok sorunun cevabıydı aslında.

Neden deist olduğuma gelirsek en büyük sebebi bir yaratıcının varlığına inanıyor olmamdır. Fakat bu yaratan nedir, nasıl bişeydir, yüce bir varlık mıdır, saf enerji midir, yada aklımın alamayacağı bişey midir onu bilemem (ki buda aklımın almadığının göstergesidir).
Fakat yaratan bi güce inanıyorum diye "sınav için dünyaya geldik" klişesine takılamam, bu mudur yani, bunca şey sınav için mi. Yani yaratanın canı sıkılmış demiş ki "du bakam, insanlar yaratayım, şuraya da az dağ koyayım, azda suuuu, heh tamam, şimdi şeytanıda salayım orayaaa, oda tamaaam, azıcıkta felaket falan ekleyeyim update çıkartıp, şu karşıki dağlara da biraz cenderme ekleyeyim, oda tamamdır. Aklıma bir fikir geldi: İnsanları neden sınava tabii tutmuyorum?" Neden sınava tabi tutulalım durduk yere? E hal böyleyse bizi yaratmaması bizim için çok daha iyiydi :)

İyilik kavramı üzerinde de bolca düşünmeme neden oldu. Cüppelinin de dediği gibi "bu kadar müslüman nasıl duruyo sanıyosun, bunca korkutan ayet, hadis olmasa nası başa çıkacaz? (cehennemler, kalbe kadar yakan hiç durmayan, normal ateşten bilmem kaç kat güçlü ateş, 5.seviye ateş topu fırlatan eden zebaniler falan)". Hatta birisi diğerine kötü bişey yapsa, ne derler genelde "sende hiç mi Allah korkusu yok?". İnsanın iyi olması için cehennemden yada Tanrıdan / Yaratıcıdan korkması mı gerekir? Bu durumda samimi iyilikten, gerçek ahlaktan bahsedilebilir mi? Hiç zannetmiyorum. Korktuğu için sevmek, bişeylerden korktuğu için iyi olmak yerine iyi olmak için iyi olurum ben. Mecburiyet hissettiğimden değil, iyi olmayı daha mantıklı ve insancıl bulduğum için iyi olurum; huriler yada nuriler alacağım diye de iyi olamam. Bence iyilik dediğin şey, saf olmalı, içten gelmelidir. Keza ahlakta dinlerle gelmez insana, inanana gökten ilahi bi güç tarafından ahlak yüklenmez. Hayvana, insana tecavüz etmenin, şiddetin ve birçok kötü şeyin ahlaksızlık olduğunu kavramam için bana bir din gönderilmesine gerek yok.

Yazımı bitirirken belirtmek isterim ki tüm inançlara, farklı dinlere sahip herkese saygım var, ama onların bana duyduğu saygı kadar var. Sanal ortamda bize ağıza alınmayacak küfürler yağdıran yada inancım değişti diye beni yok sayan insan benden değil saygı, neticemi bile göremez. Bunun dışında herkesin inanma özgürlüğüne saygım var, zaten en başta kendi ailem ve sevdiğim insanların çoğu müslüman, yani neden ve niye onlara karşı olayım ki? Benim derdim insanların ibadetleri yada inançları ile değil, inançlarının başka insanların hayatına müdahale edip etmemesi, başkalarının hayatını karartıp karartmaması ile.
Keşke dinler hiç olmasaydı, böylece binlerce yıldır insanlar ölmez, gruplaşmazlardı...
Böylece neden deist olduğumu anlatmış oldum (siteye uğrayan mı var babasını satayım? Zaten 3-5 kişi uğruyodu, şimdi bu yazıdan sonra alınganlık gösterip kimse gelmez artık:)). O değilde sırtım çürüdü, parmaklarım gemlik zeytini gibi oldu, bu ne lan yaz yaz bitmedi, vay sakalıma, vay posedionun bişeyleri adına, bu ne ya öldüm öldümmm, kısalta kısalta yazdım yinede kafam kadar yazı oldu... Aranızdan kaçarken sizlere sevdiğim bi sözle veda ediyorum (nan okuyan yoktur ya buraya kadar, neyse):

“Benim ülkem dünyadır, tüm insanlar benim kardeşimdir, iyiyi ve doğruyu yapmak benim dinimdir.”
Thomas Paine

Yazının diğer serilerini okumak isteyenler aşağıdaki bağlantılara tıklayabilir:

SEVAP POİNTS

Yazan: A.Kara
sevap points,din,dini mizah, mizah,şeytana uymamak,komik sevap,sevap günah,dedikoduyu engelleme, anne babaya bağırma, din ve mitoloji, cennet hesabı,sevap hesabı
Çok birikti harcamam lazımmm. Acayip sevap point biriktirdim hacılar.
Mesela millet önünden geçen bi popoya dodge kasası görmüş ikinci el araba satıcısı gibi bakarken ben başımı sağa sola çeviriyorum. Bir başımı sağa sola çevirmeme 5 sevap puanı desen bu zamana kadar 5.000 kere çevirdiğimi farz ediyorum, 25.000 sevap point yapar.
Tanrıcım yarabbicim, harca harca bitmez...

Dedikodu yapılan ortamda, adaleti savunmaya çalışan çakma Thor gibi çıkıp "başka şeylerden konuşalım babasını satayım, konu mu kalmadı?" dediğim anların her biri 10 sevap point olsa. Ahan buradan da bi 1.000 sevap points geldi. Bu sevinçle Petek Dinçöz'ün albümlerini bile dinleyebilirim (yok lan, tekrar düşündüm de imkanı yok).

Ondan sonraaaacımaaa, anama, babama, çevremdekilerle tartışmayıp her deneni yuttum, kafamda stresten fil kıçı kadar şişlikler oldu. Her bağırmayıp kendimi tuttuğum an için 20 sevap point desek, buradan da hayırlısıyla bi 20.000 puan çıkar =)

Elimden geldiğince millete yardım ettim; hemde robin hood gibi çalıp çırparak, zenginden alıp fakire vererek değil. Türkçenin elastikliği de bir alem, zenginden alıp fakire vermek. :)) Olan yine fakire oluyo yani. Bu yardımlardan da bi 10.000 puan diyelim.

Azıcıkta kıyıda köşede birikmişler var, alkol almamak için kendini tutmalar, küfür etmemek için ağzını popodan kaymasından korktuğun pantolonu kemerle ölümüne sıkar gibi sıkmalar falan. Yastık altından da bir 5.000lik çıkmış oldu.

Fakat yobaz kesime göre resim çizmek, müzik dinlemek falan günah olduğu için hesaplamaya kalksam tanesi 10 günah puanından, buradan en az 500.000 günah puanı çıkar sevgili okur.

Sevinçli ve umutlu başladımıştım, zararlı çıktım yahu... Hani sınav kağıdına iyi bildiğin tek şey olduğu için adını soyadını yazarsın da, sonra soyadı için ayrı bir bölüm olduğunu görürsün ya, heh işte, tam olarak öyle bi his. Ben o sevap puanlarını harcayarak bir şeyler almayı, hediye çek kazanmayı, cennete beleş bilet almayı düşlüyordum, hepsi yalan oldu...