HABERLER
Dini Haber

15 YIL TANRI VE ATEİZM | 3

Yazan: Zübeyde Savaş
15 yıl tanrı ve ateizm 3, din, Farklı tanrılar, Gerçek hayat hikayesi, Küçük çocuklara tanrı masalları, Tanrılar nasıl oluştu?, Zübeyde SAVAŞ,

15 YIL TANRI VE ATEİZM | 3

Muhtar:
- Senin koyunların nerede Barış ?

Barış:
- Bu sene koyunlar hiç ikiz doğurmadı ama çok mutluyum, tanrıya olan inancımı buldum.

Muhtar koyunların ikiz doğurmaması durumuna çok şaşırır ve üzülerek uzaklaşır. Barış, din görevlisinden aldığı kitapları  götürür, din görevlisinin  evine geldiğinde; din görevlisi bahçesinde sebze ve meyve ile uğraşır.

Barış:
- Hocam verdiğin kitapların hepsini okudum ve ezberledim, başka kitaplar varsa alabilir miyim ?

Din görevlisi:
- Hoşgeldin, tabi ki inancını bulduğun için çok mutluyum.

Barış’ın yanına gelerek kucaklar ve birçok daha kitap vermek için camiye doğru yürürler.

Din görevlisi:
- Anlamadığın kafana takılan bir şeyler olduğunda bana mutlaka sor, tanrı çok yücedir ve bağışlayıcıdır, bunu sakın unutma, insanın her istediğini veren yüce tanrıdır, sen ne kadar  yaklaşırsan tanrı da sana o kadar yaklaşır, her şeyi yaratan yüce tanrıdır,  her şeyi ve herkesin düşüncesini bilir. Yüce tanrıdan bir şey istemeden önce nasıl bir kul olduğumuzu düşünmeliyiz, islamın gerektirdiği gibi yaşıyor muyuz, fakirlere yardım ediyormuyuz, namaz kılıyormuyuz, tanrı için ne yaptığımızı kendimize sormalıyız. Bunları yerine getirdiğimizde tanrı da bizim isteklerimizi mutlaka yerine getirir, yıl içerisinde öyle bir anlar vardır ki hacet (3)kapılarının açık olduğu istek ve arzularımızın hemen yerine geleceği anlardır bu nedenle ibadetlerimizi düzenli ve sık olarak yerine getirmeliyiz ve en önemlisi nefsimizi kontrol etmeliyiz.

Barış:
- Hocam tanrı senden  razı olsun beni çok aydınlattın, kafama takılan herşeyi sana soracağıma emin olabilirsin.

Barış din görevlisinin elini öperek  yeni aldığı kitaplarla evine doğru gider. Evine geldiğinde ibadetlerini daha fazla artırmasının gerekli olduğunu düşünür. Barış neredeyse evinden hiç çıkmadan her gün her gece yoğun bir şekilde tanrıya ibadet etmeye devam eder. Kışları avlanmayı çok seven Barış özellikle kurt avına bayılırdı, bu kışın hiç bir ava karşı istek duymaz. Barış tanrıya olan inancını yoğun bir şekilde yaşamaya başlar, diz kapakları namaz kılmaktan nasırlaşmıştır. Barış ibadetten başka hiç bir şey düşünmez. Evinden cami ve market haricinde dışarı hiç çıkmazdı. Bir sabah kapısı çalar, kapı açtığında muhtarı görür.

- Muhtarım gel içeri hoş geldin.

Sarılır, muhtar kızgınlığını saklayamaz.

Muhtar:
- Bir hafta kalmadı yayla zamanına sen nerdesin, ne gelirsin, ne sorarsın, benim Barış’ım nerde, aynada hiç kendine baktın mı, gözlerin morlaşmış, zayıflamışsın benim sevdiğim oğlum, ne oldu söyle bana.

Barış kışın bittiğini bile anlamamış, şaşırmıştı sanki yayladan dün gelmiş gibiydi.
Barış:
- Kış bitti mi.

Muhtar Barış’ın kolunu tutarak evin içine girer, yatağa otururlar muhtar sinirli bir şekilde:
- Anlat bakalım bir kış boyunca ne yaptın.
Barış sevinçle muhtara bakarak:
- Tanrıyı buldum, yüceliği, sevgiyi, adaleti buldum, yıllarca boş yaşadığımı, tanrının merhametini, cennetini yaşamak istiyorum, yaradana olan sevgiyi, yaradılış amacını buldum, neden yaratıldığımızı, insanların bir birine olan sevgisini, yardımlaşmayı, tanrının yüceliğini buldum, günlerce, haftalarca ve aylarca af diledim, geçmiş olan ibadetlerimi yerine getirdim, ne istersek tanrıdan istememiz gerektiğini buldum, tanrının sonsuz zenginliğini, merhametini, ibadet ettikçe daha fazla ediyorum, tanrınında beni sevmesini istiyorum, yetmiyor bir gün bile ibadet için yetmiyor, çok huzurluyum bilmiyorum gittikçe mutluluğum artıyor.

Muhtar duygulanır, sarılır Barış’a, içinden bir şey söylemek gelmez. İlk defa Barış’ı bu kadar mutlu, heyacan dolu görmüştür, bir boşlukta hisseder kendini, bir yandan da tanrı sevgisi canlanır içinde.
Muhtar:
- Gel senle öğle namazı için camiye gidelim ne dersin ?

Barış kafasını sallayarak tamam der ikisi de abdest (4) alırlar, muhtar içinden nasıl bu kadar tanrı sevgisi oluşur diye düşünür, ben sadece namaz kılar, kurbanımı keser, oruç tutarım, ben neden tanrı sevgisini bulamadım diye düşünür Barış’ın tanrı sevgisi karşısında. Beraber dışarı çıkarken muhtar Barış’ın çobanlık parasını verir.
Barış:
- Bu para ney?

Muhtar:
- Bu senin hakkın olan geçen yazın çobanlık paran, çok bekledim gelir alırsın diye ama gelmedin, işte bu senin hakkın.

Barış:
- İşte bana da  bir gün ibadetimin karşılığını yüce tanrım verecek,  yüce tanrım sana binlerce kez teşşekkür ederim.

Muhtarı korku sarar bir anda,  cehenneme gideceğini düşünür, ben tanrıya kulluk çok az yaptım fakat kötülükte yapmadım kimseye, yüce tanrım beni bagışla affet  diye söyler. İkisi de yavaş adımlarla camiye doğru giderken, Barış’ta dualar ederek yürür, camiye yaklaştıklarında kalabalık vardır caminin yanında.
Muhtar:
- Bu kadar insan öğle namazına mı gelmiş yoksa cenazemi var ?

Barış hafifçe gülümseyerek:
- Bugün cuma namazı var bundan gelmiştir müslüman kardeşlerim.

Muhtar utanır, cumayı bile unuttuğu için kendine öfke duyar, ben nasıl bir müslümanım der. Muhtar ve Barış köylülerle selamlaşır camiye girerler, içerde din görevlisi tanrıya ibadet etmeyenlerin cehennemde yanacağını anlatmaya başlar, muhtarı korku sarar, bu sözler karşısında kulakları bir anda kimseyi duymaz, korkudan cehennemi düşünür, ben nasıl kurtulurum derken, din görevlisi,  tanrı çok merhametli ve bağışlayıcıdır tövde edin samimi olun tanrı da sizi bağışlasın, yoksullara yardım edin ki tanrı da size yardım etsin der; Yurt dışında yoksul din kardeşleri için namaz bitiminde yardım toplanacağını söyler. Cuma namazı bitiminde Barış yoksullar için bir aylık çobanlık parasını verir. Muhtar buna şaşırır, oda üzerinde olan bir miktar parayı verir, cami çıkışında eve doğru giderler.

Muhtar:
- Neden bu kadar çok para verdin, sen çok zengin değilsin ki bu yardım niye?

Barış:
- Tanrı yücedir bu yardımın karşılığını fazlasıyla verir, müslümam müslümana yardım etmelidir, önce yakın akrabana sonra komşuna sonra ise yoksul olan müslüman kardeşlerine, dinimiz bunu emreder, benim verdiğim para evimin çatısının tahtalarını bile almaya yetmiyordu fakat zor durumda olan müslüman kardeşim için daha da önemlidir, benim evimde yağmurda damlamayan bir oda var ya o kardeşimin o odası da yoksa ben nasıl rahat uyurum yatağımda, tanrım bana hesap sormaz mı o müslüman kardeşin açken sen nasıl tok uyuyorsun diye, ben o zaman nasıl bir cevap veririm yaradana, nerde kalır benim müslümanlığım, dinimiz bunu emreder.

Diğer sayfalar:
◄ [2] , [4] ►
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »