HABERLER
Dini Haber

DENİZLERİN KARIŞMAMASI MUCİZESİ (!)

Yazan: Kirpi


DENİZLERİN KARIŞMAMASI MUCİZESİ (!)

Hayatım boyunca tartıştığım her 2 Müslümandan biri bana denizlerin karışmaması mucizesini delil olarak sunmuştur. Bunu her duyduğumda hem gülümsemiş hemde üzülmüşüm. Komik olan şu ki bunu söyleyen Müslümanlar sözde deniz bilimleri üzerine yüksek lisans yapmış kişilerdi.  Beniz üzen şey ise her defasında bu mucize diye yutturulmaya çalışılan teoriyi çürütmeye mecbur olduğumdu. Bu gün bir kere daha bu mucizenin ne kadar yalan olduğunu sizlerin huzurunda kanıtlayacağım. Öncelikle Kuranda konumuzun bahsi geçen ayetlere göz atalım.

Rahman Süresi 19-20: “İki denizi birbirlerine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.”

Ayet iki denizin olduğunu ve sularının bir birine karışmadığını iddia ediyor. Peki bu denizin özellikleri nelerdir? Kurandaki ilgili ayetlere bakalım.

Furkan 53: “İki denizi birbirine salıveren de O’dur. İşte şu susuzluğu gideren tatlı bir su, diğeri de tuzlu ve acı bir sudur. Aralarında ise, Allah, birbirlerinin sınırlarını aşmaktan alıkoyan bir engel koymuştur.”

Ayette bahsi geçen iki denizden birinin suyunun tatlı diğerininse tuzlu olduğu açık bir şekilde yazıyor. Peki soruyorum Müslümanlara “Dünyada tatlı suyu olan denizin ismi ne?”

Orta okul çocuğu bile yer yüzünde tatlı suyu olan bir denizin olmadığını biliyor. En azından her Müslüman mutfağında tatlı ve tuzlu suyu karıştırarak sonucu test ede bilir ve kendi gözleriyle gayet iyi bir şekilde karıştığını göre bilir. Bunu Müslümanlarda iyi biliyor fakat zamanında bir mucize dedikleri için şimdi yanıldık diyemiyorlar. Hatasını kabul ede bilmek bir erdemdir diyelim ve konumuza devam edelim.

Gerçek mi?

Tabii ki gerçek değil. Dünya üzerinde bir biriyle bağlantısı olan her bir su kütlesi karışmak zorundadır.
Dünyanın saymakla bitmeyecek kadar fazla yerinde bir biriyle bağlantısı olan su kütleleri özellikle nehirler kavuştukları bölgede mineral ve kompozisyon(içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ve ya confluence) denen buluşma noktalarında çıplak gözle bir biriyle karışmıyor gibi görünebiliyorlar. Halbuki tüm su kütleleri bir biriyle karışmak zorundadır. Zira karışmazlarsa işte o vakit felaket olur.

Bu mucize nasıl yaratıldı?

Bu iddia ilk olarak 2007 yılında ortaya çıktı. Ve iddianın yayılmasına neden olan fotoğraf işte budur.



Kaynak- Ken Bruland 2007
Fotoğraf Santa Kruz'da bulunan Kaliforniya Üniversitesi'nde okyanus bilimleri profesörü olan Ken Bruland tarafından 2007 yılında bir araştırma gemisinden çekilmiştir. Aşağıdaki fotoğrafsa iddianın dahada viral olmasını sağlamıştır.


Kaynak- Gütefrage Alaska Körfezi
2010 yılında Temmuz Alaska Körfezi turuna çıkan bir turist olan Kent Smith'in kamerasından çekilmiştir. Ancak Smith, hatalı bir şekilde fotoğrafı "okyanusların karışmadığı nokta" açıklamasıyla yüklemiştir. Kısa sürede Flickr ve Reddit üzerinden yayılan bu iki fotoğraf Müslümanlar tarafından Kurandaki denizlerin karışmadığını anlatan ayetlere kanıt olarak sunulmaya başlandı. Hiç bir şeyi araştırmayan Müslümanlarda bu yemi kolaylıkla yuttular. Artan yalan haberler üzerine bölgedeki bilim insanları bir açıklama yapmaya mecbur oluyorlar zira tüm Müslüman dünyasındaki basın mensupları şu fotoğrafı mucize diye manşet yapmaya başlamıştılar.

Santa Kruz'da bulunan Kaliforniya Üniversitesi'nde okyanus bilimleri profesörü olan Ken Bruland, fotoğrafı paylaşanların iddiasının yalan olduğunu açıklamış, fotoğrafın Alaska Körfezi'ndeki glasiyel (buzullara ait) kalıntıları taşıyan 286 mil uzunluğundaki Copper Nehri gibi nehirlerin okyanusa açıldığı bölgelerden birine ait olduğunu söylemiştir.

Yani bu fotoğrafta görülenler bırakın iki okyanusu iki denizin bile kavuştuğu yer değil yalnızca buzullardan gelen nehirlerin okyanusa kavuştuğu yerdir. Fakat ortada bir mucize iddiası varsa emin olun Müslümanlar hiç araştırmadan onu doğru diye paylaşırlar.

Fotoğrafta ve benzerlerinde gördüğünüz, Alaska Körfezi'nde bulunan ve oşinografik (okyanus bilimi) açısından iki ayrı su kütlesi olarak değil, tek bir su kütlesi olarak kabul edilen "okyanus bölgesi"nin içerisindeki buzul suları ile kıyı sularının birbirine kavuştuğu alandır. Bu suların renklerinin birbirinden farklı olma sebebi içeriğindeki başta demir olmak üzere mikropartiküllerden bazı çökelti tiplerine kadar ve hatta kimi durumda sıcaklık farkına kadar birçok unsurdur. Bu görüntünün tuzluluk oranıyla doğrudan ilgili olmadığı bilinmektedir; yani iddia edildiği gibi tatlı su ile tuzlu suyun birbirine karışmamasıyla alakalı bir durum yoktur.

Farklı Sular Birbirine Nasıl Karışır?

Farklı tuzluluk veya yoğunluk oranı olan sıvı kütlelerinin karşılaşması sonucu oldukça karmaşık bir kimyasal ve fiziksel denge oluşmaktadır. Ancak bu denge statik değil, dinamiktir. Örneğin yağ ve su aynı kaba konduklarında oldukça statik bir denge oluştururlar ve sabit kalırlar (her ne kadar esasında aralarındaki karışma bölgesi yine dinamik yapıda olsa da). Okyanuslar ve devasa su kütleleri için bu hiçbir şekilde doğru değildir. Farklı özelliklere sahip bu kadar büyük su parçaları bir araya geldiklerinde, ciddi anlamda dinamik bir dengeye ulaşılır ve sular kilometrelerce küplük hacimlerde birbirlerine karışırlar. Sadece dışarıdan bakıldığında, suların içeriğine bağlı olarak ışığın farklı kırınımından ötürü renklerin farklı gözükmesi, Alaska Körfezi'nde olduğu gibi görünür ve suların birbirine karışmadığına dair bir sanrı yaratır. Bu doğru değildir. Bununla ilgili olarak Santa Kruz Kaliforniya Üniversitesi'nden Okyanus Bilimci (Oşinograf) Prof. Dr. Ken Bruland (ki hemen üstteki fotoğrafı 2007'deki bir araştırma gezisinde kendisi çekmiştir) şöyle söylüyor:

“Örneğin benim çektiğim fotoğrafta çökelti bakımından zengin bir nehrin genel okyanus suyuyla buluştuğu bölge görülmektedir. Bu iki su tipinin birbirine karışmadığını söylemek kesinlikle doğru değildir. Nihayetinde iki su birbirine tamamen karışır; ancak bu fotoğrafların çekildiği anda, çok güçlü gradyanlara sahip oldukları için geçici olarak bu şekilde karışmıyormuş gibi gözükürler. Bu sınırlar hiçbir zaman bir duvar gibi statik değildir. Sürekli olarak hareket ederler ve bir bütün olarak yok olurlar. Bunlar çökelti miktarına ve suyun hareketine bağlıdır.”

Oşinograf (Oşinografi: Okyanuslarda, suyun fiziki özelliklerini ve dalga hareketlerini, okyanus tabanlarının jeolojik şekilleriyle tortu tabakalarını, suları kimyasal yönden inceleyen ve denizlerdeki bitkilerle hayvanların hayatlarını araştıran bilim dalı, kısaca "okyanus bilimi") Micheal Pilson ise şöyle diyor:
“İnsanların neden okyanusların karışmadığını düşündüğünü anlayamıyorum. Okyanuslar karışırlar. Her saniye, milyonlarca ton Pasifik Okyanusu suyu, Atlas Okyanusu'na karışır. Atlas Okyanusu'nun derinlerindeki sular, Antarktika etrafından dolaşarak Pasifik Okyanusu'yla karışır. Her an, milyonlarca ton! (...) Bu, milyonlarca yıldır bu şekilde devam etmektedir.”

Haloklin: Aynı Su. Farklı Katmanlar

Kısmen sığ veya korunaklı sularda, okyanus diplerindeki mağara ve benzeri bölgelerde, oldukça sınırlı alanlarda haloklin (İng: "halocline") adı verilen ve tuz farklılığından oluşan bölgesel ayrımlara ve katmanlaşma olgusuna rastlanabilir. Ancak bu farklılığı okyanus gibi devasa su kütlelerinde görmek mümkün değildir. İki okyanusu birbirinden fiziksel olarak ayırabilecek hiçbir doğa unsuru bulunmamaktadır.


Ancak haloklin, aynı su parçasının farklı tuzluluk oranları arasındaki geçiş bölgeleridir; bağımsız sular arasında oluşmaz. Kimi zaman iyi karışmayan haliçler ve fiyortlarda da oluşabilir; ancak çoğu zaman aynı suyun durgun parçaları arasında oluşur. Bu, bardakta beklettiğiniz bir suyun alt kısımlarında, üst kısımlarına göre daha çok tuzun birikmesi gibidir.

İşin garip tarafı suların karışmadığını iddia eden Müslümanlar sular karışmazsa orada yaşayan tüm canlıların telef olacağından haberi yok. Okyanusların birbirine karışması sırasında, sıcaklık, içerik, vb. unsurların farklılıklarından ötürü çok ciddi su altı akımları meydana gelir ve bunların sürekliliği için okyanusların da sürekli olarak birbirleriyle dinamik bir biçimde etkileşmeleri ve birbirlerine karışmaları gerekmektedir. Eğer ki herhangi bir sebeple okyanuslar birbirlerinden tamamen, tıpkı bir engel girmiş gibi ayrılacak olurlarsa, bu akıntıların büyük bir kısmı son bulacak ve dolayısıyla denizlerdeki canlılık çok ciddi hasarlar alacak, sayısız tur üreme ve avlanma yollarını yitirerek yök olacaktır.

Temel Fizik yasalarına Aykırı

Eğer ki iki nehir veya deniz kolu bir araya geliyorsa ve birleşerek tek bir yöne doğru akıyorlarsa, birleşmeden önceki kütlelerin toplamı, sonrakiyle eşit olmak zorundadır. Bu durumda sular, eğer ki bir kaybolma veya bir başka kaynağa yönelim yoksa, karışmak zorundadırlar. Nehirlerde ve okyanuslarda gördüğümüz de budur. Her ne kadar denizler ve okyanuslar, nehirlere kıyasla çok daha durgun su kütleleri gibi gözükseler de, daha önceden de açıklandığı gibi bu su kütleleri de son derece dinamik bir şekilde birbirleriyle etkileşirler ve hatta bu etkileşimden akıntılar doğar ve su altı yaşantısına can verir. Zira fiziğin kütle korunumu gibi en basit ilkeleri ışığında bile bir sisteme giren ve çıkan kütlelerin toplamının daima sabit olması gerektiği bilinir.


Karışmıyor Gibi Gözüken Sulara Örnekler

Dünyada farklı renklere sahip nehirlerin kavuştuğu bölgede karışmıyor gibi gözüktüğü bir çok yer var. Onlardan bir kaçına göz atalım.

Rhone ve Arve nehirleri arasındaki kavşak (Cenevre, İsviçre)

Ilz, Danube ve Inn Nehirlerinin Passau/Almanya'da buluştuğu bölge...

Jialing ve Yangtze Nehirlerinin Çin'in Chongqing kentinde buluşması...

Green ve Colorado Nehirlerinin ABD'nin Utah eyaletinin Canyonlands Ulusal Parkı'nda buluşması...

Thompson ve Fraser Nehirlerinin Kanada'nın Lytton kentinde buluşması...

Gördüğünüz gibi denizler karışmıyor değil, yoğunluk, tuzluluk ve katman farklarından dolayı karışmıyor gibi görünen yerler mevcut...
Yazan: Kirpi

« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »