HABERLER
Dini Haber
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
A etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

MUHAMMED'İN MİTOLOJİK ATI "BURAK"

mitoloji, İslam mitolojisi, Burak, Muhammed'in atı Burak, Muhammed'in binerek uçtuğu at, Burak atı, Kanatlı at Burak ve Kamadhenu, A, din ve mitoloji, Miraca uçuran at, Burak tasviri, Kamadhenu
Burk-E-Albani / البُراق‎ ‎ / Al-Burāq
Muhammed'in Mitolojik Atı

Burak'ın tavus kuşu kuyruğu yerine at kuyruğu vardır. Fakat birçok sefer aşırı benzerliğinden dolayı at kuyruğundan farklı olarak Kamadhenu'yla yakından ilişkilendirilmiş ve tavus kuşu kuyruğuyla (çoğu zaman Hindistan'ın sembolü olmuştur) resmedilmiştir.

Tanrıça Shri Kamadhenu bazen bir inek olarak tasvir edildiği gibi bazen bir tavuskuşu kuyruğu ve güzel bir kadının kafası ile mistik bir kanatlı inek olarak da tasvir edilir. Bu ikonografi Muhammed'i gece yolculuğuna sırtında taşıyan dişi at olan Burak'ınkine çok benzer.

Mistik Kamadhenu kanatlı bir inek olarak tanımlanırken, Burak kanatlı bir at olarak tanımlanmaktadır.

Kadın başlı, at gövdeli ve tavus kuşu kuyruklu Burak, Hz. Muhammed'in Miraçta, Yedi Gökten Kudüs'e gidişinde bindiği bir dişi melektir.

Tıpkı tek boynuzlu Unicorn gibi bir kadının kafasına sahip olan, kanatlı At benzeri yaratık olduğu söylenen Burak İslam'daki dişil İlahiliğin bir örneğidir ve 7 kat gökten Muhammed'in Miraç yolculuğunun aracı olmuştur. İnanışa göre Muhammed alevden bir enerji ile çevrilmiş ve melekler eşliğinde Burak'a binmiştir.

Ayrıca İslam inancında, eşi Sare ile yaşayan İbrahim peygamberin diğer eşi Hacer ve oğlu İsmail'i ziyaret etmek için Mekke'ye giderken Burak'ı kullandığı ve aynı gün içinde akşam vakti yine Burak ile geri döndüğü ifade edilmektedir.

mitoloji, İslam mitolojisi, Burak, Muhammed'in atı Burak, Muhammed'in binerek uçtuğu at, Burak atı, Kanatlı at Burak ve Kamadhenu, A, din ve mitoloji, Miraca uçuran at, Burak tasviri, Kamadhenu
Yukarıdaki görselde gördüğünüz Hindu Tanrıçası Kamadhenu ile Burak arasında bariz benzerlikler vardır. Kamadhenu'da tıpkı Burak gibi genellikle kanatlarla ve tavus kuşunun kuyruğuyla tasvir edilmiş, dilek yerine geçen bir canlı olarak kullanılmıştır.

Muhammed, Burak'a Binerek Cennete Uçuyor
Al-Burāq (Arapça: البُراق al-Burāq "yıldırım"), peygamberleri taşıyan göksel bir yaratık olarak tanımlanan bir mitolojik attır. En sık anlatılan hikayede 7. yüzyılda, Burak'ın İslam peygamberi Muhammed'i Mekke'den Kudüs'e, İsrail'e ve Mi'raj ya da “Gece Yolculuğu” na götürür ve bunlar Kur'an'da da yer almaktadır.

Kanatlı bir at olan Burak, Mısır mitlerinin meşhur yaratıklarından olan sfenksler ile de benzerlikler içermektedir. Bazı çizimlerde ise Burak'ın siyah saçları ve kulağındaki küpesi ile bir kadın yüzü vardır. Muhammed de sade bir elbise giymiştir. Bu resim tarzı Uzak Doğu sanatının etkisini göstermektedir.

Sahih-i Buhari'den bir alıntı yaparak Burak'ı nasıl tarif ettiğine bakalım:
“... Sonra bir katırdan daha küçük ve eşekten daha büyük beyaz bir hayvan bana getirildi.” ... "Hayvansalın adımı (o kadar genişti ki) hayvanın görüş alanının en uzak noktasına ulaştı."

Başka bir açıklama:
"Ardından Cebrail, güzel yüzlü ve dizginlenmiş Burak'ı, eşekten daha büyük, ancak katırdan daha küçük, uzun, beyaz bir canavarı getirdi. O, toynaklarını bakışlarının en uzak sınırına yerleştirebilirdi. Uzun kulakları vardı. Ne zaman bir dağla karşılaşırsa, arka ayakları uzardı ve yokuş aşağı gittiğinde ise ön bacakları uzardı. Bacaklarına kuvvet veren iki kanadı vardı."

Yine Sahih Buhari Hadislerinden,
İsra ve Mirac Hakkında Malik İbn-i Sa`Saa Hadisi (HadisNo: 1551)
...Daha sonra katırdan küçük ve merkepten büyük beyaz bir binit getirildi. -Râvî (Enes İbn-i Mâlik): "Bunun adı Burak`tır ki o, adımını gözünün irişebildiği yerin müntehâsına atardı" demişti:- Ben bunun üzerine bindirildim...

Taberî’nin naklettiği bir rivayette Hz. İbrâhim’in Kâbe’yi ziyarete giderken bu bineği kullandığı belirtilmekte ve bu sebeple buraktan “İbrâhim’in bineği” (dâbbetü İbrâhim) şeklinde söz edilmektedir (Tefsîr, XV, 5, 10). Ayrıca kıyamet günü, mahşer yerinde bulunan ümmetlerine ulaşabilmeleri için peygamberlere binek verileceği, Sâlih peygamber devesine binerken Muhammed’in de kızı Fâtıma ile birlikte buraka bineceği ve o gün Burak'ın sadece kendisine tahsis edileceği gibi hususlar da konu ile ilgili rivayetlerdendir.

Kaynaklar:
Lisânü’l-ǾArab, “brk” md.; Tâcü’l-Ǿarûs, “brk” md.; Müsned, III, 148; IV, 208; Buhârî, “Bedǿü’l-halk”, 6, “Menâkıbü’l-ensâr”, 42; Müslim, “Îmân”, 259, 264; Nesâî, “Salât”, 1; İbn Hişâm, es-Sîre, I, 396-398; İbn Sa‘d, et-Tabakāt, I, 214; Taberî, Tefsîr (Bulak), XV, 4-5, 10, 12, 13; Hâkim, el-Müstedrek, II, 360; IV, 606; Demîrî, Hayâtü’l-hayevân, I, 165-168; B. Carra de Vaux, “Burak”, İA, II, 804; R. Paret, “al-Burāk”, EI² (İng.), I, 1310-1311, Hint mitolojisi Kamadhenu;  Journeys in holy lands: The Evolution of the Abraham-Ishmael Legends in Islamic Exegesis, Reuven Firestone, State University of New York Press, New York, 1990

Yazan: A.Kara

ENDONEZYA'DAKİ DEV HEYKELLER

A, Açıklanamayanlar, Endonezya'daki dev taş heykellerin gizemi,Uzaylı tasvirleri mi?,Dev heykellerin gizemi,Endonezya'nın gizemli heykelleri, Dünya dışı yaşam, Kalambas,Bada Vadisi
Endonezya'daki Dev Taş Heykeller Dünya Dışı Astronotların Tasvirleri Mi?

Lore Lindu Ulusal Parkı insan biçiminde tasvirleri olan 400'den fazla megalitik heykel içermektedir ve bunlardan bazılarının ağırlığı 10 tona yakındır.

Bada Vadisi, Lore Lindu Ulusal Parkı içinde, Endonezya'nın Sulawesi adasında yer almaktadır.
Buradaki yüzlerce heykelin 14. yüzyıla kadar uzandığına inanılıyor ve yerel Badaik dilinde vatu (“taş”) ve Endonezya dilinde arca (“heykel”) olarak adlandırılıyorlar.
Bu dev heykellerin ve onları yapanların amacı tam olarak bilinmemektedir.

Bu megalitler 14. yüzyıldan beri yerel olarak belgelenmiş olmalarına rağmen, 1908 yılında batılı arkeologlar tarafından ancak keşfedilebilmiştir.

Amaçları bilinmeyen ve tarihleri 1000 ila 5.000 arasında değişen düzinelerce heykel vardır. Bu ise Paskalya Adası'nın ilk Moai heykelinden en az 500 yıl daha yaşlı olabilecekleri anlamına gelir.

Bazı araştırmacılar, Laos ile Kamboçya'daki megalit örneklerinin ve Endonezya'daki parçaların farklı  heykel kültürüyle ilişkili olduklarına inanmaktadır. Ancak, Bada Vadisi heykelleri, morfolojileri (şekil bilimi) nedeniyle Güneydoğu Asya'nın tümüne göre benzersizdir.

A, Açıklanamayanlar, Endonezya'daki dev taş heykellerin gizemi,Uzaylı tasvirleri mi?,Dev heykellerin gizemi,Endonezya'nın gizemli heykelleri, Dünya dışı yaşam, Kalambas,Bada Vadisi
Yerel efsaneler onları ataların kültüyle ilişkilendirir, ama aynı zamanda çok eski zamanlardaki kurban edicilerle, yağmacılar ve suçlulara dair efsaneler ile de ilişkilendirir.

Örneğin: "Tokala’ea" adında birinin taşa dönüşmüş bir tecavüzcü olduğu söylenir; Kayadaki derin kesikler ise bıçaklardan gelen izleri gösterir.
Tadulako adında bir başka heykel ise efsaneye göre bir zamanlar güvenilir bir köy korucusunun pirinç çaldığı için taşa dönüştüğünü, ihanet ettiği köylülere çevrilerek vadi boyunca onlara bakmaya bırakıldığını anlatmaktadır.

Hala günümüzde bazı yerliler taşların doğaüstü güçlere sahip olduklarına, kendi başlarına hareket edebildiklerine inanmaktalar. Kimileri ise onların binlerce yıl önce cennetten gelen insan atalarına dair izler olarak görmekteler. Tabi ki bu görüşün bir dayanağı, ikna edici delilleri yoktur.

Arkeologlar, kadınlardaki uzun saçlar gibi, tüm heykellerin genital organlar ve yüz özelliklerinin temsiliyle farklılaştırılmış olduklarını görerek onları erkek ve dişi heykeller olarak tanımlamışlardır.

Diğer ufak heykellerde ise basit çizgilerle kaş, yanak ve çene bölümleri gösterilen yüzler vardır. Dev heykel figürlerinin çoğu yalnızdır, az sayıda heykelin gruplar halinde olduğu görülür. Bazı heykeller 4 buçuk metre boyundadır ve birçok araştırmacıda ciddi merak uyandırmışlardır.

Bazı heykellerin ise hayvanları temsil ettiği görülmektedir. İnsanları temsil edenlerin iri gözleri ve uzun, düz bedenleri ve devasa kafaları vardır. Heykellerin çoğu düşmüş veya nehirlerin kıyısında ya da tarlanın ortasında yarı gömülü şekilde kalmıştır.

Bada Vadisi Kalambas adı verilen, tek bir taş bloktan oyulmuş dairesel blokları ile iyi bilinmektedir.
Çeşitli şekil ve boylardaki bu yapılar tüm vadi boyunca bulunabilirler.

Arkeologlar, bir Kalambas'ın merkezi kısmının dairesel bir deliğe sahip olduğunu, diğerlerinin ise ortada bir bölümde iki adet dairesel delik bulunduğunu görmüşlerdir. Kalambasların gerçek kullanım nedeni bir sır olarak kalmasına rağmen, bazıları bu devasa kapların soylular ya da krallar için küvet olarak kullanıldığını söylüyor.

Bazı yazarlar ise bu devasa dairesel çömleklerin bir zamanlar tabut olarak ya da suyun depolanması için bir araç olarak kullanıldığını belirtmektedir. Arkeologlar, Kalambasların bir zamanlar etraflarında iri taş kapaklar bulunduğunu bu yüzden banyo olarak kullanılmadıklarını belirtmektedirler. Yani büyük ölçekli devasa taş heykeller olan Kalambasların gerçek amaçları arkeologların çözemediği derin bir gizem olmaya devam etmekte.

Çeviren & Yazan: A.Kara

ŞEYTANIN SUÇU YOK

A,din,şeytan,Şeytanın suçu yok,Şeytanın ardına sığınan,Şeytanı bahane etmek,Şeytan uydurması,Kötülüğe kılıf bulmak,Şeytana uydum geyiği
Aaah aah şu insanoğlu... Nasıl bişey olduk biz, tasvir etmeye kalksam bünyem kaldırmaz kusarım klavyeme; Kösele ayakkabı giyip yürürken tezeğe basmaktan bile daha iğrenç. Her türlü düzenbazlığı yapan, her haltı yiyen, adına insan denen, çakma varlıklarla doldu etrafımız. Ellerinde de mükemmel bi koz var, kumar masasındaki Joker adeta, inanılmaz bir koz...


Birine, hatta engelli birine tecavüz eder, şerefsizlik bu ya, "psikolojim bozuk, yada abazanlıktan deveyi bile yılın en seksi kadını seçecek haldeyim, rüyalarımda sağa sola sallanan toplar, asfalt makinesiyle yeri kıran kadınlar, birbirini kırbaçlayan Rihanna'lar görüyorum" demez. İçindeki öküzü bastıramayıp tecavüz eder, birinin hayatını karartır, sonra elindeki kozu atar ortaya: "Şeytana uydum!"

Din adı altında yardım derneği için para topluyoruz der, kermes kurar, insanlara hayır adı altında her şeyi satarlar, toplanan parayla hayatında para kazanmak nedir bilmeyen karısına landrover cip alırlar, sorsan paranın ön yüzünde ne var, asgari ücret ne kadar hiç bilmezler. Yardım adı altında toplanan paralarla sırayla birbirlerine cip, villa falan alırlar. Yakalandıkları zamanda (çoğu zaman yakalanmazlar) yine "şeytana uyduk" derler.

Adam öldürür, yada eşlerini döverler. Sanki şeytan gelip kafalarına silah dayamış "gebert şu kadını" demiş gibi triplere girer, birden dünyanın en üzgün insanının surat ifadesini takınırlar. Sorunlu insanın sorunu olduğunu görmesinin önüne konmuş en büyük engeldir şu şeytana uydum olayı. "Kişiliksizim, psikopatım yada beynim d-tüme kaçmış" demezsin, "şeytana uydum" der, b-ku şeytana atarak kendi sorumluluğundan yırtmaya çalışırsın.

Gider hırsızlık yapar, zaten açlık sınırında yaşayan, sabah kahvaltısında kapı kulu, akşam yemeğinde masayı kemiren halkın hayat mücadelesi yetmezmiş gibi, bide hırsızlığın götürüleriyle uğraştırırsın. Çalışmadan kazanmanın, totoşluğun yolunu bulmuş, yaptığı soygunlardan beleş para kazanmanın dibine vurmuştur, yakalandığı zaman "şeytana uydum" diyerek sıyrılmaya çalışır ve çoğunlukla "şeytana uydum" demeyi unutanlardan daha az ceza alır...

Ne çakalsınız nan siz varyaaa, bu yaptıklarınızla var olmayan şeytanı kendinizde var ediyorsunuz, eğer şeytan var olsaydı sizi görse o bile şaşar kalır "nan bu insanlar ne kadar acımasız" veya "bana gerek yokmuş ki, beni geri al" diyebilir. Bence asıl şeytan sizlersiniz be totoşlar, altından kalkamadığınız, açığa çıkan her bi haltınızdan sonra olup olmadığı bile belli olmayan şeytana iftira atarak kurtulmaya çalışır, birilerinin hayatını karartır, insana istemeden konulu videolarda başrol oynatırsınız...


Yazan: A.Kara