HABERLER
Dini Haber

15 YIL TANRI VE ATEİZM | 5

Yazan: Zübeyde Savaş
15 yıl tanrı ve ateizm 5, din, Farklı tanrılar, Gerçek hayat hikayesi, Küçük çocuklara tanrı masalları, Tanrılar nasıl oluştu?, Zübeyde SAVAŞ,

15 YIL TANRI VE ATEİZM | 5

Köylüler başlarını yavaşça yere eğerler, o yüzlerindeki gülümseme kaybolur bir anda.

Barış:
- Yarın sizlerin başına bir şey gelse, eviniz yansa eşinize bir şey olsa ilk komşunuz gelecektir, kız istenirken bile komşusuna sormuştur peygamber efendimiz, unutmayın ki atalarımız bile ev almadan önce komşu al demiştir, her ihtiyacımızı derdimizi, sevincimizi komşumuzla paylaşmalıyız, baktığımda bu yaşlı insanların yaşları seksenin üzerinde, size baktığımda en yaşlınız belki atmış var, bu da oluyor ki her biriniz dedenin topladığı meyveden yemiş ninenin sıcak ekmeğinden almış, ayranından içmiştir, sizin bilmediğiniz şeyleri gelip bu insanlara sormuşsunuzdur. Bu insanlar aç gezerken, aç uyurken siz nasıl olurda evinizde tok uyursunuz, ben bu gün gelmeseydim bu üç adam onları aç kurtlar gibi parçalardı ve sizler izleyecektiniz, tanrıma binlerce kez dua ederim ki  bu gün buradan geldim sürümle, bu yaşlı insanların dertlerine yardım edebildim, müslüman müslümanın bir derdini giderirse tanrı da onun derdini giderir, bu gün bu fırsadı tanrı bana sundu, komşusuyla iyi geçinmeyen derdine derman olmayan müslüman değildir, bir müslüman ben açım demez, bana yardım edin demez, eğer diyorsa ihtiyacı vardır, yaşlı insanlara bakın gözleri ağlamaktan morlaşmış yardım istemiş alamamış, peki siz ettiniz mi? Yarın öldüğünüzde tanrının sorgu melekleri komşunuza neden yardım etmediniz dediğinde, işte o zaman vay halinize, şimdi kalkın benimle gelin ve bu yaşlı insanlardan özür dileyin, helallik alın yalvarın, sonra af dileyin tanrıdan.

Köylüler bu sözler karşısında gözleri dolar yaptıklarının yanlış olduğunu anlarlar. Köylüler ve Barış yaşlı insanların yanına giderler, köylüler yaşlı insanlardan affetmeleri için yalvarırlar ellerini öperler. Nine ve dede bu sefer sevgi göz yaşları dökerler. Barış dedenin ve ninenin ellerini öper:
- Hakkınızı helal edin.

Nine:
- Oğlum bizim ne hakkımız var, sen hakkını helal et, biz helal ettik, tanrı ne bu dünyada ne de öldüğümüzde sana zorluk, darlık çektirmesin, taş diye tuttuğun her zaman altın olsun oğul.

Barış:
- Konuşmanın bile hakkı vardır.

Nine:
- Oğlum hangi köydensin.

Barış:
- Ak ağaç köyü ninem.

Barış ve yaşlı insanlar bir birlerine uzun uzun sarılırken köylüler yiyecek, giyecek getirirler bir anda yaşlı insanların evi o derin açlık ve kederden kurtulmuştur. Köylüler Barış’a teşekkür eder ve köyün çıkışına kadar yol ederler.

Barış sürüsüyle birlikte yaylaya doğru gider, ömründe hiç bu kadar huzurlu mutlu olduğu anı bilmez içinden; tanrım sen ne kadar büyüksün her şeyi bilensin sanki içime yeni doğmuş gibi huzur verdin. Dua ve ilahi söyleyerek yaylaya yaklaşmıştır, yaylaya geldiğinde koyunları toparlar ibadetini yapar sevinç göz yaşlarıyla yemek yer, yıldızlara bakarak yaşlı insanları düşünür, içi huzur dolar; tanrım sen bizleri zorbaların eline düşürme, şeytana fırsat verme, bu gün ki üç adamı bağışla onları doğru yolu bulmalarına yardımcı ol. Uyuya kalır, sabah namazını kılmak için kalkar, ibadetini bitirdiğinde uzaklardan kurt seslerini duyar, etrafına bakınır ey kurtlar bu sürü bana emanet benim hiç koyunum yok eğer yerseniz ben ne derim sahiplerine beni zor durumda bırakmayın, yüce tanrım sürüm sana emanet. Barış derin uykuya dalmıştır, yolun yorgunluğu ve yaşlı insanlara yardım etmenin verdiği huzurla öğleye kadar uyur. Koyunlar da sanki Barış’ı beklerler gibi uzaklaşmadan otlarlar. Barış uyanır koyunlara bakar; tanrım teşekkür ederim bu yayla çok güzel sen yücesin bu sene koyunlar ikiz etsin benim de sürüm olsun seneye de evimi tamir ettireyim diye dua eder.

Aradan on gün geçmiştir her yeri gezmiş yaylanın nasıl olduğuna bakmıştır, bir sabah kalkar erkenden çayını demler kahvaltı yaparken:
Uzakta biri at sırtında yaklaştığını görür.
Yabancı:
- Merhaba çoban, yeni mi geldin ?

Barış:
- Selam, on beş gün oldu geleli, gel otur, bir çay içelim yeni demledim ne varsa onu yeriz.
Yabancı attan inerek oturur, Barış, çay verir yabancıya.

Yabancı:
- Teşşekkür ederim, açlığım yok çay yeter, sürü senin mi ?

Barış:
- Yok ben bakıyorum, köyümün koyunları.
Yabancı çayını içer koyunlara bakar.
- Sütü ve yünü kimin?

Barış:
- Onlar benim.

Yabancı:
- Ben süt ve yün toplarım eğer anlaşırsak.
Barış yüce tanrım param da çok azdı, senin de yardımınla anlaşırsak param olur diye düşünürken.

Yabancı:
- Niye düşünüyorsun, yanlış bir şeymi söyledim.

Barış:
- Yok, iki üç yıl hiç yün ve süt satamamıştım da onu düşünüyordum.

Yabancı:
- Ben Ramadan. İsmin nedir?

Barış:
- Barış, memnun oldum.

Ramadan:
- İş konuşalım yünler için ne istersin, süt fiyatı belli zaten, fakat sabah, akşam süt olur mu? Ben de ona göre gelirim almaya, bir de burda mı kalacaksın gidecek misin?

Diğer sayfalar:
◄ [4] , [6] ►
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »