HABERLER
Dini Haber

KUTSAL BAKİRE : JAN DARK

Yazan: Hermes Trismegistos

KUTSAL BAKİRE : JEANNE D'ARC

Jan Dark, Yüzyıl Savaşları süresince İngiltere’ye karşı ülkesi Fransa’ya memleketi Lorraine’deki cephelerden başlayarak ruhani manada büyük destek olan ve sonradan ünü Fransa’nın dört bir yanına yayılmış bir Fransız Katolik azizesidir. Jeanne D’arc , Joan of Arc veya Jan Dark da denir.

Fransa’nın yüzyıllar boyunca sembolü olmuştur. Hatta bir rivayette, ülkeyi kurtarmak için Tanrı tarafından görevlendirilmiş güzel çoban Jeanne d’Arc efsanesinin, geçmişte İngilizler karşısında zor durumda bulunan Fransız sarayı tarafından uydurulmuş bir “psikolojik silah“ olduğu ileri sürülür. Zira günümüzde bile bu hikaye efsaneleşmiştir , döneminde de bakire ve bir kurtarıcı olarak ütopik bir figürdür.

Jan Dark’ı 10 yılı aşkın süredir araştıran ve “L’affaire Jeanne d’Arc” (Jan Dark Davası) adlı eserin yazarları gazeteci Marcel Gay ve Roger Senzig, Fransız kahramanın isminin dahi bir “sapkınlık” olduğunu belirterek, Jeanne d’Arc’ın asıl isminin Jeanne d’Orleans olduğunu öne sürdüler.

YAŞAMI

Jeanne d’Arc,1412 yılında, Fransa’nın doğusundaki Maaş (Meuse) Irmağı üzerinde bulunan Domremy köyünde dünyaya geldi. Babası, köyün en önde gelen çiftlik sahiplerinden biriydi. Jeanne, okuma yazma bilmezdi; ama çok dindar bir kızdı ve küçük yaşlardan beri yaşadığı bölgedeki yoksulluk ve bitmişliği görmüştü.

12-13 yaşındayken St. Catherine, St. Margaret ve St. Micheal’in ruhları ile önsezi yoluyla iletişime geçmeye başladığı söylenir. Hristiyan teolojisine göre çok büyük olan bu azizlerin biri ile iletişime geçmesine nadir rastlanır. İletişime geçilen kişi ise özeldir. Jeanne Tanrı’nın onunla konuştuğunu, saraya giderek veliaht Prens Charles’ın Fransa kralı olarak taç giymesine yardımcı olmasını istediklerini, kutsal bir kaderi olacağını söylemeye başlamıştı. Yaşı arttıkça duyduğu gelecekten gelen sesler görümler ve vizyonlar da çoğaldı.

Birçok şeyin sonunda ise ülkesini İngiliz belasından kurtarma görevinin ona emanet edildiği ve ülkenin gerçek yöneticisine Rheims Katedrali’nde taç giydirilmesi gerektiği yolundaki inancı gittikçe kuvvetlendi. Bu, ona Tanrı tarafından verilen kutsal bir görevdi, en azından o böyle inanıyordu.

İçinde bulunduğu topluluk ve ailesi Jeanne’nin bu fikirlerini oldukça çılgınca buluyorlardı. Çünkü henüz dediğimiz gibi azizlerle konuştuğunu, gaipten sesler duyduğunu iddia ediyordu. Basit bir köylü olan babası onu bu amaçtan döndürmeyi denediyse de başarılı olamadı ve Jeanne on altı yaşına geldiğinde, bölgelerini yöneten Robert de Baudricourt’un şatosuna giderek kendisine Chinon’a kadar eşlik edecek birinin verilmesini istedi. Robert, basit bir askerdi, böyle kutsal hikayelere ve bir takım aziz ve azizelerin ülkeyi kurtarma görevini küçük bir köylü kızına verebileceklerine inanacak biri değildi. Alay eder şekilde böyle uçarı ve saçma şeyler üzerine kafa yormamasını söyleyerek Jeanne’yi köyüne geri gönderdi. Fakat Jeanne ilhamının gerçekliğine yürekten inanıyordu ve dileğini kabul ettirmek için inatla çalıştı. En sonunda ise Robert Jeanne’ın ısrarlarına dayanamayarak istediği muhafızları ona verdi.

Zorlu bir yolculuktan sonra Jeanne kafilesi ile beraber saraya vardı.
Jeanne , başlangıçta kendisini saraya alıp almayacağından emin olmayan Charles'ın kalesine gitti. Kralın danışmanları ona çelişkili tavsiyeler verdi ama iki gün sonra ona bir şans verdiler. Bir test olarak Charles kendisini saray mensuplarının arasına sakladı ama Joan onu çabucak fark etti ve İngilizlere karşı savaşmak istediğini söyleyerek, onu Reims şehri ile taçlandıracağını vaat etti.
Charles’ın emri üzerine kilise yetkilileri tarafından, gözlemcilerin huzurunda sorguya çekildi. Charles'ın bir akrabası, ona iyi niyetli olduğunu gösterdi. Daha sonra üç hafta boyunca Poitiers'e götürüldü ve burada kralın davasına gönül vermiş olan seçkin ilahiyatçılar tarafından daha fazla sorgulandı. Kaydı günümüze ulaşamayan bu incelemeler, Batı Bölünmesinin sona ermesinin ardından her zaman var olan sapkınlık korkusuyla ortaya çıktı.
Joan, kilise görevlilerine Poitiers'de değil, Orléans'ta kendini kanıtlayacağını söyledi ve hemen 22 Mart'ta İngilizlere meydan okuyan mektuplar yazdırdı. Raporlarında kilise mensupları, aylardır İngiliz kuşatması altında olan Orléans'ın çaresiz durumu göz önüne alındığında, kralın Jeanne’dan yararlanmasının iyi olacağını karar verdiler.

Jeanne Chinon'a döndü. Atları hazırlattı, Nisan ayında erkeklerden oluşan bir birlik edindi. Jean d'Aulon, Jeanne d’arcın yaveri oldu ve kardeşleri Jean ve Pierre, Jeanne’a katıldı. Flamasını apocalypsete İsa simgesi ile boyattı ve İsa'nın adını taşıyan bir pankart yaptı. Kılıç sorusu gündeme geldiğinde, onun Sainte-Catherine-de-Fierbois kilisesinde bulunacağını açıkladı ve bir tanesi orada keşfedildi.

ORLEANS KUŞATMASI

27 Nisan 1429 tarihinde, Jeanne ve askerleri Orléans'ın için yola çıktı. 12 Ekim 1428'den beri kuşatılan şehir, neredeyse tamamen bir İngiliz kalesi halkasıyla çevriliydi. Jeanne ve Fransız komutanlardan biri olan La Hire, 29 Nisan'da malzemelerle geldiklerinde, daha fazla takviye getirilene kadar eylemin ertelenmesi gerektiği söylediler.

4 Mayıs akşamı, Jeanne dinlenirken azizlerden biri aniden ortaya çıktı, görünüşe göre ona ilham verdi ve gidip İngilizlere saldırması gerektiğini duyurdu. Kendini silahlandırarak aceleyle şehrin doğusundaki bir İngiliz kalesine gitti ve burada bir nişan yapıldığını keşfetti. Onun gelişi Fransızları uyandırdı ve kaleyi aldılar. Ertesi gün Jeanne, İngilizlere karşı koyduğu bir başka mektubuna daha yolladı. 6 Mayıs sabahı nehrin güney kıyısına geçti ve başka bir kaleye doğru ilerledi; İngilizler, yakınlardaki daha güçlü bir konumu savunmak için derhal tahliye edildi.

Ancak Jeanne ve La Hire de boş durmadı ve İngilizlere saldırdı .O sırada iki tarafta kötü hava şartlarından dolayı fırtınaya yakalandı. 7 Mayıs'ın erken saatlerinde Fransızlar, Les Tourelles kalesine karşı ilerledi. Jeanne yaralandı ama çabucak savaşa döndü. Ertesi gün İngilizler geri çekilirken görüldü, ancak Jeanne Pazar günü olduğu için herhangi bir takibe izin vermeyi reddetti.

Jeanne 9 Mayıs'ta Orléans'tan ayrıldı ve veliaht Charles ile Tours'da buluştu. taç giymesi için acele etmesini istedi. Daha ihtiyatlı danışmanlarından bazıları ona Normandiya'yı fethetmesini tavsiye ettiği için tereddüt etse de , Jeanne’ın ilk hedefi İngilizleri Loire Nehri kıyısındaki diğer kasabalardan temizlemekti . Jeanne Fransız ordularının korgenerali olan arkadaşı Duc d'Alençon ile tanıştı ve birlikte bir kasaba ve önemli bir köprüyü ele geçirdiler.

Daha sonra Beaugency'ye saldırdılar ve bunun üzerine İngilizler kaleye çekildi. Sonra Charles ve Jeanne ,Fransız mahkemesinde şüpheli olan Constable de Richemont . Jeanne’a sadakat yemini ettikten sonra yardımını kabul etti ve kısa bir süre sonra Beaugency kalesi teslim oldu.

Fransız ve İngiliz orduları karşı karşıya geldi 18 Haziran 1429'da Patay. Jeanne, Charles'a o gün şimdiye kadar kazandığı zaferden daha büyük bir zafer kazanacağını söyleyerek Fransızlara başarı sözü verdi. Zafer gerçekten de tamamlanmıştı; İngiliz ordusu bozguna uğradı ve nihayet bununla birlikte yenilmezlik şanı arttı.

Jeanne ve Fransız komutanlar, Paris'e cesur bir saldırıda bulundular Sully-sur-Loire'da La Trémoille ile birlikte kalanlar Charles’a yeniden katılmak için geri döndüler. Jeanne yine, Charles'a taç giyme töreni için hızlıca Reims'e gitmesi gerektiğini söyledi. Bununla birlikte, Loire boyunca kasabalarda dolanırken, Jeanne ona eşlik etti ve tereddüdünü yenmeyi ve taarruzda yavaşlamayı tavsiye eden danışmanlara karşı çıktı. Jeanne tehlikelerin ve zorlukların farkındaydı, ancak bunlardan çekinilmemesi gerektiğini söyledi ve sonunda Charles ile Jeanne aynı düşüncede bir oldular

Ordunun toplanmaya başladığı Gien'den dauphin, geleneksel çağrı mektuplarını taç giyme törenine gönderdi. Jeanne iki mektup yazdı: Biri her zaman Charles'a sadık olan Tournai halkına bir öğüt, diğeri ise Burgundy Dükü Philip the Good için bir meydan okumaydı.

Kasaba halkı Anglo-Burgundia rejimine sadık kalmaya karar verdi. Charles’ın konseyi, Joan'ın şehre bir saldırı düzenlemesi gerektiğine karar verdi ve vatandaşlar hemen ertesi sabahki saldırıya boyun eğdi. Kraliyet ordusu daha sonra Châlons'a yürüdü ve burada daha önce direnme kararına rağmen piskopos kasabanın anahtarlarını Charles'a verdi. 16 Temmuz'da kraliyet ordusu kapılarını açan Reims'e ulaştı. Taç giyme töreni 17 Temmuz 1429'da gerçekleşti. Jeanne, sunaktan çok uzak olmayan bir yerde bayrağıyla ayakta duruyordu. Törenden sonra Charles'ın önünde diz çökerek onu ilk kez kral olarak adlandırdı. Jeanne, Paris’e yapılacak cesur bir saldırıyı da içeren yeni bir askeri harekatı üstlendi. Ne var ki Orleans’ı kurtarmada gösterdiği başarıyı Compiegne seferinde tekrarlayamayacak ve 24 Mayıs 1430’da Paris’in 80 km. kadar kuzeyinde Burgonya Dükü’ne esir düşecektir

JEANNE'IN SONU

Jeanne’ın yakalanma haberi 25 Mayıs 1430'da Paris'e ulaşmıştı.
Jeanne d’Arc dük tarafından on bin frank karşılığında İngilizlere teslim edilir ve engizisyon mahkemesinde Beauves piskoposu Pierre Cauchon ve engizitör JeGeç Ortaçağ Avrupası’nda yaşanan cadı avı çılgınlığının hemen öncesinde engizisyon mahkemesi tarafından görülen bu dava içerdiği politik unsurlar nedeniyle klasik büyücü/cadı davalarından ayrılmakla birlikte, suç istinadı (kilisenin kutsal varlığına ve Katolik inancına karşı suç işlemek), sorgulama (fiziki işkence dışında, kanıtlanamayan suçlamalar, yalancı tanıklıklar, sorularla tehdit ve psikolojik işkence), yargılama ve infaz sürecinin bütünlüğü davanın tipik bir engizisyon davası olduğunu göstermektedir.a

Engizisyon mahkemesi, sorgulanması sonrasında Jeanne d’Arc’ı on iki maddede sıralanan eylemlerden ötürü dolayı suçlu bulur. lk dört maddede duyduğu seslere ilişkin suçlamalar yer alır: Katolik kilisesinin kutsal varlığını hiçe sayarak Aziz Mikail, Azize Katharina ve Azize Margareta’nın sözde buyruklarıyla kralın ve ülkenin geleceğine ilişkin kehanette bulunmak (falcılık/medyumluk).

Diğer maddeler ise ;
  • Erkek giysileriyle dolaşarak Tanrı’nın yarattığı bedende başka bir cinsiyeti aramak,
  • Ailesinin itirazına karşın evini terk ederek ailesinin onurunu zedelemek,
  • Burgonya Dükü’ne esir düştüğünde tutulduğu kuleden kaçma, yani intihar girişiminde bulunarak, Tanrı’nın verdiği ve zamanı gelince yine sadece Tanrı’nın alabileceği yaşama bilerek ve isteyerek son verme girişiminde bulunmak,
  • Azize Katharina ve Azize Margareta’mn Burgonyalıları artık sevmedikleri, İngilizlerin tarafını tutmadıkları için İngilizce değil, Fransızca konuştukları iddiasında bulunmak,
  • Tanrının varlığını yadsıyan bir tavır içinde nereden ve kimden geldiği belli olmayan seslere ibadet etmek,
  • Azize Katharina ve Azize Margareta’nın, bakireliğini korursa kendisini cennete göndereceklerine dair söz verdikleri iddiasında bulunmak,
  • Putperestlik,
  • Düştüğü kötülüklerde inatla ısrar ederek kâfirlik yapmak.

Jeanne d’Arc 1431 yılının 24 Mayıs günü cellatları tarafından Rouen mezarlığına getirilir. Uzun ve yorucu sorgulama günlerinin sonunda bitap düşmüş durumdadır. Uğruna savaştığı ve hayatını ortaya koyduğu kralı VII. Charles’ın onu kâfir olarak tanımladığı kendisine söylenince, Jeanne d’Arc, “Kralım aleyhinde değil, benim hakkımda konuşun; o iyi bir Hıristiyan” diye yanıt verir.

1431 yılının 30 Mayıs günü Rouen kenti Saint-Sauveur Kilisesi’nin civarında eski pazar meydanında (Vieux Marche) yapılacak infaz için üç platform kurulmuştur. Bunlardan birinde İngiltere kardinali, kraliyet ve başpiskoposluk üyeleri, diğerinde bu korkunç dramın mimarları olan, davanın hâkimi, rahipler ve askerler yerlerini almışlardır. Son platformda sanık Jeanne d’Arc bulunmaktadır. Platformdan alınarak, meydanın ortasında kendisi için hazırlanmış odun yığınının üzerine dikilmiş direğe bağlanan Jeanne d’Arc’a, engizisyon mahkemesinin kararı okunur: bir kâfir olması nedeniyle yakılarak öldürülecektir. Cellatları ayakları altındaki odunları tutuşturmaya başladığında henüz 19 yaşındadır. Alevler yükselirken Jeanne d’Arc’ın ağzından defalarca aynı sözcük yükselir: "İsa…"
Elinde ise yakılmadan önce bir askerden istediği iki tahta parçasından yaptığı haçı tutmaktadır.

Jeanne D’Arc’ın yakılması çok ilgi uyandırmıştır. Avrupa tarihinin üzerinde en çok tartışılan kimliklerinden birini yaratmıştır. Jeanne d’Arc’ın suçsuzluğu, Katolik Kilisesi tarafından değer geç de olsa anlaşılmış, 1909 yılında itibarı iade edilmiş, yakıldıktan tam 490 yıl sonra 1920’de azize ilan edilmiştir.

Jeanne sinema filmlerine, oyunlara, baladlara bestelere ve nice sanat eserlerine ilham kaynağı olmuş bir figürdür başta bahsettiğimiz gibi gerçekten yaşadı mı yoksa Fransızların bir akıl oyunu muydu bilemeyiz fakat Jeanne hayatını İsa'ya adamış son sözleri de İsa olan saygıdeğer tarihi bir kişiliktir.

KAYNAKLAR
https://nafidurmus.com/jan-dark-fransanin-tarih-sahnesinden-silinmesini-engelleyen-kiz/
https://fr.wikipedia.org/wiki/Jeanne_d%27Arc
https://en.wikipedia.org/wiki/Joan_of_Arc#Biography
https://bilgeseli.com/jan-dark-kimdir/
https://www.britannica.com/biography/Saint-Joan-of-Arc/Capture-trial-and-execution
https://tr.wikipedia.org/wiki/Jeanne_d%27Arc#:~:text=Jeanne%20d'Arc%20(%5B%CA%92an%CB%88da%CA%81k,%C3%BCn%C3%BC%20Fransa'n%C4%B1n%20d%C3%B6rt%20bir
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »