HABERLER
Dini Haber

BİLDİĞİMİZ SELÇUKLULAR’IN BİLMEDİĞİMİZ YÖNLERİ - 3

Yazan: Sedat Karadayı
BİLDİĞİMİZ SELÇUKLULAR’IN BİLMEDİĞİMİZ YÖNLERİ-3

ALP ARSLAN’IN BİTMEYEN ZAFERLERİ

Horasan Meliki Çağrı Bey 1060 yılında öldü. Onun yerine Horasan Melikliğine oğlu Alp Arslan geçti. Tuğrul Bey kendisinden sonra yerine Çağrı Bey’in oğlu Süleyman’ın geçmesini istiyordu. Süleyman’ın Sultan olmasına Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış itiraz etti.

Kutalmış da diğer kuzenleri gibi yiğit ve savaşçı karaktere sahipti. Dandanakan zaferi sonrasında Bizans saldırılarına karşı başarılı savunma savaşları yapmıştı. Şeddadoğulları’nın elindeki Gence kalesini kuşatarak alamasa da 4 yıl sonra 1045 yılında Bizans, Gürcü ve Ermenilerden oluşan 25000 kişilik ordu karşısında zafer kazanmıştı. Kutalmış 1055 yılından İbrahim Yinal isyanına kadar Tuğrul Bey’in yanında kaldı.

Tuğrul Bey yakınlarını kaybetmenin üzüntüsü ile gelecekte taht kavgası olmaması adına 1061 yılında Çağrı Bey’in oğlu Süleyman’ı tahta aday gösterince Kutalmış Bey isyan etti. Kutalmış Bey’in iddiası Gaznelilere esir düşmeden önce babası Oğuzların başında Yabgu idi. Ayrıca kendisi de yaşça Tuğrul Bey’den hemen sonra geldiği için tahtın onun hakkı olduğunu düşünüyordu. Tuğrul Bey Kutalmış Bey’in isyanı karşısında üzerine bir ordu gönderdi fakat ordu başarısız oldu. Tuğrul Bey bu kez bizzat kendisi yeni bir birlik ile Kutalmış’ın bulunduğu kaleyi kuşattı ancak sonuç alamadı. Sonunda vezir Kündüri barış görüşmelerini sürdürürken Kutalmış bazı şartlar öne sürdü. Buna göre isyan etmesi yüzünden kendisine bir ceza verilmeyeceği konusunda talak üzerine yemin edilecek, Çağrı Bey’in kızı (Süleyman’ın kız kardeşi) ile evlenecek ve kendisine valisi olacağı, geliri bol bir vilayet verilecekti. Bu şartlardan talak üzerine yemin edilmesi konusu Tuğrul Bey’e söylenemediği için barış gerçekleşmedi. Kuşatma sürerken 1063 yılında Tuğrul Bey vefat etti. Fakat Tuğrul Bey son zamanlarda fikrini değiştirmişti. Kendisinden sonra yerine Süleyman değil Horasan Meliki Alp Arslan’ın geçmesini istemişti. Ancak Alp Arslan’dan başka kişilerin de tahtta gözü vardı.

Tuğrul Bey’in ölümü sonrasında Vezir Kündüri acele olarak Rey’e geri döndü. Bu arada kuşatma sona erdiği için Kutalmış çevrede serbest yaşayan obalardaki Türkmenlerden 50 bin kişilik bir ordu toplamıştı. Kardeşi Resul Tegin’in de ona katılması ve teşvikiyle ordusunun önünde Rey üzerine yürüdü. Bu sırada Alp Arslan da kendi ordusu ile Rey’e doğru gelmekteydi. Vezir Kündüri, Rey’de Alp Arslan’ın gelişini öğrenince Süleyman yerine Alp Arslan adına hutbe okutup, ordusu ile Kutalmış’a karşı koymak için sefere çıktı. Kutalmış, Vezirin ordusunu yense dahi Alp Arslan’ın yaklaştığını öğrenince ona doğru ilerlemeye başladı. Aralarında çıkan çarpışmada kardeşi Resul Tegin ile oğlu Süleyman Şah esir alındı. Kendisi ise kaçarken kayalıklarda attan düşerek öldü. Alp Arslan’ın Kutalmış Bey’in ölümüne çok üzüldüğü söylenir. Cenazesi Rey’e getirilerek Tuğrul Bey’in türbesine koyuldu.

Selçuklularda isyan bitmek bilmiyordu, bilmeyecekti de. İbrahim Yinal’ın iki kez isyanından sonra Kutalmış isyan etmişti. Ondan sonra da Alp Arslan’ın öz kardeşi Kavurd isyan edip ordusunu Alp Arslan’ın üzerine gönderdi. Gönderdiği ordusu savaşı kaybedince Kavurd kardeşinden özür dileyip af edilmesini istedi. Alp Arslan kardeşini affedip yine Kirman Meliki olarak kalmasına rıza gösterdi. Fakat Kavurd 3 sene sonra yeniden isyan etti. Yine Alp Arslan ordusunu kardeşi üzerine gönderse de çarpışma olmadan geri döndüler.

Alp Arslan ömrü boyunca 2 evlilik yaptı. Eşlerinden biri Seferiye Hatun’dan 7 evladı oldu (Melikşah, Tutuş, Arslan Argun, Tekiş, Züleyha Hatun, Fülane Hatun ve Ayşe Hatun). Diğer eşi Aka Hatun’dan ise 5 oğlu oldu. (Börü Bars, Tuğrul, Ayaz, Togan, Arslan). Selçuklu geleneklerine göre hemen hemen her Selçuklu Melik’ine sorumlusu olduğu bir bölge verilirdi. Ancak hepsi merkezdeki Sultan’a bağlı olurlardı. Alp Arslan Ayaz isimli oğluna Harezm Melikliğini vermişti. Melik Tutuş Suriye’de, Melik Tekiş Belh’te Arslan Argun ise Hamedan’da görevliydiler. Melikşah geleceğin Sultanı olacağı için hep babasının yanında kalıyordu.

Alp Arslan doğu Anadolu’da at koştururken ordusunda görevli Emirleri Anadolu’da fetih yapmak için gönderiyordu. Bu sırada Konstantinopolis’ten yola çıkan Diyojen Selçuklu ordusu üzerine doğru ilerlemekteydi. Alp Arslan Doğu Anadolu’da fetihlerini tamamladıktan sonra Mısır’a kadar inmeyi planlıyordu. Güneydoğu Anadolu’da zaferlerini sürdürürken Diyojen’in yaklaştığı haberini alır almaz kuzeye yöneldi. Diyojen ise Bizans, Ermeni, Gürcü, Got, Germen, Frank, Slav, Peçenek, Kıpçak ve Uzlardan oluşan yaklaşık 300 bin kişilik ordusu ile Sebaste’ye (Sivas) kadar gelmişti. Burada bir süre geçirdikten sonra Theodosiopolis’e (Erzurum) geldiler. Diyojen hiç beklemeden hareket edip henüz uzakta olduğunu düşündüğü Alp Arslan gelene kadar Malazgirt ve Van’ı almayı planlıyordu. Alp Arslan ise Diyojen’in asıl niyetinin Isfahan’a kadar ilerleyip Selçukluyu yıkmak olduğunu anlamıştı. Acilen savaş toyunu toplayıp komutanlarla Kurt Kapanı taktiğini uygulama konusunda fikir birliğine vardılar.

Alp Arslan savaşın yapılacağı alana geldiğinde Malazgirt ovasındaki kalabalık düşman askerlerini gördü. Bir heyet göndererek barış teklifinde bulundu. Diyojen gelen elçileri ancak Hristiyan olmaları şartı ile barış yapabileceklerini söyleyip ellerine birer haç vererek geri gönderdi. Alp Arslan Bizans ordusunu kalabalığından dolayı bunun ölüm kalım savaşı olacağını biliyordu. Bu yüzden atının kuyruğunu bağlayarak (Türklerde ölmüş askerin atının kuyruğu bağlanırdı) ölmesi halinde öldüğü yere gömülmesini vasiyet ederek atına bindi. Ordudaki tüm askerler aynı davranışta bulunup atlarının kuyruklarını bağladılar. Ordular son düzenlerini alıp savaşa başladılar.

Selçuklu ordusunun çoğu Türklere özgü atlı (Süvari) birliklerden oluşuyordu. Geride kalan yaya askerlerin hemen hemen hepsi okçulardan oluşuyordu. Selçuklular savaşa hem geriden hem de atlı birliklerden ok atışı ile başladı. Bu Bizans tarafında çok fazla asker kaybına sebep oldu. Alp Arslan ön cepheden saldırıya geçip biraz yaklaşınca geri çekilerek kaçma görüntüsü verdi. Bunu gören Diyojen Türklerin korkup kaçtığını düşünerek topluca saldırı emri verdi. Oysa biraz ilerde

yanlarda bekleyen gizlenmiş Selçuklu ordusu bulunuyordu. Ağır zırhlı donamış Bizans atlıları önlerinde çok daha hızlı at süren hafif zırhlı Türkleri yakalayamasalar da kovalamayı sürdürdüler. Bu sırada yanlardan gelen ok atışları ile birer birer yere düşen Bizans süvarilerine rağmen takip sürdü. Diyojen tuzağı çok geç fark etmişti. Yanlarda çoğalan okçuların atışları Bizans ordusuna kayıplar verdiğini görünce geri çekilme emri verdi. Bu kez de önde giden Türk askerleri Hilal (Kurt Kapanı) taktiği gereğince geri dönüp Bizans ordusuna saldırmaya başladı. Bizans ordusu dağılıp kaçmaya çalışırken kendilerine ağırlık veren zırhlarını atıp kurtulmaya çalışıyorlardı. Bu sırada Türk askerine yakalananlar ise kılıçlardan canlarını veriyorlardı. Savaşın en kızıştığı anda Türk komutanları askerlere Türkçe emirler yağdırdığını, üstelik atlarının kuyruklarının bağlı olduğunu gören Peçenek, Kıpçak ve Uz askerleri düşman denilenlerin Türk olduğunu anlayınca taraf değiştirdiler. Bozguna uğradığını kavrayan Romen Diyojen küçük bir birlik ile kaçmaya çalışsa da başaramadı ve omuzundan yaralı olarak yakalandı. Alp Arslan, Romen Diyojen’in hayatını bağışladı ama Diyojen savaşı kaybetti, fidye vermek zorunda kaldı, Bizans kralı olacaktı tahtı kaybetti üstelik Konstantinopolis’e döndüğünde hayatını kaybetti.

Alp Arslan Malazgirt savaşından sonra doğuya dönüp seferlerine devam etmeyi planlıyordu. Batının fetihlerini ise ordusundaki emirleri olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Danişmend Gazi, Saltuk Gazi, Mengücük Gazi, Çaka Bey ve Artuk Beylere bıraktı.
« ÖNCEKİ YAYIN
SONRAKİ YAYIN »