HABERLER
Dini Haber
din ve mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
din ve mitoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İNSANLAR DİNLERE NEDEN İNANIRLAR?

din, inanç, dinler, sg, neden birçok din var, insanlar neden dinlere inanır, insan neden inanır, inanmanın sebebi, din ve mitoloji, insan ve din, insan ve inanç, inanmayı seçmek
Dünyada bir çok inanç var. Çünkü bence insanlar inanmayı seçtikleri en kolay yada etkisi altında kaldıkları dine bağlanıp yaşamlarına değer ve anlam kattıklarını düşünürler. İnsan iç güdüsünde sahiplenmek, korunmak, huzur bulmak, itaat etmek en büyük inanç etkilerinden birkaçıdır. İnsan toplu halde yaşamanın daha güven verici hissini yaşayabilmek için aynı örgütün inancın yada toplumun kutsal sayıp en büyük gücü dine bilinç altı bir bağla bağlanır. Birisine bir kelebeğin sizinle konuştuğunu söyleseniz sizi deli sanır fakat dini hikayelerde geçen doğa üstü birçok olayı kesinlikle sorgulamaz bile !
Saygılarımla.

SİZDEN GELENLER | Yazan: N.Durmuş

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.

* Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
* Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
* Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)
NOT: Ayrıca sitemizde yazar olmak için de bize mail atabilirsiniz. Sitemizde yazarlara özel kategoriler açılacaktır.

CİNLERE DAİR ÇILGIN BİR İHTİMAL

Yazan: A.Kara
din, dinler, cinler, cinlere dair, cinler var mı, cin zannedilen, başka gezegenlerden cin, gelişmiş uygarlıklar ve cin, din ve mitoloji, paranormal varlıklar, cin, dinlerde cinler Hepimizin bildiği üzere birçok din ve inanışta cin denen varlıklara inanılmaktadır. Hatta öyledir ki, özellikle Arap sentezi dinlerde bu cinlerin mertebeleri ve makamları vardır, en basit örnek olarak Araplarca inanılan "devlet cinlerini" bile verebilirim.

Yine bu cinler, coğrafyaların da etkisiyle insanlar tarafından farklı masallarla süslenmişlerdir. Mesela bir dinde cinler ateşten, dumandan varlıklar iken, başka bir dinde sudan ve sisten varlıklar bile olabiliyorlar.

Tabi ki dinleri gereği birçok insan bu varlıklara inanmak "zorunda". Aksi halde inandıkları dinden çıkacaklardır. Mesela bir Müslüman "ben cinlere inanmıyorum" diyemez çünkü bu varlıkları anlatan bir düzine ayet içermektedir inandıkları dinin kitabı.

Bir deist olarak ben tabi ki cin vb. varlıklara inanmıyorum fakat aklıma sizlere belkide çok çılgınca gelecek, "hade len" demenize sebebiyet verecek bir düşünce de gelmiyor değil. Her ne kadar çılgınca da olsa sizinle bu deli ihtimal ve düşünceyi paylaşmak istiyorum.

Bilindiği üzere evrenin sınırlarını anlamaya aklımız ve teknolojimiz yetmiyor, teknolojinin yetmemesine bağlı olarak da görebildiğimiz ve imkanlarına eriştiğimiz kanıtlar üzerinden hayal kurup, düşünebiliyoruz. Günümüzde gelişen teknoloji ile artık insanların görüntüsünü başka bir mekana, birebir aynı hareket, jest, mimikleri ile ve birazda olsa bozuk sesi ile aktarmak mümkün (hologram).

Pekiii, koskoca evrende, sinek pisliği kadar yer kaplayan bir gezegende yaşayan bizler bu sonsuz evrende, kara parçaları üzerinde yaşayan tek canlılar mıyızdır? Hiç sanmıyorum, Tanrı hepimizden akıllı olacağına göre ve koskoca evrenin sadece biz insanlara hizmet etmek için yaratıldığı fikri, saçma ve insan egosunu besler türden olduğuna göre, Tanrı da kesinlikle koskoca galaksiyi sadece bizler için var etmiş olamaz.

Şimdi geleyim çılgın fikrime; biz belkide milyarlarca gezegenden birinde yaşayan bir tür isek ve bizim teknoloji seviyemiz de X ise, farklı hayatlar süren milyarlarca topluluğun içinde teknoloji seviyesi: 10X, 5X, 100X olan canlıların da olması bir ihtimaldir, hatta büyük bir ihtimaldir (şahsi fikrim)

Peki bizim keşfetmeye imkanımızın yetmediği diğer yaşam formlarının olduğu gezegenlerde, daha zekilerinin de olabileceği yaşam formlarının yaşayabileceği ihtimalini var sayarsak (yukarıda bahsettiğim teknoloji oranlarını baz alarak) bu canlıların gelişmiş teknolojileri ile zaman, mekan, hız vb kavramların fazlaca önüne geçip bunları bükebilmeleri (hatta belki de paralel evrenleri) muhtemel değil midir?

Buradan hareketle şu çılgın fikir aklıma geliyor. "Evet cin vb. varlıklar yok, anlatılanlar bilinç altı oyunları, hastalık vb. olayların sonucu" fakat bunların dışında, belkide %10luk bir dilim, bize oranla kat kat gelişmiş teknolojisi sayesinde kendinin kopyasını, sesini, siluetini falan gezegenimize, hatta ve hatta sokak, cadde ve evlerimizdeki odalarımıza ışınlayabilen, bu şekilde gerek amacını tahmin edemeyeceğim işlerinin peşinde olan(araştırma, gözlem vb.), gerekse ergen çocuklar gibi bizleri korkutarak eğlenen ve sırf bunun için teknolojisini kullanan, farklı galaksilerde yaşayan varlıkların olması, ufacık ta olsa bir ihtimaldir benim için :)

Başka türlü nasıl anlatırım bilemedim, sanırım birde şöyle anlatmayı deneyebilirim bu düşüncemi, daha açık olabilmek amacım ;) Teknolojimizin geliştiğini, ve evinizde oturduğunuz odanızdan, kendinizi engel tanımadan başka yerlere hologram olarak ışınlayabildiğinizi ve buradaki her şeyi kendi gözünüzle görür, kulağınızla duyar, elinizle dokunur gibi hissettiğinizi düşünün. Şimdi bu teknolojiyi iyice arttırın ve bunu gezegenler arasında, diğer yaşam formlarının hayatlarına karışabilecek kadar ilerletebildiğinizi düşünün. Neler yapardınız değil mi?

Başta da dediğim gibi, böyle bir iddiam yok, sadece çılgınca bir düşünce ve sinek pisliği kadar da olsa "bir ihtimal" Yani dünya üzerinde insan hayatı var olmaya başladığından beri milyonlarca insanın dinlerini ve inançlarını süsleyen cin hikayeleri insan beyni-bilinç altı oyunu olduğu gibi, belkide bunların minicik bir kısmı, bizden gelişmiş olan bazı uygarlıkların bizim üzerimizdeki oyunlarıdır...

JAİNİZM NEDİR?

Yazan: N.Kara
jainizm, jainizm nedir, din, din ve mitoloji, jainizm dini, tüm canlılara saygı, Mahavira, Jainistler, vegan dini, intiharın serbest olduğu din, caynacılık, cainizm, Jainizm M.Ö 4.yüzyılda Hindistan'da başlamış bir dindir. Aslında din tanımı da çok doğru olmaz. Genel olarak bakıldığında bir yaşam biçimi, felsefe olarak görülür. Kurucusu Mahavira'dır.

Jainizm'in temelinde hayattaki canlılara saygı yatar. Tüm canlılar onlar için değerlidir. Onlara zarar vermekten kaçınırlar.Örneğin,yolda gördükleri bir karıncaya basmazlar. Oturacakları yerde karınca veya böcek olabileceğinden ,oturmadan önce süpürge ile süpürüp öyle otururlar. O yüzden ellerinde süpürge ile dolaşırlar. Jainler yaşadıkları ortamda nefes alıp vermelerinin bile canlıları öldüreceğini düşündüğünden ağızlarında maske ile dolaşırlar. Yani hasta veya hasta olacaklarından değil ,kendilerinin dışarıya hastalık yayacağını düşündüklerinden.

Bir diğer bilinen Jain yaşam şekli de vejetaryen ve vegan olmalarıdır. Soğan ve sarımsak gibi sebzelerden uzak dururlar çünkü bunların tutku, öfke, nefret ve kıskançlık yarattığına inanırlar. Yiyecekleri bitkinin köklü olması onlar için uygun değildir. Çünkü kökü var olan bitki onlar için hala canlıdır ve onu tüketmek istemezler. Anlayışlarına göre şiddet ve zulüm ile elde edilen her türlü gıda onlar için yenilmemesi gereken gıdalardır.

Tüm bunlar aslında şiddete karşı olduklarındandır. Jainlerin bilinen 5 felsefesi vardır. Birincisi Ahimsa'dır. En yüksek mertebeleri olan Ahimsa ilkesi nedeniyle her varlığa eşit saygı ve şefkat gösterirler. Şiddet uygulamazlar, çünkü onlar için tüm canlılar ölümsüzdür ve sonsuz ruha sahiptirler. Varlıkları üç kategoride tanımlarlar;


"Henüz gelişmemiş olanlar ""Gelişme yolunda olanlar " ," Tekrar doğuş sürecinden kurtulup özgür hale gelenler".

İkinci felsefeleri Satya; yalan konuşmamak ,gerçeği söylemektir. Üçüncü Asteya; Hırsızlıktan kaçınmaktır. Dördüncüsü Brahmacharya; Seksten uzak durmaktır. Beşinci, Aparigraha; Sahip olmamak ,mülksüzlük anlamına gelir.

Jainler mükemmel insan olma yolunda ilerlerler. Onların aslında inandıkları bir tanrıları yoktur. Zaten insanlar onlar için en üstün ve mükemmel varlıklardır. O yüzden daha mükemmel düşünen ve olan bir Tanrı gereksinimleri yoktur. Gün batımından sonra yemek yemezler ve gezip seyahat etmezler.

Jainler doğaya ve başka canlılara aşırı saygı duyarlar. Ama tüm bunlarla çelişebilecek bir yetkiye de sahiptirler; Kendi canlarına istediklerinde kıyabilme yetkisi. Jainler ölmeye karar verdikleri andan itibaren yeme ,içme ,cinsellik gibi tüm insan ihtiyaçlarını azaltıp ilerideki süreçte durdururlar. Hayatlarının son süreçlerini ölüm orucu tutarak geçirirler. Bu aynı zamanda çilecilik kurallarını da destekler. Çile çekerek ölen kişi ,aziz veya azize ilan edilir. Jainizm'in kurucusu Mahavira 77 yaşında açlıktan ölmüştür. Onlara göre beden aç kalmalıdır, bedenini açlığa talim ettiren Jainler bedenlerinin bu muameleye ihtiyaçları olduğunu düşünürler. İşte bunlar onlar için en önemli keşişlik ve çilelik kurallarındandır.

KONFÜÇYÜSÇÜLÜK NEDİR?

Yazan: A.Kara
konfüçyüsçülük, konfüçyüsün öğretileri, konfüçyüsçülük nedir, çinlilerin dinleri, konfüçyüsün hayatı, din, din ve mitoloji, eski çinde din, yer ve gök Tanrılarına kurban, Çin'in büyük filozofu, hatta tüm dünyanın kendi hakkında çok bilgisi olmasa da adını muhakkak duyduğu Konfüçyüs'ün adının verildiği, ahlaki, dini, sosyal, ekonomik ve politik konular ve inanç sistemlerinin tamamını kapsayan uygulamalar bütünüdür Konfüçyüsçülük. Başta felsefi akım olsa da (Tıpkı Budizm gibi) sonrasında zamanla din haline gelmiştir.

Konfüçyüsçülük din halini aldıktan sonra Çin'de öyle yayılmıştır ki, ülkenin kabul gören ve yerli dinlerinden biri olmuştur; ki bunda da Konfüçyüs'ün düşünce akımının etkisi yadırganamaz. Aslında Çin'e göre Konfüçyüsçülük; eskiden beridir Çin'de var olan dinin, inancın ve düzenin üzerine eklenmiş, eklenirken de onları bir nevi perçinleyip düzenlemiş bir ahlaki sistemdir (Çin'deki genel şiddet eğilimine bakarsak halkın çoğunun fazla değişim yaşamadığını düşünüyorum).

Konfüçyüs'ün öğretileri Çin'de Bilgelerin Öğretisi, Konfüçyüs'ün Öğretisi şeklinde adlandırılmış olup, Konfüçyüsçülüğün kökleri "Ju" isimli bir bilgin sınıfının öğretilerine kadar gitmektedir (Ju'lar Konfüçyüs'ten önce yaşamışlardır).

Konfüçyüs'ten önceki bu grup, yani "Ju" lar, aslında uygulama olarak bir nevi Paganizm benzeri bir din yaşamakta olan Çin halkında görev alan uzmanlardı. Çünkü yerdeki ve gökteki Tanrıları için kurbanlar kesip dualar ediyorlar, böylece tabiat Tanrılarına ve atalarının ruhlarına ziyafetler veriyorlardı. İşte tam burada Ju'lar devreye giriyordu, onlar bir nevi önde gelen din adamlarıydı diyebiliriz.


Çin'in bu tarihlerdeki yönetimi maalesef Konfüşyüs'ün önerilerini dikkate alacak veya görüşlerini dinleyecek bir yapıda değildi. Hal böyle olunca, Konfüçyüs öğrencilerinin de yardımıyla, kendisinden önce yaşamış Çin'li filozof ve bilginlerin yazılarını bir araya getirip derlemeye ve onları düzenlemeye başlamıştır. Öğrencileri ile uzunca yıllar bu işle uğraşan Konfüçyüs'ün konuşmaları öğrencileri için öyle değerliydi ki, Konfüçyüs'ün tüm konuşmalarını not etmeye başlamışlardı, daha sonra ise bu konuşmaları bir araya getireceklerdi. Onun amacı, daha önce Çin'in barış içinde yaşamasını sağlamış faziletli idarecilerinin, bunu nasıl sağladıklarını göstermekti. Fakat bunu yapabilmesi için ona gerekli olan bilgiler vardı;
* Yönetime dair bilgiler
* Sosyal hayat ve törenler
* Ahlak ve gelenek kavramları
Tüm bu bilgileri zaman içinde toplayıp bir araya getiren Konfüçyüs, ahlak ve geleneklerin devamlılığını sağlamayı amaçlamıştır.

Konfüçyüs ve öğrencilerinin bu uzun uğraşı sonucunda;
* Wou King (Beş Klasik)
* Se Chou (Dört Kitap)
isimli, Konfüçyüsçülüğün kutsal metinlerini oluşturan iki koleksiyon ortaya çıkmış ve mevcut şeklini Sung hanedanlığı zamanında almıştır (Chu Hsi yönetimi-1130-1200).

"15 aşında iken kendimi öğrenmeye verdim.
Otuz yaşında irademe sahip olabildim.
Kırk yaşında şüphelerden uzaklaştım.
Elli yaşında Gök'ün emrini öğrendim.
Altmış yaşında seziş yoluyla her şeyi kavradım.
Yetmiş yaşında doğru olan şeylere zarar vermeden kalbimin isteklerini yerine getirebildim."
-Konfüçyüs (Ölüm M.Ö. 479)

YUNAN ATEŞ VE DEMİR TANRISI VULCAN

Yazan: A.Kara
yunan mitolojisi, yunan tanrısı, ateş ve demir tanrısı, silah yapan tanrı, tanrı vulcan, tanrı ifestus, hephaistos, zeusun oğlu, zanaatkar tanrı, yunan tanrıları, mitoloji, din ve mitoloji, İfestus diğer ve en bilinen ismiyle Vulcan. Bu Yunan Tanrısı Zeus ve Hera'nın oğludur. Aynı zamanda güzellik Tanrıçası olan Afrodit'in de kocasıdır. Vulcan, İngilizce oyun ve kitaplarda blacksmith diye geçen, Türkçesi demircilik olan zanaat ile uğraşmakta, Tanrılara ve kahramanlara silah, zırh yapmaktadır. Fakat hem Tanrılığının, hem de babasının Zeus olmasının verdiği kudretle demircilik zanaatinde öyle iyidir ki, hiçbir şey onun yaptığı zırh ve silahlarla boy ölçüşememektedir.

Vulcan; hayvanları, tarımı ve insanları koruyan, işinde zanaatkar olduğu kabul görmüş, çirkin olmasına rağmen halk tarafından en sevilen Tanrı olmuştur. Demir ve ateş Tanrısı olduğundan, çağımız insanları genelde kötü ruhlu (örneğin: Loki) bir Tanrı olduğunu düşünürler, çünkü çağımızda, özellikle de İbrahimi dinlerin çıkışı sonrası "ateş = kötü" dür. Fakat Vulcan, bir ateş ve demir Tanrısı olmasına rağmen hem halkı gözetmekte, hemde kahramanlara ve Tanrı-Tanrıçalara yardımcı olmaktadır.

İşinde öyle iyidir ki, Tanrılar dağı Olimpos'taki görkemli sarayları inşa eden bile odur. Zeus insanları cezalandırmak için Pandora göndermek istediğinde, babasının isteği üzerine ilk kadın Pandora'yı yapmıştır.

NİHİLİZM NEDİR?

Yazan: N.Kara
nihilizm, nihilizm nedir, din ve mitoloji, felsefi akım ve inançlar, din felsefesi, hiççilik, hiççilik inancı, nihilist düşünce, din, nihilistlerde tanrı

Hiççilik ya da Yokçuluk anlamlarına gelen bir düşünce akımı olan Nihilizm 19. yüzyıl ortalarında Rusya'da, özellikle genç entelektüel kesim arasında taraftar bularak yükselen ve felsefi akımlar arasında yer edinen bir yaklaşımdır. Latincede 'Hiç' anlamına gelen Nihilizm, Nihil sözcüğünden türemiştir. Her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunur. Nihilistler tanrının varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkanını, ahlakı ve tarihin mutlu sonunu reddederler ve bu hiç bir iradeye boyun eğmeyen görüşler topluluğu anlamına da gelir. Nihilizmin kabul gördüğü alanlar:Siyaset,Bilgi Felsefesi ve Ahlaktır.

Nihilist düşünce sisteminin etkisinde kalan düşünürler: Friedrich Nietzsche,Neyzen Tevfik, Ludwig Andreas Feuerbach, Henry Thomas Buckle, Max Stirner, Albert Camus, Arthur Schopenhauer, Jean-Paul Sartre ve Herbert Spencer'dır. Bunlardan bazılarına göre Nihilizm şöyledir:

*Bir felsefi görüş olan nihilizm, hiçbirşeyin var olmadığını ve hiçbir şeyin bilinemeyeceğini savunur. Nihilizm bilgi,değer ve varlık felsefeleri üzerine kurulu bir öğretidir. Bu felsefenin savunucusu İlk Çağ Yunan filozofu Gorgias'dır. Gorgias'ın sofistike görüşüne göre 'hiçbir şey var değildir.' Bir şey var olsa bile o bilinemez. Var olduğu bilinse bile başka bir kişiye aktarılamaz. Çünkü sofistlere göre duyum ve algı, yani dil ve sembollerden oluşan iletişim güvenilir değildir. Onlara göre göreceli olması nedeniyle iletişim bu şekilde güçlü değildir.

*Bir diğer önemli kurucusu ise Nietzsche’dir. Var olan değerlere ve düzene karşı çıkan Nietzsche modern toplumların benimsediği değerlerin geleneksel olan yönlerinin dayandığı temellerin çöktüğünü ve güvenilir olmadığını söyler. Bu sebeple eski dayanaklara sahip olan değerlerin değişerek baştan oluşması gerektiğini benimser. Ona göre bunun en büyük yaratıcısı insandır. Çünkü insan yeni bir değer yarattığı derecede üstün varlık olarak tanınır.

Nietzsche’ye göre insanlar ikiye ayrılır; Güçlü ve zayıf insanlar. Mevcutta bulunan ahlak sistemini zayıf insanlar oluşturmuştur, bu ahlak sistemi köle ahlakıdır. Köle ahlakı insanların zayıflıklarını ön plana çıkaran, yaşam gücünün eksilmesine sebep olan ahlaktır. Bu ahlakın karşısında güçlü insanların oluşturduğu efendi ahlakı vardır. Efendi ahlakı güç istenciyle oluşan üstün insan ahlakıdır. Üstün insan çağının her türlü kokuşmuş değerlerini reddeden, kendisini aşmış ve yeni değerler oluşturabilme gücüne sahip insandır. Kendi değerini kendisi oluşturabilen insan kendi ahlakını kendi oluşturur. Bu nedenle evrensel ahlak anlayışı olamaz.

AGNOSTİSİZM NEDİR?

Yazan: A.Kara
agnostik, agnostisizm, bilinmezcilik, agnostizm nedir, agnostisizm nedir, bilinemezcilik, din ve mitoloji, din, felsefi akım ve inançlar, din felsefesi, tanrı bilinemez, ölüm sonrası hayat bilinemez, Bilinemez-Bilinmez cilik, daha bilinir adıyla: AGNOSTİSİZM
Agnostisizm teolojik anlamda evrenin var oluşunun nereden türediğinin, Tanrı'nın varlığının yada yokluğunun bilinmediğini ve bunun bilinemeyeceğini söyleyen bir felsefi akımdır. Bazıları karıştırsa da Agnostisizm ile Ateizm kesinlikle aynı şey değildir!

Ateizm Tanrı'nın asla var olmadığını ve var olamayacağını savunurken Agnostisizm bunun asla bilinemeyeceğini söyler. Ateizm ve Agnostisizm'in tek ortak noktası ikisininde felsefi akımlarla aynı kategoride olmasıdır. Agnostisizm'in en kabul gören, bilinmiş görüşü "bilinmezcilik" olsa da bazıları bu felsefi akım için "tarafsızlık" der.

Örneğin, Huxley, Agnostisizm için şu sözü söylemiştir: "Agnostisizm bir inanç değildir; ancak özü tek bir dinç uygulamaya yatan bir metottur. Bu ilke kesinlikle akıl olarak gösterilebilir; ancak sonuçlar kanıtlanmış veya kanıtlanabilir denebilecek kadar kesin gösterilmemelidir."

Agnostisizm'i mantıklı bulup bu felsefi akımı takip edenlere Agnostik denir, Ateizm'i takip edenlere ateist, Deizm'i takip edenlere deist denmesi gibi. Agnostiklerin inandığı iki farklı Agnostisizm felsefesi vardır.

1- Zayıf Agnostisizm: Hiç kimsenin Tanrı hakkında bilgi sahibi olmadığını fakat bunun belkide bilinebilir olacağını düşünür.

2- Güçlü Agnostisizm: Tanrı hiçbir şekilde bilinemez der, yani bilinmezlik ve Tanrı konusunda daha keskin ve nettir.

Agnostizim kelimesini ilk olarak Thomas Henry Huxley (İngiliz biyolog - yukarıda sözünü paylaştığım şahıs) kullanmış olmasına rağmen bir gerçek vardır ki, kendisinden çok daha önceki yazarlar ve düşünürlerden de bu felsefi akımı benimseyenler vardır. Tıpkı Huxley gibi onlar da Tanrı ve evren fikrine kuşkucu yaklaşmışlardır. Çoook eski bir agnostik bile vardır, tüm bunlardan önce; Yunan düşünür Protahoras. Protahoras'dan farklı da olsa ölümden sonraki yaşamın asla bilinemeyeceğini söyleyen Sanjaya Belatthaputta (Hint filozof) da eski, bilinir agnostiklerdendir.

Nasıl ki Deizm daha çok Thomas Paine ile anılıyor ise, Agnostisizm de daha çok Huxley ile anılır. Çünkü bu insanlar, bu felsefi görüşleri çok geniş kitlelere duyuran ve topluma bu akımları benimsetmişlerdir.

HİNDUİZM VE TARİHÇESİ

Yazan: A.Kara
hinduizm ve tarihçesi, hinduizm nedir, hinduizm nasıl, hinduizm tarihçesi, din, dini yazılar, hindistan din, din ve mitoloji, Hinduizmin doğuşu, Kutsal Vedalar, büyük dinler, hindu,hinduizm Sanatana Dharma, Vaidika-Dharma diye de bilinen din; Hinduizm. Tabi bizim ülkemizde bu isimleriyle değil de, Hinduizm ismiyle bilinir, bunun en temel sebebi adının egemen olduğu toplumdan yani Hindistan'dan almasıdır. Hindistan ile Hinduizm isimleri büyük benzerlik içerince, bizler için bu isimle anılması ve akılda kalması tabi ki daha kolay oluyor :)

Hristiyanlık ve İslam'dan sonra dünya çapında en büyük 3.din olma özelliğine sahip olan Hinduizm, Hindistan dışında özellikle Nepal ve Bangladeş'te yaygındır ve inanan kitleyi bu 3 ülke oluşturur denebilir. Bu inanan sayısı da 900.000.000 olduğundan, pek de azımsanmayacağı aşikar.

Hinduizm'in belli bir kurucusu yoktur, her ne kadar 19.yy nin ortalarında kabul görüp yaygınlaşmış olsa da başlangıcı belli değildir ve M.Ö. Vedaların yazıya geçirilmesinden çoook daha uzun zaman önce mevcuttu (M.Ö. 3000). Bunun kanıtı ise MÖ 3000 yıllarında İndus uygarlığından Şiva kalıntıları bulunmuştur ve İndus uygarlığı Hinduizm'e inanıyorlardı.

Hinduizme inanlara Hindu denir ve dinlerini tıpkı Müslümanlar ve Hristiyanlar gibi yaşam tarzı olarak belirlerler (Avrupalı Hristiyan ülkeleri hariç tutmak gerek, onlar artık daha çok ateist takılıyor, papa bile yaptığı açıklamada artık dinlere inanmadıklarını, kiliseye daha çok hobi olarak, bir arada toplanıp birleşebilmek için geldiklerini itiraf etmişti). Bu dine inananlara rehberlik eden kutsal yazıtlarının adı "Kutsal Vedalar" dır. TDK yumuşak "a" yı kaldırıp üstün başarı kaydettiği için bunu kazayla Vedaa (ayrılık) gibi okumuş olabilirsiniz, değil efendim, kısa ve kesik bir -a- (Tdk'ya çatmadan edemedim üzgünüm) Diğer büyük dinlerin aksine, onlardan farklı olarak Hinduizm çok Tanrılı bir dindir.

Bildiğiniz gibi Hindistan'da Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist, Jain olanlar var, işte eskiden bu dinlerden hiçbirinden olmayanlar vardı, hiçbirine inanmayanlar. İşte bunlar zamanla bir araya gelerek gruplaştılar ve Hinduizm hızla gelişerek İngilizce konuşulan ülkelerde bu kavram duyulmaya başlandı ve bunun hızla yayıldığı dönem 19.yüzyılın ilk yarılarıydı. Hindu köktenci hareketinin gelişimi ile kabul gördü ve bir ideoloji olarak toplumda yer aldı.

Hinduizm, tıpkı diğer dinler, özellikle de İbrahimi olanlar gibi mistik bir dindir. Hinduizm dininde kişi içindeki gerçeği tecrübe eder, sonunda da Tanrı ile insanın bir olduğu şuura ulaşmayı amaçlar.

MISIR TANRISI OSİRİS

Yazan: N.Kara
mitoloji, mısır mitolojisi, Osiris, Osirisin çocukları, osirisin ölümsüzlüğü, anubisin babasını diriltmesi, setin planı, büyülü tabut, diriliş tanrısı, ölüm yargıcı, din ve mitoloji Geb ve Nut'un 4 çocukları vardır: Osiris, İsis, Set, Nephthys. Osiris kural koyucu ve koruyucu Tanrı olarak geçer. Ölümsüz yaşam ve diriliş Tanrı'sıdır. Osiris kardeşi İsis'e aşıktır ve onunla evlenmiştir.Ondan Horus adında oğlu doğmuştur.Yani İsis onun hem kardeşi hem eşidir.(Görüldüğü gibi aralarındaki ensest ilişki hayli ilginç, bu daha başlangıç devamını okuyun lütfen :))

Osiris'in Set adındaki kardeşi kötülük Tanrı'sıdır. Osiris onun aksine iyiliği temsil eder. İsis'ten bir oğlu olan Osiris'i bu kez de diğer kız kardeşi olan Nephthys baştan çıkarmış (yani başka kadın veya erkek Tanrı yokmuş gibi kardeş kardeşe olalım demişler :)) ve ondan bir çocuk doğurmuştur.Yani Anubis'i; Anubis bilindiği üzere ölüm ve cenaze Tanrı'sıdır.

Bir süre sonra Ra gökyüzüne Osiris'i kural koymak için göndermiş. Osiris'in gücü arttıkça göze batmaya başlamış ve kardeşi Set onu öldürmüştür.(Tanrılar da mı ölüyor? Dedirtiyorlar insana) Neyse, ölmüş ve karısı İsis bu duruma sinirlenmiş tabi. Plan kurmuş ve Ra'nın yanına gidip uyurken tükürüğünü alıp kille karıştırmış ondan bir yılan yaratmıştır. Yılan Ra'yı ısırmış, Ra yılanın zehrinden feci bir hale gelmiş ve onu kimse iyileştirememiş. İsis Ra'ya gidip 'seni ben iyileştirebilirim ama bana gizli adını söylersen' demiş. Ra da napsın, el mahkum gizli adını söylemiş ve İsis onu iyileştirmiş bu sayede büyük bir güce de sahip olmuş. Bu planı tabi ki ölü olan kocası Osiris için yapıyordur. Ra 'yı etkisi altına alıp kocasını diriltmesi için zorlar ve Osiris dirilir, taht Osiris'in olur.

mitoloji, mısır mitolojisi, Osiris, Osirisin çocukları, osirisin ölümsüzlüğü, anubisin babasını diriltmesi, setin planı, büyülü tabut, diriliş tanrısı, ölüm yargıcı, din ve mitoloji

Ee tabii bu durumda Set durur mu yerinde. Osiris güçlü bir Tanrı olunca tekrar harekete geçer. O da zekice bir plan düşünür. Düşündüğü plan şöyledir: Set Osiris'in ölçüsüne göre bir tabut yaptırır ve bu tabut çok süslü, değerli taşlarla donatılmıştır. Ama görülmeyen şeylerde vardır tabi, Osiris'i etkileyen güçlü büyüler yapılmıştır tabuta. Set daha sonra büyük bir yemek verir ve Osiris'i de davet eder. Yemek sonunda tabutu getirtir ve 'ona kim sığarsa ona muazzam bir hediyem olacak' der. Onlarca kişi tabuta girer girer çıkar ama hiç biri sığmaz. Daha sonra en sona kalan Osiris de denemek ister. Tabuta girdiği anda Set tabutun kapağını kapayıp üzerine kurşun döker ve Osiris içeride kalır. Set hiç bir Tanrı'nın uyarısını dinlemeden tabutu Nil nehrine atar. İsis nehrin kıyılarında kocası Osiris'i aramaya koyulur. Bulduktan sonra onu evine götürürken kötü Tanrı Set yine gelir ve İsis ile çocuğu Horus'a saldırır. Set Osiris'ten tamamiyle kurtulmak için onu tabuttan çıkarıp 14 parçaya böler. Her parçayı ayrı toprağa dağıtır. Daha sonra Osiris'in Nephthys 'ten olan oğlu Anubis babasının her parçasını toplayıp mumya bezleri ile sardıktan sonra onu hayata döndürür. Yani Osiris 2.kez dirilmiş oluyor, ama artık Osiris bu dünyada yaşamak istemediğinden ölüler şehrine gidiyor. İsisten olan oğlu Horus Set'i yendiğinde Osiris artık diğer oğlu Anubis ile birliktedir. Anubis ölülerin yargılanması için onları Osiris'e getirecektir; çünkü o ölüler ülkesinin yargıcı olmuştur.

KISACA BAHAİLİK NEDİR?

Yazan: A.Kara
bahailik, bahailik nedir, bahai dini, islam mezhepleri, farklı dinler, dini yazılar, dünya dinleri, Kitab-ı Akdes, bahai dini nasıl, islam ve bahailik, din ve mitoloji, bahailik inancı
Bahai dini, aslında 50-60 farklı şekilde yaşanan ve farklı farklı varyasyonları olan İslam dininin "ılımlı olanlarından" biridir yada birçok din ile birleştirilmiş halidir diyebiliriz. Hatta sık sık kullanılan "Ilımlı İslam" kelimesi bu din için oldukça uygun diye düşünüyorum.

Kendisi İslamiyetin bir kolu gibi olsa da çok daha ılımlı halde yaşanan bir dindir. Ayrıca tıpkı İslamiyet gibi diğer dinlerden birçok şey barındırmaktadır (halkımız kabul etmese de İslamiyetin de diğer birçok din gibi öncekilerin taklidi ve bu taklitlerin yaşanan kültüre göre değiştirilmiş hali olduğu ortadadır).

Bahai inancına göre kadın-erkek eşittir ve kadınların kapanması zorunlu değildir. Hala peygamber geleceğine, yani Tanrı'nın peygamber gönderme eyleminin devam ettiğine inanırlar. Bu inanışa göre tüm dinlerin gittiği yol aslında aynıdır ve dinlere inanan insanların tarihte birbirlerine düşman olmalarının sebepleri çıkar kavgalarıdır ve dinlerin buna alet olmasını istemez, hatta dinler böyle bir duruma sebep oluyor ise dinsizliğin daha iyi bir tercih olduğuna inanırlar (Tarihteki din savaşlarının sadece çıkar kavgalarından kaynaklandığına inanmıyorum, çünkü Tanrı'nın gönderdiği iddia edilen her din kitabında şiddet, bölücü ve kin besletici söylemler, emirler ve benzetmeler var)


İnandıkları kitap Kitab-ı Akdes'dir ve dinin şeri ve temel yasalarını içerir. Kitab-ı Akdes aynı zamanda; İkan Kitabı [Kitab-ı İkan- Tevrat, İncil ve Kur'an'daki bazı ayetlerin açıklamasını ve bazı ilahiyat konularını içeren bir kitaptır, yazının başında Bahailik için "birçok din ile mixlenmiş bir dindir" dememin sebebi de tam olarak buydu. İnandıkları kitaba ilaveten, diğer dinlerin kutsal kitaplarının da Tanrıdan geldiğini ve kutsallıklarını yitirmediklerine inanırlar.

Bahailik başlangıçta her ne kadar İslam dininin bir mezhebini andırsa da zamanla bağımsız bir din halini almıştır. Yahudilik ve Hıristiyanlıktan alınan esasları da içinde barındıran Bahailik, Allah'a, kıyamete, peygamberlerine, kitaba ve Baha 'ya imanı emretmektedir. Bu dine göre insan yaşamının amacı Tanrının sürekli gelişen uygarlığına daim olmak ve ona tapmaktır. Dinin öğretilerinin en başında; Yobazlık ve bağnazlıktan vazgeçilmesi, eğitimin zorunlu olması, tüm dünya ile iletişimde olunabilecek ortak bir dil gerekliliği, kadın erkek eşitliği ve aşırı zenginlik-fakirliğin engellenmesi yer alır. Yani buradan bakıldığında emredilenlerin aslında diğer ilahi sayılan dinler ile ne kadar benzer olduğunu görebilirsiniz.

Bahai dinine dair bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

THE BOOK OF CAVE OF TREASURE | PDF KİTAP

The Book of Cave of Treasure kitabını ingilizce dilinde indirip okuyabilirsiniz. Kur-an'daki cin, şeytan, iblis figürleri ile benzerlikler içeren ve orjinali süryanice olan çok eski bir kitaptır. Kitabı okumak veya indirmek aşağıdaki resme tıklayınız, iyi okumalar.

Uyarı: Telif hakları eser sahibine aittir, uygun görülmemesi durumunda telif sahibi dinvemitoloji@gmail.com adresinden irtibata geçerek yayını kaldırtabilir.

Diğer, The Book of Cave of Treasure, Book of Cave pdf, pdf kitap indir, The Book of Cave of Treasure pdf, din ve mitoloji,

KARİKATÜR | TECAVÜZ ET, KIZI KAP

din ve mitoloji, dini karikatür, diyanet, imam tecavüz, karikatür, sapık zihniyet, tecavüz ettiği ile evlenme, tecavüz yasası, tecavüzcüye af, yobaz, yobazı koruyan kanunlar,
Bu konuyla ilgili çok doluyum, anlatamam o derece, yazsam sayfalar olur. Onca işimin gücümün arasında sinirden, dayanamadım oturup çizdim bir şeyler. Fakat rahatlayabildim mi? Hayır. Çünkü benim vicdanım binlerce tecavüzcüye af çıkararak sokağa salacak kadar, madem tecavüz etti kızı alsın ceza almasın yada cezası hafiflesin diyecek kadar FOLLOŞ değil. Bu konuyla ilgili bir yazı da yazacağım elbet.

İyi günler diyeceğim ama, bu ülkede "iyi gün" ne mümkün !

Yazan: Anu

KARİKATÜR | TECAVÜZCÜYÜ AK-LAMAK

karikatür, yobaz, aile bakanı bir kereden birşey olmaz, ensar vakfı, sapık ensar, tecavüzcü ensar, dini karikatür, tecavüzcüyü aklamak, din ve mitoloji,
Bilindiği gibi 10 çocuğun tecavüze uğramasından sonra Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar vakfını savunarak "Bir kereden bir şey olmaz" demişti. Dinlerin insanları doğru yada iyi insan yapamayacağını, bunun kişinin kendisinde bittiğini ve gerçek bir vicdan gerektirdiğini daha önce dinlerle ilgili tonlarca yazımda yazmaktan parmaklarım kas yaptı ama bazı kalın kafalara sokamıyorum bi türlü...

Neyse, bu konuyla ilgini ne zamandır karikatür çizeceğim diyip duruyodum, bugün hasta olmama rağmen biraz azalan baş ağrımın , bi şey yapamamaktan gelen can sıkıntımın ve bu konuda suskun olmanın verdiği rahatsızlık ile kendimi zorlayarak bu karikatürü çizdim.

Sırf AYNI DİNE İNANIYOLAR DİYE;
Hırsızlığın AK-LANMADIĞI
Tecavüzün AK-LANMADIĞI
Yaşanabilir bi Türkiye dileğiyle, görüşürüz...


Yazan: Anu

KARİKATÜR | ŞEHVET

karikatür, dini karikatür, sapık diyanet, yobaz, baba kızına şehvet duyabilir, sapık din, diyanet fetva, din ve mitoloji, bacak arası düşünceler, fetva, din adamları
Diyanet'in "Baba kızına şehvet duyabilir" fetvası üzerine çizdiğim karikatürdür efem. İnsanların sadece insan olmaya çalıştığı, dinlerin çöküşe geçtiği, insan aklının çük ve bacak arasından ziyade faydalı şeylere çalıştığı hiç gelmeyecek olan o günde görüşmek üzere. İyi günler.

Yazan: Anu

PK 2014

Yazan: A.Kara
film önerisi, dini film, hint dini filmi, din konulu filmler, deist film, ateist film, din ve mitoloji, pk 2014, Aamir Khan filmi, tanrı film, hinduizm film, peekay, din sorgulayan film,
Sizlere film tavsiyesi verip, kıçıma şortumu giyip "ahanda şunu izleyin" demeyeli çok uzun zaman geçmiş onu fark ettim şu sıralar. Halbuki pudingde Dr.Ötker neyse filmde Din ve Mitoloji'de odur yani. Boru mu nan ayda ortalama 70 film izleyen adamım ben ?! Bundan dolayı çok güzel filmler yakalayıp sizlere tavsiye edip anlatmadığımda kendimi bi ibnelik yapmış gibi hissediyorum, zannedersin Fettullah ile Papa 2. Jelibon bi araya gelip iman gücü birleştirip overpower (aşırı güçlü) olmuşlarda bana beddua yolluyolar çok uzaklardan aduket misali.

İşte bundan dolayı şimdi PK (Peekay) ile karşınızdayım, bi an önce anlatıp sonrasında zittir olup gideceğim hem ocakta çayım fuckerdıyor hemde sırtım ağrım ağrım ağrıyo. Efenim Amir Khan reyizin oynadığı PK adlı bu filmi bir deist olarak şiddetle tavsiye ederken sebeplerini seçim zamanı geldiğinde nefes almadan konuşan siyasetçiler gibi sıralamak isterim:

film önerisi, dini film, hint dini filmi, din konulu filmler, deist film, ateist film, din ve mitoloji, pk 2014, Aamir Khan filmi, tanrı film, hinduizm film, peekay, din sorgulayan film,

Filmin tüm dünya dinlerini eleştirisi ve herkesin Tanrıyı kendi tekeline alışını çok güzel bir eleştirme yöntemi var. Ayrıca konusu da çok farklı. P.K. (sarhoş) lakabı alan uzaylı arkadaş dünyaya iniyor dünyalıları incelemek için, o sırada uzay gemisiyle geri dönmesini sağlayan kolyeyi kaptırınca dünyada mal gibi tal taş-k kalıyo; ki şaka değil harbiden çıplak kalıyo. İnsanlarla tanışması pek iyi olmuyo ve dünyada mecburen kalıyo kolyesini geri alana kadar. İşte bu sırada Tanrıyı arayışa girip tüm dinleri tek tek geziniyo adeta, en sonunda hiçbirinden kurtulamayınca bari hepsinin ibadetine gidip hepsinin Tanrısına dua edeyim diyo. Yani kendini buna mecbur hissediyo çünkü bissürü din ve Tanrı var ortada.

film önerisi, dini film, hint dini filmi, din konulu filmler, deist film, ateist film, din ve mitoloji, pk 2014, Aamir Khan filmi, tanrı film, hinduizm film, peekay, din sorgulayan film,

En çok güldüğüm iki sahneyi hiç unutamam. İlki Hindu Tanrılarının heykelciklerini satan satıcı ile olan konuşmaları. İkincisi ise Tanrı şarap seviyormuş diyip aldığı şaraplar elinde giderken Müslüman bi adama camiyi sorması ve başlayan koşuşturmaca. Filmin en çok vurguladığı iki şeyi ise çok sevdim:
1) Bir bizi yaratan Tanrı var, birde bizim yarattığımız Tanrı
2) Dinlerin insanları nasıl böldüğü, ayırdığı ve din sayesinde insanların nasıl köşeyi döndüğü.
İşteeee buradan gerisini ve detaylarını anlatamam, hiç kusura bakmayın izleyip göreceksiniz artık.

Ayrıca bu Bollywood'a ne oldu bilmiyom, Oh My God'dan sonra bide bu PK 2014'ü izleyince gerçekten adamlara bi sempatim oldu (korku ve dövüş filmlerinin arasında şarkı söyleyip dans ederek gezinip işin havasının üzerine sifon çekmeleri hariç, neyseki bu filmlerde havayı bozan ters düşen dans ve şarkılar yok).

film önerisi, dini film, hint dini filmi, din konulu filmler, deist film, ateist film, din ve mitoloji, pk 2014, Aamir Khan filmi, tanrı film, hinduizm film, peekay, din sorgulayan film,

İnternete PK 2014 yazıp filmi açıp izlemeye başlayın hemen, emin olun pişman olmayacaksınız. Bu film için garanti veriyom, beğenmediğiniz takdirde kaybolan dakikalarınızı size "kaybolan yıllarımııııı verseeeeleerrrr" şarkısı eşliğinde armağan edeceğim; demeyi çok isterdim ama pışşıııııık, biz insanlar akıllanmayız, kaybolan yıllarımızı bize geri verseler içine eder yine kaybederiz. O yüzden kurulun koltuğunuza, filmi izleyip bana teşekkür edin. Edilmeyen her bir teşekkür için adınızı Hades'e mail atacağım; görüşmek üzere.

Film hakkında kısa bilgiler:
Film adı: Peekay (P.K.)   Tür: Komedi / Dram / Dini   Yapım Yılı: 2014
Yönetmen: Rajkumar Hirani   Oyuncular: Aamir Khan, Anushka Sharma, Boman Irani, Sanjay Dutt, Saurabh Shukla

HEP Mİ ONLARIN İŞİ ?

Yazan: A.Kara

Ne zaman bir olay olsa, Müslümanlar birilerinin yada birbirlerinin kafasını koparıp tekbir çekiyor olsa, yada ne biliyim Işid gibi kestikleri kafayla futbol oynarken fotoğraf çekip üzerlerine sevdikleri futbolcuların ismini yazıp twitter'a yüklese, kol, bacak kesse, adam öldürse falan...  Bu gibi durumlarla ilgili muhabbet açıldığında artık duyunca yada görünce istemeden güldüğüm şu 2 sözü duyuyorum:
1) "Bunlar hep İsrail'in işi"
2) "Bunlar hep Amerika'nın işi"

Yahu neden tarafsız bakmamak konusunda bu kadar ısrarcısınız? Toz kondurmak istemediğiniz için mi? Yoksa aynı futbol takımında oynadığınız adama "topu niye taça atıyorsun lan hırt?" demek istemediğinizden mi?

El-Kaide gündeme gelince onlar bilmem kimin adamı, İşid söz konusu olunca yok efendim onlar ebemin adamı, El-Nüsra var deyince yok efenim onlar da totoşumun adamı. Yahu niye hepsi birilerinin adamı? Yani hiç kendileri, kendi iradeleri yada kişisel amaç ve inançları için bunları yapan yok diyorsunuz öyle mi? Onlarca dini örgütün hepsi mi Amerika'nın, İsrail'in adamı? Yahu bu nasıl bir hayal gücü, nasıl bir savunma mekanizmasıdır...

Yani hiç kimse "evet bu adamlar öyle inandıkları için ve kutsal denen kitaplar savaşa teşvik ettiği için bu şekilde davranıyorlar" demiyor, çünkü dine toz kondurmuş olur di mi :)
Kafa kesiliyor "Onlar dedemin adamı, gerçek İslam bu değil!"
Kol kesiliyor "Onlar yan komşunun adamı gerçek İslam bu değil!"
Ayak kesiliyor "Onlar aşağı mahallenin kasabı, bizimle ilgisi yok yeminle..."
Mermiler, roketler havalarda uçuşuyor "Onlar bizden değil"
Namaza gitmediği için yada namussuzluk iftirasına uğrakları için sokak ortasında kırbaç cezası yiyorlar "Onlar bizden değil, öyle din mi olur lan, din onu emretmiyor ki oğlum, bak bize "benim kalbim temiz bi kere" demek yeterli.
Yüzü biraz göründü diye suratlarına kezzap atılan kadınlar var diyorsun "Çok saçma yeaaaaaa"... diyorlar.

Bakın ben size bir şey diyeyim mi, şeriat gelsin diye şalvarını parçalayan tipler var ya, hani şu Rabia posterleri ile tekbir çekerek Eminönü'nde yürüyen sakallı hacılar, hem de sözüm ona hoşgörülü bu hacı dayılar ve havarileri, şu ülkeye şeriat gelecek olsa neye uğradıklarını şaşırıp pembe popolarını saklayacak yer arayacaklar. Bizden önce onlar kaçmazlarsa bende bir şey bilmiyorum. Çünkü o zaman: "Benim kalbim temiz, ne olacak canım. Namazı kaza yaparım, bugün oruç tutacak halim yok, şu başörtümün altına kot etek giysem mi?, bu sene kurban kesmeyeceğim, bu hafta cumaya gitmeyeceğim" gibi cümleleri kuramayacaklar. He diyelim ki kurdular babasını satayım, diyelim ki o kafasızlığı yaptılar, ondan sonra izle sen o filmi bak neler oluyor. Kezzap yiyip black metal tarzı çığlık atan kadınları, sırf onların istediği gibi davranmıyor diye yediği kırbaçla sağa sola zıplayan hacı dayıları bir film tadında izleyebiliriz işte o an... Ama kuru kuru izlemeyin, çekirdek falan alın, çayınızı da demleyin öyle izleyin.

Herkese göre dini başka babasını satayım, isteyen istediği gibi takılıyor rahat rahat... Bakın bu kafa kol uçuran adamlara sorun onlar da dinlerinin emrettiğini yapıyorlar, cevapları budur. Yani her şeyi İsrail'e, Amerika'ya bağlamayın. He şayet "la yok her şeyi onlar yapıyor" diyorsanız şunu bi oturup düşünün derim "Siz ne yaptınız ya da ne yapıyorsunuz?" Eğer binlerce yıldır hep başkaları tarafından kullanılabilecek durumda iseniz ortada ciddi problem var demektir hacı dayılar. Biliyorum yazdıklarımdan dolayı bana çok kızan olacak. Çok sinirlenmeyin, artan sinir vücutta ısı yükselmesine neden olur, o da ter yapar diyecektim ama önümüz kış, havalar soğuyacak, doğal gaza da bacağım kadar zam geldi; O yüzden sinirlenmek şuan için ülkemizdeki en ucuz ısınma yollarından biri aslında.

Tüm dinlerde nefret söylemlerini görmek kolay, hangi din olursa olsun ben bir tane bile nefret söylemi olmayan din görmedim. Hatırlayanlar vardır belki, Soma'daki faciadan dolayı Chelsea takımı kalkıp taaaa İngiltere'den buraya gelip hem para yardımı yapıp olay yerine gitmiş, hem de onlar için anma maçı yapmıştı. Bakın bu adamlar başka dinden hatırlatırım :) "Onlar ciciiiiiii, onlar datluuuuş" demiyorum, bana göre tüm dinler aynı. Fakat "ey inananlar, sizden olmayanları dost edinmeyin" diyen bi dine mensup iseniz bu adamların ve bunlar gibi nicelerinin yaptığı yardımlar karşısında yüzünüz kızarmıyor mu? İyi insanlarmış mı diyorsunuz, yoksa "yardım etse ne olur şerefsiz kafirler" mi?
Nasıl bir ikilem yaşıyorsunuz?

Sözümü bitirmeden önce size bi sır vereyim, ben İsrail'in adamıyım, bu yazı bile İsrail'in işi, hatta beni doğurması için anneme Amerika ve İsrail çok ısrar etmiş. Babamı 10 yıl macunla kuvvet macunuyla besleyip besiye çekmişler sırf ben dünyaya geleyim ve onlar için çalışayım diye...

Babasını satayım şimdi bide ciddiye alırlar bu dediklerimi :)

İkinci sırrı da verdikten sonra defolup olup gideyim: Hani o iç karartan şeriat bayrakları eşliğinde kol bacak kesip zafer işareti yapan sakallı adamlar var ya, işte onların hepsi senin pembe rüyalarındaki gibi başka güçlerin adamı olamazlar be yavrum, olamazlar be evladım, olamazlar anla artık. Anlamak için de önce Kur'an'ı Türkçe oku. Hatta tefsiri ile oku...

BUNDAN SONRA ADIN İSRAİL

Yazan: A.Kara
bundan sonra adın israil,din,yahudilik,mukaddes kitap,israilin kuruluş,Allahla güreşen Yakup,tanrıyla güreş, din ve mitoloji, Hz Yakup, din ve mitoloji, israil adı, mizah,
Yıllar önce koyu Müslümandım denebilir, süt katılmamış nescafe bile yanımda daha açık kalırdı; ne kendi dinimi nede başka dinleri hiç araştırmaz, incelemezdim;  Fakat zamanla tabularımı yıkmaya ve dinleri antik çağlardan günümüze kadar araştırmaya başlamıştım yoksa içim rahat etmeyecekti be hacım. Yaşamayan bilmez, inanç konusunda yaşanılan iç savaşlar çok pistir nan; öyle böyle değil yani. Deistliğe giden yolda dinlerle ilgili çok enteresan şeylere rastladığım oldu :) Mesela geçenlerde Mukaddes kitaplarla ilgili bi belgesel izlerken istemeden güldüğüm bi bölüm vardı efem. Aslında çok önemli bir şey ; okuyunca nedenini idrak edeceksiniz :)

Yok efem neymiş İbrahim'in torunu Yakup dağın tepesinde Tanrıyla güreşe tutuşmuş, gün ağırıncaya kadar güreşmişler :) Gülmeyin nan harbi güreşmişler, melekler yağlamış bunları bi güzel :P Koskoca Tanrı Yakup'u yenemeyeceğini anlayınca "bırak beni gün ağırıyo" demiş; bahaneye bak daha neler, oldu olucak "sevgilim tostunu yemiş beni bekliyo bırak elimi" yada "karanlıktan korkarıııaaam" deseydi.

SonraYakup "beni kutsamadıkça seni bırakmam" demiş; yani bi nevii "bana str buffu ver" demeye getirmiş işi.
Bunun üzerine Tanrı demiş ki "Bundan sonra adın Yakup değil Hulk Hogan; çünkü Tanrıyla güreşip yendin". Yoklan yok "bundan sonra adın İsrail" demiş :) "İnternette chat odalarına falan girersen süzme gibi kendi adını yazıp girme tanırlar, İsrail yaz nikneymin olsun" demiş. Yani buff değilde title vermiş Yakup'a. Nan bırakın ya, ne Tanrıyla güreşmesi lan, vaşak mı geçiyosunuz, bide yenmiş he :) E Yuh artık :D Bi ara öyle sardı ki fantastik kitap okuyorum zannettim nan kendimi, acaba Drizzt Dourden olaya nerede giriyo diye az beklemedim yani.

Makarayı bi yana bırakırsak mesajı aldınız mı bilemiyorum; İsrail'in temelini oluşturan anlayışı, isimlerinin aslında nereden geldiğini, kendilerini en güçlü olarak görmelerini vs...

Hiçbiri düşünmüyo mu anlamıyorum, hem Tanrı bizi yarattı diyceksin hem de herşeyi yarattı diyen yüce güçle el ense çekiceksin; yok artık ebenin herekesi.com.

- Nan bi gün çıktım dağa, hava nasılll sıcak, terler kayaya düştüğü an tısss tısss diye buharlaşıyo, o çağlarda güneş kremi falanda yok zaten, dağın tepesinde bekliyorum ki Tanrı gelsin de güreşelim.
- Eee Yakup abi sonra ? sonra ne oldu anlatsana yaa çok heyecanlı.
- Sonra işte baktım geldi bu, kusura bakma Yakupcuğum falan dedi, özür diliyo falan, dedim tamam çokta şey yapma yani neticede Tanrısın sen.
- Hehe, sonra ?
- İşte o sırada gelsene kulağına bişey dicem dedi, yanaştım böyle 30 derecelik açıyla eğilip, o an kurnazlık yapıp enseme bi yapıştı, 1-0 önde başladı anlayacağın.
- Aaa nasıl kurtuldun ?
- O da laf mı nan; israilim olum ben, bi yakaladım bunu ellerinden, taaaaa gün ağırıncaya kadar bırakmadım; sonra pes etti tabiiiğğğ
- Ohaaaaaaaaaa !!! Hemen gidip mağara duvarlarına tweet atıyım bunu !

OH MY GOD

Yazan: A.Kara
film önerisi, dini film, deizm film, tanrı film, aman tanrım filmi, akshay kumar filmi, tanrı inancı filmi, hint dini filmi, dini eleştiri, din sorgulayan film, Din ve mitoloji,dini filmler
Çoook uzun yıllardır din ve inançlarla ilgili aklıma takılan konular olmuştur sevgili okur (dini sorgulama başladığım ve deizme ilk adım attığım saniyelerdeki arayışlarım sırasında). Çünkü bana göre Tanrı insanların koyun gibi olmasını istememiştir; insan düşünmeli, sorgulamalı, korkmadan inanmalıdır.

Neyse, öncelikle filmin adı "Oh My God". Hint yapımı, başrolde Akshay Kumar reyiz var (oyunculuğunun hakkını vermekle kalmayıp, yanında eşantiyon bile dağıtıyo). Filmi izledikten sonra biçok konuda hissettiklerime tercüman olması dolayısıyla çok şaşırmıştım, sanki beni duymuşlarda, benim için bollywood filmi çekmişler gibi nan. Senaryoyu yazanın zekasına ve kalemine hayran kaldım, adı Bhavesh Mandalia.

Peki ben bu filmi neden çok sevdim? Şöyle izah edeyim;
Hep dikkatimi çeken şeyler vardı; dini ticari amaç olarak kullanan, sözde dindar kesim, hatta din adamları. Dünya öyle biyere gidiyor ki, ileride bir hoca çıkıp "dua satıyoruz, parasını verin ben sizin yerinize okurum" dese, hiç şaşırmıycam. İşte filmde bunu çok güzel ele almışlar. Hindistan da gelenek diye tapınaklara bağışlanan tonlarca sütün gizli giderlerden kanalizasyona akıtılması, inançlı olduklarını kanıtlamak için kafasını kazıtan insanların saçlarının paketlenip dış ülkelere peruk vs gibi ürünlerin yapımı içi satılması. Kiliselerin insanların inançlarını sömürerek onlardan para tırtıklaması; daha neleeeer neleeer...

Filmin başında başrol oyuncusu bi ateist. Fakat film çok farklı bitiyo; çünkü baş roldeki ateist sorgulayan, ve aslında Tanrı'ya inanmadığı halde, inanıyormuş gibi geçinip din üzerinden pirim yapan sahte alimlerden daha inançlı birisi ve farkında değil.

İnsanların dini putlaştırmasına, ticarete dökmesine ve Tanrı inancını saptırmasına çok güzel değinilmiş bi film. Aslında film hakkında yazmayı düşündüğüm çok şey vardı sevgili okur; fakat hassas bi konu olduğu için yazdıklarımın çoğunu tekrar tekrar siliyorum; benden bu kadar . Filmdeki birçok şeye %100 katılmasam da, farklı inançlara sahip arkadaşlarda olacağı ve ne olursa olsun izlenen ve okunan her şeyin iyi yada kötü insanın ufkunu genişlettiğini düşündüğüm için mutlaka izlemelisiniz diyorum. Din temalı, sayılı güzel filmlerdendir, iyi seyirler :)

Yazan: Anu