HABERLER
Dini Haber
MT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MT etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DİNLER VE DİLLER

MT, din, Dinler ve diller, Kutsal kitaplarda okunuş, Semantik, Zerdüşt pirleri, Kutsal kitaplardaki Zerdüşt mesajı, Dinlerin gizledikleri, Diyanetin sağlıksız çevirileri,
Kutsal kitaplarda yazı tersten okunur. Zerdüşt (Tanrı'yı insanda birleştiren akıl) peygamberin geliştirdiği ve öncülüğünü yaptığı Sami (Zazaca semi = bence, benim gibi) dili ve felsefesi üzerine biraz yoğunlaştım. Okunurken tonalite/müzikal (çok önemli) mod kullanılır.
Biraz SEMANTİK diyebiliriz ya da Sufizmin yaşadığı eşsiz pozitivist şair, sanat, edebiyat tasavvuf ilmi gibidir! Veya Şamanizm, Budizm, felsefelerinin yakın durduğu Etruskiler, Kartaciler’de yaşanan anaerkil dönemde ve son olarak Sasani İmparatorluğu döneminde vs görebilirsiniz.
Benim varmaya çalıştığım ise kutsal kitapları tersten okumanın anlamı da tersten olmalı. Şimdi belirteyim.

Eğer Zerdüşt pirlerinin (sufi) anlatmak istediği buysa ki öyledir, bazı ayet ve sürelerde geçenler, o zaman cenneti aramaya gerek yoktur, cennet yaşanmıştır bunu anlayıp dinlerin vahşi oyunlarının önüne geçebiliriz. Yani gerçek oyuna, satranca döneceğiz.
Yani insan cenneti görmüş, başkası vaat edemez.
Geçmiş, kula kulluk için vaadedilen bir kavram olamaz ancak ilim ve bilim olur.
Mesela 12 bin yıllık Göbekli tepe betonlaşma riski ile karşı karşıya,  Hasankeyf  sulara boğulmak isteniyor, İşid’inin Palmira’daki harabesi vs vs.
Aslında dinler bu bilimi yok etmek için cehalet ile korkutucu rolünü oynuyor çünkü  gerçeklerin ortaya çıkması onları sirke küpü gibi çıldırtıyor.
Dikkat ederseniz hıristiyanlık girdiği her yerde önce araştırmaları ve tarihi kütüphaneleri yaktı, bugün İşid’in yaptığının aynısını… Yani tarihin tekerrürü.
İşid’in varlığı ve bununla yaymaya çalıştığı korkutucu güç gösterisi bunun sebebidir. Ben size açık ve net olan gerçeği bildiriyorum korkuya gerek yok.

Mesela Kabe ve Vatikan insanlara "bana hürmet edin, size geçmişi yaşatacam’’ diyemez.
Hep gelecekten bahseder.
Ki tersi hükmetme etkisini kaldırır.
Kimse arkasından gitmez.
Kimsenin umrunda olmaz.

Nedir bu kutsal kitaplardaki Zerdüşt mesajı? Bu da boğa (TORO) sembolü, Toros dağlarında binlerce yıl önce yaşanmış medeni bir cennettir. Zerdüşt Yesna ayeti 29 boğadan bahseder, Kuran'da bu hayvan deve oluyor, İncil’de de domuz olarak karşımıza çıkar. Fakat diğer bir çok ayette Toros kelimesi yüzlerce kez geçer. İlerde bazı ayetlerin genel analizini size bildireceğim.

Boğa sembolü Toros eteklerinde yaşanmış olan medeniyetin kitaplarda bahsedildiği gibi gelecek için vaat edilen cennet değil,  aslında geçmişteki (gerçek anlamda) yaşanmış olan cenneti anlatmaktadır. Bu da bugünkü dinlerin bunu kullanarak ve yanlış anlam yükleyerek, gerçeğinden kopuk, "gelecekte olan" anlamı üzerinde duruyor, yöntem ise cehennem korkusunu göstermek, engizisyon ve şeriattaki gibi.
Zamanı tersten okuyunca geçmişte en üst insan ya da insanlık özellikle zeytin yağı (zeytin önemli), üzüm (şarap) doneminde yaşamıştır.
Bu da Agrikultur (Toros) medeniyetinin yaşanmış ve mantiq et-tayr (kuş bilimi) mistik kültürünü yansıtan ileri beyin reaksiyonları gerektiren ve sosyolojik yaşamın bugünkü medeniyetin ulaştığı en çağdaş dönemin ötesinde bir durumdur. Yani kutsal kitaplar tek merkezden çevriliyor. Fakat hepsi yanlıştır. Kuran'ı Kerim, öncesinde Tevrat’tir,  (Toret, Zazaca’da da geçer) onun da öncesi Avesta'dir (mushaf u reş ) yazılar aynıdır.

Bu da Sümerler'de görülen aslında öncesinde de yaşanmış medeniyetin bugünkü taşıyıcı mesajıdır. Kuran'ı Kerim üzerinden bildiklerinizi unutun, gelecekten değil geçmişte olduğunu düşünürsek "cennet geçmiştir cehennem kendileridir" "cennet bilgidir, cehennem cehalet kaynaklı korkudur’’

Ayrıca Elçi'nin hayatı önemli değildir, tamamen spekülatif ve manipülasyon kültürünün devamıdır. Eski tarihlerde mesajı getiren değil getirdiği mesaj önemlidir.
O yüzden Mamet’lerin (eski dilde Elçi) yaşamı çok önemli değildir, yani öyle bir kişinin yaşamış olması bile önemsizdir. Bugün sünnet (Elçi'nin  yaşamı, yaptıkları) diye topluma dayatılan tamamen gereksizdir ama hala belli ki çok önemli bir konumdadır. Öncelikle bu Mamet/Muhammet benzerliği aklımızın bir köşesinde dursun…

Bir kaç örnek vermek gerekirse, Muminun süresi (20) Turi (Toros dağlarında yetişen zeytin ağacının gölgesinde yaşamış bir medeniyettir). Fakat hiç bir çeviri Toros olduğunu belirtmez, hatta özel isim olarak geçer, fakat anlamından bahsetmez. Ve binlerce sağlıksız ve gereksiz çeviri özellikle Diyanet İşlerinin çevirisi hiç yanından bile geçmeyip tamamen çarpıtılmıştır.
Tin süreside (tın = eski dilde incir) o meyvenin şarabından bahseder, yani yaşanmış Agrikultur döneminin günümüz insanlarına geçmişten aldığı mistik enerjiyi (bilgi) taşır. Yapılan hiçbir çeviri dikkate alınmamalıdır.

En basit örneği İlk imame kadındır.
Bu da Toroslardan günümüze toplumun öncü rolünü oynayan kadın /Havva diye geçer Avesta'da İncil’de de Kuran'da da…
*Semantik, kelime anlam bilimi üzerine felsefik çalışmaların en önemli koludur.

Dünya boştur boşlukları doldurmak üzere!!!

Yazan: Metin T.

NUH'UN GEMİSİ

din, islamiyet, hristiyanlık, yahudilik, Nuh'un gemisi, MT, Nuh'un gemisinin kökeni,Fenikelilerin gemilerinden Nuh Tufanı,Etrüsklerin kökeni,Nuh'un gemisi efsanesi,Hz Nuh, din ve mitoloji,
Bilindiği gibi kutsal kitaplarda Nuh'un Gemisinden Tanrısal bir olaymış gibi bahsedilir.
Nuh'un Gemisi önce İncil’de ve sonra da Kuran'da yer almış semavi bir bilgidir ve Nuh'un başrolde olduğu mucizevi olaylardan oluşmaktadır.

M.Ö. 1350 yıllarında Fenikeliler ilk deniz ticaretine başladığında gemi yoluyla İtalya’nın Toskana bölgesine ulaşır.

Aynı gemiler Mediterranean (Akdeniz) üzerindeki Yunanistan, Sardunya, Tunus (Kartaca), İspanya gibi Fenikelilerin bir kolu olan akrabalarına ulaşır. Ben Toscana’da yaşadığım için Etrüskler’den bahsedeceğim.

Etrüsklerin kökeni Toros’lara dayanır ve Etrüsk kelimesi de bir Aryen dili olan Kürtçe’de EzToroskana (Ben Torosluyum) anlamına gelir ve bu da Dağlı anlamını taşımaktadır.

Nuh’un Gemisine gelecek olursak…

Toroslu ya da Dağlı veya bugünkü kullanışıyla Etrüsk-Toscana'ya aşağı yukarı 1-2 yılda bir gemi gelmekteydi. Gemiler genellikle ticarette önemli yer tutan şarap, kumaş, zeytinyağı, tarım alanında kullanılan tohum ve diğer araç gereçleri taşırdı, ayrıca dini hikayelerde de anlatıldığı gibi hayvan çiftleri ve insanlar da yer almaktaydı.

Nuh’un Gemisi (Nh (nu) Kürtçede Yeni demektir, Torostan gelenler genellikle bu dili konuşur) Isola d'Elba-Elba adasına vardığı gece, bu çevreye yakın yerleşim yerlerinde yaşayan insanların düzenlediği festivaller vardı.

Sokaklarda yemekler yenir ve bol bol şarap içilir, NU (Yeni) Gemiden gelen insanlar merakla beklenen haberleri anlatırlar.


Nuh’un Gemisiyle bu çevreye getirilenleri şu maddeler halinde sıralayabiliriz:
  • Gemide amfora içinde (Tazeliğini koruması için kuma veya toprağa gömülü halde) şarap,
  • Zeytinyağı,
  • Tohumlar, ilk üzüm, buğday ve zeytin ağacı,
  • Yeni insanlar, aile-aşiret-beylikler,
  • Tuzlanmış domuz eti ve et ürünleri,
  • Canlı domuz çiftleri (Domuz en bereketli hayvandır), geyikler, dağ keçisi, yılan, vs. 
  • Süt ve süt ürünlerinin üretimi için önemli yer tutan canlı hayvan çiftleri,
  • Taşımacılıkta kullanmak üzere eşek vs.
  • Çift sürmede kullanmak üzere öküz vs.
  • Çeşitli sanat eserleri, 
  • Felsefe alanındaki yeni düşünceler, eğitmenler, bilimsel çalışmalar,
  • Noel, 21 mart, özel günler, kutlama ayinleri ve müzik,
  • Toros ve Zagros -Mezopotamya'nın mistik kültürü, Tanrı'ları,
  • Farklı kuş türleri ve bu türlere ait farklılık gösteren hikayeleri…
Genel anlamda Toroslar'da yaşanmış ve yaşanmakta olan gelişmişlik Avrupa kıt'asına Nuh'un Gemisi (Yeni Gemi) aracılığıyla taşınır. Bu da Fenikelilerin (fêhmnake) aracılığıyla olur.

Kutsal kitaplarda geçen hikayelerde vurgu gerçek hayattan soyutlanmış, mucize haline getirilmiş, Tanrısal bir hal almıştır.

Ayrıca Fenikelilerin geliştirdiği Sami (se mi) dilinin çok önemli ve üzerinde durulması gerektiğini bir sonraki yazımda geniş bir şekilde ele almaya çalışacağım.

Çok kodlama yöntemi kullanılarak özellikle denizde aylarca seyahat eden ve çok kutsal bilgileri ve ürünleri taşıyan bu ileri beyliklerin, sembol bilimi denen tersten okunuşu, ses tonu ile birlikte ortaya çıkan figürlü anlatım dili Sami…
Dünya boştur boşlukları doldurmak üzere! Selamlar.

Yazan: Metin T.

CİNSELLİK VE DİN

MT, Sümerlerde baş örtüsü, İlk baş örtüsü, Baş örtüsü tarihi, Mezopotamya'nın ilk genel evi, din, islamiyet, hristiyanlık, yahudilik, Cennet tasviri, Cennetin kökeni,
Kutsal kitapların geçmişten günümüze taşıdığı mesajlar yanlış anlaşılmış. Tüm kitap tefsircilerinin tamamen hatalı olduğunu belirtebilirim. Cennet, seks, şarap, 72 huri vs falan ayeti doğrudur, buna katılıyorum ama tersten okuyunca.
Kutsal kitaplar geçmişte yaşamış medeniyetlerin günümüze kadar ulaşan bir mesajını taşıyor olabilir.

Ve tersten okuyunca bir çok önemli bilgi netleşiyor.
Ayette bahsedilen cennet/eden daha önce kesinlikle yaşanmıştır.
Geçmişten günümüze hem arkeolojik hem kutsal kitaplardaki kodlama yöntemi ile bunlar günümüze haber verilmiştir. Günümüzün insanının, geçmişte olduğu gibi bugün de demokratik, liberal ve ileri medeniyeti anlaması içindir.

Yeryüzünün ilk genelevi milattan çok çok önceleri Sümerler'de vardı,
Çok gelişmiş medeniyet seviyesine ulaşmış bir toplumdan bahsediyorum.

Mezopotamya'nın var olan ilk genel evi şöyle;
Asma üzüm bahçeleri olan, şarabı bol, dev bir yapının içinde 72 genç huri/rahibenin (72 millet) hizmet ettiği kutsal bir mekan. İlk kutsal mekanlar arasında.
Oradaki rahibelerde erkeğin hem cinsel, hem ruhsal anlamda vaftiz, veya ibadetini yerine getirirler. Bu yerin adı Tanrıçaların evidir (Tanrı'nın evi).

Bugünkü imamın, papazın, hahamın bahsettiği soyut cennetin kökeni denilebilir.
İmamlar ruhani işleri yapıyor, rahibeler yaşıyor ve yaşatıyor. Aynı zamanda bu rahibelerin kutsal mekandan çıkarken tanınmaması için başlarına örtü taktıkları, hatta bunu takan ilk toplum oldukları söylenir.

Erkek egoizmi cehennemi var etti ve insanlık rezil oldu. Mitolojik aşk ve seks tanrı ve tanrıçalarının yaşadığı bir dönemden bahsediyoruz (İnanna/İştar Mezopotamya, Afrodit/Eros Yunan).

Şimdi ayeti tersten okuyoruz.
Ey insan, senden binlerce yıl önce medeniyet yeryüzünün en üst seviyesine ulaşmıştır. O gördüğün ayet geçmişten geliyor. Asma üzüm bahçeleri, derelerinden akan şarap, iri gözlü, tomurcuk göğüslü, tanrıçalar var. Yani akıl geçmiştedir gelecekte değil. Ahiret geçmiştir, gelecek değil.

Birde bu tersten yazılım Fenikelilerin çıkardığı çok uzak olan (coğrafik) yerlere giden mesajın kodlanmış haliyle bir Elçi vasıtası ile halklara ulaşır.
Mesajın, Mezopotamya'da yaşanan medeniyet seviyesini bildirmek ve sürekli güncellemek adına gönüllü sufi ve elçileri vardır.

Yani geçmişte yaşanan o en üst seviyedeki liberal ileri demokrasi, kadın-erkek eşit medeniyeti, diğer toplumlara anlatım, sanat, kuşlar, kodlu tersten yazılan semboller yoluyla bize ulaşır.

Kutsal kitaplar geleceği değil geçmişi yazarlar.
Elçinin Arap yarımadasına götürdüğü mesaj şu: "ey Araplar bakın size Mezopotamya dan bu mesaj getirdim! Cennet/eden orada yaşanıyor insanlık çok ilerde."
İlginç olan, Araplar gelen mesaja değil onu getirene bel bağladılar ve aha böyle ortada gördüğünüz ahlaksız bir topluma dönüştüler.
Tarihten günümüze gelen elçiler dikkate alınmaz, mesajlarını okumak yeterlidir. Arapların en büyük hatası, mesajı yanlış anlamış olmalarıdır. Şimdi 1400 yıllık bir yanlış anlaşılma nasıl düzelir? Elbette akılla, mantıkla hareket ederek.
Her birey bu dünyanın cennete dönüşümü için bir elçi görevini yürüten bir sorumludur.

Dünya boştur, boşlukları doldurmak üzere..

Yazan: Metin T.