HABERLER
Dini Haber
hristiyanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hristiyanlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

KUR'AN'DAKİ SAHTE MUCİZELER

Yazan: Kirpi
K, din, islamiyet, hristiyanlık, Bakire anneden doğum,Vajinismus,Bakire iken doğum yapan,Hz İsa,Mucize uydurmaları,Bakireden doğum mucize mi?,İlişki yaşamadan hamile kalmak,Mucize arayışı

KUR'AN'DAKİ SAHTE MUCİZELER


Müslümanlar tarih boyunca Kuranın Allah'ın kitabı olduğunu ve bunun bir insan tarafından yazılamayacağını kanıtlamak için sahte mucizeler ürettiler. Kuranın farklı ayetlerindeki masallara dönemine göre farklı yorumlar yaparak mucize süsü vermeye çalıştılar. Bir zamanlar insanları bu mucizelere inandırmaya muvaffak oldular çünkü teknoloji ve bilimin gelişmediği dönemlerde insanlar bu olağanüstü masalları mucize olarak kabul etti. Ama günümüz dünyasında bilim öyle bir seviyeye gelmiş ki söylenen her şeye mantıklı bir cevap vere biliyor. Ve dolayısıyla bu mucizeler artık çalışmıyor. Şimdi Müslümanların sıkça mucize olarak bizlere sunduğu bir ayete bakacağız ve bu ayeti günümüz bilimiyle ve mantıkla eleştireceğiz. Önce ayete göz atalım.

Meryem suresi 19-21.ayetler:
19: Cebrail: “Ben ancak Rabbının elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi.
20: Meryem: “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi.
21: Cebrail: “Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir” dedi.

Yukarıda yazdığımız ayeti Müslümanlar mucize olarak bizlere sunuyor ve Meryem'in Allah'ın yardımıyla bakire olduğu halde hamile kaldığını söylüyorlar. Bu söyledikleri o dönemin insanları için bir mucize ola bilirdi anca bizim için değil. Neden bizim için bir mucize olmadığını anlatacağım. İlk önce ayeti mantıkla eleştirelim. Geçenlerde bir Müslümanla bu konuyu tartışırken ona şu soruyu sordum. Meryem'in gerçekten bakire olarak hamile kaldığını ispat eden bir tarihi deliliniz var mı? Cevap  hayır oldu. Peki kendiniz Meryem'in gerçekten bakire olarak hamile kaldığını kesin olarak ispat edemediğiniz halde bunu nasıl insanlara mucize olarak sunuyorsunuz? diye sorduğumda mucizeler sorgulanmaz inanılır diye saçma bir cevap aldım. Bu cevaptan sonra o Müslüman kardeşe aynı mucizeyi ama günümüz teknoloji ve bilimi ile laboratuvarda doktorlar tarafından yaratılmış halini ona sundum. Şimdi o sunduğum delilleri sizlere de göstereceğim ve Meryem'in bakire olarak dünyaya getirdiği İsayı peygamber gibi kabul eden sizlerin günümüzde bakire kadınlardan doğan şu çocukları da peygamber olarak kabul etmenizi isteyeceğim.

Şimdi size yaşanmış bir olayı anlatacağım. 2010 yılında Aydının Umurlu Beldesinde 14 yasındaki bir ilköğretim öğrencisi kız çocuğu karın ağrıları nedeniyle hastaneye baş vuruyor. Kızı muayene eden doktorlar onun beş aylık hamile olduğunu görüyorlar. Ama muayene zamanı öğrencinin kızlık zarının bozulmadığını ve bir cinsel ilişki yaşanmadığını görüyorlar. Doktorlar olayı polise bildiriyorlar ve soruşturma başlatılıyor. Kızın babası karısıyla ilişki sonrası spermini bir bez parçasını silip banyoya attığını ve kızının o bezi vajinasına sürdüğü için hamile kalabileceğini, bir erkekle ilişkiye girmiş olabileceğini düşünmediklerini söylüyor. Doktorlar ve uzmanlarda bir cinsel ilişki olmadan kadının hamile kalabileceğini tasdik ettiler. Bundan dört ay sonra öğrenci kız çocuğu Aydın Zübeyde Hanım Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde normal doğum yaptı. Doğan bebeğin gerçekten babasından olduğunu öğrenmek için Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Hüsnü Tırpancı,  dünyaya getirdiği bebeğin babasının tespiti için DNA testi yapılacağını söyledi.

Kirpi'nin bu makalesine şunu eklemekte fayda görüyorum (A.Kara):
Kızın %50 oranında zihinsel engelli olduğu söylentisi ve doktor raporunda “Anatomikman Bakire” olduğu teşhisi göz önüne alındığında eğer babası tecavüz etmişse veya biriyle ilişki yaşamışsa bile akla başka bir ihtimal geliyor:
-Ya Meryem de ‘Anatomikman Bakire’ ise ??? (İlişki yaşansa bile zarın yırtılmayacak kadar sert olması durumu)

Şimdi sizlere soruyorum bu doğan bebekte tıpkı İsa gibi görünüşte bakire bir kadından doğmuş şimdi onuda peygamber olarak kabul etmeniz gerekmez mi?

Bundan başka dünyada vajinismus hastalığı olan bir çok insan var ki bunlar bakire olarak dünyaya bebek getirebiliyor. İlk önce vajinismus hastalığı nedir ona bakalım.

Vajinismus problemi fiziksel bir engel olmamasına rağmen kadının korku, kaygı ve endişelerinden dolayı cinsel ilişkiye izin vermemesi, verememesi olarak tanımlanmaktadır. Vajinismus sorunu olan kadınların büyük çoğunluğu doktora muayene olamaz, tıpkı ilişkide olduğu gibi panik ve korkuya kapılır, bacaklarını kapatır ve ağlama krizine girmektedirler. Fakat, bir kısmı da rahatça muayene olabildikleri halde ilişkiye izin veremezler.

Bu problemin aşırı görüldüğü bazı kadınlar çok uzun zaman diliminde kocasıyla ilişkiye girmez ama çocuk sahibi olmak ister. Şu an her geçen gün böyle problemleri olduğu için bakire olarak çocuk sahibi olan kadınların sayı artmaktadır. Peki günümüz tıbbı bunu nasıl yapıyor? Tüp bebek ile.

Tüp bebek tedavisi en kısa tanımıyla; anne ve baba adayından alınan yumurta ve sperm hücrelerinin laboratuvar ortamında döllendirilmesi ve anne adayının rahmine transfer edilmesidir. Tüp bebek tedavisi ilk olarak 1978 uygulanmıştır. Bu dönemde yalnızca, tüpleri tıkalı ya da hasarlı olan kadınlar için uygulanması amaçlanan bir tedavi yöntemi iken, günümüzde birçok erkek kısırlığı ve vajinusmus sorunu olan kadınların  yüzde 80’inin çözüldüğü bir yöntem olarak gelişmiştir.

Görüldüğü üzere bakire olarak çocuk dünyaya getirme artık bir mucize değildir. Günümüz tıp dünyası laboratuvar ortamında bu tarz mucizeler yaratabiliyor. Bu söylediklerimizden sonra hala İsa'nın doğumuna mucize olarak bakan arkadaşlarımız varsa eğer onlara bunu söylemek isterdim. Mucize bir insanın yaptığı ve başkalarının yapamadığı şeylere deniliyor. İsa'nın bakire kadından doğması artık mucize değildir çünkü bunu yapabilen yani bakire anneden doğan binlerce çocuk var artık dünyamızda. Dolayısıyla ilk önce İsa'ya Allah'ın oğlu diyen Hristiyanların ve ona mucize ile doğan peygamber diyen Müslümanların yeni bir mucize arayışına çıkması veya bakire anneden doğulan şimdiki çocukların hepsini Allah'ın oğlu ve peygamber olarak kabul etmeleri gerekir ki buda mümkün değildir. Bir çok yazımda olduğu gibi sonda yine sizlere aklınızı kullanmanızı ve eleştirmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü ancak aklınızı kullanarak bu masallardan ve din hocalarının sömürülerinden kurtulabilirsiniz.

Kurandaki yaratılış hikayesinin çelişkilerinden haberdar olmak için bu yazımızı okuyabilirsiniz: Adem ve Havva Masalı Artık Çalışmıyor

NUH'UN GEMİSİ

din, islamiyet, hristiyanlık, yahudilik, Nuh'un gemisi, MT, Nuh'un gemisinin kökeni,Fenikelilerin gemilerinden Nuh Tufanı,Etrüsklerin kökeni,Nuh'un gemisi efsanesi,Hz Nuh, din ve mitoloji,
Bilindiği gibi kutsal kitaplarda Nuh'un Gemisinden Tanrısal bir olaymış gibi bahsedilir.
Nuh'un Gemisi önce İncil’de ve sonra da Kuran'da yer almış semavi bir bilgidir ve Nuh'un başrolde olduğu mucizevi olaylardan oluşmaktadır.

M.Ö. 1350 yıllarında Fenikeliler ilk deniz ticaretine başladığında gemi yoluyla İtalya’nın Toskana bölgesine ulaşır.

Aynı gemiler Mediterranean (Akdeniz) üzerindeki Yunanistan, Sardunya, Tunus (Kartaca), İspanya gibi Fenikelilerin bir kolu olan akrabalarına ulaşır. Ben Toscana’da yaşadığım için Etrüskler’den bahsedeceğim.

Etrüsklerin kökeni Toros’lara dayanır ve Etrüsk kelimesi de bir Aryen dili olan Kürtçe’de EzToroskana (Ben Torosluyum) anlamına gelir ve bu da Dağlı anlamını taşımaktadır.

Nuh’un Gemisine gelecek olursak…

Toroslu ya da Dağlı veya bugünkü kullanışıyla Etrüsk-Toscana'ya aşağı yukarı 1-2 yılda bir gemi gelmekteydi. Gemiler genellikle ticarette önemli yer tutan şarap, kumaş, zeytinyağı, tarım alanında kullanılan tohum ve diğer araç gereçleri taşırdı, ayrıca dini hikayelerde de anlatıldığı gibi hayvan çiftleri ve insanlar da yer almaktaydı.

Nuh’un Gemisi (Nh (nu) Kürtçede Yeni demektir, Torostan gelenler genellikle bu dili konuşur) Isola d'Elba-Elba adasına vardığı gece, bu çevreye yakın yerleşim yerlerinde yaşayan insanların düzenlediği festivaller vardı.

Sokaklarda yemekler yenir ve bol bol şarap içilir, NU (Yeni) Gemiden gelen insanlar merakla beklenen haberleri anlatırlar.


Nuh’un Gemisiyle bu çevreye getirilenleri şu maddeler halinde sıralayabiliriz:
  • Gemide amfora içinde (Tazeliğini koruması için kuma veya toprağa gömülü halde) şarap,
  • Zeytinyağı,
  • Tohumlar, ilk üzüm, buğday ve zeytin ağacı,
  • Yeni insanlar, aile-aşiret-beylikler,
  • Tuzlanmış domuz eti ve et ürünleri,
  • Canlı domuz çiftleri (Domuz en bereketli hayvandır), geyikler, dağ keçisi, yılan, vs. 
  • Süt ve süt ürünlerinin üretimi için önemli yer tutan canlı hayvan çiftleri,
  • Taşımacılıkta kullanmak üzere eşek vs.
  • Çift sürmede kullanmak üzere öküz vs.
  • Çeşitli sanat eserleri, 
  • Felsefe alanındaki yeni düşünceler, eğitmenler, bilimsel çalışmalar,
  • Noel, 21 mart, özel günler, kutlama ayinleri ve müzik,
  • Toros ve Zagros -Mezopotamya'nın mistik kültürü, Tanrı'ları,
  • Farklı kuş türleri ve bu türlere ait farklılık gösteren hikayeleri…
Genel anlamda Toroslar'da yaşanmış ve yaşanmakta olan gelişmişlik Avrupa kıt'asına Nuh'un Gemisi (Yeni Gemi) aracılığıyla taşınır. Bu da Fenikelilerin (fêhmnake) aracılığıyla olur.

Kutsal kitaplarda geçen hikayelerde vurgu gerçek hayattan soyutlanmış, mucize haline getirilmiş, Tanrısal bir hal almıştır.

Ayrıca Fenikelilerin geliştirdiği Sami (se mi) dilinin çok önemli ve üzerinde durulması gerektiğini bir sonraki yazımda geniş bir şekilde ele almaya çalışacağım.

Çok kodlama yöntemi kullanılarak özellikle denizde aylarca seyahat eden ve çok kutsal bilgileri ve ürünleri taşıyan bu ileri beyliklerin, sembol bilimi denen tersten okunuşu, ses tonu ile birlikte ortaya çıkan figürlü anlatım dili Sami…
Dünya boştur boşlukları doldurmak üzere! Selamlar.

Yazan: Metin T.

KUR-AN'I KERİM'DE BAZI YAHUDİ-HRİSTİYAN ÖGELER

HC, sizden gelenler, islamiyet, hristiyanlık, yahudilik, Kuran'daki Yahudi ve Hristiyan ögeler, Kuran ve İncil'de Dabbe, Dabbe, Cennet-cehennem tasfirleri, din
Kuran'ı Kerim İsa'ya yönelik Hristiyan doktrinlerinden birçoğunu reddetmektedir, buna karşın Kuran'ı Kerim Yahudiler'i ''peygamberlerin katili ''olarak betimleyen, özellikle de Süryani Hristiyanlığında belirgin olan düşünceyi kucaklamaktadır. (Bakara 61, 87, 91; Ali İmran 21,112,181,183; Nisa 155; Maide 70)

Şimdi sırası ile Kur'an'daki bu ayetlere bakalım:

Bakara 61: Hani siz, "Ey Mûsâ! Biz bir tek yiyecekle dayanamayacağız. Bizim için rabbine dua et de bize toprağın mahsullerinden; sebzelerinden, kabakgillerinden, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bitirsin" demiştiniz. Mûsâ ise, "İyiyi kötü ile değişmek mi istiyorsunuz? Şehre inin; istedikleriniz orada var" dedi. Zillete, fakru zarûrete mahkûm oldular; Allah’ın gazabına uğradılar. Bu durum, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmelerinin, bütün bunlar da isyan etmeleri ve haddi aşmalarının sonucuydu.

Bakara 87: Andolsun biz Mûsâ’ya kitabı verdik. Ondan sonra da ardarda peygamberler gönderdik. Meryem Oğlu Îsâ’ya da açık kanıtlar verdik ve onu Rûhulkudüs ile destekledik. Ama ne zaman size bir peygamber nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiyse büyüklenirdiniz, kimini yalanladınız, kimini de öldürdünüz, doğru değil mi?

Bakara 91: Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin” denilince, “Biz sadece bize indirilene (Tevrat’a) inanırız” deyip, ondan sonra geleni (Kur’an’ı) inkâr ederler. Hâlbuki o, ellerinde bulunanı (Tevrat’ı) tasdik eden hak bir kitaptır. De ki: “Eğer inanan kimseler idiyseniz, daha önce niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”

Gördüğünüz gibi Kur'an Bakara suresinde Yahudilerin peygamber katili olduğunu söylüyor, diğer ayetlere bakmaya devam edelim.

Ali İmran 21: Allah’ın âyetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberlerin canlarına kıyanlar ve adalet isteyen insanları öldürenler var ya, onlara can yakan bir azabı müjdele!

Ali İmran 112: Allah’tan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmadıkça, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, onlara alçaklık damgası vurulmuş; Allah’ın gazabına uğramışlar ve aşağılanmaya mahkûm olmuşlardır. Bu, onların Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmeleri yüzündendir. Bu (cüretleri de) onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır.

Ali İmran 181: "Allah fakirdir, biz zenginiz" diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir. Hem bu söylediklerini hem de haksız yere peygamberleri öldürmelerini elbette (bir tarafa) yazacağız ve "Yakıcı azabı tadın!" diyeceğiz.

Ali İmran 183: Onlar, "Doğrusu Allah, ateşin yakıp bitireceği bir kurban getirinceye kadar hiçbir peygambere inanmama hususunda bizden söz aldı" diyenlerdir. De ki: "Benden önce nice peygamberler size mûcizeler ve dediğiniz şeyi getirmişlerdi. Doğru söylüyorsanız onları niçin öldürdünüz?"

Nisa 155: "Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah’ın âyetlerini inkâr etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve “kalplerimiz muhafazalıdır” demelerinden dolayı (başlarına türlü belâlar verdik. Onların kalpleri muhafazalı değildir), tam aksine inkârları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar inanmazlar."

Maide 70: Andolsun biz İsrâiloğulları’ndan kesin söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirdiyse, bir kısmına yalancı dediler, bir kısmını da öldürdüler.

Yahudilere yönelik bu betimleme Eski Ahit veya TaNaH'a refleks olarak kullanılmamaktadır çünkü TaNaH'ta ''peygamberlerin öldürülmesine'' yönelik birkaç küçük örnek vardır ve bu peygamberler Kuran'ın refleks verebileceği önemde değildirler. (TaNaH: 2. Tarihler 24:20-21; Yeremya 26:20-23; 1. Krallar 19:9-10)


Şimdi de Eski Ahit ve TaNah'taki ilgili ayetlere bakalım:

2.Tarihler 24:20-21
20) O zaman Tanrı'nın Ruhu Kâhin Yehoyada oğlu Zekeriya'nın üzerine indi[a]. Zekeriya, halkın önünde durup seslendi: "Tanrı şöyle diyor: 'Niçin buyruklarıma karşı geliyorsunuz? İşleriniz iyi gitmeyecek. Çünkü siz beni bıraktınız, ben de sizi bıraktım.'"

21) Bunun üzerine Zekeriya'ya düzen kurdular. Kralın buyruğuyla RAB'bin Tapınağı'nın avlusunda taşa tutup onu öldürdüler.

Yeremya 26:20-23
 20) Kiryat-Yearimli Şemaya oğlu Uriya adında peygamberlik eden bir adam daha vardı. Tıpkı Yeremya gibi o da RAB’bin adına bu kente ve ülkeye karşı peygamberlik etti.

21) Kral Yehoyakim’le askerleri ve komutanları Uriya’nın sözlerini duydular. Kral onu öldürmek istedi. Bunu duyan Uriya korkuya kapılarak kaçıp Mısır’a gitti.

22) Bunun üzerine Kral Yehoyakim peşinden adamlarını –Akbor oğlu Elnatan’la başkalarını– Mısır’a gönderdi.

23) Uriya’yı Mısır’dan çıkarıp Kral Yehoyakim’e getirdiler. Kral onu kılıçla öldürtüp cesedini sıradan halk mezarlığına attırdı. 

1.Krallar 19:9-10
9) Ve orada bir mağaraya girdi, ve orada geceledi; ve işte, ona RABBİN sözü geldi, ve ona dedi: İlyas, burada ne işin var?

10) İlyas,“RAB’be, Her Şeye Egemen Tanrı’ya büyük bir istekle kulluk ettim” diye karşılık verdi, “Ama İsrail halkı senin antlaşmanı reddetti, sunaklarını yıktı ve peygamberlerini kılıçtan geçirdi. Yalnız ben kaldım. Beni de öldürmeye çalışıyorlar.”

Kuran'daki betimleme daha çok İncil'deki İsrailoğulları'nın peygamberleri öldürdüğüne yönelik ifadelere reaksiyon veriyor gibi görünmektedir. (Matta 23:37-39/Luka 13:34-35 ve aynı zamanda İbraniler 11:32-40) buna ek olarak erken dönem Hristiyan literatürüne ait olan ''Peygamberlerin Hayatları (Lives of the Prophets) adlı 4-5. yüzyıl arası yaşamış olan piskopos Salamisli Epiphanius'a atfedilen (bu eserin Süryanice el yazması 6. yüzyıla aittir) eserde de bu tema yoğundur.

Kuran'ın bazı eskatolojik (son zamanlara-ahir zamana- kıyamete ait) tasvirleri de bazı İncil'deki ögelere gönderme yapmaktadır. Örneğin Neml 82'de yerden çıkan ''Dabbe'' İncil Vahiy 13:11'e, Sura'nın üflenmesi (Sure 6:73;18:99; 23:101;27:87; 36:51;39:68;50:20;69:13;74:8;78:1-40) İncil'de ( Matta 24:31; 1. Korintliler 15:52; 1. Selanikliler 4:16; Vahiy 8:7 ve Vahiy 11:15) ifadelerine refleks olarak yer almaktadır.

Dabbe konusundaki gönderme:

Önce İncil'e bakalım:
Vahiy 13:11: Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu gibi iki boynuzu vardı, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu.

Kur'an'daki gönderme:
Neml 82: Söylenen (kıyamet) başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir yaratık çıkarırız da insanların âyetlerimize kesin bir şekilde iman etmedikleri konusunda onlarla konuşur.

Sur konusundaki göndermelerden bazıları:

Önce İncil'e bakalım:
Matta 24:31: Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler O’nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacaklar.

1.Korintliler 15:51-52: İşte size bir sır açıklıyorum. Hepimiz ölmeyeceğiz; son borazan çalınınca hepimiz bir anda, göz açıp kapayana dek değiştirileceğiz. Evet, borazan çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek, ve biz de değiştirileceğiz.

1.Selanikliler 4:16: Rab’bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin seslenmesiyle, Tanrı’nın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih’e ait ölüler dirilecek.

Vahiy 8:4: Ve birincisi boru çaldı, ve kan ile karışmış dolu ve ateş oldu, ve yer üzerine atıldı; ve yerin üçte biri yandı, ve ağaçların üçte biri yandı, ve bütün yeşil ot yandı.

Vahiy 11:15: Ve yedinci melek boru çaldı ve: Dünyanın kırallığı Rabbimizin ve onun Mesihinin oldu; ve ebetler ebedince saltanat sürecektir, diyerek gökte büyük sesler oldu.

Kur'an'daki göndermeler:
Enam 73: O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. "Ol!" dediği gün herşey oluverir. O'nun sözü gerçektir. Sûr'a üflendiği gün de hükümranlık O'nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır.

Kehf 99: O gün (kıyamet günü) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; sûra da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir.

Mü'minun 101: Sûra üflendiğinde artık ne aralarındaki akrabalık bağları işe yarayacak ne de birbirlerine soru sorabilecekler!

Neml 87: Sûrun üflendiği gün, Allah’ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde bulunanlar dehşete kapılır, hepsi boyunları bükük olarak O’na gelirler.

Yasin 51: Sûra üflenmiştir. Artık onlar kabirlerinden kalkıp rablerine doğru koşmaktadırlar.

Diğer göndermeler için yukarıda belirttiğimiz ayetlere bakabilirsiniz.

Kuran'ın cennet ve cehennem tasvirleri de Hristiyan betimlemelerine refleks vermektedir özellikle Süryani kilise babalarına örneğin ''Cennet İlahileri'' (Hymns of Paradise) eserinin sahibi Aziz Efrem'e.

Kuran'ı Kerim cenneti bir bahçe olarak sunmakta,hatta buna Adn (Tevrat'ta Aden) Cenneti demektedir. (Sure 2:25; 9:72;13:23; 16:31;18:31;19:61; 20:76; 35:33; 38:50; 40:8; 61:12; 98:8) aynı şekilde aynı tasvir İncil'de Vahiy Bölümü 2:7'de görülmektedir.

Cennet konusundaki göndermeler:

İncil'e bakalım:
Vahiy 2:7: Kulağı olan işitsin, Ruh kiliselere ne diyor. Galip olana, ona Allahın cennetinde olan hayat ağacından yemeği ihsan edeceğim.

Kur'an'a bakalım:
Bakara 25: İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara, kendileri için zemininden ırmaklar akan cennetler bulunduğu müjdesini ver. Onlara cennetteki meyvelerden biri rızık olarak her sunulduğunda, "Bu daha önce de bize rızık olarak verilendir" derler. O kendilerine, benzer şekilde verilmiştir. Ayrıca onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve orada onlar sonsuza kadar kalıcıdırlar.

Tevbe 72: Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedî olarak kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve adn cennetlerinde güzel meskenler vaad etmiştir. Allah’ın rızâsı ise hepsinden büyüktür, işte büyük bahtiyarlık da odur.

Diğer göndermeler için yukarıda belirttiğimiz ayetlere bakabilirsiniz.

Son olarak Kuran'ı Kerim bazı ayetlerde sudan yaratılıştan bahseder (Sure 21:30;24:45; 25:54) bu da belki İncil 2.Petrus 3:5'e gönderme olabilir.

Sudan yaratılış konusunda olası göndermeler:

İncil'den
2.Petrus 3:5: Ne var ki, göklerin çok önceden Tanrı'nın sözüyle var olduğunu, yerin sudan ve su aracılığıyla şekillendiğini bile bile unutuyorlar.

Kur'an'dan
Enbiya 30: İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?

Nur 45: Allah hareket eden her canlıyı bir sudan yarattı. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimi de dört ayak üzerinde yol alır. Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kādirdir.

Furkan 54: İnsan türünü sudan yaratıp onların arasında soy ve sıhriyet bağı kuran da O’dur. Rabbin üstün kudret sahibidir.

SİZDEN GELENLER | Yazan: A-gnostik

Eleştirisel bakış açısı ile her din ve inanca ait yazılarınızı, inancınızın değişim sürecini anlattığınız sorgulama süreçlerinizi dinvemitoloji@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
  • Bu yazılar biz-siz gibi sorgulama evresine girmiş herkese mutlaka biraz olsun ışık tutacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazılar sitemizde adınızla veya takma adınızla yayınlanacaktır.
  • Gönderdiğiniz yazının başka bir internet sitesinde yayınlanmamış olması gerekmektedir. (KOPYA içeriğe karşı olduğumuzdan, sitemizdeki tüm içerikler özgündür)